Ressam Sultan Gökdemir'in Narlıdere'deki "Atölye 3A" isimli sanat tasarım atölyesine konuk oldum. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü mezunu olan Sultan Gökdemir ile gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşide çalışmalarını ve projelerini konuştuk.
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü
mezunuyum . 2017 yılında lisans eğitimini bitirdikten sonra Narlıdere de bir
arkadaşımla birlikte (Atölye 3 /A ) isimli atölyemizi açtık. Atölyede
resim dersleri veriyoruz, aynı zamanda resim çalışmalarımıza da
burada devam ediyoruz.
Resim
yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Resim
yapmaya 2007 yılında ,İzmir Resim Heykel Müzesinde Resim atölyelerinde Cemal Varol ve Yasemin Bayık hocalarımdan eğitim alarak başladım. Atölyelerinde desen yağlıboya dersleri aldım.
Daha
sonra güzel sanatlar fakültesine hazırlandım ve sınavlara girdim. Eğitimime
akademiye girerek devam ettim. 9
Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde lisans eğitimini
tamamladım. Çok şanslıydım çok iyi hocalardan eğitim aldım .
İlk
serginiz ne zaman gerçekleşti?
Önceden
de belirttiğim gibi eğitimimi 2017 yılında tamamladım. Eğitim
sürecinde öğrencilik yıllarında çeşitli yarışmalara karma sergilere
katıldım, buralarda eserlerim sergilendi.
2016
yılında Uluslararası Exlibris yarışması Neptün' nün Rüyası Gdanks Polonya, 2011
yılında "Turgut Pura Resim Yarışması" sergileme aldım.
74. Devlet
Resim Heykel yarışması Özgün baskıda 2018 yılında sergileme aldım. Bu eserim
şimdi Erzurum Üniversitesi Resim Heykel Müzesi Sanat galerisi
koleksiyonunda bulunuyor.
Eğitimim bittikten sonra ilk kişisel sergimi 2018 Yılında İzmir Türk Amerikan dostluk derneği sergi salonunda açtım.
Daha
burada saymanın çok zaman alacağını düşündüğüm için bu konuyu kısa
geçeyim, bir çok karma sergilerde bulundum.
İlk
eserinizi ne zaman kime sattınız hatırlıyor musunuz?
Güzel bir soru, ürettiğim eserleri satmak istiyorum ama gerçekleşmesi çok zor. Yine de ilk öğrencilik günlerinde gravürlerimden iki tanesini bir doktora
satmıştım bu da beni çok sevindirmişti. Günümüzde evlerine bir
sanat eseri almak isteyen duvarına gerçekten bir tablo asmak isteyen kaç kişi
var?
Sanatçının
eserlerini satması çok önemli, biz sanatçılar ürettiklerimizin toplumda karşılık buluyor olmasını
istiyoruz. Bu
satış işlerini sanatçılar kendileri yapamaz. Bir pazarlama işi, ürettiklerimi pazarlamak benim yapmakta zorlandığım bir şey. Biz sanat eseri yaparız ama pazarlamak ayrı bir durumdur, bu galerilerin işidir.
Daha
sonra sergimde birkaç eserim satıldı. Galerilerde
İzmir'de çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Biz sanatçılar da İstanbul 'da bağlantılar kurmaya
çalışıyoruz.
Resimlerinizde
Tema ve renkler ne kadar yer alıyor bunun sizdeki değerlendirmesi nasıl
oluyor?
Resim
yaparken bütün renkler sizindir, hepsini de kullanmak size ayrı keyif verir
ayrım yapamazsınız, ama ruhsal durumlar seni ve renkleri yönetir. Sanatçı
renklere değil daha çok tema ve istediğine odaklanır. Renkler
kendiliğinden ortaya çıkar. Bunu
renk ve bütün medyumlarla aktarmaya çalışırsınız.
Örneğin, mezun olurken tema olarak Hetorotopik mekan tasvirleri üzerinden
çalışmalar yaparak mezun oldum . Bu çalışmalarımı gravür yağlıboya, ağaç baskı gibi tekniklerle ürettim. Daha sonra da bellek mekanları
resimleri serisi geldi. Bu seri çalışmalarım İzmir'in belleğinde yer
almış mekanlardı.
Gravür
dediniz bize gravürün nasıl gerçekleştiğinden, tekniğinden biraz
bahseder misiniz?
Gravüre
çukur baskı da denir, metal plakaya kazıma veya asitle indirme
yöntemiyle resim plakaya yapılır. Basılmak üzere,
plakaya hazırlanan resim en son boya verilerek baskı makinasında
preslenen resim
kağıda geçer. 15. yüzyılda Almanya, İtalya gibi ülkelerde uygulanmaya
başlanmış ve 17. yüzyılda bu tekniğe o dönemin ressamları da katkı
koymuşlardır.
Günümüzde
linol ,ağaç baskı daha çok uygulanır ama gravürü uygulayan azdır. Gravürü en
fazla uygulayan sanatçı da İspanyol sanatçı Francisco Goya'dır. 1790
yıllarında Bakır levhalara asitle yapılan çok sayıda gravürleri vardır. Beni de
etkileyen Goya'nın zamanın tanığı sergisi İstanbul'a geldiğinde eserleri görme şansım olmuştu. Eserlerinden çok etkilendim. Gravür tekniğini öğrendim. Benim için çok zevk alarak çalıştığım bir tekniktir.
Sizin için İzmir nasıl bir kent burada yaşamaktan memnun
musunuz?
Ben İzmir' de doğmadım ama İzmir'de büyüdüm bu kent benim
karakterimi oluşturan beni şekillendiren bir yer. Bunu çok belirgin
yaşamışımdır, İzmir'den başka bir yere gittiğim zaman bana nerelisin diye
sorulunca İzmirliyim diyorum. Bana belli haliniz tarzınızdan anlaşılıyor
diyorlar. Nasıl oluyor bilemem ama bu kent insanı şekillendiriyor
kimliğinizi burada ediniyorsunuz. İzmir'in beni üzen yanları da yok değil. İzmirde
kentin tarihini kent kimliğini mekanlarını, doğal dokuyu her gün acımasızca yok
ediyoruz. Doğaldır ki bu da beni herkes gibi çok üzüyor.
Resim çalışmalarım da bunları görünür kılmak üzerine şekilleniyor. Bu
kentte en güzel yapıların mimarinin görmezden gelinip, ihmallerle, onların
teker teker yok olmasına maalesef tanık oluyoruz.
Ben
bir sanatçı olarak onları görünür kılmak, sanatsal bir dille anlatmak, kendimi
böyle ifade etmek durumundayım .Sanat böyle bir güç barındırır mı? Onu da bilemem.
Kendimize Sanat'ın
bir işlevi var mıdır? diye bir soru sorarsak cevap olarak sanat
görünmez olanı görünür kılar demeliyiz. Çünkü
sanatçı olarak sizi hep rahatsız eden konulardır bunlar.
Yakın bir tarihte serginiz var mı?
Bu günlerde planları gerçekleştirmek güç. Yakın
zamanda olur mu? bilemem. Pandemi süreci bitince normalleşmeye geçtiğimiz dönemde kentin doğası ve ağaçlar
üzerine, yeni çalışmalarım sürüyor en geç Ekim'de bir sergi planlıyorum.
Son
olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Her şeyden
önce size çok teşekkür ediyorum. Bu kentte yaşayan, sanatçıları zenaat
erbablarını sayfanıza taşıdığınız için. İzmir de eksik olan açığı siz çok
önemli bir görevle yerine getiriyorsunuz. Bizim var olduğumuzu görünür
olduğumuzu önemsemek çok kıymetli, bir kentin sanatı kültürü estetiğidir o kenti
kent yapan onlar bir tür iletişim elçileridir. İyiki sanat var, iyi ki sanatçılar
var. Sanat sever duyarlı insanlar var. Çok teşekkürler.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT