1984 yılında
İran’dan Türkiye’ye eğitim için gelerek, çocukluğundan beri meraklı olduğu
“Minyatür” sanatını İzmir'de sürdüren Arya Kamalı, minyatürü şöyle tanımlıyor:
Minyatür, insanoğlunu anlatan sanattır, minyatürcü ise çılgının tekidir...
Öncelikle sizi tanımak isteriz,
kendinizden bahseder misiniz?
İran
Kazvin’de doğdum. Doğduğum ve büyüdüğüm şehir olan Kazvin şehri, Safevi
döneminde yarım yüzyıl kadar İran’a başkentlik yapmış tarihi bir şehirdir.
Tarihi bir şehirde yaşamak ve ailemin de sanata meraklı olması sanat ve
edebiyat’a olan ilgimi çocukluk dönemim de başlattı. İlkokul 5. Sınıfta okullar
arası katıldığım bir yarışmada eserim sergide yer aldı. 1979 İran devrimini ve
daha sonra İran-Irak savaşını asker olarak 3 yıl savaşa katılarak yaşadım.
Üniversite eğitimi için Türkiye’ye geldim. İstanbul, Bursa, Adana ve 1986
yılında İzmir’e geldim. Türkiye’ye geliş amacım Amerika’ya eğitim için
gitmekti. Fakat İzmir’de Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği okumaya başlayınca
İzmir’de kalma kararı aldım.
Neden minyatürü tercih ettiniz?
İran
kültüründe minyatür her dönem önemli bir sanat dalıdır. Minyatür benim için
vazgeçilmez bir sanat dalı oldu. Çocukluğumda ailemden gelen bir merakla
başladım. İzmir’de eğitimime devam ederken kemikten hediyelik objeler yapmaya
başladım.
Eğitim için gerekli masraflarımı çıkarıyordum. Okulumu bitirince Gıda
Mühendisliği yapmayı değil, sevdiğim minyatür sanatını yapmaya karar verdim.
Bir şehirde çok sayıda gıda mühendisi bulabilirsiniz ama minyatür sanatçısı bir
tanedir. Ben de 1994 yılında Kızlarağası Hanı'nda çağdaş, modern minyatür
çalışmalarına başladım. Güzel Sanatlar'dan öğrenciler gelmeye başladı.
Stajlarını yanımda yaptılar. Tez ve proje eğitimlerini, araştırmalarını
çalıştılar.
O yıllar
turizm açısından çok iyi bir dönemdi. Sergilere ve fuarlara katıldım.
Kızlarağası Hanı'nda bir galeri ve atölye açtım.
Çalışmalarımda atölyemde belli
günler öğrencilere minyatür dersleri veriyorum. Minyatürü farklı alanlarda
çalışmayı seviyorum.
İran’da nasıl bir yaşamınız vardı?
Babam ve
amcam ilk radyo ve televizyon tamircileriydi. O dönem çok özel bir işti.
Düşünün İzmir’e bilgisayar yeni gelmiş ve tamirci gerekiyor. İlk kişilerden
olmak önemlidir. Aşırı dindar bir aile değildik. O dönem İran’daki her aile
gibi inançlı bir ailem vardı. 18 yaşına kadar İran’da kaldım. Devrim olduktan
sonra liseyi bitirince savaş başladı. Kendi isteğimle askere gitme kararı
aldım. Daha sonra Türkiye’ye geldim.
İZMİR BENİM AŞKIM...
İzmir’in sizi çeken tarafı ne oldu?
İran’da
ortaokul’da okurken coğrafya dersinde İzmir limanının fotoğrafını görüp çok
etkilenmiştim. Yıllar sonra İzmir’e geldiğimde o duyguları hissettim. İzmir’de
yaşamaya başladığımda sokaklarını, her yerini gezdim. Gezdikçe daha çok
bağlandım. İzmir benim için yaşamaktan keyif aldığım bir yer olmaya başladı.
Başka bir yerde yaşamak istemedim. İzmir benim aşkım.
Eserlerinizi yaratırken nelerden
ilham alıyorsunuz?
Ben ilham
aldığım şeylerİ değil de farklı bir cevap vermek istiyorum. Minyatür sanatında
40 yıllık deneyimim var. Hayal gücümü çok iyi kullanmayı öğrendim. Sanatçı bir
kuşa benzer. Kanatlardan biri el becerisi diğeri de ruhudur. İki kanat ne kadar dengeli ise daha yükseğe
uçar. Sanatçının el becerisi yoksa hayal
gücü güçlüyse çok iyi bir eleştirmen çıkar. Hayal gücü olmayan el becerisi olan
bir sanatçı ise iyi bir kopyacıdır. Başka eserleri birebir kopyalar. Hayal gücü
yüksek olan kişilerin nasıl eserler çıkaracağını tahmin edemezsiniz.
Sürprizlerle doludur. El becerisi ve
hayal gücü olan sanatçılar muhteşem eserler çıkarabilir.
AMACIM MİNYATÜRDE İZMİR EKOLÜ
YARATMAK...
Minyatür
dışında başka sanatla ilgileniyor musunuz?
Minyatür
sanatı çok zamanımı alıyor. Mozaik, edebiyat, şiir, hikayeler ve daha birçok
sanat dalı minyatüre yansır. Bütün bu sanat dallarından esinlenerek Minyatürde
İzmir ekolünü yapmaya çalışıyorum. Minyatür sanatında belli şehirlerden belli
ekoller çıkar. İsfahan, Şiraz, Bağdat, Kazvin gibi şehirlerin ekolleri vardır.
Türkiye’de İstanbul’da çok iyi minyatür ustaları olmasına rağmen bir ekolü
yoktur. Uzun yıllardır İzmir’in ekolünü yapmayı çok istiyorum. Çok çalışmamız
lazım. Mutlaka Türkiye’den özellikle İzmir’den ekol çıkarmamız gerektiğini
düşünüyorum.
İzmir Antika Sanat Eğitim Derneği
kurucularındansınız. Derneğinizin çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ağırlıklı
minyatür olarak İzmir sanatçılarını ulusal ve uluslar arası seviyeye taşımak
için kuruldu. İKASED iyi projeler yaptı. “İzmir’in Renkleri” projemiz 30
sanatçı ile gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikti. 30 ilçemizden geleneksel
sanatçılar İzmir’in bir ilçesini tanıtarak sanatseverlerle buluşturdu.
Etkinliklerde
sanatçılarımıza destek vermek için dernekleştik. Gereken çabayı vermek için
İzmirli sanatçılardan, farklı kesimlerden, yerel yönetimlerden destek alırsak
İzmir’de önemli bir iz bırakacağımıza inanıyorum.
TESPİHE MİNYATÜR SİPARİŞİ ÇOK FAZLA
GELİYOR
Yeni çalışmalarınız hakkında bilgi
verir misiniz?
İzmir’le ilgili
yeni çalışmalarımı Ekim ayı gibi çok özel bir sergiyle sanatseverlerle
buluşturacağım. Geçen yıldan beri büyüteç yardımıyla ortalama 15milimetre
çapındaki tespih tanelerine çizdiğim padişah resimleri ve tuğralar çok ilgi
çekiyor. 36 padişahımız var. 36 taneyi normal tane, imameden sonra ise devletin
ilk 3 padişahını çalışıyorum. Tanelerin arkalarına padişahların kendi
tuğralarını yapıyorum. Bu çalışmalar çok zamanımı alıyor. Özellikle
koleksiyonerler çok ilgi gösteriyor. Ulusal kanallarda bu çalışmalarım
yayınlanınca beni arayan çok fazla kişi oldu. Fakat çok zaman alan bir çalışma
olduğu için bir tespihin bitmesi 2 ay zaman alıyor. Bir yıl da 5-6 tespih
yapabiliyorum.
Minyatür sanat eğitimi almak için yaş
sınırı nedir?
Minyatüre
gönül veren bir kişi gerçekten bu işi öğrenmek istiyorsa yapabilir.
Öğrencilerim genelde yetişkin olsa da bazı dostlarımın çocuklarına istek olduğu
için atölye çalışması gerçekleştirdim. Minyatür için yetişkin olması daha
uygudur. Bu sanata gönül vermiş kişiler istedikten sonra başarılı olabilirler.
İzmir’de yaşamaktan mutlu musunuz?
Burada
kendime ait bir dünyam var. Sevdiğim sanatı yapıyorum. Başka insanlarla
çatışmıyorum.
İnsanları seviyorum, İzmir’i seviyorum. İzmir hak ettiği yerde
ama gerektiği yerde değil.
Son olarak sanatseverlere bir
mesajınız var mı?
Özellikle
İzmir sanatçısına mesaj vermek istiyorum. İzmir’i ciddiye alsınlar. Sanat ciddi
bir iştir. Sanatı ciddiye alsınlar. İzmir’e sanat gözüyle bakıp eserler
üretsinler.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT