Türk Amerikan Derneği Tijen Hasçilingir’in “Dirim” isimli kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor.
3 Nisan Perşembe günü açılışı gerçekleştirilen sergiye çok
sayıda sanatçı ve sanatsever katıldı.
Sanatçı Tijen Hasçilingir, “çalışmalarımı soyut ve dışavurumcu olarak tanımlıyorum” dedi.
Hasçilingir
çalışmaları hakkında şu ifadelere yer verdi;
Bu dizelerle biraz da olsa anlatabildiğimi düşünüyorum, resim yaparken ki beni. Tam bir dışa vurumcuyum. Çevremde gözlemlediğim, yaşadığım, yaşanıldığını hissettiğim her şey, ruhuma değiyor adeta. Kentleşmelerdeki çarpıklıklar, doğadaki, bakış açılarındaki, beyinlerdeki bozuşmalar, yığışmalar, yozlaşmalar, baskılar isyanlara sürükleyebiliyor beni. İsyanlarımla mücadeleyi öğreniyorum sonra. İçime dönüp küskünleşebiliyorum bazen. Çığlıklar atıyorum sessizce kimi zaman. İşte resim bu duygularıma ses oluyor. Kaçmak isteyip kaçamamışlıklarımla yüzleşiyorum resimlerimde bazen. Ya da tam tersi, kaçak oluşlarıma yanıyorum zaman zaman. Mutluluğumun dili oluyor bazen de. Yaşadığım güzelliklerin, sorumlulukları yerine getirmişliklerden duyduğum hazların, hissedişlerimin, aydınlıklarımın dili oluyor. Dibe vurduğumu hissettiğim anlar yansıyor bazen de resimlerime. Yaşamın tezatlıklarına giriftlik oluyor kimi zaman da. Ve umut oluyor. Umut her zaman oluyor.
Tuvalimde her şey
dillenir
Ben ruh halime göre önce renklerimi seçer, öyle başlarım
çalışmaya. Seçtiğim o renklerle tuvallerimde doyasıya oynarım önce. Dilediğimce
ve gönlümce. Koparım o an gerçek an’dan. Müzik illa ki eşlikçidir bu
zamanlarıma. Kaptırırım kendimi, ruhum dans eder adeta. İçimde ne varsa
bildiğim, bilmediğim dökerim ortaya. İyi-kötü, güzel-çirkin, uyumlu-uyumsuz…
Her şey dillenir adeta tuvalimde. Sonra o günün hikayesini derlemeye başlarım
ortaya çıkardığım resimde. Başlangıç, gelişme ve sonuç. Mantığım bu aşamada
girer devreye ve o gün ki duygularımın hikayesi de o resmimde işte o zaman
biter.
Sanatsız kalmayalım
Çalışmalarımı soyut ve dışavurumcu olarak tanımlıyorum. Bu çizgide figüratif çalışmalarım da oluyor, peyzaj da, natürmort da. “Kendilikçi” sınıfındanım derim, kendim için. Yani; bireysel duruşlarıyla “nev’i şahsına münhasırlar sınıfı”na dahil bir sınıfın içinde görüyorum kendimi. Amacım; bir nev’i Tanrı’yı dünyaya hediye etmek. Bu cümlem yanlış anlaşılmasın lütfen. Yani amacım; iyiyi, doğruyu, asıl olanı sözle değil de, işle hakikat haline koymak diyebilirim özet olarak. Milliyetçi düşünceden, insancıl yani bireysel düşünceye geçiş. Yeni insan, yeni bir dünya, yeni bir sosyal yapı, yeni bir gerçek, yeni bir anlayış ve iyiye, doğruya özlem diyebiliriz. Ruh, realitenin verdiği maddeleri, sanatçının duygu, irade ve yeteneğine uygun bir şekilde işleyen, yeni idealler şeklinde yaratan faal bir kuvvettir. Sanatçı ise, eserini oluşturabilmek için önce hayatı ve toplumu arzu, irade ve idealine göre değiştirip, ruhun süzgecinden geçirmeli. Ardından ona kalanları işlemeye başlamalı. Hiçbir maske takmadan her türlü kötülüğü, rezilliği, çarpıklığı gözler önüne sermeli. Amaç dünyayı daha daha iyiye, doğruya, güzele yönlendirerek değiştirmek olmalıdır. Ben böyle düşünüyorum.
Hepimiz sorduk, sorguladık, düşündük, anladık. Sanatın ruhlara ne kadar iyi geldiğini sanırım çoğumuz biliyoruz. Bu nedenle de ”sanatsız kalmayalım !” diyerek sözlerimi bağlamak istiyorum. Bir şekilde ama illa ki sanatla iç içe olun lütfen! Sanatla uğraşmak isteyen çocuklar, gençler, yetişkinler, herkes için naçizane birkaç şey demek isterim. Entellektüellik çok önemli. Çok okusunlar, incelesinler, araştırsınlar, izleyip gözlemlesinler. Bir felsefeleri, bir duruşları olsun. Prensipleri olsun ve bu prensiplerden asla ödün vermesinler. İlla ki bir tarzları olsun. Her zaman özgünlüğü tercih etsinler. Çok çalışsınlar. Umut çok önemli asla unutmasınlar. Her yönden ve her zaman umudu elden bırakmasınlar.
Sergi Türk Amerikan Derneğinde 18 Nisan 2025 tarihine kadar
ziyarete açık olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder