İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu Ressam Evrim Gökçelik’in “Işığın Doğuşu” isimli kişisel sergisi Alsancak Vakana Cafe Hostel’de açıldı.
Sanatçı, 10 Aralık Cuma günü açılışı gerçekleşen sergi hakkında şu
bilgileri verdi;
Neden Işığın Doğuşu
“Gökyüzünde bir bulut parçası. Duru, aydınlık, masmavi gökyüzünde nereden bittiyse bir serseri bulut parçası. Tek başına dağ doruklarına kona göçe, kendi kendine eğleşen. Bir zaman gözleri bu masmavi boşluğu ve boşlukta gezinen o bir yumak bulutu izliyor…
Anlatsam inanmazlar oğul, masal derler; masala inanmazlar, masalı yalnızca
dinlerler, sanki hakikati bilirmiş gibi, sanki hakikatin sırrına ermiş gibi,
masala inanmayan gerçeğe inanır mı?” (Murathan
Mungan)
Benim resimlerimde doğa, mitoloji ve sembolizm var. Bazıları benim kendi iç dünyama ait görüntüler, onları masallardaki arketipler ve bilinçaltının bize sunduğu geçmişten gelen izler sanatsal bir doku içinde birleşiyor. Geçmişten bugüne, hayalden gerçeğe köprü kurmayı seviyorum çünkü her insan dün, bugün ve yarın arasında köprü gibidir.
Biz her ne
kadar modern hayatın koşturmacasında ve minimalist sanat anlayışıyla mitlerin
ve rüyaların artık sadece masallarda kaldığını düşünsek de bir dağın kalbinde
gizli olan maden gibi onlar ruhumuzun derinliklerinde uyuyor. Sergimin amacı en
azından birazcık tozları eşeyelerek farklı dünyalara açılan kapılara bir
anahtar sunmak. Ruhun gözüne bir pencere
açmak.
Resimlerdeki Semboller
Işık Huzmeleri: Dünya ve diğer canlılarla olan bağları, içsel enerjileri ve değişken duyguları ifade ediyor. İnsanların ve hayvanların auraları bizi onlar hakkında düşünmeye, fikir edinmeye itiyor, görünenin ardındaki ruhani yönlerini vurguluyor.
Ağaç/Orman: İnsanlığın kutsallık atfettiği dağ, taş, ağaç, ateş, su gibi varlıkların içerisinde ağaçların ayrı bir önemi vardır. Ağaç her zaman önde gelen kutsal semboller arasındadır. Çünkü o kökleri ile yere bağlıdır, dalları ile göğe uzanır. Kalıcıdır. Her yıl yapraklarını döküp yeniden yeşererek kendini sayısız kez yeniler. Ölümden sonra hayata yeniden dönüşün sembolüdür. Orman ise hem bilinmeyen hem de farklılıkların uyumlu birlikteliğidir. (Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine.)
Geyik: Orta Asya ve Anadolu'da ağacın yanı sıra geyik de çok önemlidir. Kışın sürüye önderlik ederken boynuzlarını dökmeyen anne geyik dişil gücün simgesi sayılmıştır. Geyikli Baba gibi derviş örnekleri ve Alageyik Efsanesi de yine bu kutsalın devamıdır. Geyik, ağaç dallarını andıran boynuzlarıyla yaşam ağacının hayvani temsili olarak da görülür. Bazı geyik türlerinin boynuzları Alacahöyük güneş kursunda görüldüğü gibi, çift yay ve hilali andırdığından, kimi geleneklerde bu sembollerle de ilişkilendirilir. Yani ağaç kutsalıyla ayrılmaz bir bütündür.
Boynuz: Hem geyik mitiyle hem de ağaç dallarına benzerliği, bir de güç sembolü olarak folklor de önemli bir yer tutar. Boynuz aynı zamanda erginlenme, kendi gücünü ele almakla ilgilidir. Bazı Türk dervişleri öldüklerinde geyik boynuzlarıyla gömülmüştür. Şeytan'la ilişkilendirilmesi daha çok keçi ayaklı tanrı Pan yüzündendir, eski mitolojik karakterler kötücül kabul edilmiştir. Koç ve keçi boynuzları daha çok eril güçle ilgili kabul edilirken kadın şamanların da ritüellerinde geyik boynuzu kullandığı bilinmektedir.
Ay: Ay takvimleri Güneş takvimlerinden önce görülmüştür, tarihe pek çok açıdan yön vermiş bir semboldür. Şefkatli bir ışık kaynağı olan ay kadınlığın evreleriyle de benzeşir, kadın gibi gizemli ve etkileyicidir. Ay, belli aralıklarla değişen yüzüyle karşımıza çıkar. Bu döngü sırasında Ay'ın med-cezir üzerindeki etkisi kolayca gözlemlenebilir. Duygusal fonksiyonların sembolü olarak su örnek gösterildiğine göre Ay'ı duygularla ilişkilendirmek çok doğaldır. Ay'la ilişkilendirilen en ünlü Tanrıça Artemis'tir, ama Muğla Yatağan'da tapınağı bulunan Tanrıça Hekate daha kadim köklere sahiptir.
Kuş: Kuş tarih boyunca olağanüstü bir yaratık olarak algılanmıştır. Haberci, masumiyet, özgürlük ve çeviklik simgesi olmuştur, Orhun kitabelerinde, Orta Asya Yakut Türklerinin, her insanın kuş şeklinde bir ruhu olduğuna, ölen kişinin ruhunun göğe yükselip kuş gibi uçtuğuna inandıklarından söz edilir. Kartal motifleri 13. yüzyılda Selçuklu Devleti tarafından arma olarak kullanılmıştır.
Balık: Balık dış görünüşü bakımından, genellikle iki yayın birleşmiş biçimini oluşturan baş ve gövdesine, hareketinde en önemli etken olan kuyruğun eklenmesiyle, üç kısımdan oluşan bir canlıdır. Sembolizmde kullanılmasını sağlayan en önemli özelliği, esir ve tesiri simgeleyen bir akışkan olan suda yol alabilmesidir. Bu ortamda, kara hayvanları gibi yalnızca bir düzlem üzerinde hareket etmez, dikey olarak yukarı aşağı hareketlerde yapabilir. Balık çok yumurta yapar ve sürüler halinde gezer, bu nedenle bir de bereket sembolüdür.
Baykuş: Baykuşlar bilgeliği, bilgiyi, değişimi, dönüşümü, sezgisel gelişimi ve gizeme güvenmeyi temsil eder. Mitolojide Hekate ve Athena'nın da kutsal kuşlarıdır, çok yöne bakabildiği için başkalarının görmediği şeyleri de görebilir. Sonunda ışığa ulaşmak için karanlıkta yürümek zorunda olduğunuz için bu her zaman hoş bir iş değildir. Ama baykuş yolu aydınlatmak ve yol boyunca size rehberlik etmek için oradadır.
Yelkenli/Sandal/Deniz: Yelken, doğanın önemli iki unsuru kullanır, diğerlerini de vaat eder. Rüzgârla ilerlerken rüzgârı, üzerinde ilerleyebilmek için de suyu kullanır. Bunları kullanırken, bize, hayatımızın akışını düşündürür. Bilinçaltını simgeleyen su, doğumla ve ruhun yolculuğu ile de bağlantılıdır. Modern gemilerin aksine denize açıldıkça, insanın farkındalığı artar, baktığını görmeye başlar, memeli hayvanlar yunuslarla olan iletişim bize her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu anlatır.
Tilki: Tilkiler çok büyük değildir ve güçlü hayvanlar olarak kabul edilmezler. En büyük güçleri akıllarıdır. Ruhani bir hayvan olarak tilki, size engelleri nasıl aşacağınızı ve herhangi bir zor durumdan nasıl bir çıkış yolu bulacağınızı öğretir. Tilkiler genellikle insanların evlerine girer ve fark edilmeden dışarı çıkarlar, bu da onları ilginç kılar. Uzakdoğu sembolizminde tilkiler aslında bir zamanlar insandı ve ruhları tilkilere dönüştü. Tilkiler hem yoldaş hem de haberci olarak görülürler.
Karga: Kargalar, daha yüksek bir ruhsal varoluşun başlangıcına yol açan bir varoluş durumunun sona ermesini ve ayrılmasını temsil eder. Çoğu zaman bu, keder, kayıp ve kargaşa dolu, zor ve zorlu bir dönem olabilir. Bu nedenle kargalar tıpkı baykuş gibi genellikle olumsuz ya da kötü alâmet enerjisiyle ilişkilendirilir. Ancak, büyüme ancak zorlu dönemlerden geçtiğimizde gerçekleşebilir.
Çalışmalarını halen kendi atölyesinde sürdüren sanatçının sergisi 21 Aralık 2021 tarihine kadar gezilebilir.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder