Millet İttifakı'nın büyük İzmir mitingi için yurttaşlar, Gündoğdu Meydanı'na akın etti.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı
Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel
Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet
Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı
Gültekin Uysal ile birlikte Gündoğdu Meydanı'nda İzmirlilerle buluştu.
Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanı
yardımcısı olacakları açıklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da mitinge eşlik
etti.
CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, mitingde
yaptığı konuşmada şunları söyledi:
İzmir’deyiz. Kuruluşun ve kurtuluşun kentindeyiz. Hasan
Tahsin’lerin kentindeyiz. Benim umudum sizlersiniz. Beraber, birlikte,
Türkiye’nin içine düştüğü bu durumdan Türkiye'yi çekip çıkarmamız birlikte
olacak, birlikte yapacağız. Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte sandığa
gideceğiz ve birlikte Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız.
Söz mü? Ben de size söz veriyorum, söz. Bay Kemal'in sözünü
veriyorum. Ne olursa olsun bütün engelleri yıkacağım ve Türkiye'yi aydınlığa
çıkaracağım emin olun. Birlikte olduğumuz sürece, adaleti birlikte
gerçekleştireceğiz. Herkes için adalet olacak. Bir özelliğimiz var; hiçbir
ayrım yapmayacağız, 85 milyonu kucaklayacağız. Oy versin vermesin, kim
haksızlığa uğradıysa herkes emin olsun Bay Kemal onun yanında olacaktır. Hiç
kimse endişe etmesin. Çünkü adalet kavramını büyütmemiz lazım. Adalet sadece
mahkeme salonlarında değil, adalet her yerde olmalı. Hayatımızın, yaşamımızın
her yerinde adalet olmalı ve bunu sağlayacağız. Birlikte sağlayacağız.
Sevgili gençler, iyi misiniz? Dersime çalıştım. Buraya
gelmeden önce, İzmir’de ilk kez sadığa gidip oy kullanacak kaç genç arkadaşımız
var diye baktım. 215 bin 650 genç ilk kez sandıkta oy kullanacak. Bu seçimler,
gençlerin kendilerini göstermeleri gereken bir seçimdir. Bu seçimler,
demokrasiyi yeniden inşa etme seçimidir. Bu seçimler, hiçbir çocuğun yatağa aç
girmeyeceği güzel bir Türkiye'yi inşa etme seçimdir. Bu seçimler, kadın erkek
eşitliğini sağlama seçimidir. Bu seçim ayrılmak değil kucaklaşmak, kavga değil
barışmayı sağlama seçimidir. Bu seçimler, kucaklama seçimidir, ayrışma değil.
Ve bu seçimler, Türkiye'ye demokrasi getirme seçimidir.
Gençler… Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa
gidecek ve oy kullanacak. Ve gençlerimiz tarihe bir not düşecekler. Ve onlar
daha ileriki yaşlarında çocuklarına şunları anlatacaklar. ‘Türkiye'de otoriter
bir yönetim vardı. Biz bir Tweet atarken bile babalarımız, annelerimiz bizi
uyarırdı sakın atma başımız belaya girer diye. Ben sandığa gittim 14 Mayıs'ta
ve bu ülkeye demokrasiyi getirmek için demokratik yollarla oyumu kullandım,
otoriter bir yönetimi değiştirdim. Ve gerçekten de demokratik bir ülkeyi inşa
ettim. Benim bir oyumun demokrasi için değeri çok büyüktür’ diye anlatacaktır.
Çocuklarına, evlatlarına anlatacaktır. Çünkü 21. yüzyılın dünyasında
Türkiye'nin büyümeye ihtiyacı var, Türkiye’nin kalkınmaya ihtiyacı var,
Türkiye’nin gücünü göstermeye ihtiyacı var. Ve her şeyden önemlisi Türkiye'nin
dünyayla rekabete ihtiyacı var. Bunu yapacağız ve bunu gerçekleştireceğiz.
Hiç meraklanmayın bir Şampiyonlar Ligi kurduk. Dünyanın her tarafından en yetkin insanlarla birlikte çalışıyoruz. En yetkin insanlarla birlikteyiz. Evet, ‘Bir Kemal kurdu, 1. yüzyıl başladı. Bir Kemal geldi, 2. yüzyıl başlıyor’ diyor Bayraklı’dan kardeşlerim. Hiç endişe etmeyin Cumhuriyetin 2. yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Hiç endişe etmeyin.
Sizden tek isteğim sandığa gidin, sizden tek isteğim oyunuzu
kullanın, sizden tek isteğim geçen seçimlerde AKP'ye veya MHP'ye oy vermiş veya
sandığa hiç gitmemiş bir arkadaşınızı, bir dostunuzu, bir yakınınızı ikna edin
ve beraber sandığa gidin. Türkiye'ye anlatın, gerçekleri anlatın. Türkiye’nin
bu çıkmazdan çıkması gerektiğini anlatın ve Millet İttifakı'na oy isteyin. Bunu
sağlayın.
Gerçekten söz mü?
Bunu sağlamak için söz veriyor musunuz? Söz mü? Ben de size
söz veriyorum, bu ülkeye baharları getireceğim, baharları. Bu ülkeye huzuru
getireceğim, huzuru. Bu ülkeye kardeşliği getireceğim, kardeşliği. Bu ülkede
hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir ülkeyi inşa edeceğim,
göreceksiniz. Çiftçiyi toprakla barıştıracağım, göreceksiniz. Üretsin, alın
teri döksün, ona kırmızı mazot vereceğiz göreceksiniz. O üretecek, herkes
kazanacak. O üretecek hepimiz kazanacağız, hepimizin karnı doyacak. Kırsalda
hiçbir kadının, hiçbir gencin aç kalmasını, yoksul kalmasını, asla bir gelecek
umudu olmamasını düşünen bir düşünceyi tamamen tersyüz yapacağız. Kırsalda
çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet olarak biz
ödeyeceğiz. Böylece her kadının sosyal güvencesi olacak. Her kadın geleceğe
umutla bakacak. Her kadın evladını okula gönderirken huzur içinde gönderecek.
Diyecek ki, çocuğum okula gidiyor, akranlarıyla beraber sütünü, suyunu içiyor,
yemeğini yiyor ve birlikte, arkadaşlarıyla beraber okuldan ayrılıp evlerine
huzur içinde dönüyorlar. Böyle bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Böyle bir
Türkiye’de herkes mutlu olacak. Böyle bir Türkiye’de birlikte, hepimiz mutlu
olacağız. Ve böyle bir Türkiye’de Türkiye gerçekten de dünyada yeniden
şahlanacak.
Bir şey daha kısaca. Samandağ’dan başlayarak Mersin’e kadar
olan havzayı, Akdeniz’in en büyük üretim bölgesi haline dönüştüreceğiz. Katma
değeri yüksek ürünler orada olacak. İstanbul’un nüfusu 5 yıl içinde 2,5 milyon
azalacak. O bölgede ciddi bir istihdam alanı yaratacağız. Maden rafinerisinden
tutun, denizcilik konusunda en büyük yatırımları gerçekleştireceğiz. Allah
nasip eder sizlerin oyuyla iktidar olduğumuzda, 5 yıl içinde 300 milyar dolar
para gelecek ve bunlar yatırıma ayrılacak. Tamamı yatırıma ayrılacak,
göreceksiniz. Ayrıca bir şey daha söyleyeyim. O dışarıya götürdükleri 418
milyar dolar var. O parayı son kuruşuna kadar alıp Türkiye'ye getireceğim.
Endişe etmeyin
‘Efendim parayı nasıl getireceksin’ diyorlar. Getireceğim,
getireceğim. Uluslararası hiçbir mahkeme, bir devletin soyulmasına evet
dememiştir. Hukukçular var; hukuk içinde, adalet içinde çalınan paraların
tamamını getireceğiz. Öyle gidecekler Amerika'da çiftlikler alacaklar,
gökdelenler yapacaklar, İngiltere’de villalar yapacaklar; Bay Kemal bunları
yiyecek… Yemem efendim, yemem! Tamamını alacağım, son kuruşuna kadar
getireceğim, hiç endişe etmeyin.
Üretici kardeşlerime de sesleneyim, emekli kardeşlerime de
sesleneyim. Ta 2015 yılından bu yana ‘Emeklilere Ramazan ve Kurban bayramında
birer maaş ikramiye verin’ diyorum. Önce itiraz ettiler, nereden bulacaksın
parayı diye. Sonra ısrar edince 1000’er lira verdiler. Şimdi seçime giriyoruz
diye biraz artırdılar. Ama önümüzde Kurban Bayramı var. Bütün emekli
kardeşlerime söylüyorum; gideceksiniz Kurban Bayramında, Millet İttifakının
iktidarında göreceksiniz, bankaya gideceksiniz, parayı çekmeye başladığınızda
15 bin lira paranızın olduğunu göreceksiniz. O para ananızın ak sütü gibi
helaldir. Bunu söylediğimde de yine koro halinde bağırıyorlar, ‘sen parayı
nereden bulacaksın...’ Sen beşli çeteye para bulurken kimse sormuyor Bay Kemal
dışında. O beşli çeteden alacağım bütün paraları, emekliye, işçiye, çiftçiye,
herkese vereceğim. Üretene vereceğim. Tabi beşli çeteler de telaş içinde, ‘ya
Kılıçdaroğlu kazanırsa...’ Kazanacağım, kazanacağım. Geleceğim, sizlerin
oylarıyla geleceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemem, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını da asla yedirmem.
Bizim güvenliğimizi sağlayan polis arkadaşlarımız var.
Onların da dünya kadar derdi var. O dertlerini de biliyorum. Meydan meydan
söyledim, ‘3600 ek gösterge verin’ diye yine itiraz ettiler, yine vermeyiz
dediler. Sonra tıpış tıpış gereğini yaptılar. Şimdi polis arkadaşların derdini
biliyorum, sorunlarını biliyorum. Değil 12 saat 24 saat çalıştırıyorlar. 24
saat çalıştırıyorlar ya; bu polis aç mı, tok mu kardeşim? Gittiği yerde nedir
acaba, dağın başında nöbet tutturuyorsun sırayla, ya bu insan kardeşim makine
değil ya, bu insanın yemeğe ihtiyacı var, bu insanın tuvalete ihtiyacı var.
Düşünmüyorlar. Çünkü onlar sadece sarayı düşünüyorlar, onlar yandaşları için
çalışıyorlar; Bay Kemal vatandaş için çalışır. Bundan emin olmanızı isterim.
Gençler büyük bir umutsuzluk içinde biliyorum. Geleceklerini
yurtdışında arıyorlar biliyorum. İşsizliğin büyük bir bela olduğunu biliyorum.
İşsiz olan bir çocuk evdeyse ne annede, ne babada huzur yoktur. İster ki,
çocuğum okudu, işi olsun, gücü olsun, evlendireyim, torunlarım olsun, huzurlu
bir hayatı olsun. Ama bugün milyonlarca evde işsiz gençlerimiz var. Ve bunların
hepsi sıkıntılı. Evlerde huzur yok. O nedenle bu tablonun değişmesi lazım. Bu
tabloyu tersyüz etmemiz lazım.
Bir şey daha ifade edeyim. Köylerdeki bütün okulları
açacağız ve 100 bin öğretmen atamasını yapacağız. 100 bin öğretmen. Ferhat ile
Şirin'in buluştuğu gibi öğrenci ile öğretmeni buluşturacağız. 100 bin öğretmen.
Ayrıca kırsalda veteriner hekim olacak, ziraat mühendis olacak, ziraat
teknisyeni olacak, öğretmen olacak, toprak analizleri yapılacak, hayvanların
aşıları yapılacak. Öğretmen nerden maaş alıyorsa onlar da aynı yerden yani
devletten maaş alacaklar. Yani onların tamamı kırsalda köylüye, üreticiye
hizmet edecek. Yeni bir anlayışı, yeni bir devri başlatıyoruz. 100. yılda
birlikte başaracağız, göreceksiniz. Üretene değer vereceğiz, alın terine değer
vereceğiz. Bu olduğu takdirde Türkiye büyümüş olacaktır.
Şunu düşünüyor musunuz? Dışarıdan arpa alıyoruz, dışarıdan
yulaf alıyoruz, dışarıdan buğday alıyoruz, dışarıdan et alıyoruz, dışarıdan
canlı hayvan alıyoruz. Ne oluyor ya? Bunların tamamını biz Türkiye'de yapamaz
mıyız? Bizim çiftçimiz, bizim üreticimiz yapamaz mı? Yapabiliriz. Ama bir
siyasi tercih var. Onları yoksulluğa mahkûm etmek, dışarıdan almak. Bu siyasi
tercihi değiştireceğiz. Bazen diyorlar ya ‘parayı nereden bulacaksın...’ Dünyanın
bütçesi var. Bütçe tercihini kim yapar? Siyasi iktidar yapar. Beşli çeteye
verirsen, para oraya gider. Halka verirsen, para oraya gider. Onlar beşli
çeteye çalışacak, Bay Kemal de vatandaşa çalışacak. Sizin için çalışacağım,
sizin için üreteceğim.
Benim saraylarda gözüm yok. Saraylarda asla ve asla gözüm
yok. Mustafa Kemal'in mütevazı Çankaya'sına gideceğiz, orada halka hizmet
edeceğiz.
Saraylarda 4 yerden, 5 yerden, 6 yerden aylık alanlar var.
Onları da keseceğim, inanın onları da keseceğim. O 5 yerden, 6 yerden aylık
alanları kapının önüne koyacağım. Hiç endişe etmeyin siz.
Bir şey daha. İklim değişikliğiyle beraber Akdeniz Havzası
giderek ısınıyor ve orman yangınları giderek artıyor ve artacak da. 16 uçağı
var Beyefendinin; Allah nasip eder iktidar olduğumda 16 uçağın 16'sını da
satacağız, orman yangınları için uçak alacağız ve orman yangınlarını
söndüreceğiz.
‘Bu ampul çok yakıyor, 14 Mayıs’ta aboneliği kapatalım’
diyorlar. Kapatacağız, kapatacağız. Beraber kapatacağız.
‘Maden mühendisi oğlum 10 yıldır işsiz’ diyor bir baba.
Evet, maalesef bu tür olaylar çok fazla. İşsizliği biliyorum. Unutmayın,
işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır ve işsizliği bitirmek de bir siyasal
iktidarın temel görevlerinden birisidir. Bunun için üretmek, bunun için insanın
üretirken harcadığı alın terinin değerini vermek gerekiyor. Zarar ederse
üretmez. Kar ederse, geliri olursa üretecektir.
Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunarken Ekrem
Başkan'ın söylediği çok güzel bir şey var. Ne diyordu? Her şey çok güzel olacak.
İnanın her şey çok güzel olacak, inanın. İnanın bu ülkeye baharları
getireceğiz, inanın. İnanın hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, inanın. İnanın
her evde huzur, her evde bereket olacak, inanın. İnanın beşli çetelere
çalışmayacağız, inanın. Halk için, halkla beraber çalışacağız ve üreteceğiz ve
kazanacağız. Ve bu güzel ülkeye huzuru, bu güzel ülkeye bereketi getireceğiz. Hepinize
en içten selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT