Ferzan SARPKAYA, bu yıl ikinci şiir kitabı “gün vurgunları”
ile okuyucuları selamladı. Kitabı, şiire ve hayata dair düşünceleri ile keyifli
bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize kendinizden
bahseder misiniz?
“Manisa Turgutlu’da 1960 yılında doğdum. İlkokul, ortaokul,
lise öğrenimimi İzmir’de tamamladım. Anadolu Üniversitesi’nde Muhasebe okudum.
Kamu kurumundan emekliyim. İzmir’de yayımlanan Gazetem Ege’de köşe yazarlığı
yaptım. Yazmaca Gazetesi’nde, “Kazete”de yazmayı sürdürüyorum. Dil Derneği
üyesiyim ve İzmir Yürütme Kurulu’nda görevliyim. SAĞKAL gönüllüsüyüm.”
İlk şiirinizi ne
zaman yazdınız?
“Okuma yazma ve şiir çocukluğuma yerleşti. Bizim dönemimiz
kitap harçlığıyla geçti. Elimizde olan kitap harçlıklarıyla kitap alıyorduk.
Evde olan annelerimizin okuduğu hayat mecmuaları vardı. Bir de ansiklopediler
vardı. Hayat mecmualarını ve ansiklopedileri okuyorduk. Ansiklopedik bilgileri
daha çok öğrenmeye çalışıyorduk. Evimize Hürriyet gazetesi alınırdı. Gazetenin
kelebek ekinde çocuk sayfasında ilk şiirim yayınlandı. Çocukluğumla ilgili
gökyüzü, bulutlar, uçurtmalar var. Çocukluğumun uçurtmaları var. Uçurtma ben de
çok önemli bir yer tutmuş. Şiirlerimde uçurtmalar hala var. Çocukluğumuzda
kendi uçurtmamızı yaptık. Kargıları kesip kasnakları yapardık. Demek ki o emek
bende uçurtmadan vazgeçmeme sebebi olmuş. Çocukluğumda en mutlu olduğum an
uçurtma uçurduğum ansa, uçurtmayı yapıp uçurtmaksa o benim içimde hep var
olduğunu düşünüyorum. Ama seyri değişti. Şimdi biz ne için uçurtma uçurmalıyız?
Gündemde hep çocukların acılarının tam tersini vurgulamak için uçurtma yer
alıyor. Şu anda Türkiye’de kaç çocuk uçurtma biliyor ve uçuruyor dersek sayı
çok düşük olabilir. Bugünkü çocukluk belli bir kesimi ele almazsak çok daha
acılı, çok daha olumsuz, çok daha körebesiz, çok daha saklambaçsız.”
Şiir sizin için
nedir?
“Şiir yaşadıklarımızın dışa vurumu ama bende muhalif bir
taraf var. Yaşadıklarımıza muhalifim. Hem insan olarak hem de çevresel olarak.
Şiirlerimde benim için çevre de çok önemli, insanda çok önemli. En çok ta
çocuklar ve kadınlar. Yeryüzü, doğa, insanlar hep acılı. Ama sonuçta bir umut
hep var. Hiçbir şekilde umutsuz değilim. Şiirlerimde öyle. Benim şiirlerimde
sevi çok fazla yok. Ben aşk demiyorum. Sevi şiirlerimde pek yok. Şiirlerimde,
doğa ve çocuğa daha fazla mesaj veriyorum. Tek bir kişiyi sevmektense,
yaşadığımız zamanı, olduğumuz anı her şeyiyle sevebilmek. Ama canımızı
acıtanları, gerek siyasi gerek kişisel bu konularda da elimizi taşın altına
koymalıyız. Her şeyde biz olmalıyız mesajını vermeye çalışıyorum. Birçok acıyı
biz olursak dindirebiliriz.”
Bütün şiirlerinizi
ezberler misiniz?
“Ezberim çok kuvvetli değil. İlkokulda ezberleyerek şiir
okudum. Onun dışında ezbere bildiğim şiir çok azdır. Kendi şiirlerimi de ezbere
okuyamam.”
Neden eskisi kadar
şiir kitabı alınmıyor?
“Özellikle bizim ülkemizin eğitiminden kaynaklandığını
düşünüyorum. Müfredatlarda şiir çok fazla yer tutmuyor. Bizim dönemizde “
failûn, failatün,mefailün” şiirleriyle bilgilendirildik. Normal güncel şiirler
az olsa da vardı. Ama günümüzde şiirin gerçekçiliği ve önemi eğitim sistemimizde
yer almıyor. Şiir’de İran bile Türkiye’nin önündedir. Küçücük çocuklar bile
sokaklarda şiir okuyor. Batı’yı hiç örneklemeye gerek görmüyorum. Şiir bizde
çok önemsenmiyor, belirli şairler’in şiirleriyle hala geçmiş şiirleri
yaşıyoruz. Biz toplum olarak inanılmaz geçmişe bağlıyız. Belirli dönemde
yaşamış şairlere ve önemsediğimiz, kalıplaştırdığımız şairler var. Onların
ötesine geçemiyoruz. İçinde şiir sevgisi olan öğrenci varsa kendi aralarında
şiir grupları kuruyorlar. En fazla 25’tir.Başlarında ilgili bir öğretmen varsa
grup çalışmaları devam ediyor.”
Gün Vurgunları şiir
kitabı nasıl oluştu?
“Gün Vurgunları” ikinci kitabım. İlk kitabım “Ben Gibi
Konçerto”dan seçkilerim de var. Kitap çıkarmak hiç fikrimde yoktu. Bir
arkadaşım, şiirlerimi okuduğunda ısrarla yazılması gerektiğini, gün ışığına
çıkması gerektiğini söyledi. Sonuçta bir kitap yaptık. İlk kitabımdaki
acemiliğimi ikinci kitabımla aşmaya çalıştım. Ben belli yerlerde köşe yazısı
yazıyorum ama içimizdeki muhalif olduğumuz duyguları ve acıları dile
getiremiyorsunuz. Komşunuzla konuşsanız o sizden dertli. Bu yüzden aklınıza
kalem kağıt geliyor. Orda kendinizle dertleşiyorsunuz dertlerinizi
paylaşıyorsunuz. Ben hep şunu söylerim. Ben kendimi şair olarak düşünmüyorum.
Kendim için hiçbir zaman şair diyemem. Sadece şiir yazıyorum. Oluşanları kitaba
döküyorum. Bu dönemde şiir yazdıysak bu şiirler yüz yıl sonra hala
okunabiliyorsa bu dönemin şairleri o zaman belli olur diye düşünüyorum.”
Gençlerin şiirle olan
ilişkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
“Günümüz gençliğinin şiirle olan ilişkileri genelde aşk
üzerine. Gündemlerinde ya sınav kazanma derdi var. Veya aşk derdi var. Aşk
üzerine yazılan şiirlere daha çok ilgi duyuyorlar. Ben çocukların şiire daha
çok ilgili olduklarını gördüm. İzlenimlerimden bunu edindim. Çocuklar şiirleri
daha çok seviyor. Bu günümüzde gençlerden çok çocuklar şiirle ilgili. Her genç
için söylemeyiz ama genelleme yaparsak benim izlenimlerim bu yönde.”
En sevdiğiniz şairler
kimler?
“Sevmek konusunda hiç ayırmıyorum. Hepsini seviyorum. Ama
kendime en yakın olan Gülten Akın var. “
Sizde bir anısı olan
paylaşmayı düşündüğünüz bir şiiriniz var mı?
“Bu şiiri yazarken, nasıl yazabilirim diye düşündüm.
Çocuklar gerçekten çok sahipsizdi. Sokaklar sahipsiz çocuklarla dolu. Yalnız
Suriyeli’ler değil. 45 çocuğumuz tecavüze uğradı. Bizim çocuklarımız. Ben
bunlara gerçekten çok fazla üzülüyorum. Kozasında şiiri o dönem oluştu.”
Kozasında
kozasını ördü sonunda
yorgundu kadın
son nefesi miydi uyuduğunu bilmeden
düşüne mıhlanan sokak çocukları
arabasına uzanmış cam siliyor
kiminin avuçları açık köşe bucakta
torba içinde burunları
yaşamdan sıyrılma sancısı
renksiz, silgin
yuvada morarmış ağlama sesleri
yersiz, göksüz
deniz yırtıldı ortasından
onlarca çocuğa tecavüz haberlerinin ardından
günlerce süren uykusuydu
uyanıklığı alevlendi
artık bu kapalı daracık yerde duramazdı
sarılmalıydı, koruyup kollamalıydı
savrulan sokaklardı
neredeydiler!!!
yoktular apansız büyümüşlerdi!!!
“Yüreğim şiiri de yüzlerce ağaç kesildiği dönem çok
etkilendiğim için yazıldı. Tüm şiirlerim de hep etkilendiğim bir şeylerden
yazıldı. Özgür yazmayı seviyorum.Noktayı, virgülü kullanmadan, hececi’dir
vs.’dir o katagori ye girmiyorum.”
Yüreğim
zeytin ağacı yüreğim
yeşil ve siyah
dalım küskün
toprağım gözyaşı
Son olarak söylemek
istediğiniz bir şey varmı?
“Ben içimizdeki durumdan çok fazla etkilenen ve bunun için
ne yapabiliriz, her şey iyi olsun diye düşünen birisiyim. Hepimiz geçiciyiz. O
kadar çok zalimlik var ki geçici olduğumuzu çok kimsenin bilmediği şaşkınlığını
yaşıyorum. Her şeyi bu kadar içselleştiriyorum. Şiir de belki çok fazla içsel
olduğum için dışarı çıkıyor. Hiç kimse için kötülük düşünmem. Herkesin başarısı
ile gurur duyarım. Yardım edebileceğim ne varsa elimden geldiği kadar onların
üzerinde koşturuyorum. Yeri geldiğinde kendime zaman ayırıyorum. Kitap okumayı
çok seviyorum. Kitap okumadan yapamıyorum. Bu yaz kesinlikle resim yapıp
tuvalle ve boyalarla sevişme kararı verdim. “
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder