Grekçe bir kelime olan agora, toplanma yeri, pazar yeri anlamına gelmektedir.
Hellenistik Dönem’de kurulmuştur ve günümüze kadar gelebilmiş kalıntıların çoğu, M.S.
178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius’un destekleriyle yeniden inşa
edilen Roma Dönemine aittir.
Geniş bir avlunun
etrafında sütunlu galerilerle çevrili bir yapıdır. Günümüze ulaşan bodrum
katının doğu ve batı uçlarında görülen çapraz tonozlar (bir kemerin aralıksız
olarak devam etmesiyle oluşan örtü) Roma Dönemi mimarlığının en güzel örnekleri
arasındadır. Avludan üç sıra basamakla çıkılan zemin kat ve ahşap tabanlı
ikinci kat, Antik Çağ’da insanların yağmur ve güneşten korunarak gezinti
yaptığı yerlerdi.
Dünya Antik Çağ
araştırmalarında bugüne kadar ele geçen yazılı kaynaklar genelde resmi ve dini
nitelik taşımaktayken Grekçe yazılmış olan Smyrna
Agorası graffitileri (duvar ya da bir yüzeyde bulunan yazı ve çizimler)
halkın günlük yaşamına ilişkin izleri yansıtmaktadır. Hıristiyanlığın ilk
zamanlarıyla ilgili önemli ipuçları veren graffilerin önemli özelliği tasvir
açısından dünyanın en kapsamlı graffitileri olmalarıdır ve dünya arkeoloji
literatüründe ünik(eşi-benzeri olmayan) bir yere sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder