30 Ekim 2018

Köy Enstitülü Bir Öğretmen; Mürşide Yaşar


Emekli öğretmen Mürşide Yaşar ilmeklerini çocuklar üşümesin diyerek atıyor. Minik bedenleri ısıtacak çocuk ceketleri, yelek, bere, kaşkol, süveterleri ihtiyaç sahibi çocuklara gönderiyor.

Öğretmenliğin bir gönül işi olduğunu söyleyen Mürşide Yaşar, emekli oldum fakat gönlüm hala çocuklarımızla dedi.
Mürşide Yaşar sözlerini şöyle sürdürdü;
"Savaştepe köy Enstitüsü’ ilk mezunlarındanım. Bizler köy enstitülerinde zamanımızı değerlendirmeyi öğrendik. Hiç boş durmazdık. İlk öğretmenliğimi Ayvalık “Murateli” köyünde yaptım. Evlenip Uşak iline gelin gittim. Eşim de aynı okuldan mezun bir öğretmendi. Birçok yer gezdikten sonra Manisa Necati Bey ilkokulu’ndan emekli oldum. Çocuklarımızın eğitimi için İzmir’e yerleştik. Kızlarımdan biri de öğretmen oldu. Diğeri kendi istediği için hemşire oldu.  
Ben boş durmayı sevmiyorum. Daha önce bahçe ile uğraşmak beni çok mutlu ediyordu. Artık yaşım ve sağlığımdan dolayı bahçe ile uğraşamıyorum. Örgü örmeye başladım. Yaptığım örgüleri daha önceki yıllar Karşıyaka Belediyesine teslim ettim. İhtiyaç sahiplerine onlar ulaştırdı. Kızım internetten yine Karşıyaka Belediyesinin ihtiyaç sahipleri ile aramızda köprü oluşturan “Butik Elele Paylaşarak Sevindiriyor” etkinliğini görmüş. Yeni örmüş olduğum çok sayıda çocuk ceketleri, yelek, bere, kaşkol, süveterleri yetkililere teslim etmek için bugün iki kızımın yardımıyla getirdim. Örgülerimin hepsini yeni yünlerden örüyorum. Kullanılmış hiçbir giysi yok. Çocuk ceketleri, yelek, bere, kaşkol, süveter olarak farklı yaşlardaki çocuklar için örüyorum.  Yetkililere teslim ediyorum. Onlar üşüyen çocuklarımıza ulaştırıyor. Şu ana kadar sayısız örgü ördüm. İhtiyaç sahiplerine ulaştırdım. Sağlığım elverdiği sürece örmeye devam edeceğim ve çocuklara göndereceğim. Örgü örmekten başka bulmaca çözmeyi de çok severim. Resim yapıyorum, çocukluğumdan kalan alışkanlığım olan kitap okuyorum. Kitap benim vazgeçilmez tutkum."



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

29 Ekim 2018

Ressam Rana Sirkecioğlu “sanatın içsel bir yolculuk olduğunu düşünüyorum” diyor


Resimlerinde hayatındaki yaşadığı katmanları sembolize ederek, sanatseverleri bir içsel yolculuğa sürükleyen Rana Sirkecioğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Bize kendinizden bahseder misiniz?
1962 yılı İstanbul doğumluyum. 1985 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Grafik Tasarım Bölümü’nden yüksek lisans eğitimini tamamlayarak mezun oldum. İstanbul’da değişik reklam bürolarında grafik tasarımcısı, ilaç sektöründeki şirketlerde de art direktör olarak çalıştım. 2005 yılında İzmir’e yerleşerek ara verdiğim sanat etkinliklerime suluboya ve seramik çalışmalarımla yeniden başladım. 2011 yılında soyut sanatla ilgilenmeye başladım. Çünkü soyut sanatta, sanatçı doğayı ve nesneleri soyutlamak yerine, kendi doğallığının dışa vurumunu, grafik alt yapısının da etkisiyle akrilik tekniği ile kütle, renk ve yoğun dokularla soyut olarak tuvaline yansıtmaktadır. Bu soyut çalışmalarının çıkış noktasında, gerçek dünyamızın içinden ya doğa ya da onun parçası olan nesnelerin ortaya çıktığı görüşü yatar. Başka bir deyişle sanatçı, eylem, düş ve nesneyi bir bütün olarak yapıtlarında görmek ister. Sanatın içsel bir yolculuk olduğunu düşünüyorum. 

Resme ilginiz ne zaman başladı?
Çocukluğumda odamın duvarlarını, dolaplarını resim yaparak boyuyordum. Küçük yaşlarda yaratmayı seviyordum. Hazır oyuncakları sevmiyordum, oyuncaklarımı kendim tasarlıyor ve kendim yapıyordum. Hepimizin hayatında fark yaratan öğretmenler vardır. Benim de lise eğitimim de resim öğretmenim Nevin Çokar çok iyi bir eğitimciydi. Resmi onunla daha çok sevdim. İzmir’e yerleştikten sonra suluboya ile tekrar çalışmalarıma başladım. Üç boyut kavramını öğrendim. Seramik çalışmalarım oldu. Soyut çalışmalarımda dışavurumcu bir anlatım oluşturmam da İzmirli ressam Reyhan Abacıoğlu ile olan atölye çalışmalarım benim için çok önemlidir. 

Hayalinizdeki meslek ressamlık mıydı?
Lise yıllarım da iç mimar olmayı istiyordum. Akademide bir araştırma yaptığımda Mimar Sinan Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nü inceledim. Sanatsal ve tasarımsal yanımın ağır bastığını düşünerek ve iş imkanı olarak daha cazip geldiği için grafik tasarım bölümünü seçtim. O yıllarda bilgisayar ortamı yok. Tüm çizimleri elimizle yapıyorduk, afişleri hazırlıyorduk. İkinci dönem baskı veya fotoğraf seçmemiz gerekiyordu. Fotoğrafı seçtim. Yaz tatil dönemin de reklam ajansların da çalıştım. Okul bitince kendime özgü bir stilin olmasına karar verdim. Kozmetik ve ilaç üzerinde uzmanlaşarak grafik tasarımcısı olmaya karar verdim. Kozmetik ve ilaç tasarımcısı olarak uzun yıllar çalıştım.

Çalışmalarınızda vermek istediğiniz mesaj nedir?
Resimlerimde kendimi anlatıyorum. Eserlerimde bir şey anlatmak kaygısı taşımıyorum. Kendi içsel yolculuğuma göre resim yapıyorum. Resim benim için bir meditasyon. Ben eserlerim üzerinde çalışırken zaman duruyor. Başka bir boyutta hissederek çalışıyorum. Bunu yaşarken çok mutlu oluyorum. Eserlerimde sanatseverlerin ne gördükleri benim için önemli. Resimlerimde gördüklerini farklı bakış açılarıyla bana anlatıyorlar.

Bazı sergiler temalı oluyor. Onlar da vermek istediğim mesajlar tabiî ki var. Kadına şiddeti anlatıyoruz, toplumsal önemli olayları anlatıyoruz. Temalı sergileri tasarlamak için düşünmek gerekiyor. Vermek istediğim mesajı eserlerime yansıtıyorum. 
 
Sergilerinizden bahseder misin?
İlk kişisel sergimi 2012 yılında Narlıdere Atatürk Kültür Merkezi’nde açtım. Daha sonra Türkan Saylan Kültür Merkezi, Aphrodisias Sanat merkezi ve Aydın’da Remax Sanat Galerisinde gerçekleşti. Yurtiçi ve yurtdışında birçok jürili karma ve grup sergilerine katıldım. 3.ve 4. ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarın da yer aldım.

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir sergi var mı?
2019 Nisan ayı’nda yine bir kişisel sergi çalışmalarım devam ediyor.  Aralık ayın da İstanbul’da bir karma sergiye katılıyorum.  ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarına tekrar katılıyorum. Ayvalık’ta dört arkadaş bir karma sergi açacağız. Bir tarih belirlemedim fakat önümüzdeki zaman dilimi içinde İstanbul’da kişisel bir sergi açmayı düşünüyorum. Katıldığım çalıştaylar oluyor. Önümüzdeki aylar benim için çok yoğun geçecek bir süreç.

Geçtiğimiz kış dönemi arkadaşımın atölyesinde seramik çalışmalarım oldu. Resim sergileri ve resim çalışmalarım çok yoğun olduğu için ara vermek zorunda kaldım. Önümüzdeki günlerde seramik çalışmalarıma da ağırlık vermeyi düşünüyorum. Arkadaşımla birlikte bir projemizi gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

İlk tablonuzu kim aldı?
İlk tablomu Narlıdere AKM’de açtığım sergide arkadaşım aldı. İlk sergimde satılan eserlerimi kimlerin aldığını biliyorum. Arkadaşlarımın ve komşularımın beni teşvik ettiklerini düşünüyorum. İlk sergimdeki eserleri alan arkadaşlarımı hiç unutmam.

Mükemmel bir hafta sonu planı sizin için nasıl olmalıdır?
Çocuklarım, arkadaşlarım ve sevdiklerimle bir araya gelerek sohbet etmek benim için mükemmel. Benim hayatım sanat. Dostlarımla sanat konuşmak, resim konuşarak bir arada olduğum zaman güzel bir hafta sonu geçirmiş oluyorum.

Son olarak eklemek istedikleriniz?
Güzel şeyler üretebilmek ve mutlu olmak için yaşıyoruz. Yaptığımız işlerle örnek olmalıyız, birilerine dokunmalıyız. Faydalı olalım, birbirimize yardımcı olalım. Bu dünyada hiçbir şey bize ait değil. Resimlerimde vurgulamak istediğim bu. Bugün eserlerimde olan çizgiler yarın olmayabiliyor. Resimlerim de dönüşüm halinde. Bizlerin yaşantısı nasıl bir akış içindeyse benim resimlerimde akış içinde. Her yaşadığım olay bir katman oluşturuyor. Yeni tanıdığım insanlardan bir şey öğreniyorum veya yaşadıklarından aldığım duyguları katmanlar halinde eserlerime aktarıyorum. Eserlerimde yaptığım karalamalar oluyor. Onlar hayatımdan çıkanları anlatıyor. Ben nefes aldığım müddetçe eserlerim de nefes alıyor. Bitmiş eserlerim için tamam bitti diyorum ve kaldırıyorum. Ama bazı eserlerim var senin hikayen daha bitmedi, yaşaman gereken katmanlar var, diyorum. Renklerle oynabilirim, çizgiler atabilirim, karalayabilirim. Eserlerim ben tamam demeden bitmiyor.  
Halen İzmir’de kendi atölyesinde çalışmaları devam eden sanatçının eserleri kamu ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

28 Ekim 2018

Burası Engelsiz Bir Kafe


Kavacıklı ressam Meryem Düzgün Kaya kendisi gibi engelli bireylere destek olmak amacıyla açtığı “Ressam Kafe” için İzmir’lilerin desteğini beklediğini söyledi.

Engelli Ressam Meryem Düzgün Kaya, Karabağlar ilçesi Kavacık mahallesin de açtığı “Ressam Kafe” için en büyük hayalinin gerçekleştiğini ifade ederek şu açıklamalarda bulundu;
Kafe sayesinde hayatıma renk geldi.  “Ressam Kafe”  eylül ayı’nda hizmete girdi. Evimin bahçesini kafe olarak değerlendirmek istedim. Artık havalar soğumaya başladı benim de tekerlekli sandalye ile hizmet etmem zor olmaya başladı. Evimin bir odasını kış dönemi için kafe yapmaya karar verdim. Müşterilerimize gözleme, serpme kahvaltı, pişi, çay, kahve gibi hizmet veriyorum. Yerimiz kısıtlı olduğu için ziyaretçilerimizin mutlaka telefon ederek gelmeleri benim için çok önemli.  0507 210 5692 telefondan bana ulaşabilirler. Kavacık köyüne geldikleri zaman “Ressam Kafe” olarak kime sorsalar benim yerimi tarif ederler.

Meryem Düzgün Kaya kimdir?
 3 yaşında geçirdiği çocuk felci sonrası bedensel engelli olarak hayata devam eden sanatçı’nın 2011 yılında hayatı bir belgesel filme konu olmuştu.

İlk sergisini 2009 yılında Karabağlar Belediyesi’nın desteğiyle Balçova Termal Otel’de açtı. Sonraki yıllarda İzmir, Ankara, İstanbul olmak üzere birçok yerde sergi açtı.

İstanbul’da açtığı sergide eserlerinden biri Londra’ya satıldı. 
Köy yaşamı doğa temalı resimler yapan Meryem Düzgün Kaya, Kavacık mahallesi’nde çocuklara ve kadınlara resim eğitmenliği yapıyor.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

.

27 Ekim 2018

Filozof Atatürk’ün Çizgisine Dönmek


Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağatay Üstün’ün “Filozof Atatürk’ün Çizgisine Dönmek” yazısı;

Hep bir çıkış yolu arandığında, karanlık dönemlerin loşluğu insanlığı usandırdığında felsefe ve onun ışığından medet umulmuştur. Bilinirdi ki, filozofların edecekleri kelam ile yol aydınlanırdı. Yüzyıllardır süren bu geleneğin günümüzde kesintiye uğramasının temel nedeni filozofların gelişinde ve çoğalmasında yaşanan sıkıntılardır elbette. Atatürk kendi tanımlamama göre 20. yüzyılın başında yaşamış önemli bir düşünür idi. O dönemin gerekleri içinde bize nasip olan bu değerli insanı yanlış anlamalar, yanlış değerlendirmeler neticesinde ön yargılarına, kendi kişisel egolarına mahkum etmeye çalışanların ne yazık ki hesapları tutmamıştır. Çünkü nasıl olursa olsun her filozofun başına gelebilecek bu tür durumlar için onların yaydıkları olumlu enerji ve olumlu fikirler onları insanlık tarihinin birer incisi yapmıştır.

Bugün ülkemizin böyle bir insanın yenilikçi, kültür rönesansını benimseyen ve doğru tespitler ile bunu vurgulayan yaklaşımları sayesinde dünya coğrafyasında Türkiye Cumhuriyeti olarak bir yer bulmuş durumdayız. Yaşanan sıkıntılardan kurtulmak ve daha da güzel günlere kavuşabilmek için onun gösterdiği hedeflere doğru yürümek, kendisini Türk vatandaşı olarak gören bunu benimseyen insanın ödevidir, sorumluluğudur. Etnik kimlik sizin nereden geldiğinizi ve ne tür bir aidiyet içinde olduğunuzu gösterir. Vatandaş olmak ise hangi ülkede yaşıyorsanız ve hangi ülkede okuyor veya para kazanıyorsanız, orasını geliştirmek istiyorsanız orasının adresidir. Bu adres Türkiye Cumhuriyetidir ve bunu filozof Atatürk daha o zamanlardan tespit ederek beyan etmiştir. Çıkış yolu için yeni ara yollar aramaya gerek yoktur. Filozof Atatürk’ün fikirlerinin bir kez daha okunması, temel ilkelerinin benimsenmesi yeterlidir. Şu sıralar çok sık telaffuz edilen fabrika ayarlarına dönmek meselesi de budur zaten. Ülkemiz kaldığı yerden, yani çok değerli ve rahmetli Gazi’mizin vefat ettiği 1938 yılından itibaren yeniden aynı anlayışla ve ruhla yönetilmelidir. Başarının anahtarı aslında burada gizlidir.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


26 Ekim 2018

Cumhuriyet Bayramı Coşkusu İzmir Park’ta


Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ulusuna en büyük armağanı Cumhuriyet’in, 95. Kuruluş yıldönümü İzmir Park’ta renkli etkinliklerle kutlanacak.

Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında 27 Ekim’de “Yaşasın Cumhuriyet Pop-Up Kart Yapım Atölyesi”nde buluşacak İzmir Park Çocuk Kulübü üyeleri bu keyifli etkinlikle hem eğlenip el becerilerini geliştirecek hem de Cumhuriyet ruhunu yaşatacaklar. 28 Ekim’de İzmir Park’ın minik ziyaretçileri bu kez “Ay Yıldızlı Mask”lar yapacaklar. Eğitmen Eylem Sürer eşliğinde gerçekleşecek atölyede çocuklar, bayrama özel kendileri için anlamlı bir hediye tasarlama şansı yakalayacaklar. 29 Ekim’de ise büyük küçük herkes Atatürk ile aynı karede olmanın mutluluğunu yaşayacak. Green Box tekniği ile ulu önderle birlikte fotoğraf çektirecek ziyaretçiler özel bir Cumhuriyet Bayramı anısına sahip olacak. Tüm etkinliklerin ücretsiz olarak yapılacağı İzmir Park’ta 31 Ekim’e kadar Atatürk’ün az bilinen fotoğraflarından oluşan sergi de ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT



25 Ekim 2018

Şadan GÖKOVALI; Şair, Yazar, Mitolog, Eğitimci, Gazeteci, Turist Rehberi

Hayatımda önemli olan üç şey var diyor, Prof. Dr. Şadan GÖKOVALI. Sevgi, bilgi, dürüstlük.
Şadan GÖKOVALI’dan İzmir Modern için kendisini anlatmasını istedim;

15 Mart 1939 Muğla/Gökova’da doğdum. 19 yaşımda İzmir’e geldim. 1959 yılında Ege Ekspres Gazetesinde muhabirliğe başladım. İzmir, ekonomi gazeteciliğinin başkenti. Neden böyle söylüyorum, İzmir’de ekonomiye yön veren isimler vardı. Şevket FİLİBELİ, Osman KİBAR, Burhan MANER önemli isimler arasındaydı. İlk ekonomi muhabirleri Ahmet Yener ÖZKESEN, Sezai GÜVEN, Şadan GÖKOVALI bizler ekonomi okuduk. Hem teori, hem kuram öğrendik. 

İstanbul’da ithalat, Ankara’da tüketim, İzmir’de İhracat olması ekonomi gazeteciliğinin izmir’de önemli olmasını sağlıyor. 1961 yılında İzmir Gazeticiler Cemiyeti yönetim kuruluna seçildim. 1966 yılında TRT İzmir radyosunda göreve başladım. Sayısız program ve belgesel hazırladım. 1967 ve sonrasında Knidos, Efes, Fethiye ve Bergamayı anlatan en iyi yazar seçildim. 1980 yılında Ege Üniversitesi BYYO-İletişim Fak. Kadrolu öğretim ve Müdür yardımcılığı görevine başladım.

Şadan GÖKOVALI, Halikarnas Balıkçısı’nın manevi oğlu.
Halikarnas Balıkçısı eserlerini elde yazıyor ve bunları GÖKOVALI’dan daktilo etmesini istiyor. Şadan GÖKOVALI, hiçbir ücret almadan gönüllü olarak bütün eserlerini basıma hazırlıyor. 2009 yılında Mitolojiye ışık tutan “SÖYLENCE” kitabı Yaşar Üniversitesi tarafından Onursal Profesör payesi verilmiş.

Şadan GÖKOVALI’nın Akyaka’da bir sokağa, Gökovada bir caddeye, Muğla merkezde 3 bin kişilik bir tiyatroya adı verilmiş. İzmir’e çok fazla emeği geçmiş ,şair, yazar, gazeteci, ayaklı kütüphane, turist rehperi, mitolog ve eğitimci Prof. Dr. Şadan GÖKOVALI’nın adının verildiği bir yer olması tüm İzmirlilerin isteği olduğunu düşünüyorum.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

24 Ekim 2018

13. Balkanlılar Halk Dansları Festivali


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 13. Balkanlılar Halk Dansları Festivali 24-26 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirildi.

24 Ekim Çarşamba günü Cumhuriyet Meydanı’nda resmi törenle başlayan açılış, kortej yürüyüşü ile devam etti. 

3 gün süren Balkanlılar Halk Dansları Festivaline ev sahibi Türkiye’nin yanı sıra; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Yunanistan’dan gelen konuk dansçılar gösterilerini sergiledi.

Festival 26 Ekim akşamı Kültürpark İzmir Sanat Merkezi’nde “Neresi Sıla Bize Neresi Gurbet” isimli tiyatro oyunu ile sona erdi.




İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

23 Ekim 2018

Doğaya 500 fidan


Merkezi Manisa'da bulunan, Alüminyum'dan ambalaj üreten Ball Paketleme Firması, Ege Orman Vakfı ile işbirliği yaparak 500 fidanlık koru oluşturdu. Manisa-Soma-Büyükgüney ağaçlandırma sahasında oluşturulan koruyu Ball Paketleme Firması Fabrika Müdürü Berk Günşeber ve firma çalışanları ziyaret etti.

Ege Orman Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Yasemen Bilgili,  ağaçlandırma sahasında Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bilgili,''Siz bu koruyu oluşturarak hem çalışanlarınıza hem tedarikçilerinize doğayı korumamız gerektiğini vurgulamış oldunuz. 500 fidanla bu havzaya dikilen fidanlara katkı koydunuz. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz.”  dedi. Bilgili, Ball Paketleme Firması Fabrika Müdürü Berk Günşeber'e plaket takdim etti.
Ball Paketleme Firması Fabrika Müdürü Berk Günşeber: ''Çok keyif alıyoruz bu işi yaparken. Gerçekten bir katkımızın olduğunu, doğaya verdiğimiz zararı minimize etme adına bir faaliyette bulunduğumuzu düşünüyoruz. Bu motivasyonumuzu arttırıyor. Önümüzde ki dönemde de doğaya katkımız devam edecek.” diye konuştu.




Konuşmaların ardından fidanlar toprakla buluşturuldu.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT



21 Ekim 2018

Genç Kalmanın Sırları Konuşuldu


Ünlü dermatolog Yasemin Fatih Amato, kadın kulübü etkinlikleri kapsamında İzmir Park Alışveriş Merkezine konuk oldu.  

Her Perşembe günü uzman katılımcıların sunumuyla gerçekleşen İzmir Park Kadın Kulübü seminerlerinde bu hafta “Cilt İçin Beslenme ve Destek Vitaminler” konusu işlendi. Dermatolog Yasemin Fatih Amato’nun katıldığı söyleşiye İzmir Park ziyaretçileri büyük ilgi gösterdi. Genç kalmak için sadece doğru beslemenin yeterli olmadığını belirten Amato, sigara ve yüksek alkol kullanımının, yetersiz ya da aşırı egzersizin, yoğun stresin, çevresel ve genetik faktörlerin yaşlanmayı hızlandıran sebepler olduğunu hatırlattı. Vücuttaki gereksiz karbonhidrat yükünü azaltmanın önemine değinen Amato, ciltteki yaşlanmanın %40 sebebinin glikozun cilt kolojenine bağlanıp hasar vermesi olduğunu söyledi. Omega 3, Likit Kolojen, Melatonin, Koenzim Q10 gibi maddelerin cilt sağlığına faydalarından da bahseden Yasemin Fatih Amato, katılımcılarla çeşitli antiaging reçeteleri paylaştı.




İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Ekim 2018

5. Buca Tarhana Şenliği


Köstem Kültür Eğitim ve Müzecilik Vakfı ile Yaşanabilir Buca Derneğinin ortaklaşa düzenlediği, Tarhana Şenliği bu yıl 5. kez düzenlendi. Etkinlik 20 Ekim Cumartesi günü 13.00-17 saatleri arasında gerçekleştirildi. Etkinliğe katılanlara tarhana ikram edildi ve derneğin korosu birbirinden güzel eserleri seslendirdi.  

Yaşanabilir Buca Derneği Başkanı  Özkan Yorulmazbaş, şenlik hakkında şu açıklamalarda bulundu; “Şenliğimizi bu yıl beşinci kez düzenliyoruz. Yaşanabilir Buca Derneğinin Perşembe günleri bir araya geldiğimiz sohbetlerimizden birinde Buca’nın kültürel mozaiği bakımından çok zengin olduğunu konuşuyorduk. Ben de Boşnak kökenli bir ailenin çocuğuyum. Bu farklı renklerin, farklı dillerin bir zenginlik olduğunu ve kendi kültürlerini yaşatmaya çalışıldığını görüyoruz.
Biz bu kültürel zenginliğe destek vermek için herkesi içine alacak bir şenlik ne olabilir diye düşündük. Tarhana Türk mutfağının vazgeçilmezidir.  Ülkemizin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi hepimizin sofrasında olduğu için tarhana şenliği adı altında beş önce kutlamaya başladık. Yaşanabilir Buca Derneği olarak kültürel zenginliğimize ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tarhana çorbalarımız ikram edildi ve Türk Sanat Müziği Koromuz şarkılarını seslendirdi. Eski dostlar bir araya geldi. Yeni misafirlerimizle tanıştık. Oldukça kalabalık bir katılım gerçekleşti” diye konuştu.
   














İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Ekim 2018

Karaca Kültür Merkezi’de sezonun ilk sergisi açıldı


A ART Galeri yönetmenliğinde “Duvarlar arasındaki Hayaller” adlı sergi Karaca Kültür Merkezi’nde açıldı.

İzmir’li sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği sergi açılışında; İranlı Minyatür Sanatçısı A ART Galeri Kurucusu Arya Kamalı, Karaca Kültür Merkezi 2018-2019 sanatsal sezonunun ilk sergisini “Duvarlar arasındaki Hayaller” Çağdaş Ressamlar ile başlattı. Sanatçılarımız farklı tarzlarını ve farklı hayallerini izleyicinin görmesi, sorgulaması için vurgulamak istediler. Karaca Kültür Merkezi Kurucusu ve Kaya Group Yönetim Kurulu Başkanı sayın Mustafa Kaya’ya A ART Galeri olarak birlikte çalıştığımız için teşekkür ederim, diye konuştu.




10 sanatçının 40 eserle katıldığı sergi 30 Ekim tarihine kadar gezilebilir. 




İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

18 Ekim 2018

“Büyük Dahi Mustafa Kemal” isimli sergi açıldı


İzmir Folkart Gallery’de  Mustafa Kemal Atatürk’ün bugüne kadar hiç görülmeyen fotoğrafları, kullandığı özel eşyaları ve birçok objelerin yer aldığı “Büyük Dahi Mustafa Kemal” isimli sergi açıldı.

Serginin açılışına TBMM Başkanı Binali Yıldırım, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile çok sayıda davetli katıldı.  

TBMM Başkanı Binali Yıldırım “Büyük Dahi Mustafa Kemal”  isimli serginin açılışında bir konuşma yaptı. Yıldırım, hayatını kaybeden usta fotoğrafçı Ara Güler rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileklerini iletti. Folkart Gallery’in İzmir’e değer katan önemli bir mekan olduğunu söyleyen Binali Yıldırım, açılan sergilerle kültür ve sanat dünyamıza değer katıyor. Dört ay boyunca açık kalacak bu serginin İzmir’e hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli etkinliğe ön ayak olan Mesut Sancak Bey’e, Doğan Hızlan’a ve eserleriyle bu sergiye zenginlik katan sanatçı dostlara bir İzmir evladı olarak şükranlarımızı sunuyoruz, diye konuştu.

Bugüne kadarki en kapsamlı Atatürk sergisi olarak gösterilen sergi 24 Şubat 2019 tarihine kadar açık kalacak.




İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT