Doğayı
yaşamak ve keşfetmek istiyorsanız Karaburun tam size göre.Homeros Odyssia
destanında Karaburundan Mimas ismiyle bahseder. Karaburun sokaklarını gezerken
sıcakkanlı insanlarla karşılaşırsınız. Selam verirler, Karaburuna hoşgeldiniz
derler.
Kenan Şükrü
SEVEN-Hülya Oğiş SEVEN çifti’de Karaburun ilçesinin sıcakkanlı insanlarından.
1985 yılında Karaburun ilçesine geldiğini ve daha sonraki yıllarda yaşamaya
karar verdiğini söyleyen Kenan Şükrü SEVEN sözlerine şöyle devam ediyor.
1987
yılından beri Karaburunda yaşıyorum. İlkbahar Nisan- Mayıs ayları, sonbahar’da
ise Eylül Ekim ayları Karaburun için en güzel dönem. Bu dönemler daha sakin
oluyor.Yazın iskeleye gitmiyorum. Bu dönemler ve kışın iskele bizim. Balığımız
yiyoruz. Sohbetlerimiz yürüyüşlerimiz çok güzel geçiyor. İnsanımız
sıcakkanlıdır. Mutlaka selamlaşır sizi tanımak ister. Karaburunda yaşamak çok
kolay. Arapsaçı, sarmaşık, turp otu çok. Ot toplayan çok fazla insanla
karşılaşırsınız. Organik beslenmeden, ömürler uzun, sağlıklı yaşıyoruz. Ben
reçellerimi kendim yapıyorum. Zeytinyağımız çok güzel. Balıklar taze ve çok
lezzetli. Keçi sütü, keçi peyniri, enginar ilgi gören ürünlerimiz arasında.
Karaburun son yıllarda çok ilgi görmeye başladı. Yeni yol açıldı bu yüzden
ziyaretçilerimiz daha fazla. Ama köy sokakları çok dar. Otel müşterisi,
yazlıkçılar gelince trafik çoğalıyor. En büyük sorunumuz da alt yapı. Çok
yetersiz altyapıya sahip bir ilçe olduk. Buna acil çözüm bulunması gerek, diye
konuştu.
Eşi Hülya
Oğiş SEVEN; İzmirin Karşıyaka ilçesinden geldim. Karaburunu bende çok sevdim.
Yazlıkçılar yazın ilçemizde yaşarken evcil köpekler alıp bakıyorlar. Kışın
İzmire dönerken bu köpekleri sokaklarda bırakıyorlar. Kışın sokaklar
köpeklerden geçilmiyor. Yazlıkçılar bakamayacakları köpekleri almasınlar. On
sene önce evcil bir köpek olan şimdi bizim sahiplendiğimiz Ceylan isimli
köpeğimizi sokakta bulduk. Evimizin civarında dolaşıyordu. Sokakta çokta
hırpalanmış ürkek bir hayvan olmuştu. Biz karnını doyuruyor ve su veriyorduk.
Önce onu sahiplenmemiştik. Görünce yemek ve su ihtiyaçlarını gideriyorduk.
Oturduğumuz evi değiştirme kararı aldık. Eşimle eşyalarımızı taşırken sürekli
bize bakıyordu. Şaşkındı. Bir alt sokağa evimizi taşıdık. O da bizimle geldi.
Kapımızın önüne yattı. Ve hiç gitmedi. Artık bizim köpeğimiz. Ama sokaklarda
sahipsiz o kadar hayvan varki. Bu konuda insanlar daha duyarlı olmalı, dedi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder