30 Haziran 2022

Ayşe Dudu Sağıroğlu; Ata tohumlarımıza sahip çıkalım


İzmir’de yaşayan emekli polis Ayşe Dudu Sağıroğlu hobi bahçesinde yetiştirerek çoğalttığı ata tohumlarını daha fazla yerde yetişmesi için ücretsiz dağıtıyor. Ürettiği ata tohumları Türkiye’nin 80 iline gönderilerek topraktan sofraya ulaşıyor.

Eskişehir Sivrihisar Göktepe köyü doğumlu olan Ayşe Dudu Sağıroğlu çiftçi bir babanın çocuğu olduğunu toprakla uğraşmayı ata tohumları yetiştirmekten mutlu olduğunu söyledi.


Erzurum, Edirne ve İzmir’de yaklaşık 21 yıldır polislik yapan 3 çocuk annesi Sağıroğlu, çalışmalarımı büyütmek için ata tohumu takas grubuna üye oldum diyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

‘Emekli olduktan sonra İzmir’e yerleştim. Çocuklarımda evlenince boş vakitlerimde topluma ve insanlığa yararlı bir işle uğraşmak istiyordum. 6 yıl önce ata tohumları yetiştirmeye başladım. İlk yıllar balkonumda saksı içinde biber yetiştirdim. Acı ve tatlı biberleri, dereotu tohumlarını yetiştirdim. Tohumlarımı dağıttım. Çocukluğum da evde anneme yardım etmeyi sevmezdim. Babamla birlikte hep tarımla ve toprakla uğraşırdım. Kendi bahçemiz vardı. Patates sulardım ot yolardım. Babamla birlikte severek çalışırdım.


Kendi bahçemde ata tohumları üretiyorum

Daha sonra Menderes Çile Yapı ve Yaşam Kooperatifi hobi bahçelerinden 2 parsel yer aldım. Kendime prefabrik ev yaptım ve bahçemde ata tohumları üretiyorum.

İnsanlar size güvenince en özel tohumlarını size veriyorlar. Üye olduğum gruplarda bana güvenip en özel tohumlarını bana gönderiyorlar. Ben de üretip çoğaltarak tohumlarını ülkemin her bir köşesine ücretsiz gönderiyorum. Bana gönderilen tohumların her aşamasını bahçemde ekip büyümesinden tohumları göndermeme kadar her şeyi fotoğraflayıp yayınlıyorum. Örneğin, Kayseri çevresinde ekilen yamula patlıcanını üreterek ata tohumunu isteyenlere ekim ve kasım aylarında gönderdim ve göndermeye devam edeceğim. Tohum gönderdiğimiz kişiler aldıkları tohumları öncelikle kendileri dağıtarak takas yaparak eksiklerini tamamlıyorlar. Ben dağıtamam zamanım imkanım yok diyenlere bana gönderin diyorum. Amacımız yayılması çoğalması gelecek kuşaklara aktarılması değil mi? Ben dağıtmışım siz dağıtmışsınız fark etmiyor. Hepimizin amacı aynı.

Tohumlarımıza sahip çıkalım

Tohumları kilitli poşetlere koyuyorum. Bir poşet içinde 15-20 tane kadar tohum oluyor. Domates, biber, bamya, patlıcan, karpuz, mısır, ayçiçeği, yemeklik kabak gibi tüm sebze ve meyvelerin tohumlarını gönderiyorum.


Ata tohumlarımıza sahip çıkalım. Ata tohum üreticilerini destekleyelim. Çünkü bu tohumları bizden sonra gelen kuşaklar yüzlerce yıl sonra bile kullanabilir. Onlara miras bıraktığımızın bilinciyle üretelim.

Tohum takası yapıyoruz

Biz ata tohumu üreticileri hem Türkiye’de yetişen atalık tohumlara sahip çıkıyoruz hem de yurt dışından vatandaşlarımız da bize tohum gönderiyor. Tohumlara yeni türler ekliyoruz. Biz onlara tohum gönderdikten sonra onlar da üreterek çevrelerine dağıtıyor. Bize de orada yetişen tohumları gönderiyor. Biz de onları üretiyor burada dağıtıyoruz. Birbirimizin bilgisinden ve deneyiminden yararlanıyoruz.

Tohum dağıtacağım zaman duyuru yapıyorum

Tohum dağıtım zamanı gelince sosyal medya hesabımdan duyuru yapıyorum. İsteyenleri sıraya alıp dağıtıyorum. Çevreme, eşime dostuma veriyorum. Benimle iletişime geçmek isteyen herkes yazabilir. Elimden geldiğince yardımcı olmaya gayret ediyorum.

 

Bahçe işi hiç bitmiyor

Sabah saat altıda uyanıyorum. Bahçe de yabani ot varsa onları temizliyorum. Çapalamak gerekirse çapalıyorum. Yabani otları temizledikten sonra gübre olması için bırakıyorum. Atmıyorum. Budama yapıyorum. Bahçede iş hiç bitmiyor. Bahçede o kadar severek çalışıyorum ki zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Bazen hava kararıyor, el fenerimi alıp işime devam ediyorum. İzmir’deki evime gittiğimde yorgun oluyorum. Hiç iş yapacak gücüm kalmıyor. Ama bahçemde çalışırken hiç yorulduğumu fark etmiyorum. Sürekli toprakla uğraşıyorum.


Özellikle de gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi için bu çalışmaları önemli buluyorum. Ben torunlarıma sağlıklı ürünler yedirdiğim için mutluyum’ diye konuştu.

 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

29 Haziran 2022

Tohumdan toprağa, tarladan tüketiciye

Engin Coşkun-Nurten İşleyen Öğüt

İzmir ilçe sınırları içinde ikamet eden üreticilerin stantlarından oluşan pazarlardaki ürünlere vatandaşların ilgisi artıyor.

Kültürpark’ta sabahın erken saatlerinde kurulan pazara vatandaşlar da erkenden gelerek alışveriş yaparken, tüketiciler de pazarlara olan ilginin her geçen gün arttığını belirterek, pazarların açılmasından memnun olduklarını söylüyorlar.


Her hafta Çarşamba günleri faaliyet gösteren Kültürpark üretici pazarına Doğancılar mahallesi’nden  (köy)  gelen üretici Engin Coşkun; ‘Tohumdan toprağa, tarladan tüketiciye ürünlerinin satıldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle kurulan üretici pazarlarına halkımız ilgi gösteriyor’ dedi.

Coşkun Doğancılar mahallesi ve lavanta bahçeleri hakkında şu açıklamalarda bulundu;

Doğancılar, daha önce çok kişi tarafından bilinmiyordu. Küçük bir köydük. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Buca Belediyesi işbirliğiyle kırsal kalkınma hamlesi köyümüzün kaderini değiştirdi. Belediye köyümüze 32 binden fazla lavanta fidesi dağıtımı yaptı. Lavanta bizim için bir geçim kaynağı oldu. Lavantaların yağını çıkararak esans, sabun, toz deterjan ve kolonya gibi ürünler elde ederek satışını yapmaya başladık.

Turizmciler tanıyacak

Eşim Nebahat Coşkun Doğancılar muhtarı. Özellikle kadınların kendi emekleriyle eşine muhtaç olmadan yaşamaları için destek veriyor. Köyümüzün kadınları lavanta sabunu, lavanta yağı, suyunu çıkararak satıyorlar. Köyümüzü turizme açmak için projeler hazırlıyoruz. Tüm köylümüz destek veriyor. Yakında Doğancılar köyünü turizmciler de tanıyacak. Artık gençlerimizin köyden göç etmesini istemiyoruz. Lavanta projesiyle hepimize iş imkanı sağlanıyor.

Üretici pazarına her hafta düzenli katılıyorum

Üretici pazarları bizim açımızdan çok önemli. Tohumdan toprağa, tarladan tüketiciye ürünlerinin satıldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle kurulan üretici pazarlarına halkımız ilgi gösteriyor. Ben de Çarşamba günleri kurulan Kültürpark üretici pazarına her hafta düzenli katılıyorum. Lavantadan elde ettiğim ürünler dışında mevsimlik meyve ve sebze satıyorum. Köy yumurtası, bakanlık onaylı ev yapımı elma sirkesi, salça, reçel, tarhana, zeytin gibi ürünlerimizin satışı var. Bizi İzmirli tanıdı. Düzenli müşterilerim var.


Kahvaltımız bahçemizden

Ayrıca Doğancılar köyünde ‘Doğancılar Lavanta Kahvaltı Bahçesi’ isimli işletmemiz var. Aile işletmemiz. Bahçemizde kahvaltı yapabilir, fotoğraf çekebilirsiniz. İsteyen çay veya kahve içebilir. Kahvaltımız bahçemizden toplanan doğal ürünlerden oluşuyor. Köy yumurtamız, bazlamayı kendimiz yapıyoruz. Doğal bir kahvaltı. Mis gibi lavanta kokuları içinde görsel güzellikler içinde gelen herkes memnun ayrılıyor’ diye konuştu. 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Haziran 2022

Lavanta Kokulu Doğancılar’dan Lavanta Balı


Buca Belediyesi’nin Doğancılar’da başlattığı kırsal kalkınma hamlesi köyün kaderini değiştirdi.  Belediye’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle köylülere dağıtılan lavantaları tarlalarından bahçelerine kadar eken Doğancılar sakinleri ürünlerini elde etmeye başladı. 

2019 yılından beri lavanta yetiştiren Sevinç ve Ahmet İdem çifti bahçelerinde boy veren lavantaların arılar için bir besin deposu olduğunu söylediler.   Buca doğumlu olan Ahmet İdem bir akrabasının aracılığıyla 1996 yılında şimdi lavanta bahçesi ve evi olan yeri satın aldığını söyledi. İdem sözlerini şöyle sürdürdü;


Doğancılar annemin köyü olduğu için sürekli ziyaret ettiğim bir yerdi. Tarlayı aldığım zaman ilk kiraz diktim. Uzun yıllar kiraz yetiştirdik. Daha sonra badem mi dikelim diye düşünüyorduk. Belediye’nin kırsal kalkınma hamlesi projesini duyduk. Köy turizmini geliştirerek kente göçü engellemeyi hedefleyen bir projeydi. Biz de eşimle projeye dahil olduk. Lavanta dikerek arıcılık işine başladık. Çok ta iyi oldu.

Kovanlarımız lavanta bahçelerinin içinde. Yaz mevsimi geldi, lavantalar çiçek açtı ve doğa mor renge boyandı. Hem görsel şölen yaşıyoruz hem bal üretiyoruz. Ben Karayolları’ndan emekliyim. Bu işi sevdiğim için yapıyorum. Lavanta balı çok şifalı bir bal olduğu için son yıllarda ilgi görmeye başladı.


Kovan sık sık açılıp arılar rahatsız edilmez

Kovanları hastalık ve zararlı yönünden kontrol ediyorum. Kovan kaybını önlemek için şüphelendiğiniz hastalık ve zararlılarla mücadeleye geç olmadan başlamak gerekiyor. Arılar çiçek severler. Geçen sene burada yeterli bal alamayınca petekleri Kınık ovasına taşıdım. Bu yıl arıları doğal bal ile besleyebilirim. Taşımayı düşünmüyorum.

Varroa bitini hafife almayın

Birçok arıcının korkulu düşmanı olan varroa biti (arı biti) arıların sönmesine ve arıların zayıflamasına sebep olmaktadır. Varroa biti kontrol altında tutulduğu zaman hiç korkulacak bir hastalık değildir. Ama asla varroa hastalığını hafife almayın çünkü arıcılıkta önemli yere sahip olan hastalık çeşitlerinden biridir.

İnternet üzerinden de çok bilgileniyorum. Arıcılık üzerine bilgi aldığım bu işi yapan kişiler var. Tabi doğru bilgilere ulaşmak önemli. Çok dikkatli olmalıyız.


Eşi Ahmet beyle akrabaları aracılığı ile tanışıp evlenen Sevinç İdem Kınık’tan Buca ilçesine gelin gelmiş. Sevinç hanım eşiyle tanışmalarını şu sözlerle anlattı;

Ben eşimi daha önce rüyamda görmüştüm. Ahmet beye benden bahsetmişler. Benim haberim yok. Ben tütün bahçemizde çalışıyordum. Giysilerim çamur içindeydi. İzmir’den seni görmeye geldiler, dediler. Başındaki örtüyü çıkar çamurlu deseler de, beni beğenen böyle beğensin dedim. 

5 Ocak 1978 yılında evlendik. Evlendiğim gün İzmir’de sulu kar yağıyordu. Önce kayınvalidem ile birlikte oturduk. Daha sonra kendimize ev yaptık.

Evlendiğimiz günden beri birbirimize anlayışla davranıyoruz. Anlaşmazlıklarımız tabi ki oluyor onları çözmeye çalışırken birbirimizi üzmeden hallediyoruz. Hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve fakirlikte birlikteyiz" sözümüz var. Birlikte vakit geçirmekten mutluyuz.


Üretmeyi seviyorum

Minik lavanta kokulu keseleri banyolarda, çekmecelerde, dolaplarda güzel koku yaymak için hazırlıyorum. Eskiden büyüklerimiz çok kullanırlardı. Keseleri de kendim dikiyorum. Kurutulan lavantaları içine ekleyip satışını yapıyorum. İsteyen olursa nikah şekeri yerine lavanta keseleri hazırlıyorum. Lavanta yağı üretiyoruz. Yeni ürünler hazırlamak için sürekli araştırıyorum.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

Hisarcıklıoğlu EBSO’nun konuğu oldu


EBSO Haziran ayı Meclis Toplantısı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, EBSO Meclis Başkanı Salih Esen, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ve meclis üyesi sanayicilerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Ender Yorgancılar, konuşmasına TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ve oda başkanlarına teşekkür ederek başladı.

Kurumların ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar;

"Birlikteliği çok önemli projelere imza atarak ortaya çıkardık. Birlik olduğumuz müddetçe sonuç almak çok daha kolay oluyor. Yıllardan beri ayrı olmaktan dolayı kaybettik. Birleşmiş Milletler'in küresel etkileri raporunda, en az bir nesilde görülmeyen bir küresel pahalılık vurgulandı. Kıtlık döngüsünün şiddetlenmesine gerekçe olarak küresel gıda fiyatları rekor düzeyde, brent petrol 120 dolar seviyelerini gördü. Sonuca baktığımızda şiddeti artan bir kıtlık döngüsünün sosyal ve politik sebepleri ortaya çıkıyor. Yaşam standartları düşüyor, bütçe olanakları azalıyor. En çok yükselen ve gelişmekte olan bizim gibi ekonomilerin etkilendiği kaçınılmaz. Ülkemizde en hassas konu gelir adaletsizliği. Orta sınıf kalmadı. 8 milyon kişi asgari ücretle yaşıyor. Asgari ücret mutlaka güncellenmelidir. Gelir adaletsizliği bizi başka sorunlarla karşı karşıya bırakmamalıdır. Artan maliyetler, iklim sorunları üretimin dengesini bozarken büyüme oranları revize edildi. Ülkemize baktığımız geçen yılki yüzde 11'lik büyüme bu yıl yüzde 3-3,5'tur" diye konuştu.


Türkiye'nin sanayi üretimi arttığı müddetçe büyüdüğünü, düştüğü müddetçe küçüldüğünü vurgulayan Yorgancılar, sözlerine şöyle devam etti;

"Her sene ortalama yüzde 5'lik bir oranı yakaladığımız sürece işsizliği çözeceğimize inancım tamdır. Benzer şekilde küresel ve Avrupa verilerinde de düşüş gözlense de çizginin üzerinde kalmayı başarıyorlar. Artan hammadde, enerji fiyatları ve enflasyona kadar üretimi zorlaştıran unsurlarla mücadele eden sanayicinin son durumunu açıkça ortaya koyan bir tablo olduğuna inanıyorum. Yapılan nükleer santrallerin mutlaka devreye girmesi ve antlaşmaların güncellenmesi gerektiğine inanıyorum. Her geçen gün de maliyet katlanarak artıyor. Yaptığımız üretim ve ihracat değerlerini yitiriyor. Sahip olduğumuz avantajları kaybetmekle karşı karşıyayız."

İzmir bizim göz bebeğimiz

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Haziran ayı Meclis Toplantısı'nda konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "90 bin üreticimizi 4 bin ürünümüzü analiz ettik. Sanayinin lider şehirleri ortaya çıktı. İzmir burada ikinci. İstanbul'dan sonra İzmir geliyor. Türkiye'nin zenginleşmesine sağladığı katkılardan dolayı İzmir, bizim göz bebeğimiz" dedi.

Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "İzmir için müthiş bir veri var. 90 bin üreticimizi, 4 bin ürünümüzü analiz ettik. Sanayinin lider şehirleri ortaya çıktı. İzmir burada ikinci. İstanbul'dan sonra İzmir geliyor. 4 bin üzerindeki ürünün 373'ünde Türkiye birincisi İzmir oldu. Üretme kapasitesi açısından İzmir ilk ikide. 4 bin sanayi ürününde 2 bin 300'ü yani yüzde 58'i İzmir'de üretiliyor. Türkiye'nin zenginleşmesine sağladığı katkılardan dolayı İzmir, bizim göz bebeğimiz. İzmir'de üretim, yatırım yapan tüm girişimcilerimizi kutluyorum. Birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır. Bu birlikteliği İzmir'de görememiştim. Şimdi müthiş bir birliktelik var. İzmir'in 7 ilçesinde okul yapmaya karar verdik. Arsa temini, proje çalışmaları devam ediyor" dedi.

Biz bir meslek örgütüyüz

Pandeminin şartlarında yoğun bir çalışma gerçekleştirildiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "16 Mart 2020'de ilan edilen pandemi şartlarından sonra biz de Odalar Birliği olarak hemen örgütlendik. 365 oda borsamızla bir haberleşme kanalı kurduk. Her gün hangi ilde ilçede ne sıkıntı var bana rapor olarak geldi. O gün akşam 20.00'ye kadar bütün bu bilgileri topladıktan sonra değerlendirip ilgili bakanlara sorunları iletme fırsatımız oldu. Büyük bir gayret gösterdik, çalıştık. Asli görevimiz sorunları halkın iradesiyle seçilmiş olan kişilere iletmek. 200'ün üzerinde Anadolu'dan talep geldi. Bunların yüzde 95'i bir çözüme kavuştu. Sıkıntılarımız var. Bunların hepsini biliyoruz. Biz bir meslek örgütüyüz. Biz sivil toplum örgütü değiliz. Aradaki farkı iyi anlamak lazım. Bizim geleneğimiz ahilikten geliyor. Dünyada ilk mesleki örgütlenmeyi yapan bizim atalarımız" dedi.

Sorunlarla baş etmeye devam edileceğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Yüksek enflasyon, krediye erişimdeki sıkıntılar, yüksek enerji fiyatları, hepsini biliyoruz. Artan enflasyondan dolayı şirketlerin işletme sermayesine ihtiyaç duydukları bütün Türkiye'den iletiliyor. İnşallah yakında bir kredi paketini hükümet sizlere duyuracak. 150 milyarlık bir kredi paketi bekliyoruz. Dünyada bir tane daha iş dünyası örgütü yok ki üyesine kefil olsun. Kefalet zor iş. Oranı yüzde 85. Bir kuruş batsa Odalar Birliği'nin ortak olduğu kredi garanti fonu karşılıyor. İş hayatında itibar çok önemli. Müthiş bir itibar var ki Odalar Birliği 500 milyar TL'ye kefalet verebiliyor. Ben bir girişimci olarak hiçbir zaman umutsuz değilim. Umutsuz olsam fabrikanın kapısını açmam. Biz her sabah yeni bir kazanç sağlayacağız diyerek başlarız işe. Sizlere tavsiyem, birbirinizi ötekileştirmeyin. Düşünen adam farklı düşünür. Birbirimizden nefret etmeyelim. Birbirinizi sevin. Seversen mutlu, başarılı olursun. Zor günlerde bu millet bir araya gelmeyi biliyor. Biraz refaha erince herkes ayrı bir cumhuriyet. Zorluklar olacak, iş hayatı bunu gerektirir. Zor bir coğrafyadayız" dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

26 Haziran 2022

Yer Gök Kitap


Yeni olan her şeyi satın almanın güçleştiği bu günlerde ikinci el kitap ve ikinci el eşya pazarlarına rağbet artıyor.

İzmir Karşıyaka Tiyatro sokağında ‘Yergök Kitap Sahaf’ ikinci el kitap satarak başladığı dükkanında ikinci el eşya satışını yaparak çevreye duyarlı bir işletme.   

Amacının hem geri dönüşüme katkıda bulunmak hem de insanları bilinçli tüketime yönlendirmek olduğunu ifade eden ‘Yergök Kitap ve Sahaf’ özellikle ihtiyaç sahibi öğrencilere yardımseverliği ile tanınıyor. 


‘Yergök Kitap’ta pek çok ürün var

‘Yergök Kitap ve Sahaf’ın bir bölümünü ikinci el kadın, erkek ve çocuk giysilerinden ayakkabı, çanta, oyuncak, tekstil ürünleri yapan işletmeci insanların tüketim çılgınlığına son vermeleri gerektiğini düşünüyor. İkinci el ürünleri kullanma çağrısında bulunuyor. 

Son zamanlarda kağıda gelen zamlarla birlikte kitap maliyetleri oldukça yükselince öğrencilerin ikinci el kitaba yöneldiğini sözlerine ekleyen işletmeci;

Sıfır kitapların fiyatları yükseldi diye ikinci el kitap fiyatlarına bir yükseliş yansıtmadık. İkinci el kitaplar öğrencilerin imdadına yetişti diyebiliriz, dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

21 Haziran 2022

“Kişisel Mitoslar” Sergisi Devam Ediyor


Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi, Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı mezunu altı sanat eğitimcisi kadın sanatçı Arzu Aytekin, Berfin Binici, Burcu Gaziler, Gülsün Solgun, Özlem Kalmaz ve Yasemin Doryan, Postmodern bir tavırla oluşturdukları kişisel mitoslarını içeren resimlerinden oluşan yaz sergisi Alsancak’ta Doryanart Sanat Galeri’sinde sanatseverlerle buluştu.

2 Temmuz 2022 tarihine kadar sürecek olan sergi, İzmir’li sanatçıların özgün yorumlarıyla,  tuval üzerine akrilik, yağlıboya,  karışık teknikler ile yapılmış eserlerinden oluşuyor.

Kişisel mitosların Postmodern bir tavırla ele alındığı sergi kapsamında ilgi çekici farklı öznel yorumlar bulunmaktadır.

Sergide yer alan ‘’Hekate’’adlı yapıtta, Tanrıça figürünün günümüz teknolojik bilişim çağında eski gerçek anlamını yitirişini,  sanallaşan ortamda değer ve aura kaybına vurgu ile maximalist postmodern bir sanatsal dil öne çıkarken, bir diğer  ‘’Dönüşüm’’ adlı yapıtta ise toplumların tarihsel geçmişinde inanç bazında saf ve temiz anlamlarına uygun düşen sembollerden biri olan Meryem Ana’ya yer verilmektedir. Metaforik bir anlatıma gidilerek, doğanın kendi içinde bir değişim ve dönüşüm diyalektiğine sahip olduğu gerçeğine vurgu ile günümüz toplumlarındaki değişimin genel anlamda kötüye gidişine tepki koyarak geçmişten gelen saf ve temizliğin sembolü ile paradoksal gidişat vurgulanmaktadır.


"Nosce Te İpsum" adlı eser ise ismini Delphi'de Apollon Tapınağı'nın girişinde altın harflerle yazan yazıdan almıştır. "Kendini Tanı" anlamındadır.

"Kendini tanı, o zaman evreni ve başkalarını tanıyacaksın." Antik Yunan filozofu Sokrates'in (M.Ö. 469 - M.Ö. 399) sözüdür. M.Ö. den beri insanların altın harflerle tapınaklara yazdığı, ünlü düşünür ve şairlerin felsefe olarak benimsediği kendini tanıma, insanın evreni ve dışsal olayları anlaması için önce kendinden başlaması gerektiğini savunan bir düşünce tarzıdır. İnsanın kabuğunu kırması dış dünyayı algılaması için önce kendi içine dönmeli, daha sonra dönüşüp, dönüştürmelidir.

Sergide yağlıboya otoportre olarak yer alan resimde kırık bir cam arkasından bakan bir portre yer almaktadır. Ayrıca gerçek cam kırıkları kullanarak resmin içinden çıkan cam kırıkları yere serpilmiş şekildedir. İnsanın karanlık, kapalı bir ortamda baktığında cam kendi yansımasını gösterecektir. Ancak kendine bakıp anlamaya başladıkça camı kırıp ışığı merak edip bulmaya çalışacaktır. Cam metaforu resimde ruhu temsil etmek için cam kırıkları ise kendi kabuğunu, ne kadar çok kırık varsa o kadar kendini bulma ve tanımayı gerçekleştirmeye yaklaştığı anlamında kullanılmaktadır. Resim bu özelliği ile teknik olarak hem kavramsal hem klasik bir anlatımın ürünü olarak mix bir ifade etme yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.


“The Half” (2022) adlı eser ise; Eski Yunanlar, insanların bir zamanlar dört kolu, dört bacağı ve iki yüzlü tek bir kafası olduğuna inanırmış. Mutluymuşuz. Bütünmüşüz. O kadar bütünmüşüz ki, tanrılar bu bütünlüğün tapınma ihtiyacımızı bastıracağından korkup bizi ikiye ayırmış. Diğer parçamızdan ayrılıp dünyayı perişan şekilde dolaşmışız. Tükenmez bir hasretle… hasret… hasret… ruhumuzun diğer yarısına duyduğumuz. Diğer yarımızı bulduğumuzda içten içe anladığımız söylenir. Birlik hissi… Ve ikisi de bundan daha büyük bir neşe duyamazmış. Sergide karışık teknikle yer alan eserde midye kırıkları kullanılarak doku hissi oluşturulmuştur. Bu midye kırıklarının bir deniz üzerinde dokusal olarak gösterilmesi, bu midyelerin denizin derinliklerinden çıkarılıp koparılmasını yansıtmaktadır. Tıpkı bir bütünlüğün yarım kalması gibi. “Sevgi dediğimiz şey, yaratılıştaki bütünlüğümüzü arzulamak ve aramaktır.” Plato.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Haziran 2022

Çaylar Edoş’tan


Evlerinde oturmayıp, hayata katma değer katan, ekonomilerini ellerinde tutup tek başına ayakları üzerinde duran kadınlardan bugün İzmir Alsancak’ta çay ocağı işleten Eda Keskinkılınç’ın çay ocağına konuk olduk.

‘Edoş’un Yeri’ isimli çay ocağına girdiğiniz de kadın elinin değdiğini hemen fark ediyorsunuz. Eda hanım kendisi de güler yüzlü ve konuşkan olduğu için çok güzel mekana bir konuk olarak kısa bir mola vermekten keyif alıyorsunuz.


Çalışmayı kendi için bir yaşam tarzı edinen Eda hanım 1997 yılından beri ekonomik özgürlüğünü eline aldığını ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Eda hanımın hikayesini kendisinden dinleyelim;

Asker bir babanın kızıyım. Elazığ’da doğdum. Altı kardeşiz. Babamın tayinlerinden dolayı Ankara, İzmir Kıbrıs’ta yaşadık. Kendi isteğimle 17 yaşında evlendim. Ailem beni evlilikte zorlamadı. İstanbul’da evlendim. Sonra İzmir’e yerleştim.

Daha önce okul kantininde, ütücülerde çalıştım. Çocuk baktım. Restoranlarda aşçılık garsonluk gibi iş deneyimlerim oldu. Kıbrıs’ta yaşayan ailemin yanına gidip 1 sene kadar casino da çalışıp para biriktirdim. Çay ocağı arkadaşımızın yeriydi. Devredeceğini öğrendim ve çok hızlı karar verdim. Evim de aynı sokaktaydı. İşletmesini ben aldım.  


Girişken bir insanım

Benim insanlarla diyaloglarım hep iyidir.  O yüzden fazla zorlanmadan yıllardır işimi severek sürdürüyorum. 7’den 70’e her yaş grubuyla anlaşırım.

Alsancak’ta 3 çocuğumu hem çalıştım hem büyüttüm. Ailem her zaman bana hep destek verse de zorlukları oldu. Çok şükür bugünlere başarımızla geldik.

Alın terimle paramı kazanıyorum

Kadınlar mutlaka çalışmalı. Ben kendi kızlarıma da hep söylüyorum. Geçtiğimiz günlerde Cumartesi günü işyerimi açmadım. Çalışmaya o kadar alışmışım ki kendimi çok kötü hissettim. Kendi paranı kazanmak, ekonomik anlamda kimseye bağlı olmamak çok güzel. Kendi programımı yapıp harcıyorum. Kimseye hesap vermiyorum. Alın terimle paramı kazandığım için herkes bana saygı duyuyor.


İşyerinin masrafları geçmiş yıllara göre çoğaldı. Bağ-kur primi, elektrik faturaları, vergiler çok fazla yükseldi. Tüm zorluklara rağmen işimizin başındayız. İşimin başındayım, evim de anneyim. Kendi paramı kazanıyorum bu yüzden özgüvenim var. Kadınlar erkek egemen zihniyetin altına girip kendini ezdirmesinler, dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

19 Haziran 2022

Şahin Sak; Sokakta olmam gerekiyor


Karşıyaka İZBAN durağında stant açan Şahin Sak meraklılarına karakalem portre resimler çiziyor.

İşini severek yaptığını söyleyen Sak fotoğraflara bakarak portre resimler çiziyor.

Uzun yıllar kendine ait işyeri olan ve emekli olduktan sonra sevdiği işi kara kalem portre çizimlerine başladığını anlatan Sak şu ifadelere yer verdi;


Aydın doğumluyum. 1955 yılında ailemle birlikte İzmir’e gelmişiz. İzmir’e geldiğimizde ben çok küçüktüm. Kendi işyerim olan elektrik soğutma işinde uzun yıllar çalıştım. Emekliliğime yakın Tariş’te çalıştım ve 1996 yılında Tariş’ten emekli oldum.


Karakalem ve resim yeteneğim çocukluğumdan beri var. Kardeşim Şadan Sak’ta benim gibi resim yapıyordu. Alsancak sevgi yolunda bir ressam arkadaşım portre çiziyordu. Bu işi ondan öğrenmek istedim. Beni izle dedi. Düzenli olarak 4 yıl onu izleyerek işi öğrendim. Yanında çıraklık yaptım diyebilirim. Karakalem portre çizerken bana önemli aşamaları gösteriyordu. Bol bol denedim, çalıştım. Kendimi geliştirdim.

Çizimlerim profesyonelce

1999 senesinde Bornova Sanat Sokağı’nda kişiye özel karakalem portre çalışmalarıma başladım. Sevdiklerine özel günler için orijinal ve benzersiz bir hediye arayanlara karakalem resim çizdirmeyi düşünenlere profesyonel çizimler yaptım. Çok beğenildi. Bana gönderilen fotoğrafa bakarak özel olarak hazırlanacak Karakalem Portre Resim ile sevdiklerinize veya sevgilinize unutulmayacak bir sürpriz hediye çalışıyordum. Özellikle doğum günü, yılbaşı, sevgililer günü ve yıl dönümü için orijinal bir hediye alternatifi olan Karakalem Resim, siparişler aldım ve alıyorum. Anne ve babasını kaybetmiş ellerinde vesikalık fotoğrafı bulunan kişiler hatıra olarak çizdirmek istiyor. Anne veya babası ile birlikte fotoğrafı olmayanlar 2 ayrı fotoğraf verip bir arada çizmemi istiyor. Çok değişik isteklerle karşılaşıyorum. Elimden geldiğince insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum.


5 yıl kadar Bornova Sanat Sokağı’nda çalıştım. Daha sonra Bornova Sanat Sokağı kapatıldı. Çalışmalarıma Bornova Küçükpark’ta devam ettim. Küçükpark gençlerin uğrak yeridir. Kafeterya ve restoranlarıyla günün her saatinde canlılığını koruyan bir yerdir. 17 sene kadar burada çalıştım. Beni herkes tanıdı.  

Güzel bir anı olarak kaldı

15 sene kadar önce küçük bir kız çocuğu yanıma geldi. Anneler günü yaklaşıyordu. Annemin resmini çizdirmek istiyorum dedi. Ücretini sordu. Ben de söyleyince gözlerini açarak çok pahalı ben bu parayı ödeyemem dedi. Bu sevimli küçük kızın annesine hediyesini çizmek istedim. Elinde 1 Lirası vardı. Sana indirim yaparım dedim. Küçük kız resmi almaya geldiğinde para almak istemedim. Benim sana hediyem olsun deyince, olmaz dedi. Bu benim hediyem olmaz o zaman. Senin hediyen olur. Kabul etmedi. Ben de mecburen 1 Lirasını aldım. Ben de çok güzel bir anı olarak kaldı.


Ressamlar Sokağı projemize Bayraklı Belediyesi Destek verdi

7 arkadaş bir araya gelerek İzmir’de neden bir ressamlar sokağı olmasın, dedik. Belediyeleri ziyaret ederek ressamlar sokağı projemizi anlattık. Dünyanın birçok ülkesinde ressamlar sokağı adı altında sanatçılar çalışmalarını sergiliyor. İzmir’de yalnızca ressamların olduğu böyle bir sokak olmasını istiyorduk. Bayraklı Belediyesi Ressamlar Sokağı projemize olumlu baktı ve sokağımızı faaliyete geçirdi. Pandemi döneminde sokağımız tadilat yapılacağı bildirilerek çalışmalarımıza ara vermemizi istedi. Pandemi bitti fakat hala sokağımız açılmadı. Nedenini sormak istiyoruz ama yetkili kimse bulamıyoruz. Ressamlar da artık burada bir araya gelemiyor. Ben de farklı arayışlara girdim.

Benim sokakta olmam gerekiyor

Karşıyaka İZBAN durağı benim için daha iyi. Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Dr. Cemil Tugay sanata ve sanatçıya değer veren biri olarak tanınıyor. Ben de Karşıyaka Belediyesi ile görüştüm. Bana İZBAN durağını tavsiye ettiler. Belediyenin izni ile 4 aydır buradayım.

Sokaktayım. Benim için sokakta olmak çok daha iyi. Eskiden cep telefonlarında fotoğraflar yoktu. Herkesin cebinde bir yakınının vesikalık fotoğrafı olurdu. Yanımdan geçen insanlar hiç akıllarında yokken beni görür çalışmalarımı izler bir vesikalık fotoğraf verir yapılmasını isterdi. Günümüzde İnternet üzerinden bu işi yapanlar olsa da sokak yine önemli. İnternet te benim de sayfam var. Fakat çok fazla sipariş olmuyor. Benim sokakta olmam gerekiyor.


Fotoğraftaki her ayrıntıyı çiziyorum

Tek kişilik resimler 4-8 saat arası sürüyor. Aile resimleri ise çok çok daha uzun sürüyor. Fiyatlar da kişi sayısına göre değişiyor. Fotoğraftaki her ayrıntıyı çiziyorum. Fotoğrafa göre çalışma saati değişiyor. 15 sene önce kadar bir portre çalışmıştım. Bana verilen fotoğrafta bayanın kolyesi varmış. Ben kolyeyi çalışmamışım. Portre bana geri geldi kolyeyi de ilave edip teslim ettim.

Ayrıca yağlıboya çalışmalarım da var. Evimde sergilediğim severek çalıştığım eserlerim. Tuval üzerine pastel çalışmaları denedim. Bu çalışmalarımı Portresahin.sak09 internet hesabımda paylaşıyorum.

Kardeşim anısına sergi açtık

Kardeşim Şadan Sak’ı 1 buçuk sene önce kaybettik.  Çok güzel deniz dibi çalışmaları vardı. Büyük tablolarda resimlemişti. Sergiyi açmak kısmet olmadı. Ben onun anısına Point’te bir sergi açtım. Sergi çok beğenildi.

Karakalem portre çizimleri için İnternet adresim; Portresahin.sak09  

tlf. numaram; 0532 481 46 23


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

18 Haziran 2022

İzmir'de Rumeli ve Balkan Buluşması Yapıldı


İzmir'de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla düzenlenen Rumeli ve Balkan Buluşması yüzlerce göçmen yurttaşı Fuar İzmir'de bir araya getirdi.

Halk oyunları gösterisinin sunulduğu programa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel de katıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Balkanlar'da var olan CHP ve Mustafa Kemal Atatürk sevgisini büyütmenin görevleri olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de Balkanlar'dan geldiğini hatırlattı.

Balkanlar'dan gelenlerin seçimlerde CHP'ye oy vermesini isteyen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sizleri Mustafa Kemal'in hemşehrilerini, Cumhuriyet Halk Partisini kucaklamaya davet ediyorum. Bize gelmenize ve bize katılmanıza davet ediyorum. Coğrafyanın neresinde yaşıyorsanız yaşayın, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak için yine kucaklaşmak, yine beraber olmak, yine bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek için beraber olmak zorundayız. Birlikte olmak zorundayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Balkanlar'daki soydaşlarımızla dostluğumuzu aynen sürdürüyoruz. Oradaki siyasal partilerle iç içeliğimizi sürdürüyoruz. İster Bulgaristan'da olsun ister başka bir yerde olsun. Bizim köklerimizin bulunduğu bütün yerlerde hiç kimse unutmasın orada Cumhuriyet Halk Partili mutlaka vardır. Balkanların yüreğinde Balkanların kalbinde mutlaka Cumhuriyet Halk Partisi, mutlaka Mustafa Kemal sevgisi vardır. O sevgiyi büyütmek hepimizin ortak görevidir."


Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye bütün sorunlarını çözecek bilgi ve birikime sahip olduklarını ifade ederek, bu doğrultuda çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Büyük acıların hatırasını unutmadan bir daha bunların yaşanmamasını birlikte sağlayacağız. Barışı ve kardeşliği birbirimizden aldığımız güçle büyüteceğiz" dedi.

Balkan dernekleri ile omuz omuzayız

Bugün yalnızca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak değil aynı zamanda Mustafa Çavuş'un, Piriştina'dan Ege'ye yerleşen bir Balkan Türk'ünün torunu olarak karşınızdayım. 8 bin 500 yıllık tarihinde her zaman barışın sembolü olan İzmir, büyük acılar yaşayan yurtlarından sürülen Balkan halklarına da kucak açtı. Yerlerinden koparılan binlerce insanın yaralarını saran bir şehrin belediye başkanı olarak hizmet etmek büyük bir onur. Şehrimizin asil karakterine, demokrasinin beşiği olan eşsiz coğrafyasında çok güçlü bir maya var. O mayanın adı birbirimizle uyum. Geçmişte yaşanan büyük acıların hatırasını unutmadan bir daha bunların yaşanmamasını birlikte sağlayacağız. Barışı ve kardeşliği birbirimizden aldığımız güçlü büyüteceğiz. Türkiye'nin farklı yerlerinde 10 milyona yakın Balkan kökenli insan yaşıyor. İzmir ise bu coğrafyanın en büyük illerinden biri. Biz şehrimizde birbirimizle uyumu tesis etmek için Balkan dernekleri ile omuz omuzayız. 1935 yılında Balkan ülkeleri arasında dostluk ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla Balkan Halk dansları festivali düzenlenmişti. Biz atamızdan kalan bu mirası sahiplendik ve Balkan Festivali geleneğini İzmir'de yaşatmaya devam ediyoruz. Barışın ve kardeşliğin şehrinde 23-25 Eylül 2022 tarihlerinde tarihin en büyük balkanlar festivalini düzenleyeceğiz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bunu başarmak için parolamız sayın genel başkanımızın ifade ettiği gibi ancak ve ancak demokrasidir. Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılda demokrasinin ve barışın dünyadaki yüzü olacak

Balkan yurttaşların geçmişte yaşadığı acılara dikkat çeken CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel şöyle konuştu:


Burada önemli bir toplantıda bir aradayız

"Bir çift mavi gözün ışığında, ülkesine, vatanına, milletine, canla, kanla bağlı kıymetli hemşehrilerim; hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Bugün burada önemli bir toplantıda bir aradayız. Genel merkezimizin bünyesinde kurulan Balkan Masası'nın katkısı ve desteğiyle, genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu siz değerli dostlarımızla, hemşehrilerimizle bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Balkan ve Rumeli göçmeni deyince; aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Mücadele, azim, çalışkanlık geliyor. Kardeşlik ve dayanışma geliyor. Sizlerin, anne ve babalarınızın çektiği acıları bugün tarif etmemiz veya tam anlamıyla anlayabilmemiz belki pek mümkün değil. Çünkü ev bildiği, yuva saydığı, kök saldığı topraklardan koparılmak, tarif edilebilir bir acı değildir. Ancak bu acılara, yaşanılan büyük sıkıntılara, sizlerden koparılan sevdiklerinize rağmen geldiğiniz anavatanınızda bayrağınıza, toprağınıza ve Mustafa Kemal Atatürk'e olan bağlılığınızla, bu ülkenin birliğinin en önemli yapı taşı olmayı başardınız. Bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'nda, Atatürk'ün en yakınında, Balkan kökenli silah arkadaşları vardı. O büyük kurtuluş mücadelesinde, Mustafa Kemal ile birlikte nasıl emek harcandı, büyük fedakarlıklar yapıldıysa; bugün ihtiyacımız olan birlik, dayanışma ve saray zihniyetinden uzaklaşarak, cumhuriyet değerlerini yeniden yükseltme mücadelesinde de en büyük desteğin siz göçmen vatandaşlarımızdan geleceğine eminim."


Etkinlik sonunda CHP lideri Kılıçdaroğlu'na Mustafa Kemal Atatürk tablosu hediye edildi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

14 Haziran 2022

Azra Galvaniz’den İzmir’e dev yatırım


Siyaset, iş, sanat ve cemiyet hayatının ünlü isimlerinin büyük ilgi gösterdiği açılış ile Türkiye’nin üçüncü büyük galvaniz tesisi Azra Galvaniz hayata geçti.

30 bin metrekarelik alanda, uluslararası standartlara uygun kalitesi, teknolojinin son ürünü ekipmanları ve alanında uzman ekibi ile öne çıkan Azra Galvaniz’in İzmir Aliağa’daki fabrikası düzenlenen bir tören ile açıldı.

Azra Galvaniz, sektöründe öncü çevreye duyarlı, kaliteli ve güvenilir bir marka olarak projelerini İzmir’den yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirmeye başladı. Yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamalar ile çevreye ve ülkemize değer katacak Azra Galvaniz, durmaksızın çalışan 100 bin tonluk sıcak daldırma galvaniz havuzu ile İzmir’de dışarıdan karşılanan kaplama ihtiyacına cevap veriyor. Yaklaşık 600 kişinin katıldığı açılışa Aydın Valisi Hüseyin Aksoy, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de katıldı.

Azra Galvaniz Yönetim Kurulu Başkanı Recep Özekinci yaptığı açılış konuşmasında Azra Galvaniz’in ‘Sürdürülebilir sanayi geleceğe yatırımdır’ sloganı ile çıktığı yolculuğu ve firmasının dünya standartlarındaki projelerini anlattı.

Türkiye’de ilk defa duvarları sanatla süslü fabrika

Azra Galvaniz’in, hem yaptığı sıcak daldırma galvaniz işlemini hem de yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımı geleceğe attığı bir imza olarak gördüğünü ifade eden Özekinci, her geçen gün artan üretim ve istihdam kapasitesiyle İzmir sanayisinin gücüne güç katmaya geldiklerini dile getirdi. Özekinci konuşmasına şöyle devam etti: Türkiye’de ilk defa duvarlarını sanatla, bir mural çalışmasıyla süsleyen bu fabrikanın hikâyesini anlatarak sözlerime başlamak istiyorum. Çünkü sanat ve sanayinin bir araya gelmesi bizim adımıza çok önemli. Sektöre giriş yaptığım ve tecrübe edindiğim Diyarbakır yıllarından sonra, İzmir’de yatırım yapmaya karar verdik ve İzmir Aliağa’da bulunan fabrikamızı 2 ay önce faaliyete geçirdik. Azra Galvaniz, dünya standartlarındaki projeleriyle sınırsız ve kusursuz hizmet anlayışını birleştiren bir kuruluş.


‘Sürdürülebilir sanayi geleceğe yatırımdır’ sloganı ile çıktığımız yolculukta hem yaptığı sıcak daldırma galvaniz işlemini hem de yenilenebilir enerjiye yaptığımız yatırımı geleceğe attığımız bir imza olarak görüyoruz. Azra Galvaniz olarak, 30 bin metrekarelik alan üzerine kurulu, 6 bin metrekaresi galvaniz holü ve 4 bin metrekaresi çelik işleme servis merkezi olmak üzere toplamda 10 bin metrekarelik kapalı üretim alanına sahip tesisimiz İzmir’in birincisi konumundadır. Azra Galvaniz olarak kente yıllık 100 bin ton kapasiteli sıcak daldırma galvaniz havuzu inşa ettik. 100 bin tonluk çeliği İzmir’den başka bir yere göndermeden sıcak daldırma galvaniz yöntemiyle galvanizleyeceğiz. Azra Galvaniz olarak ürün çeşitliliğini ve istihdamı da artıracağız. 13 metre uzunluğunda, 3,6 metre derinliğindeki İzmir’deki en büyük sıcak daldırma galvaniz tesisi olarak fark yaratacağız. Şu anda İzmir’den her ay 7 bin ton ürünü İstanbul, Sakarya, Konya ve Ankara’ya gönderiyoruz. Bu da her ay yaklaşık 350 Tır’ın gittiğini gösteriyor. Bu hesaba göre yaklaşık 15 milyon TL ülke ekonomisine ve sanayisine katkı sağlayacağız. Bu oranda aylık nakliye maliyetleri ortadan kalkacak. Geride bıraktığımız 2 ay içerisinde İzmir’de 160 kişiyi bünyemize kazandırdık. Faaliyete geçtiğimizde ise yılsonuna kadar 350 kişiyi istihdam edeceğiz. Ayrıca içinde yaşadığımız çevre de bizim için çok önemli.

Bugün cümlelerimi bir sanayici olarak değil de bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak kuruyorum. Hepimizin yaşamak için doğaya ihtiyacı var. Doğayı ancak bizler korursak, çabalarımız bireyselden toplumsala dönüşürse doğayı koruyabiliriz. Azra Galvaniz olarak ürettiğimiz ürünlerin tekrardan doğaya kazandırılması için çalışıyoruz. Bizim için tarım da çok önemli. Temiz enerjiyi tarımla birleştirebilirsek en önemli hedeflerimizden birine ulaşmış olacağız. Bu noktada İzmir’in gücüne güç katmaya geldik. İzmir’e gelişimizle ilgili bir farkındalık yaratma amacıyla yola çıktık. Biz buraya farklı bir enerji vermek istiyoruz. Bu şirket benim şahsıma değil İzmir’e ait. Buradaki istihdamı artırmayı, gençlerimizin başarılarında pay sahibi olmayı onu çok önemsiyoruz. İzmir’de ilk kez sanayi ve sanatın buluştuğu bir çalışmanın temellerini atmaktan da büyük mutluluk duyuyorum. Bütün sanayicilerin sanatla birleşmesini, çevreye olan duyarlılıklarının artmasına öncü olmasını diliyoruz. Hayaller olmazsa gerçekler olgunlaşmaz, hayallerin raf ömrü olmaz, kısacası hayallerin son kullanma tarihi yoktur. Yeter ki hayallerimizin ayakları yere basabilir ölçülerde olsun. Bugün burada bizlerle birlikte olduğunuz için çok teşekkür ediyoruz.


 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

10 Haziran 2022

Şevki Kayaturan kitaplarını imzaladı


9-12 Haziran tarihleri arasında düzenlenen Sivas günleri kapsamında şair Şevki Kayaturan kitaplarını imzaladı.

Vatanına, milletine, bayrağına sevdalı birisi olarak tanınan şairin 2009 yılında ilk kitabı ‘Hayat Pınarımdan Damlalar’ yayınlandı.

Çeşitli dergilerde yerel ve ulusal gazetelerde şiirleri yayınlanan Şevki Kayaturan’ın 700’den fazla şiiri bulunmaktadır.

Hayat Pınarından Damlalar, Belirli Günler Haftalar isimli kitaplarını Sivas Günleri’nde imzalayan Şevki Kayaturan kitapseverlerden ve hemşerilerinden yoğun ilgi gördü.


Şevki Kayaturan kimdir?

15 Şubat 1964 Sivas’ın Ulaş ilçesi Gürpınar köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu kendi köyünde bitirdikten sonra Sivas Danişment Gazi Ortaokulu, Liseyi Sivas Gazi Lisesi’nde okudu, Sakarya Ali Dilmen Lisesi’nden mezun oldu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi.

22 Mayıs 1983 yılında her şeyim dediği eşi Cemile Hanım ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikten ikisi kız biri erkek üç çocuk babası olan Kayaturan, 1987 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Adapazarı, İzmir ve Afyon illerinde kütüphanelerde görev yapmış İzmir’in Beydağ ilçesi Halk Kütüphanesi’nden emekli olmuştur.


Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD üyesidir.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

9 Haziran 2022

Sivas Mutfağının Vazgeçilmezi ‘Peskütan’


Ege Bölgesinde yaşayan Sivaslılar ile İzmir’lileri bir araya getirecek olan Sivas günleri 9-12 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Sivas günlerine katılan ‘Serin Süt ve Süt Ürünleri’ açtığı stantta Sivas mutfağından peskütan çorbasını tanıttı. ‘Serin Süt ve Süt Ürünleri’ ortaklarından Orhan Işkın Sivas'ın yöresel yemeği olan Peskütan'ı herkesin bilmesini, tanımasını, tatmasını istedikleri için İzmir’de tanıttıklarını söyledi. Işkın sözlerini şöyle sürdürdü;

Asıl işimiz hayvancılık. Süt işletmemiz var. 10 yıl kadar önce kurulan işletmemiz de peynir, tereyağ gibi süt ürünlerini imal ederek toptan satış yapıyoruz. Sivas yöresel ürünlerini üretiyoruz. Peskütan Sivas mutfağının çok sevilerek tüketildiği bir ürün. Biz peskütan üreticisiyiz.

Sık tüketilen çorbadır

Peskütan, Sivas mutfağında bahar aylarında taze sütle hazırlanan bir yoğurt çeşididir. Kış için önceden hazırlanan peskütanlar, Sivas ve çevresinde bol bol tüketilir. Peskütan çorbası da, bu yoğurt türü ile hazırlanmaktadır. Lezzetini arttırmak için yarma ve yeşil mercimek de ilave edilir. Hazırlanan çorba, naneli sos eşliğinde sunulur. Özellikle kış aylarında bağışıklığı güçlendirdiği için sık sık tüketilen çorbalardan biridir. Bilenlerin vazgeçemediği, bilmeyenlerin ise mutlaka denemesi gereken bir çorbamızdır. 


Bahar aylarında hazırladığınız peskütan yoğurduyla neredeyse bütün kış boyunca bol bol peskütan çorbası hazırlayabilirsiniz. Bol proteinli bir probiyotik kaynağı olan Peskütan'da, pişirilmesi esnasında kuru baklagiller, tahıllar ve kemikli etler kullanılıyor. Tüm besin öğelerini içerdiği için tek başına öğün oluşturabilecek bir çorba olan Peskütan, Sivas ve çevresinde sevilerek içiliyor.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

8 Haziran 2022

Doğal ve sağlıklı bebekler


Tığ örgü yöntemi ile yapılan oyuncaklar son yıllarda çok beğeniliyor.

İzmir’li Aynur Bozkuş torunun istediği örümcek adam çizgi karakteri ile başladığı ‘amigurumi’ örgü bebek ile başladığı modellerine harikalar yaratarak devam ediyor.

‘Amigurumi’ ürünlerinin beğenilmesi üzerine önce yakın çevresine bebeklerinden hediye ettiğini anlatan Bozkuş yaz mevsiminde Ürkmez sahilinde akşamları stant açtığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

‘Kış mevsiminde İzmir Karşıyaka’da yaşıyorum. Kışın ördüğüm bebekleri ve anahtarlıkları yaz akşamlarında stant açarak satmaya geçen yaz başladım. Eşimle birlikte yaz aylarını Seferihisar Doğanbey’de geçiriyoruz. Örgü örmek benim için terapi. Çok severek bebekleri yapıyorum. Yeni karakterleri yaptığımda çok mutlu oluyorum. Ürünler çoğalınca eşim Ürkmez sahilinde stant aç, dedi. Eşim Ramazan’la akşamları stant açmaya başladık. Eşimin bana desteği çok fazla. Çizgi karakterleri çocuklar çok beğeniyor. Büyükler de anahtarlık ve normal bebeklere ilgi gösteriyor.

Sipariş alıyorum, istenilen renk ve model örüyorum

10 Lira ile 250 Lira arası olan ürünlerim tığ örgü ile sık iğne ve dolgu olarak yapılıyor. Her ördüğüm çizgi karakterlerini çok emek vererek üretiyorum. Zaman içinde kendi tasarımlarımı oluşturarak bu alanda kendimi geliştirdim ve geliştirmeye devam ediyorum. .

Hobi olarak örgü bebekler yapmaya başladım. Bunu ilerletmek istiyorum. Ücretli stant açamıyorum. Çok yoğun bir satış yapamıyorum. Okullar açılınca Ürkmez boşalıyor. Ben de stant açmıyorum. Sezon çok kısa. 2 ay içinde ne satılırsa. Ben yine örmeye devam ediyorum’ dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

7 Haziran 2022

İzmir Ekonomisinin Nabzı Torbalı’da Atacak


Torbalı Ticaret Odası Başkanı Abdulvahap Olgun, İzmir-Ege Platformu üyesi gazeteci ve yazarları ile bir araya geldi.

Torbalı Ticaret Odası Başkanı Abdulvahap Olgun, İlçe olmasına karşın ihracat rakamları ile 64 ilin önüne geçtiklerini açıkladı.


Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşundan 7’sine ve Ege’nin en büyük 100 firmasından 12’sine ev sahipliği yapan Torbalı’nın, yüzde 99 vergi tahsilat oranı ile Türkiye 1.’si olurken iller bazında ise 5. sıraya yerleştiğini kaydeden Olgun, İzmir Ekonomisinin nabzının Torbalı’da attığını kaydetti.

Torbalı Ticaret Odası Başkanı Abdulvahap Olgun, İzmir-Ege Platformu üyesi gazeteci ve yazarları ile bir araya geldi. Torbalı ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Olgun, ilçe ekonomisi ile ilgili çarpıcı rakamlar açıkladı. Torbalı Ticaret Odası’nın binasında gerçekleşen medya buluşmasında pek çok yönden En’lerin ilçesi Torbalı’da lokomotif kurumlarından birisi olarak öne çıkan Torbalı Ticaret Odası’nın Başkanı Abdulvahap Olgun, 9 yıldır görevini başarıyla sürdürüyor. İlçenin sorunlarına duyarlı bir kişilik olarak gençlik yıllarından beri çözüm odaklı faaliyetler yürüten Başkan Olgun, odaya kayıtlı yaklaşık 3000 üye başta olmak üzere kent içi ziyaretlerini de aksatmıyor.

Gazeteci Başkan Abdulvahap Olgun

Ticaret Odası Başkanlığı’nın yanı sıra karton imalat işiyle de uğraşan Başkan Olgun’un asıl mesleği ise gazetecilik. Kendi ifadesiyle 17 yaşındayken lise yıllarında gazetecilik mesleğine tutku boyutunda ilgi duyan Başkan Olgun, ilk gençlik yıllarından itibaren tutkusunu yitirmeden devam ettirdiği bu mesleğe iten en önemli unsurun “ilçenin sorunlarıyla ilgili ve dertli olması” olarak tanımladı.


İzmir-Ege Platformu üyeleriyle toplantısında “Değerli meslektaşlarım hepiniz hoş geldiniz” diyerek sözlerine başlayan Olgun, muhabirlik, ulusal basın ilçe temsilciliği ve matbaası da dahil gazete sahipliği yaparak gazetecilik mesleğinin her aşamasında bulunduğunu hatırlattı. Abdulvahap Olgun, gazetecilik faaliyetlerinin maddi ve manevi ağırlığını genç yaşta yüklenmiş ve bütün zorluklarını yaşamış birisi olarak yaptığı değerlendirmesinde, “Gazetecilik faaliyetlerimde harcadığım emeği, zamanı ve parayı ticaretin başka alanlarında kullansaydım Torbalı’nın sayılı iş insanları arasında olurdum” dedi.

Yerelde Büyük Torbalı Gazetesi’ni 20 yıl boyunca çıkardığı, bölgesel ve ulusal basında Yeni Asır ve Sabah gurubunda temsilcilik yaptığı dönemleriyle ilgili samimi paylaşımlar yaptı. Olgun, tutkulu bir şeklide gazetecilik mesleğine başlayıp ticaretle ve Ticaret Odası Başkanlığı ile devam eden iş hayatındaki başarılı süreci, “O dönemde ilçenin sorunlarıyla çok ilgileniyordum, çok dertleniyordum. Yaptığım haberlerle, attığımız manşetlerle sorunların çözülmesinde de katkı koyuyordum. İnsanlarımız bu yüzden bu tarz görevlere de bizi yakıştırdılar. Bazı şeyler parayla ölçülmüyor. Elde ettiğim pek çok şeyi yine gazetecilik mesleğimin sayesinde elde ettiğimi düşünüyorum” ifadeleriyle özetledi.


İzmir Ekonomisinin nabzı Torbalı’da atıyor

Öncelikle 3.5 milyon TL’lik bir yatırımla odaya yeni bir bina kazandırdıklarını dile getiren Abdulvahap Olgun, açılışını TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na yaptırmayı planladıkları Ticaret Odası yeni binasıyla ilgili “Çok iddialı bir şey söylüyorum. İzmir’deki odalarda böyle bir salon yok. Ve nitekim bu salonun açılışına TOBB Başkanımız Rıfat Hisarcıklıoğlu gelecek. İzmir’in ekonomi zirvesi de Torbalı’da toplanacak” şeklinde sözlerine devam etti.

Abdulvahap Olgun, “Yeni binamızda 400 kişilik çok amaçlı bir salonumuz mevcut. İlçemizdeki önemli faaliyetlere tahsis ediyoruz. Konserden bireysel etkinliklere, okul etkinliklerine, bankacılık toplantılarına kadar pek çok etkinliğe ev sahipliği yaptık. Odamızın faaliyetlerini de burada yapıyoruz. Hakikaten çok konforlu bir oda binamız oldu. İzmir ekonomisinin nabzı burada atsın. İzmir ekonomi toplantıları Torbalı’da yapılsın istiyoruz” ifadelerini kullandı.

İzmir, Torbalı’sız bugünkü İzmir olamazdı

Ödediği vergi itibariyle de Torbalı’nın ekonomik potansiyeli itibariyle de İzmir’in asıl sanayisinin ve ekonomisinin can damarı Torbalı’dır şeklinde konuşan Olgun, “İzmir için ekonomik manada şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Torbalı olmasa İzmir bir Eskişehir olur, bir Uşak olur, bir Aydın olur. Ama asla bugünkü İzmir olamaz. İzmir elde ettiği ekonomik potansiyeli Torbalı’ya borçludur” dedi.

1101 sanayi kuruluşuna ev sahipliği yapıyor

2 Organize Sanayi Bölgesi, 60 farklı sektörde 1101 sanayi kuruluşu, 2800 ticarethanesi ile uluslararası markaları ve 5000 yıllık tarihi olan Metropolis Antik Kenti başta olmak üzere daha pek çok yönüyle cazibe merkezi olmayı hak ettiğini dile getiren Abdulvahap Olgun sözlerine şöyle devam etti:

“Yüzde 99 vergi tahsilat oranı ile Türkiye 1.’si olan Torbalı, iller bazında toplam ödenen vergi tutar kıyaslamasında ise 5. sıraya yerleşti.


İlçe olmasına karşın ihracat rakamları ile 64 ilin önüne geçen Torbalı, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşundan 7’sine ve Ege’nin en büyük 100 firmasından 12’sine ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşıyor.

Sanayi başta olmak üzere pek çok konuda zirveleri zorlayan Torbalı, önemli bir tarım kenti olma özelliğine de sahip. 3 mevsim ürün hasadının yapılabildiği ilçede 313 bin dönüm ekilebilir tarım arazisi bulunuyor.

Türkiye’de öncelikli olarak kışlık sebze yetiştiren Torbalı artık kurutulmuş domateste bir marka oldu. Ege Bölgesi’nin sebze ihtiyacının yüzde 70’ini üreten ilçede bezelyesinden, pırasasına, karnabaharına kadar bu ürünler ilk olarak Torbalı’da yetişiyor. İzmir ve İstanbul hallerine ilk olarak Torbalı ürünleri ulaşıyor.

Tarım değerlerini tescil ettirmek üzere coğrafi işaret süreci de başlatıldı. Kuru Domates ve Aslanlar Biberi ile ilgili onay süreci tamamlanmak üzere iken Bardacık İnciri için çalışmalar devam ediyor.

Ayrıca Ticaret Odası’nın girişimleriyle Torbalı Zeytin Kolonyası da marka haline geldi.”

Metropolis için çalışmalarımız sonuç verdi

Metropolis Antik Kenti’nin de Torbalı’nın aslında bir cazibesi olduğuna dikkat çeken Abdulvahap Olgun, bu tarihi değeri tanıtmak için oda olarak bir misyon üstlendiklerini de kaydetti. Olgun, ören yeri olması için yürüttükleri çalışmalar sayesinde şu anda Metropolis Kenti’nin yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıldığını da aktardı.

Abdulvahap Olgun, ilçedeki Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili ise şu detayları paylaştı: “İki tane organize sanayi bölgemiz var ama bizim asıl sanayi kuruluşlarımız organize dışı alanlarda yer alıyor. Organize sanayi bölgelerimizle ilgili çalışmalarımız da iyi durumda. Hatta Pancar Organize Sanayi Bölgesi bitti. 600 dönümlük bir genişleme sahası daha yaptık. Karabağlar’daki mobilya atölyelerini milletvekilimiz Atilla Kaya’nın desteğiyle ve Sayın Mahmu Özgener’in desteğiyle buraya taşmayı planlıyoruz.”

“Tarım, turizm ve sanayi” başlıkları altında bünyesinde barındırdığı değerleriyle ve farklı özellikleriyle Torbalı, sadece sloganda değil gerçekte “cazip kent” olmayı fazlasıyla hak ediyor…

Torbalı neden “cazip kent” oldu

Abdulvahap Olgun, “Torbalı neden cazip, neden bu kadar gelişti, neden bu kadar büyüdü?” sorusunun cevabıyla ilgili değerlendirmesinde, “Bunun ana sebepleri var. Sebeplerden bir tanesi biz Alsancak Limanı’na 40 kilometre uzaktayız. Hava Limanı’na 25 kilometre uzaklıktayız. Türkiye’nin demiryolu buradan geçiyor. Şuradan görmüş olduğumuz otoyol burnumuzun dibinden geçiyor. Otoban bağlantımız var. Liman bağlantımız var. Havayolu var. Tren yolu taşımacılığız var. Şimdi tabi Türkiye’nin ilk tren yolu Torbalı-İzmir. Şimdi o tren yolunun üzerinde İZBAN var. Bunların hepsi Torbalı’ya bir cazibe katıyor. O yüzden Ticaret Odası olarak sloganımız ‘Cazip kent Torbalı’ olarak belirledik. Bu sloganla yola çıktık. Böyle bir cazibe nüfus artışını da beraberinde getiriyor. Bundan 20 yıl önce hatırladığım Torbalı’nın nüfusu 32 bin idi. Çocukluğumda 23 bin diye hatırlıyorum. Son 6 yılda nüfusumuz yüzde 22 arttı. 2016 yılından bugüne baktığımızda nüfus artış hızı Türkiye’nin üzerinde. Güncel nüfusumuz 200 bini geçti” diye konuştu.


Kaplan: İzmir Medya Platformu Egeli gazetecileri bir araya getirdi

Toplantının en başında söz alan İzmir-Ege Platformu Başkanı Ahmet Kaplan, Türkiye’de bölgesel nitelikte kendine özgü çok farklı model yapılanma olduğunu vurguladı. Farklı fikir, görüş ve düşünceden basın temsilcisi arkadaşlarla İzmir-Ege Platformu çatısı altında ayrışmayı değil birlikteliği savunan anlayışla bir arada olmaktan çok mutlu olduklarını dile getiren Kaplan, “İzmir Medya Platformu olarak İzmir’den başladığımız yolculuğumuza tüm Ege illerini de dahil ettik. İzmir Medya Platformu artık İzmir Ege Medya Platformu olarak bölgesel bir nitelik kazanarak yoluna devam edecek. Ege bölgesinin en büyük mesleki gazeteciler networkunu oluşturduk. Gurubumuzda Afyon’dan Balıkesir’e, Uşak’a, Denizli’ye, Muğla, Aydın, Manisa’ya kadar bütün Ege Bölgesi’nden gazeteci arkadaşlarımız var. 100’ü aşkın gazeteci ile bölgesel network oluşturan model bir oluşumuz. Tüm Ege’den gazeteci meslektaşlarımız aramıza katılmaya devam ediyor.

Aramızda çok farklı görüşten, düşünceden, fikirden arkadaşlarımız var. İzmir’in bütün renkleri var. Herkes birbirini görüşüne, fikrine yaşam tarzına saygıyla hareket ediyor. Böyle bir anlayışa sadece İzmir’in değil, bütün Türkiye’nin ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.  Bizim ülke olarak da ayrışmaya değil, her zaman birlikteliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var” dedi.

Bugüne kadar 100’ü aşkın buluşma gerçekleştirdiklerini kaydeden Kaplan,  “Siyasilerle, sivil toplum örgütleriyle, iş dünyasıyla, sektörlerin ve siyasetin nabzını tutuyoruz. Gazetecileri sahada haber kaynaklarıyla bir araya getiriyoruz. Bu vesileyle haber kaynakları gazetecileri tanıyor. Gazeteciler de haber kaynaklarını yakından tanımış oluyor. Sayın başkan da bizim meslektaşımız. Ve bizi çok iyi anladığını düşünüyorum. Misafirperverlikleri için aynı zamanda meslektaşımız olan Sayın Başkanımıza teşekkür ediyorum.”


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT