31 Ocak 2020

Mübadiller Atalarını Denize Karanfil Bırakarak Andı


Mübadelenin 97. yıl dönümü nedeniyle İzmir-Pasaport iskelesi’nde denize karanfil bırakma töreni düzenlendi.
Törende Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak 1923’te imzalanan Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nin ardından göç yolunda hayatını kaybeden mübadiller denize atılan karanfillerle anıldı.
  

Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Merkezi, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilciliği, Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Genel Merkezi, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Ordu Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Gümüşhacıköy Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Merzifon Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Vezirköprü Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Stratejik Araştırmaları Merkezi gibi toplam 87 mübadil kuruluşu adına hazırlanan ortak bildiriyi Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilciliği Başkanı Nevil Gündoğdu okudu.

Bundan 97 yıl önce 30 Ocak 1923 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında, Türkiye’de yerleşik Rum-Ortodokslar ile Yunanistan’da yerleşik Türk Müslümanların zorunlu göçünü öngören “Mübadele Sözleşmesi” imzalandı.

Yunanistan’ın Balkan Savaşına katıldığı tarih olan 18 Ekim 1912 tarihinden itibaren yurtlarını terk etmiş olanları da kapsamına alan bu sözleşme ile yaklaşık 2.000.000 insan zorunlu göçe tabi tutuldu.

Mübadeleye tabi tutulanlar, yüzlerce yıldır ekip biçtikleri topraklarını, ekmek parası kazandıkları işyerlerini, evlerini, ibadet ettikleri kutsal mekanlarını, sevdiklerinin mezarlarını geride bıraktılar. Limanlarda, tren istasyonlarında kurulan çadırlarda haftalarca, aylarca beklediler.
Çoğu yolcu taşımaya elverişli olmayan gemilerle iki ülke arasında günler, haftalar süren yolculuklar yaptılar. Bu yolculuklar sırasında yaşamını kaybeden yakınlarını denize verdiler.

Mübadillerin doğdukları toprakları ziyaret etmelerine uzun yıllar izin verilmedi. Birinci kuşak mübadillerin hemen hemen tamamı memleket hasreti ile bu dünyadan sessizce göçüp gittiler. Son yıllarda giderek artan sayıda mübadil çocuğu ve torunu bir vasiyeti yerine getirircesine aile büyüklerinin “memleket” dedikleri toprakları ziyaret etmek istiyor. Ancak, T.C. vatandaşlarına vize uygulanması, vize alırken çekilen sıkıntılar düş kırıklığı yaratıyor. AB yöneticilerinden, Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinden verilen sözlerin yerine getirilmesini, iki halk arasına örülen vize duvarının kaldırılmasını bir kez daha ısrarla talep ediyoruz.

Avrupa Birliğinden, Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinden bir talebimizde şudur; Mübadillerin geride bıraktıkları ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş olan; cami, kilise, tekke, manastır, ayazma, türbe, şehitlik, mezarlık gibi kutsal mekanların, hamam, bedesten, çeşme gibi tarihi yapıların, başta İstanbul-Tuzla, Urla-Klazomen ve Mersin Tahaffuzhanesi olmak üzere mübadillerin sağlık kontrollerinin yapıldığı tahaffuzhanelerin ve sağlık merkezlerinin restore edilmesini ve korunmasını, restore edilen tarihi eser niteliği taşıyan yapıların; müze, mübadele anı evi, konferans ve sergi salonu olarak kullanabilmeleri için mübadil kuruluşlarına tahsis edilmesini istiyoruz.

Mübadil kuruluşları olarak dikkat çekmek istediğimiz önemli bir konu da başta Ortadoğu olmak üzere dünyamızın değişik coğrafyalarında devam eden kanlı çatışmalar ve savaşlardır. Özellikle komşu Suriye’de, Irak’ta yüzbinler yaşamını yitirdi. Bu acımasız savaş nedeniyle milyonlarca insan canını kurtarmak için ülkesini terk etti ve etmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de 5 milyon 679 bin mülteci yaşıyor. Sadece Suriye’den Türkiye’ye sığınanların sayısı 3 milyon 687 bin 224 kişiye ulaştı. Bu insanların tekrar ülkelerine dönebilmeleri ve huzur içinde yaşamlarını yeniden kurabilmeleri için barışçıl ortamın bir an önce sağlanması gerektiğini önemle vurguluyoruz. Çevremizde yükselen savaş tehdidinin giderek tüm dünyayı saracak bir sıcak çatışmaya dönüşmesi olasılığına karşı hemşerimiz Mustafa kemal Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” sözleriyle ifade ettiği prensibe uygun olarak içerde demokrasi, dışarda diplomasi odaklı adımlar atılmasının önemine işaret ediyoruz.
Ortadoğu’nun gittikçe kızıştığı ve Doğu Akdeniz’in gittikçe ısındığı bir dönemde barışın önemini vurgulamak için Lozan Barış Antlaşmasının imzalandığı 24 Temmuz’un Lozan Barış Bayramı olarak ilan edilmesini ve resmen kutlanmaya başlamasını istiyoruz.

Bu coğrafyada yaşayan halkların geçmişinde yüzlerce, binlerce yıllık yaşam deneyimi var. Bizler, mübadil çocukları ve torunları olarak, Mübadelenin 97. yıl dönümünde Orta Doğu’da, Balkanlarda, Akdeniz’de, Ege’de, yaşadığımız coğrafyada ve elbette tüm dünyada; Çatışma yerine barış, farklı olanı sürgün yerine birlikte yaşama ortamının oluşturabileceğine yürekten inanıyoruz. Savaşlarda, göç yollarında ve terör saldırılarında yaşamını yitirenleri saygı ve rahmetle anıyor, çekilen acılar bir daha yaşanmasın diyoruz” ifadelerine yer verildi.

Program Mübadele şehitlerinin anısına denize karanfil atılmasıyla sona erdi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


30 Ocak 2020

Ey izleyici ne oldu sana?


Hakan Dilek “Bide Ben Anlatiim” adlı gösterisiyle 30 Ocak Perşembe günü İzmirlilerle buluştu.

Belgeselleri, futbol üzerine yazılmış kitapları ve güncel konular üzerine yazdığı yazılarıyla tanınan gazeteci Hakan Dilek, tek kişilik gösterisi için İzmir Sanat’ta sahne aldı.


Dilek, tek kişilik gösterisinde anılarını, insan öykülerini ilginç bir dille anlatarak izleyicilere güzel dakikalar geçirtti.


Gösteriyi izleyenler Hakan Dilek’in anlattıklarıyla zaman zaman duygu dolu anlar yaşarken, bazen de salonu kahkahaya boğdu.

Gösteri öncesi İzmirde Habere konuşan Hakan Dilek, “gösterilerimde sergilediğim tek kişilik anlatılarım yaşamımdan çektiğim hikayeler, anılar. Hayatın bütün noktalarını fotoğraf, video eşliğinde anlatıyorum. Kimseden duyamayacağınız öykülerin ve hikayelerin mizahı kendi içinde saklı. Anlatsam kimse inanmayacak dediğim konuları göstererek ve içine müzik katarak izleyicilerle birlikte seslendiriyoruz. Günümüzde bilgi ayağa düşmüş durumda. Bilginin doğru olduğunu anlatabilmenin yolu bu hikayeleri anlatmaktan geçiyor.


Oyunlara ilgi az

İzmir’de sergilediğim 14. Oyun. Gösterilerim başlarken İzmirlilere soruyorum. Ey izleyici ne oldu sana? İzmir’de 16 özel ayrı tiyatro var. Hiçbirinin kapısı açık değil. Niye? İzleyici olmadığı için. İzmir seyircisi yerel grupları takip etmiyor, popüler isimlerin yer aldığı İstanbul merkezli tiyatrolara ilgi gösteriyor” dedi.  


Hakan Dilek, gösterinin sonunda izleyicilerin isteği üzerine bağlama eşliğinde türkü söyleyerek geceye renk kattı. 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT










28 Ocak 2020

Anneleri için pilav hayrı yaptılar


Efor Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Doğan İşleyen geçtiğimiz yıl kalp yetmezliği sonucunda 79 yaşında hayata veda eden annesi Firdevs İşleyen ruhuna ölümünün 1. Yılında pilav üstü tavuk, ayran ve turşu dağıtarak hayır yaptırdı.


Rahmetli Firdevs İşleyen ruhuna Alsancak’ta düzenlenen tavuklu pilav hayrı yoğun ilgi gördü. Hayırda 750 kişiye ikram yapıldı.  


Ailesi ve sevenleri Firdevs İşleyen’i unutmayarak biraraya geldi. Merhumenin çok paylaşımcı, yardımsever olduğunu söyleyerek merhume için dua ettiler.


Firdevs İşleyen 2019 yılı Ocak ayında aniden rahatsızlanmış Alsancak Devlet Hastanesi’ne götürülmüş ve tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Merhumenin ailesi bugün birinci ölüm yıldönümü olması münasebetiyle hayrımızı yaptık, Allah kabul eder İnşallah dediler. 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Ocak 2020

Mete Hüsünbeyi; Çok Amaçlı Mülteci Merkezi’nde sorunları bütüncül bir şekilde ele alacağız


Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı ayrıca Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Mete Hüsünbeyi ile çalışmalarını konuştuk.


Mültecilerle Dayanışma Derneği ne zaman kuruldu, tarihçesini kısaca anlatır mısınız?

Mültecilerle Dayanışma Derneği 2008 yılında kuruldu. Suriyelilerin kentte yoğunlaşması ile birlikte biz de bu konuda farklı uğraşı alanları ve yetkinlikleri olan derneklerin, kişilerin ve kurumların bir araya gelerek daha sistemli çalışmalar yapması için Konak Kent Konseyi bünyesinde, içinde 50’den fazla oluşumun yer aldığı Mülteci Meclisini kurduk. İçimizde muhtarlar ve Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği de var. Toplantılarımızı birlikte mültecilerin yaşadıkları yerlerde yapıyoruz. Onlar bizim hemşerimiz. Belediyeler kanununun hemşeri başlıklı 13. Maddesine göre herkes ikamet ettiği beldenin hemşerisidir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 14. Maddesinde herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır. Türkiye’nin de imzaladığı 1951 Cenevre sözleşmesine göre mülteci; ülkesinde milliyeti, dini, ırkı, siyasal görüşü ve belirli bir gruba mensubiyeti nedeniyle, zulüm görme endişesi nedeniyle ülkesinden ayrılan ve gittiği ülkenin korumasından yararlanılan kişidir. Türkiye, dünyada Monaco ile birlikte hakkı sadece Avrupa ülkelerinden gelenlerle sınırlayan iki ülkeden biridir. Oysaki mülteciliğin vatandaşlık haklarına yakın hakları vardır.

Basmane-Kapılar’da oluşturulan çok amaçlı mülteci merkezindeki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Başta çocuklar olmak üzere genç, yetişkin, kadınlara yönelik gönüllülerin katkılarıyla birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle çocukların birarada olması için sportif faaliyetlerimize devam ediyoruz. Gönüllü velilik çalışmalarımız devam ediyor. Okula giden çocuklarımızın evlerine 2 gönüllümüz giderek çocukların ders başarılarını ve aileleriyle sosyal ilişkilerini sağlamak için çalışmalar yürütüyor. Yalnız mülteci ailelere değil Türk ailelerin de evlerine gidiliyor. Geçen yıl başlattığımız bu çalışmalarımızı bu yıl daha geliştirerek devam ettirmeyi düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda 3 kez süslü kadınlar bisiklet turuna mülteci kadınların da katılımını sağladık.

Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi Çocuk Ergen Birimi psikologları ile çocukların psikolojik boyutlarıyla ilgileniyoruz. Psikologlar gönüllü destek veriyorlar. Sorunları bütüncül bir şekilde ele alarak çözüm üretmeye çalışıyoruz.

Yeni çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Amacımız, mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bu bölgede karşılıklı entegrasyonu sağlamak. Mültecilerle birlikte toplantılar yaparak birlikte kararlar almak. Bu çerçevede çocuk ve kadınlara yönelik grup oluşturduk. Özellikle çocuklara eğitim vermek, onların sosyalleşmesini sağlamak istiyoruz. Bu yüzden yeni bir yer ihtiyacı doğdu. Sonuç olarak kapılar bölgesinde 3 katlı bir bina tuttuk. 2020 yılında daha çok sosyal etkinlik sportif faaliyetler düzenlemeyi hedefledik. Özellikle dil bilmeyen çocuklarımız okul hayatı ve sosyal hayatta çok zorlanıyor. Dillerini geliştirmek için çalışmalarımızı genişletiyoruz.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Çok amaçlı Mülteci Merkezimiz daha önce bir iş hanıydı. Oldukça bakımsızdı. Gönüllü desteğiyle tadilatlar yapıldı. Daha sistemli çalışabilmek için böyle bir merkeze ihtiyacımız vardı. Faaliyetlerimiz sadece mültecilere değil tüm mahalleliye hizmet verecektir. Kültürel, sosyal ve psikolojik boyutta olacak çalışmalarımıza uzman ve gönüllüler katkı koyabileceklerdir. Ekip çalışmaları için bizlere katılmak isteyen herkesle görüşmeye hazırız.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT












26 Ocak 2020

Tekeli-Fevzi Çakmak Mahallesi depremzedeler için yardım kampanyası düzenledi


Elazığ ve Malatya’daki depremzedeler için Tekeli-Fevzi Çakmak Mahallesi yardım kampanyası düzenledi. 


“İzmir Menderes Tekeli-Fevzi Çakmak Mahallesi Muhtarı Tezcan Akınsu, Türkiye olarak acımız büyük. Deprem bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak için muhtarlığımız yardım çağrısında bulundu. Vatandaşlarımızdan battaniye, kışlık kıyafet, çadır gibi malzemeleri toplayarak AFAD Başkanlığı Koordinesine ulaştıracağız. Bizlere verilen bilgi böyle. Toplanan yardımların en kısa zamanda bölgeye ulaşması için ekiplere teslim edeceğiz” dedi. 



Tekeli İzmir’in en güzel köylerinden biridir 


Akınsu, “Tekeli İzmir’in en güzel köylerinden biridir. Tarımı, ziraatı, kooperatifi, sanayisi ile çok güzel bir yerdir. Bu güzellikleri tanıtmak için üzerimize düşen görevleri yapacağız. Tekeli’ye doğalgaz gelmesi için çalışmalarımız sürüyor” diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT






25 Ocak 2020

Ney Dinletisi ve Söyleşisi


İzmir Araştırmaları Derneği Kültür-Sanat Söyleşileri kapsamında “Bir Çalgı Bir Usta” etkinliği düzenledi. 25 Ocak Cumartesi günü gerçekleşen etkinlik Kemeraltı / Mirkelam Han’ında gerçekleştirildi.


Açılış konuşmasını İzmir Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. M. Hakan Cevher yaptı. Cevher, “sesi yüreklerimize işleyen bir çalgı olan Ney’in usta yorumcusu Kaşif Demiröz yoğun bir konser programına rağmen bize vakit ayırdı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Türk musikimizin en güzide makamlarından biri olan Rast makamını Kaşif Bey’in nefesiyle dinleyerek programa başlıyoruz” dedi. 


TRT İzmir Radyosu Ney Sanatçısı ve Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde Öğretim Görevlisi, Ney Kaşif Demiröz’ün konuk olduğu etkinliğe sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. 


Ney Kaşif Demiröz, ney’in yapısal özelliklerine değindi. Neylerin üflenen yerine takılan başpare’nin genellikle manda boynuzundan yapıldığını söyleyen Demiröz sözlerini şöyle sürdürdü. Günümüzde mandalar çok genç kesiliyor. Bu yüzden boynuzların içi boş boş çıkıyor. Başpare için başka malzemeler kullanılmaya başlandı. Ney içi boş kamıştan yapılmış nefesli bir çalgıdır. Üstte 6 altta bir deliği vardır. Ney’de bulunan bu yedi delik insandaki 7 bilinç mertebesine işaret eder” diye konuştu.


Program soru cevap bölümü ile sona erdi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

24 Ocak 2020

İşaret dili eğitimi aldılar


Fatih Sultan Mehmet Çok Programlı Anadolu Lisesi Gösteri Ekibi, okul müdürü Bülent Ekik’in de desteğiyle işaret dili alfabesi ve temel kelimeler eğitimi aldılar. 


Adnan Berberoğlu, Ali Yıldırım, Serdar Öztürk, Emel Demir’in organize ettiği eğitim çalışması okulun konferans salonunda gerçekleştirildi.


Farkındalık yaratmak amacı ile yapılan çalışma öğrenciler tarafından ilgiyle takip edildi. İşaret dili alfabesi ile konuşabilen öğrenciler yeni bir lisan öğrenmenin heyecanını yaşadılar. Yapılan eğitim çalışmasının belli aralıklarla devam edeceği bildirildi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

23 Ocak 2020

’25 Fotoğrafta Kolombiya’ adlı fotoğraf sergisi açıldı


Kolombiyalı fotoğraf sanatçısı Hernan Diaz’ın ’25 Fotoğrafta Kolombiya’ adlı fotoğraf sergisi 20 Ocak pazartesi günü İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde açıldı. Kolombiya’nın en önemli ve sembolik fotoğraf sanatçısı kabul edilen Hernan Diaz’ın 1959-1990 yılları arasında çektiği fotoğraflardan oluşuyor.


Sergi, Kolombiya Ankara Büyükelçiliği, Kolombiya İzmir Fahri Konsolosluğu ve İzmir Ekonomi Üniversitesi işbirliğiyle ünlü fotoğraf sanatçısı Hernan Diaz’ın doğum günü ve 10. Ölüm yıldönümü anısına düzenlendi. 


Açılışa, Kolombiya İzmir Fahri Konsolosu Eli Alharal, İEÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar, İEÜ Mütevelli Heyet Danışmanı (Genel Koordinatör) Prof. Dr. Murat Borovalı, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcısı İrfan Erol ve çok sayıda davetli katıldı.


Serginin açılışı için özel resepsiyon düzenlendi. Büyük beğeni toplayan sergi, Kolombiya insanlarının, manzaralarının, şehir, kasaba ve geleneklerinin büyük bir ikonografisini oluşturuyor.

Kolombiya İzmir Fahri Konsolosu Eli Alharal, Hernan Diaz’ın sanatıyla farkını ortaya koyan, önemli bir isim olduğunu söyledi. Alharal, “Hernan Diaz, Kolombiya’nın muhteşem insanlarının özünü ve ülkenin manzaralarını yakalamayı başaran, biyografi yazarlarının söylemine göre oldukça farklı bir sanatçı. Birçok uluslararası kuruluşla da özel çalışmalar gerçekleştirildi. Uluslararası ve ulusal sergilerde yer aldı. Viyana Bienali de bunlardan biri. İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne, Kolombiya’da 20. Yüzyılın en önemli ve sembol isimlerinden biri olan Hernan Diaz’ın sergisine ev sahipliği yapma şansı verdiği için çok teşekkür ediyorum” dedi. 


Sergi 3 Şubat’a kadar İzmir Ekonomi Üniversitesi Fuaye Alanı’nda ziyarete açık olacak.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

22 Ocak 2020

Türkiye’nin İlk Kadın Kar Leoparı İzmir’e Konuk oldu


Eski Sovyetler Birliği döneminin toprakları arasında bulunan 7000 metreden yüksek beş dağa tırmanan dağcılara “Kar Leoparı” unvanı veriliyor. Bu unvan tüm dünyada geçerli ve dağcılık sporu için oldukça önemli olarak kabul ediliyor.  Türkiye’nin ilk kadın kar leoparı olan Esin Handal Olympos Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün davetlisi olarak İzmir’e konuk oldu.


22 Ocak Çarşamba günü İzmir Sanat Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte Esin Handal tırmanış hikayesini izleyicilere anlattı.


Kar Leoparı olmak için tırmanılması gereken 5 dağ olan Lenin Dağı (7134m), Korjenevskaya Dağı (7105m), Somoni Dağı (Komünizm Dağı) (7495m), Khan Tengri Dağı (7010m), Popeda Dağı (7439m) dağlarına tırmanılması gerektiğini söyleyen Handal sözlerini şöyle sürdürdü.


15 yıldır dağcılık sporu ile uğraşıyorum. Form tutabilmek ve dağlara tırmanabilmek için postacı olup, günde en az 6 saat bisiklet sürdüm. Dağcılık eğitimi üzerine tüm eğitimleri aldım. Dağcılık sporuna başladığımda, kar leoparı olmak ve bu projeye başlama düşüncem yoktu. 2015 yılında Türkiye Dağcılık Federasyonu bir proje yayınladı. Yeterli beceriye ve tecrübeye sahip kişileri Lenin dağına tırmanışa götüreceğini bildirdi. Daha önce 2 defa kişisel girişimlerimle 7000 metrelik dağ deneyimim olmuştu. Fakat ikisinde de zirve yapamamıştım. Bunu bilen ve diğer başarılı zirvelerimi de bilen o zamanın federasyon başkanı beni kafileye seçti. Lenin Dağı ile başlayan bu serüven artık biraz olsun “Kar Leoparı” için hayal edilebilir olmuştu. Ertesi yıl dağcılık federasyonu Tacikistan’ın Korjenevskaya ve Ismail Somoni dağına çıkılacağı açıklamasını yaptı. Bu defa daha zorlu seçmeler ve sağlık taramalarından geçtik, sıkı bir eleme sonucu ekibe seçildim. Türkiye’de “Kar Leoparı” unvanını sadece Nasuh Mahruki 25 yıl önce almıştı. Bu benim için çok büyük bir sevinçti.


Popeda ölüm dağı olarak da biliniyor

2017 yılında bir baktım ki benim 3 tane 7000 metre zirvem olmuş. İlk üç bitmiş ve son iki zirve kalmıştı. 7439 metre yüksekliğindeki Popeda’ya çıkış kadar inişte de dikkatli olduk. Güçlü kar fırtınalarına yakalandık. Çadırlarımız karla kaplandı. Popeda, dünyanın en kuzeyinde yer alıyor. Ekvatordan oldukça uzak, çok sert bir havası var. Ölüm dağı olarak da biliniyor. Asya’nın en tehlikeli dağları arasında yer alıyor. 8 günde zirveye çıktık. Bu projenin en zoru olan Popeda’ya çıkmayı başarmıştım. Yıllardır yaptığım çalışmalarımın ve özverinin karşılığını almıştım” diye konuştu.


 

Azmin zaferini gördük

Olympos Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Hafize Yiğit, “Türkiye’nin ilk kadın kar leoparına sahip sevgili Esin Handal İzmir’de misafirimiz oldu. Başarıya giden, zorlu tırmanış hikayesini bizlerle paylaştı. Esin Handal’a davetimizi kırmayıp geldiği için ne kadar teşekkür etsek azdır. Gurur verici, bu muhteşem başarı hikayesi, hepimize örnek olacak nitelikte. Kısaca, azmin zaferini gördük. Kendisini tekrar gönülden tebrik ediyor, nice başarılı tırmanışlar diliyoruz” ifadelerine yer verdi.


Program sonrası soruları cevaplayan Esin Handal’a Olympos Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü adına Türkiye Dağcılık Federasyonu İzmir İl Temsilcisi Siyami Çetin teşekkür plaketi verdi.








İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT 






21 Ocak 2020

Sevgi Bütün Engelleri Aşar


Türk Anneler Derneği Güzelbahçe Şubesi, dernek üyelerinin ve gönüllülerinin boş vakitlerini değerlendirmeleri amacıyla Perşembe günleri hobi kursları’nda biraraya geliyor. 

3 senedir devam eden takı kursları çeşitli kermeslerde ürünlerini sergiliyor.


Türk Anneler Derneği Güzelbahçe Şubesi’nde çalışmalarını sürdüren Eğitmen Arzu Kandemir, takı kurslarının çok özel bir öğrencisi olduğunu, yeterli destek sunulduğunda tüm engellerin yıkılacağının kanıtını şu sözlerle anlatıyor.


“Şebnem kurslarımıza devam etmesi için tavsiye üzerine gelmiş bir öğrenci. Takı kurslarına katılan hanımlarımız ve Şebnem çok iyi anlaştılar. Şebnem kursa başladığında bizim için çok özel bir çocuktu. Onu tanıdıkça kurs arkadaşımız oldu. Birlikte üretmeyi seviyoruz. 

Kursa katılan tüm arkadaşlarımızla birlikte biliyoruz ki zihinsel engel bir hastalık değildir. Zihinsel engelli kişiler yavaş öğrenir ve öğrenme kapasiteleri sınırlıdır. Şebnem ve diğer kursiyerlerimiz yaptığımız tasarımları kermeslerde sergiliyoruz ve satıyoruz. Siparişler alıyoruz. Şebnem’in yaptığı takılar çok beğeniliyor” dedi.


Zihinsel engelli mental retardasyon (MR) teşhisi konuldu 


Kızının yüzde 91 zihinsel engelli olduğunu söyleyen Gıda Mühendisi anne Nuray Şahabzade, takı kurslarında kolye bileklik gibi çalışmalar sergileyen kızının burada mutlu olduğunu söyleyerek şu ifadelere yer verdi;


Şebnem, 30 yaşında. Kızım 1 yaşında olduğunda düzgün oturamadığını, yürüyemediğini farkettik. 1 yaşından sonra zihinsel engelli mental retardasyon (MR) teşhisi konuldu.  Birçok doktora götürdük. Bizim için çok zor günler başlamıştı. Ona daha çok ilgi göstermeye başladık. 30 sene önce bu kadar gelişmiş rehabilitasyon merkezleri yoktu. O yıllarda İstanbul’da yaşıyorduk. Özel Tekrime Tarman rehabilitasyon merkezine başladı. Zihinsel yetersiz çocuklar için yetiştirme ve koruma vakfıydı.
Bütün gün eğitim vardı. 2005 yılına kadar burada eğitimine devam etti. Şebnem için iyi bir eğitim alma imkanı oldu. 2005 yılında İzmir’e geldik. Ben çocuğumun sosyal yaşamın içinde olmasını istiyorum. El becerilerini geliştirmesini istedim ve takı kurslarına başladık. İlk başladığımızda kurs eğitmeni bize ayrı bir masa açmak istedi. Ben çocuğumun sosyalleşmesini isterken böyle bir davranış karşısında çok üzüldüm. Şebnem’in engelli olması onun suçu değil, ötelenecek bir durum değil diyerek tepkimi gösterdim. Görevli müdür yardımcısı beni anlayarak Arzu hanıma yönlendirdi. Arzu hanımın eğitimindeki takı kursunun olduğu sınıfa girdiğimizde tüm sınıf bizi ayağa kalkarak karşıladı. Bizlere sarıldılar. Bu karşılaşmayı hatırladığımda hep gözlerim dolar. Ve biz o günden beri Arzu öğretmenimizi kurs arkadaşlarımızı çok severek derslerimize katılıyoruz” diye konuştu.  


   



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT 

20 Ocak 2020

İzmir ve Denizli sektörel buluşması gerçekleştirildi


Efor Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Doğan İşleyen, İzmir Halımder Başkanı Abdullah Naci Ölçen, Denizli Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan’ı ziyaret ettiler.


Denizli ve İzmir buluşması kapsamındaki ziyarette DTO Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan, DTO Meclis Üyesi Yaşar Köseoğlu, DTO Meclis Bşk. Yrd. Faik Müftüler, Efor Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Doğan İşleyen, İzmir Halımder Başkanı Abdullah Naci Ölçen hazır bulundu.


Efor Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Doğan İşleyen, “31. Uluslararası Mobilya Fuarı” değerlendirdi. Efor Fuarcılık tarafından ev, ofis, mutfak, banyo, bahçe mobilyası ve dekorasyon ürünleri alanıyla ilgili sektörün en önemli firmalarını bir araya getiren “Uluslararası Mobilya Fuarı” 31. Kez kapılarını açmaya hazırlandığını söyleyen İşleyen;

“Türkiye mobilya üretiminde önemli bir yere sahip olan İzmir, mobilya fuarı ile de bölge ekonomisine can veriyor. Mobilya Fuarı sadece iç ticaret açısından değil, dış ticarette yeni kapıların aralanması bakımından önem taşıyor. Çoğu sektörde yaşanan sıkıntılar mobilya sektörünü doğrudan ve dolaylı olarak etkilemiş olsa da bu tür fuar organizasyonları yeni pazarlar bulmamıza fırsat sağlıyor. Efor Ege Fuarcılık olarak var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.


İzmir Halımder Başkanı Abdullah Naci Ölçen ise şu ifadelere yer verdi. “Grubumuzu gönül bağı ile karşılayıp nezaket dolu ağırlamalarından dolayı DTO’na halı, zemin ve duvar kaplamaları sektör dallarından oluşan camiamız adına teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT














19 Ocak 2020

“Söz Bitti - İşte Böyle Bir şey” İzmirlilerle Buluşacak


Sahne Performansı Sanatçısı Hakan Dilek “Söz Bitti - İşte Böyle Bir şey” adlı tek kişilik gösterisiyle İzmirlilerle buluşacak.

10 yıldır senaryolarını kendi yazdığı tek kişilik gösteriler sahneleyen sanatçı, gösterilerinin metnini ve senaryosunu hazırlıyor ve kendisi oynuyor. Stand-up ve gösterilerinde anlattığı öyküleri perdede canlandıran video fotoğraf gibi görsel malzemelerden yararlanıyor. Her öyküyü bir fotoğraf ve video eşliğinde anlatılıyor.

“Söz Bitti - İşte Böyle Bir şey” 30 Ocak Perşembe günü saat 20.00’de Kültürpark izmir Sanat Merkezi’nde sahne alacak.


Hakan Dilek kimdir?


1962 Ünye’de doğdu.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Eğitimi Bölümü/Heykel Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. Heykel Atölyesi’ni başarı puanıyla bitirdi ve resim, grafik gibi bölümlerde de araştırma derslerine katıldı. Yan dal olarak Resim Atölyesi’nden de başarı puanıyla mezun oldu. Sergilerinde ve resimlerinde Atlar, Zeytin Ağaçları, Gökyüzü, Natürmort ve Deniz temalarını renkçi ve lekeci bir anlayışla yorumladı.

Bugüne dek kişisel resim sergileri açtı ve karma resim sergilerine katıldı; 

1987 İstanbul Adile Naşit Kültür Merkezi Sergi Salonu-Kişisel Sergi

1996 İstanbul Basın Müzesi Sanat Galerisi-Kişisel Sergi

1997 İstanbul Bulunmaz Sanat Galerisi-Kişisel Sergi

1998 Samsun Arkeoloji Müzesi Sanat Galerisi-Kişisel Sergi

1998 TUYAP SANAT FUARI Kaynak Sanat Galerisi-Karma Sergi

1999 İstanbul Ticaret Odası Hıdiv Kasrı Sergi Salonu-Karma Sergi

2000 İstanbul Kaynak Sanat Galerisi-Kişisel Sergi

2003 İstanbul/Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezi Sergi Salonu Kişisel Sergi

2008 Ankara AKM Sergi Salonu-Karma Sergi

2012 İstanbul TEKSİN Sanat Galerisi-Kişisel Sergi

2013 İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası Sergi Salonu-Karma Sergi

2019 İzmir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi-Kişisel sergi

Resimleri değişik sanat kurumları ve kişisel koleksiyonlarda bunan Hakan Dilek atölyesinde çocuklara/büyük yaş gruplarına, akademi sınavlarına hazırlık kursları vermekte ve resim çalışmalarına/sergi hazırlıklarına halen devam etmektedir. 

1975/89 Yılları arasında profesyonel futbol oynadı. 

1975/79-Samsunpor/1981-82 Ankara Demirspor/1983-86 Bafraspor/1986-87 Çarşambaspor/1987-88 Zeytinburnuspor/1988-89 Gaziosmanpaşaspor

Futbol oynadığı dönemlerde resim sergisi açtı.

1996 yılında Hürriyet Gazetesi/ Gazete Pazar’da Spor Eki editörlüğü yaptı. (Bu dönemde yaptığı röportajlarla; eski futbolcuların yaşam öykülerini anlattığı ‘’Mahallenin En Şık Abileri’’ adlı kitabı 2001 yılında yayınlandı. Bu kitap kendi alanında en kapsamlı kitap olarak çok ilgi gördü.)

1996-2013 yılları arasında Kanal D, NTV, ATV gibi değişik temalı televizyon kanallarında, Radikal, Milliyet, Sabah Gazeteleri’nde editörlük ve yazarlık yaptı. Değişik yayın organlarında müzik, sinema, resim ve felsefe üzerine yazılar yayınladı.

2001 yılında eski futbolcularla yaptığı söyleşilerden oluşan ilk kitabı ‘’Mahallenin En Şık Abileri’’ yayınlandı. Bu kitap eski futbolcuların yaşadıkları/futbol oynadıkları dönemlere ilişkin bir ‘’sözlü tarih’’ çalışması olarak çok ilgi gördü.

2002’de, ‘’O Gol Kaçmazdı’’ Futbolun mizahi yönlerini anlatan bir kitap olarak yayınlandı…

2003’te ‘’Maçı Kaybettik Ama Zemin Futbol Oynamaya Müsait Değildi’’ Eski futbolcuların ve futbol takımlarının yaşam öykülerini ve yaşadıkları dönemlerin sosyal özelliklerini/koşullarını değerlendiren bir çalışma oldu.

2004’te ‘’İşte Böyle Bir Şey’’ Farklı isimlerin yaşam öykülerinin anlatıldığı bir başka sözlü tarih çalışması olarak satışa sunuldu.

2005 Yılında Kazım Koyuncu’dan Attila İlhan’a Sunay Akın’dan Gönül Yazar’a Türkiye’deki ünlü sanatçılarla yapılmış futbol konulu röportajlardan oluşan ‘’Top Yuvarlaktır’’ adlı kitabı çıktı.

2001-2003 Radikal Gazetesi Futbol Eki’nde Siyah-Beyaz Yıllar adlı köşesinde ‘’Futbol Hayata Benzer’’ adlı köşesinde yazılar yazdı. 

2003 Mayıs’ında NTV’de yayımlanan ve Beşiktaş Futbol Takımı’nın kuruluşundan günümüze tarihini anlatan Kartalın Yüzyılı adlı belgeselini hazırladı.

2003 Ekim Türkiye Spor Yazarları Genel Merkezi Sergi Salonu’nda gerçekleştirdiği Mahallenin En Şık Abileri adlı akrilik resim sergisiyle Metin Oktay’dan Can Bartu’ya, Tanju Çolak’tan Aykut Kocaman’a 25 eski futbol yıldızını tuvallere aktardı. 

2003-2004 Yıları arasında Kanal D, NTV ve CNN Türk tv kanallarında futbol programlarında yorumcu olarak yer aldı.

2003 Haziran sayısında Dünyaca ünlü National Geographic Dergisi’nin Türkiye versiyonunda İstanbul’un en eski ve en önemli yerleşim bölgelerinden Beşiktaş’ı anlatan yazısı ‘’Köyiçi’nde Başladı Her Şey’’ başlığıyla yayınlandı.  

2004’te Vatan Gazetesi’nde Haftalık Dergisi’nde editör olarak çalıştı.

2006 yılındaTürkiye 1. Lig Futbol takımlarından Samsunspor’un belgeselini yaptı. Samsunspor 20 Ocak 1989’da trafik kazası geçirmiş ve takımdan 5 kişi hayatını kaybetmişti. Dünyada benzeri çok az görülen bu olayıkazada yer alan bütün futbolcuları bulup nasıl bir hayat yaşadıklarını araştıran- belgeseline taşıdı.

2007’de Takvim Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı. Sosyal, siyasal, aktüel, sanatsal olaylar üzerine köşe yazıları yayınladı.

2008-2013 yılları arasında Türkiye’nin en çok okunan iki spor gazetesinden biri olan Fotomaç Gazetesi’nde spor yorumları içeren yazılar yazıp köşe yazarlığı yaptı

2008‘de ünlü tiyatrocu Sunay Akın’ın TV8 ve SKYTÜRK360 adlı televizyon kanallarında yayımlanan ‘Hayat Deyince’ adlı kültür/sanat programının prodüktörlüğünü, dış çekimlerini, metin/senaryo yazarlığını ve seslendirmesini yaptı… Bu program yayınlandığı dönemin en çok izlenilen ‘’sözlü tarih’’ programı oldu.

2010 Türkiye’nin 68’i ve 12 Eylül/Darbe adlı-Türkiye’deki askeri darbelerin- belgesellerinin metin yazarlığını yaptı. Belgeseller bu yıllarda Habertürk TV kanalında yayınlandı.

2015/2019 yıllarında TRT1 Radyo’da her akşam Spor Aktüel programında sürekli spor yorumculuğu ve ‘’Kitap Dünyası’’ programında kitap değerlendirmeleri yaptı. Özellikle Spor Aktüel programı futbolun dışındaki diğer spor dallarının da yorumlandığı/sunulduğu ve taşıdığı farklı bakış açısı nedeniyle çok beğenilen bir program haline geldi.        

2018 yılında şiirlerini topladığı ‘’SÖZ BİTTİ’’ adlı şiir kitabı yayınlandı. 

Çocuklara-gençlere-büyük yaş gruplarına tiyatro/dramaturji dersleri veriyor ve sahne sanatları eğitmenliği yapıyor. Özellikle çocuklarda davranış gelişimi, doğru nefes alma, birlikte iş yapabilme, sosyal davranış kapasitesini artırma, hikaye/öykü anlatma, doğru ve düzgün konuşma ve artistik ifade kazandırma çalışmaları yapıyor.

Şimdilerde eski futbolcular ve değişik yaş/meslek gruplarından insanla yaptığı ‘’Sen Güzel İstanbul!’’ adlı yağlıboya resim/kitap/sözlü tarih çalışmalarını sürdürüyor...

Sahne performansı sanatçısı olan Dilek; 10 yıldır senaryolarını kendi yazdığı tek kişilik gösteriler sahneliyor... Gösterilerinin metnini/senaryosunu hazırlıyor ve kendisi oynuyor. Hakan Dilek; 

Dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet’in yaşamından kesitler sunduğu ‘’Sevda Ateşten Gömlek’’, 

Ünlü şair Metin Altıok’un yaşamını anlattığı ‘’Babanı Hep Böyle Hatırla’’,

Günümüzün sosyal yaşamına eleştiri/humor duygusuyla yaklaştığı ‘’Bi de Ben Anlatiim’’, Türkiye’nin sözlü tarih çalışması sayılabilecek ‘’Biz Eskiden Ne İdik?’’adlı stand-up/gösterilerini sergiliyor. Bu gösteride 1960-70’li yılların Türkiye ve Dünyasındaki hit olmuş şarkılar, siyah-beyaz filmler, Şarlo gibi ünlü mizahçılar, eski çocuk oyunları, ünlü aşklar, kitaplar, şiirler konu ediliyor. 

“Savaşın Çelik Yüzüğü; Kadınlar’’ adlı gösterimde, Türkiye’de ve dünyada bilimde ve sanatta başarılar göstermiş bilinen/bilinmeyen kadınların yaşam öykülerini fotoğraflar ve videolar eşliğinde anlatılıp sahneleniyor, 

Bütün bu stand-up ve gösterilerinde anlattığı öyküleri perdede canlandıran video/fotoğraf gibi görsel malzemelerden yararlanıyor. Her öykü bir fotoğraf ve video eşliğinde anlatılıyor. 

Yurtiçinde Samsun, Rize, Trabzon, Çarşamba, Antalya, Tire, İzmir, Adana, Mersin, İstanbul, Ankara, Eskişehir, Bursa, Manisa gibi değişik il ve ilçelerde/sahnede ve yurt dışında Köln, Frankfurt, Berlin, Hannover, Viyana gibi değişik kent/sahnelerde sunduğu gösteri/stand-up’ları halen devam ediyor…

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

18 Ocak 2020

Ressam Hasan Rastgeldi 50. Sanat Yılı Sergisi Açıldı


Sanat hayatında 50 yılı geride bırakan ressam Hasan Rastgeldi’nin “Kökler” adlı sergisi İzmirli sanatseverlerle buluştu. Serginin “Kökler” ismi, sanatçının beslendiği kültürel kaynaklara ve yarım asrı bulan üretimine atıfta bulunuyor.

Rastgeldi’nin 50 yıllık birikiminden oluşan kapsamlı bir seçki İzmirli sanatseverlerin ilgisine sunuldu.


Ressam Hasan Rastgeldi 50. sanat yılı sergisi “Kökler” İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) 15 Ocak Çarşamba günü açıldı.


Sanatçı sergi açılışında yaptığı konuşmada, “50 yıldır sanatla yaşadığım için mutluyum ve şanslıyım. Bu sergimle 50. Sanat yılımı kutluyorum. Sanatla uğraştığınız zaman tuvalin karşısına geçtiğiniz an dünyayla olan iletişiminiz kopuyor. Karşınızda koskoca bir tuvale duygularını, hayallerini anlatan bir sanatçı var. Biz sanatçılar aslında işçiyiz. Sanatçı üreten bir işçidir.


Ben çalışmalarımda ait olduğum kültürel kaynaklardan besleniyorum. Bu kaynaklar Göbeklitepe’den, Nemrut, Zeugma Efes, Truva’ya kadar Anadolu topraklarında hiç durmadan çağlamaktadır. Pitoresk, antik, mitolojik, etnografik zenginliklerin, güzelliklerin peşindeyim. Resimlerim geçmişe ve kültürel kaynaklara uzanan köklerimdir. Yaşamım boyunca, yurdumun bir ucundan diğerine dolaşarak devşirebildiğim malzemeyi resimlerime konu yaptım. Duygularım, sevinçlerim, tasalarım; tuvallerime yansıyan biçimler, renkler, dokular, benekler sanat yolumdaki yoldaşlarım oldu.


Bu elli yılın büyük bölümünde eğitimci olarak ilkokuldan, lise ve üniversiteye kadar çok sayıda kurumda öğretmen ve öğretim görevlisi olarak görev yaptım. Sanatı ve eğitimciliği birlikte sürdürdüm, binlerce öğrencim oldu, onlara kattıklarımdan dolayı mutluluk duydum. Altmışın üzerindeki kişisel sergi, yarışmalı ve karma sergilerle, resimlerimi izleyici ile paylaşmaya çalıştım. 



Sergi 15 Şubat 2020 tarihine dek görülebilecek.





İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT