9 Nisan 2019

Madam Marta Amati’nin Hayatı


Uzun yıllar İzmir Beth Israel Sinagogu’ndaki düğünlerde keman çalan virtiöz Madam Marta Amati’nin hayatı, Rita Ender’in araştırması ve Berge Arabian’ın fotoğraflarından oluşan bir sergiyle açıldı. Sergi Beth Israel Sinagogu’nda 8 Nisan Pazartesi günü İzmirliler ile buluştu.

Sergide Madam Marta Amati’nin Türkiye’ye ne zaman ve nasıl geldiği, İzmirli Yahudiler ve İzmirlilerin hafızalarındaki yeri inceleniyor. Amati’nin ölümünden yıllar sonra onun tek bir fotoğrafını İzmir’deki Beth İsrael Sinagogu’nda gören ve bu gizemli kadının kim olduğunu merak eden Rita Ender, arşivlerde ve İzmirlilerin belleğinde iz sürerek onun hikayesini ortaya çıkardı.
Pek çok öğrenci yetiştiren Madam Amati’nin öğrencilerinden törene katılanlar duygularını anlattılar. İzmir’de nasıl bir hayatı olduğunu, son günlerine tanıklık eden yakınları o günlerini ve duygularını anlattı.

İzmir’in müzik tarihi çalışmalarında kendisine özel bir yer ayrılan Madam Marta Amati’nin hayatını anlatan sergi, 9 ve 10 Nisan 2019 günleri saat 14.00-18.00 saatleri arasında Beth Israel Sinagogu’nda ziyaret edilebilecek.

Pek çok öğrenci yetiştiren Madam Amati’nin öğrencilerinden törene katılanlar duygularını anlattılar. Ayrıca İzmir’de nasıl bir hayatı olduğunu, son günlerine tanıklık eden yakınları o günlerini ve duygularını anlattı.
Kitaptan
Marta Amati hayatını müzikle doldurmuş ve doyasıya yaşamış bir kadındı. Ben ona ölümünden 28 yıl sonra bir sinagogda rastladım.
İzmir’deki Beth-İsrael Sinagogu’nda. Sinagogun artık müzeleştirilmiş bulunan ve aslında kadınlar için ayrılmış olan ikinci katında bir org duruyordu. Bu yıllanmış ahşap orgun üzerine bir çerçeve yerleştirilmişti. Çerçevede, keman çalan, hafif kambur, “yaşını başını almış” bir kadının fotoğrafı vardı. Fotoğraftaki o kadının adı ise, çerçevenin hemen altına, orgun üzerine oturtturulan bir kâğıt parçasına yazılmıştı:
“Madam Marta Amati”.
Kimdi Madam Marta Amati? Fotoğrafı neden oradaydı?
Merak ettim ve sormaya başladım. Beth-İsrael Sinagogu’nun idarecilerine sordum önce:
“Marta Amati kim?”
“Düğünlerde keman çalardı,” dediler.
“Tanıyor musunuz onu?” dedim.
“Tabii,” dediler, “Madam Amati, bizim düğünümüzde de çalmıştı.”
Çalmıştı ama kimdi o?
Bildiğim, tanıdığım tüm İzmirli Yahudiler ile onun hakkında konuşmaya başladım. Hemen herkes onu anımsıyordu. Onunla birlikte kendi düğünlerini de hatırlıyorlardı. Fakat kimse şu sorulara tam bir yanıt veremiyordu: Neden ona “Madam” diye hitap ediyorlardı? Nereliydi? İzmir’e nasıl ve neden gelmişti? Yahudi miydi?
Bilmiyorlardı.
Kimi Alman olduğunu, kimi Doğu Avrupa’dan geldiğini söylüyordu. Birilerine göre “Belki de savaştan kaçan bir Yahudi”ydi, birilerine göre “Katolik”ti, birilerine göreyse “Cenazesi Kilise’den kalktığına göre Yahudi olamazdı.”
Fakat aslında bilinmiyordu. Ve bu bilinmezlikte bir tuhaflık vardı.
Yıllar boyunca sinagoga girip çıkan, her düğünde sesli bir rol oynayan bu müzisyen kadını demek ki hiç tanımıyorlardı. Onun hayatını merak etmemişlerdi. Halbuki ben biliyordum ki, İstanbullu bir Yahudi olarak başka bir şehirdeki sinagoga gidip, bir ibadete veya bir törene katılsam, önce hemen “yabancı”lığım tespit edilirdi. Üstüme başıma, halime tavrıma bakılır ve ardından şecerem çıkartılırdı. Ailem, işim, varlığım, eşim dostum tek tek, hızlıca ortalığa saçılırdı. Tabii neden orada bulunduğumu da mutlaka sorarlardı. Arada belki, ne zaman çocuk sahibi olacağımı hep beraber konuşma fırsatı bile bulurduk. Sonrasında iyi dilekler dilenirdi ve ayrılırken aileme selam gönderilirdi.
Peki, Madam ile kime selam göndermişlerdi?
Kimseye.
Madam İzmir’de yalnızdı.
Kemanıyla ve müziğiyle kabullenilmişti. Sorgulanmamıştı. Daha doğrusu, koyduğu nazik mesafe ile sanki o kendini hiç sorgulatmamıştı. Kimseyle içli dışlı olmamış ve kendi meşru alanını yaratmıştı, sevilmişti. Onun orada olması, yukarıda durması çok doğaldı. Hatta İzmirli Avram Ventura’nın söylediği üzere, sinagogdaki varlığı herkese o kadar doğal görünmekteydi ki, eksikliği ancak öldükten sonra hissedilmişti.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder