10 Şubat 2021

Gravür Sanatçısı ve Ressam Sultan Gökdemir; Gravür tekniği çalışmaktan zevk alıyorum

Ressam Sultan Gökdemir'in Narlıdere'deki "Atölye 3A" isimli sanat tasarım atölyesine konuk oldum. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü mezunu olan Sultan Gökdemir ile gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşide çalışmalarını ve projelerini konuştuk.


Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 

9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü mezunuyum . 2017 yılında lisans eğitimini bitirdikten sonra Narlıdere de bir arkadaşımla birlikte (Atölye 3 /A  ) isimli atölyemizi açtık. Atölyede resim dersleri veriyoruz, aynı zamanda resim çalışmalarımıza da burada  devam ediyoruz.

Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Resim yapmaya  2007 yılında ,İzmir Resim Heykel Müzesinde Resim atölyelerinde Cemal Varol ve Yasemin Bayık hocalarımdan eğitim alarak başladım. Atölyelerinde desen yağlıboya dersleri aldım.

Daha sonra güzel sanatlar fakültesine hazırlandım ve sınavlara girdim. Eğitimime akademiye girerek devam ettim. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde lisans eğitimini  tamamladım. Çok şanslıydım çok iyi hocalardan eğitim aldım .

İlk serginiz ne zaman gerçekleşti?

Önceden de belirttiğim gibi eğitimimi 2017 yılında tamamladım. Eğitim  sürecinde  öğrencilik yıllarında çeşitli yarışmalara karma sergilere katıldım, buralarda eserlerim sergilendi.

2016 yılında Uluslararası Exlibris yarışması Neptün' nün Rüyası Gdanks Polonya, 2011 yılında "Turgut Pura Resim Yarışması" sergileme aldım. 


74. Devlet Resim Heykel yarışması Özgün baskıda 2018 yılında sergileme aldım. Bu eserim şimdi Erzurum Üniversitesi Resim Heykel Müzesi Sanat galerisi koleksiyonunda bulunuyor.  

Eğitimim bittikten sonra ilk kişisel sergimi 2018 Yılında İzmir Türk Amerikan dostluk derneği sergi salonunda açtım.

Daha burada saymanın çok zaman alacağını düşündüğüm için bu konuyu kısa geçeyim, bir çok karma sergilerde bulundum.

İlk eserinizi ne zaman kime sattınız hatırlıyor musunuz?

Güzel bir soru, ürettiğim eserleri satmak istiyorum ama gerçekleşmesi çok zor. Yine de ilk öğrencilik günlerinde gravürlerimden iki tanesini bir doktora satmıştım bu da beni çok sevindirmişti. Günümüzde  evlerine bir sanat eseri almak isteyen duvarına gerçekten bir tablo asmak isteyen kaç kişi var?

Sanatçının eserlerini satması çok önemli, biz sanatçılar ürettiklerimizin toplumda karşılık buluyor olmasını istiyoruz. Bu satış işlerini sanatçılar kendileri  yapamaz. Bir pazarlama işi, ürettiklerimi pazarlamak benim yapmakta zorlandığım bir şey. Biz sanat eseri yaparız ama pazarlamak ayrı bir durumdur, bu galerilerin işidir.

Daha sonra sergimde birkaç eserim satıldı. Galerilerde İzmir'de çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Biz sanatçılar da  İstanbul 'da bağlantılar kurmaya çalışıyoruz.

Resimlerinizde Tema ve renkler ne kadar yer alıyor bunun sizdeki değerlendirmesi nasıl oluyor?

Resim yaparken bütün renkler sizindir, hepsini de kullanmak size ayrı keyif verir ayrım yapamazsınız, ama ruhsal durumlar seni ve renkleri yönetir. Sanatçı renklere değil daha çok tema ve istediğine odaklanır. Renkler kendiliğinden ortaya çıkar. Bunu renk ve bütün  medyumlarla aktarmaya çalışırsınız.

Örneğin, mezun olurken tema olarak  Hetorotopik mekan tasvirleri üzerinden çalışmalar  yaparak mezun oldum . Bu çalışmalarımı gravür  yağlıboya, ağaç baskı gibi tekniklerle ürettim. Daha sonra da bellek mekanları  resimleri serisi  geldi. Bu seri çalışmalarım İzmir'in belleğinde yer almış mekanlardı.


Gravür dediniz bize gravürün nasıl gerçekleştiğinden, tekniğinden biraz bahseder misiniz?

Gravüre çukur baskı da denir, metal plakaya kazıma veya asitle indirme yöntemiyle resim plakaya  yapılır. Basılmak üzere, plakaya  hazırlanan resim en son boya verilerek baskı makinasında preslenen resim kağıda geçer. 15. yüzyılda  Almanya, İtalya gibi ülkelerde uygulanmaya başlanmış ve 17. yüzyılda bu tekniğe o dönemin ressamları da katkı koymuşlardır.

Günümüzde linol ,ağaç baskı daha çok uygulanır ama gravürü uygulayan azdır. Gravürü en fazla uygulayan sanatçı da İspanyol sanatçı Francisco Goya'dır. 1790  yıllarında Bakır levhalara asitle yapılan çok sayıda gravürleri vardır. Beni de etkileyen  Goya'nın zamanın tanığı sergisi İstanbul'a geldiğinde  eserleri görme şansım olmuştu. Eserlerinden çok etkilendim. Gravür tekniğini öğrendim. Benim için çok zevk alarak çalıştığım bir tekniktir.

Sizin için İzmir nasıl bir kent burada yaşamaktan memnun musunuz?

Ben İzmir' de doğmadım ama  İzmir'de büyüdüm bu kent benim karakterimi oluşturan beni şekillendiren bir yer. Bunu  çok belirgin yaşamışımdır, İzmir'den başka bir yere gittiğim zaman bana nerelisin diye sorulunca İzmirliyim diyorum. Bana belli haliniz tarzınızdan anlaşılıyor diyorlar. Nasıl oluyor bilemem ama bu  kent insanı şekillendiriyor  kimliğinizi burada ediniyorsunuz. İzmir'in beni üzen yanları da yok değil. İzmirde kentin tarihini kent kimliğini mekanlarını, doğal dokuyu her gün acımasızca yok ediyoruz. Doğaldır ki bu da beni herkes gibi çok üzüyor. 

 Resim çalışmalarım da bunları görünür kılmak üzerine şekilleniyor. Bu kentte en güzel yapıların mimarinin görmezden gelinip, ihmallerle, onların teker teker  yok olmasına maalesef tanık oluyoruz. 

Ben bir sanatçı olarak onları görünür kılmak, sanatsal bir dille anlatmak, kendimi böyle ifade etmek durumundayım .Sanat böyle bir güç barındırır mı? Onu da bilemem.

Kendimize Sanat'ın bir işlevi var mıdır? diye bir soru sorarsak cevap olarak sanat görünmez olanı görünür kılar demeliyiz. Çünkü sanatçı olarak sizi hep rahatsız eden konulardır bunlar.


Yakın bir tarihte serginiz var mı?

Bu günlerde planları gerçekleştirmek güç. Yakın zamanda olur mu? bilemem. Pandemi süreci bitince normalleşmeye geçtiğimiz dönemde kentin doğası ve ağaçlar üzerine, yeni çalışmalarım sürüyor en geç Ekim'de bir sergi planlıyorum. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Her şeyden önce size çok teşekkür ediyorum. Bu kentte yaşayan, sanatçıları zenaat erbablarını  sayfanıza taşıdığınız için. İzmir de eksik olan açığı siz çok önemli bir görevle yerine getiriyorsunuz. Bizim var olduğumuzu  görünür olduğumuzu önemsemek çok kıymetli, bir kentin sanatı kültürü estetiğidir o kenti kent yapan onlar bir tür iletişim elçileridir. İyiki sanat var, iyi ki sanatçılar var. Sanat sever duyarlı insanlar var. Çok teşekkürler.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder