Çeyizlerin vazgeçilmezi danteller o kadar emeğe rağmen artık kullanılmıyor ama artık eskiye dönüş olunca o kıymetli dantel parçaları da ev dekorasyonundan kıyafet süslemeye kadar birçok yerde kullanılmaya başladı.
Taciye Solmaz’ın konuk olduğum oldukça
ilham verici evinde yazacak ne çok şey var. Çeyizinden kalan dantel ve el
işlemeleri dönüştürülmüş ve yeniden hayata kazandırılmış şeylerden oluşuyor.
Zarafetini bozmadan, ortamı ağırlaştırmadan, minik minik dokunuşlarla dantel ve kanaviçe işlemeli örtülerini evinin dekorasyonuna dahil etmiş. Yaratıcılığını kullanarak farklı renkleri ve desenleri bir araya getirdiği evinde ayrıca unutulmaz bir mantı ziyafeti de yaşadım.
Hazır mantılardansa ev yapımı
mantıları tercih ederim. Taciye hanım kendi elleriyle hazırladığı sarmısaklı
yoğurtlu mantının sosunu isteğimize göre hazırladı. Servis ederken sosu
üzerinde gezdirdi. Meşakkatli yapımı olan mantı enfes lezzetiyle gönüllerimize
yer etti.
Mantı yapmanın kendisi için çok
kolay olduğunu söyleyen Taciye Solmaz emek verirken sevgimi de ekliyorum.
Mantılarım ve tüm yemeklerim çok beğenilir dedi.
İzmir’in Narlıdere ilçesinde “Cafe Picasso” isimli bir cafe işleten ve işletmesinde el açma mantıları çok beğenilen Solmaz ilginç hayat hikaye’sini bizlerle paylaştı;
5 erkek evlat 9 torun sahibiyim. Elazığ’da
doğmuşum. Annem beni okula göndermedi. Ben de çocuk yaşlarımda kuran kurslarına
yazıldım. Arapça kuran okumayı öğrendim. Çocuk yaşta ailem beni zorla
evlendirdi. 16 yaşında ilk çocuğum dünyaya geldi. Eşim Almanya’ya gitti. 1965
yılında beni de yanına aldı. Ben de Almanya’da “Dunlop” fabrikasında çalışmaya
başladım. Fabrikada 13 sene çalıştım. Almanya’da 3 oğlum daha dünyaya geldi.
Eşim benim işi bırakıp Türkiye’ye dönmemi istedi. Ben de istifa ederek
Türkiye’ye geldim Eşim sonradan geldi. 27 yıllık evliliğimizde 5 tane oğlumuz
oldu. Eşimle ayrıldık. Ben İzmir’e geldim.
Benim Allaha inancım çok
Çocukluğumdan beri mutfakta zaman
geçirmeyi seviyorum. Elazığ yöresel yemeklerinin kendine has lezzeti vardır.
Hem kendi yöresel yemeklerimizi hem Almanya’da öğrendiğim dünya lezzetlerini ve
İzmir’de ege bölgesinin yöresel yemeklerini öğrendim. Mutfakta zaman geçirmeyi
çok seviyorum. Yemeklerimi severek yaptığım için tüm yemeklerim lezzetli olur.
Kendimi bildim bileli yemek yapmayı
severim, yaşlılarla sohbet etmeyi onların bilgilerinden yararlanmayı severdim.
Çocukları hep severdim hala çok severim. Beğendiğim yemekleri kendim mutfağa
girerek yapardım. Onlara farklı tatlar eklerdim. Hangisi güzel olur, denerdim.
Daha sonraki yıllarda Cem evleri anma günlerinde yapılan yemeklerinde beni
çağırırdı. Özel anma günlerinin yemeklerini de ben yapardım. Aşureleri ben
yapardım. Ailem, arkadaşlarım, çevrem yaprak sarmamı, katmeri ve mantımı çok
beğenir.
Yıllarca özenle sakladım
10 yaşımda el işlemeleri öğrenmeye
başladım. Eskiden evlerimizde danteller kâh vitrin takımlarını, kâh yemek
masalarını, televizyonları, telefonların üstlerini bile süsleyen, kimi zamansa örgü
perdelere bile dönüşebilen zarif ürünlerdi. Ben günümüze uyarlayarak kullanım
biçimleri ve alanlarını değiştirdim. 60 senelik el işlemeleridir. Hepsini
yıllarca özenle sakladım.
Yollar topraktı
1969 yılında Almanya’da ehliyet aldım. Almanya’dan Elazığ’a 6 kez arabamla geldim. Çocuklar da olunca dolmuşla gidip gelmeye başladım. Tunceli, Elazığ her yeri dolaşıyordum tekrar Almanya’ya dönüyordum. 1970li yıllardan bahsediyorum. Yollar hep topraktı. Çocuklarım ve dolmuşla toprak yollar da dolmuş kullanmak şimdiki gibi kolay değildi. Her zorluğu aşmayı öğrendim. Almanya’da kendi kendime okuma yazma öğrendim. Türkiye’de sınavlara girerek ilkokul diploması aldım.
İnsanların hepsini severim
Din, dil, ırk ayrımı yapmam. Tüm
insanları aynı severim. Benim gözümde insanların hepsi birdir. Kul hakkı
yemedim. Kul hakkı yiyen insanları sevmem. Erkek kadın ayrımı yapmam.
İnsanlara son olarak şunları
söyleyebilirim;
Erenleri ve ehlibeyt yolunu
unutmayın. Hakikat yolunda gidin.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder