Bize kendinizden söz eder misiniz?
Rahmetli
babam Bitlislidir, o zamanlar görev yerleri de Bitlis’te olduğundan nüfusum
orada çıktı. Aslında İzmir doğumluyum. Annem Tireli, Tire’de büyüdüm. İzmir’in
çeşitli yerlerinde yaşadık. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Seramik Bölümü
mezunuyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde lisansımı tamamladım.
Kayrak taşı üzerine resim yaparak başladığım meslek hayatım, özel kolejlerde
“Seramik Uzman Öğretici” olarak devam etti. Çalıştığım kurumlarda okul
projelerinde ödüller kazandım. Ortak seramik pano projelerinde yer aldım. Eserlerim
bazı önemli koleksiyonerlerde ve birçok belediye koleksiyonlarında
bulunmaktadır.
Seramik yaşamınıza nasıl girdi?
Çocukluğumdan
beri sanata karşı ilgim ve yeteneğim vardı. Lisede öğrenci olduğum yıllarda
müdürümüz bana meslek testi yaptı. İlk sırada seramik, ikinci olarak anaokulu
öğretmenliği çıktı. Seramik deyince ilk akla gelen çanak, çömlek, fayans, yer
döşemesi dışında bir şeyler yapmalıydım. Sanatçı olmaya daha yatkın olduğumu
biliyordum. Kile şekil vermek, eserler yaratmak, dönüştürmek çok heyecan verici
olacaktı. Benim hikayem burada başlıyor diye düşündüm. Eğitimimi seramik
üzerine Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde tamamladım.
Seramik sizin için ne ifade ediyor?
Seramik
benim için bir gizem. Evrenin oluşumunda dört temel güç ateş, hava, su ve
topraktır. Seramikte, ellerinizle toprağa şekil veriyorsunuz, su
kullanıyorsunuz, hava kurutuyor ve ateşle bütünleştiriyorsunuz. Bütün
elementleri içinde barındıran eser ortaya çıkıyor. Bu beni çok doyuruyor.
Seramik sabırsızlığım konusunda beni eğitti ve değiştirdi. Sözlerimi ve kendimi
seramikle ifade edebiliyorum.
Çalışmalarınızın konseptinden bahseder
misiniz
Eserlerimde
doğum, yaşam, ölüm kavramlarını vurguluyorum. Kişinin yaşam yolundaki değişim,
gelişim sürecindeki anlam arayışını ve hayata bakışını disiplinler arası farklı
materyalleri ve seramik sanatını kullanarak sorgulamayı seçiyor, sanatseverlerle
paylaşıyorum. Çalışmalarımda vurgulamak istediğim şey farkındalık. Varlığın
yolculuğunu, hayat yolundaki değişimleri, gelişimleri, sancıları anlatıyorum.
Bu düşüncelerimi çamurla ifade etmeyi seçtim. Bir sürü insan şiddete uğruyor ve
acı çekiyor. Bizler hayatlarımıza devam ediyoruz. Çok kısa bir an acı
paylaşılıyor. Öyle işler yapmalıydım ki izleyicide farkındalık yaratsın. Eserlerimi
izleyenler birkaç dakika durup baksın, neyi anlatmak istemiş, diye sorgulasın. Gerçekten acı çeken insanların yanında o
dakikalar hiçbir şey olsa da, anlık yaşanmalı. Okuduklarım, yaşadıklarım,
gördüklerim, biriktirdiklerim değişip, dönüşüp eserlerimde şekilleniyor. Sadece
kil’le çalışmıyorum. Büyük heykeller de yapmaya başladım.
Sergileri yakından takip ediyor musunuz?
Evet İzmir
dışındaki sergileri sosyal medyadaki videolardan takip ediyorum. İzmir
içindekilere dahil olmaya çalışıyorum. İzmir sanat camiasındaki gruplaşmanın ve
kutuplaşmanın olmasından dolayı eserlerimi karma sergilerde paylaşmak beni
zorluyor. Bu gruplarda karma sergilere dahil olmayı talep ettiğinizde mütevazi
tavrınızı yanlış anlayanlarda oluyor. Üzücü tabi ama önemli değil. Uluslararası
ve farklı platformlar aradığım doğrudur. Sergilenmeyen eserlerimin
fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmıyorum.
Sergilerinizden bahseder misiniz?
İlk kişisel
sergimi “Ölmeğe Doğmak” 2010 yılında İzmir Konak Belediyesi Dr. Selahattin
Akçiçek Kültür ve Sanat Merkezinde açtım. Sergim Konak Belediyesi’nde devam
ederken aynı sergimin Ödemiş Yıldız Kent Müzesi Arşivinde sergilenmesi için
teklif aldım. “Dünya Kadınlar Günü “ için davet edilmiştim. 2011 yılında ikinci
kişisel sergime yeni eklemeler yaparak “Ölmeğe Doğmak” adıyla Ödemiş Yıldız
Kent Müzesi Arşivinde sergiledim. İki kişisel sergimi açtıktan sonra karma sergilere
de katılmak istedim. Temalı karma sergilerde iki eserim olsa da populasyon çok
olduğu için eserlerimin daha görünür olduğunun farkına vardım.
Birçok
uluslar arası sanat festival ve projelerine dahil oldum.
2012 yılında
İstanbul’da “Armaggan Art& Desing Gallery Sanat 7/24 Karma Sergi”si,
2013 yılında
İzmir’de “Ege Blg. Görsel ve Plastik Sanatlar Derneği Cumhuriyet Karma
Sergisi”,
2014 yılında
İzmir’de “Soma Disiplinlerarası Karma Sergisi”ndeki çalışmam çok gönülden yaptığım
bir eser. 301 madencimizin hayat yolundaki yolculuğunu anlatan bir çalışmam.
Yaşadığımız coğrafyayı anlatan çalışmalar da benim için önemli. “Bir somun için
(K)ömür” isimli çalışmam sanatseverler tarafından büyük beğeni aldı.
2015 yılında
istanbul’da “Fark Posta Kutusunda Sanat”, 2015 yılında İzmir’de “Dinamo II
Swissotel Büyük Efes Genç Sanatçılar Sergisi”, 2015 yılında İzmir “A.Adnan
Saygun Sanat Merkezi 40 Yaş Altı Genç Sanatçılar Sergisi”, 2015 yılı İzmir
“Barış için Sanat UASB Sanatçılar ve Atölye Karma Sergisi”, 2015 yılı İzmir “GT Art&Interios Karma
Sergisi”, 2016 yılı İzmir “Dünya Sanat Günü Karma Sergisi”, 2016 yılı
“Kuşadası Uluslar arası Karma Sergisi“,
2016 yılı “Biga Kültür Sanat Festivali” Küçük
işler sergisi VI/SMALL ART VI, Küçük işler sergisi VII/SMALL ART VII, Türkiyede
Kadın Olmak Geleneksel ve Plastik Sanatlar.
Şu an üzerinde çalıştığınız projeler
nelerdir?
“Ölmeğe
Doğmak” sergimin üçüncüsü için hazırlanıyorum. “Ölmeye doğmak” serisi ile iki
kişisel sergimin üçüncüsünü yaparak seriyi tamamlamak ve farklı anlatımları
olan yeni kişisel sergilerime ağırlık vermeyi düşünüyorum. Yine yaşamla ilgili
farklı formlarda olacak. Heykellerime bakıldığında soyut ve demir üzerinde dik
duran heykeller görürsünüz. Üç boyutludur, iki yüzü vardır. İkiyüzlü olmasında
anlatmak istediğimi dünya düzeninde zıtlıkların olduğunu, madalyonun arka yüzü
dediğimiz aslında görmediğimiz bir alanda olduğunu fark ettim. Çalışmalarımın
iki taraflı olmasını seçtim. Bazı çalışmalarım tek taraflı olsa da, iki yüzünde
figürler olan, iki tarafında farklılıklar ve semboller olan eserler
yaratıyorum. Çalışmalarım benim gelişim sürecimde de değişiklik gösteriyor. İlk
eserlerim daha çok yalın ve iki taraflıydı. Daha sonra kavramsal çalışmalarla
sembolleri kullandım. Tel ve sırdaki lekeler gibi seramik tekniklerinde farklı
materyalleri ekledim.
Atölye açmaya ne zaman karar verdiniz?
Çalışmalarıma
ilk başladığım yıllar eserlerimi arkadaşlarımın atölyelerinde üretiyordum.
Kendim atölye açarsam esnaf gibi her gün açma kapama zorunluluğum olur diye bir
korkum vardı. Farklı boyutlarda heykel çalışmalarına geçince kendime bir alan
yaratmam gerekti. Yıllar önce gördüğüm ve atölye olarak düşündüğüm dükkanı
kiraladım. Atölyemde hediyelik eşya seri üretim yapmadığımı sadece sergilerim
için eser ürettiğimi ifade etmek isterim. Sanat eserlerimi üretiyorum.
Önümüzdeki günlerde paylaşıma açık etkinlikler yapmayı düşünüyorum. Workshop
çalışmaları için düşüncelerim var.
Sizce ülkemizde seramik sanatı hak
ettiği değeri görüyor mu?
Seramik
sanatının çok iyi anlaşılmadığını düşünüyorum. Seramik deyince insanlar kendi
datalarında ne varsa onunla bağdaştırıyor. Seramik sanatını incelediğiniz
zaman, seramik yapabilmek için resim bilginizin olması gerekir. Kile şekil
vermeyi bilmelisiniz, konstrüksiyon’u bilmeniz, ışığı, gölgesi gibi birçok
bilmeniz gereken teknikler var. Günümüzde uzay mekiğinde de seramik var,
evimizde de seramik kullanıyoruz. Baktığınızda hepsi seramik fakat farklı
farklı dönüştürülmüş materyaller. Temel olarak pişmiş toprak. Ben sanatımı
farklı kullanıyorum. Geleneksel şekilde kullanmıyorum. Seramik sanatı deyince
sınırlanan o geleneksel yapıdan farklı şeyler üretiyorum.
Seramik eğitimi adına önerileriniz
neler?
15 yıldır
öğretmenlik yapıyorum. Satranç gibi bilgisayar gibi seramik dersinin de çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Kil, oyun hamurundan farklı daha aktive edici bir
malzeme olduğu için özellikle çocuklarda yaratıcılıklarını geliştiriyor,
kaslarını geliştiriyor, koordinasyonlarını geliştiriyor, problem çözüyorlar. Bazı
kolejlerde ders olarak veriliyor. Atölye ve fırın olması gerekiyor. Maliyetli
olduğu için devlet okulları buna yeterli cevapları veremiyor. Meslek
okullarında dersleri yapılıyor.
Hayatta gerçekleştirmeyi istediğiniz
en büyük şey nedir?
Hep idealist
biriydim. İstediğim çok şeyi başardığımı düşünüyorum. Kendimi bir yere
koymuyorum. Birinin altı veya üstünde görmüyorum. Kendimle yarışıyorum. Kendimi
seramikle ifade ettiğim için çok mutluyum.
Yeteneklerinizi kimden almışsınız?
Annem gazi
üniversitesi resim bölümü son sınıfı terk., babamla evlenip farklı bir meslek
yapmış. Annemin de çok başarılı çalışmaları var. Yeteneklerimi ondan almışım.
Hayatta en korktuğunuz şey nedir?
Kayıplar
yaşadığım için, en yakınlarımı kaybetme korkum vardı. Artık o duygularım da
dönüştü. Artık yaşanan her ne olursa kabul etmeyi öğreniyorum. Doğdumuz anda
ölmeyi kabul ediyoruz. Buna göre yaşamalıyız. Bunu unutarak yaşadığımız zaman
her şeyi erteliyoruz. Hayatı, değerleri, paylaşımları ıskalıyoruz.
Burcunuz?
20 Ocak
doğumluyum. Oğlak ve kova arası. Tam sınırdayım. Oğlak kadar inatçıyım. Kova
gibi değişkenim.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Sistem
insanlara bir şeylerin gerekli olduğunu yaratmış. Sınırlar çizilmiş, dünyayı
gezmeniz için pasaport gerekiyor. Bir yerlere gelebilmeniz için birilerini
tanımanız gerekiyor. Bu realiteler bana saçma geliyor. Yaşam hakkı gerekli
ahlakı içimizde barındırdığımız zaman Platon’un “Devlet”inde olduğu gibi kanun
ve hukuk ihtiyacımız kalmıyor. Çok zor gibi gözükse de madalyonun diğer yüzünü
görmek lazım. Birileri kaos yaratıyorken, biz aydınlıkta olmayı, iyiye
odaklanmayı ve umudu yeşertmeliyiz, diye düşünüyorum.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder