Prof Dr. Çağatay Üstün, son yıllarda artan selfie çekme
çılgınlığını değerlendirdi. Üstün’ün
selfie uygulaması hakkında görüşleri şöyle;
Sosyal medya kullanımının giderek arttığı bir dönemde bu
konuya ilişkin olumsuzlukların da paylaşılmaya başlandığını gözlemliyoruz.
Bugün için pek çok kullanıcının diğer paylaşım ağlarından
daha çok Instagram’ı tercih etmeye
başlamasıyla birlikte bunun nedenleri ve sonuçları üzerinde bilim insanlarının
da çalışmaları yoğunlaşıyor.
Instagram kullanımında bireysel resimlerin ve
selfie çekimlerinin ön planda olması, bir insanın kendi resmini çekmeyi
sürdürmesi ve bunu yayınlaması konusu zihinleri meşgul ediyor. Bu konuda bir
tespiti Amerikan Psikoloji Derneği (APA) yaptı. Dernek, selfie çekiminin ve
bunun sürekli yayınlanmasının psikolojik bir hastalık olduğunu vurguluyor.
Konu
hakkındaki yorumlar şöyle:
2014 yılında Şikago’da gerçekleşen yıllık toplantıda selfie
çekme davranışına ‘selfitis’ adı verilerek, ‘bireylerin kendi fotoğraflarını
çekerek sosyal medyada paylaşmayı obsesif kompulsif bir istek haline
getirmeleri’ olarak tanımlandı. Aslında burada belirtilen selfitis terimi güzel
bir tanımlama olarak bir tür benlik iltihabı anlamına geliyor.
Bir süre sonra bu haberin yalan olduğunun ileri
sürülmesinden sonra bu kez de Nottingham Trent Üniversitesi Psikoloji bölümü
ile Hindistan’daki Thiagarajar Enstitüsü de bu alışkanlığın hastalığa dönüşüp
dönüşmediğinin araştırılması kararı aldı. Yapılan araştırmalar sonucunda
Selfitis’in bir ruhsal bozukluk olduğu sonucuna varıldı ve rahatsızlığın
ciddiyetinin değerlendirilmesi için ‘Selfitis Davranış Skalası’ geliştirdi.
Skala 1’den 100’e kadar uzanıyor. Neden selfie çekildiğinin
saptanması için araştırmaya 200 kişi katıldı ve veriler daha sonra 400 kişide
test edildi. Buna göre geliştirilen skala ile sorunun boyutları ortaya kondu.
Katılımcıların Hindistan’dan olmasına şaşmamak gerek. Zira,
selfie seçenlerin en çok olduğu ve tehlikeli yerlerde selfie çekerken ölenlerin
çoğu Hindistan kaynaklı.
Bulgular, Uluslararası Akıl Sağlığı ve Bağımlılık
Dergisi’nde yayımlandı.(Bkz. International Journal of Mental Health and
Addiction June 2018, Volume 16, Issue 3, pp 722–736)
Tespitlerin özetinde selfitis tablosundaki seviyeler önemli:
. Seviye: Kişinin kendisini günde en az 3 kez
fotoğraf çekmesi ancak çektiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşmaması.
(Borderline)
. Seviye: Kişinin kendisini günde en az 3 kez
fotoğraf çekmesi ve bu fotoğrafların hepsini sosyal medyada paylaşması. (Akut)
. Seviye: Kişinin kendisini fotoğraf çekme
davranışını kontrol edememesi ve sosyal medyada günde 6 ya da daha fazla kendi
fotoğrafını paylaşması. (Kronik)
Yani bu konunun özü şöyle: Selfie çekimini bir alışkanlık
haline getirmeye başlayanların psikolojik sorunları var ve mutlaka tedavi
olmaları gerekiyor.
Çevremizde yüzlerce kişinin selfie çekimi yaptığını göz
önüne aldığımızda durumun vahimliği ortada.
Her Şeye Rağmen Etik aktivasyonunu sürdürdüğümüz 2011
yılından beri sosyal paylaşım ağlarından uzak durulması gerektiğini vurgulamamızın
sonuçlarını bir süredir alıyoruz. Facebook, Twitter gibi sitelerin kullanımının
giderek azaldığı görülmektedir. Ancak bu sefer de selife ve buna bağlı yoğun
paylaşım sitesi Instagram sorunu gündemdedir.
Bir çok şeyde olduğu gibi abartılı olmak ve fazlasını
istemek elbette ki doğru değil.
Selfie konusunun bu kadar yaygın olmasının altında
bireylerin giderek toplumda yabancılaşması ve yalnızlaşması var sanırız.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder