30 Haziran 2021

"Yürekteki Parmak İzleri" kitabı için imza günü düzenlendi


Eski İzmir Polis Emeklileri Derneği Başkanı Aydan Erdurak tarafından kaleme alınan  "Yürekteki Parmak İzleri" kitabı için imza günü ve müzik dinletisi düzenlendi.

30 Haziran Çarşamba günü Dilek Cafe'de düzenlenen etkinliğe çok sayıda kitapsever katıldı. 


Program Ercüment Gümüşel'in müzik dinletisiyle başladı. Daha sonra okuyuculara kendi şiirlerinden okuyan Aydan Erdurak imza gününde kendisini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür ederek şu ifadelere yer verdi; 


"1962 yılından beri yazdığım şiirlerimi bir kitapta toplamak istedim. Polislik mesleğime başladığımda bir süre şiir yazmaya ara versem de şiire ilgim hep vardı. 1984 yılında emekli olunca tekrar şiir yazmaya başladım. 230 şiirimin bulunduğu kitabımı "Yürekteki Parmak İzleri" ismiyle çıkardım. 1 ay kadar önce kitabım okuyucuyla buluştu. İlk imza etkinliğimi Erdek Polis Kampında yaptık. 2. imza etkinliğimizi bugün Dilek Cafe'de gerçekleştiriyoruz. Dostlarım burada benimle olduğu için çok güzel bir etkinlik oldu. Kendi adıma çok mutluyum. İzmir Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Nuran Çağatay ve Yönetim kurulu beni bu özel günümde yalnız bırakmadılar. Gelemeyen telefonla beni arayan çok arkadaşım oldu. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 


29 Haziran 2021

Gazeteciler tek ses oldu; gazeteciliği boğamayacaksınız


İzmir Gazeteciler Cemiyeti, yaptığı basın açıklamasıyla AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç’a İstanbul Onur Yürüyüşü sırasında polisin sert müdahalesine ve gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

Konak Meydanı – Hasan Tahsin Anıtı önünde gerçekleşen eyleme İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Yönetim Kurulu Üyeleri, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, basın meslek örgütü temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.

Gazeteciliği Boğamayacaksınız
Hasan Tahsin Anıtı önünde gerçekleşen eylemde Basın Meslek Örgütleri adına ortak açıklamayı İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ellerinde "Nefes Alamıyoruz" dövizleri tutan ve "özgür basın susturulamaz" sloganları eşliğinde okudu.

İçişleri Bakanlığının gösteriler sırasında polislerin görüntülerin alınmayacağına yönelik yasadışı genelgeye tepki gösterilen ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Anayasa ile güvence altına alınan protesto hakkı fiilen yasaklanmış durumda. Geçim sıkıntısı yaşayan, haksızca işten atılan, mahallesine, ormanına, denizine sahip çıkmak isteyen, kimliklerine saldırılmasına karşı çıkan insanlar polis ve jandarma şiddetine uğruyor, seslerini duyuramıyor. İşte hakkını aramak için sokağa çıkan bu yurttaşları haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir.
Ancak meslektaşlarımız toplum adına görevlerini yürütürken ağır şiddetle karşı karşıya kalıyor. İçişleri Bakanlığının gösteriler sırasında polislerin görüntülerinin alınamayacağına yönelik yasadışı genelgesinin ardından, bu şiddet çok daha tehlikeli bir hâl almış durumda.”
Nurten Öğüt - Coşkun Akar

Halkın Gerçekleri Öğrenme Hakkı Engelleniyor
Yapılan açıklamada kolluk güçlerinin uyguladığı yasadışı uygulamalara ve haber alma hakkına dikkat çekildi.
Açıklamada ayrıca, “Kolluk güçleri bu kanun tanımaz uygulamaları ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir. Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın haber alma hakkıdır.” ifadeleri yer aldı.
İGC Başkanı Dilek Gappi’nin, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.” sözleriyle noktaladığı açıklama eyleme katılan gazeteciler ve vatandaşlardan büyük alkış aldı.
Nurten Öğüt-Mustafa Oğuz-Orhan Beşikçi

İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın – İş Ekonomi Muhabirleri Derneği, Haber – Sen, Parlamento Muhabirleri Derneği, Samsun Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği başta olmak üzere çok sayıda basın meslek örgütünün imzasının yer aldığı açıklamanın ardından gazeteciler fotoğraf makinelerini, mikrofonlarını, kamera ve not defterlerini yere bırakarak alkış ve ıslıklarla gazetecilere yönelik şiddeti protesto etti.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

28 Haziran 2021

BUVAK'ta Başkan Değişmedi


Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı 2021 yılı Olağan Seçimli Mali Genel Kurulunu gerçekleştirdi. 28 Haziran Pazartesi günü Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi C-Blok 3. kattaki seminer salonunda toplandı. İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başlayan toplantı BUVAK Başkanı Ülkü Belkıs Karlı'nın açılış konuşmasıyla devam etti. Olağan genel kurul gündemi kapsamında yönetim kurulu faaliyet raporu  okunması, vakfın ve iktisadi işletmelerin bilançoların okunması, denetim kurulu raporunun okunması, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulunun ayrı ayrı ibrası, 2021 yılının tahmini bütçesi, Yeni yönetim kurulu ile denetim kurulunun asıl  yedek üyelerinin seçimi için oylanması, oy birliği ile onaylandı. 

Ülkü Belkıs Karlı Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Başkanlığına yeniden seçildi. Mustafa Varhan'da tekrar Başkan Yardımcısı olarak görev alacak.  

BUVAK 2021-2024 Dönemi Yönetim Kurulu Asil Üyeleri;

Ülkü Belkıs Karlı

Mustafa Varhan

Şenol Urgancı 

M. Mehmet İlhan

Tamay Müberra Hepağır

Şehnaz Van

Filiz Akaydın

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Haziran 2021

İçlerindeki yaratıcılık tasarıma dönüşüyor

İzmir'in Konak İlçesi'nde ikamet eden  Ayşim Abacıoğlı ve Yeşim Güner kardeşler el emeği göz nuru takılarını sahil bölgelerinde tezgah açarak tanıtımını ve satışını yapıyor.


Hobi olarak başladıkları takı tasarımlarını üretmekten vazgeçmeyeceklerini anlayınca kendilerini tasarım konusunda geliştirerek meslek haline getirdiler. 

12 senedir çelik ve doğaltaş takı tasarımları üretiklerini söyleyen Ayşim Abacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü.

"Pandemiden dolayı uzun bir süredir ürünlerimizi sergileyemedik. Normalleşmeye geçtiğimiz bu günlerde özellikle sahil bölgelerinde tasarımlarımızı sergilemeye başladık. Evimizin bir bölümünü atölyeye dönüştürdük. Çalışmalarımızı evimizde yapıyoruz. Pandemi dönemi üretim açısından olumlu geçti. Fakat aldığımız ürünler çok zamlandı. Zamları ürünlerimizin fiyatlarına yansıtmamamız imkansız. Bu zamlar satışlarımızı etkileyecek mi? önümüzdeki günlerde göreceğiz" dedi.


Yeşim Güner ise şu ifadelere yer verdi; "Yaptığımız tasarımları ablam ile birlikte sergiliyoruz. Hazır ürünler de alıyoruz. Farklı materyaller ile onları kendimiz baştan tasarlıyoruz. Çünkü aynı ürünleri satmak istemiyoruz. Bizim imzamız olan bize özel tasarımlar oluyor. Çok beğeniliyor. Temmuz ayından itibaren "Çeşmealtı Bahçe Bazaar"da ürünlerimiz sergilenecek. Bizi accessoriesby_byŞimŞim instagram hesabımızdan takip edebilirler" diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

25 Haziran 2021

Üretici pazarında lavanta kokusu var..

Ahmet-Sevinç İdem

Lavantayı birçoğumuz severiz. Özellikle minik lavanta kokulu keseleri banyolarda, çekmecelerde, dolaplarda güzel koku yaymak için kullanırız. 

Son yıllarda Buca Doğancılar mahallesi (köyü) kırsal kalkınma hamlesiyle "Buca'nın lavanta kokan köyü Doğancılar" projesi başlattı. Bu projeye destek veren Sevinç ve Ahmet İdem çiftinin her çarşamba katıldıkları üretici pazarındaki stantlarına konuk oldum. 

Mor ve eflatun renklerin hakim olduğu mis kokulu üretici tezgahın da güler yüzüyle beni karşılayan Sevinç ve Ahmet İdem çifti lavanta kokusu ikram ederek lavantanın hoş aromasının sakinleştirici etkisini anlatmaya başladılar. 


Lavanta üreticisi Sevinç İdem Bergama Kınık doğumlu olduğunu ve 1978 yılında Buca'ya gelin geldiğini söyleyerek şu ifadelere yer verdi;

Buca merkez de yaşıyorduk. Kiraz üretmeye karar verdik. Buca Doğancılar'dan arsa kaldık. Kiraz fideleri diktik. İstediğimiz verimi alamayınca belediye Doğancılar köyü için kırsal kalkınma başlattı. Lavanta fidesi dağıttılar. Biz de kiraz ağaçlarını sökerek lavanta fidesi diktik. Biz üreticiler bu işe dört elle sarıldık. Lavanta tarlalarımız da hasat ettiğimiz ürünlerin yağını çıkardık. Esans, kolonya, sabun, lavanta yağı gibi ürünleri üreterek üretici pazarına getiriyoruz. 

40 kovanımız var. Ağustos ayı sonunda ürettiğimiz lavanta balı tezgahımızda yerini alacak. 

Üretici pazarında lavanta yağı ilgi görüyor

Lavanta yağının yararları çok. Baş ve diş ağrısına da iyi geliyor. Gece yatarken yastığınıza sürün rahat uyursunuz. Kötü kokuları giderir. Saçları sağlıklı tutar. Huzursuzluğu ortadan kaldırır. Standımızı ziyarete gelenlere ikram edip daha detaylı anlatıyorum. Yolu düşen herkesi bekleriz. 

Lavanta bahçemizde fotoğraf için köşemiz var 

Lavantalar çiçek açınca bahçemizde fotoğraf çekimi için ziyaretçiler geliyor. Eşim salıncak gibi özel köşeler hazırladı. Görsel şölenin yaşandığı dönemlerde özellikle evlenecek çiftler lavanta bahçelerini tercih etmeye başladı. Biz de fotoğraf çekimi için yer ayarladık. İsteyen herkes gelip fotoğraflarını çekiyor.

Doğancılar çok güzel bir yer. Kışları çok soğuk oluyor diye ben Buca'ya dönmek isterdim. Pandemi süreci başlayınca Buca'ya hiç dönmedik. O kadar alıştım ki Doğancılar'da yaşamaktan mutluyum. Bir günüm nasıl geçiyor hiç anlamıyorum. Evimin etrafı bahçe. Çiçeklerim var. Sabah kahvaltıdan sonra bahçede çiçeklerimle ilgileniyorum. Ayni Sefa çiçeği yetiştiriyorum. Onun kremini üreterek satmayı düşünüyorum. Eşim lavanta tarlasına gidiyor. Onun da işleri yoğun olur. Bir gün nasıl geçiyor ikimiz de anlamıyoruz. Sürekli yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Üretmek güzel. Para kazanıyorum, mutlu oluyorum. Yeni yeni ürünler hazırlıyorum. Bence kadınlarımız gün yapıp vakit öldüreceklerine kendilerine üretecek bir şeyler bulsunlar.

Lavanta kesesi için sipariş alıyorum

Kendim el işlemesi minik lavanta keseleri yapıyorum. Nikah şekeri veya farklı alternatifler için lavanta keseleri yapıyorum. "sevincidem" İnstagram hesabımdan beni takip edebilir ve bana ulaşabilirler. 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT




 

24 Haziran 2021

Doğadan topladığı taşları sanat eserine dönüştürüyorlar


İzmirli girişimci kardeşler doğadan topladıkları taşları sanat eserine dönüştürüyor. Müge ve Banu Eroğlu kardeşler hobi olarak başladıkları hediyelik objeleri tasarlamayı ilerleterek taş boyama sanatını meslek edindiler.

Urla İskele Pazarında düzenlenen "Yaza Merhaba Pazarı"na katılan Eroğlu kardeşler ürettikleri ürünleri uygun fiyatlarla satışa sundu. Antika, takı, ahşap, tasarım, kıyafet, hediyelik eşya, yöresel lezzetler, bahçe eşyaları, dekoratif ürünlerin bulunduğu pazarda Nunu-Stones adıyla açılan Müge ve Banu kardeşlerin stantları beğeni topladı.

20 sene kurumsalda çalıştıktan sonra hobi olarak başladığı Pandemi nedeniyle uzun süredir stant açamadıklarını belirten Banu Eroğlu pandemi sonrası ilk etkinliğe katılım sağladıklarını söyleyerek şu ifadelere yer verdi;

"Genelde pazar günü kurulan stantlar Haziran ayında pazar günü sokağa çıkma kısıtlaması olduğu için hafta içi yapıldı. Fakat Temmuz ayından itibaren yine pazar günleri ürünlerimizi sergileyeceğiz. Urla iskele pazar yerinde ben ilk kez ürünlerimi sergiledim. Hayalleri renklerle birleştirip özel ve tek hediyelik objeler tasarlıyorum. "Yaza Merhaba Pazarı"nda hediyelik objeler ve ahşap tasarımlarımı sergiliyorum. Temmuz ayında Çeşmealtında açılacak olan etkinliğe katılmayı düşünüyorum. Ayrıca her salı günü mavibahçede tasarımlarımı sergiliyorum.  

Nunu-Stones taş boyama markası

Beni Nunu-Stones ismiyle tanırlar. Doğadan ve deniz kenarından topladığım taşları çeşitli renklerle boyayarak hediyelik objeler hazırlıyorum. Bu sene ahşap kesmeyi de öğrendim. Marangozhanelere gidiyorum, tasarladığım modelleri kesiyorum. 

Yaptığım ürünleri sosyal medyada nunu_stones instagram hesabımda yayınlıyorum" dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


23 Haziran 2021

Kurban Bağışlarınız Sağlıklı Çocuklar İçin Umut Olsun


Urla İskele Pazarında 23 Haziran Çarşamba günü açılan "Yaza Merhaba Pazarında" Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı ziyaretçileri çalışmaları hakkında bilgilendirdi. 

23-24 Haziran tarihlerinde iki gün süren pazarda takı, ahşap, kıyafet, hediyelik eşya, dekoratif ürünler, tasarım, bahçe eşyaları sergilendi. 

Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan, "Sağlıklı Çocuklar İçin Umudum Olur musun?" diyerek kurban bağışlarını kabul ettiklerini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

"Vakıf gönüllümüz Banu Eroğlu "Yaza Merhaba Pazarında" stant açmış. Açtığı standın bir bölümünü vakıf olarak bize de destek vermek istediğini söyleyerek, davet etti. Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı olarak standı ziyaret eden bilgi almak isteyenleri bilgilendirerek isteyen bağışçılara banka hesap numaralarını verdik. Vakfımızın çalışmalarını anlattık. Banu hanım 10 yılı aşkındır vakfımıza değerli katkılar sağlayan bir gönüllümüz. Desteklerinden dolayı kendisine vakfımız adına teşekkür ediyoruz" dedi.


Kurban bağışlarını yapmak isteyen vatandaşlarımız için Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Banka Hesap Numaraları;

İş Bankası; TR74 0006 4000 0013 4200 3482 57

Ziraat Bankası; TR80 0001 0013 3308 1467 9650 01

Finans Bank; TR94 0011 1000 0000 0036 0252 95 (Finans Bank çocuklarımız için havale ücreti almamaktadır.)

Vakıf Katılım; TR54  0021 0000 000 25036 5000 01 (Vakıf katılıma tüm PTT şubelerinden paraposta ile ücretsiz para yatırabilirler.)

Vakıf telefon; 0 232  441 35 51- 0530 435 1812


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


22 Haziran 2021

Muazzez İlmiye Çığ Türk Bilim Kadınları Haftası Devam Ediyor

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) tarafından düzenlenen, Muazzez İlmiye Çığ Türk Bilim Kadınları Haftası devam ediyor. 


CKD İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamada ilk etkinliğin 20 Haziran Pazar günü yapıldığı bildirildi. 

26 Haziran Cumartesi saat 14:00’teki çevrim içi etkinlikte ise, Gitarist Fulya Ünlü ve Solist Fulden Ünlü’nün mini konseriyle başlayacak; “Türkiye’de Kadın ve Bilim” konulu panelle devam edecektir, ifadelerine yer verildi.

Panelde;

Prof. Dr. Siber Göksel’in “Çağdaş Bilim Dünyasında Türk Bilim Kadınlarının Başarıları”;

Prof. Dr. Devrim Pesen Okvur’un “Bilim Kadınlarımız ve Girişimcilik” sunumları olacaktır.

Çevrim içi etkinlik CKD’nin Youtube hesabından canlı olarak izlenebilir.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT




18 Haziran 2021

Menüsüne 90 yıllık bir tarifin lezzetini ekledi

İzmir'in en eski mahallerinden Buca Yanıkkahveler'de İzmir'in en iyi tostçularından "Buca Tostçusu" menüsüne 90 yıllık bir tarifin lezzetini ekledi. 


Benim de çocukluğumun lezzeti bayramlarda evimizde mutlaka yapılan İzmir'in olmazsa olmaz tatlılarından kalbura bastı tatlısı artık Buca Tostçusu'nda sizleri bekliyor. Mekanın müdavimi olarak bu güzel lezzetin tadına bakmak için Buca Yanık kahvelerde İsmail beye uğradım. 

İsmail bey kendi yemediği bir lezzeti asla müşterisine yedirtmeyen biri olarak öncelikle kalbura bastının tadına baktırıp onayımızı aldı ve şu ifadelere yer verdi;


"Gurmecanlar işletmesi anneanne tarifini günümüze taşımış. Bize tost yemek için gelen bazı müşterilerimiz tatlı da soruyordu. Biz de geleneksel bir lezzeti menümüze ekleme kararı aldık. Ben bu lezzetlerimizin unutulmaması için sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Ev yapımı, günlük yapılan bir lezzet. Cevizleri de kendi bahçelerinden olan müşterilerime gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir tatlı. 

Yaklaşan kurban bayramı için tatlı düşünüyorsanız veya özel günleriniz, aile yemekleriniz için geleneksel tatlımız  kalbura bastı siparişi vermek için buca_tostcusu instagram hesabından veya Yanık kahvelerde tostçu dükkanımızdan bize ulaşabilirler" dedi. 



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

14 Haziran 2021

Karşıyaka'ya Cihat Kora kütüphanesi


Karşıyaka Belediyesi geçen yıl Haziran ayında kaybettiğimiz hayırsever iş insanı Cihat Kora anısına Girne Kültürpark içerisinde yer alan Cihat Kora kütüphanesi açılışı gerçekleştirdi. 

Kütüphanenin açılış törenine Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Cihat Kora'nın ailesi ve çok sayıda davetli katıldı. Kora'nın ailesinşn de elektronik donanım desteğinde bulunduğu kütüphanede, bağış ve satın alma yoluyla temin edilen yaklaşık 3 bin adet eser kullanıma sunuldu.


Açılış töreninde bir konuşma yapan Cihat Kora'nın oğlu Alkim Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Kora, sözlerine Karşıyaka Belediyesi'ne teşekkür ederek başladı. 2007 yılında TBMM Üstün Hizmet Madalyası'na layık görüldüğünü hatırlatan Ferit Kora, "Babam her zaman 'Bu topraklarda kazanıyoruz, topluma borcumuz var' diyerek özellikle eğitim alanına katkı sunmaya çalıştı. Bugüne kadar 12 okul açtık. Bugün de burada yine eğitime dair çok faydalı bir yer açıyoruz" dedi. 


Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ise "Cihat Kora'nın ülke ekonomisine sağladığı büyük katkıların yanısıra, özellikle eğitim ve sağlık alanlarında yaptırdığı okullar sağlık ocakları ile gençlerin toplumun gelişmesine önemli katkıları olan örnek bir iş insanı olduğunu ve onun adına bir kütüphane açarak adını yaşatmak istediklerini söyledi. Kora ailesine kütüphaneye katkılarından dolayı teşekkür ederek, kütüpkanemiz Karşıyaka'ya hayırlı olsun" dedi. 


Pandemi tedbirlerine uygun olarak halka hizmet vermeye başlayan Cihat Kora Kütüphanesi'ni, hafta içi her gün 10.00 ile 16.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

13 Haziran 2021

İyilik için mücadele veriyor

Mahallesinde yaşayan sokak hayvanları için gönüllü olarak sorumluluk üstlenen sokak hayvanları gönüllüleri var. Pek çok insanın umursamadığı bir sorumluluğu üstlenerek yıllardır mahallesinde sokaklarda yaşayan hayvanlar için aç ve susuz kalmasına gönlü elvermeyen, sokaktaki hayvanlar için elinden geleni fazlasıyla yapan Melahat Tuna'yı sokak canlarını beslediği parkta ziyaret ettim. Melahat Tuna ile hayvan sevgisini konuştuk. 


Hayvan sevgim hiç bitmedi

Ben hayvanları çocukluğumdan beri severim. Çocukluk dönemim Denizli'de geçti. Evlenip İzmir'e gelin geldim. 60 seneye yakındır Piri Reis Mahallesinde yaşıyorum. Evimin karşısı "Abdi İpekçi Parkı". Parkta yaşayan çok sahipsiz hayvan var. Sokaktaki canlar için yıllardır mücadele etmeye başladım. Kendimi bildim bileli sokak canlarına bütçem yettiği kadar mama alırım. Onları sıcak havalarda susuz bırakmam. Daha önceki yıllar kısırlaştırırdım. Ameliyat ettirirdim. Şimdi yaşım ilerledi hayat şartları çok zorlaştı. Maaşımın büyük çoğunluğu mamalara gidiyor. Kendi boğazımdan kısıyorum, onlar aç kalmasın istiyorum. Kimseden destek görmüyorum. Nereden destek istenir onu da bilmiyorum. Eşimden aldığım emekli maaşımla hem kendi ihtiyaçlarımı karşılamaya çalışıyorum hem de sokak canlarına bakıyorum. 

Penceremin önünde beni bekliyorlar

Her gün evimin etrafında, pencere altında beni beklerler. Ben dışarı çıkınca hepsi benimle birlikte parka gelirler. Yemeklerini ve sularını veririm. Temizliği yaparım. Onların pis ortamda yaşamalarını istemem. Her gün mutlaka temizlik yaparım. Onları severim, konuşurum, sonra evime gelirim.

Hayvanlara eziyet etmeyin

Hayvanlara yapılan işkencelerden çok etkileniyorum. Oğlum televizyonda o tür haberleri bana izlettirmiyor. Hemen kanalı değiştiriyor. Komşular anlatıyor. Kedilerin, köpeklerin ayaklarını kesiyorlarmış, çok işkenceler yapıyorlarmış. Bu tip canileri Allaha havale ediyorum. Allah onları bildiği gibi yapsın. Onlarda bizim gibi canlı. Ne istiyorlar o canlardan. Sevmiyorsanız eziyet etmeyin. Bırakın biz ilgilenelim. Bu dünya hepimizin. Allah onları da bu dünyada yaşasınlar diye yaratmış. Öldürmek bize düşmez.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT




12 Haziran 2021

Köyümden ve çiftçilikten vazgeçmeyeceğim.


İzmir'in Buca ilçesi Belenbaşı mahallesinde (köy) üreticiler kayısı hasadına başladı. Üretici Hasan İlhan'ın bahçesinde kayısı hasadına katılarak Hasan İlhan ve eşi Döndü İlhan ile birlikte
ağaçlara merdivenlerle tırmanıp ağaçlardan tek tek topladığımız kayısıları kasalara doldurduk. Ağaçtan kendi ellerimle topladığım kayısıların aroması damaklarda yer bırakan cinsten.

Hasan İlhan toplanan kayısıların iç pazarda tüketildiğini, kiraz hasadının ardından kayısı hasadına başladıklarını söyledi. Üretici Hasan İlhan ile tarımsal üretimi ve yaşadıkları sorunları konuştuk.


Kendimi bildim bileli çiftçilikle uğraşıyorum

Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Buca Belenbaşı köyünde doğdum ve büyüdüm. Babam hayvancılıkla uğraşırdı. Öküzlerimiz vardı. 6 yıl kadar hayvancılıkla uğraştık. Bir ara tütün yetiştirdik. Sonra ağaç yetiştirmeye başladık ve hala devam ediyoruz. Üzüm bağlarımız, zeytin ağaçlarımız, kayısı, kiraz, vişne, incir yetiştiriyoruz. Kendimi bildim bileli çiftçilikle uğraşıyorum. Tarımın içinden geldim ve üretici olmayı seviyorum. Başka işle uğraşmadığım için bu işi gücüm yettiği sürece devam ettireceğim.

Dedelerim de hayvancılıkla uğraşmış. Sonraki yıllar mera darlığı yüzünden hayvancılığı bırakmış. Benim dedem Çanakkale'ye giderek savaşmış ve şehit düşmüş. Ben kendi babamı da çocuk yaşta kaybettim.

Emeğimizin karşılığını alamıyoruz

Ben eşimle sabah 5.30-6.00 gibi bahçeme gelir işe başlarım. Biz kendimiz çalışıyoruz. Mevsimine göre işimiz değişir. Çapalama olur, gübreleme, sulama olur, meyve toplama olur. Haftada bir gün pazarda oluyoruz. Onun dışında her gün tarladayız. Hiç boş günümüz olmaz. Şimdiki günler de aromasıyla, tadıyla ister reçellik, ister sofralık, ister hoşaflık olsun kayısılarımızın hasadını yapıyoruz. Daha sonra vişne hasadına başlayacağız.

Kiraz bizi üzdü

Hava şartlarından dolayı kiraz dönemi çok iyi değildi. Bu yıl kiraz bizi üzdü. İlk hasat zamanı piyasada 40 Lira olan kiraz şimdi 10 Lira'dan pazarlarda alıcı buluyor. Yapılan masrafları düşünürsek çok bir fayda görmedik. Üretici her zaman kaybediyor.


2B kanunu şoku yaşadık

Bu kadar emek verdiğimiz tarlalarımıza köylünün kuşaklar boyu ekip biçtiği araziler fahiş fiyata satışa çıkarıldı. Milli Emlak, İzmir'in Belenbaşı köyünde dönüm başı ortalama 150 bin lira fiyat belirledi. Köylülere tebligat gitmeye başladı ve belirlenen bedeli ödemeleri için üç ay süre verildi. Yaşananlar köylünün uykusunu kaçırdı çünkü bu fiyatı ödeyebilmenin imkânı yok.

Devletin köylüye destek çıkacağı bir dönemde 2B kanunu şoku yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Yıllardır vergisini ödediğimiz arazilerimizi tekrar satın almamız için çok yüksek bedelleri ödememiz imkansız. Geçimimiz çiftçilikle. Biz ormanlarımızı yıllarca koruduk. Yangın çıkarmadık. Ürettiklerimizi paylaştık. Köyümden ve çiftçilikten vazgeçmeyeceğim.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT




11 Haziran 2021

BUVAK Pandemi sonrası bir araya geldi


Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Gönüllüleri pandemi sonrası normalleşme sürecinde vakıf binasında bir araya geldi. 

Pandemi kuralları dikkate alınarak Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı toplantısına BUVAK Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan, BUVAK üyeleri Şehnaz Van, Özer Van, Nalan Dereli, Özlem Koç, Nurten Öğüt katıldı. 

Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan, gönüllülere ve üyelere büyük sorumluluk düştüğünü hatırlattı ve normalleşme sürecindeki çalışmalar hakkında bilgi verdi. Vakıf üyeleri 2021 yılının Haziran ayı'ndan itibaren yapılması gereken çalışmaları konuştu. 


Toplantı normalleşme sürecinde gerçekleştirilecek olan çalışmaların tespit edilmesinin ardından son buldu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

3 Haziran 2021

Buca Sosyete Pazarı Yeniden Açıldı


İzmir'in Buca ilçesinde yeni tip korona virüs (covid-19) tedbirleri kapsamında bir süredir kapalı olan sosyete pazarı alınan önlemlerle yeniden açıldı.

Her perşembe günü kurulan tekstil pazarında maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat ediliyor. Zabıta ekipleri denetimler gerçekleştiriyor.

Buca Sosyete Pazarı'nda bir insanın kendisi ve evi için almayı düşündüğü her şey var. Güneş gözlüğü, iç çamaşırı, ayakkabı, kıyafet, takı, parfümeri, halı, perde, porselen takımlar, battaniye gibi çok fazla ürün var. Sosyete pazarları'nda pazarlık yapabilme şansınız da var. 


Pazar esnaflarından Şahin Tan, "Buca Sosyete Pazarımızda" tekstil olarak aradığınız her türlü ürünü uygun fiyatla alabilirsiniz. Pandemi süresinde esnaf olarak zor günler geçirdik. Şimdi sosyete pazarımız tekrar açıldı. Benim tezgahımda pijama takımları, tek pijama alt veya üst 30 Liradan başlayan fiyat listemizle her bütçeye uygun ürünlerimiz var. Buca Sosyete Pazarı'na tüm İzmirliler gelsin. Uygun fiyatlı, kaliteli ürünlerimizden bulabilirler" dedi. 


Bir bardak kardan gelen serinlik

Her perşembe günü "Buca Sosyete Pazarı"nda sıcaktan bunalan insanlara kar helvası satan Volkan Elmalı "Aslen Ödemişliyim. İzmir merkez'de yaşıyorum. Ödemiş'e özgü kar helvası genelde Haziran ayı gibi tezgahlarda yerini alır. Bozdağ'ın zirvesinden getirdiğimiz kar kütlesi kapta ezilerek kaşıkla yenecek hale getiriyoruz. İsteğe göre karadut veya vişne ilave edilerek ikram edilir. Farklı aromalar da tercih edilebilir. 6 gün farklı pazarlarda kar helvası satarak bir bardak kardan gelen serinliği hem tanıtıyorum hem de sıcaktan bunalanları serinletmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT





1 Haziran 2021

Her şey "erik dalı" ile başladı


Müzik dünyasının yeni yıldız adaylarından Vedat İlhan'ı siz okuyucularımıza tanıtmak istedik. İzmir'in Buca ilçesinin Belenbaşı mahallesinde (köy) kiraz, kayısı, incir, vişne ağaçlarının bulunduğu meyve bahçelerine konuk oldum. Vedat İlhan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

Vedat ilhan, bize kendinizi tanıtır mısınız?

İzmir'in Buca ilçesine bağlı Belenbaşı köyünde, 1982 yılında doğdum. Güzeldir köyümüz. Doğal yaşamla iç içe olma şansını yakaladım ne mutlu. İlkokul ortaokul lise yıllarım memleketimde geçti. Üniversiteyi ise Eskişehir'de okudum. Urfa'da askerliğimi yaptıktan sonra özel kurumlarda öğretmenlik yaptım. Son 4 yılımı iş güvenliği uzmanı olarak geçirdim.

Müziğe ne zaman başladınız?

Babaannemin ve kız kardeşinin güğüm çalarak düğünlerde yaptıkları dönemleri iyi hatırlıyorum. Okumamış olmasına rağmen müthiş bir hafızaya iyi bir sese sahipti babaannem. Güzel oynardı. Çok sevdiği "meşeli" türküsünü her duyduğunda bilhassa oynardı. Yaşını bilmiyoruz fakat bir asır diye tahmin ediyoruz. Son dönemlerinde bile sevdiği türkülere ayağa kalkamasa da elleri ve kollarıyla olduğu yerde bedenini sağa sola döndürerek eşlik edebilecek kadar neşeli biriydi. Çocuklarına da torunlarına da işlemiştir onun bu güzel ruhu.

Babam ( Hasan İlhan) ve amcam ( İsmet İlhan ) erkek kardeşlerin el ele işledikleri her tarlada ıradiyemiz (radyo) çalmazsa olmazdı. Tütün tarlası, üzüm tarlası , susam tarlası.. Her çalıştığımız tarlada muhakkak pilli radyolarla veya traktörün aküsüne bağlanarak radyomuzun sesine kavuşurduk. Çok seçenek de yoktu zaten. Türkülerimizi dinlerdik. Evet babam ve amcam iyi bir repertuara ve kulağa sahiptir. 

Klasik bir hikaye belki ama babam çok çalmak istediği sazı çalamadığı için ağabeyime saz almıştı. Ben de merak sarınca bir saz da benim için alındı. İlkokul ikinci sınıftaydım sanırım. (Sazlar Feridun Usta'dan)

Babam gerek traktörüyle, amcam  gerek şahsi  aracıyla beni ve ağabeyimi Basmane Kapılardaki emekli radyo sanatçısı Ziya Uzundemir'e haftada bir kurs alacak şekilde bir müddet götürdü. Öğretmenimizin gösterdiklerini evde tekrar etmeye gelince bütün ailem çaldıklarımın doğru ve yanlış olduğunu ayırt edebilmem için ağızlarıyla sesler çıkarıyordu. "Hayır öyle değil " nay nana nay nay nana nay " gibi..

Kuzenlerim Zeynep ve Alican İlhan ve amcam da dahil olmak üzere kurslara gittik. Kulaktan duyduklarımı da çalmaya  çalıştım Kasetleri bozuluncaya kadar ön arka yüz çeviriyordum. Deyişler, türküler, zeybekler... Zor eserleri seviyordum aslında.  Değişik yörelerin tavırlarıyla ilgileniyordum.  Azeri türkülerini seviyordum.

Kendi müziğini yapmaya ne zaman başladın?

Üniversite yılları, sahne hayatına geçiş ve birçok üstadın canlı konserlerine şahit olmam ile daha bir başkaydı. Erkan Oğur, ebowl ile perdesiz gitarından ney sesi çıkarmıştı. Erkin Koray tek başına 3 korg ve gitarıyla albüm tadında performans sergilemişti. Orhan Gencebay çalış stili ile ilgilenen "Divane " grubuyla (Yavuz Gül, Şenol Sessiz, Murat Orhan Tekkanat ile) farklı bir dünyaya girmiştim. O zamanlar solo tarzında besteler üretiyordum. Söz yazmadığım doğaçlamalar yapıyordum.  Sahne hayatım okulumla paralel gidiyordu ama istek alarak çaldığımız parçalar tekdüzeleşmeye başlamıştı gözümde. Artık sazı gitar gibi akor tarzıyla çalıyordum veya mızrap yerine parmaklarımı kullanıyordum. Arayış halindeydim. Artık kendi müziğimi yapmaya karar vermiştim. Zor ve çok makamsal eserlerden arındıkça dinleyici çevrem   eserlerimin sözlerini yazmamda noterlerini almamda önerilerde bulundular. Böylece nota bilgimi tazeledim. Noterini almayı da öğrendim.  Bilgisayarıma stüdyo programları yükledim. Enstrüman çeşitliliği bestelerim için şarttı. Sazımla çıkardığım bestelerimin sadece halk müziğiyle sınırlı olmadığını görebiliyordum. Ürettikçe üretiyordum ve keyifliydi bu. 

Her farklı makam, ritm, tarz (pop rock, sanat, özgün) söz denemeleriyle bestelerimi çeşitlendirmeye çalıştım. Çeşitlilik iyiydi fakat zor bir dönemdi. Kendimin ve yapabildiklerimin farkındaydım ancak içtenlikle kabul görebilmem için daha çok gelişmeli ve çalışmalıydım. Hala da çalışıyorum. Filmin sonu gibi değil müzik. Sınırı yok. Öğreniyorum. Artık beğenilere bakarak eserlerimin fark edildiğini ve keyifle dinlenildiğini görebiliyorum.

Kimleri dinlersin?

Özay Gönlüm, Neşet Ertaş, Mehmet Erenler, Aşık Veysel, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Yıldıray Çınar şu an aklıma gelen duayenlerimizden... Dinliyordum ve destekleniyordum, teşvik ediliyordum. 

Sahne aldığın bir yer var mı?

Köyümüze yakın 'Hancı' isimli mekanda solist  kuzenim Zeynep İlhan'ın muhteşem sesine sazımla eşlik ederek sahne almıştık. Pandemi sürecinde programımızı bitirmek durumunda kaldık. Bu durumdan pek de şikayetçi olmadım. Beste çalışmalarıma yoğunlaştım. Benim açımdan çok olumlu geçti.

Sizi merakla takip edenlere söylemek istediğiniz neler var.

Müziğin birleştirici gücünü keşfettim. Karşıma hep ilgili paylaşımcı müzisyenler dinleyiciler çalıcılar çıktı. Şanslıydım. Şimdiki aranjörüm "Olgun Kılıç " ile tanışma fırsatım oldu. Kendisi gitarın ve sazın her çeşidine hakim, aranje ve düzenlemeleriyle de ufku çok geniş bir müzisyendir. "Erkan Oğur" gibi bir duayenin yanında çalamadıktan sonra da çok da büyütülecek bir konumda görmemektedir kendisini. (Böyle de mütevazidir . Zordur iyi müzisyenin egosuzuna rastlamak).

Kaç besten var?

125 kadar direkt noterli bestem var. Geri kalanlar taslak olarak 1000'in üzerinde. Saymıyorum artık.

Nasıl hatırlıyorsun, karıştırmıyor musun hepsini? 

Kaydetmezsem unutuyorum hemen. Tabi ki karışıyor, sahnede karıştırdığım bile oldu. Kendi bestesini unutur mu insan ! Unuttum işte ! Benden başka da bilen yok sözlerini, 3 tur boşa çaldık başa döndük eseri, ben sözleri hatırlayıncaya kadar. 

Bestelerin hakkında bilgi verir misin?

Birçok tarzın ayrı ayrı veya iç içe harmanlanması. Henüz isim koyamasak da yorumlayanlar; türkü , pop, rock, Anadolu Rock, Akdeniz Müziği, Hint &Yunan müziği, arabesk bile diyen oldu. Bu çeşitlilik beni mutlu ediyor. Herkesin her kesimin dinleyeceği bir üretim benim idealim.

Niçin bu kadar beste. Bir tanesine odaklanıp onunla yola çıkmak daha iyi değil mi? 

Bu soruyu soran bütün aranjör arkadaşlarıma 10 adet taslak beste gönderip lütfen arasından en iyisini seçin diyorum; "bu iyi, bu slow olarak iyi, bu hicaz olarak iyi" gibi çeşitli seçenekler çıkıyor. Hangisinin iyi olduğuna, hangisinin en çok beğenileceğini dinleyenler karar vermeli. Bence en iyisi dediğim beste alt yapılarına bakarsak "Tepserdi " derim. En iyi söze bakarsak " Eşref saati " derim. En duygusalı "ıhlamur dalları", en neşeli olanı "elektrik" gibi gibi. Seçemiyorum, seçilmiyor işte. 

Şiirlerinin sözleri hece ölçülü mü serbest mi?

Genel de serbest. Müzikle beraber düşünülürse serbest yazılması daha akıcı ve doğal yapıyor şarkıyı.

Amacın, hedefin nedir?

Paylaşmak. Hatta evrensel boyutta. Eserlerimin alt yapılarını tüm aranjörlere, bestekarlara, rejisörlere, solistlere, sazcılara açık hale getirip isteyenin kendince istediği dokunuşları yapmasına imkan sağlamayı hedefliyorum.

Aa niçin böyle bir şey istenir ki?

Her insanda olduğu gibi her müzisyenin de kendi içindeki güzel olanını ortaya koyabilmesini sağlayabilmeliyim.  Hatta bir hedefim de aynı eseri en az beş farklı dilde okuyabilmeyi istiyorum. Takip ettiğim birçok müzisyen ile diyalog halindeyim. Bu düşüncelerimi kendilerine paylaştım. Herkes ve her şey için en iyisi olmalı! 

Bestelerinin son aşamalarına gelmeleriyle ilgili süreç nasıl işliyor?

Sevgili aranjörüm Olgun Kılıç, nasıl istiyorsa o şekilde yapıyor. Beste seçiminden son haline kadar fikir öneriyorum fakat son sözü aranjörüme ve onun ruh haline bırakıyorum. Özgür olmasını istiyorum. O ne kadar özgürse sonuç o kadar iyi oluyor. Alt yapılar ve basın uyumu ile onun yorumuyla bambaşka bir güzellik çıkıyor. Saz çalmak ayrı, şarkı söylemek ayrı, çalıp söylemek ayrı, beste yapmak ayrı, aranjörlük mix ve mastering apayrı şeyler. Bunların hepsini bir başka dengenin içerisinde tutmaya çalışıyoruz. 

Olgun Kılıç haricindeki müzisyenler yok mu?

Var tabi ki. Cemal Kızılkan, piyano ve teknik konularda, Levent Akış rock tarzındaki diğer bestelerimde çalışmayı istediğim değerli müzisyenlerden. Fikir paylaşım halinde bulunduğum birçok saz üstadım, vokalist, solist arkadaşlarımdan teklifler almaktayım, onlara tekliflerimi sunmaktayım. Müzik paylaştıkça güzeldir. 

Peki gelen tepkiler nasıl, özeleştirilerin?

Her yeni şeye verilen tepki gibi şu anda. "Eski köye yeni adet getirme" modu. Deneye deneye öğreniyorum. Kendim için yapıyordum şu anda ilgi duyanlar ve olumlu veya olumsuz geri dönüşler alıyorum. Bu iyi! Yapıcı yorumlar aldığım gibi yapıcı olmayan eleştiriler de alıyorum. Bence bir alışma ve uyumlanma sürecine girdik. Bestelerim "benim değil, bizim" olmaya başladı. 

Tepkilerin kimisi benim bağlamamla olan paylaşımlarımla alakalı. Tarz olarak sadece halk müziği beklentisi doğuyor ister istemez. Zaman en iyisini göstersin.  

Ses olarak bir iddiam olmasa da kendime has bir söyleyişim var. Çalışımın sesimden önde geldiğini söylüyorlar genelde. Süreçte bu ikisini dengelemeyi hedefliyorum. 

Niçin sazı gitar gibi çalıyorsun?

Yokluk aslında. Beste yaparken gitarist ve baterist yokluğu. Ritm ve gitar boşluğunu dolduruyor. Bestelerimin çıkışını kolaylaştırıyor. Aynı sese basıp ağzımla aynı sesi çıkarmak tekdüze geliyor. Fakat en önemlisi sazımızın dünya enstrümanı olduğunu vurgulamak isteyişim. Gitar nasıl bir dünya enstrümanı ise ve standardı varsa bizim sazımız da aynı çeşitliliğe sahiptir. Örneğin Avrupa'da saz çok değişik şekillerde kullanılıyor. Senfonik müzik bile yapabilen üstatlarımız var mesela. Sevgili "Uğur Taku" gibi. 

O zaman otantikliği bozulmuyor mu?

Hayır. Saydığım duayenlerimize göz atalım. "Erkan Oğur, Neşet Ertaş, Özay Gönlüm, Arif Sağ, Aşık Veysel ve daha niceleri... Her biri kendine has çalışlarıyla gönüllerimizi fethetmiştir. Onlarsız düşünebilir miyiz, Türk Müziğimizi ? Madem otantikliğini bozmayacağız çalmayalım o zaman. Duvarda asılı mı kalsın yani sazımız. 

Divan sazın hakkında bilgi verebilir misin?

52 cm'lik teknesiyle meydan sazı kategorisinde sayabiliriz onu. Büyük olması dezavantaj gibi aslında çalışı zor ve ciddi hakimiyet istiyor. Fakat küçük sazlara gelince kolaylaşıyor. 

Sazı ilerletmek için egzersizlerin neler?

Egzersiz olarak aranjörüm "Olgun Kılıç" ritm ile çalışmayı öneriyor. Ritm ve 5 parmağın hepsini aynı güce ve hakimiyete getirmeye çalışmak. Bütün tellerde eş zamanlı geçişleri sağlayabilmek için ritmle çalışmak gerekiyor bence.

Siz müziğiniz kadar sözleriniz ile de öne çıkan birisiniz. Yazdığınız sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sevgili Neşet Ertaş der ki ; çekmediğimiz derdin türküsünü yakmadık diye... Her olay bir besteye dönüşebiliyor. Her duygu, üzüntü, sevinç, ayrılık, barışma, küsme, kıskançlık, yalnızlık vb. Hikayeler kendi hikayelerim de olabiliyor, başkalarının da, duyduklarımın da, okuduklarımın da.

Atatürk için niçin beste yapmadığımı sormuştu bir arkadaşım. Hem şaşırdım hem gururlandım hem hakkını verebilir miyim diye çekindim. Hangi kelimelerle tarif edebileceğimi bilemediğimi anlattım arkadaşıma. Böylece her Milli Bayramımız ve özel günlerimiz için eserlerim oldu. "Biz, bizim, bizim gençlik, anam ağlar, asil kan" isimli bestelerim bu arkadaşım sayesinde oldu mesela. 

Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgaline ithafen "Bize" isimli bestem ile "Toprak Ana" isimli eserim Kaz dağları gibi yerleri korumak adına gösterdiğim çevresel tepkiydi.

Peki bu dallar ile alıp veremediğin nedir?

Her şey "erik dalı" ile başladı aslında. Onların erik dalı varsa bizim köyün "Zeytin dalı" var dedim. Zeytin dalı isimli besteyi yaptım. "Zeytin dalı harekatı" başladı sonra. Arkadaşlarıma anlattım güldüler; "Git sen de başka bir "dallı" beste yap dediler. 

Tamam dedim. Gittim "yemiş dalı" yaptım. Müzisyen arkadaşlarıma yaptığımı anlattım ; " O zaman sen artık durmazsın. Evinin önündeki bütün ağaçlara bir beste yaparsın, dediler . (Nerden bileyim şaka yaptıklarını) Nar, ıhlamur, ceviz, badem, armut, kestane, gül, kiraz, şeftali, ayva, üzüm, elma, söğüt, limon dallarını sıralayıverdim. Şimdi ise kendimi durduramıyorum. 

Sevgili Aranjörüm Olgun Kılıç, git bir de "dallı budaklı" yap dedi. E ben de kırmadım yaptım tabi.

Sırada başka ağaç bestesi var mı? 

Elbette. Birinden biri tutacak o zamana kadar "Fındık, kayısı, dut, gürgen ve başka denemelerim muhakkak olacak gibi görünüyor. 

Çok teşekkür ediyorum Vedat İlhan. Son olarak söylemek istediklerin nelerdir?

Ben teşekkür ediyorum. Sonraki konumuz bestelerimin hikayeleri üzerine olabilir mi?

Çok güzel bir sohbet oldu. Mutlaka yeni sohbetlerimiz olacaktır. 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT




 











l