Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM) İzmir Ticaret Odası’nda “Güzel Sanatlar ve Telif Hakları” konulu bir etkinlik düzenledi. 25 Ekim Cuma günü gerçekleşen konferans’ın konusunun güzel sanatlarda izinsiz kopyalama olduğunu ifade eden GESAM Yönetim Kurulu üyesi Nezih Demirtepe, amaçlarının telif haklarının korunmasına dikkat çekmek olduğunu söyledi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programa İzmir İl Kültür Müdürü Murat Karaçanta, GESAM üyeleri ve sanatseverler katıldı. Karaçanta sunum öncesi İzmir Ticaret Odası’nda eserleri sergilenecek GESAM üyesi sanatçılara Teşekkür Belgesi verdi.
GESAM üyesi Ayten Köse’nin yaptığı sunum slayt gösterisi ile desteklendi. Ressam-Karikatürist Ayten Köse; İzinsiz kopyalamanın her zaman güncel olduğunu söyleyerek şu ifadeler yer verdi.
İzinsiz kopyalama çok yönlü olarak konuşulup tartışılabilir özelliktedir. Seneler önce internet ve bilgisayarla yeni tanıştığım sırada sanal alemde Vincent Van Gogh' la karşılaştım. Çalışmalarını başka sanatçının kompozisyonları üzerine kurgulandığını görünce şok olmuştum. Bizler diğer sanatçının adından çok Van Gogh adını duymuştuk. Kullandığı renkler, fırça vuruşları ile dışavurumculuğu kendisini öne çıkarmış ve ünlü yapmıştı.
Şimdilerde ise bu konuda konuşmam için teklif geldiğinde yeniden arayışa girdim. Van Gogh benim için yeniden güncelleşti ve incelememi ilerlettim.
Benim doğumumdan tam da yüz yıl önce 1853 yılında Hollanda'da rahip bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmişti. Resme ilgisi amcasının yanında, sanat ticareti ve yayıncılığı alanında çalışmayla başladı. Sanata olan ilgisi giderek daha da arttı. Sattığı fotoğraf ve baskılardan koleksiyon oluşturmaya koyuldu. Yaşamı boyunca sanat yapıtları, galeriler ve müzelerin izini sürdü. İngiltere'de yaşamı bu yönden kendisi için büyük bir avantajdı. 1875 yılında Camille Corot retrospektif sergisinden çok etkilendi. Üç ay önce ölen Corot'un sergide 226 çalışması vardı. Van Gogh aynı dönemde Jean François Millet'ten de çok etkileniyordu. Bu arada dini duyguları yoğunlaşıp dini dersler verme ve vaizlik dönemleri de yaşadı. Karşılıksız aşk duyguları onu derinden yaraladı ve ruhsal olarak sıkıntılar yaşadığından akıl hastanesine kapatıldı. İşte bu dönemlerde hayranı olduğu, ilgi duyduğu sanatçıların resimlerinin kopyalarını çalışmaya başladı. Çünkü dışarı çıkamıyor, model kiralayamıyordu. Eugene Delacroix, Jean François Millet, Rambrantd Van Rijn, Honore Daumier, Gustave Dore, Emile Bernard, Virginie Demond Breton, Jacob Jordaens, Japon Utagawa Hiroshige, Keisai Eisen gibi sanatçılardan kopyalar yapmıştır. En çok da Millet'den yararlanmıştır. Yukarıda saydığım sanatçıların resimlerini; "Saint Remy Akıl Hastanesi"ndeyken kopyalıyor, onların kompozisyonlarından yararlanıyordu. Çalışmalarında tamamen kendine özgü renklerini kullanıyordu. Kopyalamalardaki Amacı insan anatomilerini doğru yapabilmekti. Dışarı çıkamıyor ve model kullanamıyordu çünkü...
Paris'te (1888) Tolouse Loutrec, Pissaro, Signac, Seurat ve Gaugin'le tanıştı. Loutrec'in fikri ile Fransa Arles kasabasına gitti. Buranın Parlak gökyüzü, doğası, güneşi ve sıcaklığından büyülenmişti. Arles'te iki yüzden fazla resim yaptı .
Kopya çalışmaları sayesinde gelişmiş, sanatsal anlamda beslenmiş ve ardından kendi özgün çizgisini sergilemişti dünyaya. Ne var ki yaşamı boyunca kardeşi Teo sayesinde satılan ilk ve tek tablosu "Kırmızı üzüm bağı" idi.
Ben burada Vincent Van Gogh'un kopya çalışmalarını söz konusu ederken, sanatçının amacının kendini geliştirme yolunda basamakları tırmanmak olduğunu gördüğümü belirteyim. Zaten asla başkasının emeğine konma söz konusu olmuyor. Kardeşi Teo'ya yazdığı mektuplarda bunu yansıtıyor.
Vincent Van Gogh'un en ünlü resimleri; Arles'teki Yatak Odası (1888-1889), Yıldızlı Gece (1889), Gece Cafe terrace(1888), Ay Çiçeklerİ.(1888), Kesik Kulaklı Otoportresi(1889)
Aslında değinmemiz gereken durum, bireylerin başkalarının çalışmalarını bire bir ya da fikirlerini kullanarak kendilerine mal etmeleridir. Bu da başkasının emeğini çalmak gibi bir emek sömürüsüne neden olur. Asla etik değildir. Yapıtın gerçek sahibine saygısızlıktır.
İşte tam da burada GESAM devreye girer. 5846 sayılı kanun ile ülkemiz gündemine giren "Telif Hakları" 1952’den bu yana biz sanatçıları sanat hırsızlarından korur. Bildiğiniz gibi 2019 Türkiye'sinde biz güzel sanatlar sahasının üyelerini koruyan tek resmi meslek birliği GESAM'dır. GESAM'a başarılar diliyorum” dedi.
“Büyükşehir-Gündem; Güzel Sanatlar ve Telif Hakları” etkinlikleri kapsamında konferans sonrası karma sergi açılışı gerçekleşti.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder