31 Aralık 2024

Yelki’nin Noel Annesi


İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde Hatice Akarcalı 9 yıldır Noel Anne kıyafetiyle çocuklara hediyeler dağıtıyor.

Güzelbahçe ilçesinin Yelki mahallesinde yaşayan Hatice Akarcalı çocukların kendisine “Yeni yıl öncesi Noel anne bu sene de gelecek misin?” diye sorduklarını söyledi.

Yelki doğumlu olan Akarcalı sözlerini şöyle sürdürdü;

Babam Yelki’de fırıncılık mesleği yapıyordu. O zaman tek fırıncı babamdı. Esnaf çocuğuyum. Bende babam gibi esnaflık yapmaya devam ediyorum. Yelki’de Alacalı Kasap işletmecisiyiz. Kendi çiftliğimiz var.


Çocukları çok seviyorum

Benim de 2 çocuğum var. Çocukları çok seviyorum. Her yıl 31 Aralık’ta Noel Anne kıyafetimi giyiyorum ve Hamdi Dalan İlköğretim Okuluna gelip kesemde ne varsa çocuklara hediye ediyorum. Ana sınıfından başlayıp öğretmenlerimize kadar herkese hediyelerimiz var. Hiç ayırım yapmıyorum. Yolda karşılaştığım yetişkinlere de kesemizden küçük bir hediye veriyorum.

Kesemde sürpriz yumurtalar, sürpriz toplar, küçük taçlar, top kek gibi çocukların sevdiği çok çeşitli hediyelerim var. Bunları toptancılardan alıyorum. Yelki’den küçük esnaflardan da alışveriş yapıyorum.

Elimde eski koyun çanı ile hediyelerimi dağıtırken yüzü asık olan insanların bile yüzlerindeki gülümseme beni çok mutlu ediyor.


İçinde bulunduğumuz dönemde ekonomik sorunlar ve geçim sıkıntısı her geçen gün artıyor. Bu durum da insan psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. İnsanların hayat sıkıntıları yüzlerine yansıyor. İnsanların yüzündeki küçük bir tebessüm bile önemli. Özellikle çocukların yüzündeki o mutluluk anlatılamaz.

2025 yılından beklentilerim;

2025’te bütçelerin düzelmesini istiyorum. Ben bir esnaf olarak 2025 yılında yönetimin değişmesini istiyorum. Esnaf artık kazansın. Asgari ücretin açıklandığı gün ben bir esnaf olarak çok üzüldüm. Yanımızda 9 eleman çalışıyor. Ben hiçbir elemana o ücreti vermiyorum. Asgari ücretle çalışanların nasıl zor şartlarda geçinemediklerini görerek çok üzülüyorum.


Ömrünün sonuna kadar, her yılbaşı çocuklara hediye dağıtmak istediğini söyleyen Hatice Akarcalı, “Ömrüm olduğunca çocukların yeni yıllarını kutlayarak hepsini canı gönülden kucaklamak isterim” diye konuştu.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

30 Aralık 2024

El Emeği Ürünlere Ziyaretçiler Yoğun İlgi Gösterdi


Birbirinden güzel yeni yıl ürünlerinin sergilendiği “Yılbaşı Alışveriş Festivali” Alsancak Garı’nda gerçekleştirildi.

Yeni yılın yaklaşmasıyla herkesi hediye telaşı sardı. Birbirinden farklı hediye seçenekleri sunulduğu “Yılbaşı Alışveriş Festivali” herkese hitap eden uygun fiyatlı hediye alternatifleri ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti.

Hediyelik alternatiflerin sunulduğu stantların arasında yer alan İzmirli Çini Sanatçısı Filiz Doğançay, aynı zamanda seramik eğitimi alarak kendini geliştirmeye devam ediyor.

Sanata olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını söyleyen Doğançay, küçük yaşlardan itibaren harçlıklarını boyalar ve tuvaller alarak değerlendirdiğini söyledi.


Filiz Doğançay çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi;

“Çeşitli resim kurslarına katılarak sanat yolculuğum başladı. Çini sanatına duyduğum özel ilgiyle bu alanda ileri düzey eğitim almış ve çalışmalarımı modernize ederek günlük hayata entegre etmeyi başardım. Evlendikten sonra bir süre sanata ara verip anneliğe odaklandım. Çocuklarımın büyümesinin ardından tutkuma kaldığım yerden devam ettim. Şu anda bir atölyede aktif olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Aynı zamanda seramik eğitimi alarak kendini geliştirmeye devam ediyorum. El emeği ürünlerimi sosyal medyada paylaşarak ve çeşitli festivallerde stantlar açıyorum. Geleneksel çini sanatını modern dokunuşlarla zenginleştirerek geniş bir kitleye ulaştırmak için çalışıyorum” dedi.


Aralık ayında düzenlenen Alsancak Gar’da yılbaşı festivalinde ürünlerini satışa sunan Gülnur MUT BALIKUV ürünlerinin ziyaretçiler tarafında çok beğenildiğini söyleyerek şu ifadelere yer verdi;


24 Mayıs 1992 yılında İzmir’de doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm mezunuyum. Formasyon eğitimimi de Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde tamamladım. Kısa bir süre özel ders öğretmenliği yaptım. Daha sonra özel bir firmada Biyolog olarak Klinik Araştırma Hastaları ile çalıştım. Fakat evlenip, il değiştirmek durumunda kaldığım için işimden ayrıldım. 1 sene sonra İzmir’e döndüğümde hobi arayışına girmiştim. Özel bir atölyede seramik kursuna başladım. ‘Çamura bir kere dokundun mu; bir daha bırakamayacaksın.’ Derlerdi bana. Gerçekten de öyle oldu. Kursa haftada bir gün gidiyordum ve kurs gününden sonra sabırsızlıkla günlerin geçmesini bekliyordum. Sonra çamurları eve taşımaya başladım. Önce evim atölyem oldu. 4 sene evimden üretim yaptım. Bu esnada eşimin amcası bana çok destek oldu. Eşim Kütahya’lı. Kütahya’yı bilirsiniz çini, seramik cenneti diyebiliriz. Amcamızın da Kütahya’da fabrikası var. Tüm seramik malzemelerimi almamda bana destekleri çok büyük. Beni seramikle ilgili konularda çok yönlendirdi ve hala desteği benimledir.


Evde üretim zor olmaya başladıkça, kendi atölyemi kurdum. 8 aydır kendi atölyemde üretim yapıyorum. Aynı zamanda Halk Eğitim Merkezi’nde seramik alanında kendimi geliştirmek adına eğitim almaya devam ediyorum. Gerek atölyemden gerekse çeşitli etkinliklerde ürünlerimi satışa sunuyorum. Ekim ayında bir AVM’de festivale katılıp, ürünlerimi satışa sundum. Aralık ayında ise Alsancak Gar’da yılbaşı festivalinde ürünlerimi satışa sundum.

Alsancak Gar atmosferi ile bambaşka bir ortamdı. Stantlardaki arkadaşlarımız ile çok keyifli 5 gün geçirdik” diye konuştu.

 

Bu motivasyonla çok daha uzun sürelerde ,çok daha güzel işlere imza atarak markamı duyurmak en büyük hedefim..


29 Aralık 2024

Koçali Al Basın Mensuplarıyla Buluştu


İş insanı Koçali Al Alion Hotel’de, basın mensuplarıyla bir araya geldi.

İzmir’in Konak İlçesinde Koçali Al tarafından hayata geçirilen Alion Hotel turizm potansiyelini artırma hedefiyle misafirlerini ağırlamaya başladı.

Alion Hotel işletmecisi Koçali Al keyifli ve konforlu bir konaklama deneyimi için tasarlanan otelimizde, konuklarımızı sıcak bir atmosfer ve kaliteli bir hizmet anlayışıyla karşılıyoruz diyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Şık tasarım anlayışımızla donatılmış otelimiz, şehrimizde güzel anılar biriktirmeniz ve konforlu bir konaklama deneyimi yaşamanız için sizleri bekliyor. Amacım İzmir’in turizmine ve ekonomisine katkıda bulunmak. Alion Otel İzmir’e önemli bir değer kazandırdı. İzmir şu anda turizm yatırımlarında ve hak ettiği oranda turist çekemiyor. Çeşme’de villa yapacağıma İzmir’e bir otel kazandırmayı tercih ettim” dedi.

İş insanı Koçali Al basın mensuplarına farklı oda seçeneklerini gezdirerek anlattı. 


Konforlu yataklar, modern olanaklar ve şık dekorasyonla donatılan her odanın, misafirlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak ve keyifli bir konaklama geçirmelerini sağlamak üzere büyük bir titizlikle düzenlenmiştir. Vizyonumuz konuklarımıza sadece konaklama hizmeti değil, aynı zamanda keyifli ve unutulmaz bir deneyim sunmaktır, diye konuştu.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

23 Aralık 2024

“Yeni Yıl 2025” karma resim sergisi açıldı


Seba Sanat Galerisi’nde “Yeni Yıl 2025” karma resim sergisi ziyarete açıldı.

34 Sanatçının yaklaşık 60 adet eserle katıldığı serginin açılış törenine çok sayıda sanatçı ve sanatsever katıldı.


23 Aralık Pazartesi günü saat 17.00’de açılan “Yeni Yıl 2025” sergisi’nde konuşan İzmirli Ressam Seba Uğurtan, açılışımıza gelerek destek olan tüm sanatseverlere teşekkür ediyorum dedi.

Uğurtan sözlerini şöyle sürdürdü;

Tüm engellemelere rağmen resim sanatını bir avuç gönüllüyle sürdürüyoruz. Sanatçılara sergi açacak ücretsiz salon bile verilmediği bir ortamda böyle bir sergiye imza atan tüm sanatçıları ve açılışımıza gelerek destek olan tüm sanatseverleri kutluyorum." Diye konuştu.


Sergi 13 Ocak 2025 tarihine kadar ziyarete açık olacak.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Aralık 2024

EGİAD 18. Dönem Aday Yönetim Kurulu, Medya ile Buluştu


Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) 18. Dönem Aday Yönetim Kurulu, basın ve medya temsilcileriyle düzenlediği toplantıda yeni dönem hedeflerini açıkladı.

EGİAD Başkan Adayı Muhlis Kaan Özhelvacı, 38 kişilik Aday Yönetim Çalışma Grubu adına konuşarak, bölgedeki genç iş insanlarına yönelik projelerden bahsetti ve yeni dönem vizyonunu paylaştı.

Muhlis Kaan Özhelvacı, 18. Dönemde yapmayı planladıkları çalışmalara dair şu ifadelere yer verdi;

Saygıdeğer Basın ve Medya Temsilcileri,

Ege Genç İş İnsanları Derneği EGİAD 18. Dönem Aday Yönetim Kurulu olarak düzenlediğimiz, basın ve medya temsilcileri ile buluşma toplantısına hoş geldiniz.

Sizleri şahsım ve Aday Yönetim Kurulumuz adına saygılarımla selamlıyorum. Bugün sizlerle, bölgemizin önde gelen iş dünyası sivili toplum kuruluşlarından birisi olan EGİAD’ın 18. dönemini yönetmeye talip olan, 38 kişilik bir Aday Yönetim Çalışma Grubu olarak biraraya geldik. Ben de yeni dönemin Yönetim Kurulu Başkanı adayı olarak, çok değerli ekibimiz adına burada söz alıyorum.

Liyakat esaslı 13’ü asil 13’ü yedek bir yönetim kurulu, buna ilaveten 12 kişilik bir genişletilmiş ekiple, toplam 38 kişi olarak bu adımı atmış bulunuyor ve 3 aydır hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.

Sizlerle buluşma amacımız, aynı zamanda derneğimizin kuruluşunun 35. yılını da kutlayacağımız yeni dönemde, hem dernek üyelerimize hem de İzmir’in ve ülkemizin sosyoekonomik kalkınmasına yönelik olarak gerçekleştirmeyi planladığımız çalışmalarımız hakkında, sizlere bilgi vermek ve misyonumuzu anlatmaktır.

En önemli paydaşlarımızdan olan sizlerin kanalıyla, derneğimizin yeni dönemi için planladığımız faaliyetler hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyoruz.

Bu vesileyle, öncelikle siz değerli medya mensuplarımıza, EGİAD olarak yürüttüğümüz çalışmaları, sosyoekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerimizi, geniş toplumsal kitlelere duyurmak adına bize verdiğiniz destekten dolayı çok teşekkür etmek isterim.

EGİAD’a 12 yıldır üyeyim ve üyeliğimin başlangıcından itibaren farklı görevlerde bulundum. 12 yıl önce başlayan EGİAD yolculuğumda ilk olarak Sosyal İlişkiler ve İş Geliştirme Komisyonlarında aktif görevler yaptım. Sevgili Aydın Buğra İlter’in Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde, bundan sekiz yıl önce ilk defa Yönetim Kurulumuzda yer aldım. Dönemin projelerinden biri olan “Sanayi 4.0” ile ilk defa bir EGİAD projesinin ana sorumlularından oldum. Sevgili Mustafa Aslan’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde “Marka” konusunda yoğun bir şekilde çalıştım ve Derneğimizin saymanlığını yaptım. Sevgili Alp Avni Yelkenbiçer’in Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığı iki dönemde de Sanayi ve Sürdürülebilirlik konularından sorumlu EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini yürüttüm. Dönemin uzun soluklu projelerinden olan hem dijitalleşme hem de sürdürülebilirlikte aktif rol oynadım. Derneğimizin yeni iletişim kanalı olan ‘EGİAD Podcast’in kurulum aşamasına Yönetim Kurulumuz adına liderlik ettim.

Gördüğünüz üzere kendime bir “EGİAD CV”si yazıyor olsaydım “Ne iş olsa yaparım!” sonucu çıkardı. Ama gerçekten de öyle oldu ve üyeliğimin ilk gününden bu yana sürekli çalıştım. Katıldığım her işte biraz daha öğrendim ve Derneğimize biraz daha değer katabilmeye başladım. Bu yolculuğu mümkün kılan birlikte çalıştığım ve benden daha deneyimli olan EGİAD’lı dostlarım, komisyon başkanlarım, yönetim kurulu üyelerim ve başkanlarım oldu. Gerçek anlamda benim önümü açtılar, beni desteklediler, bana öğrettiler. Geriye dönüp baktığımda, bu 12 yılın benim iş insanı yolculuğumda oynadığı rolü görebiliyor ve hem bunu mümkün kılan başkanlarıma hem de Derneğimizin kendisine büyük minnet duyuyorum.

Beni ben yapan en önemli etkenlerden biri olan, hayatıma gerçek anlamda dokunmuş ve dokunmaya devam eden EGİAD’a bir vefa borcum var. Ben de bütün gayretimle, daha fazla EGİAD üyesinin bu fırsatlardan yararlanabilmesi ve daha fazla genç iş insanımızın EGİAD ile tanışabilmesi için çalışmaya devam edeceğim.

İşte bu hisler içinde, ortak hedef ve düşünceleri paylaştığımız liyakat sahibi 38 arkadaşımızla bir araya geldik. Huzurlarınıza yeni bir takımı temsilen çıkıyor ve arkadaşlarımla birlikte EGİAD’ın 18. Dönem yönetimine talip olduğumuzu bildirmek istiyorum. Yeni dönemde yönetime aday olurken, mevcut Başkanımız, çok değerli Alp Avni Yelkenbiçer Başkanımızın desteğini alarak yol çıkmak bize büyük bir güç katıyor.

Konuşmamın bu bölümünde sizlere, 18. Dönemdeki önceliklerimizden bahsetmek isterim.

Ülkemiz ekonomik ve sosyal olarak çok zor bir dönemden geçiyor. Bizim de EGİAD olarak farklı bir yaklaşım sergilememiz ve daha fazla sorumluluk almamız gerek. Bölgemiz içinde yalnız bizim yapabildiğimiz görevler olduğu gibi, en iyi bizim yapabildiğimiz işler de var. Bize özgü bu güçleri daha da isabetli ve daha da fazla etki yaratacak şekilde kullanmalıyız ki toplumumuzun çok ihtiyaç duyduğu umudu yaratabilelim ve yarınla ilgili kötümserliği yıkabilecek adımlar atalım.

Yeni dönemde 66 proje ile yola çıkacağız. Üye ve hedef odaklı, yeni ve inovatif projelerimiz olacak. Elbette derneğimizin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, geçmiş dönemlerde bizlerin de aktif görev aldığı, derneğimizin imza projelerine devam edeceğiz. Derneğimizin 35. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyoruz. Bu önemli yıldönümünü adına yakışır şekilde kutlamak da projelerimizden birisi olacak.

Göreve geldiğimiz andan itibaren üyelerimizi merkeze koyduğumuz bir çalışma yöntemi uygulamaya başlayacağız. Bu dönem duymak istediğimiz iki sözcük var: “EGİAD Sayesinde!”. Yapılan her bir ihracatta, satılan her bir üründe, kurulan her bir ticari köprüde, üyelerimizden “EGİAD Sayesinde!” ifadesini duymayı hedefliyoruz.

Tüm dünya olarak ekonomik, çevresel ve toplumsal açılardan yaşadığımız bir “çoklu krizler dönemin”den geçiyoruz. Bu krizlerden ülke olarak biz de yoğun şekilde etkileniyoruz. Bu krizler, içinde büyük tehditler ve riskler, ama aynı zamanda fırsatlar barındırıyor. Tüm dünya bu tehditleri bertaraf edebilmek, riskleri yönetebilmek ve de fırsatları değerlendirebilmek için önemli dönüşümlerden geçiyor, paradigmalar değişiyor. İş insanları olarak, yönetiminde olduğumuz işletmelerimizle birlikte, bizler de dünyadaki bu dönüşümlere hızlı ve çevik bir şekilde ayak uydurmalıyız.

Bu dönüşümlerden birincisi dijital dönüşüm, diğeri yeşil dönüşüm, sonuncusu da toplumsal dönüşümdür. Bunlar birbirinden ayrılmaz dönüşümler olduğu için, üçüz dönüşüm olarak adlandırılıyor. Rekabet edebilmek, iş insanları olarak gelecekte var olabilmek ve geleceğin kazananları olabilmek için; tüm üyelerimizin bu dönüşümlere yönelik farkındalığını arttırmak ve bunlara ayak uydurmalarını sağlamak önceliğimiz.


Üyelerimizin dijitalleşmesi, yapay zeka, robotlar, blok zinciri vb. yeni teknolojileri etkin şekilde kullanabilmelerini gerektiriyor. Yeşil dönüşümde ise temiz enerji, su yönetimi, atık yönetimi, karbon ayak izi azaltımı alanlarında projeler üretmemiz önem arz ediyor. Ve tabi tüm bu dönüşümleri gerçekleştirecek bir insan profiline ve dolayısıyla bir toplumsal dönüşüme ihtiyacımız var. Bu dönüşümlerle ilgili biz de fikir yürütecek ve yol haritaları oluşturacağız. Think tank çalışmalarımız kapsamında, yaratıcı yıkım, sosyal mobilite vb. alanlarda, bu dönüşümleri yönetebilmeye yönelik yol haritaları hazırlayacağız.

Değerli Medya Mensupları,

EGİAD üyelerimizin odağında olduğu, hem üyelerimize hem de şehrimize ve ülkemize değer katan bir anlayış ile ilerleyeceğiz. Bunun için bir “EGİAD Değer Çemberi” oluşturduk. 66 projemizin hepsinin, bu değer çemberinin bir unsuru olarak, üyelerimizde ve şehrimizde etki yaratmasını amaçlıyoruz.

Yeni dönemdeki projelerimizi yürütecek organizasyon yapımızı da buna göre planladık. Yönetim Kurulumuzun çatısı altında, EGİAD Melekleri İcra Kurulu ve Yayın İcra Kurulumuz var. Ayrıca Uluslararası İlişkiler Komisyonu; Dijital Dönüşüm Teknoloji ve Girişimcilik Komisyonu; Sanayi ve Sürdürülebilirlik Komisyonu; İş Geliştirme Komisyonu; Sosyal İlişkiler Komisyonu ve; Toplum, Sanat ve Spor Komisyonu olmak üzere komisyonlarımız olacak. Son komisyonumuz ise yeni dönemde faaliyetine başlıyor olacak.

Üyelerimizin ticari faaliyetlerini geliştirmek üzere, onların hem yurt içinde hem de yurt dışında daha fazla potansiyel iş ortağıyla temas halinde olmalarını, daha fazla ticari köprüler kurmalarını hedefliyoruz. Yapacağımız tüm projelerde, başta oda, birlik ve iş dünyası derneklerimiz olmak üzere şehrimizdeki ve ülkemizdeki tüm paydaşlarımızla yakın iş birliği içinde olacağız.

Yurtdışında 4 adet fuara katılmayı planlıyoruz. Bunların teması, girişimcilik ve teknoloji olacak. Geçen yıl Fransa’da VivaTech fuarına gitmiştik. Temamız yine girişimcilik ve teknolojiydi. Yeni dönemde Amerika, İngiltere ve Finlandiya'daki derin teknoloji fuarlarına gitmeyi planlıyoruz. Hem EGİAD Melekleri ile yurtdışı fuarlarına katılıp yenilikçi teknolojileri inceleyeceğiz, hem de yurt dışı kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimizi geliştireceğiz. Bu ziyaretlerde B2B ikili görüşmelerle, mümkün olduğunca fazla işbirliği fırsatları yaratacağız.

Yönetimde olmayı hedeflediğimiz zaman dilimine baktığımızda, özellikle 2025 yılının ülkemiz açısından zor bir ekonomik dönem olacağını net bir şekilde görebiliyoruz. Eldeki tüm veriler, bilgiler, bilimsel yaklaşımlar bize bunu açıkça gösteriyor. Bu sebeple bu zor dönemi EGİAD Üyeleri olarak dayanışma içinde atlatabilmek üzere, yeni yönetim olarak tüm çabayı göstereceğiz. Geçmişte EGİAD olarak işletmelerimizin orta vadede başarısını sağlayacak stratejik alanlar konusunda çok yoğun çalıştık. Dijital dönüşüm, global oyuncu olabilme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda en çok biz çalıştık. Startup girişimciliğini EGİAD Melekleri’yle hep gündemde tuttuk. Hem doğrudan yatırım yaptık hem de bu ekosistemin gelişmesi ve daha fazla kaynağa ulaşması için çalışmalar yürüttük. Şimdi bu çabalarımızı, daha da doğrudan etki edecek ve ivedilikle sahaya yansıyacak şekilde arttıracağız.

Konuşmamın sonuna gelirken, üyelerimizin verimli çalışması, kaynak kullanma ve yeni kaynak bulma fırsatları yakalamaları, yeni girişimcilik projeleriyle hem istihdam hem gelir arttırıcı çalışmalar yapmaları, yurtdışı işbirlikleri ile dünyaya açılmaları, üçüz dönüşümle geleceğe taşınacak alanlara ve yeniliklere yönelmeleri için her türlü fırsatı sunma amacında olduğumuzun tekrar altını çizmek isterim.

18. dönem olarak üyelerimizin ve onların vasıtalarıyla ülkemizin ekonomik kalkınması için çalışmaya devam edeceğiz.


Bugün, EGİAD, 18. Dönem Aday Yönetimi olarak düzenlediğimiz bu tanıtım toplantımızda bizlerle olduğunuz için, siz çok değerli basın ve medya temsilcilerine, şahsım ve aday yönetimimiz adına tekrar sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Aralık 2024

Aynur Ekiz Objektifinden


Karşıyaka Belediyesi ve Ege Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (EFSA) tarafından düzenlenen ve "Dünya Karşıyakalılar Günü" temasını taşıyan “Sevdamız Karşıyaka” isimli fotoğraf sergisi açıldı.

19 Aralık Perşembe günü Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde açılışı gerçekleştirilen fotoğraf sergisi’nde 1 adet fotoğrafı yer alan Aynur Ekiz fotoğrafı hakkında şu bilgileri verdi;  


Sergide yer alan dinozor fotoğrafımı Karşıyaka Belediyesi'nin Evrensel Çocuk Merkezi’nde çektim.  Belediyenin modern ve uygulamalı eğitime destek amacıyla açtığı bu yer gelecekteki nesillerin toplumsal sorumluluğu yüksek, bilimsel düşünen bireyler oluşturacağını düşünüyorum. Bu merkezde sarı alanda gençlerin vahşi yaşamı, köy yaşamını tanıyarak insan ve hayvan sevgisini dostluk duygularının gelişmesi, mavi alanda trafik ve hoşgörü çevre sorunları ve toplumsal saygı, sosyal sosyal kuralları uyma becerisini geliştirme,  yeşil alanda ise fosiller kazı alanı iş makinaları bizzat çocuklar tarafından kullanılarak hayal güçlerinin gelişmesi sağlanıyor. Ayrıca astronomi ve uzay bilimleri hakkında tecrübe ederek bilgi edinmeleri sağlanıyor. Bahçede geçmişte yaşayan bugün nesli tükenen dinozorlar ve diğer hayvanların heykelleri yer alıyor.

Ben de bir emekli öğretmen olarak çocukların bu genel kültürden yararlanmalarını istediğim için öğretmenlerin ve anne babaların çocuklarını burada ziyaret etmelerini istiyorum. Bu fotoğrafı çekerek farkındalık yaratmak istedim, dedi.


 

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

16 Aralık 2024

Evinde Hissetmek, Yeniden ve Yeniden Sergisi Açıldı


Ekrem Yalçındağ Evinde Hissetmek, Yeniden ve Yeniden Sergisi İzmir Kültürpark atlas pavyonu’nda açıldı.

Ekrem Yalçındağ’ın “Evinde Hissetmek. Yeniden ve Yeniden” adlı sergisi, 16 Aralık 2024 – 5 Mart 2025 tarihleri arasında, İzmir Kültürpark’ta yer alan Atlas Pavyonu’nda ziyaretçilere sunuluyor.

Sanatçının son dönem üretimlerinden 200’e yakın çalışmanın yer aldığı serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu üstleniyor.

Sergi, kendisini İzmirli bir sanatçı olarak tanımlayan, 1985-93 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gören Ekrem Yalçındağ’ın 40 yıl önce sanat hayatının başladığı şehre duyduğu manevi bağlılığa sembolik bir saygı ve cevap niteliğinde.

Yalçındağ, sanatçı tutkusunun yeşerdiği, köklü dostluklar inşa ettiği, gençlik yıllarının coşkulu günlerini yaşadığı İzmir’e yeniden dönmenin mutluluğu ve huzurunu sergisinin adına da taşıyor.


Yıldız Holding sponsorluğu’nda, Atlas Pavyonunun 3030 metrekarelik alanında düzenlenen sergi, Yalçındağ’ın bugüne kadar düzenlediği en büyük ve kapsamlı sergisi olmasının yanı sıra, İzmir’de gerçekleştirdiği ilk kişisel sergi olma özelliğini de taşıyor.

Sergi, F~A Gallery organizasyonu ile gerçekleştiriliyor

Ekrem Yalçındağ’ın son dönem çalışmalarından bir seçki sunan sergide sanatçının üç ana döneminin en karakteristik çalışmaları yer alıyor. Ağırlığını “Doğa” adını verdiği son dönem çalışmalarına, “Monokrom” ve “Sonsuzluk” serilerinden yapıtlar eşlik ediyor.

Sanatçının “Doğa” serisi, ilk günden bugüne sanatsal düşüncesinin merkezinde yer alan tabiat fikrinin geldiği son aşamayı temsil ediyor. Tek bir tuval yüzeyinde dallı budaklı ağaç gövdelerinin fiziki bir temas ile basılması, hazır imaj olarak bulunan bir orman kesiti ve ağaç yapraklarının ipek baskı tekniği ile uygulanması ve son olarak sanatçının kendine özgü stilize motiflerinin boyanması ile ortaya çıkan seri, doğa ve onu algılayışımıza dair çok katmanlı bir görsellik sunuyor.

Yalçındağ yeni serisinde hiç olmadığı kadar doğayı hem fiziksel varlığı ile kutsuyor hem de kavram olarak doğanın sanattaki temsiliyetine yeni bir bakış açısı getiriyor. Sanat ile doğa arasında yüzyıllardır var olan organik ve kültürel bağa, kariyeri boyunca geliştirdiği kendine özgü kavram ve teknik mükemmeliyet ile yeni bir cevap aralıyor. Seri aynı zamanda doğal ile yapay görüntü ve onu kavrayışımız arasındaki algısal ilişkilere dair de yeni bir perspektif öneriyor.

Sergi, ilk örnekleri 2018 yılında ortaya çıkan sanatçının “Monokrom” adını verdiği seriden, yine Yalçındağ’a özgü yuvarlak formlar üzerine uyguladığı çeşitlemelerine de yer veriyor. Yalçındağ, aynı rengin açık ve koyu tonları ile yuvarlak bir formun içerisine oturttuğu iç içe geçmiş dairesel bir hareketi tekrar ettirerek, izleyen gözün dairenin merkezinden sınırlarına doğru akmasına olanak veren sonsuz ritmi keşfetmesini sağlıyor. Tek bir rengin imkanları ile dairesel bir hareketin sonsuz döngüsü arasında kendinden önceki sanatçıların bulmaya çalıştıkları resimsel ve kavramsal bağa yeni ve farklı bir bakış açısı getiriyor.

Sanatçının sergide yer alan ve 2020 yılında ilk örneklerini vermeye başladığı üçüncü serisi ise “Sonsuzluk” adını taşıyor. İki rengin yine yuvarlak formlu bir tuval yüzeyinde neredeyse birbirlerinin içinden doğdukları izlenimini veren mükemmel bir teknik ile uygulandığı bu seride sanatçı, neredeyse ilk kez dünyadaki doğal bir oluşumu hatırlatacak derecede görsel bir imge kurguluyor. Tercih ettiği yuvarlak form bu örneklerde hacim kazanarak adeta bir küreye dönüşmeye başlıyor. Bir günbatımı manzarasını, ya da güneş veya ay tutulması gibi üst üste binen iki gezegenin birbirlerinin ışığını hem yuttuğu hem de çoğalttığı bir sonsuzluk anını hatırlatıyor.

Serginin sürprizi ise Ekrem Yalçındağ’ın röportajlarında belirttiği üzere, usta yönetmen Krzysztof Kieslowski’nin “Öldürme Üzerine Bir Filmi’nin etkisiyle oluşturduğu, kariyerine yön veren, doğa ve motif fikirlerine ulaşmasında öncülük eden kompozisyonuna ve Andy Warhol’un popsanat fikirlerine cevap niteliğinde geliştirdiği “Otoportre” adlı öğrencilik çalışmalarına da yer vermesi. Sanatçı bu resimler ile başlangıç ve şimdiyi bir döngü halinde birbirine bağlayarak sanatının kendi içinde geçirdiği gelişim ve dönüşümü sunuyor.

Sergiyle ilgili değerlendirmede bulunan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker: “Yıldız Holding olarak kuruluşumuzdan bu yana benimsediğimiz “Mutlu Et, Mutlu Ol” anlayışıyla sadece ekonomik katkılar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel ve sanatsal faaliyetleri de destekliyoruz.

Sanatı toplumla buluşturma gayemizle çağdaş ve geleneksel sanatın en güzel örneklerini içeren ve bugün yaklaşık 2000 esere ulaşan Yıldız Holding Sanat Koleksiyonunu Çamlıca Kampüsümüzde yıl boyunca sanatseverlerin beğenisine sunuyoruz.


Uzun yıllardır tanıdığım ve sanatını derin bir takdirle takip ettiğim Ekrem Yalçındağ’ın eserleri, koleksiyonumuzda çok özel bir yere sahiptir. Kendisinin ofislerimizde sergilediğimiz 30’a yakın eserinin yanı sıra pladis şirketimizin çeşitlilik ve kapsayıcılık vizyonundan ilham alarak özel ürettiği eserlerini de Londra’daki ofisimizde bulundurmaktan mutluluk duyuyorum. Ayrıca, Ekrem Bey’in 2022 yılında Godiva mağazamızda gerçekleştirdiği performansı da özenle muhafaza etmekteyiz.

Bu vesileyle, Yıldız Holding olarak Ekrem Yalçındağ’ın yeni sergisine de destek vermekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Yıldız Holding olarak, sanatın toplumları birleştirici gücüne inanıyor ve bu inancımızla sanatçılarımıza her zaman destek vermeye devam ediyoruz” dedi.

Yıldız Holding Sponsorluğunda ve F~A Gallery organizasyonu ile gerçekleşen sergi 16 Aralık 2024 – 5 Mart 2025 tarihlerinde hafta içi her gün 09.00 – 18.00 saatleri arasında, hafta sonu 11.00 – 18.00 saatleri arasında Atlas Sanat Galerisi’nde ücretsiz olarak ziyaretçilerini bekliyor.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

8 Aralık 2024

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte ilk kez düzenlenen Yeni Yıl Festivali sürüyor


Kültürpark’ta 31 Aralık’a kadar devam edecek coşku dolu festivalde alışveriş ve yiyecek stantlarının yanı sıra düzenlenen etkinlikler de ilgi görüyor.

Konserlerden dans gösterileri ve sahne şovlarına kadar birçok etkinliklerin olduğu festivalde Gültepe Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi standı ziyaretçilerden ilgi görüyor.

Gültepe Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Kurucu Başkanı Özlem Göktoğan kooperatifin çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi;


Cumhuriyet Kadınları Derneği Konak Şubesi olarak Çankaya'daki ofisimizde hizmet verirken 2021 yılında mahalle çalışması yapmaya karar verdik. Bu amaçla Boğaziçi mahallesinde bahçeli bir ev tuttuk ve semtevi olarak çalışmalara başladık.

Özellikle dernek olarak kadın sorunlarının çözümünün bütün gün olumsuz kelimeleri arka arkaya sıralayarak sorunların kemikleşmesine hizmet etmekten daha çok kadınların kendi ayakları üzerinde duran eğitimli ve üreten bireyler haline gelmesine katkı sunmak, yan kadını güçlendirmek olarak açıklayabilirim. Bu amaçla okuma yazma kursları düzenlendik. Düzenli devam eden kadınlar öğrendi ve sertifikalarını aldılar. Ancak bazı kadınların, günlük sorumluluklarından kaynaklı, kursa devam etmeye zamanları olamadı. Okuma yazma bilmeyenler sandığımdan daha yüksek oranda. Özellikle de gençlerin bilmemesi şaşırtıyor.

Dernek çatısı altında ticari faaliyet yapılamıyor. Bu amaçla Kadın Üretim Kooperatifi kurma kararı aldık. Yine semtevinin açılmasını destekleyen ekibin katkılarıyla kooperatifimizi kurduk. Çok zor ve bilmediğimiz bir mecra.


Hep birlikte öğreniyoruz. Sadece kooperatifin iyi bir şey olduğunu biliyorduk ama çevremizden de olumsuz bildirimler alıyorduk. Aile ve Sosyal Hizmetleri İl Müdürlüğünün düzenlediği bir eğitime katıldık. Eğitim, ufkumuzu açma anlamında yararlı oldu. Bugün gelişmiş kooperatifler gelişmiş ülkelerde bulunuyor. Kooperatifçilik çalışan bir sistem, yeter ki kurallarına uyulsun. En önemli kıstasları katılımcılık ve şeffaflık. Zaten fedakar ve çalışkan bir ekibimiz var. Tek amacımız Cumhuriyete borcumuzu ödemek.  Kooperatifçiliğe öğrenerek ilerliyoruz. Ülkemize ve kadınlara yararımız olursa ne mutlu bize.


Kooperatiflerin en büyük sorunu satış ağı

Fuar alanında Yılbaşı festivali bizim için bir şans oldu. Ayağımızın tozu ile dahil edildik ve uyum sağladık. İzmir'de kadın kooperatifleri koordinasyonu kurulmuş. Kooperatifçiliğin özünde olan dayanışma teması kooperatifler arasında da kurulmaya çalışılıyor. Kooperatiflerin en büyük sorunu satış ağı. Bu konuda desteğe ihtiyacımız var. Yılbaşı festivali kapsamında satış stantları kadın kooperatifleri için çok güzel imkan oldu ama örgü satmanın neden yasak olduğunu hâlâ anlayamadım. Kadın Kooperatifi örgüsüz olur mu? Dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

3 Aralık 2024

“Tarihin İzinde-Bilge Kadınlar ve Denge” resim sergisi açıldı


Filiz Pelit 24. Kişisel sergisini "Tarihin İzinde-Bilge Kadınlar ve Denge" ismiyle Kültür Sanat Fabrikası'nda açtı.

24. Kişisel sergisi açan Pelit bu sergide çocukluğundan yetişkinliğine dinlediği masalların, yaşadığı sevinçlerin, hüzünlerin, mutlulukların bir bütünü olarak topladığı tüm hayatını resimlerine aktarıyor. Birikimlerini bilinç süzgecinden geçirerek duygu ve düş dünyasıyla beslediği ve bir senteze vardığı masalını, bir başka deyişle umudu olan herkesi tuvallerine sığdırıyor.


Sanatçı mekânın olmadığı yarı soyut figüratif resimlerinde umudu, asla vazgeçmemeyi, yaşamın acımasızlığına ve büyüdükçe fakirleşen düşlerin inadına karşı koyuşu, denizatı, kuş, melek, balık ve su damlaları gibi sembollerle destekleyerek anlatıyor.

28 eserin bulunduğu sergi 2 Ocak 2025 tarihine kadar 09.00-21.00 saatleri arasında açık olacak. Ayrıca 26 Aralık 2024 tarihinde Kültür Sanat Fabrikası'nda Filiz Pelit’in sergi ile ilgili söyleşisi olacak .


Filiz Pelit kimdir?

1964 yılında doğdu. 1985 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun oldu. Rusya, İngiltere, Dubai, Fransa, İsviçre, Almanya, Kıbrıs, Tunus, Amerika ve Türkiye'deki çeşitli kurum ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.


Ankara Tisva, İzmir BEF Görsel Sanatlar Buluşması, Tunus Monastır Uluslararası Sanat Festivali, 3.İzmir Uluslararası Sanat Bianeli gibi uluslararası etkinliklere katıldı.

Katıldığı sergilerden özel ödül, onur belgesi, teşekkür belgesi, başarı plaketi, Paris SNBA'dan (Societe National Des Beaux-Arts 2011) gümüş madalyası bulunmaktadır.

Ayrıca 2015-2016 yıllarında Paris SNBA Türkiye Delegasyonu altın ve gümüş madalyası bulunmaktadır.

SNBA Türkiye Delegasyonu sanatçılarındandır. USA, Romanya, Paris, Luxembourg, İspanya ve Tunus'ta uluslararası sergilere katıldı..24 kişisel sergi açmış, yüzü aşkın ulusal ve uluslararası karma sergiye katıldı.


Yirmi dört kişisel sergi açmış, yüze yakın ulusal ve uluslararası karma sergiye katılmıştır.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

2 Aralık 2024

EFLATUN NURİ HEYECANI BAŞLADI: BU YIL TEMA ‘SUSMAYACAĞIZ/ ŞİDDETE HAYIR’!


İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) ile Konak Belediyesi iş birliğinde, bu yıl 8'incisi yapılacak Eflatun Nuri Ulusal Karikatür Yarışması için başvuru süreci başladı.

Her yıl farklı temayla düzenlenen yarışmanın bu yılki konusu; ‘SUSMAYACAĞIZ/ ŞİDDETE HAYIR’ olacak.

Konak Belediyesi ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin geleneksel olarak düzenlediği Eflatun Nuri Ulusal Karikatür Yarışması'nda heyecan başladı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ve Eflatun Nuri Karikatür Yarışması Koordinatörü Sadık Pala, yaptıkları basın açıklamasıyla İGC Uluslararası Basın Merkezi'nde yarışmanın detaylarını paylaştı.


Şiddete karşı çizgilerle mücadele edeceğiz

Eflatun Nuri Karikatür Yarışması’nın 8 yıl önce gazetelerin en çok okunan bölümlerinin karikatür sayfaları olduğu düşüncesinden yola çıkarak hayata geçirilmeye başlandığını ifade eden İGC Başkanı Dilek Gappi, “Eflatun Nuri Karikatür Yarışması, Türkiye'nin en prestijli ulusal karikatür yarışmaların başında geliyor. Bu yıl ‘Susmayacağız/ Şiddete Hayır’ temasını seçtik. Gazeteciler olarak yeri geldiğinde haberle, röportajlarla, meydanlarda ve çizgilerle şiddete karşı mücadele edeceğiz. Kadına şiddet sadece kadınlar öldürüldükçe meydanlara çıkıp ‘hayır’ demek değildir. Kadına şiddet ve çocuk istismarı gibi iki toplumsal yaraya karşı çıkabilmek için farkındalık çalışmalarına katılmaya, birlikte mücadele etmeye ve en önemlisi şiddetin bir parçası olarak çözüm beklememeye dayanır. İzmir bu anlamda çok şanslı” dedi.


Portre konusu usta sanatçı Genco Erkal

Yarışmada portre konusunun Usta Sanatçı Genco Erkal olacağını söyleyen Başkan Gappi, "Mustafa Bora Özel Ödülü olarak Usta Sanatçı Genco Erkal’ı yansıtan portre ödülü vereceğiz. Başta bizlerle yol yürüme iradesini gösteren Konak Belediyesi ve Başkanımız Nilüfer Çınarlı Mutlu’ya, ilk günden bu yana yarışmaya emek veren sevgili Sadık Pala’ya, jüride yer almayı kabul eden birbirinden değerli isimlere ve tüm emek verenlere yürekten teşekkür ederim” diye konuştu.

Sanatın en güçlü biçimiyle ‘Şiddete Hayır’

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ise "Gelenekselleşmiş bir yarışmanın bu yıl parçası olmaktan büyük gurur duyuyorum. Bu heyecana geçmişte de tanık olan biri olarak çok mutluyum. Yarışmamızın teması; kadın bir belediye başkanı ve kadına yönelik şiddetin çok yaygın olduğu İzmir ve Konak’ın can yakan bir sorunu olarak bizler için çok önemli. Şiddet ülkenin, Konağın, kadınların gündemi. ‘Şiddete susmayacağız, hayır’ demek kıymetli. Karikatür, sanatın en güçlü ifade biçimlerinden biri. Karikatürün önemini, karikatüristlerin varlığını ve desteklenmesi gerektiği mesajını da bu yarışmayla gerçekleştirmek değerli. Ayrıca Genco Erkal’ı da anmak çok önemli. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ve tüm yönetim kurulu üyelerine iş birliklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi.

“Karikatürü yaşatmalıyız”

Yarışma Koordinatörü Sadık Pala da, "8 yıldır bu yarışmayı devam ettirebilmek çok kıymetli ve çok onurlu. Yarışmamızı zorluklara rağmen, dik durarak sürdüren İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne ve Konak Belediyesi’ne teşekkür ediyorum. Karikatür maalesef günümüzde dip yaptı. Aslında İzmir, İstanbul’dan sonra en çok karikatüristi barındıran şehir. Eflatun hocamızın bu konuda katkısı çok. Karikatürü, karikatüristleri yaşatmalıyız. Yarışmamızın jürisi de karikatüristlerden oluşuyor ve Eflatun hocamızın öğrencileri. Yarışmaya katılacak tüm arkadaşlarımıza şimdiden başarılar diliyorum" diye konuştu.

Son başvuru tarihi 23 Aralık

Amatör ya da profesyonel bütün karikatür çizerlerinin katılabileceği yarışmada, başka bir yarışmadan ödül almamış eserler seçici kurulun önüne çıkacak.  Yapılacak değerlendirmelerin ardından, “Karikatür Sanatına Katkı Ödülü” uzun yıllar karikatür sanatına katkıda bulunan bir çizere verilecek. “Mustafa Bora Özel Ödülü” portre dalında sahibini bulacak ve konusunu usta sanatçı Genco Erkal oluşturacak. Sanatçılar, her iki dalda en fazla 3 eserle yarışmaya katılabilecek ve serbest çizim tekniğiyle yaptıkları karikatürlerini e-posta yoluyla gönderecek. Karikatürlerin en son 23 Aralık 2024 Pazartesi 17.30’a kadar Konak Belediyesi’nin şartnamede belirtilen (eflatunnuriyarisma@gmail.com) e-posta adresine ulaşmış olmaları gerekiyor.

9 dalda toplam 13 ödül

İGC Başkanı Dilek Gappi, Konak Belediyesi Başkan Yardımcısı Simge Eldeniz, Yarışma Koordinatörü ve Karikatürist Sadık Pala, karikatüristler Emrah Ablak, Zafer Güven, Mustafa Yıldız, Ömer Çam, Cemal İlkbahar ve Mete Erden’den oluşan seçici kurulun değerlendirmelerinin ardından birinciye 40.000, ikinciye 35.000, üçüncüye 30.000 lira ödül verilecek. Ayrıca 10.000’er liralık 3 başarı ödülüyle, yine 10.000 liralık Konak Belediyesi Özel Ödülü, 7.000 liralık Jüri Özel Ödülü, 10.000 liralık İGC Ödülü, 5.000’er liralık 3 Mustafa Bora Portre Ödülü ve İGC Karikatür Sanatına Katkı Ödülü sahiplerini bulacak. Seçici kurulun 28 Aralık’ta yapacağı değerlendirmenin ardından yarışmanın sonuçları 30 Aralık’ta açıklanacak. Yarışma şartnamesi ile ilgili detaylı bilgiye Konak Belediyesi’nin internet sitesinden ulaşılabiliyor.


Yarışmayla ilgili başvuru adresi ve gerekli bilgiler şöyle:

Yazışma Adresi: Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi

Alsancak Mahallesi, Kıbrıs Şehitleri Cad. No:12, 35220 Konak/İZMİR

Web Adresi: www.konak.bel.tr

E-posta: eflatunnuriyarisma@gmail.com

Yarışma Sekreterliği: Fulden KİBAROĞLU

İletişim Numarası: 0530 870 05 90

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

29 Kasım 2024

Kuru incirimizi herkes gönül rahatlığıyla tüketebilir


Türkiye’nin dünyanın kuru incir ihtiyacının yüzde 60’ını karşıladığı bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Türkiye’de üretilen kuru incirin karanlık odalarda UV lambalar altında ve lazerlerle kontrol edildiğini, bir pestisit olmayan aflatoksinin incirlerden ayıklandığını, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıda ürünleri listesinde yer verdiği kuru inciri herkesin gönül rahatlığıyla tüketebileceğini dile getirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıda ürünleri listesinde yer verdiği kuru incirler gıda güvenilirliğinin temini, tüketici sağlığı ve menfaatlerinin korunması amacıyla uluslararası standartlar dikkate alınarak gıda kodeksine göre üretiliyor ve tüketicilere sunuluyor. 

Cennet meyvesi olarak tanımlanan, noel sofralarının vazgeçilmezi kuru incirde Türkiye dünyanın kuru incir ihtiyacının yüzde 60’ını karşılıyor.

Türkiye’de yetişen kuru incir dünyanın en kaliteli kuru inciri olarak öne çıkarken, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Japonya Türk incirini en çok tüketen coğrafyalar olarak öne çıkıyor.

Son dönemde kuru incirin aflatoksin nedeniyle ihraç pazarlarından geri gelmesiyle ilgili haberlerin artması üzerine kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla basın toplantısı düzenleyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Son dönemde yoğun olarak gündeme gelen kuru incirde aflatoksin, kuru incire insan eliyle konulan zirai ilaç/pestisit değildir.  Aflatoksin diğer pek çok tarım ürününde olduğu gibi iklim koşullarına bağlı olarak doğada bulunan saprofit mantarlar tarafından üretim aşamasında meydana gelmektedir. İklim koşullarına bağlı olarak aflatoksin oluşumu her yıl farklılık göstermektedir. Üretim dönemindeki hava koşullarına bağlı olarak toplam üretimdeki aflatoksin varlığı, %0,5 ila %1,5 arası oranlarda değişmektedir. 2024 üretim sezonunda görülen olumsuz hava koşullarından dolayı aflatoksin varlığında önemli bir artış meydana geldi. 2024 yılında aflatoksin ve okratoksin bulaşıklığı nedeniyle AB ülkelerine yapılan ihracatımızda alınan Hızlı Alarm Bildirimi sayısı 2023 yılına göre artış gösterdi” diye konuştu.


Kuru incirde aflatoksin oluşumunun önüne geçmek için, üreticiler, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enstitüler, Üniversiteler, Borsalar ve Tüccarlarla yoğun bir iş birliği yaptıklarını anlatan Başkan Işık şöyle devam etti; “Aflatoksin sorunu ilk olarak 1987 yılında ortaya çıktı. O andan itibaren Ege İhracatçı Birlikleri tarafından, Ege Üniversitesi, Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı destekleri ile tüm kuru incir işletmelerimizde aflatoksin bulaşıklığını ayıklamak amacıyla kontrol sistemleri oluşturulmuş ve bu sistemin etkinliği denetlenmektedir. Tüm kuru incir işletmelerimiz hammadde alımlarında aflatoksin kontrolü yapmakta ve izleme programları yürütmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığımız ve diğer paydaş kurumlarımız ile birlikte üretim aşamasında aflatoksin bulaşıklığını önlemek ve azaltmak için yoğun çalışmalar yapıyoruz. Kuru incirde Aflatoksin ve Okratoksin oluşumunun engellenebilmesi amaçlı her yıl binlerce kurutma kereveti, ilek filesi, hasat filesi, tuzaklar ve örnek kurutma tünelleri Birliğimizce yaptırılmakta, Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda üreticilerimize ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Diğer yandan, örnek bahçeler oluşturarak bilgilendirici broşür ve kitapçıklar yaptırılarak üreticimize yol gösterilmektedir.”

Aflatoksinli incirler 24 yıldır imha ediliyor

Ege İhracatçı Birlikleri olarak hedeflerinin sadece ihraç pazarlarında değil, ülkemizde de tüketicilerin sağlıklı kuru incir tüketimine katkı sağlamayı misyon edindiklerinin altını çizen EKMİB Başkanı Mehmet Ali Işık, “Bu amaçla işletmelerimize gelen kuru incirler özel karanlık odalarda UV lambalar altında ve lazer ayıklama makinelerinde fiziki kontrollerle sarımsı yeşil renkli ışıma veren aflatoksinli kuru incirler ayıklanıyor. Bu kontroller sonucunda aflatoksin tespit edilen kuru incirlerin ticarete konu olmasının önüne geçilmesi için Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliğimizce 2000 yılından beri Aflatoksinli Kuru İncirlerin İmhası Projesi yürütülüyor. İklim değişikliği ve yaşanan olumsuz hava koşulları nedeniyle bu yıl aflatoksin oluşumunda artış meydana gelmiştir. Bu nedenle Projemiz kapsamında geçen yıl 0,7 olan aflatoksinli kuru incir oranı %1,5’a çıkarılmış, ayrıca Okratoksin-A oluşumuna etki ettiği bilinen küflü incirlerin de %1 oranında toplanarak imhası kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda yılda ortalama 500-600 ton aflatoksinli kuru incir imha edilirken, önümüzdeki dönemde imha edilecek toksinli incir miktarı yılda 1.500 tona yükselecek. Sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında son 3 yıldır toplanan aflatoksinli incirler Biyogaz tesislerinde bertaraf ediliyor” şeklinde konuştu.

Geri gelen kuru incirler ne oluyor?

Çok yoğun kontroller sonucunda ihraç edilen kuru incir partilerimiz çeşitli nedenlerle ülkemize geri gelebildiğini aktaran Işık, bu ürünlerle ilgili takip edilen yolu da şöyle özetledi: “Kuru incirin büyük taneli ve homojen olmayan yapısı nedeniyle, analiz edilen numunenin içine tek bir aflatoksinli incirin karışmış olması bile analiz sonucunun olumsuz çıkmasına yol açabilmektedir. İhracattan Geri Dönen Ürünler Türk Gıda Kodeksi (TGK) Mevzuatına Uygunsa Ülkemize Girebilmektedir. İhracattan geri gelen kuru incirler, ülkemize girişte Türkiye’nin ithalat prosedürüne tabi tutulmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı kontrolünde analiz edilerek sonucu uygun olan partilerin yurda girişine izin verilmektedir. Bakanlık yetkilileri gözetiminde; UV lambalı karanlık odalarda ayıklanan ve lazer makineleri ile tesislerimizde elden geçirilen aflatoksinli kuru incirler tekrar ayıklanmakta, tekrar numune alınarak analiz edilmekte, TGK mevzuatına göre yasal limitlerin altında olan kuru incirler ülkemize girebilmektedir. Bu açıdan, çeşitli mecralarda zehirli, pestisitli kuru incirlerin ihracat pazarlarında tüketilmeyip ülkemiz pazarında satışa sunulduğuna yönelik tüm iddialar asılsız ve yanıltıcıdır.”

Biz bütün paydaşlarımızla hem üreticilerimizi hem ülkemizin kalkınmasını devam ettireceğiz

Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Birol Celep, “İncirde kalite sorunu yaşanmasının en büyük nedeni Haziran ve Temmuz ayındaki sıcaklığın 45 derecelere çıkması. Enstitümüz kayıtlarında yaklaşık 300 çeşit incir var. Küresel ısınma ve İklim değişikliği ile sıcaklıklar artmaya devam ettikçe üretim bölgelerini değiştirerek dengeleyeceğiz. Biz bütün paydaşlarımızla hem üreticilerimizi hem ülkemizin kalkınmasını devam ettireceğiz.” dedi.

Tarım üretim arazileri yer değiştiriyor

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Gabay, “İncir stratejik ürünümüzdü son 5 senedir prestij ürünümüz oldu. Yıllar geçtikçe ürünün kalitesini artırıyoruz. Türk incirini prestij ürün olarak satmak istiyoruz. Paydaşlarımızla çalışmalar yürütüyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle kalite sorunları yaşıyoruz. Tarım üretim arazileri yer değiştiriyor. İncirde ovadan dağa doğru bir kayma var. Şuan yüzde 70’i dağda, yüzde 30’u ovada yetiştiriliyor. İyi Tarım Uygulamaları ile bu riskleri bertaraf etmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.  

İncirdeki aflatoksin ve okratoksinin insan sağlığı açısından risk yaratması için bir kişinin günlük 50 kilo incir tüketiyor olması lazım

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Göksan, “Aydın’da insanların refahını bu ürün belirliyor. İncirdeki aflatoksin ve okratoksinin insan sağlığı açısından risk yaratması için bir kişinin günlük 50 kilo incir tüketiyor olması lazım, bir kişi günde 300 gr incir tüketiyor. Aydın’da sabah öğlen akşam incir yiyor insanlarımız 100 yaşına kadar yaşıyorlar. Rekolte daha da artacak, bizim incirimize sahip çıkmamız gerekiyor.” dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

28 Kasım 2024

Akdeniz pamuk yolu etkinliği gerçekleşti


İzmir’de gerçekleştirilen ve Akdeniz coğrafyasının pamuk sektöründeki öncü ülkelerinden Türkiye, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Mısır’dan sektör temsilcilerinin katıldığı 7. Akdeniz Pamuk Yolu Etkinliğinde dünya pamuk piyasasındaki son gelişmeler tüm ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla ele alındı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli;

“Dünya pamuk üretiminin yüzde 5’ini ve tüketiminin yüzde 7’sini gerçekleştiren Akdeniz coğrafyasındaki pamuk sektörü temsilcileri benzer sorun, dezavantaj ve avantajları yaşıyor. Ortak noktalarımız yanı sıra kendi ülkelerimizde edindiğimiz farklı tecrübelere de sahibiz. Bu buluşmada sadece yeni ticari iş birliklerinin kurulmasını değil, sektörün geleceğine ve sürdürülebilirliğine ilişkin tecrübelerin de paylaşılmasını arzu ediyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Türkiye dünyanın güçlü ekonomik bölgelerinden olan Avrupa’ya en yakın ve en büyük pamuk ve pamuklu sanayi sektörüne sahip ülkedir. Avrupa ve yakın coğrafyasında, pamuk üretim, tüketim ve dış ticaretinde lider, dünyada ise en büyük 5’nci pamuk üreten ve 7’inci büyük pamuk tüketen ülkeyiz. Üretimimizin tüketimimizi karşılamaması nedeniyle de en çok pamuk ithal eden ülkeler arasında 5’inci sıradayız. Pamuğun temel ham madde olarak kullanıldığı tekstil ve konfeksiyon ihracatımız 33 milyar dolar seviyelerinde ve bunun yaklaşık 21 milyar dolarını Avrupa ülkelerine gerçekleştiriyoruz. Türkiye, geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu sektörün en önemli küresel oyuncularından birisi olmayı sürdürecek” diye konuştu.


Konuşmasında ‘Yüzde 100 Ege Pamuğundan Üretilmiştir’ ibaresinin, nihai ürünlerde pazarlama stratejisi olarak kullanıldığını hatırlatan Kestelli, Ege Bölgesi’nde üretilen pamuğun dünyanın en iyileri arasında yer aldığına dikkat çekti. Ege Bölgesi’ndeki pamuk üretiminin yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 200 bin ton olduğunu da aktaran Kestelli, “800 bin ton ile 1 milyon ton arasında değişen ülkemiz pamuk üretiminin gelecekte sürdürülebilir bir şekilde artırılması için çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ousoultzoglou: “Rekabetçi olmak için sorumlu üretim yapmalıyız”

Akdeniz ülkeleri arasında pamuk sektöründe ticari ilişkilerin iyi şekilde kurulduğunu ve gelişmeye devam ettiğini dile getiren Yunan Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Prodromos Ousoultzoglou, “Pamuk etrafındaki kültürel ve ticari mirasımız ve pamuk endüstrisini karakterize eden sorumluluk, ülkelerimizin paydaşlığı rekabet yaratmakta ve ortak bir geleceği teşvik etmektedir” dedi.

Pamukta son iki yılın zorlu geçtiğini ve 2025 yılının da sektör için kolay olmayacağını öngördüklerini dile getiren Ousoultzoglou, son yıllarda pamuk rekoltesini etkileyen iklim değişikliğinin yanı sıra pamuk piyasasında fiyatlardaki düşüşe rağmen talep sorunlarının sektöre zarar verdiğini, pamuğun tanıtılmasına, reklamının yapılmasına ve doğal ürünlerin desteklenmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Romero: “Sürdürülebilir su çalışmalarına ihtiyacımız var”

İspanya’daki pamuk üretiminde de en büyük düşüşün 2023 yılında yaşandığına dikkat çeken İspanya Ulusal Pamuk Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Paula Romero, 2024 yılı için üretimde iyileşme beklediklerini ama buna rağmen rekoltenin önceki yılların zirvelerine göre aşağıda kalacağını söyledi. Marketin kötülüğü, çevresel koşullar ve evrimleşen tarım politikalarının da etkilerine değinen Romero, “İspanya’da sürdürülebilir üretim ihtiyacı görülüyor. Su rezervuarımızın sınırlı kapasitesi nedeniyle sulamaya ihtiyaç duyulan bölgelerde zorluklar yaşanıyor. Rezervuar ve pamuk üretiminde doğrudan bir ilişki var. İspanya’daki pamuk üretimi sorunlarına karşı koymak için stratejik planlar ve sürdürülebilir su yönetimi politikaları uygulamaları yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

Uçak Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi Onur Uçak da konuşmasında, çeşitli zorluklar ve fırsatlarla karşı karşıya kalındığını aktararak, sürdürülebilir, yenilikçi tarım uygulamaları ve teknolojileri belirleyerek çevresel ayak izlerini azaltarak, pamuk üretiminin gelecek nesiller için dayanıklılığını sağlayabileceğimizi aktardı. Adil ticaret, kalite güvencesi ve ortak büyüme gibi güçlü sistemler yaratabileceğimizi belirten Uçak, “Pamuk sektörü küresel pazarların değişen ihtiyaçlarını karşılayacak, değerli ürünler yaratacak bir lider olmaya her zaman hazırdır” ifadelerini kullandı.

Akdeniz pamuk ülkelerini bir araya getiren, pamuk ve tekstil sektöründeki son gelişmelerin paylaşıldığı Akdeniz Pamuk Yolu Etkinliğinin yedincisi Yunan Pamuk Birliği ile İspanya Ulusal Pamuk Merkezi ortaklığı ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, pamuk üretiminde ve pamuklu ürün sanayisinde sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmek zorunda olduğunun altını çizdi.


Etkinlik, konuşma ve panel katılımcılarına plaket takdimi ile son buldu.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

27 Kasım 2024

'Bİ BAKTIM HEYKEL YAPIYORUM..." Sergisi Açıldı


Turhan KA’nın “Bİ BAKTIM HEYKEL YAPIYORUM... ”başlıklı Heykel ve Mask Sergisi 26 Kasım Salı günü Turgut Pura Vakfı Sanat Galerisi'nde açıldı.

Sabiha Bengütaş'a ithafen 7 yıllık bir dönem sergisi ( 2017-2024 ) olduğunu söyleyen sanatçı Turhan Ka sergi hakkında şu bilgileri verdi;


KA.CA HEYKEL ve MASKALARIM...

“2017 yılında KA. FA CA... başlıklı atık maddelerden dört ay özel olarak çalıştığım sergimi hazırlarken sergi mekanındaki 4 adet heykel kaidesi boş kalmasın diye bir tesadüf sonucu sergimin konseptine uygun olarak atık malzemeler ile heykel ve mask yapmaya başladım. Şimdi düşününce heykel ve masklarım bir tesadüf değildi aslında, yıllarca çok farklı malzemeler ile işler yaptım, zaman içinde her yaptığım işin bana bir şeyler katmasının sonucu diye düşünüyorum.


Son yedi yıldır ağırlıklı olarak çalıştığım heykel ve masklar ile ilgili olarak şunları söyleyebilirim, bu arada yaptığım masklara ben masKA diyorum. Yaparken kullandığım malzemelerin hepsi de günlük yaşamda insanların çok kolay tüketip bir kenara attığı şeyler, hiç bir parçayı özel olarak almıyorum malzememi kendim buluyorum, topluyorum Zaten alınamaz da... Eski bezler, paslı vidalar, kopuk bir fiş, paslanmış bir somun, metal, ahşap, plastik parçalar, eski bir zincir, kullanılmış ipler, vs...


Bulabildiğim her şeyi o işin içine katmayı seviyorum, bu beni daha da özgür kılıyor, çünkü bir planım yok, yani önceden kurgulayıp şunu şöyle yapayım, şurada şunu kullanayım gibi. Fakat bir şeyi gördüğüm zaman onu üretimimde kullanabileceğimi biliyorum. Tamamen o anda nasıl oluyorsa öyle plansız programsız, yaptıkça şekil alıyor yaptıkça ilaveler ile değişebiliyor.


Soranlar oluyor heykel yapmaya nasıl başladın diye, heykelleri tesadüf sonucu birden bire yapmaya başladım diyorum. Nasıl yani diyorlar... Fakat bir ayrıntı var oda önemli, 27 yıl artı o zaman dilimi.

Heykelleri maskları yaparken şunu fark ettim şimdiye kadar yaptığım her iş bana bir şeyler KAtmış. Bu bir yapı şu an buradayım. Yapının henüz çatısı yok yapı devam ediyor, KAtlar birer birer yükseliyor, üstü açık yani gece yıldızları görebiliyorum.


1990 yılında çalıştığım reklam atölyesinde kendi kendime resim yapmaya başladım, 34 Yıldır üretiyorum bu konuda bir eğitim almadım, yaptığım her şeyi çalışarak, araştırarak, yaparak, bozarak, deneyerek öğrendim. Bu süreçte resim, tutkal ile kabartma işler, kolaj, digital işler, fotopentür gibi farklı bir sürü iş yaptım. Bu işlere başladığım ilk günlerden bugüne dönemler halinde çalışıyorum, açtığım her sergi farklı bir dönemdeki farklı işlerimden oluşuyor. Bu arada fotoğraf ve video çekiyorum bütün bu işlerimin ve haberlerinin olduğu aynı isimle bir you tube kanalım ve içinde 30 yıllık arşiv olan turhanka.blogspot.com isimli dünyanın her yerinden izlenen bloğum var” diye konuştu.

Sergi 13 Aralık 2024 tarihlerine kadar ziyarete açık olacak.


Turhan KA kimdir?

Asıl adı Turhan Karayağmurlar, 1959 yılında İnegöl'de doğdu. 1985 yılında İzmir de reklam sektöründe çalışmaya başladı, 1990 yılında çalıştığı reklam atölyesinde kendi çabasıyla resim yapmaya başladı ve hiç ara vermeden devam ediyor. 2001 yılından itibaren işlerini Turhan KA. olarak imzalıyor. Resim eğitimi almadı öğrendiği her şeyi çalışarak, araştırarak deneyerek, yaparak öğrendi.

Dönemsel olarak seriler halinde çalışıyor, son beş yıldır ağırlıklı olarak 2017 yılında bir tesadüf sonucu yapmaya başladığı heykel ve maskları üretiyor. Resme katkısı olduğunu düşündüğü için fotoğraf ile ilgileniyor, özellikle son yıllarda video çekiyor. You tube de kendi işlerinin, sergilerinin, görsel medyada tv,lerde çıkan haberlerinin, şiirlerinin olduğu Turhan KA. ismiyle bir kanalı var. Mecmua İstanbul haber ve medya sitesinde kendi deneyimlerinden oluşan sanat yazıları yazıyor.


Karma ve grup sergilerine katıldı kişisel sergiler açtı. Resmi, özel ve müze koleksiyonlarında eserleri bulunuyor. 2008 yılında gelen bir teklifle İstanbul Sürmeli otel ve Vakıfbank Ayvalık sosyal tesisleri odalarına resimler hazırladı.

BRHD üyesi, resim ve farklı çalışmalarını İzmir’de sürdürüyor. Her türlü malzemeyi kullanan bilinen yerleşik kurallardan, sınırlardan hoşlanmayan Turhan KA. sanat anlayışını şöyle tanımlıyor.

'Benim sanatım hiç bilmediğim, fakat bulmak için inatla uğraştığım bir yer''


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT