İzmir'in Buca İlçesi Belenbaşı mahallesi'nde (köy) yaşayan müzik dünyasının yeni yıldız adaylarından Vedat İlhan söz ve müziği kendisine ait olan "Ihlamur Dalı" adıyla ilk video klibini müzikseverlerin beğenisine sundu. Yaklaşık 1 gün süren çekimler Karşıyaka Yamanlar Dağı eteklerinde gerçekleşti.
Vedat İlhan ile müzik tadında güzel bir söyleşide bulunduk.
İlk klibin 'IHLAMUR DALI ' ile ilgili gelen yorumları nasıl değerlendiriyorsun?
Evet güzel başlangıç tabi. 20 bine dayandı izlenme. Yüzde doksan; klip güzel, çok samimi, tamamen kendine özgü bir tarz olduğuyla ilgili yorumlar aldık. Ciddi bir motivasyon depoladık. Alakalı alakasız sosyal gruplar içerisinde bile kabul gördü, beğenildi. Ben de teşekkür amaçlı istek türkülerini seslendirmeye çalıştım canlı yayın yaparak. Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Köyünde beğeniler nasıl?
Teyzemlerle yolda karşılaştım mesela: " bürreh bizim Vedat emme de güzel türkü söyleyuru pırava lan sana. Ağzına baksana gavışmayyırı ayrılmış gitmiş eyicine. Gene edicekmin taa böyle.
" Heye " dedim.
- "Beni de oynat, iccik de ben meşur olayın. Eycemelik deyil miyin ben. Biz zaten senin fenamen olcaanı biliydik " dedi.
- Poff. Endee aazınan mı oynacaasın. Olmaz dedim. Acı badılcanı gıraa vurmazmış dezee. Hem bize motur arabası mı lazım?" dedim.
- " Eyyah anam bireybir neder o kellemek. Ülen ermeyesice, duzlayayım da kokma sen. İmanını eşşek deptiren! Bizi de tanımaz gayrı. De gidili de dee" diye takılmalar oldu. (Çok seviyorlar beni )
Millette de bi kaygı, akıllarda bir şüpheli soru : "Ya bizim ışıldak" meşhur olursa ???" (Kelim ya ışıldak diye ondan diyo)
Bi de üstüne bizi unutursa ?!
Sat yarısını bana gönder kampanyası nedir?
Üreticiyim ama satış çevrem henüz yok. Bu yüzden doğayı koruma, yardımlaşma çağrısında bulunan her vakfa derneğe paylaşma teklifinde bulunmaktayım. 22 stüdyo kaydı olan bestelerimin satışına aracı olan herkese kazancın yarısını vermeyi teklif ediyorum. Bu kazancı gerçekten güzel yerlerde paylaşmalarını diliyorum. Mesela yeşili korusunlar, okuyamayanları okutsunlar vb.
Çok ilginç! Daha önce yapılmış bir şey mi bu?
Bilmiyorum. Sanmam. Ben bestelerime güveniyorum. Sürüsüne bereket. Birinden biri tutar ve birilerine destek olursa bundan daha mutlu bir kazanç olabilir mi !
Yayınlanacak olan eserlerin hakkında neler söylemek istersin?
"Zeytin dalı" düğünlerde çalınmasını hayal etmiştim aslında. "Çile Bülbülüm " ayarında düşünmüştüm onu. Aranjörüm Olgun popvari düşünmüş. Canı sağ olsun.
Sözlerini bizimle paylaşır mısın?
"Geçti saat gece yarısını, uyku girmez sen düşün gerisini. Haber verir bayram günlerini. Geride kaldı umutsuzluk treni. Çakmak çakmak sevdiğimin gözleri. Ummazdım ki böyle güzelini.
Çiçek açtı gamzeleri. Cennetteyim sanki. Aşka geldi lale devri. Dünyalar benim oldu. Sebep oldu zeytin dalı, yetişti. Ruh bedenle barıştı. Yandı yürek (ciğer) tutuştu. Kebap (harap) oldu."
Zeytin dalının barışı temsil ettiğini hepimiz biliriz. Büyük aşktan dolayı sevenin, ruh ve bedenindeki barışı dengeye getirmesini anlatmaya çalışmıştım. Kayıt son hallerine ulaştı ve yayınlandıktan sonra "Zeytin dalı harekatı" başlamıştı. İlginç bir tesadüf olmuştu.
Sonra?
Bu sefer düğünlerde çalabilecek türden bir alt yapı ve eser düşündüm. Üstelik köyüm için de bestemin olmasını istiyordum. Köyümüze has kelimeler, türkü formatı... Güzel bir hatıra bırakmalıydım. "Yemiş dalı "
Sözleri ;
Dört bir yanı türkü türkü kokuyor ovalar. Yemişinen dolup taşmış kovalar. Çiğnim ağrıdı da yarin ovalar.
yemiş; incir meyvesi, yemişinen; yemiş ile, çiğin; omuz çiğnim; omzum anlamında.
Kurusundan ikram eder hey gözünü sevdiğim. Arasına ceviz badem koy dedim. Zeytin yağına da bandım yedim.
Hikayeyi biraz özetler misiniz?
İncir toplarken omzunu ağrıyor ve sevdiği omzuna masaj yapıyor. Hayli yorgun düşen sevdiğine kuru incirin içine ceviz badem koydurup zeytin yağına da bandırıp iyice enerji depolamasını sağlıyor. E erkek mutlu tabi ve sevdiğine eserin nakaratındaki gibi şöyle iltifat ediyor;
"Yemiş dalı sütlü olur. İzmir güzelleri böyle tatlı olur.
Yaprakları tozlu olur. İzmir güzelleri boylu poslu olur."
Nakarat açık gerçi. Cidden zordur incir toplaması. Tozu kaşındırır hele Ağustos sıcaklarında toplamak hepten eziyettir. Gözler kaşınır. Bir an önce işi bitirmek istersiniz.
"İzmir güzelleri" yerine "Belenbaşı güzelleri" düşündüm ama hedef kitleyi büyütmek istedim sonradan. Bir ara " Aydın güzelleri " olsun dedim. Çünkü dünyada incirde birinci olan ilimiz. Fakat ben kendi memleketimi kayırdım.
Bu esere klip düşünüyor musun?
Tabi ki hem de kendi köyümde. Kendi yakınlarımla ailemle sevdiklerimle. Hareketli bir parça bu. Bir de İzmir güzeli buluruz kendine güvenen.
Divan sazı ile final yapma fikri nerden geldi?
Melodik yapı eserin sonuna caz motiflerini eklememe sebep oldu. Türküye gider mi deyip duraksadık. Bence çok iyi oldu. Bakalım dinleyicilerimiz ne düşünecek.
Sırada hangi ağacımız var? Ağaçları pek inceliyorsun?
Seviyorum tabi. Benim reiki öğretmenim, "Ayşe Aksaç" çınar ağacına sarılıyor mesela. Her koparacağı meyve için ağacına teşekkür ediyor. Hem de sesli biçimde. Uzandığı meyveye "gelesin var mı"? diye izin istiyor. Çiçeklerle sohbet ediyor! Alışılmadık geliyor belki ama haklı. Doğrusu bu. "Herkes ve her şey için en iyisi olsun" diye niyet ediyor hep. Herkes ve her şey için en iyisinin olduğu bir evren hayal etmek aklıma gelmemişti mesela öğretmenimle karşılaşana kadar! Ben de şarkılarını yapıyorum ağaçların.
Nar dalı sözleri;
Nar dalı dikenleri elime battı vay anam. Sözünde durmaz bir yar sevdim. Canımı pek yaktı vay anam.
( Bu hikaye gerçek. Annemle nar dalını budarken dikenleri elime gerçekten batmıştı.)
Ah nasıl sevdim. Belki kendimden fazla. Canımı dişime taktım. Hem haddimden fazla. (Melodik yapısı keyifli olan parçayı mutlu bir sadedle bitirmek istedim.)
İkinci sözleri ;
Nar dalı oh ne güzel çiçekler açmış. Aç susuz gönlüm yeniden bir gönüle düşmüş vay anam.
Bir taşla iki kuş vurdum gitti. Ben bu işe şaştım gitti. Sev beni yarim sev beni. (Sevgiyi gerçekten hak edeni bulunca şaşkınlığa düşebiliyor insan.)
Dördüncü ağacımız?
Klibini Rejisör Emrah Toprağın ve Hasan Işık " ile çektiğimiz "ıhlamur dalları " olsun.
Sözleri :
"Of gençliğime, sevdiğime.
Ağlarım kendi halime, kendi kendime. Ah yalnızlığıma, canıma. Yanarım yar ataşına.
Kanımı ısıtır tatlıcak dillerine. Düştüm gurbet ellerine. Arılar konmuş ıhlamur dallarına. Doyulur mu ballarına. Düştüm ben de aşkın yollarına. Sar beni yarim kollarına.
(Evimin önündeki ıhlamur ağacına her sene Haziran ayında bal arıları konuyor. O zamanlarda öyle güzel bir koku yayılıyor ki tarif edemem. Ihlamur toplamayı da biliyoruz yani.
Portakal mı beşinci ağacımız?
Hayır. Ama sizi mi kıracağım. Biraz bekleyin. Kışa varır varmaz "portakal dalı" yaparım elbet! Şimdilik "Şeftali Dalı" diyelim. Her şey mevsiminde güzel.
Sözleri;
Yediğin içtiğin senin olsun. Yaptığın iyilik hep sende kalsın. Neler oldu sonra hele anlat.
(Selamlaşma konusunda ısrarcı olan arkadaşına hüzünlü hikayesini anlatmak zorunda kalan biri var hikayede.)
-Bir müddet eğlendi.
Nasıl da bağlandım.
Gencecik oğlandım.
Kimlere yeğlendim.
Bir müddet avuttu.
Sonra da unuttu.
(Buradaki genç, ihanete uğramış ve bunu anlatmak paylaşmak istemiyor aslında. Öğrenmek isteyenlere de yakalanmadan kaçma derdinde.)
Nakarat;
Bu sene sert geçti kış ayı. Kırıldı rüzgardan şeftali dalı. Kahvenin bile var kırk yıl hatırı. Çok görme arada bir selamı.
(Meraklanan kişi gencin bu durumunu ve üzüntüsünü öğrenince hemen konuyu havadan sudan sebeplere getirip değiştirme çabasına giriyor. Eski güzel günlerin anısına muhabbetlerinin devam etmesini istiyor. Geçerken bir selam bir günaydın duymak istediğini anlatıyor.
Bu sözler ile bu hikaye gerçekten bağlantılı mı?
İki dörtlük hakkımız ve aşağı yukarı üç dakikalık süremiz var. Film çekmiyoruz, roman yazmıyoruz ki. Biraz da dinleyicilerimizin hayal gücüne bırakmalıyız. Belki onlar hikayeyi kendi hayallerinde çok daha farklı kurgulayıp yaşayacaklardır.
Hazır film, roman demişken; Kliplerini belgesel şeklinde kurgulamayı düşünmez misin?
Harika fikir. Birçok bestemi uygun bir konu üzerinde birleştirip kısa film haline getirebilirim aslında. Oyuncularda mekanda hiç sıkıntı yaşamam üstelik. Zaten benim kuzenlerim ve köyden arkadaşlarım bu etkinliklerimde bulunmazlarsa beni köye sokmayacaklarını söylüyorlar. (Pek severler beni)
Gönüllü oyuncuların var demek?
Gönüllü mü zorunlu mu bilemem artık. Hatta "ilaç" parçamın sözleriyle tiyatral paylaşımda bulundular bana.
İlaç?
Evet. Seni gördüm göreli unutamıyorum. Yok mu halden hiç anlayan ağlıyorum. Geceleri yar diye diye yastığa yorgana sarılıyorum.
Neren ağrıyor canım. Ah şuram ağrıyor cicim. Kelin ilacı olsa kendi başına sürer. Dilerim sevenler murada erer.
Benim gavazak Ersin kuzenim Cuma' ya ezgiyi mırıldanarak soruyor :
-Neren ağrıyı canım ?
Öteki kokar da avuçlarını birleştirip kalbine götürüyor :
- "Ah şuram ağrıyı heye şuram ağrıyı" diye yanıtlıyordu.
Samimiyetleri yeter. Sağolsunlar. Sözüm var onlara. Muhakkak yollarımız kesişmeli. Üstelik köye sokmazlar beni oynatmazsam.
Badem Dalı'nın makamı Nihavent mi?
Evet. Nihavent makamından. Dizi müziği şeklinde yorumladı aranjörüm.
Sözleri;
Yasak etseler bana sevgini. Unutmadım ki (ah)badem gözlerini.
Güneşi elime verseler bile çivilenip kaldım ben (ah gönlüm hep) sende.
Nakaratı;
Badem dalı kesildi. Bilmiyordum niye. İyilikmiş meğer. Güçlensin diye. Bizi de böyle hayra yormak istesem de hasretlik miras kaldı yardan hediye.
Hangi besteye kaldı biçare aşkımız. Tutuldu güneşimiz yalpalıyor şavkımız. Her şey insanlar için. Tamam ama bari kavuşana teselli olsun bu şarkımız.
(Sevgili bu hikayede her olaya iyi tarafından bakmaya çalışıyor ama teselli olacak bir sebep bulamıyor)
Aranjörüm Olgun Kılıç'ın çok sevdiği bir eser. Dinlerken düzenlerken ve hatta parçayı son haline getirdikten sonraki her aşamada ayrı ayrı efkarlanıyor 'badem dalında'. İnsanın kendi çalıp bitirdiği esere efkarlanması ne kadar müthiş, ne kadar ilginç bir güzellik değil mi?!
Hiç aşktan bahsetmiyor da ağaç dallarına gizleniyor gibi olmayasın sakın?
Hikayelerin hepsinde gerçeklik ve kurgu payı var tabi ki. Her aşk hikayesi bana ait diyemem. Kimileri en yakın dostlarımın hüzünleri sevinçleri. Zaten benim buralara gelmemdeki destekleyenler kendileri oldu hep. Yaptıklarım beğenildi, onların hikayelerine ses getirmeye çalıştım. Başkaları da beğendi. Bu sefer ötekiler başka talepleriyle hikayelerini paylaştılar. Elimden geldiğince ortak oldum duygularına.
Seni farklı kılan sebeplerden biri de bu olabilir mi?
Özgün ve kendine has çalış, söz ve beste. Tamamen özgür. İçinden geldiği gibi birleştirici ve paylaşımcı. Takip ettiğim birçok değerli müzisyenlerin emekleri var. Hepsini davet ediyorum mesela. En iyi şekilde, istedikleri zaman, istedikleri gibi sesleri enstrümanlarıyla dokunabilmeleri için tüm parçaların alt yapılarını herkese açtık biz. Olgun Kılıç, Cemal Kızılkan, Emrah Toprağın, Hasan Işık, Nurlan Valiyev... Dostluklarımız bir yana gönüllü olarak ve eserlerimi benimseyerek gece gündüz destek oldular.
Şenol Sessiz, Uğur Taku, Osman Atar, Volkan Elmacı, Soner Bolkar, İbrahim Uysal,Mustafa Kuşçu çalmaktan öteye de destek verdiler.
Mehmet Perk, Zafer Kurt, Oğuz Han Turan, Orhan Yurdagel, Osman Kandemir, Özgür Afacan eserlerime sazlarıyla sesleriyle dokunmalarını istediğim üstadlardan.
Sevgili Gazeteci üstadım Okan Recep Aydın stüdyo kayıtlarımın tanıtımı için Bursa'ya davet ediyor mesela. Gitmemek olur mu ?
Zaten gizli eller bizi bir araya getirdi desem yalan olmaz. Mesela sevgili Cemal İzmir depremine motive amaçlı bir müzik paylaşımı yapmak için gitarına eşlik edecek bir enstrümanist arıyormuş. Ancak (benim haricimde) kimse bir aramayla katılmak istememiş. O günden beri Cemal gece ve gündüz her konuda bana destek olmaya adandı sanki.
Hiç beklenmedik tepkiler olmadı mı?
Olmaz mı. 20 yıldır dinlediğim bildiğim müzisyenler ile karşılaşma tanışma şansım oldu. Hayranlığımı dile getirdim.
"Herkes beste yapıyor. Benim de bestelerim var bak. Ben hiç çalıyor muyum" demişti biri mesela.
"Ben kaç yıl müzik okulunda okudum. Benim daha bestem yok. Sen kimsin de beste yapıyorsun" diyen de oldu bana.
"Elimden geleni seve seve yaparım, falanca besteni çok sevdim okumak istiyorum" deyip sonra sessizleri oynayanları mı ararsınız. Teklifi de kendisi yapmıştı üstelik.
Buna benzer olaylar ve yorumlar daha iyi olmam için tetikledi beni. Sayelerinde daha iyisini yapmaya odaklandım ben. Onlara ayrıca teşekkür ediyorum.
Hıımm. Ne kaldı geriye?
Ne yok ki. Daha çoğu duruyor. Sırasını bekliyor. Armut, elma, üzüm, pıynar, iğde, kestane, söğüt, limon, muşmula, ceviz, kiraz, ayva yaptıklarımdan aklıma gelenler. Yapacaklarım da var. Kayısı, dut, vişne, gürgen. Mesela yemiş dalı tutarsa hemen ikincisini yapacağım. "Yemiş dalı iki". Dut dalı ve çeşitlerine el atacağım.
"Kara dut dalı", "ak dut dalı", "(ekşi) eşki dut dalı"...
"Kaju dalı" özel istek mesela. Samba ritmiyle yapmayı düşünüyorum.
Peki kanalında paylaştığın eserlerinle ilgili olarak en matrak dal?
Pıynar dalı. Üzüm dalı
En hareketlisi?
Kestane dalı. Elma dalı.
En hüzünlüsü?
Söğüt dalları, dut dalları, kavak dalları (ağıt )
Doğa sevgisini barındıran?
Ceviz dalı. Hepsi
Hayvan sevgisi barındıran?
Muşmula dalı.
En atarlısı?
Kiraz dalı.
En giderlisi?
Gül dalı.
En kokulusu?
Limon dalı.
En yöreseli?
Elma dalı (Konya tavrı)
En gelenekçisi?
İğde dalı.
En alengirlisi?
Öyle bir şey yapmadım henüz.
En intizarlısı?
Ayva dalı.
Tutuncaya kadar devam edeceğe benziyorsun?
Aslında gelen beğenilere bakarak yola çıktık. Dal furyası gerçekten çevremdeki müzik severlerin hoşuna gittiği için çıktı türedi gitti. Ekibimdekiler neredeyse gönüllü oldukları için gecemizi gündüzümüze kattığımız çok zamanlarımız oldu. Ben onlar benden fazla kazansın istedim, onlar benim onlardan fazla kazanmamı. Sıra yüzlerce bestenin paylaşılmasına geldi.
"Nasıl satıcaz" Satan yarısını alsın dedik. Kişi bazlı kazanç yerine topluma sunulan bir dayanışma örneği sunalım istedik. Malum yangınlar, okuyamayan çocuklarımız, çevre faktörü. Artık sesimiz müziğimiz güzel bir amaca da hizmet ediyor. Daha ne olsun !
Gerçekten Türkiye'de bir ilk olabilir böyle bir dayanışma. Peki ya tutmazsa?
Ya tutarsa? Kırk kere söylersen gerçeğe dönüşürmüş. O herkesin tedirginlikle mi sevinçle mi hangi karma duyguyla sorup yanıtına henüz hazır olmadığı soruyu huzurlarınızda soruyorum;
Ya meşhur olursam?
Peki sonuç?
Birlikte kazanalım birlikte paylaşalım. Hatta Ayşe Öğretmenimin dediği gibi; Herkes ve her şey için en iyisi olsun. Sevgilerimle..
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder