26 Şubat 2019

Ressam Rastgeldi; Yaşam Bana Mükafat Verdi…


Başarılı ressam Hasan Rastgeldi, bu yıl 50. Yılını özel bir sergiyle kutlayacak. 50 yılını “Kendi köklerimden beslendim. Doğudan-Batıya bütün değerlerimizi tuvallerime aktardım” diye özetleyen sanatçı ile geçmişten bugüne yolculuğunu konuştuk..

Bize kendinizden bahseder misiniz?

1945 yılında Urfa’da doğdum. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde Hamza İnanç, Turan Erol Atölyeleri’nde eğitim gördüm. 1970 yılında mezun oldum. İlk görev yerim Siirt Ortaokuludur. Daha sonra Urfa Öğretmen Lisesi’ne atandım. Resim alanında öğretmenlik yaptığım bu yıllarda kültürel değerlerimiz ve halk bilimleriyle bilgilendim. Halk kültürü çok ilgimi çekiyordu. Urfa doğumluyum, fakat Siirt ve Urfa’da resim öğretmenliği yanında doğduğum şehri bilimsel bir gözle görerek gelenek ve görenekleri, sıra geceleri gibi her şeyini araştırdım ve derlemeler yaptım. 1982 yılında sınav sonucu Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandım. Altın yıllarım bu dönem başladı. Anadolu’dan aldığım birikimler, zengin konular tuvallerime yansımaya başladı. Sergiler, ödüller, başarılar peşpeşe gelmeye başladı. Buca Eğitim Fakültesi’nde çalıştığım dönemde 10’dan fazla ödül aldım.

1987 yılında lisans eğitimini tamamlayarak, sanatta yeterlilik aldım. 1989 yılında Salzburg Yaz Akademisinde resim ve desen çalışmalarına katıldım.
Avrupa’daki tüm müzeleri gezdim. Bazı müzeleri 2. kez gezme imkanım oldu. Gezdiğim müzeleri inceleme imkanım sonucu resim çalışmalarımı olumlu etkiledi.  
Çok değerli sanatçılar var. Rönesans dönemi sanatçısı Raphael kısa bir ömür sürse de önemli eserler vermiştir. Vıncent Van Gogh  yaşadığı maddi sıkıntılar çekmiş olmasına rağmen günümüzde dünyanın en pahalı ressamlarından biridir.

Resim tarzınızı nasıl anlatırsınız?
Kendi kültürümü tanıtmak istiyorum. Figüratif kompozisyonlardan, soyut kompozisyonlara kadar farklı tarzlarda mesajlar veriyorum. Tek düzey resim yapmıyorum. Kendi kültürümüzün renkliliğnden bende faydalanıyorum. Denemeler yapmayı çok seviyorum. Farklı malzemeler, farklı dokular, farklı materyaller beni farklı yönde çalışmaya sevk ediyor. Anadolu’nu gelenek ve göreneklerini yansıttığım yağlı boyalardan oluşan “Anadolu’dan Görsel Şölenler” isimli sergim halk bilimleri dalında yaptığım araştırmalar sonucu çalışmalarımdır. Cam tabakların desenleri ve renkleri ilgimi çekince bir seri tabak boyadım. Tabakların üzerine Anadolu’nun kültüründen motifler işledim. Renkli kumaşlar üzerine resim çalışmaları oldu. Fırat’ta inceleme imkanı bulduğum “Sümer Silindir Mührü” sanatsal anlamda benim de kompozisyonlar üretmeme neden oldu. Farklı dokular elde ederek “Bir Anadolu Bin Anadolu” çalışmalarımı ürettim.

Resimlerimde konular çok. Kendi üslubum ve tarzımdan ödün vermeden çalışıyorum. Her sanatçının bir yönü kuvvetlidir. Kimi deseni güzel çizer, kimi kompozisyon sunar, kimi ışık ve gölgede başarılıdır. 

Tercih ettiğiniz bir renk tonu var mı?
İnsan ruhunu sarsmayan renkler tercihim. Yumuşak tonlu pastel renkleri kullanırken resmi oluşturan açık ve koyu renkleri de kullanmaya dikkat ediyorum. Açtığım sergilerde izleyicilerden edindiğim bilgiler sonucu yormayan renkleri tercih ettiğimi düşünüyorum. Duygusal bir yapıya sahip olduğum için renklere karşı duyarlıyım.

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?
Aralık ayında İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde benim için çok özel bir sergi açmayı düşünüyorum. Sanatta 50. Yılımı kutlayacağım. Birçok sanatçıya nasip olmayan uzun bir süre. Sanatçılar için 50 yılı sanatla yaşamak çok keyif vericidir. Resim ve sanatla bir 50 yıl geçirdiğim için yaşamın beni mükafatlandırdığına inanıyorum. 50. Yıl birikimlerimin sergisi “Retrospektif” bir sergi olacak. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde boyadığım ilk eserim ve sergi öncesi boyadığım son eserim birlikte sanatseverlere sunulacak.

50 yıl içerisinde neler yaptım? Kendi köklerimden beslendim. Doğudan-Batıya bütün değerlerimizi tuvallerime aktardım. Bu aktarımlar bir yaşanmışlığın sonucudur. Hiçbir şeyi yaşamadan, içime sindirmeden tuvallerime aktarmadım.
Urfa’da badem ağaçları yetiştirdiğim küçük bir bahçem var. Mart ayında onlar gelin gibi açarlar. Erkek badem ağaçlarının çiçekleri koyu renklidir. Acı badem ağacının çiçeği farklıdır. Tatlı bademin çiçeği farklıdır. Bir renk cümbüşü oluşur. Çiçeklerin açtığı o dönemi ben bahçemde geçiririm. Yaşadığım bu güzelliklerden yola çıkarak yeni çalışmalarımı 50. Sanat yılı sergimde sergileyeceğim.
Yolumuz açık olduğu sürece yeni projeler üretmeye devam edeceğim.

Bekir Coşkun’un yazılarını tema olarak aldığınız serginin proje fikri nasıl doğdu?
Bekir Coşkun ile kuzeniz. Aynı kültürün çocuklarıyız. Yazılarının verdiği mesajlar resim için çok uygundu. 
Biz iki kuzen birimiz yazdık, birimiz çizdik “Yazının Rengi” sergisi ortaya çıktı. İlk sergimizi Kadıköy’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde açtık. Daha sonra Ankara, İzmir, Antalya ve Eskişehir’de sergimiz sanatseverlere ulaştı.
20 fazla temayı resimlediğim sergi için yeni projelerim var. Bekir Coşkun’un yazılarınıdan resimlediğim eserler 42 tane oldu. Buları kitap haline getireceğim. Açılan sergiler, yazılar ve resimlerden oluşan kitap çalışmalarım devam ediyor. En kısa zamanda sanatseverlerin beğenisine sunacağız.  

Resim dışında başka sanatla ilgileniyor musunuz?
Halk bilimleri ile ilgileniyorum. Halk oyunları, halk müziği, gelenek ve görenek, giyim kuşam üzerine araştırma ve derlemelerim oldu. Bu konularda televizyon programları yaptım. Ege Üniversitesi Konservatuarında Urfa yöresi halk oyunları eğitmenliği yaptım. Sahne dekorları tasarladım. Türkiye halk oyunlarında dünyanın en zengin ülkesidir. 7 bölgemizin oyunları farklıdır. 7 bölgemizin illerinin bile oyunları arasında fark vardır.

Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Çocukluğum Urfa’nın köyün de geçti. Köyümüzün toz toprak içindeki hayatını en güzel şekilde yaşadım. Dedemin evi köyümüze 1km. uzaklıktaydı. O Yolu gidip gelirken tozlu yollara elime aldığım çubukla ilk resimleri çizdiğim yıllardı. Daha sonra renkli kartpostalları buldum. Onları kopya ederek resim yapmaya devam ettim. 
Başarılı bir insan olarak tecrübeleriniz ışığında başarıyı yakalamak isteyenlere ne tür bir mesaj vermek istersiniz?
Bir insanın hayatında başarılı olabilmesi için sistemli ve düzenli çalışması, yaptığı işi önemsemesi gerekiyor. Sevdiğiniz işe yoğunlaşırsanız o işten haz alırsınız. Onu bir yaşam biçimi olarak benimsersiniz. Ben tecrübelerime dayanarak vereceğim mesaj sevdiğiniz işi yapın, diyorum.
Eserlerinizi kimlerin aldığını önemsiyor musunuz?
Eserlerimin değerli yerlerde bulunması tabiî ki önemli. Kültür Bakanlığı, değerli koleksiyonerler, büyük kurumlar da olması biz sanatçılar için maddiyattan daha önemlidir. Resimlerim birçok eve girmiştir. Resimlerim alıcı bulduğunda çok sevdiğim birinden ayrılmış gibi olsam da el değiştirmesi biz sanatçılar için önemli. Eserlerim devlet kurumlarınca özel koleksiyonlara satıldı. Yurt dışında da birçok resmim bulunmaktadır.
Son olarak neler eklemek istersiniz?
Türkiye’de sanatçı kendi imkanlarıyla ayakta durabiliyor. Biz sanatçılar devletin bize sahip çıkmasını isterdik. Avrupa’daki sanatçı ile Türkiye’deki sanatçıyı kıyasladığınızda aradaki farkı görürsünüz. Bizim sanatçılarımız kira gideri, tuval ve boya masraflarını düşünmek zorunda. Buna rağmen ayakta durmaya çalışan sanatçılarımıza sahip çıkılsın. Devletin bütçesi o kadar çok şeye ayrılıyorki kültürüne ve sanatçısına da bütçe ayrılsın.
Kazandığı Ödüller;
1985 Efes Müzesi Resim Yarışması 1. Ödülü
1985 Van Belediyesi Resim Yarışması 1. Ödülü
1986 İzmir resim Heykel Müzesi Resim Yarışması Onur Plaketi
1988 5. Yunus Emre Resim Yarışması 1. Ödülü
1988 11. Tekel Yarışması 1. Ödülü
1995 Kayseri Valiliği Resim yarışması 2. Ödülü
1996 Deniz kuvvetleri Komutanlığı Resim Yarışması Mansiyon
1997 Türkiye Jokey Kulübü 3. Resim Yarışması Mansiyon
1999 Türkiye Jokey Kulübü 4. Resim yarışması Mansiyon
2001 Türkiye Jokey Kulübü 5. Resim Yarışması Mansiyon
2002 Katarina Medici Uluslar Arası Resim yarışması İtalya 2. Ödülü

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder