Mübadelenin 97. yıl dönümü nedeniyle İzmir-Pasaport iskelesi’nde denize karanfil bırakma töreni düzenlendi.
Törende Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak 1923’te imzalanan Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nin ardından göç yolunda hayatını kaybeden mübadiller denize atılan karanfillerle anıldı.
Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Merkezi, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilciliği, Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Genel Merkezi, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Ordu Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Gümüşhacıköy Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Merzifon Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Vezirköprü Temsilciliği, Karadeniz Rumeli Stratejik Araştırmaları Merkezi gibi toplam 87 mübadil kuruluşu adına hazırlanan ortak bildiriyi Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilciliği Başkanı Nevil Gündoğdu okudu.
Bundan 97 yıl önce 30 Ocak 1923 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında, Türkiye’de yerleşik Rum-Ortodokslar ile Yunanistan’da yerleşik Türk Müslümanların zorunlu göçünü öngören “Mübadele Sözleşmesi” imzalandı.
Yunanistan’ın Balkan Savaşına katıldığı tarih olan 18 Ekim 1912 tarihinden itibaren yurtlarını terk etmiş olanları da kapsamına alan bu sözleşme ile yaklaşık 2.000.000 insan zorunlu göçe tabi tutuldu.
Mübadeleye tabi tutulanlar, yüzlerce yıldır ekip biçtikleri topraklarını, ekmek parası kazandıkları işyerlerini, evlerini, ibadet ettikleri kutsal mekanlarını, sevdiklerinin mezarlarını geride bıraktılar. Limanlarda, tren istasyonlarında kurulan çadırlarda haftalarca, aylarca beklediler.
Çoğu yolcu taşımaya elverişli olmayan gemilerle iki ülke arasında günler, haftalar süren yolculuklar yaptılar. Bu yolculuklar sırasında yaşamını kaybeden yakınlarını denize verdiler.
Mübadillerin doğdukları toprakları ziyaret etmelerine uzun yıllar izin verilmedi. Birinci kuşak mübadillerin hemen hemen tamamı memleket hasreti ile bu dünyadan sessizce göçüp gittiler. Son yıllarda giderek artan sayıda mübadil çocuğu ve torunu bir vasiyeti yerine getirircesine aile büyüklerinin “memleket” dedikleri toprakları ziyaret etmek istiyor. Ancak, T.C. vatandaşlarına vize uygulanması, vize alırken çekilen sıkıntılar düş kırıklığı yaratıyor. AB yöneticilerinden, Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinden verilen sözlerin yerine getirilmesini, iki halk arasına örülen vize duvarının kaldırılmasını bir kez daha ısrarla talep ediyoruz.
Avrupa Birliğinden, Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinden bir talebimizde şudur; Mübadillerin geride bıraktıkları ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş olan; cami, kilise, tekke, manastır, ayazma, türbe, şehitlik, mezarlık gibi kutsal mekanların, hamam, bedesten, çeşme gibi tarihi yapıların, başta İstanbul-Tuzla, Urla-Klazomen ve Mersin Tahaffuzhanesi olmak üzere mübadillerin sağlık kontrollerinin yapıldığı tahaffuzhanelerin ve sağlık merkezlerinin restore edilmesini ve korunmasını, restore edilen tarihi eser niteliği taşıyan yapıların; müze, mübadele anı evi, konferans ve sergi salonu olarak kullanabilmeleri için mübadil kuruluşlarına tahsis edilmesini istiyoruz.
Mübadil kuruluşları olarak dikkat çekmek istediğimiz önemli bir konu da başta Ortadoğu olmak üzere dünyamızın değişik coğrafyalarında devam eden kanlı çatışmalar ve savaşlardır. Özellikle komşu Suriye’de, Irak’ta yüzbinler yaşamını yitirdi. Bu acımasız savaş nedeniyle milyonlarca insan canını kurtarmak için ülkesini terk etti ve etmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de 5 milyon 679 bin mülteci yaşıyor. Sadece Suriye’den Türkiye’ye sığınanların sayısı 3 milyon 687 bin 224 kişiye ulaştı. Bu insanların tekrar ülkelerine dönebilmeleri ve huzur içinde yaşamlarını yeniden kurabilmeleri için barışçıl ortamın bir an önce sağlanması gerektiğini önemle vurguluyoruz. Çevremizde yükselen savaş tehdidinin giderek tüm dünyayı saracak bir sıcak çatışmaya dönüşmesi olasılığına karşı hemşerimiz Mustafa kemal Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” sözleriyle ifade ettiği prensibe uygun olarak içerde demokrasi, dışarda diplomasi odaklı adımlar atılmasının önemine işaret ediyoruz.
Ortadoğu’nun gittikçe kızıştığı ve Doğu Akdeniz’in gittikçe ısındığı bir dönemde barışın önemini vurgulamak için Lozan Barış Antlaşmasının imzalandığı 24 Temmuz’un Lozan Barış Bayramı olarak ilan edilmesini ve resmen kutlanmaya başlamasını istiyoruz.
Bu coğrafyada yaşayan halkların geçmişinde yüzlerce, binlerce yıllık yaşam deneyimi var. Bizler, mübadil çocukları ve torunları olarak, Mübadelenin 97. yıl dönümünde Orta Doğu’da, Balkanlarda, Akdeniz’de, Ege’de, yaşadığımız coğrafyada ve elbette tüm dünyada; Çatışma yerine barış, farklı olanı sürgün yerine birlikte yaşama ortamının oluşturabileceğine yürekten inanıyoruz. Savaşlarda, göç yollarında ve terör saldırılarında yaşamını yitirenleri saygı ve rahmetle anıyor, çekilen acılar bir daha yaşanmasın diyoruz” ifadelerine yer verildi.
Program Mübadele şehitlerinin anısına denize karanfil atılmasıyla sona erdi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT