Suriye’deki savaştan dolayı göç ederek İzmir’e yerleşen Suriyeli kadın şairlerden Nagma Saraj ÖTÜN ile Türkiye’ye göç etme döneminde yaşadıklarını, göç ettikten sonra neler yaşadığını, dernek çalışmalarını, sığınmacı kadınların yaşadığı zorlukları ve şiiri konuştuk.
Bize kendinizden bahseder misiniz?
Altı yıldır İzmir’deyim. Şam’da yaşıyordum. 16 yaşında babamın kararı ile evlendirildim. Okumayı çok istediğim halde evlenip çocuklarım olunca eğitim hayatım yarım kaldı. Eğitimime evlendikten sonra devam etmek istediğim halde eşim okumamı hiç desteklemedi. Ben de kendi imkanlarımla Şam’da liseyi dışarıdan bitirdim. Üniversite sınavlarını kazanıp ilahiyat ve Arapça üzerine eğitimime devam ettim. Türkiye’de İlahiyat Fakültesinde yüksek lisans yaparak eğitimime devam ediyorum.
Suriye’de iç savaş çıkınca Türkiye’de yaşamaya mecbur kaldık. Beş erkek kardeşimi savaşta kaybettim. 1 kardeşim kayboldu, hala haber yok. Sanırım o da öldü. İzmir’e kayınvalidemin yanına geldik. Daha sonra Konak ilçesinde ev tuttuk. 8 çocuğum var. 2 büyük oğlum tekstil işinde çalışmaya başladı. Önce ilk oğlum daha sonra 2 oğlum Muhammed ve Abdurrahman’ı da Almanya’ya göndermek zorunda kaldım. Şimdi 3 oğlum Almanya’da yaşıyor. Bir kızımı Türkiye’de evlendirdim. Adana’da yaşıyor. 2 çocuğum benimle yaşıyor.
Suriye’de iç savaştan önce nasıl bir yaşantınız vardı?
Şam’da durumumuz çok güzeldi. Rahat bir yaşantımız vardı. Eşim demircilik işi yapıyordu, düzenli bir işi vardı. Çocuklarım okuyordu. Küçük olanlar evde benimle birlikte mutluydular. Bende evimde aile bütçesine destek için çalışıyordum. Savaş başladığında ben evimi bırakıp Türkiye’ye gitmeyi hiç istemiyordum. Oradan ayrılmak benim için çok zor oldu. Mecbur kalmasaydım gelmezdim. Ailemin kararı ve canımızı kurtarmak için verilmiş bir karardı. Şam’da her şeyimizi bırakıp geldik.
Savaştan ve zulümden kaçarak İzmir’e geldiniz. Bu sürede neler yaşadınız?
Önce Halep sonra Türkiye’ye geçiş yaptık. Altı yıl önce geçiş resmi kayıt altında yapılıyordu. Çok zorluk çekmedik. Pasaportumuz vardı. Kayıt yapıldı biz de Türkiye’ye geldik. Eski eşimin annesi İzmir’de yaşıyordu. Türk vatandaşıydı. Biz de İzmir’e kayınvalidemin yanına geldik. Daha sonra ev tuttuk ve düzenimizi kurmaya çalıştık.
Kent Konseyinde Suriyeli kadınları temsil ettin. Suriyeli sığınmacı kadınların beklentileri üzerine neler söylemek istersiniz?
Ben Suriyeli kadınların temsilcisiyim. Suriyeli kadınların ihtiyaçlarını öğreniyoruz. Onların ihtiyacı olan birimlere ulaşması için öncelikle dil bilmeleri gerekiyor. Doktor, avukat, psikolog ihtiyacı olanlar, başka sorunları olanlar, çevreyle iletişim kurmaları için öncelikle dil kurslarına yazılmaları gerekiyor. Koca baskısından kurtulmaları için iş bulup çalışmalarını öneriyorum. Kendi geleceklerini garanti altına alsınlar. Biz dernek olarak ve devletin açtığı birimler olarak kadınların her zaman yanınızdayız. Yeter ki onlar istesin.
Göçler genelde hangi illere yapılıyor?
İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Mersin, Hatay, Adana, İzmir, Konya.
Türkiye’deki yaşam koşullarından kısaca bahseder misiniz?
Ben düzenimi kurdum. Kendim ve çocuklarım için yeni bir hayat kurmak için çok mücadele ettim. Çocuklarım okula gidiyor. Eski eşim Almanya’ya gitti, orada yaşıyor. Ben Türkiye’de tekrar evlendim. İş sahibi oldum. Fakat mülteci kamplarında yaşayanların çok sorunları olduğunu duyuyorum. Barınacak yerleri olmayan çok Suriyeli var. Onların çok zor şartlar da olduğunu duyuyorum. Evdeki herkes çalışmak zorunda, çocuklar bile çalışıyor ki ev kirasını ödesinler. Masraflarını karşılasınlar.
Siz Türkçeyi nasıl öğrendiniz?
Bir ay kadar bir kurs eğitimi aldım. Ben kendime iş yeri açınca müşteriler dükkanıma geliyor kurdele, çıt çıt, elbise gibi malzemeler istiyordu. Ben anlamıyordum, onlar kendileri bulup gösteriyorlardı. Ben de Türkçe neyin ne olduğunu müşterilerimin yardımıyla çok çabuk öğrendim. Dışarıda olduğum için Türkçeyi çok konuşuyordum. Esnaf komşularım da yardımcı oldu. Ben şimdi Türkçe konuşabiliyorum, anlıyorum. Fakat daha da ilerletmek için çalışmalarıma devam ediyorum.
İzmir’deki halkın size bakışı nasıl?
Çok iyi insanlar da var. Çok kötü davranan da var. Bazı İzmirliler bizim durumuza anlayış gösterip Allah sizin yardımcınız olsun diyerek, teselli vermeye çalışıyor. Bazı kişiler de hakaret ediyorlar. Bizim başımıza bela oldunuz, neden geldiniz? diyorlar.
İzmir Suriyeliler Dayanışma Derneğinde görev aldığınızı biliyorum. Mülteci kadınların yaşadığı sorunlardan bahseder misin?
Kadınların sorunları o kadar çok ki! Evde koca baskısı başlıyor. Mahallelerde dedikodu çok oluyor. Kadınlar için dil kursu, meslek edindirme kursları var. Fakat eşleri kadınların dışarı çıkmasına izin vermiyor. Komşuları ile arkadaşlık kurmasını engelliyor. Kadınlar hep evde olmak zorundalar. Özellikle kimliksiz bir aile ise kadınların sorunları daha fazla. Özellikle sağlık konusunda ve çocukların eğitimi büyük sorun oluşturuyor.
İzmir’e gelince hangi
işlerde çalıştın?
Suriye’den göç ettikten sonra eski eşim cezaevine girdi. Ben
de geçinmemiz için esnaflık yapmaya başladım. Evimize yakın bir dükkan tuttum.
2 yıldan fazla manifatura işi yaptım. Şimdi Suriyeli çocuklar için açılan bir
okulda öğretmenlik yapıyorum. Çocuklara ve kadınlara geçiş eğitimi veriyorum.
Sosyal uyumu artırma ve yetkinlik kazandırmak için gelen kişileri yönlendirmeye
çalışıyorum.
Şu an yetkililerden
bir talebin var mı?
Ben özellikle mülteci kadınlarımızın Türkçeyi öğrenmesini
istiyorum. Bu zorunlu olmalı. Suriyeli mülteci kadınlar evin içine sıkışmış
durumdalar. Onlarda mücadele etsinler. Onlarda zamanlarını çalışarak geçirsinler.
Çocuklar okula gitsin, çocuklar çalışmasın, istiyorum.
İzmir’deki Suriyeli
nüfusun ne kadarı nüfusa kayıtlı?
Benim bildiğim üç yüz bin kadar kayıtlı var. Fakat kayıt
dışı o kadar fazla ki, ne kadar Suriyeli yaşıyor bilmek çok zor.
Yaşadığınız bölgedeki
insanlarla komşuluk ilişkileriniz nasıl?
İlk geldiğim yıllar, insanlar benimle konuşmuyordu. Selam
bile vermiyorlardı. Fakat ben işyeri açınca konuşmaya başladık. Şimdi hem
dernek çalışmalarım, hem iş hayatı ben vakit bulamıyorum. Çok fazla komşum yok.
Biraz da şiirden söz
edelim?
İlkokul’da öğrenci olduğum yıllarda şiir yazıyordum.
Öğretmenim yazdığım şiirleri çok beğeniyordu. Arapça bir şiir kitabım var.
İzmir’e gelirken yazılarımı da yanımda getirdim. Şiir yazmaya devam ediyorum.
22 Haziran Mülteciler Günü’nde okuduğum Barış için yazdığım şiirim çok ilgi
gördü. Aynı şiirimi daha sonra Kent Konseyi’nin faaliyetlerinde okudum. Kadın
şairler gününe davet edildim. Şiirimi orada da okudum.
İçimden gelenleri
kaleme döktüm..
Şiirimi 2 yıl kadar önce yazdım. Etrafımızdaki herkes
Suriyeli, Suriyeli diyerek bizi istemiyordu. Çok canımın yandığını
hissediyordum. Bu şiirimi o dönem yazdım.
Nagma Saraj ÖTÜN’ün duygularını anlattığı şiiri şöyle:
Bir Mülteci Olduğum
İçin
Çocuğum kucakta, kalbim sokaklarda dolaşıyor.
Çantam, tabii eğer bulunursa içinde güzel günlerim var.
Kayıp oldum, sarhoş oldum ve artık çeyrek ve yarımı
birbirinden ayıramıyorum.
Gözümden akan yaşlardan güller yetişti.
Anılarım buğday taneleriyle şarkısını silolara söyledi.
Bir mülteci olduğum için..
Ben utanmıyorum ve hiçte umursamıyorum çünkü kendimi
savunuyordum.
Bir mülteci olduğum için…
Sadece onurum taşlar gibi diktir..
Bir mülteci olduğum için...
İsmim, adresim ve öz geçmişim tüm sitelerde yayınlandı.
Evet, herkesin kulağını tıkadığı ismimle gurur duyuyorum.
Sevinçlerim ve acılarım bir olmuş.
Ama lütfen şunu bilin, ben gerçek insanım.
Ben bir Suriyeli mülteciyim.
Bizlere ensar oldunuz, muhacirin şükretme görevi bize hak
oldu.
Düşküne yardım eli uzatan halimize derman olan en hayırlı
milletsiniz.
Türkiye, sevgidir iftihardır bize, sizlere mis kokulu
kucaklarla güller bizden.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder