27 Nisan 2019

Araştırmacı Yazar Aslan Buğdaycı ile Söyleşi..


“”Kuruluşundan Günümüze Lapseki” ile tanıdık onu. “Milli Mücadelede Nazilli 1919-1922” dikkat çeken ikinci eseriydi. Daha sonra “Dünden Bugüne Nazilli” ve “Lampsakos’tan Lapseki’ye” diyen Araştırmacı-Yazar Aslan Buğdaycı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ile sizleri baş başa bırakıyoruz. Keyifli okumalar.

Bize kendinizden bahseder misiniz?
1946 yılı İstanbul/Paşabahçe doğumluyum. Babam Cumhuriyet’in ilk polislerindendi. Babamın memuriyeti nedeniyle çocukluk ve gençlik yıllarım Ezine ve Lapseki’de geçti. Biga Lisesini başarı ile bitirdim. Tarih sevgim çocukluk yıllarımdan beri hep vardı. Notlarım yüksek olduğu için Tarih dersinden öğretmenlerim beni sözlü sınava kaldırmazlardı. Üniversite sınavlarını kazanınca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümüne yazıldım. O yıllar Türkiye’de Üniversite mezunu kütüphaneciler yoktu. Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünü okurken Tarih ve İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu da bitirdim.
İlk çalışma yerim Yozgat daha sonra Nevşehir/Ürgüp, Aydın/Nazilli’de Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevlerini yaptım. 2001-2005 yılları arasında İzmir Kültür ve Turizm İl Müdür Yardımcılığı görevinde bulunduktan sonra emekli oldum.
Yazma serüvenine ne zaman ve nasıl başladınız?
Nazillide Halk Kütüphanesi Müdürlüğü yaptığım dönem yazmaya başladım. Kitaplarla iç içe olunca okumakla ve yazmakla da iç içe oluyorsunuz. İlk kitabım 1991 yılında yayımlanan Kuruluştan Günümüze Lapseki.   “Kuruluştan Günümüze Lapseki” isimli bir kitabı Lapseki Yardımseven Kadınlar Derneği’nin desteği ile yayımladım. Küçük çaplı bir kitaptı. Nazillideki kaynaklar çok yeterli değildi. İzmir Milli Kütüphane’deki kaynaklar gibi bulabileceğim bir yer yoktu. Elimdeki kaynaklar imkanında bir kitap çalışmam oldu.
 İkinci kitabım Milli Mücadele Nazilli 1919-1922 çok beğeni aldı. Çok geniş araştırmalarım sonucu 200 sayfalık kitabım birçok üniversite tarafından benden istendi.
Üçüncü kitabım Dünden Bugüne Nazilli ilkokul ve ortaokul çocuklarının çok ilgi gösterdiği bir kitap oldu. Nazilli’de uzun süre yaşadığım için kültür zenginliğini gördüm. Manileri, gelenek ve görenekleri, yemek kültürü, türküleri, bilmeceleri, yerel söylemleri çok ilgimi çekmişti. “Dünden Bugüne Nazilli”de bunları toplayarak kültür değerlerini anlattım.

Son kitabınız Lampsakos’tan Lapseki’ye kitabınızdan bahseder misiniz?
Lapseki’yi yazmak ve anlatmak, çocukluğumu ve gençliğimi bu kentte geçirdiğim için bu kentin tarih ve kültürel zenginliklerini ortaya çıkarmaya adamış biri olarak bana yakışırdı.  
Toplumlar geçmişlerini öğrenmeden geleceklerine de yön veremezler. Bu da ancak kalıcı bir tarih bilinciyle gerçekleşebilir. Şirin ilçemiz, üzerinde asırlardır yaşadığımız bir toprak parçası değildir. Yüzyıllardır yüzümüzü ağartan derin bir tarih birikimi ve kültürel bir coğrafyadır.
Bu duygu ve düşüncelerden yola çıkarak, çeşitli kültürlerin kaynaşmış olduğu bu kentin güzelliklerini daha yakından tanımak ve tanıtmak yaşamış olduğumuz şehri daha çok sevdirmek bu kentte yaşayan her bireyin öncelikli görevleri arasında olduğuna inancımdan, sorumluluk bilinciyle hazırlanan bu kitapta şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmamış bilgi ve belgeleri bulacaksınız.
Kuruluşundan Cumhuriyete Helenistik-Roma-Bizans-Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemleri, kültür zenginlikleri, Antik Çağ’da Lapseki’de yaşamış bilgin ve düşünürler, Lapseki ile ilgili söylenceler, Lapseki manileri, Lapseki türküleri bugüne ışık tutmasını düşünerek gelecek için bir kılavuz olması için araştırıp yazdım. Özellikle Cumhuriyet dönemi ve milli mücadele döneminin önemine dikkat çekmek istedim. Osmanlı Devleti, 1877-1878 Rus Savaşı, 1911-1912 Balkan Savaşı, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşları ile yorgun ve başta insan gücü olmak üzere her türlü kaynaklarını tüketmiş bir devlet görüntüsü içindeydi. Çanakkale Bölgesindeki en önemli yerlerden biri Lapsekidir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında hem Kafkaslardan hem de Balkanlardan gelen göçmenler için Lapseki’de Şevketiye, Mecidiye ve Hikmetiye adı altında üç köy kurulmuştu.
Lapseki’ye gelen ilk mübadiller deniz yoluyla 1925 yılı Mart ayında Çanakkale’ye getirildiler. Lapseki’de iskan edilecek olan son mübadil kafilesi ise 1926 Kasım ayında Lapseki’ye ulaşmıştı. On yıllık bir savaştan çıkmış ve yeni bağımsızlığını kazanmış olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye’ye gelen bu mübadilleri iskan etmek, onları hemen üretici durumuna geçirmek için yaptığı çabalar sonunda gelen vatandaşlarımız gerek Çanakkale ve gerekse Türkiye ekonomisine tarımsal alanda önemli katkılar sağlamışlardır.
Ayrıca Lapseki’de ormanlık araziler, eğitim, karayolları, 1927-1928 yıllarına ait devlet salnamesi’nde Lapseki bilgileri, 1930’lı yıllarda görülen Faşizm ve Nazizm gibi ırkçı akımların, ülkemizde de Türk siyasetini ve bazı grupları etkilediğini görüyoruz. Bu etkileşimin siyasal sonuçları bölgemizde başta Çanakkale olmak üzere Trakya’daki diğer şehirlerimizde de fanatik Türklerin Yahudilere karşı şiddet hareketlerinde bulunmaları ve eylemler hakkında araştırmalarımı okuyabilirsiniz.

Başka kitap çalışmalarınız var mı?
İnsanları aydınlatmak için bizim gibi araştırmacı yazarların çalışmaları bitmez. Yazmak benim için yaşamaktır. Özellikle tarih konularında bazı dergilerde yazılarım çıkmaya devam ediyor. Yaşadığım sürece araştırmaya, yazmaya, elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder