24 Şubat 2025

Doğum yapmak için evlerine sığınan kediyi sahiplendi


İzmir Karaburun ilçesi’nde yaşayan Mercümek ailesi doğum yapmak için evlerine sığınan kediyi sahiplendi.

İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğrencisi olan Kıvanç Mercümek sokakta besledikleri kedilerden biri olan 8 aylık hamile kedinin doğum yapmak için evlerine sığındığını söyledi.


3 gün evlerinde doğum sancısı çeken kediye yardım etmek için Mordoğan’dan Fuar Kültürpark Veteriner Kliniğini telefonla arayarak bilgi alan Mercümek yaşadıklarını şu sözlerle anlattı;

Fuar Kültürpark Veteriner Kliniği telefonda bize bilgi verdiler. Kedi doğum yapamayınca ailemle birlikte kediyi buraya getirdik. Operasyona alındı ve yoğun bakımda tedavisi devam etmesi gerektiği söylendi. 5 gün kadar yoğun bakımda tedavi gördü. Bu süreçte sürekli telefonla bilgi aldık. Bugün telefon ettiler. Tedavisi bitmişti. Onu sokakta bırakamazdık. Sahiplenmeye karar verdik. Hep birlikte evimize gideceğiz. Eğitimim için İstanbul’a gittiğimde kedimiz ailemle Mordoğan’da kalacak.


Kedimize operasyonu başarı ile gerçekleştiren Uğur beyin adını verdik. Artık Uğur bizim ailemizin ferdi” diye konuştu.

Yoğun bakımda tedavisine devam edildi


Fuar Kültürpark Veteriner Kliniğinde görevli Veteriner Hekim Uğur Can Altun “Kedi geldiğinde durumun acil olmasından dolayı operasyona ben girdim. Doğum başlamıştı. Yavru kedilerden biri doğum kanalı dediğimiz pelviste sıkışmıştı. Doğum anında yavru kedilerden biri ağzı kapattığı için diğer yavrularda çıkamamış ve hepsi ölmüştü. Rahim ağzı açılmış rahimin içine de bakteriler girmişti. Operasyon sırasında içerden gaz nedeniyle rahmin şiştiğini gördüm. İçerdeki 4 ölü yavruları çıkardık. Yoğun bakımda tedavisine devam ettik. Henüz 1 yaşına gelmemiş yavru bir kedi olduğu için hızlı bir şekilde toparlandı. Kısırlaştırma işlemi yapıldı. Mikroçip takıldı, kayıt altına aldık. Önemli bir sorun olmaz ise bundan sonra sağlıklı bir yaşam sürecektir” dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

23 Şubat 2025

Hasan Sülek; İki durak arası çok uzun mesafeydi


Durak isimlerinin ortaya çıkış hikayelerini hiç merak ettiniz mi?

Günlük yaşam içerisinde insanların en çok araç beklediği yerlerden biri de duraklardır. İzmir’in Menderes İlçesi Keler Mahallesinde bulunan “Ormancı” durağının hikayesini Orman Mühendisi Hasan Sülek anlattı.

Emekli Orman Mühendisi Hasan Sülek daha önce burada durak yoktu, yedi sene önce benim girişimlerim ile “Ormancı” durağı eklendi, dedi.


Keler mahallesi (köyü) Menderes’e 12 km. uzaklıkta. Cumaovası-Doğanbey 776 hat no’lu otobüs Arı Deresi otobüs durağından sonra gelen Gümüldür Taş Ocağı arası 9 km. idi. Arada bir durağa ihtiyaç vardı. Ben Karşıyaka’da yaşıyorum. İZBAN ile Cumaovasına gelerek park ettiğim arabama binip arazime gidiyordum. Dönüş yolu için yine arabam ile Cumaovasına gelerek arabamı park edip evime dönüyordum.

2 durak arası çok uzundu

Bir sabah yine İZBAN’dan inip arabama yöneldim. Arabamın kapısını açarken baktım yerde bir cep telefonu duruyor. Cep telefonunu yerden aldım ve sahibine ulaştım. Cep telefonu sahibi ESHOT’tan emekliymiş. Bu sayede tanışma ve sohbet etme imkanımız oldu. Daha sonra arkadaş olduk. Ben kendisine durak konusunu anlattım. Bir durak önce 3 km. diğer durak 6 km. uzaklıkta. 2 durak arası çok uzundu ve benden başka insanların da arada bir durağa ihtiyaçları vardı.


Arkadaşım bana izlemem gereken yolu anlattı. Önce ESHOT Genel Müdürlüğüne dilekçe verdim. İsim olarak özel isim dışın da bir isim olmasını söylediler. Ben Karşıyaka Orman Bölge Müdürlüğünden emekli Orman Mühendisi olduğumu ve durak adının “Ormancı” olmasını söyledim. ESHOT’tan emekli arkadaşımın yardımları ile durağımız hizmete girdi. 

Ben 17 senedir bu araziye gidip geliyorum. Benim dışımda arıcılar, mantar toplamaya gelenler, yakın çevrede yaşayan birçok kişinin işine yaradı.


Günümüzde durağımız bilinen bir durak oldu. Yetkililerin bizler için yaptığı bu düzenlemeden çok memnunuz.


 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

22 Şubat 2025

Rayların İzinde Uluslararası Karma Resim Sergisi Açıldı


Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) dünü bugünü konulu “Rayların İzinde” isimli 15. uluslararası karma resim sergisi açıldı.

İzmir Alsancak Gar bekleme salonu'nda 20 Şubat 2025 tarihinde saat 18.00'de gerçekleşen açılış töreni, DEGÜVDER ve SEZGİN SANAT işbirliği ile düzenlenen “TCDD'nin Dünü Bugünü Konulu Rayların İzinde” isimli 15. Uluslararası Karma Resim Sergisi ile büyük bir heyecanla ve kalabalık bir izleyici kitlesi ile açılışı yapıldı. Sergi, 30 birbirinden değerli ressamın katılımıyla gerçekleşti, yoğun ilgi ve talep gördü.

Sergi, TCDD 3. Bölge Müdürü Cemal Yaşar TANGÜL eşliğinde açıldı. Tangül Sanatçıların yaptığı çalışmaların TCDD'in tarihini ve geleceğini yansıttığını belirtti. Ayrıca, sanatın toplumsal değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Sanatçıların katılım belgelerini 3. Bölge Müdürü Cemal Yaşar Tangül, Yardımcısı Zekeriya Karakurt, Naci Tur, Destek Hizmetleri Müdürü Yasin Kökçe, Koruma ve Güvenlik Müdürü Şeref Çavuşoğlu, Degüvder Başkanı Hakan Doğan takdim ettiler.

Eserler TCDD'nin modernleşme yolculuğunu ve gelecekteki hedeflerini yansıtan görsellerle zenginleştirildi. Sergi, sanatseverler ve geniş halkın büyük ilgisini çekerek, İzmir Alsancak Gar Bekleme Salonu'nda izleyiciler ile buluşmayı bekliyor.


TCDD'in tarihini ve modernleşme sürecini anlatan eserlerin sergilendiği sergi 25-Şubat 2025 tarihine kadar ziyarete açık olacak.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

21 Şubat 2025

Türkiye ile Suriye Arasında Ticari Köprüler Kuruluyor


Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ortaklığında “Yeni Dönemde Türkiye Suriye Ticari İlişkileri” toplantısı düzenlendi.

Toplantıda ticari engellerin nasıl aşılacağı, yeni yatırım fırsatlarının nasıl değerlendirileceği, iki ülke arasındaki ticaret hacminin nasıl artırılacağı, gümrük prosedürlerinin kolaylaştırılması, finansal işlemlerin hızlandırılması ve ticaretin önündeki bürokratik engellerin kaldırılması gibi konular gündemdeydi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “İki ülke arasında yoğun bir ticari ve diplomatik trafik yürüyor. Ticareti ve iş insanlarının seyahatlerini her daim kolaylaştırmalıyız, desteklemeliyiz. Suriye’nin bizlere her konuda daha yapıcı yaklaşımlar getireceğine inanıyoruz.  Yeni Suriye yönetiminin Türkiye’nin dost olabileceği bir yapılanma olmasını, dünya ile barışık bir yönetim olmasını temenni ediyoruz. Türkiye, 13 yıl boyunca Suriye’ye tam destek vererek samimiyet testinden geçti şimdi samimiyet testi sırası Suriye’de. Türkiye-Suriye Serbest Ticaret Anlaşması'nın (STA) daha kapsamlı ekonomik ortaklık anlayışıyla yeniden hayata geçirilmesi için müzakerelere başlanması hususunda mutabık kalındı. Ticaretimizi savaş öncesindeki seviyelere çıkartmalıyız. Türkiye, güçlü üretim kapasitesi, lojistik avantajları ve bölgeye olan yakınlığı sayesinde, Suriye’nin yeniden inşasında en güvenilir partnerlerden biri olacaktır. Ülkemizin en uzun kara sınırının bulunduğu Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için önemli, kuzeyde Türkiye’yi rahatsız edecek/tehdit edecek unsurlar olmamalı. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Türkiye, Suriye’yi iğneden ipliğe yeniden inşa ve ihya edebilecek, bunun liderliğini üstlenebilecek potansiyelde ve güçte bir ülke.” dedi.

İZSİAD Başkanı Hüseyin Cengiz, “Bugün, Suriye’nin uzun süren savaş yıllarının ardından toparlanma sürecinde olduğu bir dönemdeyiz. Yeniden yapılanma, ekonominin canlanması ve halkların refah içinde yaşayabilmesi için yeni iş birliklerine ihtiyaç var. İşte tam da bu noktada, İzmir gibi bir liman şehri devreye giriyor. Ayrıca, İzmir yalnızca bir liman değil; Türkiye’nin sanayi, tarım, lojistik, turizm ve ticaret merkezidir. Geldiğimiz noktada, İzmir’in üretim gücü ve Suriye’nin ihtiyaç duyduğu hammadde ve sanayi ürünleri, karşılıklı bir denge içinde birbirine akmaya hazır. İzmir toplumsal yapısı, siyasal duruşu ve çok kültürlü anlayışı ile Türkiye’nin birçok kentinden ayrılan bir şehir. Bu anlamda çok şapkalı yapısıyla da öne çıkan bir kent. Bu noktada İzmir'in kent anlamında aktif bir rol alarak Suriye’nin altyapısının tekrar tesis edilmesinin yanında tarımsal tecrübesi ve birikimiyle bu alanda da  Suriye ekonomisinin ayağa kaldırılmasında sorumluluk alabileceğimizi düşünüyorum. Suriye’nin ayağa kaldırılması elbette ticari bir yatırım fırsatı sunmakla beraber bir komşu ülke olarak insani bir sorumluluğumuzdur.” dedi.

Serbest Ticaret Anlaşması Geri Dönüyor: Bölgesel Ekonomi Canlanıyor

Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Kılıç, “Türkiye ile Suriye arasında 2007 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA), 2011’de askıya alınmış ve iki ülke arasındaki ticari ilişkiler bu süreçte büyük oranda yavaşlamıştı. Ancak son dönemde yürütülen diplomatik temaslar sonucunda, STA’nın daha kapsamlı ve güncellenmiş bir çerçevede yeniden yürürlüğe girmesi için müzakereler başladı. Yenilenen STA ile iki ülke arasındaki gümrük vergileri kademeli olarak kaldırılacak, ihracat ve ithalat süreçleri hızlandırılacak, ticari işlemlerde bürokratik engeller azaltılacak. Böylece, Türkiye-Suriye ticaret hacmi savaş öncesindeki seviyelere çıkarılabilecek ve bölgesel ekonomi yeniden canlanacak.” dedi.

Türk işadamları Suriye’de sanayi bölgelerini ziyaret etmeli

IBF Uluslararası İş Forumu Başkan Yardımcısı Ghazwan Al-Masrı (Gazi Mısırlı), “Suriyeliler 13 yıl boyunca Türkiye’de Türkçeyi öğrendi, Türk okullarında okudular bununla gurur duyuyoruz. Suriyeliler Türkiye’nin yardımlarını kesinlikle unutmazlar, Türkiye’ye minnettarlar. Türk işadamları Suriye’de sanayi bölgelerini ziyaret etmeli depo/atölye açmalı. Bazı bölgeler tamamen güvenli İdlib, Bab el-Hava, Bab el-Selame gibi. Suriye’de herkes Türk malını arıyor. Özellikle büskivi, konserve, su, gıda, içeceklere ihtiyaç çok fazla. Suriye’deki içeceklerin hepsi Türk malı. Bakliyat ve yağ ihtiyaçları var, tarımda çok eksiklik var. Egeli tarım firmalarının oraya gitmesi lazım. Suriye topraklarının Türklere ihtiyacı var. Türk firmalarımız Suriye’den yerli firma ile ortaklık yaptığında yolun yüzde 80’ini yolun kat ederler. 2-3 sene kazanmış oluyorsunuz.  Türkiyesiz Suriye imarı olmaz. Suriye 5-10 sene içinde güçlenecek Türkiye’nin en önemli müttefiki olacak.” dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Şubat 2025

Eski Evler DiafonBOX ile Akıllanacak Yazlıkçılar iBOX ile Rahatlayacak


Türkiye'nin yüzde 100 yerli teknoloji üreticisi Multitek, İzmir'de düzenlediği toplantıda iki yeni inovatif ürününü DiafonBOX ve iBOX’ı tanıttı.

35 yıllık tecrübesiyle Türkiye'nin ilk ve tek %100 yerli IP interkom üreticisi olan Multitek, Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirdiği ürünlerle ön plana çıkmaya devam ediyor. Türkiye’de 1 milyonun üzerinde konutta ürünleri bulunan Multitek, akıllı interkom sistemleri ile apartman, site, yazlık, villa gibi yaşam alanlarında sakinlerinin hayatını kolaylaştırıyor.

İzmir’de düzenlenen bayii buluşmasında önce basın mensupları ile bir araya gelen Multitek Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ece Demirkol ile Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol sektördeki son gelişmeleri kamuoyuyla paylaştı.


Akıllı evlere talep artıyor

Toplantıda konuşan Multitek Genel Müdürü Ece Demirkol modern kent yaşamının sürekli gelişen ve değişen bir dinamizm içerisinde olduğunu, bu dinamizmin ise şehirlerde yaşayan insanların ihtiyaçlarını ve beklentilerini her geçen gün farklılaştırdığına dikkat çekerek ‘’Tüm dünya değişirken, apartman ve konut içi haberleşme sistemlerinin de değişimi kaçınılmazdı. Dijital dönüşümün öncü firmalarından biri olarak, kent sakinlerinin yaşamlarını kolaylaştırmak ve güvene almak için yenilikçi çözümler sunuyoruz.’’ diye konuştu

Akıllı ev platformlarına bağlanabilen ve kullanıcıların uzaktan kontrol etmesine ve izlenmesine olanak sağlayan interkomların, diafonların yerini aldığını belirten Ece Demirkol ‘’Artık sesli diyafon talebi yok denecek kadar azaldı. Analog diyafondan akıllı interkoma hızlı bir kayma var. Akıllı interkomlar dünyanın her yerinden erişebilmesi, ev otomasyon ve alarm güvenlik hizmetleri sunması sebebiyle gittikçe daha popüler oluyor. Türkiye'de dağılım %70 analog interkom, %30 akıllı interkom şeklinde. Ülkemizde analog tarafta üreticilerin hemen hepsi yerli. Ancak IP interkom dediğimiz internet protokolü ile çalışan yüksek teknoloji interkom-diafon pazarında ise Multitek dışında bu ürünleri geliştirip üreten başka yerli firma yok.’’ dedi.

Markalı konutların ilk tercihi

Multitek'in geliştirdiği akıllı interkomların Türkiye'nin önde gelen marka konut üreticilerinin de tercihi olduğunu vurgulayan Ece Demirkol’’’ Markalı konutlarda işlevselliğin yanısıra estetik de öne çıkıyor. Dokunmatik geniş ekranlı monitörler ve şık tasarımlar, konutların prestijini artırıyor. Bu sayede markalı konut projeleri, potansiyel alıcılar nezdinde daha da cazip hale geliyor. Bu yıl, sürmekte olan 200’den fazla markalı konut projesinde de yine Multitek akıllı interkomları kullanılacak.’’ diye konuştu.

Geniş ürün yelpazesi bulunuyor

Multitek’in basit ve kullanımı kolay modellerden, gelişmiş ve fonksiyonel modellere kadar geniş bir ürün yelpazesi bulunuyor. IP İnterkomlar sayesinde ise konutları uzaktan erişim ile 7/24 korumak ve kontrol etmek mümkün. Bununla birlikte aynı zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı bir Ar-GE  şirketi olan Multitek’in son bir yıl içinde Türk mühendis ve yazılımcıları ile geliştirdiği iki inovatif ürün sektörde dinamikleri değiştirdi.

DiafonBOX ile kablo ve cihaz değiştirmeye gerek kalmadan tüm evler akıllanacak

Multitek mühendisleri tarafından geliştirilen DiafonBOX, diafon sistemlerinde bir ilk olma özelliği taşıyor ve sektöründe çığır açıyor. Bu yeni ürün  apartman içi haberleşme sistemi bulunan her türlü konutun kablo ve cihaz değiştirmeye gerek kalmadan akıllı evlere dönüşmesini sağlıyor. DiafonBOX’ın takıldığı diafon/interkom sistemleri cep telefonu üzerinden kontrol edilebilir hale geliyor. Kapı çaldığında çağrı anında tüm aile bireylerinin cebine geliyor, yanıtlayan kişi cep telefonu üzerinden kapı ile görüntülü konuşup kapı kilidini açabiliyor. Akıllı ev cihazları ile genişletilebilen sistem ile düşük donanım maliyetiyle evler akıllı hale geliyor.

Multitek Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol, İzmir’in şirketleri için özel bir öneme sahip olduğunu belirterek, şehirdeki markalı konut projelerinin büyük çoğunluğunda Multitek interkomlarının tercih edildiğini vurguladı. İzmir’in köklü bir tarihe sahip olduğunu ve eski yapı stoğunun oldukça fazla olduğunu dile getiren Demirkol, bu binaların DiafonBOX sayesinde hiçbir ek kablolama veya cihaz değişikliği gerektirmeden akıllı hale getirebileceğini ifade etti. Demirkol ‘’İzmir’de yaklaşık 2 milyon 300 bin bağımsız konut ve yazlık bulunuyor. Akıllı ev konsepti günümüzde hızla yayılıyor ve İzmir’de de bu alanda büyük bir talep var. DiafonBOX ile artık eski yapıları da modern, akıllı sistemlerle donatacağız” dedi.

Demirkol, DiafonBOX  ile ilk etapta Türkiye genelinde 250 bin konutun akıllı evlere dönüşmesi hedeflediklerini belirterek,bu ürünün ömür boyu lisans ücreti dahil apartman paketinde daire başına fiyatının 900 TL civarında olduğunu açıkladı.

Dünyanın ilk akıllı posta kutusu: iBOX

Multitek’in son geliştirdiği inovatif ürünlerden birisi de Akıllı Posta Kutusu iBOX. İngiltere’de posta kutularında yaşanan güvenlik sorunlarından dolayı arayışta olan bir şirketin talebiyle geliştirilen iBOX, sektöründe bir ilk.

Multitek Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol, akıllı posta kutusu iBOX’ın İzmirliler tarafından büyük ilgi görmesini beklediklerini ifade etti. İzmir’in Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarına sahip olduğunu ve yazlık konut stoğunun oldukça yoğun olduğunu belirten Demirkol, şunları söyledi:

"Özellikle villa, yazlık gibi bağımsız konutlar için geliştirdiğimiz bu ürünü İngiltere’ye ihraç etmeye başladık. iBOX’ın İzmir’de de büyük ilgi göreceğini düşünüyoruz. Dünyanın neresinde olursanız olun, kargo teslimatı için posta kutusunu uzaktan açabilir, teslimat sonrası güvenliği sağlamak için tekrar kapatabilirsiniz. Evde bulunmama gibi nedenlerle kargoların geri dönmesini engelleyerek teslimat sürecini hızlandırabilirsiniz. Ayrıca teslimat sonrası posta kutusunun güvenliğini sağlayarak çalınma veya zarar görme risklerini de ortadan kaldırabilirsiniz."


Multitek hakkında:

1989 yılında Adnan Demirkol tarafından kurulan Multitek, yüzde yüz yerli sermayeli bir Ar-Ge şirketidir. Faaliyetine telefon santrali üretimi ile başlayan firma bugün 35 yıllık deneyimle bulut tabanlı bina iletişim ve akıllı ev teknolojileri üzerinde çalışıyor. Multitek Ar-Ge’den üretime, satıştan satış sonrası desteğe kadar uçtan uca hizmet veriyor. IP İnterkom sektöründe ilk ve tek yerli şirket olan Multitek, özenle, heyecanla ve tutkuyla teknoloji üretmeye devam ediyor.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

8 Şubat 2025

atölyeERK Sanat Atölyesi Açılışı Gerçekleşti


Son dönem çalışmalarında elektronik devreler gibi teknolojik ürünleriyle  orman yangınında yanmış ya da kendi eceliyle yere düşmüş gerçek ağaç parçalarını birlikte kullanarak, doğa ve teknoloji arasında var olduğunu düşündüğü savaşı ve sonrasında olmasını umut ettiği barışı vurgulayan çalışmalarıyla dikkat çeken Sanatçı ve Görsel Sanatlar Öğretmeni Erkan Kösem atölyeERK Sanat Atölyesini açtı.

8 Şubat Cumartesi günü düzenlenen açılış kokteylinde İzmir 9 Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü mezunu Sanatçı Erkan Kösem atölyenin kuruluş hikayesini şu sözlerle anlattı;

 atölyeERK’i açıyorum derken, 08/02/2025 tarihinde nihayet açtık; tarihe not düştük.

“Uzun zaman önce yürümeye başladığım ve sessiz sedasız -kendimce- epeyce bir mesafe katettiğim sanat yolunda, artık koşmam gerekiyordu. Ağaç aracılığıyla tüm doğa ile bağ kurmaya çalıştığım bu özel süreci, beni tanıyan ve tanımayan herkesle paylaşabileceğim, insanlarla karşılıklı etkileşimde bulunup birbirimizi besleyebileceğimiz, sanatsal birikimlerimi ve deneyimlerimi her yaş grubundan insana aktarabileceğim, aynı zamanda eserlerimi de sergileyebileceğim bir atölyenin hayalini kurdum. Ve işte şimdi “gerçek oluyor” derken, nihayet “gerçek” oldu.


Böyle bir açılışı ben bile -bu kadarını- beklememiştim. Gerçekten çok güzel oldu. Nitelikli, büyük bir kalabalık vardı. Mutluluk doldu taştı. Açılış sırasında, duygularımı bir metaforla anlatmaya çalıştım. “Suyun dışındayken nefes alamayıp çırpınan bir balık tekrar suya girince, ileriye doğru zıpkın gibi fırlar. Denizde güçlüdür ve denize aittir.


İşte bu atölye benim Deniz’im.” Başta eşim olmak üzere, bana destek olan ve beni yalnız bırakmayan tüm dostlarıma sonsuz teşekkürler. Kalıcı ve aynı zamanda “uçabilen bir balık” da olabilmek dileğiyle” dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

7 Şubat 2025

Modanın Kalbi İzmir’de Atacak


Bu yıl 11. sezonu düzenlenen İzmir Fashion Week 25-26-27-28 Şubat tarihlerinde Hyatt Regency İzmir İstinyePark’ta moda severler ile buluşacak.

Her yıl moda tasarımcılarını sektörle ve moda tutkunlarıyla buluşturan İzmir Fashion Week, bu yıl da dopdolu bir program hazırladı. 4 gün boyunca moda rüzgarları estirecek etkinliğin basın toplantısı 10 Şubat Pazartesi günü gerçekleşti.


İzmir Ticaret Odası, İzmir Moda Tasarımcıları Derneği, Ege İhracatçı Birlikleri, destekleriyle ana sponsoru Ekmas Group, yardımcı sponsorlar Arsavev, Üçel, Dekorayos, saç makyaj sponsoru Altier Academy olan Rönesans Ajans’ın düzenlediği Type Agency’nin iletişim sponsorluğunda gerçekleşecek olan İzmir Fashion Week’e 25-26-27-28 Şubat tarihlerinde Hyatt Regency İzmir İstinyePark ev sahipliği yapacak.


4 gün boyunca moda rüzgarı esecek

13 farklı marka ve tasarımcının yeni koleksiyonunun tanıtımının yapacağı etkinlik, iş dünyasından ve cemiyet hayatından birçok ismi ağırlayacak. Etkinlik 4 gün boyunca 19:00 – 21.45 saatleri arasında gerçekleşecek. Katılacak tasarımcı ve firmalar; Burak Çiçek, Fc Plus, İzmir Olgunlaşma Ens, Melisa Yılmaz, Meltem Aybar, Meriç Sefer, Nazlı Terzioğlu, Noe, Taner Tabaklı, Yelda Alatekin, Yiğit Eryendi, Zeynep Olgun  gibi isimler yer alıyor.


Lions ile sosyal sorumluluk projesi

İzmir Lozan Lions Kulübü  , İzmir Fashion Week kapsamında benzeri olmayan bir sosyal sorumluluk projesine  ikinci yılında da imzasını atıyor. “Yenidoğan yoğun bakım ünitesi” erken doğan bebeklerin ileriki hayatlarında engelli bireyler olmalarını yüksek oranda engelleyen ekipmanların alımını gerçekleştirmek üzere moda haftası boyunca dernek olarak çalışmalarını sürdürecek.


İzmir Fashion Week ss’25 Takvim

25 Şubat Salı

19.15 Melissa Yılmaz

20.30 Noe

21.45 Yiğit Eryendi

26 Şubat Çarşamba

19.15 Meriç Sefer

20.30 Fc Plus

21.45 Burak Çiçek

27 Şubat Perşembe

19.15 Yelda Alatekin

20.30 Zeynep Olgun

21.45 Nazlı Terzioğlu

28 Şubat Cuma

19.15 İzmir Olgunlaşma Ens.

20:30 Meltem Aybar

21:45 Taner Tabaklı

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

6 Şubat 2025

Yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracati 6 milyar doları aştı


Türkiye’nin lezzetlerini dünyanın dört bir tarafına ulaştıran yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörleri 2024 yılında ihracatlarını yüzde 4 artırarak 6 milyar 131 milyon dolara taşıdı. Meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektöründe 6 milyar dolar barajı ilk kez 2024 yılında aşılmış oldu.

2024 yılında yaş meyve sebze sektörü 3 milyar 401 milyon dolarlık ihracata imza atarken, meyve sebze mamulleri sektörü rekor ihracata 2 milyar 728 milyon dolarlık katkı sağladı.

Ege Bölgesi yüzde 22 pay aldı

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye geneli yapılan 6 milyar 131 milyon dolarlık ihracatın 1 milyar 314 milyon dolarlık dilimini gerçekleştirdiklerini, Türkiye geneli ihracattan yüzde 22 pay aldıklarını dile getirdi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde 2024 yılını değerlendirmek için basın toplantısı düzenleyen Başkan Uçak, 2024 yılının, ihracat dünyası için oldukça meşakkatli ve yorucu geçtiğini vurguladı. Uçak, “Ancak tüm bu zorlukların üstesinden gelerek Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak 2024 yılında 1 milyar 314 milyon dolarlık ihracata imza attık.  Bu başarıda emeği geçen tüm üyelerimizi üstün çabalarından dolayı gönülden tebrik ediyorum. Birliğimiz ihracatındaki ürün ve ülke detaylarını inceleyecek olursak, en çok ihracatı yapılan ürünler 319 milyon dolar ile turşular, 170 milyon dolar ile kurutulmuş domates ve salça, 101 milyon dolar ile meyve suları, 55 milyon dolar ile kiraz, 44 milyon dolar ile domates, 41 milyon dolar ile üzüm oldu. Birliğimizin en güçlü olduğu ürünlerde turşular, kuru domates, kestane gibi ürünler önemlerini korudu” diye konuştu.

En çok ihracat yapılan ülke Almanya

Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörlerinde en çok ihracat yaptığı ülkelerin, 239 milyon dolar ile Almanya, 197 milyon dolar ile ABD, 101 milyon dolar ile İngiltere, 95 milyon dolar ile Rusya, 71 milyon dolar ile Hollanda, 63 milyon dolar ile İtalya olduğu bilgisini veren Uçak, şöyle devam etti: “Türkiye genelinde en çok ihracatı yapılan ürünlerse; 574 milyon dolar ile meyve suları, 475 milyon dolar ile mandalina, 428 milyon dolar ile turşular,  426 milyon dolar ile domates, 377 milyon dolar ile kurutulmuş domates ve salça grubu, 357 milyon dolar ile limon oldu.”

“Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Projesi”nin üçüncü ayağı 2025 yılında hayata geçecek

Sürdürülebilir tarım ve ihracatın geleceği için gençlere büyük değer verdiklerini vurgulayan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, ziraat mühendisliği ve gıda mühendisliği eğitimi alan gençleri tarım sektörüne kazandırmak için 2 farklı dönemde “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Projesi”yle gençlere 6’şar haftalık eğitim programları düzenlediklerini ifade etti.

“Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Projesi”nde, üretimden ticarete kadar tüm süreçlerde uzman kadrolar tarafından verilen teorik ve pratik eğitimlerin yanı sıra bahçe ve fabrika ziyaretleri düzenlendiğini paylaşan Uçak, 2025 yılında projenin üçüncü ayağını yapacaklarını kaydetti.

44 firmamız güçlerini URGE Projesinde birleştirdi

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle 3 tane başarılı URGE Projesi gerçekleştirdiklerini ve “Taze Üzüm, Kiraz ve Nar URGE Projesi”nin Ticaret Bakanlığı’ndan “En İyi URGE Projesi Ödülü” aldığını hatırlatan Başkan Uçak, 2025 yılında yeni pazarlara açılma hedefiyle 44 firmanın katılımıyla yeni bir URGE Projesini sürdüreceklerini, 2025 yılının ilk yarısında bir ticaret heyeti gerçekleştirmek için planlamalarının devam ettiğini vurguladı.

Turkish Tastes sayesinde yeni ihracat anlaşmaları yapıldı

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda birliğinin ortaklığıyla ABD’ye gıda ürünleri ihracatımızı artırmayı amaçlayan Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi kapsamında ABD’de birbirinden başarılı etkinlikler düzenlediklerini aktaran Uçak, tanıtım faaliyetleriyle başlayan bu girişimin artık meyvelerini vermeye başladığını ve Türk gıda firmalarının ihracat anlaşmaları imzalamaya başladıkları bilgisini paylaştı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, 2024 yılında İzmir’de ilk kez düzenlenen ve meyve sebze sektörü için büyük bir önem taşıyan Interfresh Fuarı’na, 2025 yılında daha güçlü bir katılım sağlayarak İzmir’in ve meyve sebze sektörünün tanıtımında öncü bir rol üstlenmeyi amaçladıklarını sözlerine ekledi.

Balık; “İhracatta en büyük sorun; pestisit”

Yaş meyve ve sebze ihracatında en önemli sorunlardan birinin pestisit kalıntısı olduğunu ifade eden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, “Son dönemde bu konu ciddi şekilde gündem oluşturmaya başladı. Türk ürünlerinin dış pazardaki algısını düzeltmek için Turquality Projesi başlatıldı. Ancak, ihracatta geri dönen her TIR’ın başlıca sorun olarak gösterilmesi doğru değil.  Bu durum, ülke mevzuatlarından kaynaklanıyor ve sadece ihracat üzerinden çözülebilecek bir mesele değil. Çünkü Türkiye'de üretilen meyve ve sebzenin yalnızca yüzde 10’u ihraç ediliyor, kalan yüzde 90’ı iç piyasada tüketiliyor. Eğer kalıntı sorununu yalnızca ihracat açısından çözmeye çalışırsak başarılı olamayız. Bu sorunu üretim sahasında çözmemiz gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu konuda ciddi tedbirler aldığını ve önümüzdeki süreçte kapsamlı çalışmalar başlatacağını belirtti.  Ayrıca, bu yalnızca ihracat meselesi değil, Türk insanı da sağlıklı ve kalıntısız ürün tüketmeyi hak ediyor. Bu yüzden toplumda farkındalık yaratmamız ve tüketicilerin de pazardan aldıkları ürünleri sorgulaması gerekiyor. Eğer tüketiciler bilinçlenirse, bu sorunun daha hızlı çözüleceğine inanıyorum” dedi.

Geri dönen ürünler iç piyasaya sürülmüyor

İhracattan geri dönen yaş meyve sebze ürünlerinin analiz edilmeden iç piyasaya sürüldüğüne dair çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Cengiz Balık şöyle devam etti: “Geri dönen ürünlerin iç piyasada kolayca satıldığı yönünde yanlış bir algı var. Oysa ihracat belirli kurallar çerçevesinde yapılıyor. Avrupa Birliği’ne gönderilen ürünler ilk olarak Kapıkule sınır kapısında analize tabi tutuluyor. İlk analiz Bulgaristan sınırında yapılıyor ve eğer uygunsuzluk tespit edilirse ürün Türkiye’ye geri gönderiliyor. Analizden geçemeyen ürünlerin ülkeye dönmesi en az 20 günü buluyor. Türkiye’ye giren ürün sonra ithalat rejimine tabi tutuluyor. Türkiye’deki mevzuata göre yeniden analiz yapılıyor ve eğer burada da uygunsuzluk tespit edilirse ürün imha ediliyor. Eğer ürün uygun bulunursa ihracatçı bunu çekebiliyor, fakat yaklaşık 25 günlük süreç sonunda bu sefer de ürünün raf ömrü dolduğu için ticari değerini kaybediyor. Bu nedenle, Türkiye’de kalıntılı malın piyasaya sürüldüğü yönündeki iddialar gerçeği yansıtmıyor.

Sorunun kökten çözümü için üretim aşamasında denetimlerin sıkılaştırılması gerekiyor

Yaş meyve sebze ürünlerinde kalıntı oluşumunun önüne geçmek için 2021 yılından bu yana “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli bir projeyi sürdürdüklerini sözlerine ekleyen Balık, yaş meyve sebze üretiminin yoğun olduğu Aydın, İzmir, Manisa, Muğla illerinde; çilek, asma yaprağı, şeftali, kiraz, nar, limon, üzüm, mandarin, domates, biber ve kornişonun aralarında olduğu 11 üründe numuneler aldıklarını, ürünlere göre değişiklik gösteren bu projede kapsamında yılda yaklaşık olarak 600 numune aldıklarını ve akredite olan laboratuvarlarda analiz yaptırdıklarını, analiz sonuçlarını üyeler, üreticiler ve paydaş kurumlar ile paylaştıklarını sözlerine ekledi.

Türkmenoğlu: “Mamul ihracatının yüzde 37’si Ege’den yapıldı”

Türkiye’nin meyve ve sebze mamulleri ihracatının 2024 yılında 2 milyar 728 milyon dolara ulaştığını dillendiren Türkiye Meyve Sebze Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Türkmen Türkmenoğlu, meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 37’sine denk gelen 1 milyarlık ihracatın Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği tarafından gerçekleştirildiğini paylaştı.

Meyve sebze mamulleri ihracatında Türkiye genelinde ortalama ihracat fiyatının 1,27 USD olduğu bilgisini veren Türkmenoğlu, “2024 yılında Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği mamul ihracat birim fiyatımız 1,59 USD olarak gerçekleşti. Bu rakam 2023 yılı ile karşılaştırıldığında ortalama fiyatımız yüzde 1 oranında artış gösterdi. Türkiye genelinde en çok ihracatı yapılan ürün grubu 574 milyon dolarla meyve suları olurken, Ege Bölgesi’nde 319 milyon dolarla turşular oldu” dedi.

Meyve sebze mamulleri sektörünün, tarım alanındaki diğer dallardan bazı önemli avantajlarıyla ayrışma gösterdiğinin altını çizen Türkmenoğlu şöyle konuştu; “Üretim süreçlerimiz büyük oranda ithal hammaddeye ihtiyaç duymuyor, ihracata dayalı büyüme hedefleri ve sağladığı yüksek istihdam imkânları, sektöre özgü güçlü yanlarımız. Aynı zamanda mamul ürünlere eklenen katma değer, ihracat gelirlerinin artışında kilit bir rol oynuyor. Sektörümüz ayrıca, ülkemizin gıda ihracatına gastronomi temelli katkılarıyla da dikkat çekiyor. Türk mamulleriyle hazırlanan yiyeceklerin uluslararası alanda tanınması, tüm Türk gıda ürünlerine olan talebi artırmakta ve ihracat hacmini genişletiyor. Özellikle HoReCa (otel, restoran, kafe) kanallarında ve perakende zincirlerinde Türk ürünlerine yönelik talep gün geçtikçe büyüyor.”

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

5 Şubat 2025

Ressam Hatice Kılıçaslan’ın Düş Bahçesi isimli kişisel sergisi devam ediyor


Ressam Hatice Kılıçaslan Düş Bahçesi isimli kişisel sergisi 3 Şubat 2025 tarihinde sanatseverlerle buluştu.

Ressam Hatice Kılıçaslan Yakın Sanat’ta 3 Mart 2025 tarihine kadar devam edecek sergi hakkında şu bilgileri verdi;

“Karton üzeri akrilik, tuval üzeri akrilik, ve tuval üzeri kolaj tekniğiyle çalıştığım 2016 -2025 yıllarına ait 26 eser ilk kez sergilenmekte. Yakın Kitabevinde 3 Mart 2025 tarihine kadar devam edecek olan sergime tüm  sanatseverleri beklerim” dedi.


Hatice Kılıçaslan kimdir?

1965  İzmir doğumlu. 1984’de Dokuz Eylül Üniversitesi MYO İktisadi ve İdari Programlar Bölümü’nden mezun oldu ve profesyonel iş yaşamına adım attı. 1998 de Celal Yetkin Atölyesinde resim serüveni başladı. 2004 Yılında tanıştığı Feriha Tuğran Atölyesinde uzun yıllar dersler alarak, öğrendiği değişik tekniklerle çalışmalarını geliştirdi.

On sekiz kişisel sergi açan sanatçı Yurtiçinde ve uluslararası düzeyde pek çok kişisel, karma, yarışmalı sergi ve sanatsal etkinliklerde yer aldı.

Sanatçı eserlerinde; gerçeklikten kopmadan ve resim dilinden ödün vermeden samimi iç dünyasını yansıtmaktadır. Eserleri Efes Müzesi’nde, bazı özel kurumlarda, yurtiçi ve yurtdışı koleksiyonlarda yer almaktadır. “Bir Grup İnsan Sanat Platformu” üyesidir. Çalışmalarını Sanat Evi, İzmir ‘de aralıksız sürdürmektedir.


Sanatçının sanat felsefesi: “yaşam sanat, sanat yaşam” .

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

3 Şubat 2025

Mehmet Kuzu, Bugün Mali Müşavirlerin sırtındaki yük artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır


İZSMMMO Başkanı Mehmet Kuzu Çağdaş Grup, İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası başkan adaylığını açıkladı.

Tüm mali müşavirlere birlik ve beraberlik çağrısında bulunan Kuzu, “Bugün mali müşavirlerin sırtındaki yük artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır” dedi.

İZSMMMO’nun mevcut Başkanı Mehmet Kuzu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

Biz serbest muhasebeci mali müşavirler olarak, bugüne kadar ülkemizin kötü günlerinde her türlü fedakarlığı yaptık, bundan sonra da yapacağız. Ancak, bugün mali müşavirlerin sırtındaki yük artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Ölçüsüz iş yükü ve adil olmayan ücret tarifesi, mali müşavirlerin iş-yaşam dengesini olumsuz etkilemenin ötesine geçmiş ve meslektaşlarımızın insani yaşam hakkını ellerinden almaya başlamıştır. Mesleğimizin ve meslektaşımızın onlarca sorunu çözüm beklemektedir. Mali müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözüm önerileri Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine hem yazılı hem de sözlü olarak birçok kez aktarılmıştır. Bu çözüm önerilerimize kulak tıkayan Bakanlığımız, sorumluluk yüklemede ve cezalandırmada son derece hızlı davranmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vergi takvimine bakıldığında, 36 adet beyan ve bildirim yapılması gerektiği görülmektedir.

Mali müşavirin üzerindeki angaryalar her geçen gün artmakta ve kaldırılabilir boyutları aşmıştır. Yükümüz ağır, yolumuz uzun, gönlümüz kırıktır. TÜİK tarafından istenen beyan ve bildirimler, SGK tarafından istenen beyan ve bildirimler, Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından istenen pek çok beyan ve bildirim bulunmaktadır. Bu bilgilerin çoğu aslında devletimizin elinde mevcut olup, bilgi havuzunun oluşturulamaması nedeniyle tekrar tekrar meslek mensuplarına yük olarak getirilmektedir. Bizler yaklaşık 130 bin meslek mensubu ve 25 bin aday meslek mensubu ile bugüne kadar, ülkemiz için devletimiz için kamu yararını gözeterek kamu finansmanının sağlanmasında, ekonomik faaliyetlerin raporlanması ve denetlemesinde büyük fedakarlıklar gösterdik. Ancak artık bu büyük yükü kaldırmakta zorlanıyoruz. Yükümüzün azaltılmasını ve emeğimizin karşılığını almayı, Bakanlık vesayeti olmadan hazırlanan ücret tarifeleri ile mesleğimizi sürdürmeyi, kamu yararı çerçevesinde ülkemiz ve devletimiz için çalışmaya devam etmek istiyoruz.

Değerli Yol Arkadaşlarım

2022 yılının Mayıs ayında yapılan olağan genel kurul seçimlerinde bildiğiniz gibi Çağdaş Grup bir yol kazası atlattı. Bu yol kazasından hepimiz önemli dersler çıkardık. Benzer hataları yapmaktan kaçınmalı ve çok çalışarak başarmalıyız. Bizim başarmaktan başka şansımız yok. Çağdaş Grup, sizlerden almış olduğu güç ile büyük bir gruptur ve öyle de kalacaktır. En kısa zamanda, hep beraber doğru adımları atarak hak ettiğimiz noktaya ulaşacağımızdan hiç şüphem yok. Burada bize düşen ise çok çalışmaktır. Bugünden itibaren durmadan çalışacağız ve tam yol ileri gideceğiz.

Çağdaş Grup camiası içinde hepimizin birbirine borcu var. Yapmaya çalıştıklarımızın Çağdaş Grup camiasında karşılık bulduğunu görmek bizi hem mutlu ediyor hem de cesaret veriyor. Bugüne kadar Çağdaş Grup için ne yaptıysam, bundan sonraki süreçte görev verilmesi halinde daha fazlasını da yapmaya hazırım. Hiçbir zaman hiç kimsenin adamı olmadım. Onun oyu, şunun oyu, bindirilmiş kıtalar, birbirinin devamı yönetimler, hiçbiri Çağdaş Grubun sahibi değildir. Çağdaş Grubun sahibi Çağdaş Grublulardır.

14-15 Haziran’da yapılacak seçimli olağan genel kurulda lütfen gelin, oyunuzu kullanın, iradenizi sandığa yansıtın. Kaybedecek bir dakikamız bile kalmamıştır. Gün, ayakları yere basan, gerçekçi adımlar atarak ‘Çağdaş Grubu bu seçimde de iktidar yapma günüdür. Bugüne kadar Çağdaş Grup ve İzmir Mali Müşavirler Odası için en iyisini yaptık ve bundan sonra da yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Değerli yol arkadaşlarım

Çağdaş Grup Meclisi bir yıl içerisinde 2 kez seçimli toplantı yapmıştır. Grup meclisi toplantısında, Yürütme Kurulumuza ciddi bir oy farkı ve oy çokluğu ile önümüzdeki seçimde gerek listemizde yer alacak adayları belirleme hususunda Grup Meclisi tarafından Yürütme Kurulu tek yetkili kılınmıştır. Bu yetkiyi yürütme kuruluna vermeyen arkadaşlarımızın oyu değerli olduğu kadar veren arkadaşlarımızın da oyunun kıymetli olduğunu söyleyebilirim. Demokrasiye olan inancımızı kaybetmeden yürütme kurulu ile birlikte bu seçimleri gerçekleştireceğiz. Yürütme Kurulumuzun nasıl bir seçim takvimi açıklayacağını bilmiyorum. Ancak, Çağdaş Grup adına İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası seçimlerinde Yönetim Kurulu Başkan adaylığım için başvurumu sizlerin huzurunda Yürütme Kurulumuza sözlü olarak yapıyorum.

Şartlar ne olursa olsun karanlığa değil aydınlığa bakacağız. Güneşe yüzümüzü çevirerek yarınlara doğru yelken açacağız.

Sizleri Çağdaş Grubun sıcaklığıyla kucaklıyor saygılarımı sevgilerimi sunuyorum.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

2 Şubat 2025

Kuzey Kafkas (Oset ve Çerkes mutfağı) Sofrasına Buyurun


Anne mutfağından başlayan mutfak aşkını mesleğe dönüştüren Suzan Elbeyoğlu’nun Alsancak’ta bulunan Hamurcu Lokantasının mutfağına konuk olduk.

Suzan hanım ile Alsancak’ta bulunan Hamurcu Lokantası’nda Çerkes mutfağının zenginliği ve özgünlüğü üzerine yaptığımız sohbetler eşliğinde çok zengin bir menüyle ağırlandık. Gabın (Mantı), Xexeracın (Otlu Börek), Naşçın (Balkabaklı Börek), Kartofcın (Patatesli Börek), Tavuklu Çorbalı Bulgurlu Şıpsıbaste, Danaetli iki soslu Gılnış ya da Cırdıngış, Patatesi Gözleme Velibah, İçi kıymalı börek şeklinde Fıdcın yemeklerinin tadına bakarken Suzan Elbeyoğlu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Çerkes mutfağında hiçbir şey ziyan olmaz diyen başarılı şeflerden Suzan Elbeyoğlu “Hamurcu” ismini verdiği işletmesi ve Çerkes mutfağı hakkında şu bilgileri verdi;


19. YY’da Osetya’dan göç etmek zorunda kalmış bir ailenin Türkiye’deki 5. ve 6. nesli tarafından İzmir Alsancak’ta işletilmekte olan Yerel & Yöresel & Doğal & Temiz & Geleneksel mottosuyla üretim ve hizmet sunan bir lokanta “Hamurcu”.

Kuzey Kafkas halkları ve yemekleri Adıgeler (Çerkesler) ve Kabardeyler 12 kabileden oluşan halklardır. Apsuvalar yani Abzahler, Ubıhlar Osetler, tarihleri İskitlere ve Alanlara dayanan Kuzey Kafkasya’nın otonom kadim bir halkıdır. Çeçen ve İnguşlardan oluşan Vaynak toplumu bir de Türkler Avarlar ve daha başka oldukça farklı toplumun bir arada yaşadığı Karadağ bölgesi vardır. Binlerce yıldır bir arada yaşamakta olan bu toplumların mitolojileri dahil birbirine çok yakın toplumsal ve kültürel bir yapıları olmuş ve mutfak kültürü de birbirinden çok etkilenmiştir. 

Mutfak kültürü

Ocak, evin temel taşıdır, koruyucusudur ve hiç sönmez. Ailenin birliğini temsil eder. Ocak üzerindeki, tencereleri üzerine yerleştirmeye yarayan zincir aileye özeldir bir nevi sülale damgası gibidir.


Sofra kültürü, yemeklerin yapımından sunumuna adeta bir sosyal okuldur. Nezaket çok önemlidir. Ataerkil aile yapısına sahip olan bu toplumlarda sofranın yönetimi ailenin yaşlı ve saygın üyesindedir (Thamade). Yemeğin bereketi için yaratana (Tha) ve yemeği hazırlayan aile üyelerine şükran konuşması yaparak yemeği başlatır ve her yeni servis gene ondan başlanarak sofradakilere sunulur. O sofradan kalkmadan yemek bitmez, ayrılmak zorunda olan izin alır.

Sofra sohbeti güzel konuşma ve hitabet yeteneklerin geliştirildiği ve sunulduğu bir arenadır. Hatta şöyle bir atasözü vardır. “Ne yediğin değil, kiminle yediğin önemlidir” Yani önemli olan bir sofrada bir arada olmaktır ve sofra kurmak için pek çok neden vardır. Rutin aile sofraları, misafir geldiğinde, düğünde, cenazede, bayramda, seyahat esnasında yolda, örneğin bayram, konuk, düğün gibi sofralarda fıdçın dediğimiz yemek 3 kat iken cenaze sofrasında 2 kat yapılır. Pagan dönemden kalmış bir adettir. Gök, yer ve yeraltı Tanrı için yapılan 3 katlı yemek, cenazede zaten yeraltına gönderilen kişi nedeniyle 2 kat olarak yapılır gibi.

Hayvanlar bütün olarak kesilip, her bir parçası özenle işlenerek adeta törensel bir saygı ve şükranla tüketilirmiş. Misafir onuruna kesilen hayvana verilen bir isim var ve hangi parçanın ailenin hangi üyesine sunulacağı dahi kurallar çerçevesinde yapılıyor.

Her evde, Haceş denen bir konuk evi vardır. Misafirlikler uzun sürermiş ve konukların kendilerini rahat ve huzurlu hissetmeleri için özel alanlar sunulurmuş ama yemekler gene birlikte yenirmiş.

Erkek de olsa gençler için ayrı sofra kurulur ve yemek sonrası gençlerin dans edip eğlendiği zexes denen toplantılar yapılır. Dans yeteneklerinin yanı sıra pratik zeka ve hazır cevap yeteneklerinin gösterildiği bir diğer arena da burasıdır. Örneğin bir hikaye anlatılır: Bir delikanlı gönlünü kaptırdığı genç kız da kendini seviyor mu merak içindedir. Öğrenmek için genç kıza sorar. Bizim bahçede bir ıhlamur ağacı var ama çiçek açmıyor acaba neden olabilir? Genç kız da cevaben şöyle der. Ihlamur ağacı tek başına çiçek açmaz ona bir eş gereklidir. Bu cevapla delikanlı sevildiğini anlar. Ihlamur ağacı hala Türkiye’de özellikle Marmara ve Ege köylerinde pek çok Çerkes köyünde her evin bahçesinde olur.

Çerkes Aşuresi denen yemek tatlı değil, tuzludur

Darı, mısır ve darı unundan yapılan basta denen ekmekler darıdan yapılan baksıma denen içecek, sütlü tahıllı çorbalar, ballı ve sütlü içecekler, kalmukçay denen bitki çayları, kendi yetiştirdikleri küçükbaş ve kümes hayvanları, dağdan avladıkları av hayvanları. Daha çok seyahat sofralarında yenir. Kurutulmuş et hatta fişekliklerde taşırlar. Haşlanıp kurutulmuş sakatat, bağırsak işkembe vb. Ceviz ve ceviz yağı yemeklerde ceviz yağı çok kullanılır.

Süt, fermente süt ürünleri, peynir. Kurutulmuş peynir. Tütsülenmiş Abhaz peyniri meşhurdur. Yumurta yemekleri, haşlanıp ezilerek yapılan soslarla sunulan kuru bakliyat yemekleri, sos turşu çeşitliliği genelde Apsuva mutfağında gözlemledim. Çerkes tuzu denen aromalı bir tatlandırıcı kullanırlar. Aşurenin tuzlusu yapılır. Çerkes Aşuresi denen yemek tatlı değil, tuzludur. Taze otlar ve sebzeler genellikle hamurun içinde bir dolgu malzemesi olarak kullanılır. Örneğin Osetlerin gözlemeye benzer saçta yapılan yemekleri çok çeşitli yapılır. Naşçın  balkabaklı, zexeracın pancar yapraklı, kartofcın patatesli , gabuşgaçın lahanalı gibi…

Hamur yemeklerimiz ise başlı başına büyük bir başlık. Sindirimi kolaylaştıran pınarlardan dağ suyu içilirmiş. Anadolu’ya yerleşme nedenleri Kafkasya’ya benzediği için. Bu nedenle yerleşim olarak seçilmiştir.

Hazır paketli ürün kullanmıyoruz

Bir bölge mutfağını temsil ediyoruz. Vegan olma amacı taşımayan ama doğal olarak vegan yemekler. Geleneksel yöntemlerle üretim yapıyoruz. Hazır paketli ürün kullanmıyoruz. Tıpkı bir evin mutfağında olduğu gibi, pazardan ve marketten satın aldığımız malzemelerle yemek yapıyoruz ve bunu ev ekonomisi şeklinde yönetiyoruz. Makinelerimiz yok. Herhangi bir evin mutfağındaki teknolojik aletler bizim mutfağımızdan çoktur. Mesela biz hala davul fırın kullanıyoruz. Pek çok ev artık akıllı ve hızlı pişiren fırınlara geçti.


Sıcacık sobamızın yanında değişik tatlar denemek isteyen herkesi Hamurcu Lokantamıza bekliyoruz.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

1 Şubat 2025

Dr. Erdal Türk: Etik kliniği, çocukların gelmek için değil gitmek istemedikleri için ağladıkları bir sağlık kuruluşudur


Prof. Dr. İrfan Karaca ve Prof. Dr. Erdal Türk 2018 yılında İzmir’de çocuk sağlığı alanında yenilikçi bir anlayışla kurulan ETİK Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Kliniğini basına tanıttı.

Bu özel klinik, çocukların sağlık kontrollerine ve tedavi süreçlerine korkmadan, hatta keyifle gelmelerini sağlayan bir konsept sunuyor.

Prof. Dr. Erdal Türk, Kliniğimiz Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi alanlarındaki tüm hastalıkların hem tanı hem de tedavisinde daha hızlı, daha kaliteli ve daha konforlu hizmet vermek ve cerrahi gerektiren hastalıkların tedavisini çağdaş bilimsel veriler ışığında yapmak amacıyla kuruldu dedi.

Sünnet işleminin uzmanlar tarafından ve hijyenik şartlar altında yapılmasının önemine dikkat çeken ETİK Klinik ortaklarından Çocuk Cerrahı Prof. Dr. Erdal Türk, merdiven altı olarak tabir edilen, işin ehli olmayan kişiler tarafından yapılan sünnetlerde komplikasyonların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.

Etik Klinik’in ortaklarından Çocuk Cerrahı Prof. Dr. Erdal Türk, işin ehli olmayan kişiler tarafından yapılan sünnetlerde komplikasyonların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Dr.Türk, “Uzman olmayan kişilerin uygunsuz koşullarda yaptığı sünnetler, penis ucunda hasara, enfeksiyonlara, kanamalara veya yaralanmalara neden olabilir. Sünnet işlemi mutlaka ehil kişiler tarafından yapılmalıdır” diye konuştu.

“Sünnet işlemi ehli kişiler tarafından yapılmalıdır” diyen Türk, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Sünnet işlemi mutlaka ehil kişiler tarafından yapılmalıdır. Ailelerin bu konuda dikkatli olması ve sünnet öncesi gerekli analizlerin yapılması önemlidir.


Sünnet sonrası şişlik ve ağrı yaşanmasının normaldir. Ancak, bu ağrı şiddetli ise, çok fazla şişme yapıyorsa veya şekil değişikliği, renk değişiklikleri gibi durumlar gözleniyorsa dikkat edilmelidir. Fazla ödem ve kanama varsa, bu durum sorun olduğunu gösterir ve tedavi gerektirir. Kanama varsa, durdurulmalı; enfeksiyon varsa, tedavi edilmelidir. Peniste bir yaralanma varsa, ehil kişiler tarafından yapılan cerrahi müdahalelerle düzeltilmelidir. Ayrıca, deri fazla bırakıldıysa veya şekil bozukluğu oluştuysa, bu durumların düzeltilmesi için ikinci bir sünnet veya cerrahi müdahale gerekebilir.”

“Yenidoğan sünneti daha avantajlı”

Yenidoğan sünnetine de değinen Dr. Erdal Türk, “Yenidoğan sünneti, ileride yaşanabilecek sorunların önlenmesi, çocuğun psikolojik olarak etkilenmemesi ve iyileşmenin daha hızlı olması gibi artıları nedeniyle daha avantajlıdır. Enfeksiyon riski de daha düşüktür” diye konuştu.

Etik kliniği, çocukların gelmek için değil gitmek istemedikleri için ağladıkları bir sağlık kuruluşudur” diyerek şu ifadelere yer verdi;

Kuruluşumuz, bir muayenehane ve özel hastane beklentilerinden daha fazlasını verebilmeyi, haftanın her günü ve saati, minik hastalarımıza bir sağlık kuruluşunda değil de her yaşa hitap eden oyuncaklar, kitaplar ve zeka oyunları ile donatılmış cazip bekleme alanlarıyla, kendilerini bir ev rahatlığında ve mutluluğunda hissettirerek muayene ya da küçük müdahalelerini ağrısız ve korkulardan uzak bir şekilde gerçekleştirmeyi amaçlanmıştır. 

Temel amacımız, tıbbi etik ve bilimsel değerler doğrultusundan şaşmadan, gelişmiş çağdaş sağlık teknolojilerini kullanarak, konusunda deneyimli, akademik kariyeri olan ve güleryüzlü uzman kadromuzla Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi alanlarında hastalıkların tanılarını koymak ve gerek medikal gerekse cerrahi tedavileri eksiksiz bir şekilde yerine getirmek, uzun süreli takiplerini yapmaktır. 

Muayenehanemiz daha önceleri Alsancak Birinci Kordon’dayken 16 Ağustos 2023 tarihinden itibaren Bornova’da Forum girişinde yer alan müstakil bir alana taşınmış bulunmaktayız. Bu bağımsız alanda çocuklarımıza ve ailelerine daha rahat ve konforlu bir hizmet sunmaktayız.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT