Mustafa
Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti hangi koşullarda kurduğunu, devrimlerini hangi
zorluklara karşı gerçekleştirdiğini, bilinmeyen yönleriyle Mustafa Kemal
Atatürk’ü gür sesiyle verdiği güzel konferanslarıyla tanıdığımız Emekli Hava
Pilot Albay ve Araştırmacı-Yazar Zübeyir Batur ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Emekli Hava Pilot Albay Zübeyir Batur
kimdir?
1937 yılında
İstanbul’da doğdum. O yıllar savaş yılları olduğu için okula başladığım 1942
senesinden itibaren her sınıfı farklı bir ilde ve okulda okudum. Birinci sınıfı
Nazilli’de, ikinci sınıfı İstanbul’da, üçüncü sınıfı Manisa İshak Çelebi köyü,
dördüncü sınıfı Manisa, beşinci sınıfı kızılçullu köy enstitüsün de tamamladım.
Orta ve Lise’yi İzmir’de okudum. 1954-1956 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı’nda
şan ve piyano eğitimi gördüm. 1957 yılında Hava Harp okuluna girdim. 1959
senesin de mezun oldum. 1981 yılına kadar Türk Hava Kuvvetlerinin muhtelif
filolarında av/av bombardıman pilotu olarak görev aldım. 1967 senesinde Amerika
Birleşik Devletleri Los Angeles’te “University of Southern California”da uçak
kazalarını önleme ve inceleme eğitimi aldım. 1975 yılında 2. Filo komutanlığına
atandım. Nato awacs, THK muharip uçak, nakliye ve VIP uçak tedarik projelerinde
aktif görev aldım. 1985 yılında kendi isteğim ile THK’den emekli oldum. Emekli
olduktan sonra da çalışmalarım devam etti. 1985-1999 yılları arasında Ankara’da
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi “Turkish Aerospace Industry (TAI)” tesislerinde
ana yüklenici firma, Lockheedin Türkiye Kıdemli Müdürü ve tecrübe pilotu olarak
görev yaptım. Son F-16 uçağını uçurarak 11 Kasım 1999’da uçuş hayatımı
noktaladım.
2002 yılında
Ankara’da bulunan Uzay Merkezi’nden teklif geldi. 2005 yılına kadar Uluslar
arası askeri danışman olarak görev yaptım.
Kitap yazmaya nasıl başladınız?
Emekli
olduktan sonra Bodrum’a yerleştim. İnanıyorum ki kendimizi ne kadar faal
tutarsak hayata o kadar tutunuruz. T.V. programlarına çıkmaya başladım. Şiir
etkinlikleri düzenledim. Dünyanın her yerinde ve ülkemizde konferanslar veriyorum.
Dört tane kitap yazdım. Yazmaya devam ediyorum.
Kitaplarınızdan konuşalım biraz?
Hiciv ve
Meyhane Sohbetleri, 2007 yılında okuyucuyla buluştu. Birinci bölümde hiciv
üstatları Nefi, Kazak Abdal, Eşrefi, Tevfik Fikret, Necip Mirkelamoğlu, Neyzen
Tevfik, Aziz Nesin ve Çetin Altan’ın seçme şiirsel hicivleri yer alıyor.
Bir kişiye,
bir fikre, bir alışkanlığa ve çağdaşlaşmaya karşı, sosyal ve kültürel
farklılıklara halkımızın tepkisini içeren Hiciv birinci bölümde, ayrıca ikinci
bölümde meyhane yerini almıştır.
İran’da
Kıyamet Senaryoları, 2008’de yayımlanan ikinci kitabım. İran’la ilgili 10 sene
önceki görüşlerimi okuyunca bu günü anlattığım görülecektir. Bu kitabı yazarken
çok araştırma yaptım. Çok sayıda İngilizce kitap okudum. Ayak sesleri duyulmaya
başlanan olası bir nükleer savaş için “gelsin de bir çaresini bulalım” demek
çok geç olacaktır. Bu cehennem gününün birinci derecede etki alanında olan
devletimiz ve halkımız için uyarı niteliğinde derin bir inceleme olan bir
kitap.
Bir Savaş
Pilotunun anıları; 2010 yılında yayımlandı. Türk Hava Kuvvetlerinde savaş
pilotu olarak 28 yıl görev yaptığım süreçte tanık olduğum bizzat karşılaştığım
ve kader birliği yaptığım filo arkadaşlarıyla paylaştığım olaylar üzerine
anılar ve yorumları olan bir kitap. Genç pilotlar okuduğunda örnek alsınlar
diye yazdığım notlar bulunuyor.
Kanatlı
Şövalyeler 2011 yılında yayımlandı. Ayrıca bu kitabımı senaryo haline getirdim.
Değerli yönetmenim Hatice Demir ile birlikte belgesel film yapıldı. Üç sene
büyük titizlik ve uzun süren çalışmalar sonucu gerçekleştirildi. Önümüzdeki
günlerde belgesel film olarak gösterime girecek.
Gençlere kitap okuma alışkanlığı
kazandırılmak için neler yapılmalı?
Geçtiğimiz
günler de televizyon ekranlarında yayınlanan bir program izliyordum. Sunucu
gençlere soru soruyordu. İlk soru şöyleydi; üç tane pop sanatçısı ismi söyler
misiniz? Gençler hiç düşünmeden cevaplar verdi. Diğer soruda ise dünya
klasiklerin den üç tane kitap ismi söylenmesi istendi. İkinci soruda cevaplar
yetersiz kaldı. Bunun nedenlerinden biri çocuklarımız bizi okurken görmedikleri
sürece onlara neden kitap okumuyorsun diye soramayız. Yapılan araştırmalarda,
bir Fransız senede ortalama altı kitap okuyor, İngiliz yedi kitap okuyor, Japon
26 kitap okuyor. Ülkemizde altı kişi bir kitap okuyor. Gazete okumayan bir
millet olduk. Ben her sene kitaplığımdan köy okullarına okuduğum kitaplardan
paket yapıp gönderiyorum. Gençlerle sohbet etmek için bir araya geldiğim zaman
kitap okumalarını söylüyorum. Sizler okumazsanız çocuklarınız da kitap okumaz,
her kitap bir dünyadır diye anlatıyorum. Ailelere ve eğitimcilere çocuklara
örnek olmak için kitap okuyun diyorum.
Yeni kitap çalışmalarınız var mı?
2018 yılı Haziran
ayında okuyucu ile buluşacak (ona öyle demezler) mizahi bir kitap çalışmam var.
Ayrıca konferanslarım da anlatacağım çok sayıda yazılarım var. Yazmaya devam
ediyorum. Yazdığım her kitap için araştırma yapmak gerekiyor. Bu yüzden kitap
yazmayı seviyorum. İçimi dökmek için de yazıyorum. Düşüncelerimi paylaşıyorum.
Okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar
kimlerdir?
Bilimsel
kitaplar ve denemeler okuyorum. Klasikleri gençlik yıllarımda okudum.
Kitaplığımda üç binden fazla kitabım var. Amerikalı yazar Prof. Arnold
Ludwig’in “King of the mountain: The Nature of Leadership” adlı kitabı başucu
kitabımdır. 20. yüzyıl politik liderler arasından seçilen Atatürk yüzyılın
lideri olduğunu anlatan onur verici bir kitap Türkçe’ye çevrilmedi. Kitabın her
yerinde Atatürk var. Bu kitabın hala kendi dilimize çevrlmemesi çok üzücü bir
durum. Şu an dört ciltlik bir kitap okuyorum. 1920-1923 yılları meclis gizli
oturumlarını anlatıyor.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Doğru yol ve
uygarlığın yolu Atatürk’ün izine girmektir. Atatürk’ün ilk çıkardığı yasalardan
biri hasar gören camilerin onarılmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk, Balıkesir’de
1923 yılında camide hutbeyi ilk okuyan Cumhurbaşkanıdır. Hafızdır, Kur’anı
baştan sona hatmetmiştir.
Ölmeden önce
söylediği sözler Hz. Muhammed son peygamberdir. Onun yolundan gidin. Aydınlığın
yolu onun yoludur demiştir. İslam’ı bilen ona bağlı olan bir insandır. Böyle
bir insana din düşmanı olarak saldıranlar utansınlar.
İran Şahı
Rıza Pehlevi’nin bir sözü var. Allah bir ülkeye yardım edecekse, bir milleti
kalkındıracaksa, özgürlüğünü verecekse Mustafa Kemal Atatürk gibi birini başa
getirir, demiştir. Küba’nın başkenti Havana’da Atatürk’ün heykeli altında yazan
“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünü dünyada hala insanlık yakalayamadı der, Rus
Albay. Dünyanın haline bakın. Herkes birbiriyle savaş halinde. Atatürk’ün bu
çok beğenilen sözü yurt içinde ve yurt dışında sürekli barışın sağlanmasıdır.
Bugün geldiğimiz duruma bakın etrafımızda bir tane dostumuz kalmamış.
Atatürk
ölmeden önce miras gibi çok güzel bir söz bırakmıştır. “Türklük gururu olmayana
devlet idaresini vermeyin” diyor. Atam ne senden vazgeçerim ne eserinden
diyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder