10 Ocak 2019

Hem Sanata Hem de Yemeğe Doyacağınız Bir Mekan

Kemeraltı Çarşısının Abacıoğlu hanının içinde yer alan Yolo Art & Lounge tarihi dokusuyla misafirlerine sanatı ve lezzeti bir arada sunuyor.  Bir aile işletmesi olan Yolo Art & Lounge uzun bir resterasyon çalışması geçirdikten sonra hem sanata hem de yemeğe doyacağınız bir mekan haline dönüştü.

İşletmenin kurucusu Cem Ali Ceylan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.


Bize kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul doğumluyum. Tekstil üzerine eğitim aldım. Pamuk ve konfeksiyon eksperliği yurt dışı temsilciliği yapıyordum. 25 sene önce iş seyahatlerim de İzmir’le tanıştım.

İzmir’e gidip gelirken İzmir’de yaşamalıyım, diyordum. 1996 yılında ailemle İzmir’e yerleştik. 2000 yılında ambalaj ve etiket üzerine kendi şirketimizi kurduk.

Son dört yıldır Yolo Art & Lounge hayatımız da. Hayatımızın en güzel dönemi diyebilirim. İzmir felsefesini ve ruhunu imkanlar çerçevesinde kendi hayatımıza katabildiğimiz bir dönemi yaşıyoruz.

Abacıoğlı Hanının geçmişten günümüze tarihini kısaca anlatır mısınız?
Bazı kaynaklardan edindiğim bilgilere göre 1800’lü yılların ortalarında Hacı Mustafa Ağa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Bilgileri bazı kaynaklarda doğrulayamıyoruz. Net bir tarih belli değil. O dönemlerde İç liman yakın olduğu için çeşitli civar köylerden ve kasabalardan gelen tarım ürünlerinin toplandığı bir handı. Daha sonraki yıllarda farklı alanlarda hizmet vermiştir.


Yolo Art & Lounge ne zaman başladı?
Abacıoğlu Hanı benim tesadüf eseri keşfettiğim bir yerdir. Sekiz sene önce bir kahve içebileceğim bir yer var mı? düşüncesiyle hana girdim.

İzmir sıcağında hanın içine girdiğimde taş avlular, güzel ağaçlar, sakin ve dingin bir yere girdiğim için çok keyif almıştım.

Şu an “Yolo Art & Lounge” olarak işlettiğimiz yer de satılık ilanı vardı. Bina çok bakımsızdı. Yan taraftaki komşumuzun üst katında tonoz mimariyi fark edince çok etkilendim.

İzmir’in merkezinde böyle bir mimari ve kullanılan malzemeler yapının ne kadar önemli olduğunu fark ettirdi. Satın aldık.
240 yıllık bir binayı restore etmek çok kolay olmadı. Mimari sıvalar altında kalmıştı. Tuğlalar deforme olmuştu. 9 ay boyunca bir restorasyon çalışmamız oldu. İki ayrı mimari firma ile görüştük. Gelen elemanların çalışmaları bina hassasiyetine uygun değildi. Anlaşmayı sonlandırdık.

Biz de eski dokuyu gün yüzüne çıkarmak için oğlum ile birlikte iğne ile kuyu kazar gibi çalıştık. Binayı satın aldığımızda üst katı kendi kişisel ofisim alt katı da misafirlerim için ayırmayı düşünüyordum. Oğlum Çağdaş o dönem gastronomi eğitimini tamamlamıştı. Tadilat bitince binanın mimari ve mühendislik açısından ne kadar değerli olduğunu görünce yeni fikirler ortaya çıktı. Bu arada dostlarımız bizi ziyarete geliyordu.

Onların farklı seçenekleri bizim düşüncelerimizi birleştirdik “Yolo Art & Lounge” olarak hizmet vermeye başladık.


Yemek menünüz ve mutfağınızdan bahseder misiniz?
Oğlum Çağdaş Gastronomi eğitimi aldı. Yurt dışında bulundu,  bar ve mutfak konusunda tecrübeleri var. Yaşına göre oldukça yetenekli. Çağdaş restoranımızın kapılarını açmadan aylarca önce reçete çalışmaları yaptı. Burgerlerin, köftelerin, sosların hepsinin reçetesi ona aittir. Mutfağımızın ev yapımı hamburgerleri kısa zamanda ön plana çıktı. Hamburgerleri kendi kültürümüzle bağdaştırdık. Oğlum Çağdaş köz patlıcanla bir sos hazırladı, hamburgerin içine koydu. Enginarlı, şevketi bostan gibi çeşitli burgerler ilgi gören lezzetlerimiz arasında. Yolo bir aile işletmesi. Eşim mutfakta. Her şey taze ve mutfağımızda hazırlanıyor. Eşimin doğal meyvelerle yaptığı  cheesecake tarifi ve tatlıları da çok seviliyor.

“Yolo Art & Lounge” olarak nasıl bir hizmet anlayışınız var?
Biz gelen herkesi müşteri olarak değil misafir olarak görüyoruz. Amacımız misafirimizi mutlu bir şekilde uğurlayabilmek. 


“Yolo Art & Lounge” ismini nerden aldınız?
Yolo, İngilizce “You Only Live Once” kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısaltmadır. “Hayatı sadece bir kez yaşarsın” anlamında özellikle Avrupa’da gençler arasında çok kullanılır. Gençler ilk şarap içerken veya ilk partiye giderken “yolo” derler. Biz ismimize “yolo” derken sorumluğumuzun bilinceydik.

"Yolo” bana göre “hayatı sadece bir kez yaşarsın” fakat doğaya, işimize, ailemize olan sorumluluğumuzla yaşamaktır. “Yolo Art” Üst katımızda sanat galerimiz için, “Lounge” ise misafirlerimizin uzun süre keyifle vakit geçirebilecekleri bir mekan yaratmak için düşündük. Güzel bir mekan yarattığımıza inanıyorum. 

Hedefleriniz nelerdir?
Ticari anlamda bir hedefim yok. Dost biriktirmeyi seviyorum. Tecrübe kazanıyoruz, onlarda bir birikim. Ruhumuzu zenginleştirecek birikimler de çok önemli Bunun yanı sıra oğlum çok genç. Onun hedefleri mutlaka vardır. Tabi ki çizgiyi bozmadan, büyümek hedeflerinde vardır. Ben de ona saygı duyarım.

Sloganınız var mı?
Sloganımız yok. Sloganlar bana uçucu geliyor. Anlık duruma göre üretilecek şeyler fakat, “Yolo” benim için bir slogan olabilir.
Hayatın bana verdiği sorumlulukların farkında olarak yaşa!


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder