Güvenmek...

            Güven, diğer insanlarla aramızda bir köprüdür. Bilirsiniz güvenilen insanlara “sağlam” denir. Onların sözleriyle eylemleri birbiriyle örtüşür. Yalan dolan yoktur onlarda, verdikleri sözü tutarlar, kıvırmazlar. Köprünün üstünden sabırla geçmenizi beklerler. Ayakların korkak adımlar atatarak yürür. Onlar bilir içindeki korkuyu, nasıl da tir tir titrediğini, ürktüğünü… ama yine de ona doğru yürümek istediğini hatta koşmak, kucaklamak istediğini ve yine bekler sabırla seni.

            Güveni oluşturan şeyler vardır; saygı, dürüstlük, tutarlılık ve ölçülü olmak, samimi ve tenkide açık bir paylaşım içinde bulunmak. İşte bunlardır “güvenmek” yolunda büyük mesafe kaydetmemizi sağlayan özellikler.

            Sen köprünün başında düşünürken, altından çok sular akar geçer. Gözlerin takılır suyun ışıltısına, hızına kapılırsın, maziye dalarsın berrak görüntüsünde. Yaşadığın olaylar, insanlarla arandaki bu güven köprüsünü bazen kötü yönde etkiler. Uzadıkça uzar köprü; varamazsın bir türlü karşıya, yolun sonuna, her adımda dikenler batar ayağına.

            Bilmelisin ki sevgiyle ve güven duygusundan yoksun olarak büyüyen insan, gelişmek için gerekli deneyimleri elde edemez. Kendi kendini yönlendiremeyeceği için de bağımsız bir insan da olamaz. İşte bu yüzden tüm ilişkilerinin temelinde hep güven arar ve bulduğundan da emin olmak ister. İlişkinin ilk zamanlarında bundan yoksun kalan, daha ileriki dönemde oluşacak belirsizliklere karşı aşırı duyarlı olur, kolayca paniğe kapılır. Oysaki bir insana verilebilecek en değerli hediye; sevgi, saygı, ilgi ve zamandır.           

            İnsan anlaşıldığını ve kendisine önem verildiğini hissederse rahatlar. İşte böyle bir ortamda iki insan arasında doğar ilişki ve o yeni bir kişilik geliştirir. Kendi düşüncelerini yaratır. Kendine ait değerler ve yaşama ait hedefler belirler. Bir işbirliği içinde yaşamını sürdürür. Onun da nefes alan bir canlı olduğunu düşünerek korkutma, utandırma ve gururunu kırma gibi kavramlardan uzak durulmalıdır. İlişki içinde insan kendini güven içinde hissetmeli ve sağlıklı bir gelişim süresi yaşamasına imkân verilmelidir. Sözbirliği ve işbirliği yapmak, ilişkide oluşacak güven için gereklidir.

            Ama ne var ki içindeki terk edilme ve sevilmeme korkusu gelişime olanak vermez ve dolayısıyla da gelişemeyen her ilişki bitmeye mahkûmdur. Bilmelisin ki yaşamın boyunca sana bunu sağlayacak hiçbir şey ve hiç kimse olmayacak. Ve sen onu aradıkça birileri hep bir şeyler söyleyecek.

            “Güven dışarısıyla ilgili değildir. O içten gelen ve her deneyimle daha da büyüyen bir zihin halidir.” diyecek biri.

            “Güven zamanla ve insanların sana olan davranışlarıyla ortaya çıkar.” diyecek öteki.

            “İlişkiler üzerinden güven duymayı öğrenemezsin. Tam tersine sen zaten sonsuz bir güvenle doğdun. Sadece onu bir süreliğine kaybettin” diyecek bir başkası.

            “Hayır diyeceksin hayır! Onu kaybetmedim, elimden aldılar, acımasızca aldılar. Ben onlara koşarken çelme taktılar hep. Yine de sen “Bana güven” dediklerinde gülümsedin. Her defasında ayağa kalktın yerden, yine gülümsedin, hep gülümsedin.”

             “Güven, sen doğduğunda hesabına yatan yüklü bir sermaye gibidir. Sen sermayeni boşa harcadın be güzelim, yaşadığın acı güvensiz hissetmenden değil, güveninin yavaşça yitip, harcanıyor olmasından kaynaklanıyor. Kendini tehdit altında görmen güven kırıklığı yüzündendir.” diyecek biri gülümseyerek.

           

            Gittin sen hep sevilmediğini,

            Önemsenmediğini düşündüğün için,

            Onun gözünde kendini değersiz hissettiğin için,

            Gidince ağlar insan, acır yüreği,

            Bu acıyı yaşadın ama umut

            İnsanın içinde pır pır eden kuşmuş,

            Artık kanadını çırpacak halin kalmadı,

            Sadece cılız sesi duyuluyor cik cik!

 

            Zihninin içinde, kişisel algılarından oluşan dünyanda bir şeyler korkunç, endişe verici görünse de, aldığın tüm darbelere, kırılganlıklarına ve ihanetlere rağmen hala derinliklerinde bir yerde varlığını sürdüren “güven duyma, teslim olma” gerçeğinle yüzleş. Tüm incinebilirliğine rağmen güvenmeye devam edeceğin gerçeğine ver dikkatini. Çılgın gibi saldırıp düşüncelerinle üzme kendini, yürü sadece hayata güvenerek.

 

 

Hülya Gülay / 2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder