31 Ocak 2024

Serdar Sandal; Bundan sonra da CHP'li kalacağım


CHP'de yeniden aday gösterilmeyen Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Bayraklı Havuz Kafe'de basın toplantısı düzenledi.

İzmir’de Bayraklı Belediye Başkan aday gösterilmeyen mevcut başkan Serdar Sandal, kendisinin de Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verdiği için tasfiye edildiğini söyledi.

CHP'nin yeniden aday göstermediği Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, "Ben CHP'li bir belediye başkanıyım ve CHP'liyim. Bundan sonra da CHP'li kalacağım. Birileri bizi bunun dışına itmek isteyebilir ancak inadına biz CHP'de kalmaya devam edeceğiz" dedi.

"5 yıldır Bayraklı'ya hizmet ediyoruz. Bu hizmetimiz sürecinde kafamızdaki tek şey kimseyi ötekileştirmeden ilçemizde yaşayan yurttaşlarımıza hizmet etmeyi asli görevimiz saydık. Bu konuda vicdanen rahatım. Tüm yurttaşlarımız herhangi bir ayrımcılığa kalmadan belediye hizmetlerinden eşit yararlanmıştır. Göreve geldiğimizde bu kentte biri yatağa aç giriyorsa koltuk bize haram olsun demiştik. Biz göreve zorlu şartlarda başladık. Göreve geldiğimde makam aracı satılmıştı. Deprem, ekonomik kriz ve borç stokumuzu düşündüğümüzde biz gecemizi gündüzümüze katarak Bayraklı için ne gerekiyorsak onu yaptık. Bunu yaparken temel kıstasımız, tasarruf etmek, harama el uzatmamak, kamu kaynaklarını vatandaşa doğru ulaştırmak. Bunu belediyemiz örnek olacak şekilde başarmıştır. Bayraklı’da bizi üzen kent kimliğinin oluşmamış olması. Yurttaşlarımız kendini Karşıyakalı, Bornovalı gibi görmesi bizi en çok inciten şeylerden bir. Bu kent İzmir'in kurulduğu kent. Bu kent Smyrna, Homeros… İzmir’in yıldızı olacak, kalbi olacak bu kentin yaşayanlarının kendisinin aidiyetlerini başka yerde olması bizi üzen şeylerden bir tanesi."

Bayraklı da yaşanan kentsel dönüşüm sürecini bitirdiklerini belirten Başkan Sandal, "Diğer ana mesele kentsel dönüşümdü. Ben Bayraklı Belediyesi bürokratlarına gösterdiği çaba için teşekkürlerimi sunuyorum. Pandemiye rağmen planlarını tamamladılar. Biz bir işi yaparken asla korkularımız, kaygılarımız ile hareket etmedik. Büyükşehir'in planları vatandaştan ilgi görmemiş ve tüm planları bize devretmişti. Biz bu işe gireceğimiz zaman ‘bu işler büyük işler, bu işin altından kalkamazsınız’ dediler ancak biz bu yetkiyi aldık ve işin altından kalktık. Bugün de yurttaşlarımız müteahhit firmalar ile anlaşmaya başlamış durumda" ifadelerini kullandı.


Deprem sürecindeki yoğun çalışmalarına değinen Sandal, "Çadır sürecinin 1 ay sürdüğü başka hiçbir afet bölgesi yoktu. Bazen arkadaşlar diyor ki 'Sizin deprem diğer yerlerdeki depremlerden daha küçüktü. Can kaybı daha az olabilir ancak Manavkuyu, Mansuroğlu'nda, Osmangazi’de tüm yurttaşlarımız sokaktaydı. Bizim da asıl meselemiz o gece sokağa inen vatandaşın derdini çözebilmek. Can kaybımız bin de olsa 100'de olsa bizi bekleyen sorun tekti. Ancak bu süreci alnımızın akı ile pandemide olsak da çözümledik. Bu süreçte bize desteklerini sunan kamu, büyükşehir belediyelerine, STK'lara teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.

Kendisine haksızlık edildiğini söyleyen Sandal, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan burada Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiğinde toplantıyı terk ettik. Herkese gereken cevabı verdik. Vekillerimiz sustu, biz konuştuk. Bu mesele bu boyutu ile İzmirli yurttaşlarımızın takdirindedir. Bizim kamusal görevimiz var, bir de siyasal yanımız var. Ben CHP'li bir belediye başkanıyım ve CHP'liyim. Bundan sonra da CHP'li kalacağım. Birileri bizi bunun dışına itmek isteyebilir ancak inadına biz CHP'de kalmaya devam edeceğiz" dedi.

Aday gösterilmemesine tepki gösteren, CHP İzmir İl başkanı Şenol Aslanoğlu'nu eleştiren Sandal, "İl Başkanı Şenol Aslanoğlu gelmiş geçmiş en düşük performansı gösteren il başkanıdır. Örgütün iradesine, İzmir'in iradesine sahip çıkamamıştır" dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

30 Ocak 2024

“Fotoğraflarla Cumhuriyetin Sanayileşme Öyküsü” fotoğraf sergisi açıldı

 


Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun 100’üncü Yıldönümünde Fotoğraflarla Cumhuriyetin Sanayileşme Öyküsü fotoğraf sergisi Sağlam Metal’in katkıları ile İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu’nda açıldı.

Kocaeli İlinde faaliyet gösteren Sağlam Metal San. ve Tic. A.Ş. firmasının, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü nedeniyle “Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Sanayileşme Öyküsü” isimli, döneme ait fotoğraflardan oluşan ve bugüne kadar farklı kentlerin ev sahipliği yaptığı tematik sergisi Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Odası işbirliğiyle; İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu'nda açıldı.


İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu’nda düzenlenen serginin açılışında konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar Türkiye'nin sanayileşme sürecini anlamak ve Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamak adına düzenlenen bu sergi, özenle seçilmiş fotoğraflar aracılığıyla Cumhuriyetimizin ekonomik büyüme ve sanayi hamlelerine ışık tutuyor” dedi.


1923-1950 yılları arasında İzmir İktisat Kongresi’nden başlayarak, yeni kurulan bir devletin kısa süre içerisinde yapmaya çalıştığı, ekonomik kalkınma çabalarının gözler önüne serilmeye çalışıldığı ve dönemin fabrikalarının (TCCD, MKE, Sümerbank, SEKA, Karabük Demir Çelik, MTA, MKE, THK, Türkşeker, Vecihi Hürkuş, Nuri Kıllıgil, Şakir Zümre, Nuri Demirağ vb.) fotoğraflarıyla kronolojik olarak hazırlanmış Sergi, 2 Şubat 2024 saat 18.00'e kadar ziyaret edilebilecektir.


Sergiyi ziyaret ederek ülkemizin sanayi mirasına unutulmaz bir yolculuk yapacak; geçmişten günümüze kadar olan büyük dönüşümleri keşfetme fırsatını bulacaksınız.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

29 Ocak 2024

Gıda ihracatının lideri hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 2024 yılında 14 milyar dolar ihracat hedefliyor


Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatının yüzde 48’ini tek başına gerçekleştiren hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 2023 yılını 12,4 milyar dolarlık ihracat seviyesinde geride bıraktı. 2024 yılı için 14 milyar dolar ihracat hedefi belirledi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, 2024 yılı için Ege Bölgesi’nden 1,2 milyar dolar ihracat rakamına ulaşmak için yoğun bir pazarlama takvimi oluşturduklarını dile getirdi.

Türkiye geneli ihracat ikiye, Ege Bölgesi’nde üçe katlandı

Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörünün Türkiye genelinde 10 yıl önce 6,7 milyar dolar ihracat rakamına sahipken 2023 yılında ihracatını yaklaşık 2 kat artırarak 12,4 milyar dolar seviyesine ulaştığı bilgisini veren Öztürk, “10 senede 2 kat artış, bu süre zarfında yaşanan siyasi ve ekonomik koşullar göz önüne alındığında sektörümüzün başarısının ciddi göstergesi niteliğindedir. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliğimiz ise 10 sene içerisinde ihracatını 360 milyon dolardan 1 milyar 68 milyon dolara çıkararak 3 kat artışa imza attı. EİB çatısı altındaki 12 ihracatçı birliği arasında ihracat sıralamasında bundan 10 sene önce 8. Sırada iken, günümüzde 5. Sıraya yükselmiş durumdayız” diye konuştu.

Bitkisel yağlar, evcil hayvan mamaları ihracatı sırtladı

Ege Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 2023 yılı ihracat performansının sektörel kırılımı hakkında da bilgi veren Öztürk, sözlerine şöyle devam etti; “En çok ihracat yaptığımız alt sektörümüz 476 milyon dolarla bitkisel yağ sektörü olurken, ihracatını yüzde 32 artıran küspeler, hayvan yemleri ve evcil hayvan mamaları sektörü 162,5 milyon dolarlık ihracatla ikinci sıraya adını yazdırdı. Bu sektörümüz 10 yıllık dönemde yüzde 2 bin 428’lik rekor bir artışa imza attı. Evcil hayvan mamaları sektöründe Türkiye geneli ihracatın yüzde 60’ını Ege Bölgesi’nden yapmamız ayrı bir gurur kaynağımız oldu. Cari açık verdiğimiz bu sektörde son yıllarda hız kazanan yaş mama yatırımlarının devreye girmesiyle sektörde verdiğimiz cari açığı en kısa sürede kapatacağımızı düşünüyoruz Birliğimiz bünyesinden en çok ihracat yaptığımız üçüncü alt sektörümüz ise geçen seneye göre değer olarak yüzde 4 bin 592 artış gösteren, 93,2 milyon dolar ihracat rakamına ulaşan hububat sektörü olmuştur. Hububat alt sektörümüzdeki artışın en önemli kaynağı mısırdır.”

Yağlı tohumlar sektörünün 84,3 milyon dolar, Çikolatalı şekercilik Mamullerinin 83,3 milyon dolar ihracat yaptığını paylaşan Başkan Öztürk, “İhracatımızda sırasıyla; 50 milyon dolar ile Hububattan mamul ürünler; 49 milyon dolar ile Gıda Müstahzarları; 26 ,1 milyon dolar ile Değirmencilik Ürünleri; 25 milyon dolar ile Baharatlar; 12,1 milyon dolar ile Şekercilik Mamulleri; 1,6 milyon dolar ile Bakliyatlar ihracatı gerçekleşti” dedi.


Ege’de Cezayir, Türkiye genelinde Irak en çok ihracat yapılan ülkeler

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği üyelerinin 2023 yılında 157 ülkeye ihracat yaptığını dillendiren EHBYİB Başkanı Muhammet Öztürk, Cezayir’in 102,3 milyon dolarlık ihracatla zirvede yer aldığını aktardı. Öztürk, “Cezayir’i 77,8 milyon dolar ile Rusya, 74,5 milyon dolar ile Libya, 69 milyon dolar ile İran ve 62 milyon dolar ile Cibuti izledi. Türkiye geneli ise hububat bakliyat ve yağlı tohumlar ihracatında ilk 5 ülke ise Irak, ABD, İran, Suriye ve İtalya oldu. Türkiye genelinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 219’a ulaştı” diye özetledi.

Hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün 2023 yılında ihracatını artırmak için yürüttüğü projeler hakkında da bilgi veren Başkan Öztürk, 2024 yılında da Türkiye Gıda İhracatçıları (TGİ) olarak pazarlama faaliyetlerinin hız kesmeden süreceğini ifade etti.

2024 yılında TGİ olarak Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Fransa başta olmak üzere yurtdışı fuarlara katılım sağlayarak tanıtım gerçekleştireceklerinin altını çizen Öztürk şöyle devam etti; “2024 yılında TGİ markamızla katılım sağlayacağımız fuarlarımız arasında yer alan ve dünyanın en büyük gıda fuarları olan Gulfood Dubai, Foodex Japan, Summer Fancy Food, World Food Moscow, Sial Paris fuarlarına katılım sağlayacağız.”

2 tane TURQUALITY ve 1 tane URGE Projesi geliyor

Ege İhracatçı Birliği bünyesinde 6 gıda birliği paydaşlığında “Turkish Tastes” isimli ABD Turquality projelerinin başarıyla sürdüğünü kaydeden Öztürk, “Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki gıda sektöründe faaliyet gösteren ihracatçı firmalarımızın katılımı ile Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde ortaya koyduğu strateji ile uyumlu üretim yöntemlerini geliştirmek ve üretimde sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla “Gıdada Sürdürülebilirlik UR-GE Projesi” yürütmekteyiz. Bu projeye katılan sektörümüz ihracatçısı firmalarımız ile gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmalarımız devam etmekte. Öte yandan, 2023 yılında, 15 firmamızın katılımı ile sektörümüzün uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesi amacıyla Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olarak da URGE Projesi için start verdik. 2024 yılında bu projemiz kapsamında gerçekleştireceğimiz ihtiyaç analizi doğrultusunda belirleyeceğimiz hedef pazarlara yönelik fuar, ticaret heyeti ve sektörel heyet faaliyetlerimiz olacak. 2024 yılında Türkiye genelindeki Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri sektöründeki tüm birliklerin katılımı ile Sektör Kurulumuz bünyesinde ortak tanıtım faaliyetleri yürüteceğimiz “Şekerleme ve Pastacılık Ürünleri Turquality Projesi”ne paydaşlık ederek sektörü, hedef pazarları olan ABD, Kanada, Meksika’da tanıtmayı planlıyoruz. Öte yandan, yine sektör birlikleri olarak ortaklaşa gerçekleştirmeyi planladığımız “Bulgur Ürünü Turquality Projesi” ile sektörün hedef pazarları Rusya, İran Endonezya’ da bir dizi tanıtım faaliyeti gerçekleştirmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.

Tezcan; “Un ihracatında dünya lideriyiz, 8 milyar insana dokunuyoruz”

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan, Türkiye'nin un ihracatında dünya lideri olduğunu paylaştı. Tezcan, “Gerçekten bu liderlik de bizlere yakışan bir liderlik. 8 milyar insana bir şekilde dokunuyoruz. Geçen yıl Ukrayna- Rusya tahıl koridoru Türkiye açısından son derece güzel bir fırsat oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da girişimleriyle Türkiye'nin bu anlamı dünyada da kabul gördü. Birçok ihracat pazarımızda da ciddi bir artış sergiledik. 2022-2023 karşılaştırmasında yaklaşık yüzde 33, ihracatta büyüdük. Biz Türkiye olarak kendi kendine yetebilen bir ülkeyiz. Bu anlamda buğday üretimimizde herhangi bir sıkıntımız yok. Ama dünyaya dendiği zaman burada başka konular belirebiliyor. Biz kendimiz için ekelim katma değeri daha yüksek ürünleri de yurtdışından ithal edelim konusu doğru geliyor. Ukrayna'nın ve Rusya'nın içinde bulunmuş olduğu bir savaş ortamı bize şu anda olumlu olarak yansıyor ve Türkiye olarak oradan ciddi miktarda buğday ithal ederek dünya pazarında da çok ciddi miktarda un ihracatı gerçekleştiriyoruz. Bu değirmencilik sektörünün özellikle Türkiye'nin Mezopotamya ovasına hakim olması, değirmencilik sektöründe bilgi ve anlam konusunda çok başarılı olması başka bir fikir ve başka bir anlam katıyor. Güneydoğu'daki yetişen buğdayımız dünyadaki en kaliteli buğday. Bu sene ilk defa Türkiye son yıllardan beri buğday ihracatı gerçekleştirdik ve bildiğiniz gibi ithal eden taraftarıydık. Gönül ister ki buğday olarak değil işlenmiş ürün olarak satmayı çok daha mutlu olurduk. Fakat makarna sektörümüz maalesef bu kotalardan dolayı dünyanın bize uygulamış olduğu kurallar çerçevesinde üretim yapabilme fırsatını verdiği için çok da fazla aksiyon almayı engelledikleri için maalesef bunu gerçekleştirmekte zorluk yaşıyoruz. Biz bunu sektör olarak da kendi buğdayımızla da un ihraç etmeyi çok hayal ediyoruz” dedi.

“Yapay zekayla tarlamız çok farklılaşıyor” değerlendirmesinde bulunan Tezcan şöyle devam etti: “Özellikle kırsal kesimde yaşayan nüfusun artık eski ezberler bozuluyor. Yeni ezberler başlıyor. Bu ezberlerle bu topraklar teknolojiyle buluşursa zaten bunlar hayal değil bunlar gerçekleşecek ve çok kolay sürelerde 2030’lu yıllara kadar belki tarımda dünyada çok büyük bir atılım gerçekleştiren ülke konumuna geleceğiz. Çünkü biz gıdada gerçekten dünya sofralarında nasıl olabileceğimizi çok iyi deneyimledik, çok iyi öğrendik. Almasını, üretmesini, satmasını da çok iyi başarmaya başladık ve kendimize olan özgüvenimiz oldukça arttı. Bugün değirmencilik sektörü dünyada atıl kapasitesi en yüksek sektör Türkiye'de. Dünya sofralarını covid sürecinde kesintisiz un ihracatını gerçekleştiren tek ülkeyiz.”

Buğday’da Ukrayna’ya bağlı değiliz

Türkiye’nin gıda konusunda üzerine düşeni çok güzel yerine getirdiğinin altını çizen Tezcan, “Türk insanı da bu konuda gerçekten dünyanın istemiş olduğu ürünleri üretme konusunda reçete bazında başarıyı elde ediyor. Bunun için de siyasilerimizin de bizi temsil eden o ekibin de dünya pazarlarında olabilmemiz için ikili anlaşmalarda o ülkelerin sofralarında o ürünleri verebilmemiz için çok önem arz ediyor. Biz Ukrayna'ya bağlı değiliz. Dolayısıyla bizim için Ukrayna olursa tabii daha rekabetimiz artarak daha pazarlık gücümüz artarak devam edebilir. Ama biz dünyanın birçok ülkesinden buğday alıp un ihraç edebilecek potansiyele sahibiz. Bunun için de her türlü üretim bilgisine de sahibiz. Üretilebilme bilgisinin de sahibiz. Sözleşmeli tarımda Türkiye'de yeni bir model. Türkiye'de bu konuda ciddi bir yol yürüyeceğimizin öngörüsünü görebiliyoruz. Bu nedenle gerektiğinde yani önümüzdeki bu tarım reformları yapılır ise teknoloji tarımla buluşabilirse biz belki burada çok daha anlamlı işler yapmaya devam edeceğiz. Bu sene gerçekten makarnalık buğday ihracatında dünyadan da çok büyük övgüler aldık. Buğdayın ne kadar kıymetli olduğunu onlar tarafından da beğeni karşılandığını gördük. Türk çiftçisinin de neler yaptığını bir kez de onlar da dünyaya tanıtmış oldular. Biz kendimize yeten ve kendimize daha farklı noktalara gelebileceğimizi bildiğimiz gibi dünya pazarından da en uygun şarkılarla, en kaliteli ürünler alıp dünya sofralarında buluşturmak konusunda herhangi bir endişemiz yok” diyerek sözlerini noktaladı.


Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamuller İhracatçıları Birliği’nin “İhracat Değerlendirme Basın Toplantısı”na Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Girit, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Moiz Hemsi ve Haluk Tezcan, Yönetim Kurulu Üyeleri Bekir Lütfi Özsoy, Turgay Bahçıvancıoğlu ve Burak Hucuptan katılım gösterdi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

28 Ocak 2024

Cumhuriyetin Kadınları 3. İzmir Kadın Kongresinde tekrar buluşuyor


Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Federasyonu (BASİFED) tarafından geleneksel hale getirilen, 3. İzmir Kadınlar Kongresi, ‘İkinci Yüzyılda Hayalimizdeki Türkiye İçin’ teması ile 1-2 Şubat 2024 tarihlerinde İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 2 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi öncesi topladığı Kadınlar Kongresi’nin 100. yılı anısına 2023 yılında ikincisi düzenlenmişti. Kongre’nin ardından yayınlanan Kongre Kitabı ile bir ilke imza atılmış ve üçüncüsünde de Türkiye ve Dünya’ya önemli mesajlar verilmesi planlanıyor.

3.İzmir Kadınlar Kongresi ile ilgili tanıtım ve bilgilendirmenin yapıldığı basın toplantısında konuşan Mehmet Ali Kasalı, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın kongresi için İzmir’i seçmesinin bir tesadüf olmadığını, kadınlar için benzer sorunların hala devam ettiği bugünlerde de bu konu için İzmir’in çok yerinde bir seçim olduğuna işaret etti.

Kasalı, “İzmir, Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonu doğrultusunda, bugün örnek bir kent olarak gösteriliyor. Türkiye’de kadın sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülemeyeceğini biliyoruz. Biz bunu içselleştirerek bu Kongre’yi bir kez daha İzmir’de düzenliyoruz. Kadınlar bir kez daha İzmir’den seslerini yükseltecekler. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yolunda İzmir’den dünyaya verilecek mesajın önemli katkıları olacağını düşünüyorum” dedi

“Geleneksel olmasının hedefliyoruz”

Kasalı, “Mustafa Kemal Atatürk daha Cumhuriyet’i ilan etmeden önce İzmir’de bir iktisat kongresi yaptı. Ülkenin hangi düzende yürüyeceğini, hangi rejimin seçimini belirlemek için İzmir’i seçti. Bizler hep 17 Şubat 1923 tarihinde yapılan İzmir İktisat Kongresine yoğunlaştık. Fakat İzmir iktisat kongresini araştırırken 2 Şubat 1923’ye gerçekleştirilen kadın kongresi ile karşılaştık. Bunu biz kadın kongresi olarak ilan ettik. Bu Türkiye’nin geleceği için iktisat kongresi kadar önemli. Çünkü kadın sorunu çözülmeden ülkenin sorunu çözülemez. 2023’te Türkiye’nin 100. Yılında kadın kongresi yaptık. Atatürk’ün yaptığını birinci geçen yıl yaptığımızı 2. Kongre, bugünü de 3. Kongre olarak adlandırdık. Kadın sorunu çözülmeden ülkenin sorununun çözülmeyeceğini bildiğimiz için bu kongreyi geleneksel hale getirmeyi planlıyoruz” dedi. Kasalı, amaçlarının kongrenin ulusal ölçekte yapılaması olduğunu da vurguladı.

100.Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi ile İzmir’de bir ilke imza atıldığını hatırlatan Kasalı, “Üçüncü kongrede de Türkiye ve dünyaya önemli mesajlar verilmesi planlandı. Bu konuda bize destek olan paydaşlarımıza ve ana sponsorumuz olan Folkart’a teşekkür ediyorum” dedi.

2 Şubat 2023’de düzenlenen Kongreyi takiben iktisat tarihçisi Dr. Serdar Şahinkaya ve Ekonomi Profesörü Dr. Coşkun Küçüközmen kongrede konuşan ve görüş bildiren 60’a yakın kadın STK temsilcisinin konuşmalarını derleyip, FOLKART’ın sponsorluğunda, 100. Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi kitabını ortaya koyduğunu hatırlatan Kasalı, “En az kongre kadar değerli olan bu kitap çok olumlu etki yaptı. Ümidimizi artırdı. Bizi 3. Kongre için motive etti” diye konuştu.

“Yeni vizyon kazandıracak”

1-2 Şubat, 2024’te 3.sü yapılacak olan Kadınlar Kongresi için bu yıl da dolu bir program hazırladıklarını ve Türkiye’nin önde gelen ekonomist, gazeteci, STK temsilcisi ve kadın konusuna farklı bakış açıları olan uzmanları bir araya getirdiklerini belirten Kasalı, “İki gün sürecek olan kongrede  KADER Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, Gazeteci Yazar Nurcan Baysal, Yazar Ahmet Şerif İzgören, modacı  Arzu Kaprol gibi daha birçok değerli konuk bizimle fikirlerini, düşüncelerini paylaşacaklar. Oturumların çok fayda sağlayacağını, bizlere yeni vizyon kazandıracağına inanıyorum. İzmir, 101 Yıl önce olduğu gibi bu Kongre ile de kadınların mücadelesinde önemli bir misyona sahip olduğunu gösterecektir” ifadelerini kullandı.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Ocak 2024

Çiğli Tramvayı hizmete girdi


İzmir Büyükşehir Belediyesi temeli üç yıl önce atılan Çiğli Tramvayı’nı on binlerce İzmirlinin katıldığı törenle hizmete açtı.

Sefere çıkan Çiğli Tramvayı'nın ilk yolcusu Başkan Soyer oldu. İzmir’in gurur gününde konuşan Başkan Tunç Soyer, “Bugün İzmir’den 40 alıp, 1 verenlerin utanç; kırka bire rağmen dev yatırımlar yapmayı başaranlarınsa gurur duyacağı gündür” dedi. Başkan Soyer, 19 Şubat'a kadar Çiğli Tramvayı seferlerinin ücretsiz olacağını duyurdu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, “İzmir’i demir ağlarla öreceğiz” sözleriyle ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda aynı anda 3 raylı sistem yatırımının devam ettiği kentte Çiğli Tramvayı hizmete girdi. Karşıyaka ve Çiğli'yi birleştirerek bölgedeki araç trafiğini rahatlacak Çiğli Tramvayı on binlerce İzmirlinin katıldığı törenle sefere çıktı. Çiğli EVKA-5 Kavşağı'nın bulunduğu alanda yapılan açılış töreni sonrası ise sevilen sanatçı Can Bonomo konser verdi. 


İlk sefere Başkan Soyer katıldı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karşıyaka Tramvay Atölyesi noktasından Çiğli Tramvayı'na binerek tören alanına geldi. Törene Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, İzmir milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, siyasi partilerin, dernek, oda ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, mahalle muhtarları ile bürokratlar katıldı. Tören, Çiğli Tramvayı’nın tanıtımının yapıldığı video gösterimiyle start aldı.

“Bugün, İzmir halkının hakkını söke söke aldığı gündür”

İzmir’in gurur gününde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bugün, her türlü haksızlık, hamaset ve yobazlık karşısında dimdik duran İzmir’in günüdür. Bugün, oyunu her zaman demokrasiden, laiklikten, Atatürk’ten yana kullandığı için üvey evlat muamelesi gören İzmir halkının hakkını söke söke aldığı gündür. Bugün, pandemiye, afetlere ve ekonomik krize rağmen İzmir aşkıyla birbirine kenetlenen 4 buçuk milyonun günüdür. Bugün İzmir’den 40 alıp, 1 verenlerin utanç kırka bire rağmen dev yatırımlar yapmayı başaranlarınsa gurur duyacağı gündür. Bugün, onların kur korumalı mevduat hesaplarının değil, İzmir’deki emek korumalı hizmet anlayışımızın meyvelerini verdiği gündür. İzmir’i demir ağlarla öreceğimize söz vermiştik. Bugün, İzmirlilere verdiğimiz sözü tutmanın haklı gururunu, heyecanını yaşadığımız gündür. Çiğli Tramvayı şehrimize hayırlı, uğurlu olsun” dedi. 

“İzmir’i demir ağlarla öreceğiz dediğimizde bize inanmayanlar oldu”

Başkan Soyer, “Daha dün gibi hatırlıyorum. 5 yıl önce, İzmir’i demir ağlarla öreceğiz dediğimizde bize inanmayanlar oldu. Birileri, bunlar hayal satıyor, bundan öncekiler yapamadı. Bunlar da yapamaz dediler. Yaptık. ‘Bunlar parayı bulamaz’ dediler, bulduk. ‘Bunlar kendi söküğünü dahi dikemez, İzmir’i bize verin dediler’, ama her zaman yaptıkları gibi unuttular. Bizler, Mustafa Kemal’in evlatlarıyız kardeşim. Güzel İzmirliler, bizim bu şehre duyduğumuz bağlılığın aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Bizi gömmeye çalıştılar, tohum olduğumuzu unuttular. Her daim çoğaldık. Onların bizi yıkıldık sandığı yerden, her daim şahlanıp kalktık ayağa. Biz, bu topraklar için canını veren Kuvayi Milliyeyiz. Yörük Ali Efe’yiz, Börklüce Mustafa’yız, Hasan Tahsin’iz” diye konuştu.

İzmir’e 5 yılda 41 milyarlık raylı sistem yatırımı

İzmir'de Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptığı bir metro yatırımı olmadığını söyleyen Başkan Soyer, “Sadece 5 yıllık görev sürem boyunca İzmir’de 1 milyar 235 milyon euroluk raylı sistem yatırımı yapıyoruz, yani bugünkü rayiçle yaklaşık 41 milyar lira. Üstelik tüm bunları sadece İzmir’de bizim Belediyemiz başarmadı. Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler, İstanbul’da, Ankara’da, Eskişehir’de ve tüm belediyelerimizde bir yerel yönetim destanı yazdı. 5 yıl gibi kısa bir sürede metrolar, yollar yaptık; sosyal belediyeciliği 11 büyükşehir hep birlikte omuz omuza yeniden ayağa kaldırdık. Peki bu beş yılda 5 yılda merkezi hükümetin İzmir’e layık gördüğü raylı sistem yatırımı ne kadar biliyor musunuz? 3 milyar lira değil. 3 milyon lira da değil. 300 bin lira da değil. 30 bin lira bile değil. Sadece 3 bin lira kardeşlerim. 3 bin lira, 3 bin! 20 gevrek parası. Biliyoruz ki şimdi şu saatlerde bundan 10 yıl önce, 2014 yılında temelini attıkları şehir hastanesinin açılışını nihayet yarım yamalak yapmaya çalışıyorlar. Üstelik bunu, Hazine garantili, sermayedarın bütün riskini, zararını halkın sırtına yükleyen, 5’li çetelerin servetine servet katan bir sistemle yapıyorlar. Bu ülkeyi, gençsiz, mühendissiz ve doktorsuz bıraktıktan sonra, gelecek hayallerini yok edip insanları küstürdükten sonra bina yapsan ne olur yapmasan ne olur” dedi.

“İzmirli bu numarayı yutmaz”

“İzmir’den kırk alıyorsun bir veriyorsun” diyerek sözlerini sürdüren Başkan Soyer, “Verdiğin biri de bir lütufmuş gibi bu şehrin insanlarının kafasına kakıyorsun. Hiç kimse kusura bakmasın. İzmirli bu numarayı yutmaz. Yıllarca İzmir’e geldiniz gittiniz. Gördes Barajı’nı yaptık, İzmir’in suyunu biz getirdik dediniz. Halbuki parasını İZSU’ya, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne, yani İzmir halkına ödettiniz. Siz, İzmirlilerin vergileriyle tabanı çatlak, su tutmayan Gördes Barajı’nın müteahhidini zengin ettiniz.  İzmir ise hala gelmeyen suyun barajı için DSİ’ye ödeme yapmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.


“183 milyon euroluk göz kamaştıran bir yatırım”

Başkan Soyer ayrıca, “Bugün, İzmir tarihinin dönüm noktalarından biri. 183 milyon euroluk göz kamaştıran bir yatırımla İzmir'e kazandırdığımız Çiğli Tramvayı’nın kurdelesini kesiyoruz. Tramvayın inşaatını kendi dönemimizde başlatmıştık, yine kendi dönemimizde tamamladık. Narlıdere Metrosu’nu bir önceki dönemden yüzde 12 düzeyinde devralmıştık, yüzde yüzünü bitirdik. Bir kaç hafta sonra 287 milyon euroluk yatırımla Narlıdere Metrosu’nu açarak cumhuriyetimizin 100’üncü yılına armağan etmek üzere yine birlikte olacağız. O metro Buca’ya gelecek dedik. Getiriyoruz. 9 Ocak’ta Buca’da, “dev köstebek” denilen tünel sondaj makinelerini toprağın altına indirdik. İzmir tarihinin en büyük raylı sistem projesi olan Buca Metrosu’nun yapımını 765 milyon euroluk bir yatırımla, son sürat devam ettiriyoruz. Bu dev raylı sistem yatırımımızın her bir katresinde, her metresinde, her adımında sarayın değil, halkın alın teri var. Kimseye eyvallahı olmayan, kimsenin önünde el bağlamayan alnı ak, başı ak İzmir'in emeği var. Mustafa Kemal'in evlatlarının emeği vardır. Bu tramvayın temelinde hırsızlık ve haramilik yok. Dürüstlük ve cesaret var. Bizim yatırımlarımızın önünde adam kayırmacılık, rantçılık yok. Birlik var, beraberlik var. Bu meydan muhterislerin ve kifayetsizlerin meydanı değil. Bileğiyle, aklıyla ve vicdanıyla mücadele edenlerin meydanıdır” ifadelerini kullandı.

“19 Şubat'a kadar deneme seferleri ücretsiz”

Çiğli Tramvayı ile ilgili de bilgi veren Başkan Soyer, şunları söyledi:

“Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına nakşettiğimiz bu eser, Çiğli Tramvayımız, toplamda 14 duraktan ve 12 kilometreden oluşuyor. Karşıyaka’daki mevcut tramvay hattıyla bağladığımız Çiğli Tramvayı ile günde 100 bin İzmirliyi güvenle seyahat ettireceğiz. Metromuzun 19 Şubat’a kadar devam edecek olan deneme seferleri, tüm yolcularımıza ücretsiz hizmet verecek. Biz 5 yılda kimsenin cebinden 1 kuruş çıkmadan, tek bir lira kamu kaynağını israf etmeden, İzmir tarihinin en büyük yatırımlarını İzmir'e getirdik. İzmir’in tarihinde bir dönüm noktası olan raylı sistem devrimlerimizi, görev sürem içinde tamamlamanın büyük gururunu yaşıyorum. Bu tarihi günde, huzurunuzda bir kez daha söz veriyorum. Sizlerin takdirleriyle, son nefesime kadar İzmir aşkıyla, bu güzel şehre hizmet etmeye devam edeceğim. İzmir’in hakkını çalmak isteyen yolsuzlara, İzmir’i ganimet olarak gören haramilere, bu şehrin kendi karakterini ve cumhuriyete olan sadakatini hor gören dalkavuklara asla geçit vermedim. Vermeyeceğim. İzmir, bir kere daha halkın cebini boşaltıp, kendi kesesini doldurmaya çalışan haramilerin hayallerini süslüyor. Ben, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da onların hepsiyle göğüs göğse mücadele etmeye hazırım! Benimle birlikte direnmeye var mısınız? İzmir’i bu ülkenin, demokrasi, refah, kardeşlik ve barış neferi olarak daha da güçlendirmeye hazır mısınız? Birlikte daha da umutlu ve coşkulu bir yürüyüşe hazır mısınız? Çiğli Tramvayı, buradaki kararlılığımızın en güzel eserlerinden biridir. İzmir’in en yeni raylı sistem hattı, Çiğli Tramvayımız, 4 buçuk milyon İzmirliye, bütün İzmir’e hayırlı uğurlu armağan olsun. Daima demokrasi. Daima Cumhuriyet. Daima İzmir”.

“Biz sizden razıyız Tunç Başkan’ım”

Çiğli halkının tramvayı yıllardır dört gözle beklediğini belirten Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü ise, “Başta Başkanımız ve Büyükşehir Belediyesi personeline teşekkür ediyorum. Çiğli için tramvay bir ucuz, çevreci ulaşım aracı olmanın dışında geliştiren bir araç. Çiğli’yi denizle ile buluşturacağız demiştik. Tramvay bir köprü üzerinden denize doğru iniyor. Çiğlili yurttaşlar hem yürüyerek hem bisikletle denize ulaşabilecekler. Tramvay bizim için meydan, cadde, deniz demek. Tramvay birçok artısıyla birlikte geliyor. Çiğli artık tramvayla İzmir’in kalbindedir. Çiğli metropol bir ilçedir diyebiliriz. Biz Çiğlililer olarak sizden razıyız Tunç Başkan’ım” ifadelerini kullandı.

Karşıyaka ile Çiğli’yi birleştiren süreçte neler yaşandı?

Çiğli Tramvayı’nın temeli 2021 yılında atıldı. 14 duraktan oluşan 12 kilometrelik hattın yapımı kapsamında Karşıyaka ve Çiğli’yi birleştiren, üzerinde bisiklet yolu da bulunan 750 metrelik viyadük de İzmirlilere kazandırıldı. İZBAN ile yolcu entegrasyonunun yapılacağı Semra Aksu Caddesi yayalaştırıldı. Tramvay hattı Ata Sanayi Bölgesi, Çiğli Devlet Hastanesi, Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ne hizmet verecek. Çiğli Tramvay Hattı’nın Karşıyaka hattı ile bağlantısı Karya Kavşağı'nda sağlandı. Hat, yapılan viyadük üzerinden Ekol Kavşağı’na, oradan da Atatürk Caddesi'ne doğru ilerleyecek. Atatürk Caddesi'nden Semra Aksu Caddesi'ne, oradan da Eski Havaalanı Caddesi ile Doğa Koleji Kavşağı’na, devamında Çiğli Devlet Hastanesi ve Ata Sanayi Bölgesi’nden geçerek Evka-5 Kavşağı’na gelecek. Oradan da Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ne ulaşılacak. AOSB içerisinden Katip Çelebi Üniversitesi’ne ulaşan hat, AOSB içerisinde devam ederek Nazım Hikmet Ran Caddesi’ne ve yeniden Ekol Kavşağı’na gelerek ringini tamamlayacak. Çiğli Tramvayı bölgeye nefes aldıracak, trafiği rahatlatacak, bölgedeki hastane, üniversite ve sanayiye ulaşımı kolaylaştıracak.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

26 Ocak 2024

‘Bir Ömür Ekonomi Yazanlar’ anıldı


Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi tarafından, ‘Bir Ömür Ekonomi Yazanlar’ isimli anma programı gerçekleştirildi.

EMD İzmir Şubesi üyeleri Abdullah Bozkurt, Adnan Çağlayan, Aytaç Sefiloğlu, Barış Kudar, Cemil Çelik, Füsun Çağlar, Güler Özkan, Mehmet Çapman, Özden Alpdağ, Yaşar Sezginer ve Yener Özkesen için düzenlenen anma programı, İzmir Hisarönü Camii önünde gerçekleştirildi.

Anma programında konuşan Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şube Başkanı Murat Demircan, anma töreninin 15’incisini gerçekleştirdiklerini belirterek, “15 yıldır anma programını yapıyoruz. Üzücü tarafı her yıl andığımız insan sayısı artıyor. 4 meslektaşımızı anarak başladık, bu yıl 11 meslektaşımızı anar olduk. Hepsi bir ömür ekonomi yazan insanlar. Bazılarıyla geçmiş süreçte çalışma fırsatı bulduk. Hakikaten gazetecilik etiğine sadık kalarak, ahlakıyla yaptılar, hepsinin mekanları cennet olsun. Anılmayı hak ediyorlar” diye konuştu.

‘İzmir Ekonomi Basın Tarihi’ isimli bir kitap projeleri olduğunu belirten Demircan, “Bir süre üzerinde çalıştık bir noktaya getirdik üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. İlerleyen süreçte tamamlamayı hedeflediğimiz kitap projesiyle, bu isimlerin sektöre katkılarını daha geniş biçimde aktarma imkanımız olacak” dedi.

Bir Ömür Ekonomi Yazanlar anma programına İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, anılan gazetecilerin aileleri, Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi üyeleri, gazeteciler ve basın danışmanları yoğun katılım gösterdi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

24 Ocak 2024

Buca'da Ata Evi hizmete açıldı


Buca Belediyesi, kentin 60 yaş ve üzeri vatandaşlarının sosyalleşip kaliteli zaman geçirecekleri Ata Evi’ni hizmete açtı.

Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, “10 bin lira maaşla geçinmeye mahkûm bırakılan emeklilerimiz, burada bir nebze olsun nefes alabilecekler, sosyalleşebilecekler, el becerilerini artıracak çeşitli etkinliklere katılabilecekler” diye konuştu.

Buca Belediyesi, kentin çınarlarının kuaför hizmetinden çeşitli kurslara ve sağlık hizmetlerine kadar pek çok imkândan ücretsiz olarak yararlanabileceği Ata Evi’ni düzenlenen törenle hizmete açtı. Büyük ilgi gören açılış töreninde konuşan Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, Buca’da yaşayan herkese ulaşacak projeler hayata geçirmek için canla başla çalıştıklarını ifade etti. Başkan Kılıç, şöyle dedi:

“Görev süremiz boyunca toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya çalıştık. Kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız için çok güzel çalışmalar imza attık. Örneğin Belediye Lokantası’nı hizmete açtık. Şu an bir yenisini daha açmayı planlıyoruz, o kadar çok talep var ki. Ata Evi projemiz bizim için çok önemliydi. Emeklilerimize böyle bir zamanda, emekli maaşının 10 bin lira olduğu bir zamanda, böyle bir çalışma yapmak hem çok önemli hem de bizler için bir görevdi. Yaş almış vatandaşlarımız bu güzel merkezde sosyalleşecekler, çeşitli etkinliklere katılacaklar. Bu güzel bahçede yaz aylarında bir araya gelecekler. Bizler onlara sağlık konusunda da destek olmak istedik.  Burada bir fizyoterapist odası da bulunuyor.”

Başkan Kılıç, ikinci ata evi için müjde verdi

Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, yakın zamanda Yiğitler Mahallesi’nde ikinci Ata Evi’ni hayata geçireceklerinin müjdesini verdi. Adatepe Mahallesi Muhtarı Nuri Nezir ise mahallelerinde hizmete açılan Ata Evi nedeniyle Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç’a çok teşekkür etti.

Bucalılar memnun kaldı

Ata Evi’nin ilk günkü konuklarından Gülay Çoksever, yapılan çalışmanın kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyerek, “Şu anda çok mutluyum. Böyle bir hizmetten dolayı gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bizleri düşündüğünüz için ayrıca çok çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” diye konuştu.  Ata Evi’nde bulunan kuaför salonundan faydalanan Nurgül Dur Özen ise “Çok güzel bir Ata Evi olmuş. İsmi zaten çok güzel.  Bulunduğu ortam çok güzel. Bahçe içerisinde. Bütün bu imkânların ücretsiz olması çok çok güzel, inanamadık önce. Böyle bir hizmetin verilmesi, bizlerin düşünülmesi bizi çok mutlu etti. Çok teşekkür ediyorum” dedi.


Sağlık birimi de bulunuyor

Yaş almış vatandaşların keyifle zaman geçirecekleri şekilde tasarlanan Buca Belediyesi Ata Evi, Adatepe Mahallesi Erdem Caddesi’nde bulunuyor. Bucalı çınarların hobilerini gerçekleştirme imkânı bulacakları Ata Evi’nde çeşitli el sanatları etkinlikleri yapılacak. Kuaför hizmetinin de verileceği merkezin en önemli hizmetlerinden biri ise sağlık hizmetleri olacak. Bucalı çınarlar gün içerisinde tansiyon, şeker ölçümlerini yaptırabileceği gibi merkezde bulunan fizyoterapist sayesinde ücretsiz tedavi de olabilecek.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

23 Ocak 2024

İzmir Akdeniz Bienali açıldı


İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından K2 Güncel Sanat Merkezi ile hayata geçirilen İzmir Akdeniz Bienali, ‘Aynı suya Bakmak’ temasıyla Kültürpark Atlas Pavyonu’nda izleyiciyle buluştu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin K2 Güncel Sanat Merkezi işbirliğiyle bu yıl ilk kez “Aynı Suya Bakmak” temasıyla düzenlediği İzmir Akdeniz Bienali açıldı. 17 ülkeden 32 katılımcının yer aldığı bienalde konuşan Başkan Tunç Soyer, “Akdeniz Bienal’i, dünyaya ses getiren bir barış mesajının yayılması için bir platform rolü üstleniyor. Bu, Filistin halkının ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldığı bu zor dönemde özellikle önemli. Gençlere, barışın gelişmesi için, uyum ve demokrasi için her türlü çabayı göstereceğime söz veriyorum” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, “Aynı Suya Bakmak” temasıyla bu yıl ilk kez düzenlenen Akdeniz’e kıyısı olan 17 ülkeden 32 katılımcının eserlerinin sergilendiği İzmir Akdeniz Bienali’nin kapılarını sanatseverlere açtı. Ayşegül Kurtel’in sanat direktörlüğünde Kültürpark Atlas Pavyonu’nda yapılan bienalin açılışına sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. 23 Ocak’tan 11 Mart’a kadar açık olacak bienalde resim, fotoğraf, video, multimedya yerleştirme, seramik, üç boyutlu görsel-işitsel yerleştirme gibi birçok farklı disiplinde üretilmiş eserler yer alıyor.

İzmir gençlerin önemli rolünün bilincindedir

Bienal açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Eylül-Ekim aylarında genç sanatçıların İzmir'de resim, fotoğraf, multimedya enstalasyonları, seramik, kinetik heykeller ve üç boyutlu görsel-işitsel enstalasyonlar gibi çeşitli çalışmalara imza attıklarını söyledi. 8 bin 500 yıllık tarihiyle sürekli bir yerleşim yeri olan İzmir’in demokratik değerleri besleyen bir Akdeniz liman kenti olduğunu belirten Başkan Soyer, “Resim, tiyatro, mimari ve müziğin yanı sıra tarımın temel uygulamalarını kapsayan sanatın kökenleri, bu yaratıcı ve temel unsurların ilk kez kök saldığı ve dünyaya yayıldığı Anadolu'ya kadar uzanıyor. Zengin tarihiyle Akdeniz sadece coğrafi bir konum değil; tüm insanlık için uyum ilkelerini bünyesinde barındıran yaşayan bir mirastır. Bu kültürel mirastan ilham alan İzmir gençliği, Türkiye gençliğini ortak demokratik mirasımızı koruyan bir geleceğe yönlendirmeyi arzulayarak değişimin öncüsü olmaya kararlıdır. Bir milyonu genç olmak üzere 4,5 milyon nüfusuyla Türkiye'nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, ortak mirasımızın temelinde yer alan demokrasiyi koruyarak şehrin bugününü ve geleceğini şekillendirmede gençlerin önemli rolünün bilincindedir” dedi.


İzmir'in demokrasiye bağlılığı yalnızca yerel değil, küresel aşamaya da uzanmakta

İklim acil durumları, ekonomik eşitsizlikler, sosyal eşitsizlikler ve demokrasiye yönelik tehditler gibi 21. yüzyılda karşılaşılan zorlukların, yenilikçi ve birbiriyle bağlantılı çözümleri gerektirdiğini ifade eden Başkan Tunç Soyer, “Döngüsel Kültür kavramı da bu bağlamda yönetişime dönüştürücü bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor. 2021 yılında İzmir'de düzenlediğimiz Kültür Zirvesi'nde tanıttığımız Döngüsel Kültür kavramı, şehirleri sakinlik ve uyumu besleyen ekosistemler olarak tanımlıyor. Kavram dört sütun üzerinde yükseliyor: Doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişimizle uyum ve değişimle uyum. Yönetim alanında Döngüsel Kültür bizim için yol gösterici bir metodoloji haline geliyor ve demokrasiyi uyum merceğinden güçlendiriyor. Şeffaf, adil ve kapsayıcı yönetim, tüm vatandaşlar için yüksek yaşam kalitesine ulaşmanın anahtarıdır. İzmir'in demokrasinin yeniden formüle edilmesine olan bağlılığı yalnızca yerel değil, küresel düzeye de uzanıyor” diye konuştu.

Gençlere söz veriyorum

İzmir Akdeniz Bienali’nin Akdenizli genç sanatçıların deneyimlerini vurgulayarak Akdeniz kültürleri arasındaki diyaloğu geliştirmeyi amaçladığının altını önemle çizen Başkan Soyer, “Bu Bienal, Akdeniz'den dünyaya ses getiren bir barış mesajının yayılması için bir platform rolü görüyor. Bu, Filistin halkının ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldığı bu zor dönemde özellikle önemli. Bu etkinlik aracılığıyla aynı zamanda İzmir'in uzun sanat tarihini ve sanatsal ifadesini dünyanın geri kalanına tanıtacağız. Bu bienal, ortak Akdeniz kimliğimizi güçlendirirken aynı zamanda Akdeniz'in tüm kentleri arasındaki uyum ve ittifakı da derinleştirecek. Hem şimdiki hem de gelecekteki gençlere, barışın gelişmesi için, uyum ve demokrasi için her türlü çabayı göstereceğime söz veriyorum” ifadelerini kullandı.

Sanat insanın daha iyi yaşaması içindir

Akdeniz Bienali Sanat Direktörü Ayşegül Kurtel ise, “Öncelikle bu bienali yapmak için bizi davet eden başkanımız Tunç Soyer’e çok teşekkür ediyorum. Benim için çok anlamlı bir proje oldu. Buralara gelmek, bu etkinliği gerçekleştirmek K2 Proje Merkezi için çok önemli. Akdeniz ile ilgili sanat bağlamında bir şeyler yapmak çok önemli. Sanat insanın daha iyi yaşaması içindir. Sığ politikalardan uzaktır sanat. Akdenizli sanatçıların birlikte üretecekleri bir projenin temeli barışı paylaşmak demekti. Bunu proje içinde birebir yaşadık. Çok keyifli buluşmalar oldu” dedi.

17 ülkeden 32 sanatçı

İzmir Akdeniz Bienali, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İzmir’in Akdeniz’deki öncü rolünü güçlendirme ve İzmir’i bir sanat kentine dönüştürme vizyonu çerçevesinde ilk kez düzenleniyor. Bienal, çoğulculuğu, çeşitliliği ve özgürlüğü sürdürmek için Akdeniz kültürleri ve toplumları arasındaki diyaloğu sanat aracılığıyla pekiştirirken, bölgenin kültürel ve sanatsal kapasitesini de görünür kılıyor.

Farklı deneyimlere sahip sanatçıların perspektiflerini buluşturan Bienal, ortak paydalar ve farklılıklarla bir arada olmanın önemini vurguluyor. Katılımcılarının 35 yaş altındaki sanatçılar olduğu İzmir Akdeniz Bienali’nin yaş kriteri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üyesi olduğu Avrupa ve Akdeniz’den Genç Yaratıcılar Bienali ağının (BJCEM) standartları referans alınarak belirlendi. Böylece yeni ifade biçimlerine alan açılırken, Akdeniz’den genç sanatçılar için bir platform oluşturulması hedeflendi. 

Bienal’de eserleri yer alan sanatçılar ise şöyle; Alex Brajković, Ana Aleksić, Bawer Doğanay, Berfin Ataman, Berna Dolmacı, Can Büyükberber, Claudio Zorzi, Dalea Kovačec, Erdem Çolak, Fredj Moussa, Garance Alves, Greta Pllana, Laura Besançon, Levi Viller, Mahdi Baraghithi, Malak Elghuel, Marko Damiš, Mehdi Hachid, Merkezkaç Sanat Kolektifi, Nelly El Sharkawy, Nermin Sena Özger, Nesligül Cebesoy, Nour Abou Saada, Öznur Yıldırım, Revan Yaşar, Smirna Kulenović, Soufian Chemcham, Stratis Tavlaridis, Talha Demiral, Vladimir Novak, Yağmur Kevser Barutçu ve Yassine Sellame.

Bienal, 11 Mart tarihine kadar ziyarete açık olacak.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT 

20 Ocak 2024

İranlı Ressam Armin Ebrahimpour’un sergisi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor


İranlı Ressam Armin Ebrahimpour’un Türkiye’de açılan ilk sergisi Sergül Okay Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

Bugüne değin İzmirlileri nitelikli yapıtlarla buluşturan Sergül Okay Sanat Galerisi, bu kez de İranlı ressam Armin Ebrahimpour’a ev sahipliği yapıyor.

1999 yılında Yazd Sanat Üniversitesi resim bölümünden mezun olan Armin Ebrahimpour eserlerini şöyle ifade ediyor:


Eserlerimde ruhun şifresini çözmeye ve modern insanın yalnızlığını dile getirerek izleyiciyle yalın bir ilişki kurmaya çalıştım. Bana göre eserlerim, bir nevi aşka, doğuma, umuda, güzelliğe davet olarak kullanılan ve bu yıkık dünyada hala tasvir edilebilen, somut ve net nesnelerdir. Baskı altındaki kadını ve kadının direngenliğini görebilirsiniz onlarda.

Eserlerimi Theodor Adorno'nun şu sözüyle ilişkilendiriyorum: “Bu soğuk dünyada hala birbirimizle konuşabiliyoruz.”


Sergi koordinatörü Ceren Atasoy da sergiyi şu sözlerle anlattı:

Söyle, hangi kadın sensin?

Ortadoğunun kaderi yazılırken;

birileri tutmuş,

birileri kesmiş,

birileri pişirmiş,

birileri yemiş,

birileri de durmadan hani bana hani bana demiş…

Sadece, kararlı bakışlarıyla ve dimdik duruşlarıyla var olan kadınlar "hani bana hani bana" dememiş. Üzerinde tepinilen bir coğrafyanın, üzerlerinde onlarca törenin, geleneğin, siyasi ve dini çıkarın tepindiği kadınlar tarih boyunca çok üzülmüş, ağlamış, yara almış ama boyun eğmemişler. Saçları her şeye rağmen bir bayrak gibi dalgalanmış

semada.

Kadın, din, ahlak, ekonomi, petrol, maden ne varsa sömürmek için hala tüm ihtişamıyla masada dururken, İranlı sanatçı Armin Ebrahımpour, ikiyüzlü bir batı, direnen bir İran’ı özellikle kadınlar üzerinden resmetmiş. Kadının özgür ve güçlü, basının yanlı ve acımasız olduğu vurgusunu hiç çekinmeden, dolaylı anlatımlara başvurmadan cesaretle yapmış. Eserlerinde orijinal gazete sayfalarına yer veren ressam, canlı renkleri, güçlü deseni ve kadını merkeze yerleştirdiği kompozisyonlarıyla dikkat çekiyor.


Kimi zaman göz göze gelmekten korktuğumuz, kimi zaman ise gözümüzün içine bakarak bizi harekete geçiren bu kadınlar, Armin Ebrahımpour’un SoART galerideki sergisinde sanatseverlerle buluşmayı bekliyor.

Söyle, hangi kadın sensin?

Armin Ebrahimpour’un, ‘Bakışlarının Ötesinde’ adını verdiği resim sergisi, 10 Şubat 2024 tarihine değin Sergül Okay Sanat Galerisinde görülebilir.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Ocak 2024

Eğitim de Kore - Singapur modeli önerisi


Türkiye’de eğitim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Radikal Eğitim Kurumları Kurumsal İletişim Müdürü Mehmet Yılmaz, 15 tatile girdiğimiz şu günlerde eğitime dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İzmir Ege Medya Platformu sektör buluşmaları kapsamında eğitim sektörü bileşenlerinden Radikal Eğitim Kurumları ile bir araya geldi.


Girişimci, Eğitimci Erdal Avcı’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığı Radikal Eğitim Kurumları çok sayıda kurs ve okul ile İzmir ve Türkiye’nin birçok bölgesinde eğitim alanında faaliyet gösteriyor. 

Radikal Eğitim Kurumları Kurumsal İletişim Müdürü Mehmet Yılmaz’ın İzmir Ege Medya Platformu üyesi gazeteci yazarlara sektöre ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunduğu buluşma da İzmir ve Türkiye’de eğitim sistemi konuşuldu. 


İzmir eğitim de 37. sıraya geriledi

İzmir’in geçmişte eğitimde Türkiye ölçeğinde önemli başarılar yakaladığını vurgulayan Mehmet Yılmaz, “İzmir daha önce Türkiye genelinde başarı da birinciliği yakalamış bir kent. Benim de Milli Eğitim de görev yaptığım dönemlerde ise İzmir Türkiye genelinde başarı basamaklarını devam ettirmiş ve ikinci olmuştu. Bunlar çok önemli başarılar idi. Bu başarı uzun süre devam ettirilemedi. Son yıllarda İzmir’in başarı sırası 37’lere kadar düştü. Geçmiş başarıları devam ettirmek için İzmir’de eğitim konusunu yeniden masaya yatırmalıyız” dedi. 


Eğitimle ilgili konulara ilişkin görüşlerini dile getiren Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Devlet okulunda 657 zırhı var. Bu verimsizlik oluşturuyor. Mesela çocuklarımız çok keyifli olan matematikten niçin korkutuluyor.  Fizik, Kimya gibi derslerden çocuklarımız çoğunlukla korkutuluyor. Öğretmenlik öğretme sanatı değil, öğretmen öğrenme motivasyonunu güdüleyen kişidir. Bir işi hep aynı şekilde yaparsanız farklı sonuç alamazsınız.


Pisa da çarpıcı sonuçlar

PİSA sınavı da öğrencinin okul da öğrendiği bilgileri bir üst öğrenime nasıl taşıyor, yaşamına nasıl transfer ediyorlar ona bakıyorlar.

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) testinin 2022 sonuçlarına göre Türkiye 81 ülke arasında matematikte 39.’uncu, fen bilimlerinde 34’üncü ve okumada 36. sırada yer aldı. Öğrencilerin bazıları kendilerini yalnız, dışlanmış ve okula ait değilmiş gibi hissediyor, okuduğunu anlamıyor. Bunlar bizim hızla iyileştirmemiz gereken acil ve önemli konulardır.


Eğitimde Kore- Singapur modeline odaklanalım

PİSA OECD ülkeleri arasında bir ölçüme sahip. Burada Almanlar da PİSA da geride. Avrupa da Bir tek Finlandiya önde. Ancak Finlandiya’nın da Nokia dışında ürettiği bir şey yok. Ama dünya da eğitimde en önde olan ülkeler Çin, Kore ve Singapur’dur. Matematik zekaları çok yüksek. Bu konu da çok iyi bir eğitim veriyorlar.


5 bin öğrenci, binin üzerinde eğitimci

Radikal Eğitim Kurumları hakkında da bilgiler veren Mehmet Yılmaz; 5 bini aşkın öğrenci, binin üzerinde eğitimci kadrosu ile hizmet verdiklerini açıklayarak şu bilgileri verdi;

“Kurs merkezlerimiz İzmir’de oldukça yaygın. Konak’ta 3, Karşıyaka da 2, Bornova da 1, Buca da 3, Göztepe de 1 olmak üzere 10 şubemiz var. Ödemiş, Torbalı da şubelerimiz var. LGS ve YKS sınavlarına öğrenci hazırlıyoruz.  İzmir metropol de 5 şubemiz var. Ödemiş Torbalı dışında İstanbul, Bursa, Malatya ve Hatay gibi illerde Radikal Eğitim kurumları olarak faaliyet gösteriyoruz. Belirlediğimiz kriterlere uygunluk göstermesi durumunda diğer başka illere de franchising verebiliyoruz.


Radikal eğitim kurumları eğitim hayatında ihtiyaç duyulan eğitimi veriyor. Türkiye’nin önemli bir ihtiyacını görüyor. Bizim çok güçlü bir yayınevimiz var. Soru da üretiyoruz. Deneme sınavları yapıyoruz. Bire bir hizmetlerin verildiği VİP kurslarımız var. Müfredatı iyi takip etmeniz gerekiyor. Güncellemeleri iyi yapmanız lazım. Radikal Eğitim kurumlarının da böyle bir güçlü yanı var.

Hem kurs olarak hem de okul olarak faaliyet gösteren radikal eğitim kurumları Konak, Bornova ve Buca da ayrıca okul olarak da eğim faaliyetlerini sürdürüyor. Bornova da ortaokul ve Lise, Buca ve Konak’ta ise Lise eğitimi veren okullarımız var. Özel yazılımlarımızla öğrencilerin geçmiş ve gelecek bütün projeksiyonlarını çıkartıyoruz.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

18 Ocak 2024

DEÜ’nün ikinci deprem belgeselinin tanıtımı yapıldı


Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümü yaklaşırken, “Asrın Felaketinde Asrın Dayanışması-İkinci Kısım” isimli belgesel çalışmasını tamamladı.

Bugüne kadar 150’den fazla DEÜ ekibinin eğitimden sağlığa, gıdadan barınmaya, deprem araştırmalarından psiko-sosyal destek hizmetlerine kadar farklı alanlardaki yardım faaliyetlerini ve bölgeyi kalkındırmaya yönelik çalışmalarını konu alan, çekimleri Hatay, Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş’ta yapılanikinci belgesel filmin tanıtım lansmanı, DEÜ Rektörlük Binası’nda yapıldı. DEÜ’nün felakete yönelik ilk belgeselinde “Yaralarımızı birlikte saracağız” vurgusu yapıldığını aktaran Rektör Hotar, “DEÜ olarak verdiğimiz sözü tuttuk ve ilk belgeselimizde yer verdiğimiz bu ifade doğrultusunda, depremin ilk gününden bugüne kadar gönüllü ekiplerimizle bölgeye desteğimizi birçok alanda aralıksız sürdürdük. İkinci belgesel çalışmamızın alt başlığı olarak da bu nedenle ‘Yaralarımızı birlikte sarıyoruz’ ismini uygun gördük” dedi.

Türkiye’nin saygın yükseköğretim kurumlarından Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgedeki dayanışma faaliyetlerini sürdürüyor. Yaşananların unutulmaması için de çabalayan DEÜ, felaketin ardından yaşanan süreci ve bölgedeki yardımseferberliğini konu alan “Asrın Felaketinde Asrın Dayanışması” isimli belgesel çalışmasını geçen yıl kamuoyu ile paylaşmıştı. Felaketin yıldönümü yaklaşırken yeniden kolları sıvayan DEÜ, ilk belgesel çalışmasından yaklaşık 10 ay sonra “Asrın Felaketinde Asrın Dayanışması-İkinci Kısım” adlı belgesel çalışmasını da tamamladı. Bugüne kadar 150’den fazla gönüllü DEÜ ekiplerinin eğitimden sağlığa, gıdadan barınmaya, deprem araştırmalarından psiko-sosyal destek hizmetlerine kadar farklı alanlardaki yardım faaliyetlerini ve bölgeyi kalkındırmaya yönelik çalışmalarını konu alan ikinci belgesel çalışmasının tanıtım lansmanı, DEÜ Rektörlük Binası’nda yapıldı. Yoğun ilgiyle gerçekleşen programda duygu dolu anlar yaşandı.

Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya’da çekildi

Depremde hayatını kaybedenlerin ve DEÜ fertlerinin anısına ithaf edilen belgesel çalışması, DEÜ Rektörlük Binasındaki Lokal Çatı Restoran VIP Salonu’nda, basın mensuplarının katılımıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Çekimleri Hatay, Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş’ta DEÜ İç Yapımlar Ekibi tarafından 10 günde gerçekleştirilen ve 20 günde tamamlanan belgeselde, 41 farklı DEÜ mensubuyla yapılan röportajlar, Üniversite ekiplerinin çalışmalarını yansıtan ve yıkımın yaşandığı şehirlerden görüntüler kullanıldı. Şehirlerin isimlerinden oluşan dört ayrı bölümden oluşan yapımın Adıyaman bölümünde yapay zeka teknolojisinden de yararlanılarak; felaketin izleri bu yolla da belgesele aktarılmaya çalışıldı. DEÜ’nün “Asrın Felaketinde Asrın Dayanışması İkinci Kısım” isimli belgesel çalışması, zihinlerde kalıcı olması adına ilk belgeselde olduğu gibi Kahramanmaraş’ın plakası ile uyumlu bir biçimde, ‘46 dakika 46 saniye’ uzunluğunda hazırlandı.

“Yaralarımızı birlikte sarıyoruz!”

Tanıtım toplantısında konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, büyük kayıplara neden olan felaketin ilk gününden itibaren bölgede örnek bir dayanışma sergileyen DEÜ’nün, bugüne kadar sağlık hizmetlerinden eğitime, barınma imkanlarından bölgede ekonomiyi yeniden canlandırmaya yönelik girişimlerine kadar önemli sosyal hizmet ve yardımları depremzedelerle buluşturduğu ifade etti. DEÜ’nün felakete yönelik ilk belgeselinde “Yaralarımızı birlikte saracağız” vurgusu yapıldığını aktaran Rektör Hotar, “DEÜ olarak verdiğimiz sözü tuttuk ve ilk belgeselimizde yer verdiğimiz bu ifade doğrultusunda, depremin ilk gününden bugüne kadar gönüllü ekiplerimizle bölgeye desteğimizi aralıksız sürdürdük. İkinci belgesel çalışmamızın alt başlığı olarak da bu nedenle ‘Yaralarımızı birlikte sarıyoruz’ ismini uygun gördük” dedi.

“6 Şubat belleğimizde kalıcı bir iz bıraktı”

Rektör Hotar, belgeselin çekim sürecinde deprem bölgesinde aktif olarak hizmet veren 41 üniversite mensubunun duygularına yer verildiği yapımın diğer kentlerde çekilen görüntülerle birlikte özgün bir metin doğrultusunda derlendiğini kaydetti. İzleyenlere deprem gerçeğini yansıtması ve dersler çıkarılması adına böyle bir çalışmayı özenle yürüttüklerini vurgulayan Rektör Hotar, “6 Şubat 2023 tarihi belleklerimizde kalıcı bir iz bıraktı. O gün, yalnızca yeryüzü değil, kalplerimiz de derin bir şekilde sarsıldı. Büyük bir yas içinde kayıplarımızı andık, sevdiklerimizin yokluğunu hissettik. Her ne kadar, 6 Şubat’taki depremler, yıkımın ve hüznün izlerini bırakmış olsa da milletimizin dayanışma ruhunu, birlik ve beraberliğini gözler önüne serdi. Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, bu ruhu kayıt altına almanın önemli olduğunu düşündük. Geçen yıl Nisan ayında başlattığımız ‘Asrın Felaketinde Asrın Dayanışması’ adlı belgesel serisinin devamını çekme kararı aldık. Amacımız, millî birliğimizin ve dayanışmamızın en güçlü örneklerini belgelemekti. Belgeselimizde, Hatay, Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş gibi depremden etkilenen şehirlerden canlı tanıklıklar ve görüntüler sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Gerçek hikayeler anlatıldı

Belgeselde gerçek yaşam öykülerinin anlatıldığını belirten Rektör Hotar, “Tıpkı ilk belgeselimizde olduğu gibi, bu yeni çalışmamızda da 6 Şubat depremlerinin yüreğimizde açtığı derin yaraları, geride bıraktığı kayıpları ve yaşanan zorluklar karşısında sergilediğimiz mücadeleyi, gerçek yaşam öyküleri ve tanıklıklar aracılığıyla anlatıyoruz. Bu belgeseller, gelecek kuşaklara devredilecek tarihsel bir mirasın taşıyıcısı niteliğindedir. Gelecek nesiller, bu belgeseller vasıtasıyla afet zamanlarında sergilenen dayanışmayı, insanların birbirine nasıl destek olduğunu ve en çetin şartlarda bile umudun nasıl yeşertildiğini gözlemleyecekler. Bu çalışmaları, öğretici bir ders, zengin bir bilgi kaynağı ve ilham verici bir kılavuz olması amacıyla titizlikle hazırladık. İlerleyen dönemlerde de yeni projelerimizle, deprem sonrası hayatın normal seyrine dönmesine katkıda bulunacak adımlar atmaya devam edeceğiz. Şu anda belgeselimizi Üniversitemizin resmi internet sayfasından ve YouTube kanalı olan DEUwebtvüzerinden kamuoyu ile paylaştık. Önümüzdeki süreçte farklı platformlarda da belgeselimizi yayınlamayı da hedefliyoruz” bilgisini paylaştı.


“Yitirdiklerimizi rahmetle anıyoruz”

DEÜ’nün toplumsal katkı misyonu çerçevesinde projelerine devam edeceğini vurgulayan Rektör Hotar, “Bu afet, bize bir kez daha gösterdi ki; birlikte hareket ettiğimizde, en zorlu engelleri bile aşabiliriz. Umuyorum ki, bu hikayelerden ilham alarak, daha güçlü, daha dayanıklı ve birbirine bağlı bir toplum inşa edeceğiz. Devletimizin imkanlarını sonuna kadar seferber ettiği bu zorlu süreçte bizler de Dokuz Eylül Üniversitesi olarak farklı alanlarda gücümüz yettiğince yaraları sarmaya çalışmıştık. Elbette Allah bize bir daha böylesi büyük bir felaket yaşatmasın. İki belgesel çalışmamızın Üniversitemiz özelinde hazırlanması şansını veren ve ilk günden bugüne deprem bölgesinde arama-kurtarma, sağlık, yardımların ulaştırılması, dağıtımı ve yaraların sarılmasında görev almış; deprem sonrası bilimsel araştırmalar gerçekleştirmek üzere bölgede çalışma yürütmüş; bölgede oluşturulan geçici konaklama birimlerinde sosyal ve eğitsel faaliyetler gerçekleştirmek üzere gönüllü olarak görev almış; Üniversitemiz imkanları ile hizmete aldığımız ortak mutfak ünitesi, uzaktan eğitim uygulamaları, bilim ve oyuncak atölyeleri, Çarşı Yaşam Alanı Projesi, konteyner sınıf, temiz içme suyu sağlayan farklı bölgelerdeki 7 adet su arıtma üniteleri, mescit hizmeti ve benzeri çok sayıda fikir üreten tüm mensuplarımıza teşekkür ediyorum. DEÜ ailesi olarak yıldönümüne yaklaştığımız depremde yitirdiğimiz vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyor, felaketten etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

16 Ocak 2024

Özkan Bircil; İşimi severek yapıyorum


Gözlük fiyatlarında yaşanan artış, vatandaşları gözlük tamircilerine yönlendirdi. Fiyatındaki artış nedeniyle yeni gözlük almakta zorlanan vatandaşlar, gözlük tamircilerinin yolunu tutuyor.

İzmir Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda gözlük tamiri yapan Özkan Bircil “gözlük çerçevesi tamiri bizim işimiz” dedi.

İzmir’in simgelerinden Kemeraltı çarşısının esnaflarından olan Özkan Bircil 1982 yılından beri bu işi yaptığını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü;


“Gözlük tamiri işine çırak olarak başladım daha sonra gözlük atölyesinde devam ettim. Ben gözlük tamirinde ustayım. Gözlükçülük farklıdır. Gözlük tamirciliği farklıdır. Yıllardır bu işi yaptığım için artık profesyonelim. Çerçevesi kırılan her türlü gözlüğü tamir ediyorum.

Kemeraltı’ndaki gözlük tamirci dükkanımız 1952 yılında dedem Muammer bey tarafından şu an bulunduğumuz yerde başlamış. Kemeraltı çarşısı’nda aynı dükkanda şimdi ben devam ediyorum. Sabah 9’dan akşam 18.30’a kadar işimin başındayım.


Kemeraltı çok hareketli. Her gün yeni bir insanla tanışıyorum. Esnaf olmak çok güzel. Günümüzde hala komşumuzun ihtiyacına koşan esnaflarımız var. Kemeraltı çok renkli. Ben çok seviyorum” diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

15 Ocak 2024

“Maya Büyüsü” okurlarıyla buluştu


Kimya Yüksek Mühendisi, yazar Zeynep Çolakoğlu, Karakarga Yayınları’ndan çıkan edebiyat ve sanata çokça konu olmuş, kendi mitolojisi hatta tanrısı olan kadim ve şiirsel şarabın hikâyesini anlattığı ve şarapta algılanan koku ve aromaların dilini çözümlediği ‘Şarap Koyusu’ kitabının ardından şimdi de “Maya Büyüsü” kitabı ile okurlarıyla buluştu.

Çağlar boyu büyüleyici dönüşüm eserleri yaratan, ekmekten şaraba dek pek çok üründe emeği geçen mayayı ana başlığa taşıyan bu eser, şarabın gastronomi ile bağlarını mercek altına alarak şarap-yemek eşleşmelerinin kimyasal, kültürel ve duygusal boyutlarını inceliyor.


Yazar, aroma ailelerinden öne çıkan şarap stilleri ve yapım tekniklerine, kültürel mirasımız Süryani şaraplarından eski bağlara, eşleşmenin temel prensiplerinden peynir-şarap uyumuna ve yaşamımıza dokunarak bizi mest eden aromatik bileşenlere dek uzanan, tadım farkındalığını bilimsel açıklamalar ve öyküsel bir dille birleştirdiği bu kitabıyla, okuru şahane bir yolculuğa davet ediyor.


Arka Kapak Yazısı:

Koku hafızamızı nasıl geliştiririz?

Aromaların bir dili var mıdır?

Mayalar üzümü nasıl dönüştürür?

Maya Büyüsü tüm bu sorulara şarap tadımının duyusal analiziyle cevap ararken, algı kapılarını aralayan kokularla, sizleri gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolda aroma aileleri ile tanışma, aroma çemberinin rengârenk evrenini keşfetme ve lezzetli deneyimlere yelken açma üzerine bir dizi fikir sunuyor.

Ekmekten şaraba dek pek çok üründe emeği geçen mayayı ana başlığa taşıyan bu eser, şarabın gastronomi ile bağlarını mercek altına alarak şarap-yemek eşleşmelerinin kimyasal ve kültürel boyutlarını inceliyor.


Zeynep Çolakoğlu’nun, yazar ve Kimya Yüksek Mühendisi kimliğiyle tadım farkındalığını bilimsel açıklamalar ve öyküsel bir dille birleştirdiği bu kitabıyla, şahane bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Yazar Hakkında:

Zeynep Çolakoğlu; Kimya Yüksek Mühendisi, Yazar, Şarap Uzmanı 1984 yılında doğdu, Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni yüksek lisans derecesiyle bitirdi. Edebiyata ilk adımlarını Yüxexes Karakalem ve 46 Karakalem Dergileri ile attı. İlk öykü kitabı Mina (Nezih-Er, 2016) III. Kurşunkalem Öykü Ödülü’nü kazandı.

Karanlıktaki Kadınlar (2018, Bilgi), Hayalet Müzik (2019, Artemis), İstanbul’un Karanlığında (2020, Karakarga), Hayalet Müzik-II: Eskilerin Şöleni (2021, Artemis), İnadına Kadınım, Kadınsın, Kadınız (Kekeme Yayınları, 2022), Dark Gerilim (2023, Dark İstanbul) antolojilerinde öyküleriyle yer aldı.

Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi’nde yazılar yazdı, 46 ve 47. sayılarının genel yayın yönetmenliğini yaptı. Medusa öyküsü İngilizceye çevrilerek Pensilvanya Devlet Üniversitesi Kütüphanesinin katkılarıyla yayımlanan Trafika Europe edebiyat dergisinin Trafika Europe 16: Turkish Delight sayısında yer aldı. Korkuyu Bekleyenler (Bilgi Yayınevi, 2021) kitabında yazar Hakan Balcı ile kara mizah öyküleri yazdı.

Şarabın mitolojisini, tarihini, sanat dallarıyla yollarının kesişimini ve bir kimya mühendisi bakış açısıyla kimyasal yapısı üzerine Şarap Koyusu (2021, Karakarga) adlı inceleme kitabı bulunuyor.

İzmir’in ilk tadım gruplarından olan Apelasyon Tadım Derneği’nin e-dergisinde şarapla ilgili yazılar kaleme aldı. Şarap kültürünü edebiyat ve sanatla buluşturan farklı etkinlikler düzenledi. WSET Şarap Yeterlilik Programı, UC Davis: Şarap Tadımı: Şarap Analizde Duyusal Teknikler, Fitoterapi, Aromaterapi, Şarap Üretim Teknikleri, Üzüm Yetiştiriciliği ve Şarap Üretimi, Mindfulness, Meditasyon ve Temel Koku eğitimlerini aldı.


Varlık, Mikrop, Karahindiba, Kadın Harekâtı, Headbang, Lemur dergilerinde yazdı. Filhakikat.net, Darkkitap.com’da köşe yazıları yazıyor. Apelasyon Tadım Derneği, Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) üyesidir.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT