13 Temmuz 2019

“Minyatür”, İnsanoğlunu anlatan sanattır…


1984 yılında İran’dan Türkiye’ye eğitim için gelerek, çocukluğundan beri meraklı olduğu “Minyatür” sanatını İzmir'de sürdüren Arya Kamalı, minyatürü şöyle tanımlıyor: Minyatür, insanoğlunu anlatan sanattır, minyatürcü ise çılgının tekidir...

Öncelikle sizi tanımak isteriz, kendinizden bahseder misiniz?
İran Kazvin’de doğdum. Doğduğum ve büyüdüğüm şehir olan Kazvin şehri, Safevi döneminde yarım yüzyıl kadar İran’a başkentlik yapmış tarihi bir şehirdir. Tarihi bir şehirde yaşamak ve ailemin de sanata meraklı olması sanat ve edebiyat’a olan ilgimi çocukluk dönemim de başlattı. İlkokul 5. Sınıfta okullar arası katıldığım bir yarışmada eserim sergide yer aldı. 1979 İran devrimini ve daha sonra İran-Irak savaşını asker olarak 3 yıl savaşa katılarak yaşadım. Üniversite eğitimi için Türkiye’ye geldim. İstanbul, Bursa, Adana ve 1986 yılında İzmir’e geldim. Türkiye’ye geliş amacım Amerika’ya eğitim için gitmekti. Fakat İzmir’de Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği okumaya başlayınca İzmir’de kalma kararı aldım.

Neden minyatürü tercih ettiniz?
İran kültüründe minyatür her dönem önemli bir sanat dalıdır. Minyatür benim için vazgeçilmez bir sanat dalı oldu. Çocukluğumda ailemden gelen bir merakla başladım. İzmir’de eğitimime devam ederken kemikten hediyelik objeler yapmaya başladım.

Eğitim için gerekli masraflarımı çıkarıyordum. Okulumu bitirince Gıda Mühendisliği yapmayı değil, sevdiğim minyatür sanatını yapmaya karar verdim. Bir şehirde çok sayıda gıda mühendisi bulabilirsiniz ama minyatür sanatçısı bir tanedir. Ben de 1994 yılında Kızlarağası Hanı'nda çağdaş, modern minyatür çalışmalarına başladım. Güzel Sanatlar'dan öğrenciler gelmeye başladı. Stajlarını yanımda yaptılar. Tez ve proje eğitimlerini, araştırmalarını çalıştılar.
O yıllar turizm açısından çok iyi bir dönemdi. Sergilere ve fuarlara katıldım. Kızlarağası Hanı'nda bir galeri ve atölye açtım. 

Çalışmalarımda atölyemde belli günler öğrencilere minyatür dersleri veriyorum. Minyatürü farklı alanlarda çalışmayı seviyorum. 
İran’da nasıl bir yaşamınız vardı?
Babam ve amcam ilk radyo ve televizyon tamircileriydi. O dönem çok özel bir işti. Düşünün İzmir’e bilgisayar yeni gelmiş ve tamirci gerekiyor. İlk kişilerden olmak önemlidir. Aşırı dindar bir aile değildik. O dönem İran’daki her aile gibi inançlı bir ailem vardı. 18 yaşına kadar İran’da kaldım. Devrim olduktan sonra liseyi bitirince savaş başladı. Kendi isteğimle askere gitme kararı aldım. Daha sonra Türkiye’ye geldim.

İZMİR BENİM AŞKIM...

İzmir’in sizi çeken tarafı ne oldu?
İran’da ortaokul’da okurken coğrafya dersinde İzmir limanının fotoğrafını görüp çok etkilenmiştim. Yıllar sonra İzmir’e geldiğimde o duyguları hissettim. İzmir’de yaşamaya başladığımda sokaklarını, her yerini gezdim. Gezdikçe daha çok bağlandım. İzmir benim için yaşamaktan keyif aldığım bir yer olmaya başladı. Başka bir yerde yaşamak istemedim. İzmir benim aşkım.


Eserlerinizi yaratırken nelerden ilham alıyorsunuz?
Ben ilham aldığım şeylerİ değil de farklı bir cevap vermek istiyorum. Minyatür sanatında 40 yıllık deneyimim var. Hayal gücümü çok iyi kullanmayı öğrendim. Sanatçı bir kuşa benzer. Kanatlardan biri el becerisi diğeri de ruhudur.  İki kanat ne kadar dengeli ise daha yükseğe uçar.  Sanatçının el becerisi yoksa hayal gücü güçlüyse çok iyi bir eleştirmen çıkar. Hayal gücü olmayan el becerisi olan bir sanatçı ise iyi bir kopyacıdır. Başka eserleri birebir kopyalar. Hayal gücü yüksek olan kişilerin nasıl eserler çıkaracağını tahmin edemezsiniz. Sürprizlerle doludur.  El becerisi ve hayal gücü olan sanatçılar muhteşem eserler çıkarabilir.

AMACIM MİNYATÜRDE İZMİR EKOLÜ YARATMAK...

Minyatür dışında başka sanatla ilgileniyor musunuz?
Minyatür sanatı çok zamanımı alıyor. Mozaik, edebiyat, şiir, hikayeler ve daha birçok sanat dalı minyatüre yansır. Bütün bu sanat dallarından esinlenerek Minyatürde İzmir ekolünü yapmaya çalışıyorum. Minyatür sanatında belli şehirlerden belli ekoller çıkar. İsfahan, Şiraz, Bağdat, Kazvin gibi şehirlerin ekolleri vardır. Türkiye’de İstanbul’da çok iyi minyatür ustaları olmasına rağmen bir ekolü yoktur. Uzun yıllardır İzmir’in ekolünü yapmayı çok istiyorum. Çok çalışmamız lazım. Mutlaka Türkiye’den özellikle İzmir’den ekol çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.


İzmir Antika Sanat Eğitim Derneği kurucularındansınız. Derneğinizin çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ağırlıklı minyatür olarak İzmir sanatçılarını ulusal ve uluslar arası seviyeye taşımak için kuruldu. İKASED iyi projeler yaptı. “İzmir’in Renkleri” projemiz 30 sanatçı ile gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikti. 30 ilçemizden geleneksel sanatçılar İzmir’in bir ilçesini tanıtarak sanatseverlerle buluşturdu.
Etkinliklerde sanatçılarımıza destek vermek için dernekleştik. Gereken çabayı vermek için İzmirli sanatçılardan, farklı kesimlerden, yerel yönetimlerden destek alırsak İzmir’de önemli bir iz bırakacağımıza inanıyorum.

TESPİHE MİNYATÜR SİPARİŞİ ÇOK FAZLA GELİYOR

Yeni çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
İzmir’le ilgili yeni çalışmalarımı Ekim ayı gibi çok özel bir sergiyle sanatseverlerle buluşturacağım. Geçen yıldan beri büyüteç yardımıyla ortalama 15milimetre çapındaki tespih tanelerine çizdiğim padişah resimleri ve tuğralar çok ilgi çekiyor. 36 padişahımız var. 36 taneyi normal tane, imameden sonra ise devletin ilk 3 padişahını çalışıyorum. Tanelerin arkalarına padişahların kendi tuğralarını yapıyorum. Bu çalışmalar çok zamanımı alıyor. Özellikle koleksiyonerler çok ilgi gösteriyor. Ulusal kanallarda bu çalışmalarım yayınlanınca beni arayan çok fazla kişi oldu. Fakat çok zaman alan bir çalışma olduğu için bir tespihin bitmesi 2 ay zaman alıyor. Bir yıl da 5-6 tespih yapabiliyorum.

Minyatür sanat eğitimi almak için yaş sınırı nedir?

Minyatüre gönül veren bir kişi gerçekten bu işi öğrenmek istiyorsa yapabilir. Öğrencilerim genelde yetişkin olsa da bazı dostlarımın çocuklarına istek olduğu için atölye çalışması gerçekleştirdim. Minyatür için yetişkin olması daha uygudur. Bu sanata gönül vermiş kişiler istedikten sonra başarılı olabilirler.

İzmir’de yaşamaktan mutlu musunuz?

Burada kendime ait bir dünyam var. Sevdiğim sanatı yapıyorum. Başka insanlarla çatışmıyorum.

İnsanları seviyorum, İzmir’i seviyorum. İzmir hak ettiği yerde ama gerektiği yerde değil.

Son olarak sanatseverlere bir mesajınız var mı?

Özellikle İzmir sanatçısına mesaj vermek istiyorum. İzmir’i ciddiye alsınlar. Sanat ciddi bir iştir. Sanatı ciddiye alsınlar. İzmir’e sanat gözüyle bakıp eserler üretsinler.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder