28 Eylül 2020

Eski Dikiş Makinelerine Hayat Veriyor



İzmir'de dikiş makinası tamircisi Nezih Karakuyulu arabasını işyerine çevirip haftanın üç günü semt pazarlarını gezerek dikiş makinelerinin bakımını yapıyor. 

İzmir'in Bornova İlçesi'nde yaşayan Karakuyulu mesleği olan dikiş makineleri tamirciliğini dükkanda değil atölyem dediği arabasıyla semt pazarlarını gezerek dikiş makinalarının tamirini yapıyor.  

Teknolojik gelişmelere rağmen mesleğini sürdürmeye çalışan Nezih Karakuyulu mesleğini severek yaptığını söyleyerek şu açıklamalarda bulundu. 

Eski Makineleri Tamir Edecek Usta Yok

"1953 doğumluyum. 12 yaşımda bu işe başladım. Terzilik mesleği de yaptım. Fakat dikiş makinelerini tamirciliğini hiç bırakmadım. Artık bu meslek kaybolan meslekler arasına girdi. Bizim işimiz bir sanat oldu. Ben de işime aşığım. Mesleğimi sağlığım elverdiği sürece sürdüreceğim. 

En çok mekik ve yatak bölümü dediğimiz dişli plakaları şikayetiyle ve dikiş makinelerinin sehpası büyük ve ayakla çalıştığından çok yer kaplamasını istemeyenler bana geliyor. Evlerinde küçük makine istiyorlar. Ayaklı dikiş makinelerine küçük bir sandık ve motor bağlayarak daha az yer kaplamasını sağlıyorum. 

Nurten Öğüt-Nezih Karakuyulu

Tamir atölyem Bornova Yeşilova mahallesinde. Fakat ben hizmet vermek için arabamla Ayrancılar, Yeşilova, Turgutlu'nun Ahmetli semt pazarlarına gidiyorum. Ören'li Nezih diye beni sorsalar herkes bilir. Dikiş makinesini getiren herkesin tamirini aynı gün yapar teslim ederim. 


İnsanlar tamir ettirmek yerine yenisini alıyor

Anneanne ve babaannelerinizden kalan dikiş makinelerinizi bana getirin kullanılır hale getirip size teslim edeyim. Elimizdeki parçalarla uygun maliyetlerle makinenizi kullanın. Paslanmaması için iyi yağ kullanın. Çin malı iğneler ucuz olduğu için alıyorlar, onlar makineye zarar veriyor. Sonra bana tamire getiriyorlar. 30 sene makinesini kullanıp hiç bakım yaptırmayanlar gördüm. Düzenli bakımını yaptırın." diye konuştu.   

 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Eylül 2020

Dört Kuşaktır Zeytincilik Yapan Bir Ailenin Üyesi; Nazif Öterler


Üretici ve tüketiciyi aracısız buluşturan üretici pazarlarından Kültürpark üretici pazarı’nda çiftçiler kendi ürettiği doğal ve el yapımı ürünlerini ziyaretçilerine ulaştırıyor.

Kültürpark Lozan kapısı girişinde her çarşamba günü kurulan pazarda, korona virüs kontrollü sosyal hayat kurallarına uygun alış verişler gerçekleştiriliyor.

Dört kuşaktır zeytincilik yapan bir ailenin üyesi olan Nazif Öterler S.S. Bergama İlçe Merkezi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (BERTA KOOP) olarak üretici pazarına katıldığını, zeytinin yaşamının bir parçası olduğunu söyledi. Öterler sözlerine şöyle devam etti.

“Sağlıklı ve doğal ürünlerimizi titizlikle hazırlıyoruz. Yaptığım işi çok seviyorum. Beş yaşında dedemle yağhaneye gitmeye başladım. Çocuk yaşlarda bu işi sevdim. Kültürpark üretici pazarı’nda soğuk sıkım erken hasat zeytinyağlarımız ilgi görüyor. Soğuk sıkım yağlarımızı sıkılmak için çuvallar da bekletmeyiz. Toplanan zeytinler hemen kasalara konur ve sıkıma gider. Temiz suyun olması çok önemli ve suya da dikkat ediyoruz. Soğuk sıkım zeytinyağı oldukça sağlıklıdır.


Yeni mahsul zeytinlerimiz kültürparkta

Kültürpark biz üreticiler için önemli bir pazar. Belediye bu tip pazarları daha fazla yapmalı. Hem biz hem tüketici memnun. Kültürpark üretici pazarına kendi imalatımız olan yeni mahsul zeytinlerimizi de getiriyoruz. Kırma zeytin, ekşili kırma zeytin, ekşisiz kırma zeytin, Gemlik kırma zeytin, Edremit kırma zeytin, domat kırma zeytin, sele zeytin, salamura zeytinimizin tadını alanlar bize tekrar geliyor” dedi.

Nazif Öterler-Nurten Öğüt

 

26 Eylül 2020

İzmir’de Örnek Bir Park-Pati Park


Balçova Belediye’sinin İzmir’de ilk kez sokak kedilerinin korunması, beslenmesi, tedavi edilmesi ve daha güvenli bir alanda yaşamaları için açtığı kedi parkına gönüllüler destek veriyor.

Balçova Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü tarafından oluşturulan Pati Park’ın içinde kedi evi, mama kapları, su kapları ve minik kediler için oyun oynayacağı aparatlar bulunuyor. 


Mahalle sakinlerinden hayvansever Metin Şengeldi Pati Park’ın açılmasından çok memnun olduğunu ve her gün düzenli olarak kedilerin ve parkın bakımını yaptığını söyledi.

Evinde beslediği 13 tane engelli hayvan ile yaşayan Metin Şengeldi tam bir hayvansever. Balçova’da yaşayan sokak hayvanları için yıllarca mücadele veren Şengeldi ile Pati Parkı’ı ve hayvan sevgisini konuştuk.

İki yavru kedimizi bugün sahiplendirdik

İzmir doğumluyum. 42 senedir Balçova’da yaşıyorum. Makine Mühendisiyim. Bir sene önce emekli oldum. HAYTAP üyesi ve Yerel hayvan koruma gönüllüsüyüm. Pandemi döneminde çok fazla kedi sokağa terkedildi. Çevreden Pati parkı gören vatandaşlar burada kedilerin iyi bakıldığını görüp kedileri buraya terk ediyor. Şu an Pati park’ta 12 yavru kedi var. 7 tanesinin anneleri yok. Buraya bırakılmış, terkedilmiş kediler. İki tanesini bugün sahiplendirdim. Önemli olan kedileri burada bakmak değil. Onlara güzel aileler bulmak. Sahiplendirdiğimiz kedileri takip ediyorum. Sanal ortamda fotoğraf paylaşılıyor bana özel fotoğraflar gönderiyorlar.   


 

5199 sayılı hayvanları koruma kanununu hayvanlara zarar veren insanlara hatırlatıyorum

Hayvanları sevmeyebilirsiniz, beslemeyebilirsiniz. Canlarımıza kasti olarak zarar verme, onlara işkence etme hakkı kimsede yok.


Çevreden sokak hayvanlarına tepki verenler çıkıyor. Onlara 5199 sayılı “Hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır” diyen kanunu hatırlatıyorum.

Balçova Belediyesi destek veriyor

HAYTAP İzmir temsilcisi Esin hanımla birlikte Balçova’da sahipsiz hayvanlar için çok mücadele verdik. Özellikle gece çete halinde gezen köpekler yavru kedilere zarar veriyordu. Pati parkın etrafını çit ile Balçova Belediyesi çevirdi. Ayrıca kedi evlerini belediyemiz verdi. Özellikle Balçova Belediyesi Başkan Yardımcısı Seray Zünbülcan hanımefendi bize çok destek verdi.

Bu canları hayatta tutmaya çalışıyorum

Özürlü bakıma muhtaç kedileri, yavru ve yetişkin kedileri mahallemizde daha önce de bakıyordum. Bakıldığı alanlara başka semtlerden yavru veya özürlü kediler bırakmaya başladılar. Özellikle Pati park olduktan sonra, Gaziemir, Narlıdere, Buca, Alsancak’tan kedileri getirip buraya bırakıyorlar. Sayıları her geçen gün çoğalıyor. Burası barınak değil. Biz birkaç hayvansever bakımlarına zor yetişiyoruz. Ben her sabah gelip mama ve sularını veriyorum. Kumlarını temizliyorum. Çevre kokudan rahatsız olmasın diye temizlik yapıyorum. Yavru kedilerle ilgileniyorum. Akşam tekrar mamalarını vermek için geliyorum. Belediye mama gönderiyor. Artık mamalar yeterli olmuyor. Onun dışındaki her şey benim sorumluluğumda. Bugün çatı kısmını onardım. Kedi sayımız fazlalaştı. Kış geliyor. Yeni kedi evleri aldım. Yazın güneşten korunmaları için çardak yaptım. Onların daha rahat bir ortamda yaşamaları için her gün çalışıyorum.


Pati park kediler için çok güvenli

20’ye yakın kedi evimiz var. Burada yaşayan yetişkin kediler genelde özgür. Sadece kedilerin girebileceği küçük girişleri olan etrafı çevrili Pati park kediler için çok güvenli. Girişler den yalnızca kediler girebiliyor. Köpekler geçemiyor. Onlar için burası dinlenme alanları. Canları isteyince dışarı çıkıp özgürce geziyorlar. Kediler daha çok kış mevsiminde evleri kullanıyorlar.  


Ben yıllardan beri sokaktaki canlarla ilgileniyorum. Balçova’da beni herkes tanır. Bizlere destek olmak isteyenler, özellikle mama desteği yapmak isteyenler için yerimiz belli. Mama alıp getirebilirler. Benimle irtibata geçerlerse onlara uygun mama alabilecekleri yerleri söyleyebilirim. İlaç ve veteriner destekleri de çok önemli. Hayvanseverlerin desteklerini bekliyoruz.


 

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

 

 

 

25 Eylül 2020

Müze bahçesinde mini şan konseri


Müzelerde gerçekleştirilen müzik etkinlikleri kapsamında, 25 Eylül 2020 tarihinde saat 16:30’da İzmir Arkeoloji Müzesi bahçesinde, İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçıları mini şan konseri verdi.  

Girişte izleyicilerden HES kodu istendi ve ateşleri ölçüldü. Konser pandemi tedbirlerine uyularak sosyal mesafe kurallarına uygun olarak izlendi.


Etrafı tarihi eserlerle çevrili müze bahçesinde mini şan konserinde görev alan solistler; Murat Direk, Seza Afun, Hüseyin Çanlıoğlu, Çiğdem Tezişçi ve Sühan Aslan’a piyanoda Nadia Gönen eşlik etti. 


 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT 

24 Eylül 2020

İzmir'e ilk Türk Bayrağı çekilen noktalardan biri olan Kadifekale gözetleme kulesi


İzmir'in Konak İlçesi'ndeki Kadifekale semti şehri görebileceğiniz en güzel noktalardan biri. İzmir manzarısını seyrederek sabah kahvelerimizi içtikten sonra 9 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılan İzmir'e ilk Türk Bayrağı çekilen noktalardan biri olan Kadifekale yangın gözetleme kulesini ziyaret ettim.

 

Kadifekale İtfaiye Grubu personeli Grup Sorumlusu Coşkun Şerifoğlu, İtfaiye Erleri Abdullah Yücel, Ömer Yakışan, Şoför  İbrahim Aktuğlu bizi çok güzel karşıladı. Çay ikram davetlerini severek kabul etim. Keyifle çaylarımızı içerken tarihi gözetleme kulesi hakkında bilgi aldım. 


Konak ilçesi Kadifekale semtinde yangın gözetleme kulesi hakkında aldığım bilgiler;

"Kadifekale gözetleme kulesi, 1897 yılında Yusuf Dede mevkiinde inşa ettirilen yaklaşık 10 metre yüksekliğinde bir kule. Yangın gözetleme kulesi, çıkan yangınlara acilen müdahele etmek için yapılmış. Ayrıca yangın çıktığında top atışlarıyla duyurulması da alınan önlemler arasındaydı. Kadifekale'deki top tarassut kulesi olarak kullanılan gözetleme kulesi uzun süre görevine devam etmiştir.  

Eskiden her mahallede tulumbacı takımı vardı. Bunlar gönüllü olarak çalışan mahalle kabadayılarından oluşuyordu. Mahalle tulumbacıları yangın çıktığı zamanlarda toplanırlar ve yaptıkları hizmete karşılık yangına maruz kalan yerin sahibinden bahsiş alırlardı. Bu tür bir örgütlenme Kubilay mahallesi civarında mahalle'nin gözü pek gençlerinden oluşan tulumbacılar ekibi reis Ali bey tarafından kurulduğu bilinmektedir. 


25 Eylül 1924 yılında T.B.M.M. tarafından çıkarılan bir kanun ile Türkiye'deki bütün söndürme teşkillerinin itfaiye adı altında mahalli belediyeler elinde toplanması kanunlaşmış olup, İzmir İtfaiye Müdürlüğü merkez binasının temeli 1924 yılı içinde atılmış ve 1926 yılında hizmete açılmıştır. 1580 sayılı belediye kanununun 15. maddesi 22. fıkra gereğince itfaiye teşkilatını kurmuşlardır. Yeni oluşan itfaiye teşkilatı 1310 sokakta bulunan saman han da itfaiye binası bitene kadar hizmet vermiştir. Top tarassut kulesi olarak kullanılan Kadifekale'deki gözetleme kulesi olarak uzun süre görevine devam etmiştir. 1997 yılına kadar müdürlük olarak görevini sürdüren teşkilat aynı yıl daire başkanlığı olmuştur.

Kadifekale İtfaiye Grubundan çok memnun ayrıldım. Grup amirlerine ve tüm ekibine verdikleri değerli bilgiler için çok teşekkür ediyorum.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT








          


23 Eylül 2020

Selçuk semt pazarı yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor

Süleyman İri-Nurten Öğüt-Talat İri

Selçuk İzmir’in en sakin ve huzurlu ilçelerinden biri olarak biliniyor.  Selçuk’ta görülmesi gereken çok yer var. Çok zengin bir tarihi geçmişe ve mirasa sahip. Selçuk kalesi, İsa Bey Camii, Efes Antik Kenti gibi önemli yerleri içinde barındırıyor.  

Selçuk pazarı ilçeyi ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor. Pazarda taze sebze, meyve, giyim, mutfak eşyaları, el emeği ürünler, takı gibi tüm ihtiyaçlarınızı bulabilirsiniz. Selçuk semt pazarını ziyaret ederek hem alışveriş yaptım hem de beğendiğim tezgahlardan iki pazarcı esnafı ile kısa söyleşiler gerçekleştirdim. 

Aydın iline bağlı Kardeş Mahallesinde (köy) çömlekçi olan Süleyman İri ve oğlu Talat İri her cumartesi Selçuk pazarında tezgah açtıklarını söylediler. Çömlek ustası Süleyman İri mesleğin son temsilcileriyiz dedi. Saksı, tencere, vazo, dolma taşı, testi, cenaze testileri, küp gibi ürünler üreten İri, çömlek ustalarının artık azaldığını ve kendisinin bu işi severek yaptığını sözlerine ekledi.

Talat İri ise şu ifadelere yer verdi; “Babama yardım için pazara geliyorum. Genelde yerel halk pazara geliyor olsa da yaz döneminde çok fazla turist oluyor. İlkbaharda saksı çok satılıyor. Testi satışlarımız da çok olur. Sezona göre satışlarımız değişiyor” dedi.


Pazarcı esnaflarından İbrahim Uysal İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Burgaz Gökçealan’da yetiştirdiği üzümlerini Selçuk pazarında açtığı tezgahında satıyor. Müşterileriyle sohbet etmeyi de seven Uysal, emekli olduktan sonra küçük çapta ürünlerini sattığını söyledi. Mevsimine göre ürün sattığını zeytin, ev sirkesi gibi ürünlerini her cumartesi Selçuk pazarında sergilediğini anlattı.


Ulaşım;

Arabanızla gelmek istiyorsanız İzmir-Aydın otoyolunu takip ederek Selçuk kavşağından çıkmanız gerekiyor. İzmir otogardan İzmir-Selçuk dolmuşları da bulunuyor.

İZBAN Selçuk treni Tepeköy’e kadar gidiyor. Oradan Tepeköy-Selçuk İZBAN sefer saatlerine göre ulaşımınızı planlayabilirsiniz.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

22 Eylül 2020

Goldy’nin resimlerini yapmayı seviyorum


Kedi sahiplenme kararı hem kedi sahiplenen için hem de birlikte yaşayacak dostunuz için önemli bir karardır. Eve yavru yeni bir kedi getirmek, tıpkı bir bebek evlat edinmek gibidir. Yavru kedinin eve alışma süreci biraz zaman alabilir. Tüm bunların bilincinde olan Yüksel ailesi tesadüfen tanıdıkları 1 aylık Goldy’i sahiplenme kararı almışlar.

Özden-Tunca Yüksel çiftinin kızları Defne için aldıkları 1 aylık Goldy ile tanıştım. Defne Yüksel’den bana Goldy ile tanışma hikayesini ve sonrasını anlatmasını istedim.

Defne Yüksel

   

Defne Goldy ile tanışmasını anlatıyor;

Goldy henüz 1 aylık bir bebek. Sokak kedisiymiş. Annem ve babamla Bostanlı’da gezerken gördüm. Onu kucağıma aldım. Birbirimizi hemen sevdik. Annem kararsızdı. Düşünelim dedi. Bütün gece anneme Goldy’i sahiplenmek istediğimi söyledim. Annem beni kırmadı. Ertesi gün onu hemen aldık. Evimize geldik. Daha çok küçük olduğu için ona özel ilgi gösteriyorum. Evimize alışmasına yardımcı oluyorum. İlk geldiği gece çok güzel uyudu. Bizi hiç üzmedi. Veteriner süt vermemiz gerektiğini söyledi. Onu mamaya alıştırmaya çalışıyorum. Sık sık suyunu değiştiriyorum. Temiz su içmesi de önemliymiş.


 

Goldy benim kucağımda oturmayı ve oyun oynamayı çok seviyor. Uzaktan eğitime başlamadan önce, öğretmenim ve arkadaşlarımla da tanıştırdım. Hepsi Goldy’i çok sevdiler.

Öğretmenimiz Dünya resmi yapmamızı istedi. Dünya resmi yapıyordum. Dünyanın yarısı mavi renklerle çizdim. Üst kısmında Goldy’nin sarı renkli başını çizdim. Artık kedimin resimlerini yapmaya devam edeceğim.

Defne-Özden Yüksel

Koronavirüs salgını nedeniyle uzun süredir çocuklarla eve bağlandıklarını söyleyen anne Özden Yüksel Goldy’i sahiplenme kararlarını anlattı.  

“Kızım Defne birkaç yıldır evcil hayvan sahiplenmek istiyordu. Onun için doğru zamanı bekledik. Covid-19 virüsünden sonra çocuklar okula ve parklara eskisi gibi gidemiyor, arkadaşlarıyla görüşemiyor. Defne Goldy’i kucağına aldığında aralarındaki duygusal bağı hissettik. Birbirlerine çok çabuk alıştılar. Defne ve Goldy çok iyi anlaşıyorlar. Birlikte çok keyifli vakit geçiriyorlar. Kızıma iyi bir arkadaş oldu.


3 çocuğum var

Goldy’i gördüğümüzde biz de çok sevdik. Eşim ve ben kızımız Defne için Goldy’i sahiplendik. Oğlum Deniz, kızım Defne’den sonra bir oğlum da Goldy oldu. Artık 3 çocuğumuz var, diyorum.

Evcil hayvan sahiplenmenin zorluklarını biliyoruz. Tatile gidersek Goldy’i düşüneceğiz. Her gün onun da ihtiyaçlarının olduğunu biliyoruz. Tedavi masrafları olacak. Eşimle hepsini konuşup karar verdik. Terk edilen hayvanların sokaktaki hallerine çok üzülüyoruz. Bakamayacağımız bir canlıyı sahiplenmemiz gerektiği bilincindeyiz” dedi.

Defne Yüksel - Nurten Öğüt ve Goldy

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

21 Eylül 2020

Aktivist Sanatçılar 21 Eylül Dünya Barış Gününde, Savaşa Karşıyız Dediler


Merkezi İzmir de bulunan 35 ülke temsilcisi ile Türk kültür ve sanatını dünyaya tanıtmayı hedefleyen Uluslar arası Aktivist Sanatçılar Birliği 21 Eylül Dünya Barış Gününde Cumhuriyet Meydanı Atatürk anıtı önünde basın açıklaması yaptı.

Aktivistler her yıl çeşitli etkinliklerle kutladıkları 21 Eylül Dünya Barış Gününü bu yıl sosyal mesafeyi koruyarak ve gereken tedbirleri alarak Cumhuriyet alanında “Dünya Barış Günü Manifestosu” ile Doğu Akdeniz’deki emperyal güçleri protesto etmek için bir araya geldiler. Basın açıklamasına Karşıyaka Birliği Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Yıldırım, Suriye Edebiyatçılar ve Yazarlar derneği üyeleri katıldı.


Basın açıklaması öncesi 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.


Daha sonra Uluslar arası Aktivist Sanatçılar Birliği adına konuşan UASB Genel Başkanı şair-yazar Dr. Ümit Yaşar Işıkhan basın açıklamasın da “Bugüne kadar yanlış tarihlerde, yani 1 Eylül de kutlanan dünya barış gününün, 30 Ağustos 1981 yılında BM 57. Birleşiminde Genel Kurulun açılış günü olan Eylül’ün 3. Haftasını, 21 Eylül’ün Uluslararası Barış günü olarak kutlanmasına karar verildiğini ve BM kararı doğrultusunda 21 Eylül de kutlanması gerektiği” vurguladı.


UASB Genel Başkanı şair-yazar Dr. Ümit Yaşar Işıkhan; 21 Eylül Uluslararası Barış gününü şu an 160 ülke kutlamaktadır. Biz sanatçılar olarak, her zaman ve her yerde savaşa karşıyız. İnsanların barış içinde yaşamaları ve çoğalarak umutlarını gerçekleştirmeleri için yol açmak veya açılan yolu aydınlatmakla görevliyiz. Savaşta hep yoksul insanlar, mazlum halklar ve hiçbir suçu olmayan çocuklar ölüyor. Ve savaş, genellikle ırkçı, şoven ve emperyal emelleri olan ülkeler tarafından çıkarılıyor.


BM tarafından, bugün bütün dünyada, bütün ülkelerin ve tüm insanların düşmanlıklarını ve savaşı 24 saat süreyle durdurulması ve küresel ateşkesin ilan edildiği gün olması amaçlanmıştır. Bu amaçla; Bugün BM Merkezinde bulunan ve tüm dünya çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretilmiş “Barış Çanı” üzerinde “Çok Yaşa, Mutlak Barış” yazısı kazınmıştır. Tüm dünyada aynı gün saat 12.00 de barış çanı çalınmakta ve savaşta ölenler anılmaktadır.


Bugün 21 Eylül Dünya Barış Günün de tarihin süslü katillerinden, Afrika’daki milyonlarca insanın katili, Fransa’nın Doğu Akdeniz de savaş naraları atmasını ve komşu halkları kışkırtarak kendi emelleri doğrultusunda kullanmaya çalışmasını ve yaratmış olduğu ablukayı, 35 ülkede temsilcisi bulunan Uluslar arası Aktivist Sanatçılar Birliği olarak şiddetle protesto ediyoruz” dedi.


Işıkhan komşu Yunanistan’ın emperyal güçlerin maşası haline geldiğini ifade ederek Fransa’nın elinde kalmış, paslı silahları ve tamircilerini Yunanistan’a satarak, komşularıyla savaşa teşvik ettiklerini, yüzyıl önce Anadolu da yaşanan gelişmeleri ve yenilgilerini unuttuklarını, oyuna gelmemeleri için Yunanistan’ı uyarmak adına Yorgo’ya yazdıkları Mektubu okudu.

UASB Genel Başkanı şair-yazar Dr. Ümit Yaşar Işıkhan 

Basın açıklamasının ardından Uluslararası Stratejik Analiz Yönetişim İnovasyon Düşünce Derneği Başkanı Derya Tüzen Nazım Hikmet’in “Kız Çocuğu” şiirini okudu.

 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

20 Eylül 2020

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’da “Misak-ı Millimiz Mavi Vatanımızdır” dedi

CKD Türkiye'nin Mavi Vatan üzerindeki egemenlik haklarına dikkat çekmek ve Mavi Vatan savunmasın da kadın hareketinin bir parçası olduğunu vurgulamak üzere imza kampanyası başlattı.

Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şubesi “Misak-ı Millimiz Mavi Vatan, Kuvayi Millliyemiz Donanmamızdır” imza kampanyasına desteğin hızla büyüdüğünü ilk imzacılardan birinin Sümerolog -Yazar Muazzez İlmiye Çığ söyledi.  


CKD İzmir Şubesinin bu konudaki açıklaması şöyle:

Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, yedi düvele karşı verdiğimiz ve zaferle çıktığımız Kurtuluş Savaşı, dünyada bir milletin emperyalist devletlere karşı savaşarak topraklarını kurtardığı ilk savaştır. Birçok mazlum millet Kurtuluş Savaşımızla cesaretlenmiş ve bağımsızlık savaşlarını vermişlerdir. Ancak zengin Batı devletlerinin mazlum ülkeler üzerinde hak sahibi olma iddia ve çabaları şekil ve söylem değiştirerek devam etmektedir. Mazlum ve gelişmekte olan ülkelerin bu küresel emperyalist tahakküme karşı verdikleri onurlu mücadele de hız kesmeden sürmektedir. Büyük önderimiz “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözlerini, mazlum ülkelerin “emperyalizmi mahv ve perişan edeceğini” bilerek söylemiştir.

1923’te, denizlerinde üç beş gemi dışında donanma gemisi olmadan kurulan Cumhuriyetimiz, zamanla gemicilikte ilerlemiş ve özellikle Deniz Kuvvetlerimizin değerli kurmay kadrosunun çalışmalarıyla milletçe mavi vatan bilincine erişmemizde büyük yol almıştır. Donanmamızın da milli üretim ağırlıklı güçlendirilmesiyle Devletimiz, mavi vatanındaki hukuki haklarına dayalı olarak, denizlerimizdeki enerji kaynaklarımızı araştırmaya başlamıştır. Bu durum, Türkiye üzerinde hâlâ hak iddia edebileceği gaflet ve delaletinde bulunan emperyalist devletleri çileden çıkarmaktadır. Binlerce kilometre öteden Akdeniz’e üşüşen bu iflah olmaz emperyalist devletlerin istediği, Türkiye’nin, sınırları denizin kıyısında biten bir ülke olması ve kendi denizlerindeki zenginliklere gözünü kapamasıdır. Emperyalist devletler, asla ulaşamayacakları bu emellerine ne yazık ki avuçları içine aldıkları komşularımızı da alet etmektedir.

Bizler 100 yıl önce Atamızın önderliğinde, on binlerce şehit vererek vatanımızı savunmuş bir milletin evlatlarıyız. İnsanlığa örnek olan Kurtuluş Savaşımızı Erzurum Kongresi’nde alınan “Misak-ı milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez” ve “Kuvayı Milliyeyi etken ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır” kararlarıyla başlattık. Bugün de mavi vatanımıza göz dikenlere “Misak-ı Millimiz Mavi Vatan, Kuvayı Milliyemiz Donanmamızdır” sözleriyle cevap veriyoruz.

Bizler Türk kadınları olarak, kendi özgürlük mücadelemizin ülkemizin bağımsızlık mücadelesinden ayrı olamayacağını, haklarımıza ancak bağımsız, özgür ve gönençli vatanımızda kavuşacağımızı biliyoruz. Dosta düşmana duyururuz: 100 yıl önce Kurtuluş Savaşında topraklarımızı savunduğumuz gibi, bugün de mavi vatanımızı savunmaya kararlıyız!


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Eylül 2020

Endüstriyel Antikacı Selami Tatlıcıbaşı; Restorasyon benim hobim


Uzun yıllar kamu sektöründe çalıştıktan sonra hobi olarak başladığı mekanik koleksiyon merakı Selami Tatlıcıbaşı’na atölye kurdurdu.

Tatlıcıbaşı, her türlü mekanik koleksiyonlara restorasyon hizmeti verdiğini 2000 yılında hobi olarak başladığı 2005 yılından sonra depolama sorunu yaşadığı için koleksiyonunun bir kısmını satmak durumunda kaldığını söyledi.

Kurumsal antika koleksiyon tedarikçisi, Selami beyi dükkanında ziyaret ettim. Topladığı antikalarla tarihe bir yolculuk yaptım, ilginç antikalardan nazi tank katilinin jeneratörü ile karşılaştım. İlginç hikayelerle dolu dükkanında Selami Tatlıcıbaşı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1961 yılı İzmir doğumluyum. Türkiye Elektrik Kurumundan emekliyim. Endüstriyel restorasyon merakım hep vardı. Branşım makine. Hurda olan makineleri tamir etmek onları çalışır hale getirmek en büyük zevklerimden biri. Elime geçen ürünlerin parçalarının seri üretimi olmadığı için, parçanın üretilmesi hasarın giderilmesi, ilk orijinal hallerini görmek için yurt dışından kataloglarına ulaşıyorum, eksik parçaların tekrar üretilmesi dahil her bir aşamasıyla ilgileniyorum. Hobi tadında yaptığım için çok keyif alıyorum.  

İlk aldığınız parça?

1800’lü yılların ortalarında İngiliz üretimi meydan tulumbasıydı. Günümüzde sokaklardaki yangın hidrandları 1800’lü yıllarda sokak çeşmesi olarak kullanılıyor ve gerektiğinde hidrand olarak kullanılan bir üründü. Meydan tulumbasını da aslına uygun olarak restore ettik.  

Selami Tatlıcıbaşı-Nurten Öğüt

  

Sizi en çok heyecanlandıran parça hangisiydi?

Fransa’da ipek atölyesinde kullanılan ünlü bir markanın ipek ipliği koparan bir makine. Özel bir üretimdi fakat bana geldiğinde çok hasarlıydı. Eksik parçaları vardı, ahşap resterasyonunu yaptık. Duvara asılarak kullanılıyormuş, biz de orijinal durumuna getirdik. Şu an Bursa’da bir fabrikada sergileniyor.  

Müşteri profiliniz nasıl?

Antika’da belli bir müşteri profili yok. Genel de koleksiyonerler refah durumu iyi kişiler. Koleksiyoner olmak ekonomik birikiminizin olmasını gerektiriyor. Koleksiyonerler aldıkları ürünleri satmıyorlar. Türkiye’de çok güzel koleksiyonlar var. Çok koleksiyon meraklıları var. İnternet üzerinden satış yaptığımız için koleksiyon meraklıları bize kolay ulaşabiliyor.  

Elinize geçen değerli birkaç ürünün hikayesini anlatır mısınız?

O kadar çok ki. Hepsinin bir hikayesi var. Şu an dükkanımızda sergilediğimiz engelli koltuğu çok özel bir ürün. Ahşap taşıyıcı gövdeli ileri geri ve sağa sola hareket edebiliyor. Dünyada üretilen ilk mekanik engelli koltuğu. 1917 yılında Martin Gruloy adında bir konstrüktör sipariş üzerine tasarlamış. Çok özel bir mekanik uygulama. Bize ulaştığında çalışamaz durumdaydı. İki buçuk ay süren bir restorasyon çalışmasından sonra çalışabilir duruma getirdik.

Nazi tank katilinin Jeneratörü

Ferdinand veya Elefant olarak da anılan bu tank aslen bir tank avcısıydı. Diğer tankları imha etme amacıyla üretilmişti. Ferdinand Porsche tarafından tasarlanan ve üretilen bu tankın üretimine 1943 yılında başlanıldı ve 91 adet üretilip üretim aynı yıl sonlandırıldı. Savaş sırasında genellikle geride bekleyen bu tank düşman tanklarını hedef alarak onları imha ediyordu. Düşmanlar için tam bir baş belasıydı.

Dünyanın ilk piyano robotu.

1897 Arolian Company amerika üretimi, kategorisinde tek “Metrostyle Themodist” modeli toplam yedi adet üretilen solo bağımsız robot. Türkiye’de sadece bizde var. 4’ü müzede 3 şahıslarda. Benim için en zor restorasyonlardan biriydi. Amerikan piyano müzesinden temin edilen kullanım kitapçığındaki teknik detaylara bağlı kalınarak mükemmel restore edildi​. Başardım ve çalışır hale getirdim. Avrupa’da müzayede de 21.700 euroya satılmıştır. Üretildiği yıldaki fabrikasyon kondüsyondadır.

Çalışma Şekli

Piyanoya dayanarak sabitlenir. Sadece iki pedala basarak kağıt roller plaktaki eseri ahşap mekanik parmaklarla tuşlara basarak hatasız çalar. Kağıt roller çalar laterna sistemiyle çalışır. Minik boyutlu 186 adet vakum hücresine iki adet körük kumanda eder. Her Amerikan piyanoya uygundur.


Bu mekanik makinelere nasıl ulaşıyorsunuz?

Bu işleri yapan aracılarımız var. Açık arttırma satış merkezi olan EBay’de ürünleri sürekli takip ediyorum. EBay mekanik bölümünde 36 bin parça var. Bilgisayarın başına geçip tek tek parçaları incelemeye başlayınca nasıl vakit geçiyor anlamıyorum. İlgimi çeken parçaları detaylı inceleyince sabahladığım oluyor. Satın aldığımız ürün elimize geçmeden incelemeleri tamamlıyorum. Bu da çok ciddi zamanımı alıyor.

Antika pazarlarına ve antika fuarlarına katılıyor musunuz?

İstanbul’da 2016-2017 yıllarında düzenlenen antika fuarlarına katıldım. Ayrıca TÜYAP’ta düzenlenen fuara katıldım.

İstanbul Antikacılar Derneği’nin de destek verdiği İstanbul Kadıköy tarihi Salı pazarında her pazar günü düzenlenen antika pazarına her türlü antika ürünlerin sergilendiği pazara katılıyoruz. Dünyadan da koleksiyonerlerin ilgi gösterdiği bir antika pazarı. Satıcılar güvenilir, mali kayıtları olan ürünler satılıyor.

İzmir’de Karaca Butik Antika Pazarına katılıyoruz. İyi organizasyonlarda koleksiyonerlerle buluşmaya devam edeceğiz.

Çok çeşitli ürünleriniz var. Neden Antik Radyo ismini kullanıyorsunuz?

Bu işe başladığımızda radyo, gramofon ağırlıklı çalışıyorduk. Antik Radyo tescilli bir isim. Marka olduk. Dikiş makineleri, hesap makineleri, krikolar, radyolar, saatler, mobilyalar, terazi ve kantarlar, pikap, telefon, ilkel mekanikler, gramofon, erken dönem daktilo, ilkel tartı, facit, yazar kasa, konsollar, deniz fenerleri, kahve kavurma makineleri gibi çok çeşitli ürünlerimiz olsa da Antik Radyo ismiyle devam edeceğiz.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

 

 

 

 

 

18 Eylül 2020

Germiyan’a özgü ürünler


İzmir’in Çeşme ilçesinde yer alan Germiyan, Slow Food olarak adlandırılan yavaş gıda hareketine katılan Türkiye’nin ilk mahallesi (köyü). Katkısız gıdalar ve geleneksel yemekleri ile ön plana çıkan Germiyan binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Slow Food hızlı yemek tüketimine karşı başlatılan bir hareket. “Fast food” karşıtı, doğal bir şekilde topraktan elde edilen besini aslına uygun bir şekilde işlemek ve tabağa aktarmak slow food’un temelini oluşturuyor.

Germiyan’ın içine girdiğiniz anda diğer beldelerden farklı oluşunu hemen göreceksiniz. Özenle boyanmış evlerin duvarlarına yapılan rengarenk resimleri görmek için Germiyan ziyaretçileri her geçen gün artıyor.   

Germiyan köyü girişinde yaz döneminde her gün kışın ise hafta sonları stant açan Özcan Şengönül organik ürünlerden oluşan gıdalar satıyor. Evinin karşısında tezgah açan Şengönül kendi tarlasında yetiştirdiği sebzeler ve meyveleri satıyor. Oldukça sempatik olan köy halkından biri olan Özcan Şengönül mevsimsiz turfanda ürün kullanmadıklarını, Germiyan’a özgü ürünler sattığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:


“Emekliyim. Germiyan’dan kız aldım ve buraya yerleştim. İstanbul’dan, Ankara’dan, Türkiye’nin her yerinden turlarla Germiyan’a geliyorlar. Benim sattığım ürünleri çok beğeniyorlar. Germiyan’da temiz tarım ve bilinçli üretim yapıyoruz. Kendi yetiştirdiğim Germiyan’ın yerli nohutu çok beğeniliyor. Evde eşimin yaptığı hepsi organik erişte, çorbalık olarak kesilmiş erişte, kendi bahçemizde baktığımız tavukların yumurtaları, tarhana, turşular, kendi zeytinliğimizden yaptığımız zeytinyağı sebzeler ve meyvelerimizi uygun fiyata satıyorum. Hafta içi bahçemle uğraşıyorum. Şimdi zeytin zamanı, zeytine gidiyorum. Özellikle İzmir merkeze çok yakın Germiyan’a tüm İzmirli ziyaretçilerimizi bekliyorum. Tüm bir gün hiç sıkılmadan çok keyifli vakit geçirebilirler. Güzel bir kahvaltı sonrası sokaklarımızı gezerek fotoğraf çekebilirler. Bizlerle sohbet edebilirler. Kahve ve çay içilebilecek çok güzel yerlerimiz var. Doğal ürünlerimizden satın alabilirler” diye konuştu.


 

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

17 Eylül 2020

Tandır Ekmeği Geçim Kaynağı Oldu


İzmir’in Konak ilçesinde tarihi yerlerden olan Kadifekale surları yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri. Kadifekale surları içinde halı, kilim dokuyan kadınlar ve evlerini geçindirmek için tandır ekmeği yapan kadınlar hem geleneklerini yaşatıyor, hem de evlerinin geçimini sağlıyor.

Kadifekale surları içinde tandır ekmeği yaparak satan 4 çocuk annesi Riskiye Özal Batman’dan İzmir’e geldiğini çocuklarının okul masrafları için bu işi yapmak zorunda olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sürekli sıcak tandır ocağına bakmaktan gözlerim görmüyor. Özellikle yaz aylarında sıcak havalarda bir de tandır ateşi önünde çok zor olsa da çalışıyorum. Fakat geçinmek için her şeye katlanıyorum. Kızım yeni üniversiteyi bitirdi. Bir iş bulamadı. Ben tandır ekmeği yapmaya devam ediyorum. Kadifekale surları içinde on bir kadın tandır ekmeği yapıyoruz. Pagos üretici pazarı kurulduğu gün kalabalık oluyor. Diğer günler çok iş olmuyor. Ben yine de ocağımı yakıp müşteri bekliyorum. Hamuru kendim yapıyorum. Ne kadar satış olacağını bilmediğim için günde birkaç kez hamur yoğurduğum oluyor. Ekmek satmazsak geçinemeyiz” diye konuştu. 


Ekmek almak için Kadifekale’ye gelen Aynur Ekiz Şirinyer’den geldiğini daha önceki Kadifekale’yi ziyaretinde de Riskiye hanımdan tandır ekmeği aldığını, sıcacık tandır ekmeğini peynir ve çay ile yiyeceğini söyledi. Doğal olan tandır ekmeğini çok sevdiğini de sözlerine ekledi. 

Nurten Öğüt-Riskiye Özal

 

 

 

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT