35 yıl önce 26 Nisan 1986'da Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü ünitesinde bir patlama meydana gelmişti. Kaza sonucu çevreye yayılan ve etkileri nesiller boyu devam eden radyasyondan milyonlarca insan, doğa ve birçok canlı etkilendi.
Çernobil felaketinin 35.yılında İzmirliler Gaziemir'deki kaçak olarak gömülmüş radyoaktif atıklar nedeniyle Gaziemir Belediyesi, TMMOB, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası Emrez mahallesi'ndeki İzmir'in Çernobil'i olarak bilinen nükleer atıklara dikkat çekti. Gaziemir'deki eski kurşun fabrikası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında nükleer atıkların 14 yıldır temizlenmediğine vurgu yapıldı.
Açıklamaya Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) İzmir Yaşam Alanları Platformu, çevreciler ve bölge sakinleri katıldı. Basın açıklamasını TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay okudu. Açıklamada, merkezi hükümete sorular yönetildi. İşte o sorular;
Gaziemir'de depolandığı anlaşılan radyoaktif ve zehirli maddelerin bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır? Alan ne zaman temizlenecektir?
Bölgeden uzaklaştırılacak atık miktarı nedir nerede bertaraf edilecektir?
Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir?
Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?
Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışmalar nelerdir?
Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?
Firmaya kesilen çevre cezası ile ilgili süreç nedir?
Ülkeye girişi yasak olan atıkları, bahçesine gömen ve başka bir alanda faaliyetine devam eden firma ile ilgili yürütülen süreçler nelerdir?
İlgili kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir? "İdari ve adli süreçler yürütülsün" TMMOB İzmir İl Koordinasyonu Kurulu, İzmir Barosu, ve İzmir Tabip Odası'nın konunun takipçisi olduğunu belirten Kınay, "İlgili kurum ve kuruluşları sorularımızın cevaplanması, kamuoyunu bilgilendirme ve bu süreçte görevini ihmal eden ilgili kurum ve kuruluşlar ile ilgili gerekli idari ve adli süreçlerin yürütülmesi için gereğinin yapılması çağrımızı tekrarlıyoruz" dedi.
35 yıl geçmiş tehlike devam ediyor
Gaziemir Belediye Başkanı Arda'da alanın önce kamulaştırılması ardından temizlenmesi gerektiğini söyledi. Belediye Başkanı Halil Arda konuya dikkat çekmek için "30 Nisan Cuma günü büyük bir kampanya başlatarak her hafta cuma günü saat 11.00'de atıkların bulunduğu yerde 10 dakikalık "duran adam" eylemi gerçekleştirecek. Her hafta bir milletvekili, bir belediye başkanının yanı sıra çevre sorunlarıyla boğuşan kentlerin temsilcileri de dayanışmayı artırmak adına eyleme özel olarak davet edilecek. Eylemde İzmir'deki ve Türkiye'deki çevre örgütleri, odalar ve Gaziemirliler de en ön sırada yer alacak. Dün burasıyla ilgili zoom üzerinden toplantı yaptık. Buradaki atıkların 130 yıl daha tehlike saçacağını öğrenince tüylerim diken diken oldu. Burası kamulaştırılmadan bu sorun çözülemez. Herkez topu birbirine atıyor. Burası hemen koruma altına alınmalı" dedi.
Konuyla ilgili İzmir Yaşam Alanları Meclisi adına konuşan Yüksel Keleş şu ifadelere yer verdi;
Nükleer enerjinin üretimi, güvenilir hiç bir yanı olmayan, en tehlikeli enerji üretim yöntemidir. Radyoaktif atıklardan korunmanın olanaksızlığı, tehlikenin boyutunu korkunç seviyelere çıkartırken, tehlikenin boyutu kitlesel ve küresel bir büyüklük taşımakta. Ülkemizde de 1970'li yılların başlarında, nükleer santral sahası için fizibilite ve yer araştırmaları çalışmaları yapılıp, nükleer santral için Mersin-Akkuyu, Sinop-İnceburun ve Kırklareli-İğneada sahaları belirlenmişti. Tam da bu nedenle Çernobil felaketi sonrası nükleeri gözü kapalı savunan yöneticiler, bürokratlarla karşılaşıldı. Onlar ki, sermayenin çıkarı için radyasyonlu çayları içtiler, nükleeri savunan yalanları söylediler. Çernobil'in yarattığı felaket, nükleerle ilgili çalışmaları Türkiye'de 90'lı yılların sonlarına kadar öteledi. Ülkemizde bu güne kadar nükleer enerji santralleri faaliyete geçmemiş olmasına rağmen, kentimizin tam ortasında Gaziemir'de bir nükleer atık mezarlığı var. Bu mezarlık yaklaşık 20 yıldır, 70 dönüm bir alanda, Gaziemir'de zehir saçıyor. Yaşam alanları için bu kadar büyük tehlikelerle dolu bir teknolojinin ülkemizde kullanılacak olması ve santral inşaatlarının yürütülmesi kabul edilemez. Bu santrallerin proje aşamasındayken bile yaşam alanlarına ne kadar çok zarar verdiği açıktır.
Radyoaktif atıkların öyküsünü kısaca hatırlayalım;
Atıklar Gaziemir'de 1940'lı yıllarda kurulan Aslan Kurşun Fabrikası sahasında ilk kez 2007 yılında tespit edilmişti. Daha sonra kapanan fabrikanın bahçesindeki radyoaktif atıklar için uzun tartışmalardan ve yürütülen yasal mücadelelerden sonra 2013 yılında fabrikanın sahiplerine 50 milyon 79 bin 900 TL. ceza kesilmişti. Bu ceza miktarı o güne kadar ülkemizde bir seferde verilen en büyük çevre para cezasıydı. Yine uzun itiraz süreçleri sonucunda para cezası 2020 yılında onandı. 2021 yılına geldiğimizde ise geçen 14 yıllık zaman diliminde atıkların aynı yerde bırakıldığı ve Gaziemir insanlarının 14 yıldır radyoaktif atıklarla yaşaya devam ediyor.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT