27 Mayıs 2018

Cennette Yaşıyoruz


Doğayı yaşamak ve keşfetmek istiyorsanız Karaburun tam size göre.Homeros Odyssia destanında Karaburundan Mimas ismiyle bahseder. Karaburun sokaklarını gezerken sıcakkanlı insanlarla karşılaşırsınız. Selam verirler, Karaburuna hoşgeldiniz derler.
Kenan Şükrü SEVEN-Hülya Oğiş SEVEN çifti’de Karaburun ilçesinin sıcakkanlı insanlarından. 1985 yılında Karaburun ilçesine geldiğini ve daha sonraki yıllarda yaşamaya karar verdiğini söyleyen Kenan Şükrü SEVEN sözlerine şöyle devam ediyor.

1987 yılından beri Karaburunda yaşıyorum. İlkbahar Nisan- Mayıs ayları, sonbahar’da ise Eylül Ekim ayları Karaburun için en güzel dönem. Bu dönemler daha sakin oluyor.Yazın iskeleye gitmiyorum. Bu dönemler ve kışın iskele bizim. Balığımız yiyoruz. Sohbetlerimiz yürüyüşlerimiz çok güzel geçiyor. İnsanımız sıcakkanlıdır. Mutlaka selamlaşır sizi tanımak ister. Karaburunda yaşamak çok kolay. Arapsaçı, sarmaşık, turp otu çok. Ot toplayan çok fazla insanla karşılaşırsınız. Organik beslenmeden, ömürler uzun, sağlıklı yaşıyoruz. Ben reçellerimi kendim yapıyorum. Zeytinyağımız çok güzel. Balıklar taze ve çok lezzetli. Keçi sütü, keçi peyniri, enginar ilgi gören ürünlerimiz arasında. Karaburun son yıllarda çok ilgi görmeye başladı. Yeni yol açıldı bu yüzden ziyaretçilerimiz daha fazla. Ama köy sokakları çok dar. Otel müşterisi, yazlıkçılar gelince trafik çoğalıyor. En büyük sorunumuz da alt yapı. Çok yetersiz altyapıya sahip bir ilçe olduk. Buna acil çözüm bulunması gerek, diye konuştu.

Eşi Hülya Oğiş SEVEN; İzmirin Karşıyaka ilçesinden geldim. Karaburunu bende çok sevdim. Yazlıkçılar yazın ilçemizde yaşarken evcil köpekler alıp bakıyorlar. Kışın İzmire dönerken bu köpekleri sokaklarda bırakıyorlar. Kışın sokaklar köpeklerden geçilmiyor. Yazlıkçılar bakamayacakları köpekleri almasınlar. On sene önce evcil bir köpek olan şimdi bizim sahiplendiğimiz Ceylan isimli köpeğimizi sokakta bulduk. Evimizin civarında dolaşıyordu. Sokakta çokta hırpalanmış ürkek bir hayvan olmuştu. Biz karnını doyuruyor ve su veriyorduk. Önce onu sahiplenmemiştik. Görünce yemek ve su ihtiyaçlarını gideriyorduk. Oturduğumuz evi değiştirme kararı aldık. Eşimle eşyalarımızı taşırken sürekli bize bakıyordu. Şaşkındı. Bir alt sokağa evimizi taşıdık. O da bizimle geldi. Kapımızın önüne yattı. Ve hiç gitmedi. Artık bizim köpeğimiz. Ama sokaklarda sahipsiz o kadar hayvan varki. Bu konuda insanlar daha duyarlı olmalı, dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder