Koleksiyoner
Ercüment Tahtakıran’ın 2017 Spring Stampex Milli Pul Sergisi’nde Büyük Venye
Ödülü’ne layık görülen “Gezdim İzmir’in Sokaklarını 1895-1910 Sergisi “ açıldı.
Ege Bölgesi
Sanayi Odası’nda gerçekleşen sergi açılış öncesi Koleksiyoner Ercüment Tahtakıran
“Bir Koleksiyoncu ile Söyleşi” isimli bir sunum ve söyleşi yaptı. Koleksiyonunu
nasıl oluşturmaya başladığını Koleksiyoner Ercüment Tahtakıran soru-cevap
şeklinde gerçekleştirdi.
Bir birey neden böyle bir ihtiyaç
duyar?
Ercüment Tahtakıran; Galiba gündelik hayatımızın ritün
işlerinden çıkarak herkesin kendine göre rüyalarına dalmak diyebilirim.
İnanıyorum çoğumuzda çocukken çikolata kartları, sakızlardan çıkan futbolcu
kartları, peçete, gazoz kapakları toplamadık mı? İşte benim çocukluğumda bunları
toplamakla başladı , bu toplama alışkanlığı bu günlere değişerek beni getirdi.
İzmir ile ilgilenmem de. 1. Beyler Sokağında ki çocukluk yaşlarından beri
büyüklerimin konuşmaları, hikayeleri ile büyümenin önemli bir etkisi olmuş ki
ortaokul çağlarına geldiğimde bu şehrin kültürü gizemi beni araştırmaya
zorladı. Okul çağları bitmiş iş hayatına girdiğimde imkanım çerçevesinde ufak
ufak doğduğum yaşadığım şehrimin değişimlerini kartpostallardan 1980-1990
yıllarında net bir şekilde farketmeye başladım . Bu fark beni zaten gizem
içindeki bu şehri daha eskiye götürmeye cezbetti . Son 20 yıldır % 75 ini yurt
dışından olmak kaydı ile geniş bir İzmir arşivine sahip oldum. Çocuk yaşlarında
girmiş olduğum bu dipsiz kuyuda hala debelenip duruyorum, aramızda kalsın hiçte
buradan da çıkasım yok. Sonuç olarak şunu diyebilirim, Monoton günlük hayattan
bir nebze kurtularak kendi dünyamda oyuncaklarımla yaşamak diyebilirim. Her
yaşta oyuncaklar şekil değişir, ama oyuncakların gizemi hep farklıdır.
Bir koleksiyon nasıl yapılır?
Ercüment Tahtakıran; Toplayıcılık denen bilinmezlikle
başlanır. Yanlışlıklar yapılır, alımlarda toplamalarda yapılan yanlışlıklarla
da tecrübe kazanılır. Her şeyin Koleksiyonu yapılır. Mühim olan seçtiğiniz
konuda odaklana bilmek. Bu konuda titizlikle yapılacak seçimlerle hem o konunun
uzmanı hem de iyi bir koleksiyona sahip olduğunuzdan iyide bir koleksiyoncu
olursunuz. Mesela her evde muhakkak pul koleksiyonu vardır, ya dedesinden
kalmış ya da babasından kalmış ama bir nesil devam etmiş sonra yarım bırakılmış
çok koleksiyon vardır. Bunlardan biri de benim mesela. Ama pul koleksiyonu beni
o kadar çekmedi ama İzmir ile ilgili topladığım ürünlerde tabi ki posta
tarihide oluştu. Pul ve damga konusunda da çalışmam öğrenmem gerekti. Pul
Koleksiyoncusu tanıdığım bir arkadaşım bundan 20 sene önce yalnızca İsviçre
pulu koleksiyonu yapıyordu. Bu Koleksiyonunu canlı yaşayanlardan biriyim.
Koleksiyonunda 1 adet pul eksikti ve bu puldan da dünyada 2 tane vardı. Sonuçta
senelerdir verdiği bu emek ve tek konuya odaklanmanın ödülü de ona sattığı bu
Koleksiyon sayesinde Karşıyaka- Girne’den bir daire sahibi oldu. . Demek
istediğim konuya odaklanmak dağılmamak çok önemli.
Tabi ki her
Koleksiyoncu satmak için toplamaz, en değerlisine de sahip olmak ister.
Sonuç
olarak; Bir koleksiyona başlamak istiyorsanız yapacağınız ilk şey neden
hoşlandığınıza, nelere merak duyduğunuzu öne çıkarmak, ve de en önemlisi ona
sahip olmanın size vereceği hazzı düşünerek konunuzu net ortaya koyarak
toplamaya başlamanız. Seçtiğiniz konu ile ilgili Koleksiyoncuları tanımak,
onlarla iletişime geçmek, bu da bir yoldur. Ama dikkat edilmesi Koleksiyoncular
affetmez, malları her zaman kıymetlidir.
Malzeme-kaynak-seçim satın alma?
Ercüment Tahtakıran; Benim konumda İzmir zor bir konudur.
Malzeme vardır ama çok da yoktur. Çünkü meraklısı çoktur. Şehrin tarihi ve
geçmişi buna çok etkendir. Şehrimizde o kadar farklı etnik grupların yaşaması,
buna değer verişleri de etkilemiştir.
1890 yılları’nda
Ticaretin merkezi İzmir den dünyanın en ücra köşelerine kadar yollanmış
kartpostallar, mektuplar, yazışmalar tabi ki malzeme konusunda zenginlik
getirmiştir.
Dünyanın
çeşitli müzayede’lerinde muhakkak “Smyrne” ile ilgili her türlü malzemeyi bulma
şansı var, tabi ki alma şansınız olursa. İşte bu konuda İyi kaynaklara ulaşmak,
konuyu iyi çalışmışsanız, doğru malzemeyi aldığınızda o size bir değer getirir.
Seçeceğiniz ürün bu zaman dilimi içinde temiz kalması yıpranmamış olması, posta
damgalı malzemelerin posta damgalarının net okunması, yazılı olup bilgi
açısından zengin olması, orijinal resimlerin netliği imzalı olması yani
günümüze gelen tarih konan bu değerlere bu güne kadar bize ulaşmasını sağlayan
titiz ve değer veren bu insanlara saygıdır. Devraldığınız o malzemede artık
sizin sorumluluğunuzdadır. Sizin de en zor göreviniz aynı şekilde devretmektir.
Kartpostallardan örnek vermem gerekirse Editörler çok önemlidir. Smyrne yazan
her kart İzmir kartpostalı değildir mesela. İnsan tipleri diye geçen renkli bir
seri vardır. Bu kartlar İstanbul da çekilmiş ama kartlara Smyrne yazılmıştır ve
editörde belli değildir. Onun için araştırma yapmak kaynakları iyi araştırmak
çok önemlidir. Alımlar da maalesef bu konuda kazıklanmayan hiç bir koleksiyoncu
yoktur. Bazen bile bile bazen de farkında olmadan yaşarsınız, zaman içinde bu
iş değişir. Konuya ne kadar hakim olmaya başlarsanız bu iş sizin lehinize
dönmeye başlar. Kartlarda çok nadir, nadir, az nadir, olağan diye
sıralayabiliriz. Bu durumda işte nelerin çok nadir olduğunu nelerin az veya
olağan olduğunu da zaman içinde yaşayarak anlaya bilirsiniz. İzmir kartları
için şunu söyleyebilirim, Hiç bir İzmir koleksiyoncusu benim koleksiyonum
tamdır diyemez. Çünkü sayısı bilinmemekle beraber Editör sayısı da çok olduğu
için de bu sayıyı kestirmekte zordur.
Aynı tema’da başka koleksiyonlar,
koleksiyoncular?
Ercüment Tahtakıran; Daha öncede bahsettiğim gibi
İzmir’in tarihi geçmişi popüler bir şehir olması ticaret açısından zenginliği
ve diyebilirim ki o zamanın küçük bir Amerika’sı gibi çok karışık etnik
grupların olması bu şehre karşı her zaman fazlası ile ilgi olmuştur.
Koleksiyoncular içinde bulunmaz bir malzeme olanağı, görsellik, ticaret
açısından şirketlerin güçlü olması dolayısı ile yazışma, antetli mektup ve zarflar,
gezginlerin şehri İzmir gravürleri ile anlatımları ve kitapları, ve de tabi ki
eğlence ve sosyal yaşam. Böyle olunca malzeme çeşidi, nadirliği koleksiyoncular
yüzünden artmış, şimdi dahi Türkiye’deki koleksiyonculardan çok yurtdışında
yaşayan Ermeni, Fransız, İngiliz, Rum, Musevi çok çeşitli Koleksiyoncuları da
peşinden getirmiş. Bende bunun içinde debelenip duruyorum, ama çok da kolay
değil.
Bir koleksiyonun
paylaşılması-izleyicisi ile buluşması?
Ercüment Tahtakıran; Bu bence çok önemli, hem koleksiyon
açısından , hem izleyiciler açısından .Ama maalesef çok paylaşım yok. Çünkü
yaptığı bu değeri paylaşması demek , böylece hiç bu konuda bilgisi , veya
görmediği bu değerleri gördüğünde bir farklılık yaşayacaktır. Bence her
koleksiyoncu kendi koleksiyonunu paylaşmalı. Bu konuda koleksiyonların
izleyiciler ile buluşması içinde koleksiyon sahiplerinden beklenmemeli zaten
kişi bence en önemli bir birey olarak özverili bir çaba harcamış eserleri
toplamış ve değerlendirmiş. Bu konuda sponsorlara çok iş düşüyor. Onların da bu
taşın altına ellerini sokmaları gerekir. Belediyeler, odalar, büyük şirketler
bu konuda her koleksiyoncuya destek ve yardımda bulunmalılar. Sergi, kitap
basımı, seminerler düzenleyerek bu konuda desteklerini vermemeliler. İşte bu
verilen destekler sayesinde özellikle gençlere özendirmek, öğretmek ve de
görecekleri bu özel parçalar sayesinde benim koleksiyonum için söyleye
bileceğim şey yaşadıkları şehrin neydi ne olduğunun özetini anlatmak adına
bence çok önemli. Şahsi yapabileceğim şey kısa döngü olur ama geniş bir kitleye
bu kültürü anlatmakta işte, bu sponsorlar sayesinde ulaşacaktır.
Müsabakaların önemi nedir?
Ercüment Tahtakıran; Bu konu koleksiyoncu için çok
önemlidir. Koleksiyonunun eksiklerini görebilmesi yanlışlarını yaptığı koleksiyonunu
izleyicilere doğru ulaştırıp ulaştıramadığının bir testi diyebilirim ya da tam
tersi yanlış yol’damı yoksa tam tersi doğru bir çizgide mi gittiğinin
göstergesidir bence bu müsabakaların faydası.
Müsabakaya
katılımcı diğer koleksiyonları görme şansı, kendi eksiklerini, fazlalıklarını
yaşaması, jüri üyelerinin olumlu olumsuz eleştiri ve tenkitleri koleksiyoncuya
büyük fayda sağlamaktadır. İşte benimde ilk tecrübem 2016 Kasım ayında İzmir’de
yapılan “Milli Pul Sergisi “ idi. Bu sergide " GEZDİM İZMİRİN SOKAKLARINI
" başlığı altında Kartpostal koleksiyonumla katıldım. Altın Madalya ile
ödüllendirildim. Bu benim ilk tecrübemdi ve ilk ödülümdü. Müsabaka tecrübem
yoktu. Ama bu konuda tecrübesi olan Ankaralı kardeşim Koray benim koleksiyonumu
sergiye hazırladı. Yavuz kardeşim de metinlerde yardımcı oldu. Sonuç ekip
çalışması ve ödülü ben değil bizim kazanmamız . Müsabakalarda işte böyle
güzellikleri yaşatıyor koleksiyoncuya. Bu kadarlamı orda yeni dostlar edinmek
koleksiyoncular ile sohbet ve yorumlar size başka zenginliklerde kazandırıyor.
İyi koleksiyoncu-kötü koleksiyoncu
İyi izleyici-kötü izleyici
Ercüment Tahtakıran; Her şeyde olduğu gibi rekabetinde
iyisi kötüsü olduğu gibi iyi veya kötü koleksiyoncu da vardır. Çünkü insanız.
Bence iyi koleksiyoncu paylaşımcı olmalı, birbirlerine destek olduğu gibi
yardımcı olmalı bilgi ve tecrübelerini yeni meraklı kişilere aktarmalı ekip
çalışmaları yaparak koleksiyonları başka bir boyutlara taşımalı. iyi bir
koleksiyoner biraz önce bahsettiğim Koray Özalp kardeşim. Bu kardeşim izmir’de
yapılacak olan Milli pul sergisi için kartpostallarını hazırla bir tema ile
sergiye katılacaksın, bu değeri herkesin görmesi ve yaşaması lazım dediğinde
benim hiç aklımda olmadığı gibi ben kim müsabakaya katılmak kim en büyük hayalim
kitaplaştırmak düşüncesinde olan ben.
Derken biz
bir yola girdik, önümde 6 aylık bir zaman vardı ama su gibi akmış, hala ne
yapacağımı nasıl yapacağımı bilmeyen ben. Dostum Koray aradı hazır mı hadi
zaman kalmadı dediğinde benden şu cevap " Hocam uçak biletini alıyorum sen
Cumartesi gelirsin bütün gün çalışır akşam bende kalır Pazar günü çalışıp akşam
seni yollarım bir kadeh rakı ile" diyerek Cumartesi gelen dostum metinler
içinde Yavuz kardeşimde bize katılarak başlayan bu çalışma ilk aşaması
kartların seçimi, hikaye anlatımı ile başlayan o serüven, isim babası Yavuz
kardeşimin titizlikle evde oturup metin çalışmaları, tüm bunların Frame hale
getirilmesi 1 ay gibi sıkı çalışma sonucunda bitti. İşte iyi koleksiyoncu, iyi
araştırmacı, grup çalışması sonucu İzmir e bu ödül geldi.
Ben bunun
sarhoşluğunu üzerimden atmadan bir ay sonra Koray’dan yeni bir telefon “artık
bu koleksiyon Uluslararası arenaya gidiyor dedi” yok artık dedim. Şubat ayı’nda
İngiltere’deki sergi için bir anda sevgili eşim bu sefer metinleri İngilizceye
çevirmiş, yine Frameler hazırlanmış Ve İngiltere’ye gitmişti koleksiyon. Benim
katılamadığım bu koleksiyonumu götüren Koray’dan müjdeli haber geldi, “Büyük
Venye” ödülünü kazandın bu işi noktaladın dedi. Biz yapmıştık, biz başarmıştık,
bu da bir başka keyif benim için. Artık siz çıkarın kötü koleksiyoncu nasıl
olur. İzleyici konusunda ne diyebilirim ki. Bu birazda kültür eksikliğimiz,
eğitimsizliğimiz, önemsememek diyebilirim. Sergi nasıl gezilir, serginin amacı
ve anlatılması, gezerken neleri incelemek veya anlamak içinde tanıtımı olabilir
mi?
Mesela İzmir
gibi bir şehirde “PTT Milli Pul” sergisi yapılıyor. Bu serginin amacı ne olmalı
sizce. Kimse görmesin diye ulaşımı zor olan bir yer mi seçilmeli yoksa herkesin
gezebilmesini sağlamak amaçlı merkezde bir yerde mi yapılmalı? Koleksiyonculara
destek vermek yoksa köstek olmak mı amaç, yapılan bu sergi içinde bir sürü
masraf.
İşte bu
sergi maalesef Narlıdere’deki huzur evi içinde yapıldı. Bu İlk olarak
açıklandığında Atatürk Kültür Merkezin de idi. Ama sonra değiştirilerek burada
yapılması tabi ki hem koleksiyoncuların katılımını azalttı hem de en önemlisi
izleyici kitlesini çok ciddi engelledi. Bence iyi izleyici oluşturmak bunu
başarmak için kuruluşlara görev düşüyor. Gençlerin bu konuda bilgi sahibi
olabilmesini sağlamak, gezerken rehberler nezdinde, koleksiyonerler
rehberliğinde gezdirildiğinde her halde bu kültürü de vermiş oluruz diye
düşünüyorum.
Son alınan ödülün uyandırdığı
duygular neler?
Ercüment Tahtakıran; İlk defa izleyiciler ile çıkardığım
bu koleksiyonum Türkiye’de altın Uluslar arenada ise İngiltere’de “Büyük Venye”
alarak tabi ki beni çok mutlu etti. İngiltere’nin önemi ben sadece tek bir
şehir sevdası ile katılmıştım. İZMİR sevdası ile tüm ülkemizin şehir
kartpostalları ile değil. Ben bir İzmir’li olarak İzmir’i dünyaya anlatmıştım.
Bu sergide ve uluslararasında ilk defa İzmir konusu işlenmiş ve de ilk defa
ödül almıştı. İzmir şehrim ilklerin şehri olarak gene yerini almıştı.
İngiltere’deki sergi kayıtlarınada İzmir’imin görüntülerini, hikayesini
kazımıştım. İzmir ile ilgili değerli parçaları sevdalı bir izmir’li olarak
toplamaya çalışmış yüzyıllar sonra yurtdışından kendi evine getirmiş onlarla
yarışmaya katılarak hak ettikleri madalyayı da İzmir’e getirdik, yüzyıllar
sonra o kartlarla.Herhalde bir koleksiyoncu olarak bundan daha keyifli bir ödül
olamaz , ben kendi adıma İzmir’e vazifemi yaptığıma inanarak yola devam
ediyoruz. Çünkü sırada bekleyenler var onlarda sabırsızlanıyorlar. Belki
kitaplar da , belki sergiler de, belki seminerler de sıralarını heyecanla bekliyorlar.Koleksiyonlar
canlıdır, gelişir, büyür. Artık daha bilinçli zenginleşerek yola devam ederken
koleksiyonumu tüm İzmir’lilerle paylaşmak eski günleri yaşatmak bilinmesini
sağlamak benim kendime sözüm.
Sergi
açılışın da konuşan EBSO Başkanı Ender
Yorgancılar “İzmir’in tarihini ve sokaklarını gösteren bu eserleri her bir
taraftan toplayarak, sergiyi burada açmış olması büyük bir mutluluktur. EBSO
olarak sadece sanayicilerin sorunlarına eğilmekten ziyade ilimizle ilgili
yapılacak kültür ve sanat çalışmalarına elimizden gelen desteği vermeyi
sürdürürüz” diye konuştu.
Sergi
açılışında İzmir’de doğdum, İzmir’le büyüdüm, ben bir İzmir’liyim diye
sözlerine başlayan Koleksiyoner Ercüment Tahtakıran; “ İzmir ile ilgili tüm
tarih, detaylar, yaşanmışlıklar, insanı, doğası, havası benim ruhumu
canlandıran unsurlar. Onlarsız hayat benim için yok gibi bir şey. Dolayısıyla
evimde, işimde, duvarımda, rafımda hep İzmir ile ilgili objeler olmalı. Bana
can veren, beni tarihte zaman yolculuğuna çıkaran objeler. Hele bir de bunlar
fotoğraflar, mektuplar, zarflar, arkası yazılı kartpostallar, gezginlerin
resmettiği gravürler olunca. Haliyle topluyor, alıyor insan. İşte yavaş yavaş
belki fark etmeden önce toplayıcı diyelim sonra koleksiyoner oluveriyorsunuz.
Oluyorsunuz ama bu değerleri, başka İzmir’liler de görmeli, bilmeli, yaşamalı.
Nebze dokunmalıyım insanıma.
Bu
farkındalık aşaması beni önce yarışmalara yönlendirdi sonra da sergiye ve
kitaba. İki defa yurtiçinde, bir dfa yurtdışında altın madalya ile
ödüllendirilince evet dedim yolum doğru. En büyük hayalim, İzmir’imi
izmir’lilerle paylaşmak, bakın ben bunları buldum, siz de görün diyebilirim
artık. Bakın tarihimize, gurur duyun, benim gibi… ve bu bilinçle sahip çıkalım
güzel şehrimize..
Koleksiyonerlik
değer vermektir, sahip çıkmaktır, korumaktır. Büyük paralar harcayarak satın
almalar değildir, o bir ruh halidir. Öyle de olmalıdır” diye konuştu.
EBSO ile
İzmir Kültür Tarih Araştırmaları Derneği işbirliği’nde gerçekleşen ve 200
civarında orijinal eserin yer aldığı sergi 3 Ocak 2018’e kadar gezilebilecek
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder