30 Ekim 2023

“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Anayasamız, Demokrasimiz, Ekonomimiz ve Eğitimimiz” Paneli Gerçekleştirildi


Türk Parlamenterler Birliği (TPB) İzmir Şubesi tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında Anayasamız, Demokrasimiz, Ekonomimiz ve Eğitimimiz” başlıklı panel düzenlendi.

İzmir Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü, Siyasetçi-Yazar Kemal Anadol yaparken, konuşmacılar arasında Eski Milletvekillerinden Metin Öney ve Mustafa Gazalcı, Gazeteci-Ekonomist Meriç Köyatası ve Cumhuriyet Tarihi Profesörü Hakkı Uyar yer aldı.


Açılış konuşmasını yapan Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı, CHP eski Milletvekili Erdal Karademir ülkede 100. yıl heyecanın ve coşkusunun olmadığına dikkat çekerek, “Bir ülkenin bir asır boyu yaşaması enderdir. Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Türkiye kuruluşunu, cumhuriyetini unutturmak gibi bir derdi olan cumhuriyet karşıtı bir iktidarla yaşıyoruz. AKP cumhuriyet karşıtı bir partidir. 20 yıldır iktidarlar ve cumhuriyetin tüm kazanımlarını elimizden aldılar, yok ettiler sattılar” ifadelerini kullandı.


Panelin moderatörlüğünün üstlenen, Kemal Anadol, yaptığı konuşmada, Cumhuriyet’in 100. yılının hak ettiği coşkuyla ve heyecanla kutlanmadığını belirterek, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) kapsamlı bir kutlama programı yapmaması nedeniyle eleştirdi.

Anadol şöyle konuştu: “Filistin’deki olaylar gerekçe gösterilerek Cumhuriyet’in 100. yıl kutlama etkinlikleri bilinmeyen bir tarihe erteleniyor. Sitemim CHP’ye. Bir resepsiyon yapıyormuş. Bu her yıl olur zaten. Ama 100 yıllık Cumhuriyetin kutlaması daha farklı olmalıydı. Cumhuriyetin ekonomisini, kültür yaşamını, dış politikasını kapsayan bir panel, sempozyum yapılabilirdi. Cumhuriyet’i yaşayan önemli isimlerden oluşan büyük sempozyumla Cumhuriyet’in 100. Yılı tarihe not düşülebilirdi. Resepsiyonla geçiştirilemez. AKP kendine yakışanı yaparken CHP, genel merkezine yakışmayanı yapıyor. 100. yılı tüm heyecanıyla kutlamak CHP’nin birincil görevidir. Çünkü Atatürk’ün partisidir.


Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayarak sözlerine başlayan 16. ve 22. Dönem CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, “100. yıl önce emperyalizme karşı verilen savaşın sonucunda Cumhuriyet ilan edildi. Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet duyurulmadan önce eğitim ve ekonomi üzerine iki kongre yaptı. Ankara’da Maarif Kongresi, İzmir’de de İktisat Kongresi. Halkın mutluluğu için bunları öncelikle ele almak gerekiyordu. Ama maalesef 100 yıl sonra hem eğitim hem de ekonomi çöktü. Yanı biz yeniden cumhuriyetin ilk yıllarındaki coşkuyu niteliği hem ekonomide hem de eğitimde yakalamak istiyoruz. Laik bilimsel eğitim pek kalmadı, paramız da pul oldu. Tekrar sağlıklı kamucu bir anlayış olması gerekiyor” dedi.

Cumhuriyet Tarihi Profesörü Hakkı Uyar, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında demokrasiyi değerlendirdi. Türkiye’nin, son birkaç yıldır, Dünya Demokrasi Endeksinde 167 ülke içinde 103. sırada yer aldığını hatırlatan Uyar, “Bu endekste yönetimler; tam demokratik, kusurlu demokratik, hibrit rejimler ve otoriter rejimler olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Türkiye, 4.35 puanla, otoriter rejimlere yakın hibrit rejimler grubunda yer alıyor” dedi.


Metin Öney Cumhuriyet’in 100. Yılında Anayasa konulu bir değerlendirme yaptı

Türkiye’de Anayasa konusunun yıllardır tartışıldığını aktaran Öney, “Kimi siyasetçiler, ‘Bu ceket büyük geldi, sonra dar geldi’ derler ama bir türlü karar verilemez. Anayasal devlet var, anayasası olan devlet var. Anayasal devlet, hukuk devletidir. Dünyada kültür, sağlık, ekonomi devleti yok ama tüm devletler öyle ya da böyle hukuk devleti olduklarını söylerler ya da olmaya çalışırlar. 1961 Anayasası bir ihtilal sonrası kabul edilmiş ama demokratik bir anayasaydı. Anayasalar demokratik ve demokratik olmayan anayasalar diye ikiye ayrılır. Bunun dışında bir tasnif doğru değildir. Türkiye Anayasasının 18 defa 100 maddeden fazlası değiştirilmiştir” ifadelerini kullandı.

Öney, “Ölecek kadar yaşlıyım ama Atatürk ilke ve inkılapları uğruna savaşacak kadar gencim” diyerek sözlerini noktaladı.

Mustafa Gazalcı, 100. Yılda Türkiye’de eğitim konusunu değerlendirdi

Gazalcı, “Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal not defterine 2 başlık koydu: Eğitim ve ekonomi. Halkın mutluluğu için bunun gerekli olduğunu söyledi. Ve daha Cumhuriyet duyurulmadan önce Sakarya Savaşı’nın arifesinde, 15 Temmuz 1921’de Ankara’da ilk Maarif Kongresini toplar. Bugün karma eğitim tartışmaya açılıyor ama o toplantıda Atatürk, öğretmenleri karma oturtur. Bu kongrede kimi kararlar alınır. Bunlardan ilki, devletin en önemli görevi eğitim işlevidir. Köy öğretmeleri yetiştirilmeli, ilk ve ortaöğretimde ulusal programlar ayarlanmalıdır. Doğudan ve Batıdan gelen bize yabancı etkilerden uzak ulusal bir eğitimden söz eder. Misak-ı Maarif kabul edilir 8 Mart 1923’te. O zamanın Milli Eğitim Bakanı İsmail Sefa Özler, bütün illere bir genelge çıkarır. Genelgede şöyle yazar: 1. Eğitimin amacı, ulusçu ahlakçı, devrimci, laik, cumhuriyetçi insanlar yetiştirmektir. 2’ncisi İlköğretimi genişletmek, halk eğitimimi kapsayacak şekilde herkese okuma yazma öğretmektir. Cehaleti yenmek, yaşama dönük pratik eğitim anlayışı vurgulanmıştır. Hem ulusal hem yaşama dönük olacaktır. Bunun için 3 Mart 1924’te yasal bir düzenleme yapılıyor” dedi.

Köy Enstitülerinin önemine vurgu yapan Gazalcı, “Köy Enstitüleri eğitim sistemini başlatan isim aslında Atatürk’tür. Köy Enstitülerinde demokrasi çok iyi uygulanıyordu. Köy enstitülerinde öğrenciler yönetime katılırdı. Özeleştiri vardı” sözlerine yer verdi.


Meriç Köyatası, 100. Yılda ekonomiyi masaya yatırdı

Köyatası, “Cumhuriyet kurulurken ekonomi dediğimiz şey yani sanayi yok. Bundan dolayı sanayi hamlesine giriliyor. 1929’da kapitülasyonlardan kurtulduk fakat dünyada büyük bunalım var. Devletin kuruluş aşamasında cumhuriyet kadrosu bununla uğraşırken 1929 bunalımı çıkınca daha devletçi bir ekonomik yapıya gidiliyor. Planlı bir model tercih ediliyor. Sovyetler Birliği ille işbirliği yapılarak 1934’te birinci sanayi planı yapılıyor. Sovyetlerden kredi alınıyor. Fabrikalar kuruluyor. Ardından 2. Sanayi planı yapılıyor. Dönemin ekonomik felsefesi, Hem devletçi hem plancı hem de halkçılıkta adil bölüşüm vardır. Devletçi ve adil bölüşümü tercih eden bu ekonomiye bakış felsefesinin yanı sıra bağımsızlık çok önemli. Ekonomide bağımsızlık ve özgürlük önem taşıyor. Öz kaynaklarla büyümek önemli, yani borç almadan büyümek. Çok mecbur kalmadıkça borç alınmıyor. Alınan borçlar da tarım ürünleri ile takas yoluyla ödeniyor. Kendi kaynaklarımızla planlı bir kalkınma modeli var” dedi.

 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

25 Ekim 2023

Cumhuriyet sevdalısı İzmir’de “Cumhuriyet’in 100’ü İzmir” sergisi açıldı


Fotoğraf ve tarih meraklılarının merakla beklediği "Cumhuriyetin 100'ü İzmir" sergisi Kültürpark Atlas Pavyonu’nda İzmirlilerin yoğun katılımıyla açıldı.

İzmir’in 100 yıllık Cumhuriyet yolculuğuna ışık tutan sergide 100 fotoğrafçının eserleri 30 Kasım tarihine kadar sanatseverlerin beğenisine sunulacak.


Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü kuruluş yıldönümünde “Cumhuriyetin 100'ü İzmir” sergisi sanatseverlerin yoğun katılımıyla açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu’nun katılımıyla açılan sergide İzmir'in 100 yıllık Cumhuriyet yolculuğu yedi farklı bölüm ile sanatseverlere sunuldu. Serginin küratörleri arasında ise Aylin Telef, Ayşegül Çetinkalp, Erol Özdayı, Hüseyin Erciyas, Kemal Okul, Mert Rüstem, Nur Uzakgören, Saadet Erciyas bulunuyor.

Azim dik duruş güçlü kararlar sergideki her bir fotoda bize göz kırpacak

Cumhuriyet’in 100’üncü yılının kutlandığı bu günlerde Cumhuriyet sevdalılarıyla bir arada olmaktan duyduğu heyecanı dile getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, “Güzel insanlar Cumhuriyet sevdalıları ve bekçileri iyi ki varsınız. Bu Cumhuriyet sizler sayesinde ilelebet payidar kalacaktır. Böylesi anlamlı bir sergide böylesi anlamlı bir günde bu unutulmaz yolculuğun parçası olduğumuz için büyük gurur duyuyorum. 100 yaşında olan Cumhuriyet’e baktığımızda ve bizler bugün yaş alan ama hiç yaşlanmayan foto albüme bakarak ne kadar kutsal bir emanet olduğunu anlayacağız. Sadece cumhuriyet coşkusunu değil aynı zamanda dönemin duygularına da örnek olacağız. Azim, dik duruş, güçlü kararlar sergideki her bir fotoda bize göz kırpacak. Cumhuriyet birleştirir, güçlendirir, başarır. Bu sergiyi özel kılan kuşkusuz kolektif bir çatı altında birleştirmesi. Bu sevdayı ve sevdalıları bir araya getirmekle çok güçlü mesaj veriyor. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.


Sergi 7 bölümden oluşuyor

“Cumhuriyetin Yüzü İzmir” sergisini planlarken Cumhuriyet ışığının aydınlattığı her alanın görsel zenginliğini sunuyor. İzmir’in 100 yıllık Cumhuriyet yolculuğunu yansıtmayı hedefleyen sergi yedi farklı bölümden oluşuyor.

1. Bölüm: 100 Fotoğrafçı 100 Fotoğraf Sergisi İzmir ili içinde aktif olarak çalışan, sergiye davet edilen fotoğraf sanatı dernek ve toplulukları üyelerinin gönderdiği, 100 fotoğrafçıya ait 100 fotoğraftan oluşuyor.

2. Bölüm: Fotoğraf sanatçısı Kemal Okul’dan "Sokak Sokak Kentim İzmir" Sergisi İzmir’in sokaklarını 50 yıldır düzenli olarak fotoğraflayan, tüm fotoğraf derneklerinin Kemal Abisi olarak da tanınan fotoğraf sanatçısı Kemal Okul’un çektiği ve ustalarından kendisine kalan kent belleğine sunan fotoğraflardan oluşuyor.

3. Bölüm: Koleksiyoner Mert Rüstem’den Cumhuriyet Bayramı Sergisi koleksiyoner Mert Rüstem'in arşivinden, İzmir'de kutlanan eski Cumhuriyet Bayramı fotoğrafları sergisi. Şimdiye kadar hiç görülmemiş üç Atatürk fotoğrafının da yer aldığı bu bölüm, İzmir'in Cumhuriyet yolculuğunu kronolojik olarak izleme olanağı veriyor.

4. Bölüm: Foto Muhabirlerinin Gözünden İzmir Sergisi İzmir'de görev yapan, kenti ve kentliyi

fotoğraflayan gazetecilerin, foto muhabirlerinin kendi arşivlerinden İzmir'in tarihine tanıklık eden fotoğraflar sergileniyor. Bu bölümde arşivlerindeki fotoğrafları paylaşan Aykut Fırat, Esat Erçetingöz, Hüseyin Erciyas, Mustafa Oğuz, Saadet Erciyas, Turan Gültekin ve Ümit Otan’ın objektifinden kareler yer alıyor.

5. Bölüm: APİKAM Arşivi'nden İzmir'de Görev Yapan Belediye Başkanları ve “İzmir'in Önder

Kadınları” Sergisi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) desteğiyle hazırlanan bu bölümde 1923'den günümüze kadar görev almış belediye başkanlarının fotoğrafları yer alıyor. Ayrıca İzmir'in alanında bir ilklere imza atmış kadınlarının fotoğrafları ve gazete haberleri bu bölümde sergileniyor.


6. Bölüm: İzmir Halkının Gözünden Cumhuriyet Sergisi (1923 - 1950) İzmirlilerin kendi albümlerinde yer alan, 1923-1950 yılları arasında kentimizde çekilmiş fotoğraflardan oluşuyor. İzmirlilerin e-posta yoluyla, dijital ortamda gönderdiği fotoğraflar dev bir panoda sergileniyor.

7. Bölüm: Cumhuriyet'le Büyüyenler Sergisi’nin bu bölümünde çoğu Cumhuriyet ilan edildiğinde doğmuş, Cumhuriyet devrimleriyle büyümüş, Cumhuriyetin ilk yıllarını yaşamış, 90 yaş ve üstü anıları taze, kalplerinde sonsuz Atatürk sevdası olan çınarlarla yapılan röportajlar ve fotoğraflar sunuluyor.


Sergide 172 katılımcı arasında yer alan Gazeteci ve foto muhabiri olarak uzun yıllar İzmir'de görev yapan Esat Erçetingöz"de fotoğraf ve anlatımlarıyla yer aldı.

"Foto Muhabirlerinin Gözünden İzmir" bölümünde yer alan Erçetingöz’ün çok özel bir fotoğraf karesi olan babasının fotoğrafı hakkında bilgi aldık.


Babasının trenci olduğunu anlatan usta gazeteci “Benim babam rahmetli Fikret Şerif Erçetingöz tıpkı babası yani dedem Hüseyin gibi trenciydi, çocukluğumuzda Alsancak Garı’nda manevracı olarak çalışıyordu ama yıllarca İzmir güzergahlarında o istasyon senin bu istasyon benim dolaşıp durdu” dedi.  


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

24 Ekim 2023

SAP, İzmir’de farklı sektörlerin katılımıyla sürdürülebilir dijital dönüşümü masaya yatırdı


Dünyanın lider kurumsal iş yazılımları sağlayıcısı SAP; teknoloji ve dijital dönüşümün, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da Türkiye’nin büyümesinde ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede lokomotif olacağına dikkat çekti.

Türkiye’deki faaliyetlerinde 20 yılı geride bırakan SAP Türkiye, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği etkinlikte, İzmir ve çevresinde dijitalleşmeye odaklanan şirketlerin yöneticileri ve iş dünyasından temsilciler ile güncel kurumsal uygulamaları ve teknoloji çözümlerindeki yenilikleri paylaştı.

Hyatt Regency İstinyePark İzmir Otel’de SAP Türkiye'nin öncülüğünde gerçekleşen "Geleceğin İşletmesi: Akıllı ve Sürdürülebilir Dönüşüm” etkinliği," iş dünyasının en önemli konularından biri olan bulut sistemleri ve iş süreçlerinin optimizasyonunu hedefleyen teknoloji platformları üzerine odaklandı.

Farklı sektör liderlerini bir araya getiren etkinlikte, “dijital dönüşümün ülke ekonomisi ve kurumlara sağladığı finansal tasarruf ve verimlilik artışının sürdürülebilirliğe yaptığı katkılar” ele alındı.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren SAP Southern Europe Çözüm Grubu Direktörü Tuna Atmaca, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirliğin önemini şöyle dile getirdi:

“Bugün ekonomik büyümeyi teknolojiden bağımsız düşünemediğimiz ve verimliliğin başarının anahtarına dönüştüğü bir çağı deneyimliyoruz. Tam bu noktada, bilişim teknolojilerinin ülkelerin gelişimini birden fazla açıdan olumlu etkilediğini söyleyebiliyoruz. Dijitalleşme yolculuğunda istikrarlı bir yol kat eden ülkelerde yatırımlar artar, bu da doğrudan büyümeye katkıda bulunur.


Öte yandan dijital dönüşümü başarabilen şirketler, akıllı ve sürdürülebilir işletmelere dönüşerek tüm süreçlerinde verimliliği yakalar. Bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması, dijital ekonomiye geçiş anlamına gelir ki bu da ekonomilerde kayıt dışılığı azaltarak her sektörde hizmet kalitesini iyileştirir. SAP Türkiye olarak önemli bir paydaşı olduğumuz dijital dönüşüm hizmetleri ve güncel teknolojilerin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da büyümedeki lokomotif rolünü sürdüreceğine inanıyoruz.

Bu yeniliklerimizden en sonuncusu, geçtiğimiz haftalarda tanıttığımız, yeni nesil yapay zeka destekli asistanımız Joule. Joule; iş süreçleri için tasarlanan, yapay zeka destekli bir yardımcı pilot. Çalışanlar, Joule ile yazılı diyalog kurarak, örneğin satışlarda düşük performans gösteren bölgeleri belirlemek için yapay zeka destekli asistandan yararlanabilecek.”

Başarı hikayeleri aktarıldı

Geleceğin iş dünyası için teknolojinin kritik bir öneme sahip olduğu vurgulanan etkinlikte farklı sektörlerden gelen talepler ile başarılı proje örneklerinin detayları iş dünyasına aktarıldı.

SAP Türkiye Satış Destek Yöneticisi Murat Kaptan ve SAP S/4HANA Cloud Çözüm Yöneticisi Emre Delice, İzmir ve çevresindeki kurumların temsilcisi katılımcılara, SAP’nin öne çıkan uygulamalarını aktararak, güncel SAP ekosistemi gelişmelerini paylaştı.

SAP Türkiye RISE with SAP Çözüm Yöneticisi Dr. Serdar Kebapcı’nın yönettiği panelde ise, SAP çözümlerini kullanan İzmir ve çevresindeki gıda, mobilya, otomotiv, yazılım vb. gibi sektörlerin teknoloji ve tedarik zinciri liderlerinin deneyimleri ve başarı öyküleri aktarıldı.

NTT Data ve Solvia’nın Platin Sponsorluğu; Felece, Nagarro+ Mbis, Yaşar Bilgi ve TeamPro’nun Altın Sponsorluğuyla desteklenen etkinlikte dijital dönüşümün getirdiklerinin yanı sıra SAP çözümlerinin bu yolculukta neden tercih edildiği ele alındı.

Konuşmacılar Keskinoğlu A.Ş. Bilgi Teknolojileri Direktörü Altay Kireççi, Alfemo Mobilya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Direktörü Joseph Volkan Özcan, Norm Holding Teknoloji ve Dijital Dönüşüm Müdürü Kerim Akhisaroğlu ve Altay Otomotiv Tedarik Zinciri Direktörü Onur Yıldırım; ülkemizde yaygın olan yerleşik (on premise) ERP yaklaşımını kırarak neden bulut ERP modeline geçtiklerini, dönüşümdeki motivasyonlarını ve özellikle nelere dikkat ettiklerini katılımcılar ile paylaştı. İşletmelerin daha esnek, çevik, akıllı ve sürdürülebilir hale gelmesinde teknolojinin öneminin vurgulandığı panelde söz alan yöneticiler geleceğe dair hayallerini paylaşırken bulut temelli teknoloji platformlarına yapmayı planladıkları yatırımlardan, öğrenen yapay zeka (Generative AI), merkezi akıllı veri mimarisi, süreçlerin hizmet olarak sunulması (BPaaS) ve Quantum Computer temelli ERP kurguları gibi heyecan yaratan hedeflerden bahsettiler.

Dijital dönüşüm şirketlere ne kazandırır?

Dijital dönüşüm; KOBİ’lerin verimliliğini %18,5, büyük ölçekli şirketlerin verimliliğini ise %10,3 artırıyor.

Bulut tabanlı, akıllı dijital dönüşüm çözümleri; temelde işletmelere ciro artışı, işletme verimliliği, işletme kârlılığı, ekonomik büyüme, iş süreçlerinin iyileşmesi faydalarını sağlıyor.

Dijital dönüşüme yapılan yatırımlar, kısa vadede geri dönüşünü vererek, sürdürülebilir verimlilik kazanımı oluşturuyor.


Ekonominin devleri, SAP Türkiye’nin çözümlerini tercih ediyor

SAP Türkiye’nin çözümlerini kullanan işletmelerin 7 yıldaki ortalama istihdamı, ilk yıla kıyasla %28 daha yükseldi. Verimlilik kazanımları üç katına çıktı.

SAP Türkiye’nin çözümleri sayesinde her yıl Türkiye GSYİH’sine %0,9 seviyesinde fayda sağlanıyor.

İSO 1.000 ve Fortune 500’de ilk 100’de yer alan şirketin %70’i, SAP ürünleri kullanıyor.

SAP'nin sürdürülebilirlik çözümlerine ilişkin potansiyel pazar büyüklüğünün 2027 yılına dek 10 milyar dolara ulaşacağı öngörülürken, dünyanın en sorumlu şirketlerinin %90'ı, SAP ile çalışmayı tercih ediyor.

SAP’nin derlediği verilere göre, küresel çapta 5 şirketten 3’ü yapay zekayı benimsese de bu şirketlerin yalnızca %12’si yapay zeka ile rekabet avantajı elde edebiliyor.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

22 Ekim 2023

‘Yalnız Ağaçlar’ın diyaloglar söyleşisi gerçekleştirildi


18 Ekim’de açılan Tolga Boztoprak’ın İzmir’de ilk kişisel sergisi ‘Yalnız Ağaçlar’ın diyaloglar söyleşisi gerçekleştirildi.

Sergi Küratörü Serdar Yörük “Diyaloglar” etkinliğimizde, kültür ve sanat hayatımızda özellikle İzmir dışından gelerek sergi açan sanatçıları konuk ederek İzmir’li sanatçı ve sanatseverler ile buluşturmak amacıyla yapılan çalışma. Bugün ilkini gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki aylarda her sanatçımız için “Diyaloglar” devam edecektir, dedi.


1970 yılında Kars doğumlu olan Tolga Boztoprak 1999 yılı Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu. Sanatçı Eskiiz Sanat Galerisi’nde devam eden ‘Yalnız Ağaçlar’ kişisel sergisi diyalog söyleşisinde kendi rengini, sanatsal kaygılarını ve eserlerindeki felsefi izleri sanatseverlerle paylaştı. Sanatçıların karşılaştığı problemler karşılıklı konuşuldu.

26 eserden oluşan ‘Yalnız Ağaçlar’ sergisi Eskiiz Sanat Galerisi’nde, 28 Ekim 2023 tarihine kadar ziyaret edilebilir.


Tolga Boztoprak kimdir?

Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu. 2022 yılında aynı bölümden yüksek lisansını tamamladı. Sosyal gerçekçiliği ile öne çıkan sanatçı, genellikle mekansızları ele almakta ve sıkıştırılmış sosyal çöküş manzaralarını, kültürel bölünmeleri, farklı yaşam biçimlerini, figürler üzerinden gözlemleyerek tuvallerine yansıtmaktadır. Son dönem çalışmaları peyzajlar üzerinde yoğunluk kazanmıştır. Sanatçı 21 kişisel sergi açmış, çok sayıda karma sergiye, workshoplara ve sanat fuarlarına katılmıştır, Trakya Üniversitesi, Ümraniye Belediyesi Resim Yarışması ve Bakırköy Belediyesi Resim Yarışmaları başta olmak üzere ulusal çaptaki yarışmalarda 4 ödül kazanmıştır.


İstanbul’da bulunan Toprak Resim Atölyesi’nde çalışmalarını devam ettirmektedir.

Tolga Boztoprak Eserleri Hakkında

Tolga Boztoprak’ın resimlerinde insana dair olan ve o insanın içinde yaşadığı doğa resmedilmektedir. Yaşamına ve yaşadığı yerlere dair bilgisiyle anlamlandırmaya çalıştığı her şeyi, kendi gördüğü biçimde resmetme çabasındadır. Görülen dünyayı önemser ancak onu olduğu gibi resmetme gayretinde olmaz. Dış doğa izlenimini iç doğasıyla birleştirerek sunmaya çalışır. Bu açıdan bakıldığında doğaya dair olan resimleri gerçek dünyanın kopyası olmaktan uzaklaşıp ressamın kavrayış biçimine göre anlamlandırılan tinsel bir kurguya dönüşür.

Boztoprak, resimlerinde doğaya insanı eklemek yerine doğadan onu ayrıştırmaya çalışıyor gibi bir duruş sergilemektedir. Sanki insanın bu dünyaya yaptığı kötülükleri fark edip, insansız bir doğanın ne kadar eşsiz olacağını ifade etmektedir. Bunu yaparken bir sanatçı duyarlılığıyla doğanın ardına alıyor kendisini. Uzaktan izliyor tabiatı ve onun masalsı derinliğini. Gerçek olan düşe dönüşüyor. Yepyeni, rengarenk bir dünya tasvir ediyor bizlere. Sanatçı bu yenidünya/doğa teklifinde, manzara içinde insanı barındırmasa da insanın izlerini, müdahalelerini barındırıyor. Sıralı dağlar, tarlalar, bodur ağaçlar hepsi doğal ahengi içerisinde düzenlenmiştir. Bu düzende sanatçının usta fırçası ve sezgisi hem de doğanın kendisi mevcuttur. Ayrıca bizlere şunu söylüyor gibidir; “Eğer bir sanatçı duyarlılığı ile içinde yaşadığımız dünyaya dokunursak bozmak yerine daha yaşanılası harika bir atmosfere dönüşür tezini öne sürmektedir.


 Sonuç olarak, peyzaj resim geleneği günümüz sanatçıları için çok önemli referanslar sunmaktadır. Bu bağlamda, insana dair olan ve o insanın içinde yaşadığı dünya/doğa resmedilmektedir. Doğaya ve insana dair olan bu resimler reel dünyanın kopyası olmaktan uzaklaşıp sanatçının kendi kavrayış biçimine göre memleketine, zamanına ve hayata duyduğu tutkusunu sevincini ortaya koyarak anlamlandırılan tinsel bir kurguya dönüşmektedir. Bu açıdan bakıldığında, günümüzde Türk peyzaj sanatı; gördüğü dünyayı anlamlandırmak ve yeniden yorumlamak çabasıyla yeni bir doğa-insan önerisi sunmaktadır.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Ekim 2023

ABD’li Şef Türkiye’ye övgü yağdırdı: Türk gıda ürünleriyle tüm dünya mutfaklarının yemekleri yapılır


Yıllık 160 milyar dolar gıda ithalatıyla dünyanın en büyük gıda ithalatçısı olan ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha fazla tercih edilmesini amaçlayan Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda ihracatçı birliğinin katılımıyla, Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen “Turkish Tastes-TURQUALITY Projesi”nde 2. Dönemin 1’inci Yılının sonuna doğru yaklaşılıyor.

Turkish Tastes markasına destek olan ABD’li şeflerin Türkiye ziyaretleri devam ediyor. Şef Reimund Pitz, İzmir’de üretim alanlarına, işletmeler ve restoranlara ziyaretler gerçekleştirdi.

EİB Gıda Birlik Başkanları ve Ege İhracatçı Birlikleri adına projenin koordinasyonundan sorumlu olan ve Turkish Tastes Ambassador Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Gürel ve Şef Reimund Pitz basın toplantısı düzenleyerek proje ile ilgili son gelişmeleri kamuoyu ile paylaştı. 


Ayrıca Şef Reimund Pitz, Kazım Gürel’e Chain des Rotisseur Honor Society topluluğunun Türkiye Elçisi ödül nişanını takdim etti. ABD’li şef Türk gıda firmalarının yetkilileriyle de ikili görüşmeler yaptı. 

Turkish Tastes Turquality Projesi basın toplantısı Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği  Başkanı Ali Fuat Gürle, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, Ege İhracatçı Birlikleri adına projenin koordinasyonundan sorumlu Turkish Tastes Ambassador Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Gürel, Turkish Tastes Turquality Projesi Koordinatörü Ayhan Karabulut ve firma temsilcileri katılımıyla gerçekleşti. 


Türkiye’de öğrendiklerimle ilgili ABD’de seminer vereceğim

Şef Reimund Pitz, “Turkish Tastes Turquality Projesi kısa sürede çok başarılı oldu. ABD’de en fazla mücadele ettiğimiz konu akşam yemeğinde vegan ve vejetaryen seçeneklerin az olması. Türkiye’de çeşitlilik o kadar çok ki, hem de kişiye özgü çeşitlilik söz konusu. Bir vejetaryan Türkiye’de hiç zorlanmaz. Türkiye’de beslenme son derece iyi ve dengeli, bitkisel proteinleriniz var. Türkiye’de o kadar çok şey öğrendim ki burada gördüğüm şeyler inanılmazdı. Başka ülkelerde mastercheflerle görüştüm ancak burada gördüklerimden faydalanacağım ve Türkiye’de öğrendiklerimle ilgili ABD’de seminer vereceğim. Baharatlarınız, zeytinyağlarınız inanılmaz. Aşçılar hem geleneksel şekilde çalışıyor hem de teknoloji kullanıyorlar. Zeytinyağınız muhteşem. Farklı bölgesel kıyılar var ve o kıyılara özgü yemekler var. ABD’de farklı yarışmalar yapıyoruz ve ulusal şampiyonlar seçiliyor. Liselere yönelik yarışma programı da var. ABD’de milyonlarca lise öğrencisi var. Sizin gibi organizasyonlarda bu işin içinde yer alabilir. Amacımız Türk ürünlerini dünyaya tanıtmak değil yeniden sunmak. Ege İhracatçı Birlikleri, Ege İhracatçı Birlikleri adına projenin koordinasyonundan sorumlu Turkish Tastes Ambassador Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Gürel ve Turkish Tastes Turquality Proje Koordinatörü Ayhan Karabulut’u başarılarından dolayı çok tebrik ediyorum.” dedi.


Dört yıllık bir tanıtım stratejisi oluşturduk

Ege İhracatçı Birlikleri adına projenin koordinasyonundan sorumlu Turkish Tastes Ambassador Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Gürel, “EİB olarak, dünyanın en önemli tüketici pazarı olan ABD’de, gıda ürünlerimizin tanıtımını sağlamak amacıyla yürütmekte olduğumuz TURQUALITY projemiz kapsamında 2018’den itibaren çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Markalaşma çalışmaları uzun vadeli, detaylı ve amaçları net olarak belirlenen bir yol haritası üzerine inşa edildiği taktirde başarılı sonuçlar verebilir. Bu doğrultuda çalışmalarımızın ilk adımını esas olarak 2019 yılından itibaren bir yıl süren detaylı bir pazar araştırması ile atmıştık. Nisan 2019’da ise bu pazar araştırması sonuçlarını hem sizlerle hem üye firmalarımızla paylaşmıştık.  Pazar araştırma çalışması kapsamında, ABD pazarındaki durumumuzu; ihraç ürünlerimize yönelik ABD’deki güncel trendler, gelecek döneme yönelik beklentileri, rekabet koşulları, ülke içerisinde spesifik hedef kitleler ve potansiyeli en yüksek olan ürün gurupları gibi kriterler doğrultusunda verilere ulaştık ve bu verileri analiz ettik. Analizler doğrultusunda da iki temel öğeden oluşan dört yıllık bir tanıtım stratejisi oluşturduk.” dedi.

Las Vegas Üniversitesi müfredatında Türk Mutfağı ve Türk ürünleri

Kazım Gürel, “Projemizin temel hedefi ABD’de kalıcı bir yaşayan mekanizma olarak “Turkish Tastes” Community oluşturmak olarak belirlendi. Bu doğrultuda bir yandan sektöre öncülük eden profesyonelleri Türk ürünleri hakkında bilgilendirerek farkındalık yaratırken bir yandan da kurumsal işbirlikleri aracılığı ile uzun vadeli ortaklıklar kurduk. İlk olarak Dünyanın bir numaralı Turizm ve Otelcilik okulu olan Las Vegas Üniversitesi müfredatına Türk Mutfağı ve Türk ürünlerine yer verilmesi üzerine iş birliği başlattık. Ardından Nevada Restoran Birliği ortaklık kurduk. Son olarak ulusalda görünürlüğümüzü artırmak için ABD’de Executive Şef unvanını veren American Culinary Federation ve Chain des Rotisseurs ile partnerlik anlaşması imzaladık. Pandeminin ardından artan çeşitli faaliyetlerimiz ve işbirliklerimiz sayesinde temel hedefi olan Turkish Tastes Community’nin temelleri oluşmakla kalmamış ciddi bir mesafe kat etmiş olduk.” diye konuştu. 

 Güçlü bir markalaşma sürecine girmek için çalışıyoruz

Gürel, “Artık yavaş yavaş yürüttüğümüz çalışmaların ABD’ye olan ihracatımızın hem ihraç edilen ürün çeşitliliği hem de değer olarak artmasına yönelik adımlar atmaya başladık. Bu kapsamda 12 üye firmamızı tabiri caiz ise buz kırıcı olarak konumlandırarak projemize entegre etmiş bulunuyoruz.  Pazarda yaşadığımız en önemli sorun maalesef farkındalıkla ilgili. Birçok firmamız hemen hemen tüm alt sektörler bazında ABD’ye ihracat gerçekleştirmekte fakat gerek aracılar gerekse son tüketiciler nezdinde tüketilen ürünlerin Türkiye’den geldiği maalesef bilinmemektedir. Biz öncelikle bu farkındalık sorununu çözmek ardından güçlü bir markalaşma sürecine girmek için çalışıyoruz. Seçilen firmalarımıza bu doğrultuda büyük bir görev düşüyor.  Firmalarımızın katılımı ile yürüttüğümüz tanıtım faaliyetlerin etkisinin sonuç almaya önemli katkılar sunacağına inanıyoruz.” dedi.


ABD’li öğrenciler Türk ürünlerini daha kariyerlerinin başında öğrenmekle kalmayıp tariflerinde kullanmaya başlayacak

Son dönemde başlattıkları iki önemli faaliyet hakkında bilgi veren Kazım Gürel, “İlki büyük önem atfettiğimiz eğitim faaliyetleri ile alakalı. UNLV işbirliği ile üniversite seviyesinde eğitim faaliyetlerine 2 yıl önce başlamıştık; ancak bununla yetinmiyoruz. Şimdi partnerlerimizden Nevada Restoran Birliğinin sektörün geleceğine katkıda bulunmak adına liselerle başlattığı prostart programı kapsamında işbirliği yaparak aşçılık eğitimi veren 14 lisede de müfredata giriyoruz. Böylelikle programda yer alan öğrenciler dünyanın en sağlıklı beslenme tarzı olan Akdeniz Usulü beslenmenin doğduğu toprakların ürünlerini daha kariyerlerinin başında öğrenmekle kalmayıp tariflerinde kullanmaya başlayacaklar. Bizim açımızdan da geleceğin profesyonellerine kendimizi şimdiden tanıtma fırsatı elde ederek sadece kısa dönemde değil uzun dönemde önemli bir kazanım elde etmiş olacağız. Burada başarılı bir çalışma yürüttükten sonra amacımız tüm çalışmalarımızda olduğu gibi ABD geneline yönelik genişlemeyi planlıyoruz. Tüm taraflar için hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.

ABD’de HoReCa sektöründe Turkish Tastes Corner’leri oluşturuyoruz

Kazım Gürel, “İkinci konu ise aslında başlı başına ayrı bir proje olabilecek bir çalışma. Bu çalışmada ticarileşme amaçlarımızla yakından ilgili bir müjdemiz olacak. Pazarda yer alan ütün çeşitliliğimizi ve toplam ihracatımızı artırmak için son tüketiciler nezdinde de farkındalığı artırmamız büyük önem arz ediyor. Öyle bir faaliyet geliştirdik ki bir yandan son tüketiciler nezdinde farkındalığı artırırken bir yandan da ürünlerimize olan talebi artıracağız. ABD’de HoReCa sektöründe Turkish Tastes Corner’leri oluşturuyoruz. Program kapsamında işbirliği geliştirdiğimiz, seçkin restoran, cafe, country club ve catering şirketleri gibi son tüketiciye doğrudan hizmet veren partnerlerimiz aracılığı ile menülerinde Turkish Tastes ürünleri ile dünyanın tüm mutfaklarından menüler oluşturarak misafirlerine servis edecekler. Böylelikle ürünlerimizle sadece Türk Mutfağının değil tüm dünya mutfaklarının tariflerinin hazırlanabileceğini son tüketicilere deneyimleme fırsatı sunmuş olacağız.” dedi.

Turkish Tastes ailesini büyütüyoruz

Gürel, “Ayrıca söz konusu mekanlara ürün tedarik eden distribütörlerin daha fazla Turkish Tastes ürünü talep etmeleri de sağlanacaktır. Bu doğrultuda pilot çalışmamızı geçen hafta Las Vegas’ta Turkish Tastes Community’nin ilk katılımcılarından olan bir şefimizin restoranında start verdik. Çalışmayı her yönü ile oturttuktan sonra, ortaklarımızın da desteği ile ABD geneline yayacağız. Bu çalışmayı başlı başına ayrı bir proje olarak görüyoruz. Başta da belirttiğim gibi 2018 yılından itibaren bahsettiğim hedefler doğrultusunda ABD’de çalışmalar yürütüyor ve Turkish Tastes ailesini büyütüyoruz. Artık Community mizin taraflarına anlattıklarımızı işin kaynağında göstermenin zamanı gelmişti. O nedenle topluluğumuzun parçası olan ve büyük katkılar sunan 3 büyük ismi Türkiye’ye davet ederek, ürünlerimizin üretim alanlarını, işletmelerimizi ve bu ürünlerle misafirlerini ağırlayan şef restoranlarımızı işin kaynağında tanıtmak üzere Türkiye’ye davet ettik.” dedi. 

ABD gıda sektörünün en büyük firmalarının şefleri Türkiye’de

Kazım Gürel, “İlk olarak American Culinary Federation’a 2 dönem başkanlık eden ve   ABD gıda sektörünün 2’inci en büyük firması olan US Foods’ta Corportate şef olan Thomas Macrina Eylül ayında ülkemizi ziyaret etti. Önümüzdeki hafta American Culinary Federation Yönetim Kurulu üyesi ve Shamrock Foods Corporate şefi Greg Matchett’ı ağırlayacağız. Bu hafta ise kariyeri özetlenemeyecek kadar uzun başarılar ve unvanlarla dolu Şef Reimund Pitz’i ağırlamaktan onur duyuyoruz. Şef yine American Culinary Federation’a 2 dönem başkanlık etmiş ve benim de yeni üyesi olduğum Chain des Rotisseurs ABD Başkanıdır. Kendisine bugüne kadar verdiği destek ve ziyareti ile onurlandırdığı için tekrar teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Çin, Japonya ve Güney Kore’ye kısa vadede gıda ihracatımızın 1 milyar doları aşmasını bekliyoruz

EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Türkiye dünyanın gıda deposu konumunda. Türkiye olarak kuru meyve, zeytin zeytinyağı, su ürünleri, yaş meyve sebze, meyve sebze mamulleri, hububat bakliyat yağlı tohumlar, odundışı orman ürünleri sektörlerinde güçlü oyuncuyuz. Gıda sektörlerimizin ihracatlarını artırmak için yaptığımız büyük projelerden birisi de hedef Pazar odaklı Ticaret Bakanlığımızın desteklediği TURQUALITY Projeleri. Ege İhracatçı Birlikleri olarak ilk TURQUALITY Projemizi 5 gıda birliğimiz bir araya gelmesiyle Japonya, Güney Kore ve Çin’e dönük geçtiğimiz süreçte gerçekleştirdik. TURQUALITY Projemize başladığımızda Japonya’ya 148 milyon dolar olan gıda ihracatımız 6 yılın sonunda 291 milyon dolara ulaştı. Japonya’ya gıda ihracatımız bu süreçte yüzde 97 arttı. Çin’e gıda ihracatımız 112 milyon dolardan 302 milyon dolara ilerledi. Çin pazarında yüzde 170’lik gelişme kaydettik. TURQUALITY Projemiz öncesinde; Güney Kore’ye gıda ihracatımız 34 milyon dolar iken, bugün 126 milyon dolara ulaştık. Güney Kore’ye ihracatımız yüzde 270 büyüdü. Bu üç ülkeye yaptığımız gıda ihracatı 294 milyon dolardan 720 milyon dolara ulaştı. TURQUALITY Projemiz öncesinde Çin, Japonya ve Güney Kore’nin toplam gıda ihracatımızdan aldığı pay yüzde 1,5 iken, projemiz sonrasında yüzde 2,2’ye çıktı. Yaptığımız tanıtım çalışmaları sayesinde kısa vadede bu ülkelere gıda ihracatımızın 1 milyar doları aşmasını bekliyoruz.” dedi.

Türk ihracatı için tarihi bir gün

Mehmet Ali Işık, “Bugün burada tarihi bir gün yaşıyoruz. 6. Yılına giren TURQUALITY Projemizde çok sayıda etkinliğe imza attık. Türkiye’nin ABD’ye gıda ihracatının dört yılda 924 milyon dolardan 1 milyar 815 milyon dolara yükselmesinde itici bir rol üstlenen TURQUALITY Projemizin, Ege İhracatçı Birlikleri’nin 84 yıllık tarihinin en başarılı ve hedef odaklı projelerinden birisi olduğunu söyleyebilirim. Projemizin başarısı uluslarararası da tescillendi American Culinary Federation (ACF) tarafından ‘Yılın Endüstri Partneri’ ödülüne layık görüldü. TURQUALITY projemizle Türk mutfağının Amerika’da üniversitede ders olarak okutulmasını sağladık. Türk mutfağına hâkim Amerikalı şefleri sektöre kazandırıyoruz. Bu projemizdeki bir diğer hedefimiz ve söylemimiz, “Hangi yemeği yaparsanız yapın, Türk lezzetleriyle yapın” ” dedi.

Mehmet Ali Işık, “Kuru meyve sektörü tamamına yakını yerli girdilere dayalı ilk ihracatçı sektörlerimizden biri olup, 2022 yılı itibariyle 498 bin ton ihracat karşılığında, 1,6 milyar dolar gelir elde edilmiştir. 2012 yılında ABD’ye ihracatımız 71 milyon dolar iken 2022 yılında 126 milyon dolara ulaşılmıştır. Sektörümüzün başlıca ürünleri Kuru Üzüm, Kuru İncir ve Kuru Kayısı olup, ülkemiz bu ürünlerin üretim ve ihracatında dünya lideridir. Kuru İncir ve Kuru Kayısı ihracatımızda ABD ilk sırada yer almaktadır. Türkiye’nin ABD’ye kuru incir ihracatın 10 yıl önce 11 milyon dolar seviyelerindeyken; 2022 yılında Türkiye genelinde ABD’ye 12.675 ton kuru incir ihraç edilip karşılığında 30 milyon 758 bin dolar gelir elde edilmiştir. Bunun 11.607 tonu EİB tarafından gerçekleştirilmiş, yaklaşık 32 milyon dolar gelir elde edilmiştir. Türkiye geneli ABD’ye kuru kayısı ihracatı miktarda 12.351 ton, değerde 70 milyon 781 bin dolar olurken, EİB ihracatı miktarda 4.287 ton, değerde ise yaklaşık 24 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.” Diye bilgi verdi.

Birliğimizden ABD’ye yapılan ihracatın %29 hububattan mamullerden

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Türkiye genelinde hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe ABD’ye 2022 yılında bir önceki seneye göre %28 artışla 708 milyon dolar ihracat yapılmıştır. ABD’ye yapılan ihracatta en önemli ürün grupları şekercilik, değirmencilik ve bitkisel yağlar olup bu üç grup toplam ihracatın %52’sine tekabül etmektedir. Bununla birlikte, ABD pazarında yağlı tohumlar ve gıda müstahzarları ürün grubu ihracatında dikkat çekici artış yaşanmaktadır. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamuller İhracatçıları Birliği olarak ABD pazarına 2022 yılında bir önceki seneye göre %10 artışla 23 milyon dolar ihracat yapılmıştır. Birliğimizden ABD’ye yapılan ihracatın %29 hububattan mamullerdendir. Bu ürün grubunda en çok ihraç edilen ürünler gofret ve yaprak sarmadır. ABD ihracatında gıda müstahzarları, baharatlar ve bitkisel yağlar diğer en önemli ihraç ürün gruplarıdır.” dedi.

Türkiye’nin ABD’ye gıda ihracatı 2018 yılında 924 milyon dolar iken, 2022 yılı sonunda 1 milyar 815 milyon dolara yükseldi

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “Türkiye’nin ABD’ye gıda ihracatının 2018 yılında 924 milyon dolar iken, 2022 yılı sonunda 1 milyar 815 milyon dolara yükseldi. Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak 2022 yılında ABD’ye ihracatımızı yüzde 48’lik artışla 71 milyon dolardan 105 milyon dolara taşıdık. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak bu ihracatın 63 milyon dolarlık büyük dilimini yaparak Türkiye’nin ABD’ye yaptığı su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatının yüzde 60’ını tek başımıza gerçekleştirdik. Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak ABD’ye ihracatımızı orta vadede 250 milyon dolara çıkarmak istiyoruz. İhraç ettiğimiz ürünlerde balık 56 milyon dolarla açık ara önde yer alırken, tabii bal ihracatımız 18, 2 milyon dolar, süt ürünleri ihracatımız 11 milyon dolar ve yumurta ihracatımız 5 milyon dolar seviyesinde.” dedi.

Odun dışı orman ürünlerinde hem Ege Bölgesi hem de Türkiye genelinde ABD 1’inci Sırada

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, “Odun dışı orman ürünlerine baktığımızda, dünyayı domine eden kekik, defne yaprağı, ada çayı gibi ürünlerimizin hem ege hem Türkiye geneli ihracatında ABD 1. sırada gelerek en önemli pazarımızı oluşturuyor.  Bu ürünler çok uzun zamandır topraklarımızda yetişen, ülkemizin sembolü haline gelmiş miras ürünlerimizdendir. ABD’de 2023 değerlerine bakıldığında Türkiye’nin %25 ile 1. Sırada olduğunu görüyoruz. Ege Bölgesinden en fazla ihracatı gerçekleştirilen kekik ve defne özelinde baktığımızda ise son 1 yılda bu ürün gruplarında ABD’ye 14,3 Milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini, bunun da %88ine tekabül eden 12,5 Milyon dolarlık kısmının Ege Bölgesi’nden gerçekleştiğini görüyoruz.” dedi.

Editöre not;

Türk meyve sebze mamulleri sektörü olarak 2022 yılında ABD’ye ihracatımızı yüzde 27'lik artışla 270 milyon dolardan 343 milyon dolara çıkardık. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak toplam ihracatın 175 milyon dolarlık kısmını gerçekleştirerek, Türkiye’nin ABD’ye yaptığı meyve sebze mamulleri ihracatının yarısını tek başımıza başardık. İhraç ettiğimiz ürünlerde elma suyu 43 milyon dolarla birinci sırada yer alırken, bunu 22 milyon ile biber turşusu, 21 milyon ile kuru domates ve 14 milyon dolar ile kiraz reçeli izlemiştir.


2022-2023 sofralık zeytin ihracatı sezonu, 30 Eylül 2022 itibarıyla tamamlanmış, ihracatımız geçtiğimiz sezona göre miktar bazında yüzde 8 azalarak 100 bin ton, tutar bazında ise yüzde 7’lik artışla 184 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.2022-2023 sezonunda siyah zeytin ihracatımız geçen sezona göre yüzde 5’lik azalışla 75 bin ton olarak gerçekleşmiş, tutar bazında ise yüzde 11 yükselişle 137 milyon dolar düzeyine ulaşmıştır. Yeşil zeytin ihracatımız ise geçen sezona göre miktar bazında yüzde 17 azalarak 25 bin ton, tutar bazında ise yüzde 3 azalarak 46 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde zeytinyağı ihracatımız ise tarihi bir rekor kırarak, miktarda yüzde 183 artışla 52 bin tondan 147 bin tona, tutarda ise  yüzde 293 artışla 178 milyon dolardan 701 milyon dolara yükselmiştir.  Ortalama zeytinyağı kilogram ihraç fiyatımız da 3,43 dolardan 4,76 dolara yükselmiştir. Prina yağı ihracatımız ise, miktarda yüzde 34 artış ile 11 bin tona, tutarda yüzde 168'lik artışla 35 milyon dolara ulaşmıştır. Sektörümüzün toplam ihracatı, Eylül ayı sonu itibariyle yüzde 147 artarak 373 milyon dolardan 922 milyon dolara yükselmiştir.  Bu dönemde, ABD’ye olan zeytin ve zeytinyağı ihracatımız geçtiğimiz sezona oranla miktar bazında %68 artışla 49 bin tona, tutar bazında ise %147 artışla 213 milyon dolara ulaşmıştır. Zeytin ve Zeytinyağı ihracatımızda ABD %23 pay ile 2. Sırada yer almakta olup, 191 milyon dolar zeytinyağı , 11 milyon dolar sofralık zeytin ve 10 milyon dolar prina yağı ihraç edilmiştir.

 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Ekim 2023

Gelibolu 1915 – “Nefes” Sergisi açıldı


Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında İzmir Sanat Merkezi Sergi Salonu’nda Gelibolu 1915 – “Nefes” Sergisi açıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyetin 100’üncü yılı için düzenleyeceği kutlamaların yanında tarihe ışık tutan sergiler de açılmaya başladı. Kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında İzmir Sanat Merkezi Sergi Salonu’nda Gelibolu 1915 – “Nefes” Sergisi açıldı. Bir Başka Gelibolu Hikâyesi sloganıyla, açıklamaların bulunduğu fotoğraflar, tarihe ışık tutacak. Sergi 4 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.


Koyuncu: “Çanakkale ruhunu yeniden canlandırmak istedik”

Bursa Görsel Kültür Merkezi Başkanı İnci Koyuncu, “Tarihimizi ve mücadele ruhumuzu hatırlamak, unutmamak ve gelecek kuşaklara aktarıp anlatabilmek için gerçekleştirdik bu sergiyi derneğimizin 10’uncu, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bu özel ve çok anlamlı yılda farkındalık yaratmak ve Çanakkale ruhunu yeniden canlandırmak istedik. Bir saygı sergisidir bu, unutmayacağız. Daime gelecek kuşaklara aktaracağız” dedi.


Bursa Görsel Kültür Merkezi Başkanı İnci Koyuncu sergi hakkında şu açıklamalarda bulundu;

Görsel Kültür Derneği üyelerinden on fotoğraf sanatçısının Gelibolu’da özel olarak çalışarak , otuz bin fotoğraf arasından seçilmiş 94 adet fotoğraftan beş ayrı bölüm olarak hazırladıkları, GELİBOLU 1915 “NEFES” sergisi ilk olarak 18 Mart 2023 Çanakkale Şehitlerini Anma gününde Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde, sonrasın da 19 Mayıs haftasında Samsun Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde ve 10 Ağustos Anafartalar Zaferinin yıldönümünde de Gelibolu Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nde fotoğraf severler ile buluştu. Tarihi objelerinde özel korumalar eşliğinde Bursa ve Gelibolu sergilerinde izleyicilerle paylaşılması projeye ayrıca değer kattı.


Gelibolu 1915 “Nefes” sergisi bu defa 18 Ekim- 4 Kasım 2023 tarihleri arasında İzmir’de İzmir Sanat Merkezi sergi salonunda ve son olarak da 10 Kasım haftasında Ankara Zafer Çarşısı Güzel Sanatlar Galerisinde sergilenecek. Gelibolu 1915 “Nefes” bir saygı sergisidir.

Çanakkale ruhu unutulmayacak ve daima hatırlanacaktır…


Tüm İzmirlileri, İzmir’e yolu düşen, düşecek herkesi sergimizde bir nefes olmaya davet ediyoruz, dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

17 Ekim 2023

Medical Point’ten Türkiye yeni yüzyılı’na güçlü adım


İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi, Türkiye Yeni Yüzyılı’na güçlenerek giriyor. Başarısını uluslararası alanda kanıtlayan Prof. Dr. Şükrü Emre hastanenin tıbbi direktörü olurken, düzenlenen toplu imza töreniyle çeşitli branşlardan 36 hekim göreve başlama imzası attı. Organizasyonda, kadrosu ve fiziki yapısı geliştirilen Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi’nin de açılışı gerçekleştirildi.

İEÜ Medical Point Hastanesi, cumhuriyetin 100. yılına güçlü kadrosu ile adım atıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bir karaciğer ile üç hastayı hayata bağlamayı başaran, "domino ameliyatı" olarak bilenen operasyonla "tıp mucizesi" diye anılan Prof. Dr. Şükrü Emre, tıbbi direktör unvanı ile hastanede görev almaya başladı. Prof. Dr. Şükrü Emre ile birlikte çeşitli branşlarda göreve başlayan 36 deneyimli hekim için İEÜ Medical Point Hastanesinde toplu imza töreni düzenlendi. Organizasyonda ayrıca, Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezinin de açılışı yapıldı. Bu kapsamda, başarılı organ nakilleriyle pek çok hastaya umut olan İEÜ Medical Point Hastanesinin organ nakli bölümü geliştirilerek organ nakli merkezi haline getirildi. Merkeze, ameliyat sırasında aldığı virüs nedeniyle karaciğer yetmezliği yaşayan ve organ nakliyle hayata tutunan merhum yönetim kurulu başkanı Dr. Zafer Beken’in adı verildi. Hastanenin tıbbi direktörü Prof. Dr. Şükrü Emre ve aralarında Prof. Dr. Murat Zeytünlü'nün de bulunduğu deneyimli hekimler, kadrosu ve fiziki yapısı geliştirilen organ nakli merkezinde göreve başladı. Düzenlenen imza töreni ve merkez açılışında hitap eden Medical Point Hastaneler Grubu CEO’su Veysi Kubba, "İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanemiz olarak Türkiye Yeni Yüzyılı’na güçlenerek giriyoruz" dedi.

Sağlığınız emin ellerde

Güçlü bir kadro ile yola devam ettiklerini belirten Kubba, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ sözü bize her daim ışık tutarken, hastanemizdeki tüm hekimlerimiz bize güç veriyor. Hissettiğimiz bu güç, dünyanın sağlık merkezi olacağımıza olan inancımızı perçinliyor. Dolayısıyla, göreve başlayan hekimlerimizin attığı imzaları sadece bir iş anlaşması olarak görmüyoruz. Atılan imzalar, Türkiye Yeni Yüzyılı’nda Medical Point Hastaneler Grubunun sağlık vizyonunu da ortaya koymaktadır. İşte bu nedenle bu organizasyonumuzu çok önemsiyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında, güçlü bir kadro ile 'Sağlığınız emin ellerde' mesajı veriyoruz. Şifa arayan hastalarımız için tüm kadromuzla hazır olduğumuzu kamuoyuna duyurmak istiyoruz" diye konuştu.


 Sorumlulukla hareket ediyoruz

Açılışı gerçekleştirilen Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezinin, hastaların yeni hayatlarına başladıkları ilk yer olacağını vurgulayan Kubba, “Organ nakli merkezimize adı verilen 30 yıllık dostum ve iş ortağım merhum Zafer Ağabey; hastalarına umut, meslektaşlarına ilham kaynağı, ailesine ve dostlarına ise eşsiz bir destek ve sığınaktı. Onun aramızdan ayrılışı, hepimiz için tarifsiz bir acı ve kayıp olsa da onun hayallerini ve ideallerini yaşatma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bu yüzden, merkezimizin dünya çapında hasta kabul eden bir merkez haline gelmesi en büyük amaçlarımızdan biri. Tıbbi direktörümüz Prof. Dr. Şükrü Emre Hoca'mızın bu amacımıza liderlik etmesinden kıvanç duyuyoruz. Gerçekleştirdikleri 2 bini aşkın organ nakli deneyimleriyle Prof. Dr. Murat Zeytünlü ve iyi yetişmiş cerrahi hekimlerimiz, Şükrü Hocamız önderliğinde tecrübelerini merkezimize aktaracak" ifadelerini kullandı.

 Bu merkezin anlamı bizler için çok büyük

Hastanenin merhum yönetim kurulu başkanı Dr. Zafer Beken’in de organ nakli ile hayata tutunduğunu hatırlatan Kubba, şöyle konuştu: “Karaciğer nakliyle hayata tutunan Zafer Ağabey, naklin ardından geçen 18 senede gerek hekim gerek yönetici ve gerekse de organ nakli koordinatörü olarak hiç tanımadığı insanların hayatına dokundu. İşte bu yüzden İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanemizde kurduğumuz Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezinin anlamı bizler için çok büyük. Bugün, merhum dostum Zafer Beken’in de bizleri hissedeceğine ve hayalimizi gerçekleştirdiğimiz için mutlu olacağına inanıyoruz."

Bu yeni başlangıçlar, insanlığın zaferi olsun

Kubba, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Zafer Ağabey, hayatını kaybettiği bu zorlu mücadelede bizlere değerli bir ders ve vazife bıraktı; hayata tutunan, umuda sarılan ve yaşamın kıymetini bilen bir nesil yetiştirmek. İşte bugün; onun anısına, onun hayallerine ve onun bize bıraktığı bu kutsal göreve layık olabilmek adına atılan bu adımların, ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel ve anlamlı günde, Zafer Ağabey’in ardında bıraktığı umut ışığını daha da parlatalım ve onun hayallerini gerçekleştirelim. Bu yeni başlangıçlar, Zafer Ağabey’in adı gibi umudun, sevginin ve insanlığın ‘Zafer’i olsun.”

Vatandaşlarımıza şifa sunacak olmanın gururunu yaşıyoruz

Toplantıda, Prof. Dr. Şükrü Emre de organ nakli merkezinde yapılacak çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Prof. Dr. Şükrü Emre, “İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanemiz, sağlık sektöründe kaliteyi ve hizmeti zirveye taşımayı vizyon edinen bir sağlık kuruluşudur. Burada yeni oluşturduğumuz organ nakli merkezimizde değerli vatandaşlarımıza şifa sunacak olmanın gururunu yaşıyoruz. Burada bizim öncelikli amacımız, hastaya en iyi hizmeti sunmak olacaktır. Bu hizmeti bilgi, beceri ve hasta odaklı sağlık sistemi yaratarak sunacağız. Hastalar bizden daima onlar için en doğru tedavi seçeneğini duyacak ve bu konuda detaylı şekilde bilgilendirileceklerdir” dedi.

Ülkemde hizmet etmenin heyecanı içindeyim

Hasta bakımında kaliteyi belirleyen birçok element olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şükrü Emre, şöyle devam etti: “Ben Amerika’da birçok program kurmuş denetlemiş ve 100’den fazla nakil cerrahi yetiştirmiş biri olarak kalitenin nasıl sağladığını çok iyi biliyorum. 17 yıldır Amerika’da ülkenin en iyi doktorlar listesine seçilmiş olup şimdi ülkemde hizmet etmenin ve aynı başarıları elde etmenin heyecanı içindeyim. Bu amacımıza ulaşırken Amerika ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde altın standart olarak kabul edilen veriye dayalı, hasta ve hasta sahipleri odaklı ve memnuniyetlerine dayalı bir sistem kurmak istiyoruz.”

İddialıyız

Bütün hekimlerin, hemşirelerin ve tüm hastane çalışanlarının hastaları ailelerinin bir parçası ve hastaneyi de evleri olarak görmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Şükrü Emre, “Bu şartları oturttuğumuz zaman dünyadaki en iyi nakil merkezlerinden biri ve hastanemiz de en iyi hastanelerden biri olacaktır. Burada kendi dallarında çok iyi tanınan, gerek hasta bakımı gerek akademik anlamda başarılı olmuş, karaciğer ve böbrek nakli cerrahları, gastroenterologlar ve nefrologlardan oluşan bir ekibimiz mevcut. Bu grubun amacı gerek böbrek gerek karaciğer nakli bekleyen ve bunun yanında karaciğer safra yolları ve pankreas cerrahisi ihtiyacı duyan hastalara başka hiçbir yerde alamayacakları kalitede bir hizmet sunmaktır ve biz bu konuda çok iddialıyız. Tabii ki yüksek sayıda ameliyat yapmak önemli ve istenen bir şey. Fakat daha da önemlisi yüksek hasta memnuniyetiyle birlikte tamamen protokollere dayalı bir sistem içinde çalışıp sağkalım oranlarını artırırken, hastaların hayat kalitesini yükseltmektir” ifadelerine yer verdi.


Konuşmaların ardından, hastanenin tıbbi direktörü Prof. Dr. Şükrü Emre ile birlikte 36 hekim, göreve başlama imzası attı. Ardından hastanenin birinci katında hizmet veren Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi açılışı için kurdele kesimi gerçekleştirildi.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

12 Ekim 2023

Soyer: “Bu kitabı, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz”


İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen Şubat ayında düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk forumu olan ve İzmir’de 100 yıl sonra yeniden toplanan “Kadın ve İktisat Kongresi”nin kitabı yayımlandı.

“100. Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi” kitabının tanıtım toplantısında konuşan Başkan Tunç Soyer, “Bu toprakların umudu 100 yıl sonra bir kez daha, Cumhuriyetin özgür kadınlarının ellerinde yükseliyor. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” dedi.


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçen Şubat ayında düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk forumu olan ve İzmir’de 100 yıl sonra yeniden toplanan “Kadın ve İktisat Kongresi”nin çıktısı “100. Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi” kitabı yayımlandı. Kitap tanıtım toplantısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı,  İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, BASİFED Üyesi Dernek Yöneticileri, FOLKART Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak ile davetli kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı. Editörlüğünü Serdar Şahinkaya ve C. Coşkun Küçük Özmen'in üstlendiği 100. Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi kitabı, Elif Güner Bayındır'ın koordinasyonunda hazırlandı.


Türk kadını Cumhuriyetin lokomotifi oldu

Kurtuluşun şehri İzmir’de, kuruluşun temellerinin 100 yıl önce İzmir İktisat Kongresi ile atıldığını ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Emperyalizme karşı tarihin gördüğü en büyük direnişi gösteren bir ulusun misak-ı iktisadisi bu kongrede çizildi. Anadolu’nun her yerinden üreticiler, sanayiciler, işçiler bir araya geldi ve bir hayal kurdu. Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde siyasi bağımsızlığımızla birlikte iktisadi bağımsızlığımızın temelleri böyle atıldı. Ortak akıl ve ortak vicdanla. Atatürk, o vicdan terazisinin kadın düşüncesi olmadan inşa edilemeyeceğini çok iyi biliyordu. Öyle ki, Ulu Önderimizin iştirakiyle ana kongre toplanmadan iki hafta önce bir Kadınlar Kongresi düzenlendi. Bu kongreyle kadınların topyekûn özgürleştiği, yaşamın her alanında eşit ve adil şekilde yer aldığı bir yol haritası belirlendi. Türk kadını, Cumhuriyetin lokomotifi oldu. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına sayılı günler kala, bu vizyonun geldiği noktayı hep birlikte görüyor ve bununla gurur duyuyoruz” dedi.

Öldürmeyen bir uygarlık kuracağız

Atatürk’ün önderliğinde yapılan Kadınlar Kongresi’nden bir asır sonra İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk adımını kadınlarla birlikte attıklarının altını önemle çizen Başkan Tunç Soyer, “Geçtiğimiz Şubat ayında Kadın ve İktisat Kongresi’nde bir araya geldik. 2 Şubat’ta gerçekleştirdiğimiz kongremizin açılışında şunu söylemiştim. ‘Bugün, geleceğin Türkiye’sinin inşasına kadın erkek yan yana başlıyoruz. Bunun mümkün olabilmesi içinse kadınlara evvela özür borçluyuz. Bedensel gücümüzü bir şiddet kaynağına dönüştürdüğümüz için. Kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya yeltendiğimiz için. Biz erkekler, her şeyden önce kadınlara tarihin ve çocuklarımızın huzurunda özür borçluyuz.’ Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, yine kadınların öncülüğünde eminiz, kararlıyız! Atamızın ‘Cumhuriyet erdemdir’ sözüyle tarif ettiği o erdemleri yani barışı ve demokrasiyi koruyacağız. Bugün değilse muhakkak yarın. Öldürmeyen bir uygarlık kuracağız. Yılmayacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. 100. Yılında İzmir Kadınlar Kongresi Kitabı’yla birbirinden değerli konuşmaları, ortak akıl ve ortak vicdanla aldığımız kararları tarihe not düşüyoruz. Bu toprakların umudu 100 yıl sonra bir kez daha, Cumhuriyetin özgür kadınlarının ellerinde yükseliyor. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” diye konuştu.


Kadın sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez

Kadın ve İktisat Kongresi’nden sonra “söz uçar yazı kalır” gerçeğinden yola çıkarak bu kitabı hazırladıklarını dile getiren BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, “Yaptığımız işin kitabının çıkması yaptığımız işten dolayı bizleri heyecanlandırıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi kadın sorunu çözülmedikçe modern bir toplum, üretim toplumu ve gelişmiş bir toplum olamazsınız. Günümüzde yaşadığımız sorunların neredeyse tamamı da bunlardan oluşuyor. Bu yönüyle, ihtiyacımız olan yapısal reformların ilk sırasında kadın sorunu olmalıdır. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne emek veren başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Esere katkı sağlamaktan onur duyduk

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, hassasiyetle üzerinde durduğu konularından birisinin de Türk kadınının hak ettiği yere ulaştırılması olduğunu belirten Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak ise bu fikirler ışığında BASİFED tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle hayata geçirilen 100. Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi isimli esere de katkı sağlamaktan büyük bir onur duyduklarını kaydetti.

Cumhuriyet’i ve İzmir’i kavramanın kılavuzu

Kurtuluşun kenti olan İzmir’de peş peşe yapılan “Kadınlar Kongresi” ve “İktisat Kongresi” ile kuruluşun da kenti olarak tarihe geçtiğini dile getiren Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, bu kongrelerin aynı zamanda 100. yıla bakan bütünlüğün içinde Cumhuriyeti ve İzmir’i doğru kavrayabilmenin de kılavuzu olduğunu söyledi.

Dr. Serdar Şahinkaya da BASİFED’in 2 Şubat 1923’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde toplanan Kadınlar Kongresi’ni hatırlayarak tam yüz yıl sonra 2 Şubat 2023’te Kadınlar Kongresi’ni yeniden topladıklarını belirtti. Şahinkaya, büyük bir emek sonucu ortaya çıkan bu kitap ile de 100 yıl sonra düzenlenen Kongre’yi tarihe not düşmüş olduklarını kaydetti.


 Kadın ve İktisat Kongresi iki oturum halinde yapıldı

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen Şubat ayında düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk forumu, 2 Şubat 1923'teki tarihi Kadınlar Kongresi'nin anısını yaşatmak üzere düzenlenen Kadın ve İktisat Kongresi idi. 2 Şubat 2023'te İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TÜRKONFED desteği ile BASİFED tarafından yapılan Kadın ve İktisat Kongresi, iki oturum halinde gerçekleşmişti. Kongre'nin ilk oturumu, Anadolu'nun 50'den fazla üretici, yaratıcı ve girişimci kadınını temsil eden STK’lara ev sahipliği yaptı. İkinci oturum, İktisat ve Kadın teması etrafında oluşturuldu. Panellerde; İktisat ve Kadın; Demokrasi ve İktisat; Ekoloji; İnovasyon; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konuları ele alındı. Uzman konuklar, 21. Yüzyılın perspektifiyle konuları tartışarak toplum için yeni ufuklar çizdiler. Bu özel kitap, kongrede paylaşılan görüşlerin bant çözümlerini temel alarak hazırlandı.


 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT