30 Aralık 2022

Dervişoğlu, Asgari Ücretin Altında Emekli Maaşı Olmamalı


İYİ Parti İzmir Milletvekili ve TBMM Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, şunları söyledi;

Hatırlanmak istenmeyen bir yılı geride bıraktık ama güzel şeyler de yaşanıyor. Güzel bir haber aldık. Nasıl kötü haberlere üzülüyorsak güzel haberlere de seviniyoruz. Ayrıntıları ortaya çıktıktan sonra eksiklikleri üzerinde konuşacağız ama bizim olağanüstü çabalarımızla gündemde tutmaya muvaffak olduğumuz, iktidarın da 20 yıldır görmezden geldiği EYT sorunu artık çözülme aşamasına gelmiştir. Emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımızın medet kapısı, çare kapısı olarak gördüğü kapılar, muhalefet partileridir. Bu zamana kadar çözüm önerisi için onlardan doğru bir adım atılmayınca doğal olarak konunun gündemde tutulabilmesi için muhalefet partilerinden yoğun destek almışlardır. İYİ Parti’nin siyasette taşıdığı iddia, 20 yılın sonunda kısmen de olsa 3600 ek gösterge konusundaki adımlarda olduğu gibi EYT mağdurları konusunda da ülkemize nefes aldırmıştır. Bizim siyaset anlayışımız, 20 yılın sonunda bütün bu olumsuzluklara rağmen iyi şeyleri yaşama geçirebilmek, kuru bir muhalefet yapmak yerine, yapıcı ve çözüm önerici muhalefetin temsilcisi olmaya yöneliktir. Yani bizim siyaset anlayışımız, vatandaşımız aleyhine, adına atılan adımlara karşı durmayı gerektirdiği gibi milletin menfaatine atılan her adımı alkışlamayı bilir. Bu sebeple bu süreçte muhalefetinden iktidarına emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyor, emeklilikte yaşa takılanlar konusunda yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için TBMM’de İYİ Parti olarak üzerimize düşeni yapacağımızı bir kez daha ilan ediyorum.

Ayrıca başka bir kanayan yara var. O da emekli maaşlarındaki dengesizlik. Bu EYT ve 3600 ek gösterge konusunda nasıl mesafe aldırdık ve mağdurların nefes almasını sağladıysak emekli maaşlarındaki eşitsizliğin de giderilmesi için üzerimize düşen bütün çabayı sergileyeceğiz ve asgari ücretin altında emekli maaşı olmaması için TBMM’de iktidarı uyarmaya devam edeceğiz.


Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;

İktidar partisinin anayasal açıdan bir tartışmanın içine düşmemek için seçimi erkene alma hazırlığını anlayışla karşılıyoruz. Demokrasinin kanun ve kurallarının keyfilikle sömürülmesine izin vermeyeceğiz. Kendi keyfi ve şahsi menfaatlerini öne alarak siyaset yapma lüksüne artık son vereceğiz. Hangi adım işimize yarar, hangi tarih işimize gelir gibi hesaplar için kanun ve kuralların yerle bir edilmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Diyorlar ki seçimi 18 Haziran'da değil de mayıs ayında yapalım. Haziranda yapılacak seçimi bir ay önceye almak erken seçim yapar mı o seçimi? Seçim istiyorlarsa hemen seçim. Şubatın sonunda da martın sonunda da olur. Ama 6 Nisan'dan sonra yapılacak bir erken seçime İYİ Parti olarak karşıyız."

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

29 Aralık 2022

Tarladan Sofraya


Buca’nın üretici pazarı’nda Buca’nın köylerinden gelen üreticiler organik ürünlerini Bucalılar ile buluşturuyor.

Buca’nın Doğancılar, Kaynaklar, Belenbaşı, Karacaağaç, Kırıklar gibi köylerinden gelen çok sayıda kooperatif ve üretici ürünlerini doğrudan halka sunma fırsatı buluyor. Stantlarda doğal yollarla üretilen turşular, reçelden salçaya, tarhana, mevsimine göre ot çeşitleri, bal ve pekmeze, köy yumurtası, bakliyattan Ege lezzetlerine kadar bu toprakların emeğiyle üretilen organik ürünler yer alıyor.

Kendi ürettiği ürünlerini açtığı tezgahta satan Aynur Erdal “kekik yağımı bile kendim üretiyorum. Bu tezgahta gördüğünüz her ürün benim kendi emeğimle hazırlandı. Buca üretici pazarı gerçekten köylünün kendi tarlasından toplanıp geliyor” dedi.

Buca Karacaağaç mahallesi’nde (köy) yaşayan Aynur Erdal şöyle konuştu;

“Kendi ürettiğimiz domates ve biberden salça yapıyorum. Mısır ekiyoruz. Zeytin bahçelerimiz var. Siyah ve yeşil zeytin yapıyorum, üretici pazarında satıyorum. Çitlenbik turşusu, kekik, biber, turşu çeşitleri, ot çeşitleri, kantaron yağı, sumak, tarhana, ayva sirkesi, kudret narı, reçel çeşitleri, kırmızı kabak bu haftaki ürünlerim. Devamlı müşterilerim var. Ürünlerim beğenildiği zaman çok mutlu oluyorum.

Sıcak gözlemeler

Ayrıca Karacaağaç mahallesi’nde (köy) “Dost Gözleme” isimli gözleme açtığımız yerimiz var. Odun ateşinde yaptığımız çayımız, kendi yaptığımız yoğurttan yayık ayranı yapıyoruz. Arkadaşımla birlikte Pazar günleri gözleme açıyoruz. “Dost Gözleme” ye uğrayıp sıcak gözlemelerimizin tadına baksınlar.

Haftanın her günü çalışıyorum. 3 gün gözleme açıyorum. Üretici pazarlarında stant açıyorum. Çalışmayı ve üretmeyi çok seviyorum. Evlendireceğim 2 oğlum var. Boş günüm yok. Tarlada çalışıyorum, evde üretebildiğim ürünlerimi hazırlıyorum. Üretmek çok güzel.


Halkımız bize sahip çıksın

Üretici pazarlarına tüm halkımız gelsin. Biz sabah erkenden yola çıkıp Pazar tezgahımızı açıyoruz. Halkımız bize sahip çıksın. Hem de doğal ve sağlıklı ürünlerimizle beslensin. Yaz sıcağında, yağmur, soğuk hep buradayız. Ben bu otları dağlardan topladım, temizledim, yıkadım getirdim. Hiç kolay değil. Çok emek veriyorum. Çok yoruluyorum, fakat işimi seviyorum. Tüm İzmirlileri pazarımıza bekliyorum” diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

28 Aralık 2022

Hayallerin Sanata Yansıması


İzmir Konak Vali Vecdi Gönül Anadolu Lisesi Okulunun girişindeki Atatürk köşesi okulu ziyaret edenlerin ilgisini çekiyor.

İzmir 9 Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü mezunu Görsel Sanatlar Öğretmeni Erkan Kösem Atatürk'ün kendisi için taşıdığı büyük önem, saygı ve minnet duygularının Atatürk köşesi ile yansıtabilmesinin sorumluluğunun bilincinde büyük bir özveriyle çalışmış. Okul girişindeki Atatürk köşesini sanatçı ile gezme şansım oldu. Gerçekten müthiş bir çalışma.


Atatürk Köşesi’ndeki çalışmasının hedefine ulaştığını söyleyen Sanatçı ve Görsel Sanatlar Öğretmeni Erkan Kösem ile hayallerinin sanata yansımasını konuştuk.

2018 yılında, o dönemdeki okul müdürü Sayın Adil Aydın'ın "okulumuzun Atatürk Köşesi'ni yenileyebilir miyiz?" ricasına başlangıçta çekimser davrandığını anlatan sanatçı öğretmen Erkan Kösem nedenini şu sözlerle anlattı.


Bu işi ben yapamazsam kim yapabilir

Atatürk'ün benim için taşıdığı büyük önem, saygı ve bendeki minnet duygularıydı aslında. Söz konusu köşenin, Atatürk'ün taşıdığı büyük önemi ve değeri yansıtabilecek kadar iyi bir iş olması gerektiğini düşünüyordum ve bu konuda oluşan çekincelerimin 'ya yeterince iyi olmazsa' gibi endişelerimin kendi içimde giderilmesi, sanıyorum 4-5 ay kadar zamanımı aldı. Zaman içinde, iş kafamda oturdu, içten içe kurgulamaya başladım ve sonrasında şu duygu yerleşti:

"Bu işi ben yapamazsam kim yapabilir?" Sorumluluk almam gerektiğine inandım. Ayrıca bu zorlu sanatsal üretim sürecine tanık olmanın, o dönem öğrencileri ve diğer öğretmen arkadaşlarım için de çok özel bir deneyim olacağını düşündüm. Okul müdürümüze işi yapacağımı söyledikten sonra şunu da eklediğimi hatırlıyorum. "Ortaya çıkacak sonucu ben beğenmezsem hepsini kaldırırım.

"Bana güvendiklerini ve inandıklarını, okul olarak maddi manevi her konuda yanımda olduklarını duyunca tasarım çalışmalarına başladım.


Bana ait izler taşımalıydı

O güne kadar kendi sanatsal çalışmalarımda kullandığım tekniği ve malzemeleri kullanmaya karar verdim. İş bittiğinde bana ait izler taşımalıydı. Ahşap yakma ve akrilik boyama. 2*4 m.'lik bir boyut, böyle bir teknik ve malzeme için çok zor, çok yorucu, ayrıca çok fazla zaman ve enerji gerektiren bir iş olacaktı. Ve bildiğim kadarıyla böyle bir boyut ve teknik için dünyadaki ilk ve tek örnek. Başlangıçtaki endişe ve çekinceler yerini, bu şekilde büyük bir heyecan dalgasına bırakmaya başladı. Var olan eski Atatürk köşesi üzerine, hazırladığım parçaları yapıştırarak kaplayacaktım. Bunun için ilk fırsatta toptancıdan üç tabaka kontraplak alıp okuldaki resim atölyesine getirdim. Gerekli parçaların ölçülerini şeffaf yağlı kağıtlar üzerine çizip dekopaj testeresi ile kestim. Yaptığım aramalar sonucunda önce uygun bir Atatürk portresi, sonrasında da Atatürk'ün söylediği cümlelerden daha fazla beğendiğim birisini seçtim:

"Medeniyet öyle bir ışıktır ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder." (...ki, iş ortaya çıkmaya başladıktan sonra çalışmayı gören bir öğretmen arkadaşım, cümlede geçen "yakar" sözcüğünün kullandığım teknikle çok güzel örtüştüğünü ve bu yüzden de çok iyi bir seçim yapmış olduğumu söylediğinde; o ana kadar bunun farkına varmamış olduğumu söyledim ve kendisine teşekkür ettim. Güzel bir rastlantı oldu ve sonrasında benim de çok hoşuma gitti.)

Ortadaki parçaya resmi çizip yazıyı yazarak yakma çalışmalarına başladım. İyi gitmesine rağmen çok zor ilerliyordu, çünkü kullandığım yakma makineleri böyle büyük boyutlu bir çalışma için çok yetersiz gelmeye ve beni çok yormaya başlamıştı. İstasyonlu, yeni bir yakma makinesi alıp onunla devam etmeye başladım, ama yeterince hakim olamadığım için işi bozarım korkusuyla eski havyalara geri dönmek zorunda kaldım. (En azından 2-3 ay daha.) Süreç içinde iş, görülen sorunlar üzerine sürekli değişip gelişiyordu. Atatürk'ün arkasındaki fonu, Atatürk'ü daha fazla ön plana çıkarması için koyulaştırmaya karar vermek gibi. Bu da daha fazla yorgunluk ve el ağrısı anlamına geliyordu kuşkusuz. Aynı süreç, yazıyı yazarken de yaşandı. Önce harfleri beyaz bıraktım, çevresine çizgisel denemeler ve sonrasında o çizgileri daha fazla kalınlaştırdım. En sonunda da yazıyı daha fazla görünür ve okunabilir hale getirmek için tamamını koyu tonda yaktım.


Sonuç tam istediğim gibi oldu

Ardından portre ve yazı çevresinde kalan boşluğu benim kendi işlerimde kullandığım sarmal-girift dokuyla doldurmaya başladım. Kurşun kalemle çizip ince uçlu havya ile yakarak ilerledim. Bu da bitince, dokular arasında kalan boşlukları, yatay bölümlerden oluşan farklı mavi tonlarla boyamaya karar verdim. (Kahverengi ile en iyi uyum sağlayan ve ortaya çıkaran renk mavidir.) Aynı yöntemi yanlardaki parçalarda da uygulayarak bütün bir yapı oluşturabileceğimi düşündüm. Ortaya çıkan sonuç bana çok fazla karışık göründüğü, bütünlüğü bozduğu ve Atatürk'ü geri plana itip rol çaldığını düşündürdüğü için; aşağıdan yukarıya açıktan koyuya doğru ve sınırları belirgin olmayan yine mavi tonlarıyla boyamaya karar verdim ve sonuç tam istediğim gibi oldu. Yandaki Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı parçaları için de bir formül oluştu.

Yandaki parçalara yazıları yazmaya başladım. Ama parçalar yukarıdan aşağıya doğru daralıyordu ve yazıların da aşağıya indikçe belli bir oranda küçülmesi gerekiyordu. Ayrıca yana doğru belli bir açıyla yatık oldukları için, satırların yatay görünmesi için o açıya uygun olarak ayarlanması gerekiyordu. Yüzey üzerinde su terazisi kullanarak doğru eğimi buldum ve yazıları kurşun kalemle yazmaya başladım. Sonrasında yine yakarak içini doldurma işlemi, çevrelerine fondan koparması için kalın koyu kontur, ortadaki parçada kullandığım sarmal dokuların çizilmesi, yakılması ve tonların yine ortadaki parçalara uygun olarak mavi ile boyanması. Ve Atatürk imzalarını da daha fazla dikkat çekmesi için kırmızıya boyadım.

Bu arada yine bütünlük duygusunun artması için yanlardaki parçalara çizdiğim bu sarmal dokuların, ortadaki dokuların devamı olmasını sağladım.  Böylece iş boyunca birbirini izleyen ve hiç bitmeyecekmiş algısı yaratan sarmal-girift dokular oluştu.

Sonrasında yerde orta bölümde duran mermer kaplı çiçekliğin de yine aynı malzemeyle kaplanıp içlerinin aynı dokularla kaplanarak yapıştırılması gerektiğini düşündüm ve bu işlemi de gerçekleştirdim. Ama ortadaki ana parçaların ön planda kalmaya devam etmesi için, buradaki dokuların arasını mavi ile boyayarak değil, yakarak koyulaştırdım. Bütünlük de bozulmamış oldu.


Bu üç ana parça ve çiçeklik bitince montaj aşamasına gelindi. Bunun için başlangıçta ahşap zemine sağlamlık açısından vida ile tutturmayı düşündüm ama iyi görünmeyeceği için güçlü bir yapıştırıcı ile yapıştırmaya karar verdim. Silikona benzeyen, çabuk kuruyan çok güçlü bir yapıştırıcı bulup arkadaşlarımın da yardımı ile montaj işlemini gerçekleştirdim. Sonuç, oldukça tatmin edici oldu. Ama duvara bütün olarak bakınca, yine bütünlük duygusundan uzak olduğu, bitmemiş göründüğü, bunun için de çalışmanın bütün bir duvarı kaplaması gerektiği ve ancak bu şekilde bütün görünen bitmiş bir işin gerçekleşebileceğine karar verdim. Yanlardaki bölümleri kaplayacak büyüklükte kontraplak parçalar bulamayacağım için, farklı parçalar kesip birleştirmeyi ve yine üzerlerine orta bölümde kullandığım dokuları renksiz ve çizgisel olarak doldurmaya karar verdim. Ve yine bütün dokular her parçada birbirini takip edecekti. Ama bu durumun da tekdüzeliğe ve sıradanlığa yol açabileceğini düşündüğüm için açık ve koyu iki ton kontraplak kullanmaya karar verdim. Gerekli malzemeleri alarak yine çalışmaya başladım. (Bu arada üst köşelere Türk bayrakları çizip kestim ve dalgalı bir şekilde boyayarak yerlerine yapıştırdım. Buradaki sonuç da oldukça iyi oldu.) Çalışmanın dış bölümü ile iç bölümü arasında bir bağlantı bağ- kurmak gerekiyordu. Bunun için, açık ve koyu ton parçaların duvar tarafında birleştikleri bölümlere, dışarıdan içeriye doğru uzanan ayrı parçalar kestim; aynı dokuları bunların da üzerlerine çizerek yaktım. Ama bu sefer dokular arasında kalan boşlukları, merkezdeki gibi mavi tonlarda bulunduğu bölümde hangi ton varsa o tonda boyayıp yapıştırdım. Buradaki sonuç da oldukça iyi oldu.

Hepsine teşekkür ediyorum

Çiçekliğin içi boş kaldı. Satın aldığım küçük çakıl taşlarını çiçeklik zeminine döktükten sonra, daha önce katıldığım bir dağ yürüyüşünde dağdan topladığım doğal ağaç, kozalak ve taş parçalarını içine yerleştirdim. Yine dağdan topladığım, daha bütün görünen ağaç dallarının üzerini küçük yapma çiçeklerle kaplayıp çiçekliğin içine yerleştirdim. Sonrasında bana hem çok karışık ve kalabalık göründüğü için; hem de yapma çiçeklerin, tasarımın başından beri gelişen doğallık konsepti ile uyuşmadığını düşündüğüm için,  bu çiçekleri söktüm. Üst köşelerdeki Türk bayrakları ve kırmızı Atatürk imzaları ile aşağıya doğru bir üçgen oluşturmaları amacıyla ağaç dallarını kırmızıya boyayıp yerlerine yerleştirdim. Bu da amacına ulaştı.

Son olarak yine bütünlük duygusunu ve bitmiş bir resim algısını yaratması için, çiçeklikle birlikte bütün çalışmayı kaplayan ahşap bir çerçeve yaptırdım.

Okul idaresinin dışında adlarını sayamayacağım sayıda öğretmen arkadaşımın da desteklerini unutmadan belirtmem gerekiyor. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ancak gönülden yapılabilecek ve bu yüzden "Gönül İşi" adını verdiğim ve yaklaşık sekiz ay süren bu çok zorlu çalışma bu şekilde bitmiş oldu. Sonuç olarak 2019 yılında okul müdürümüz Adil Aydın ve Okul müdür yardımcımız Aslı Erdoğmuş'un düzenledikleri çok güzel etkinlikle açılışı yapıldı.

Erkan Kösem kimdir?

1972 yılında İzmir'de doğdu. İzmir 9 Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Resim Bölümü'nden 1994 yılında mezun oldu. Aynı yıl görsel sanatlar öğretmeni olarak eğitim camiasına giren sanatçı, halen İzmir Vali Vecdi Gönül Anadolu Lisesi'nde görev yapmaktadır.   Üniversite yıllarındaki çalışmalarının ardından bir süre kâğıt üzerine dışavurumcu-psikolojik pastel boya işleri yapan Erkan Kösem, okul çalışmalarındaki denemelerle kendisine yakın hissettiği ahşap yakma tekniği ile hem teknikle hem de teknik aracılığı ile ağaç ve tüm doğa ile içgüdüsel bir bağ kurmaya başladı. Ağaca dokunup sıcaklığını hissetti ve dumanının kokusunu içine çekti. Bu konuda değişik biçimlerde yaptığı denemeler ve kuramsal araştırmalar sonucunda, çalışmalarının Şamanizm felsefesi ile bağdaştığını; Şamanizm'in var olduğu dönemlerde insanların tüm doğa ile aralarında çok güçlü bir bağ kurduklarını ve doğa ile sürekli iletişim halinde olduklarını; bu bağın ise zaman içinde koptuğunu ve bu yüzden insanın doğaya yabancılaştığını hatta düşman olduğunu gözlemledi. İnsan ve doğa arasında kopmuş olan bu bağı çalışmaları ile yeniden kurmaya çalışan Erkan Kösem, zaman içinde ahşap tekniğiyle birlikte akrilik boya ve renkleri de kullanarak farklı doku ve etkilerin arayışına girdi.   Felsefe, psikoloji ve Şamanizm ile iç içe geçen son dönem çalışmalarında ise, elektronik devreler gibi teknolojik ürünler ile gerçek ağaç parçalarını birlikte kullanarak, doğa ve teknoloji arasında var olduğunu düşündüğü savaşı ve sonrasında olmasını umut ettiği barışı vurgulamaya çalıştı. Aynı yabancılaşmanın bir sonucu olarak; bilgisayar oyunları ve bu oyunlardaki karakterler, işlerinde olumsuz figürler olarak yer almaya başladı. Bu şekilde de sanal dünyanın insan yaşamındaki olumsuz etkilerini ve doğadan kopuşunu hızlandırmasına dikkat çekti.  Günümüzde Ege Bölgesi Görsel ve Plastik Sanatlar Derneği üyesi olan Erkan Kösem kendisini, teknoloji ve doğa arasında var olduğunu düşündüğü savaşta, doğanın tarafına daha yakın bir "ara bulucu" olarak tanımlıyor ve bu bağlamdaki çalışmalarına ve doğa ile iletişimine devam ediyor. Bu şekilde izleyiciyi de aynı bağın içine çekmeye çalışıyor.  

Sanatçının manifestosu;

Çağımızın en önemli sorunlarından birisi, insanlığın fiziksel yaşamdan ve doğadan kopuşudur. Bunun en büyük nedeni; bütün yaşamımızı kaplamaya başlayan teknoloji, bilgisayar programları ve özellikle çocukları çok küçük yaşlarında esir alan fiziksel gerçeklikle bağlarını koparan bilgisayar oyunlarıdır.

Fiziksel olarak yaşanmayan birçok olayı ve duyguyu gerçekmiş gibi hissettiren, dolayısıyla insanın fiziksel dünyaya yabancılaşmasına ve gelecekte doğadan tümüyle kopuşuna neden olabilecek tehlikeli bir süreç Tüm yaşam boyu sürecek teknolojik bir pandemi ve filyasyon. Gerçek yaşamda toprağa ve ağaca dokunmadan, rüzgarı hissetmeyip hayvanlarla fiziksel etkileşimde bulunmadan geçecek bir yaşam. 

Kişisel Sergiler: 

2004  ART-niyet, La Maison Art Cafe, Kuşadası/Aydın. 2006

Gez-Göz-Arpacık, Güvercin Ada Kalesi, Kuşadası/Aydın. 2007

SERT ÜNSÜZ, Doktor Selahattin Akçiçek Sanat Merkezi, Konak/İzmir. 2012

STAND-ART, Manisa Belediyesi Lale Sanat Merkezi, Merkez/Manisa. 2016

SIRRA ERME, Eskiiz Tasarım Atölyesi, Alsancak/İzmir. 2017

KARMA, Pasha Remax Sanat Galerisi, Efeler/Aydın.    

Seçilmiş Karma Sergiler: 

2007 Öğretmenler Günü Sergisi, Denizli Belediyesi Sanat Galerisi, Denizli. 2014

Ege Bölgesi Görsel ve Plastik Sanatlar Derneği Açılış Sergisi, Kültürpark Galerisi, İzmir.  2014

EGESDER Açılış Sergisi, İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi Kültürpark Sanat Galerisi,           Alsancak/İzmir. 2014

İzmirli Sanatçılar Sergisi, İstanbul Sanayi Odası, Odakule Sanat Galerisi, Beyoğlu/İstanbul. 2014

Cumhuriyet Sergisi,  İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi Turgut Pura Sanat Galerisi,                  Konak/İzmir. 2015

Taboo Konseptli Karma Sergi, İş Bankası Sanat Galerisi, İzmir. 2016

Küçük İşler-4 Karma Sergi, Eskiiz Art Galeri, Alsancak/İzmir. 2016

Küçük İşler-5 Karma Sergi, Eskiiz Art Galery, Alsancak/İzmir. 2016

Dünya Sanat Günü Sergisi, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, İzmir. 2017

Kirlet-Tüket-Yoket Sergisi, Atatürk Kültür Sanat Ve Kongre Merkezi, Eskişehir. 2017

Dünya Sanat Günü Sergisi, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, İzmir. 2018

Dünya Sanat Günü Sergisi, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, İzmir. 2021

Dünya Sanat Günü Sergisi, 1. Artemisia Sergi Salonu, Bodrum. 2021

İstanbul Antika Ve Sanat Fuarı, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi, İstanbul. 2021

Zamanın İzleri Sergisi, Zülfü Livaneli Kültür Merkezi, Çankaya/Ankara. 2022

Vernice Art Fair, Forli/İtalya. 2022

Küçük İşler-12, Eskiiz Art Galery, Kemeraltı/İzmir. 2021

KemerARTı  Buluşmaları, Eskiiz ART Gallery, Kemeraltı/İzmir, 2022

Küçük İşler-13, Eskiiz Art Gallery, Kemeraltı/İzmir. 2022

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Aralık 2022

İzmir’de Tedavi Gören Çocuklar Unutulmadı


Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde yatarak tedavi gören çocuklar yılbaşı öncesi unutulmadı.

Erken yılbaşı sürprizi’nde Doktor Behçet Uz Çocuk Hastanesi Vakfı Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan  Macera Kulübü yöneticileri ve üyeleri hastanede yatan çocukları gezerek ve hediyeler dağıtarak yeni yıllarını kutladı.


Doktor Behçet Uz Çocuk Hastanesi Vakfı Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan yaptığı açıklamada, “Çocuklarımızı bir nebze de olsa mutlu edebilmek için Macera Kulübü üyeleri her yıl yılbaşına yakın bu ziyareti gerçekleştirmektedirler. Bu sene de Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi kardiyoloji servisi, süt 1 servisi, büyük çocuk servisi, onkoloji ve intaniye servislerini ziyaret ederek yatan hasta çocuklara hediyeler dağıttılar. Duygusal anların yaşandığı ziyarette, çocuklar hediyelerle mutlu oldular. Kendilerine vakfımız adına teşekkürlerimizi sunarız, dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

26 Aralık 2022

Tamer Yıldırım; Çalışan bir emekçiyim


Genç yaşına rağmen başarılı bir şekilde muhtarlık yapan Tamer Yıldırım aynı zamanda ‘Beyler Berber’ isimli berberlik mesleğini, İzmirliler Derneği Yönetim Kurulu üyeliği, İzmir Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, İzmir berberler odası Yönetim Kurulu Üyeliğini de devam ettiriyor.

İlk dönem İzmir’in Konak ilçesine bağlı Konak Mahallesi Muhtarlığını yapan Tamer Yıldırım’ı Muhtarlık makamıyla berberlik mesleğini sürdürdüğü işyerinde ziyaret ettik. 


Çocuk yaşlarda yaz tatillerinde çalışmasının ona çok faydası olduğunu anlatan Tamer Yıldırım ile Konak mahallesini, sorunlarını ve çalışmalarını konuştuk.

1979 Menderes Değirmendere de çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Yıldırım çocuk yaşta ailesinin kendisine çalışmayı aşıladığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

Okulumuz tatile girince pazarlarda su sattım. Daha sonra Kemeraltı’nda nargile bakım işleri yapan eniştemin yanına 9 yaşında okul tatillerinde çalışmaya başladım. Kemeraltı serüvenim o yaşlarda başladı. Erken yaşta Kemeraltı’nda çalışmaya başlamak çarşıyı keşfetmeme neden oldu.


Kemeraltı bana çok şey kattı

Evimi, ailemi, arabamı, dükkanımı her şeyimi kemeraltı verdi bana. Ben de kemeraltına ne katabilirim diye düşündüm. Muhtarlık yapmaya bu düşünceyle karar verdim.

Konak bölgesi oturup yaşayarak ikamet eden bir bölge değil. 12 bine yakın işyeri çalışanları ile birlikte 150 bini buluyor. Ziyaretçileriyle bu sayı çok büyüyor.

Kemeraltı dünyanın en büyük açık AVM’si

Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın tarihi görselliğini kaybetmeden korumak ve aynı zamanda geliştirmenin önemli olduğuna inanıyorum. Aile kültürüne verilen değeri müşterilerimize saygının önemini, turistlere davranışları esnafımız açısından büyük önem taşıdığını esnafımızla konuşuyoruz.

50 yaş üstü herkesin burasıyla ilgili bir anısı vardır

İzmirli için Kemeraltı ilk gördüğü yerlerden biridir. Ailesiyle dışarıda ilk yemek yediği yer veya ilk gezmeye geldiği yerdir. Sünnetliğinden gelinliğine, düğün şekerlerinden meyve ve sebzesine dek yüzlerce ürünün satıldığı, İzmir’e özgü tatların bulunabildiği bir merkez burası. Bizim amacımız bunu devam ettirip gelecek nesillere bu mirası bırakıp devam ettirmesini sağlamak. Bunun içinde bize düşen görev neyse yapıyoruz, yapmayı da devam ettireceğiz. Dünyada ilk olan ve varlığını devam ettiren böylesine büyük ve güzel bir yerin kaybolup gitmesine ne gönlümüz ne de vicdanımız el verir. Görevde olduğumuz müddetçe de bu konuyla alakalı yetkili merciler neresiyse kapılarını aşındırmaya da devam edeceğiz.


Projelerimizi ertelemek zorunda kaldık

İlk dönem muhtarlık dönemimde pandemi oldu, İzmir depremi, sel felaketi yaşadık. Devletin bütün kademeleri, belediyeler bunlara odaklanmak zorunda kaldı. Özellikle pandemi süreci esnafımızı çok olumsuz etkiledi. Muhtar olarak ta bunlarla ilgilenmek zorunda kaldık. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Kemeraltı alt yapı zemin döşemeleri ve aydınlatmaları çalışmalarımız devam ediyor.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

25 Aralık 2022

Havva Dönder; İsteyince başaramayacağınız şey yoktur


23-24 Aralık 2022 tarihleri arasında Alsancak Tren Garı’nda yılbaşı festivali gerçekleştirildi.

Yılbaşı festivali kapsamında hediyelikler, el emeği, 2.el ürünler, lezzetli yemekler sergilendi.

27 yaşında üç yıllık evli Havva Dönder el emeği amigurumi organik bebekleri ve amigurumi anahtarlıkları üretmeye başladığını ve satışa sunduğunu ifade etti. İlk kez yılbaşı festivali’nde stant açtığını söyleyen Dönder şöyle konuştu.

“Bir buçuk yaşında bir oğlum var. Amigurumi örmeye 6-7 ay evvel başladım. Evlenmeden önce çalıştığım için evde oturmaktan sıkıldım.  Bebeğim çok küçük olduğu için çalışma hayatıma ara vermek zorundaydım. Bana hem homeoffice hem de kendi işimin patronu olabileceğim bir iş lazımdı.  Çalışma saatleri bana uygun olmalıydı bebeğimle ilgilendikten sonra arta kalan zamanlarda olmalıydı. El işi yapmaya karar verdim. Halbuki genç kızlığımda elime hiç tığ almamıştım. Yine de elişi denemek istedim. Amigurumi örgülerini çok duyuyordum onu denemek istedim. İlk önce YouTube dan basit modellerin nasıl örüldüğünü izledim. Sık iğne, ters sık iğne, ikili trabzan, yarım trabzan, popcorn bunların yapılışını deftere not aldım. Ucuz ipler alarak deftere baka baka bunları örmeyi denedim. İlk başta tabi zorlandım. Dikişlerim yamuk yumuk olmuştu. Eşimle gülüp geçiyorduk. Sonra elim alıştıkça kaliteli ipler almaya başladım ve daha renkli iplerle üretmeye devam ettim. Farklı farklı tığlar almaya başladım. Eşim bu süreçte çok destek oldu. Ördüklerime şöyle yapsan daha mı iyi olur acaba eline saglık hayatım diye yorumlar katarak kırmadan kendimi ilerletmemde destek oldu. İstediğim malzemeyi hiç itiraz etmeden aldı. Tabi ördükçe elimde ürün birikti. Bunları satışa sunmam lazımdı.  Yoksa ör ör anlamı yok dedim ve bir hafta sonu konak meydanına inerken bu yaptığım ürünleri de götürdüm ve orada satmayı denedim. Satış yapınca bir mutlu oldum. Bir sonraki hafta yine farklı modeller örüp getirdim. Sonra instagram üzerinden sipariş gelmeye başladı tabi sipariş aldıkça mutlu oldum. Daha çok örmek istedim. Bu arada çevreden bırak bu ipleri almayı boşa para veriyorsun bu iplere, nasıl örüyor bunları tığ tutabiliyor mu o diyenler oldu. Hiç aldırış etmeden yoluma devam ettim. Sonra bu etkinlik haberine denk geldim ve eşime katılmak istediğimi söyledim. Eşim gitmez boşuna katılma dese de sonunda tamam katıl dene ve gör dedi. Her zaman ki gibi destek oldu. Bugün buradayız. İyi ki katıldım benim için bir deneyim tecrübe olmuş oldu hem kazanç da oldu.


Tüm ev hanımlarına sesleniyorum. Yeter ki isteyin. TV karşısında vakit öldürmek yerine bir şeyler öğrenerek hem kendinizi geliştirin hem de kazanca dökün o emeğinizi. Sadece isteyin. İsteyince başaramayacağınız şey yoktur” diye konuştu.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

24 Aralık 2022

‘Tek Fiyatlı Dijital Kahve Noktası’ Coffy İzmir’de


Pizza Restoranları A.Ş.’nin 25 yıllık deneyimini arkasına alarak ‘Tek Fiyatlı Kahve Noktası’ konseptiyle 2019 yılında kurulan Coffy; İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya’dan sonra şimdi de 4 şubeyle İzmir’de.

Yüzde 100 yerli bir marka olarak müşteri deneyimini hızlandıran, özelleştiren ve kolaylaştıran teknolojik alt yapısı, uygun fiyatlı yüksek kaliteli ürünleri ve güçlü franchising sistemi ile kısa zamanda hızlı bir büyüme gösteren Coffy 4 şubeyle İzmir’de.  İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya’dan sonra İzmir’de kahve tutkunlarıyla buluşan Coffy, Karşıyaka’da açılan 30’uncu şubesini tüketicilerin hizmetine sundu.

Karşıyaka şubesinin açılışında konuşan DP Eurasia Group CEO’su Aslan Saranga, “Güçlü franchising sistemi ile hızlı bir büyüme gösteren Coffy, kısa sürede 30 şube sayısına ulaştı. İzmir’de başarı göstermenin tüm Türkiye’de başarılı olmak anlamına geldiğine inanıyoruz. Hedefimiz, 2023 sonunda 150 Coffy şubesini daha Türk kahve sektörüne kazandırmak. Coffy’yi Türkiye’nin her iline, her ilçesine, her mahallesine ve dünyanın uzak coğrafyalarına kazandıracağımıza eminiz. Toplumdan aldığını topluma vermek sorumluluğunu üstlenen bir geleneğimiz var. Başlangıçtan beri en önemli motivasyonumuz değer üretimi ve içinde bulunduğumuz toplumla bağ kurmak. Bu kapsamda, gençlerin hayatına artı değer katacak, yaşam kalitelerini artıracak, onların hayattan daha çok keyif almalarını sağlayacak sosyal sorumluluk projeleri geliştirmeye devam edeceğiz.


En önemli motivasyon kaynağımız değer üretimi

Başlangıçtan beri en önemli motivasyonlarının değer üretimi ve toplumla bağ kurmak olduğunun altını çizen DP Eurasia Group CEO’su Aslan Saranga, “Hizmetlerimizi en ideal düzeye ulaştırmak için çalışırken, aynı zamanda sosyal sorumlulukları sahiplenmeyi işimizin bir parçası olarak gördük. Paylaşmak ve mutlu anları çoğaltmak için çabaladık. Sağlığa, ihtiyaç sahibi insanlara, mahalle kültürünü yaşatmaya, mahallede mahalleliyle olmaya nasıl özen gösterdiysek sanata da eğitime de spora da aynı yaklaşımla destek verdik.  En büyük önceliklerimiz arasında kuşkusuz ki gençler yer alıyor. Gençlerin hayatına artı değer katacak, yaşam kalitelerini artıracak, onların hayattan daha çok keyif almalarını sağlayacak projeler geliştirmek bizler için büyük önem taşıyor. Bu konudaki çalışmalarımızın tüm hızıyla sürdüğünü ayrıca belirtmek istiyorum” dedi.

“Türk kahve kültürünün geleceğini şekillendirmek üzere yola çıktık”

Yaratıcı, aktif ve yeniliklere açık bir ekiple kısa sürede 5 ilde hizmet vermeye başladıklarını belirten DP Eurasia Group CEO’su Aslan Saranga “Güçlü franchising sistemi ile kısa zamanda hızlı bir büyüme gösteren Coffy, bugün 30 şubeye ulaşmış durumda. Hedefimiz, 2023 sonunda 150 Coffy şubesini daha Türk kahve sektörüne kazandırmak. Daha da hızla bir büyüme istikrarı yakalamayı hedefliyoruz. İzmir’de başarı göstermenin tüm Türkiye’de başarılı olmak anlamına geldiğine inanıyoruz. Türk kahve kültürünün geleceğini şekillendirirken, çok da uzak olmayan bir gelecekte Coffy’yi Türkiye’nin her iline, her ilçesine, her mahallesine ve dünyanın uzak coğrafyalarına kazandıracağımıza eminiz”.

Sektöre yepyeni bir alan açıyor

Coffy’nin bir Food-Tech şirketi olan Pizza Restoranları AŞ’nin bir markası olduğuna dikkat çeken Saranga, “Arkasına büyük bir deneyimi alan Coffy, sektöre yepyeni bir alan açıyor. Yatırımcılarımız, tamamen yerli bir yatırım yaparak satın alma hacmi ile bayisine her zaman en iyi maliyetleri sağlayan ve globalleşme vizyonu olan bir sistemin parçası oluyorlar. Sektörde benzeri olmayan bu marka konsepti ve dükkan tasarım desteğiyle, 36 ay gibi kısa bir süreci kapsayan ‘payback’ planıyla ve son derece düşük maliyetle avantajlı bir yatırım fırsatı sunuyoruz. Her 10 kişiden 1’inin günde 5 fincandan fazla kahve tükettiğini söyleyen Aslan Saranga, “Yaptığımız analizlere göre %33’lük bir kesim pandemi öncesinde kahve tüketmiyorken pandemiyle birlikte tüketime başladı. Kahve, hali hazırda büyüme trendini devam ettiren bir pazar.  2025’te pazarın 2021’e göre %53 daha büyük olması öngörülüyor. Ülkemizde de sektörün önü son derece açık. Tüketicilerimizi farklı kahve zincirlerinde içilebilecek 1 kahve fiyatına Coffy'de tam 3 kahve deneyimine davet ediyoruz” diye konuştu.


Kaliteli kahveye ulaşabilmek herkesin hakkı

Ustalıkla harmanlayıp özenle hazırlanan Kolombiya ve Etiyopya menşeli kahve çeşitlerini tek fiyata sunarak kaliteli kahve deneyimini ulaşılabilir hale getiren Coffy; Türkiye’nin ilk lokal ve tek fiyat sistemi ile çalışan dijital kahve markası. Uluslararası pazarda yaklaşık 1,000 şubelik deneyimi bulunan DP Eurasia Group’un projesi olan Coffy, ‘Bizim Kahvemiz Ucuz Değil, Onlar Pahalı’ sloganının arkasında durarak fiyat artışlarına rağmen ulaşılabilirliğini koruyor ve rekabette farklı bir kulvar yaratıyor. Coffy’nin kahve çeşitlerinin yanı sıra tatlılar, sandviçler, çörekler ve poğaçalardan oluşan leziz ve uygun fiyatlı menüsü ise ara öğünlerin vazgeçilmezi oluyor. 

Başlangıçtan beri en önemli motivasyonlarının değer üretimi ve toplumla bağ kurmak olduğunun altını çizen DP Eurasia Group CEO’su Aslan Saranga, “Hizmetlerimizi en ideal düzeye ulaştırmak için çalışırken, aynı zamanda sosyal sorumlulukları sahiplenmeyi işimizin bir parçası olarak gördük.

Türk kahve sektörüne yepyeni bir model kazandırıyor

‘Tek Fiyatlı Kahve Noktası’ konseptiyle Türk kahve kültürünün geleceğini şekillendirmek üzere yola çıkan marka, sektörde benzeri bulunmayan konseptiyle büyümeye devam ediyor. Satın alma hacmi sayesinde bayisine her zaman en iyi fırsatları sunan güçlü franchising sistemi ile kısa sürede büyüyen Coffy, İzmir Karşıyaka şubesiyle birlikte şube sayısını toplamda 30’a çıkarmış oldu. 

Türkiye'nin en saygın ve bilinir tedarikçileri ile çalışarak şubelerine yüksek standartlardaki hammadde ve malzemeleri sağlayan, ürün çeşitliliğini sürekli artıran ve teknolojisiyle fark yaratan Coffy; kahve pazarındaki tüketicinin fiyat/performans, tek fiyat ve dijitalleşme yönünde gelişen ortak taleplerini bütünüyle karşılıyor.

Türk kahve sektörünün en önemli oyuncularından biri olmayı hedefleyen Coffy, Google Play ya da Apple Store’dan indirilen ‘Coffy App’ uygulamasıyla; hızlı, vakit kazandıran, kahve sırasında beklemeye son veren ‘Beklemeden Gel Al’ özelliğiyle öne çıkıyor. Uygulama, ‘Sipariş Takip Ekranları’yla da tüketicilerin sipariş konforunu artırıyor, ifadelerine yer verildi.


Coffy hakkında

Pizza Restoranları A.Ş. çatısı altında ilk şubesini Ekim 2019’da İstanbul Kadıköy’de açan Coffy; “Tek Fiyatlı Kahve Noktası” konseptiyle Türk kahve kültürünün geleceğini şekillendirmek üzere yola çıktı. Yaratıcı, aktif ve yeniliklere açık ekibi, sektörde benzeri bulunmayan konsepti ve yatırımcılara sunduğu güçlü franchising sistemi ile kısa zamanda büyüme adımları attı. Marka, Mühürdar Caddesi - Kadıköy, Bağdat Caddesi – Caddebostan, Bahariye Caddesi- Kadıköy, General Asım Gündüz Caddesi - Kadıköy, Barbaros Bulvarı – Beşiktaş, Büyükdere Caddesi – Maslak, Sabancı Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi, Bahçelievler – Ankara, Cebeci- Ankara, Kızılay - Ankara, Atatürk Bulvar-Bursa, İstanbul Bahçelievler - Ömür AVM, Kültür Mahallesi- Antalya, Ebuziya Caddesi - Bakırköy, Gülbahçe Mahallesi – Mecidiyeköy,  Etimesgut- Ankara, Atatürk Caddesi Maltepe, Erol Kaya Caddesi – Hilltown AVM, Pendik Küçükyalı ve Halitağa Caddesi – Kadıköy – İzmir, Karşıyaka, Alsancak, Buca, Bornova olmak üzere toplamda 30 şubesiyle faaliyetlerini sürdürüyor. 2022 yılı itibariyle operasyonlarını İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya ve İzmir olmak üzere beş farklı şehre yayan Coffy, Türk kahve sektörünün en önemli oyuncularından biri olmayı hedefliyor.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

23 Aralık 2022

İzmir Basını Geleneksel Yılbaşı Buluşmasında Bir Araya Geldi


İzmirli gazeteciler, İGC’nin geleneksel yılbaşı buluşmasında bir araya geldi.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) ev sahipliğinde Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen geleneksel yılbaşı buluşmasına, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu ve İGC Önceki Dönem Başkanı Misket Dikmen de katıldı.

Aydınlık bir 2023 olsun

Gecenin açılış konuşmasını yapan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Çok ama çok zor yıllar geçirdik. Dünya son yıllarda çok üzüldü. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin maalesef yaşadığımız acılar farklılaşıyor ama bitmiyor. Özellikle savaşlarla çok canımız yandı. Çok şehit verdik, çok insan kaybettik ve istiyoruz ki artık dünya daha aydınlık olsun. Biz kendi mesleğimizden bakarsak; medya bağımsızlığı demek her şeyden önce insan onuru demek. Bunun mücadelesini veriyoruz. İşi doğru olanın yükü ağır olur. Hasan Tahsin’in memleketindeyiz ve gerçekten de bağımsız gazetecilik için sonuna kadar mücadeleye kararlıyız. Tek ihtiyacımız olan dayanışmadır” sözlerini kaydetti. İGC Başkanı Dilek Gappi, “Aydınlık bir 2023 olsun” diyerek yeni yıl temennisini dile getirdi.


Sizlere Minnettarız

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu ise İzBB Başkanı Tunç Soyer’in selamlarını ileterek konuşmasına başladı. Özuslu, “Bugünün bir önemi daha var. Menemen’de yaşanan Kubilay hadisesinin 92’ci yılı. Yani aslında sizler de tıpkı Mustafa Kubilay gibi bugün; cumhuriyetin, demokrasinin, halkın haber alma hakkının, hakkıyla yerine gelmesi için canınızla başınızla çalışarak, emeğinizi koyarak, cesaretinizle; gerçekten de basın emekçisi olmanın hakkını veriyorsunuz. Bu açıdan sizlere ancak minnettarlığımızı sunabiliriz” sözlerini kaydetti.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

22 Aralık 2022

Sanatçı imzalı hediye seçenekleri


Arya Kamalı Kültür ve Sanat Merkezi’nin düzenlediği “Yeni Yıl Tasarım Pazarı” 21 Aralık’ta başladı.

“Yeni Yıl Tasarım Pazarı”na birçok sanatçı ürettikleri eserleriyle katıldı. Arya Kamalı Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Yeni Yıl Tasarım Pazarı”na katılan İzmir’li Ressam Ayşe Resa Irmak’ın tabloları ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördü.


Sanatçı Yeni Yıl Tasarım Pazarı hakkında şu ifadelere yer verdi;

Arya Kamalı Kültür ve Sanat Merkezindeki tasarım pazarı kermesine 40 adet tablom ile katıldım. Tablolarım özgün çalışmalarımdır. Tuval üzerine yağlıboya çiçek desenleri, akrilik, özel dolgu boyaları, altın, gümüş,bakır yaprak varaklarla süslenmiş, alt yapıda özgün desenlerim, bazılarının üzerinde seramik biblolar, geri dönüşüm oyuncaklar vardır. Kermesimiz 30 Aralık 2022 tarihi akşamına kadar ziyaret edilebilir. Her bütçeye uygun yılbaşı hediyelerinizi seçmek için tüm sanatseverleri bekliyoruz.


2023 yılının hepimize güzel pozitif enerjiler, sağlık, mutluluk, huzur, barış getirmesini diliyorum, diye konuştu.

Sevdiklerinize farklı hediyeler almak isterseniz sanatçı imzalı hediye seçenekleri için “Yeni Yıl Tasarım Pazarı” ziyaretçilerini bekliyor.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

21 Aralık 2022

EGİAD’dan Coşkulu Yeni Yıl Kutlaması


EGİAD’ın aktif ve fahri üyeleri ile basın mensuplarının bir araya geldiği EGİAD Yeni Yıl Kutlaması EGİAD Sosyal Kültürel Etkinlikler Merkezi- Tarihi Portekiz Sinagogu ESKEM’de gerçekleşti.

Etkinlikte derneğin kurumsal hafızasını temsil eden fahri üyelerle, derneğe dinamizmi taşıyan aktif üyeler de biraraya gelmiş oldu.


Etkinliğin açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, bu sene pandemiyi geride bırakmış olmanın etkisiyle yüzyüze faaliyetlere önem verdiklerini belirterek, üyelerin birbiriyle kaynaşması, ortak iş yapma kültürünün geliştirilmesi ve iş insanına dokunan çalışmalar yürütmeye önem verdiklerini kaydetti.  2022’de 70 yeni üyenin EGİAD ailesine katıldığını ve bunun 32 yıllık EGİAD geçmişindeki en yüksek katılım sayısı olduğunu vurgulayan Yelkenbiçer, yeni üyelerin entegrasyonu için farklı etkinlikler düzenlediklerini fakat yılbaşı etkinliğinin ayrıca bu amaca da hizmet ettiğini vurguladı. 2022 yılının EGİAD açısından dolu dolu geçtiğini vurgulayan EGİAD Başkanı Yelkenbiçer, “İş dünyası olarak 2023 yılının tüm insanlığa ve ülkemize barış, sağlık, huzur, kazanç ve mutluluk getirmesi dileğiyle herkesin yeni yılını kutluyorum” dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

20 Aralık 2022

Güzel insanların buluştuğu Kestane Kafe


İzmir’in Selçuk ilçesi’ne bağlı Belevi Mahallesi (köy) meydanında Belevi’ye yakışan güler yüzlü insanların bulunduğu güzel bir köy kahvesine konuk oldum.

Huzurlu ortamıyla İzmir’den, civar köylerde yaşayanların geldiği ayrıca köy güzergâhından geçen dağcılık kulübü sporcuların, bisikletçilerin mola verdiği Belevi merkezde bulunan “Kestane Kafe” turistlerin uğrak noktalarından.

Kahvehanenin ikinci kuşak işletmecisi Mehmet Şengül Belevi’yi seviyorum. Küçük bir köyüz ama sevimli bir yerde yaşıyorum. Büyükşehirlerde yaşayamam. Alışık değilim diyerek sözlerine şöyle devam etti.


Dayım benden önce kahvenin işletmecisiydi. Ben 17 yaşında ona yardım ederek başladım. Köyümüzdekiler geçmişte kestanenin kahvede buluşalım, derlerdi. Bu yüzden ben de ismini değiştirmedim. Belevi’de Kestane kahvehanesini herkes bilir. Yaklaşık 25 senedir buradayız. Böyle başladık böyle gitsin.

Belevi’den Şirince yolu geçmeli

Ben Belevi’de doğmadım fakat burada büyüdüm. İZBAN ve ESHOT otobüsleri ile İzmir’e ulaşım kolaylaştı. Şirince için de bir yol gerekiyor. Buradaki esnaflar için Şirince yolu önemli. Pazar günleri dağcılık kulüpleri sabah kahvaltılarını bizim kahvehanelerde yapıyor. 1 saat bizde vakit geçirmeleri bize canlılık getiriyor. İzmir’den ziyaretçilerimiz oluyor. Fakat Belevi’den Şirince yolu tüm esnaf arkadaşlarımız ve bizim için önemli olacaktır diye düşünüyorum. Ben 17 yaşında bu işe başladım şimdi 38 yaşındayım. Belevi aynı. Hala bir fırınımız bile yok. Ekmek bakkallara Selçuk fırınlarından geliyor. Gelen ziyaretçilerimiz gevrek, poğaça, börek gibi yiyeceklerini alıp burada çay söyleyip vakit geçiriyor. Belevi’de bir fırın olsa buradan alışveriş yapsalar, sıcacık böreklerini, çay servisimizle içseler daha iyi olmaz mı?

Atatürk gençliğiyiz

Kestane Kafe’de Atatürk fotoğrafları ziyaretçilerimizin dikkatini çekiyor ve beğeniliyor. Keşke daha büyük bir işletmemiz olsa daha çok Atatürk fotoğraflarını paylaşsam.


Biz de Kestane Kafe’nin müdavimleri arasına eklenenlerden olarak Mehmet Şengül ile vedalaştık. En kısa zamanda yolumuzu Kestane Kafe’ye düşüreceğiz. Güleryüzlü hizmetleri için Mehmet Şengül’e ve Belevi halkına teşekkür ederiz.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

16 Aralık 2022

İyi Tarım Uygulamalarına 100 mandalina üreticisi daha katıldı


İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği iş birliğinde yürütülen Seferihisar, Menderes ve Selçuk ilçelerinde 100 üreticiyi kapsayan “Üretimden İhracata İyi Tarım Uygulamaları” projesinin kapanış toplantısı Seferihisar’da gerçekleştirildi. 

Menderes, Seferihisar ve Selçuk’ta 100 mandarin üreticisinde, 4 bin 315 dekar alanda 17 bin 260 ton ürün için İyi Tarım Sertifikasyon süreci gerçekleştirildi.

Üretim yapan çiftçilerimizin sayısı her yıl artarak devam edecek

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Üreticilerimiz de bölgemiz için bu kadar değerli bir ürünü kalıntısız bir şekilde üretmek için çok büyük bir özveri ile çalıştıklarının farkındayız. Biz de bu gayreti görünce hem Tarım İl Müdürlüğümüz hem de Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğimiz olarak katkıda bulunmak için çalışıyoruz. Bu üreticilerimize biyoteknik mücadeleleri için tuzak desteğinde bulunduk. Umuyorum bu 100 değerli üreticimiz diğer üreticilerimiz için de önemli birer örnek teşkil edecekler ve İyi Tarım Uygulamaları ile üretim yapan çiftçilerimizin sayısı her yıl artarak devam edecek.” dedi.

Uçak, “2021 yılında Türkiye genelinde taze meyve sebzeler arasında en fazla ihracatı yapılan ürün mandalina oldu. 930 bin ton ve 453 milyon dolarlık mandalina ihracatı gerçekleşti. Bu yıl da 11 aylık dönemde 623 bin ton ve 363 milyon dolar ihracata ulaştık, yıl sonunda sizlerin de destekleriyle mandalinayı yine ihracat şampiyonu yapacağız inşallah. Mandalinada dünyada da 1.6 milyon tonluk üretim ile Çin ve İspanya’nın ardından 3.sırada yer alıyoruz. Üretimimizin yüzde 60’a yakını ihracata gidiyor. Ülkemiz açısından bu denli önemli bir ürünün bölgemizde üretiliyor olması da hepimiz için gurur verici.” diye konuştu.

Mandalina rekoltesi yüzde 100’ün üzerinde arttı

Bu sezon Ege Bölgesinde mandalina rekoltesinde yüzde 100’ün üzerinde artış olduğunu anlatan Hayrettin Uçak şöyle devam etti:


“İzmir’de bu sezon 175 bin ton narenciye üretimi bekliyoruz. Hem üreticilerimiz hem ihracatçılarımız adına verimli bir sezon geçirdiğimizi söyleyebilirim. Gerçekten hem sofralık tüketimi hem de endüstriye kazandırılan diğer ürünler ile mandalina Seferihisar, Menderes, Selçuk ilçelerimizi için çok önemli bir ürün. Sanayide kullanımı da gitgide çeşitleniyor. Tazesinin yanında, cipsi, reçeli, meyve suyu, kolonyası, lokumu ile bölgemize önemli katma değer sağlıyor.”

Mandalina kayıpları ile ilgili Ege Üniversitesi ile proje

Uçak, “Şu anda mandalina kayıpları ile ilgili de Ege Üniversitesi ile bir proje gerçekleştiriyoruz. Bu proje ile de kayıpların kaynağını belirleyip azaltmak için çalışmalar yapacağız. “Üretimden İhracata İyi Tarım Uygulamaları” projesinde uyum içinde çalışmalar gerçekleştiren Tarım ve Orman Bakanlığımız temsilcilerine ve projemizde yer alan üreticilerimize teşekkür ediyorum. Bu güzel iş birliği önümüzdeki yıllarda da devam edecek ve güzel çalışmaları sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.” dedi.

A’dan Z’ye kontrollü üretim yaptık

İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, “İzmir, 750 bin tona yakın meyve üretimiyle 150’den fazla bitki çeşitliliğiyle Türkiye tarımının lokomotifidir. Tarımda ülkemizin en aktör baş illerinden biridir. İzmir’de sektörlerin üzerine kurulduğu sektör tarımdır. Tarım medeniyetin başladığı noktadır. İzmir tarımda Türkiye’nin ilk üç ili içerisinde. Küresel sıcaklığın getirmiş olduğu iklim olumsuzluklarından İzmir etkilenmedi. İzmir’de bütün ürünlerimizde rekolte artışı yaşadık. Üretiyoruz ancak güvenilir gıda üretmek gibi apayrı bir sorumluluğumuz var. İyi Tarım Uygulamaları projemizin yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Projemiz yüzde 60 Bakanlığımız yüzde 40 Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğimizce desteklendi. Koruyucu kıyafetten maskelere su analizinden toprak analizine kadar A’dan Z’ye kontrollü üretim yaptık. Tarımda kimyasaldan çıkıp biyoteknik üretim, İyi Tarım, organik tarıma geçmeliyiz, sayımızı artırmalıyız.” dedi.


Geleceğimize nitelikli bir tarımsal kalkınma modeli bırakacağız

Seferihisar Kaymakamı Mehmet Şerif Olcaş ise “Çevreye dost tarımsal kalkınmayı, birim alandan daha fazla verim almayı amaçlayan “Üretimden İhracata İyi Tarım Uygulamaları” projesinin bütün paydaşlarını kutluyorum. Böylelikle geleceğimize nitelikli bir tarımsal kalkınma modeli bırakacağız.” dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

 

 

 

 

14 Aralık 2022

Konak Roman Çalıştayı başladı


Konak Roman Çalıştayı’na ev sahipliği yapan Başkan Batur, “Çalıştayımızın yapıldığı iki gün boyunca, artık bizler susacağız, Roman kardeşlerim konuşacak. Bundan sonra da Roman kardeşlerimizle birlikte adım atmaya, yol yürümeye ve Roman dostu kardeşiniz olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu da Roman toplumunun sorunlarının dile getirilmesinde, düzenlenen çalıştayın büyük önemi olduğunu vurguladı ve “Abdül Batur Başkanım Türkiye’de ilk defa bir Roman Kültür Merkezi açtı, mahallemizin dibinde bir Yaşam Köyü açtı. Şu an inanın 2016’dan bu yana hükümetin bu kadar bütçeyle yapamadığını Abdül Batur Başkanım Konak’ta yaptı. Kendisini gerçekten kutluyorum” dedi.

 Konak Belediyesi’nin, Roman Eylem Planı kapsamında Roman dernekleriyle birlikte düzenlediği Konak Roman Çalıştayı başladı. İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen çalıştaya ev sahibi Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile birlikte CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta,  Konak İlçe Emniyet Müdürü Özgür Arslan, CHP İzmir İl Yöneticileri ve CHP Konak İlçe Başkanı Akın Küçükoğullarından,  Saadet Partisi İzmir İl Başkanı Mustafa Erduran, Gelecek Partisini temsilen Ayhan Büyükbostancı (Balık Ayhan), DP Konak İlçe Başkanı Ziya Bedir, Saadet Partisi Konak İlçe Başkanı Rıfat Yıldırım ve siyasi partilerin temsilcileri, Konak Kaymakamlığı’na bağlı kamu kurumlarının müdür ve temsilcileri, Roman sivil toplum kuruluşları başkan ve temsilcileri, DİSK, Genel-iş, Tüm Yerel-Sen ve Türk-İş temsilcileri, İzmir Gazeteciler Cemiyeti temsilcileri, Konak Belediyesi meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve yurtdışından gelen konuklar katıldı.

En büyük emek Roman kardeşlerimizin

Çalıştay’ın açılış konuşmasını gerçekleştiren Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Roman Eylem Planı çerçevesinde çalışmalar yürüttüklerini ve Konak’ta göreve başladıkları günden bu yana Roman mahallelerinde hizmete açtıkları merkez ve kreşlerle Roman vatandaşların her zaman yanlarında yer aldıklarını belirtti. Başkan Batur, çalıştay da emeği geçenlere teşekkürlerini iletti ve şunları söyledi:

“Konak Belediyesi olarak, en fazla Roman nüfusunun bulunduğu bir ilçenin belediye başkanı olarak, göreve başladığımız 2019 yılından bu yana, Roman kardeşlerimizin problemlerinin çözülmesi, sıkıntılarının aşılması, onların belli bir çatı altında birleştirilmesi, Roman sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesi için çalışmalarımızı yürüttük. Roman Eylem Planına uygun olarak mahallemizde yaptığımız Roman Kültür Merkezi, Gençlik Destek Merkezi ve kreşlerimizle, özellikle o bölgedeki kadınlarımızın ve çocuklarımızın en büyük sıkıntısı olan eğitime yönelik çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Roman kardeşlerimizin problemleri büyük. Problemlerin zaman içinde çözülmesi mümkün, ama bu problemlerin gerçek Roman dernekleri ve sivil toplum örgütleriyle, yurtdışındaki güzel örneklerin ülkemizde de uygulanabilmesi noktasında bu çalıştayı düzenledik. Bu çalıştayda Konak Belediyesi’nin emeği vardır ama en fazla emek Roman derneklerimizin temsilcileri ve değerli muhtarlarımızındır. Hepsine bir kez daha teşekkür ediyorum.”

Çalıştay’da yol haritası oluşacak

Çalıştay’dan çıkacak raporun önemli bir izleme raporu ve yol haritası oluşturacağının altını çizen Başkan Batur, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’de ilk kez, belediye ve Roman dernekleriyle bir protokol yaptık. Bundan sonrasının yol haritasının çizilmesi için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.  Bugün önemli konuklarımız var. Roman Eylem Planımızın belli noktalarının üzerinde durulmasında çok değerli katkıları olacak. Bu çalıştay’dan çıkacak sonuçlar çok önemli. Çalıştay raporu, bundan sonra bir izleme raporuna dönüşmesi, gelecek Roman Eylem Planlarının da yol haritası olmasında çok önemli katkılar sağlayacak. Bütün gayretlerimiz ve hedefimiz özellikle eğitim, istihdam, sağlık, sosyal yaşam ve kentsel dönüşümde Roman kardeşlerimizin de eşit yurttaşlıktan faydalanabilmesi, eşitliği sağlamak ve onların sıkıntılarını kamuoyuna yansıtabilmek.”

“Biz susacağız, Roman kardeşlerimiz konuşacak”

 Çalıştayın yapıldığı iki gün boyunca Roman vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının problemlerini, isteklerini masaya yatırtacaklarını ifade eden Başkan Batur, “Çalıştayımızın yapıldığı bugün ve yarın,  iki gün boyunca, artık bizler susacağız, Roman kardeşlerim konuşacak. Roman kardeşlerimiz problemlerini ortaya getirecek ve onların bu problemlerini ortadan kaldırmaktaki çözüm önerileri konuşulacak” dedi.

“Roman dostu belediye başkanı olmaktan onur duyuyorum”

111 mahalleye sahip Konak’ın 27 mahallesinde yaklaşık 70 bine yakın Roman vatandaşın yaşadığını hatırlatan Başkan Batur, Türkiye’de en fazla Roman vatandaşın yaşadığı ilçe olduklarını dile getirdi. Avrupa Konseyi tarafından En Roman Dostu Belediye seçildiklerini ve bununla gurur duyduklarını vurgulayan Başkan Batur, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bundan sonra da Roman kardeşlerimizle birlikte adım atmaya, yol yürümeye ve Roman dostu bir kardeşiniz olmaya devam edeceğiz. Roman kardeşlerimiz bizim canımız, ciğerimiz. Konak Belediyesi bu şekilde bakıyor ve her zaman öyle bakacak. Bu toplumun en önemli bireylerindensiniz. Sizi her koşulda eşit birey olarak görüyoruz. Beraber yol yürümeye hazır bir kardeşiniz, ağabeyiniz, dostunuz olduğunu unutmayın. Roman dostu bir belediye başkanı olmaktan her zaman onur duyuyorum.”

En barışçıl toplumuz

Türkiye’nin ilk Roman kökenli milletvekili, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu’da çalıştay açılışında Roman toplumunun sorunlarının sustukça büyüdüğünü, büyüdükçe kabına sığmadığını bu nedenle düzenlenen çalıştayın çok önemli olduğunu dile getirdi ve “Sorunlarımızı konuşarak halletmemiz gerekiyor ama bugüne kadar maalesef yeterince konuşamadık, yeterince bir araya gelemedik. Ve Romanlarımızın sorunları da çuvallara sığmaz oldu, depolara dolmaz oldu, sığdıramadık. Kendi dertlerimizi hep içimizde yaşadık. Büyüttük büyüttük, o dertler patladı ve toplumu, şehrimizi, Türkiye’mizi etkilemeye başladı. Değerlerimizin önemini kimse kavrayamadı. Dünyanın en değerli müzisyenlerini yetiştiren toplumuz. Dünyanın sanata en yatkın toplumuyuz. En hoşgörülü ve belki de dünyada savaşa katılmayan tek toplumuz, en barışçıl toplumuz. Doğaya en yakın toplumuz. Ama bu değerlerimizi maalesef yaşantımıza, dünyaya aktaramadık” diye konuştu.

Purçu’dan Batur’a teşekkür

Roman kültürünün ve müziğinin evrenselliğini anlatan Purçu, düzenlenen çalıştay nedeniyle Başkan Batur’a teşekkürlerini şu sözlerle iletti:

“Sayın Belediye Başkanıma çok teşekkür ederim, hem de çok teşekkür ederim; çünkü bizim bu toplantılara ihtiyacımız var. Sizi sevmek, kucaklamak istiyoruz.

Sadece Roman müziği değil, her türlü müziği çalıyoruz. İspanya’ya gidin, Çigan müziğinin, İspanyol dansının en büyük temsilcileri Romanlar. Rusya’ya gidin, Rusya’da tüm tiyatrolar Romanların; Romanlar besteliyor, sahneliyor. Bu değerleri kullanıyorlar ama biz kullanamadık. Tepecik’te, Gürçeşme’de, Çimentepe’de, Ege Mahallesi’nde, Hilal’de dünyaca ünlü müzisyenlerimiz var. Uçağa biniyor Almanya’ya gidiyorlar senfoni orkestralarına, İtalya’ya gidiyorlar ama biz burada onları öldürüyoruz. Değerli başkanıma teşekkür ediyorum. Biz bugün sizi Beethoven’ın müzikleriyle karşıladık başkanım sayesinde; bu toplantıyı yapmasak belki göremeyeceksiniz.”

“Batur Başkanımı kutluyorum”

Purçu, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un Roman mahallelerinde gerçekleştirdiği çalışmaların, açılan merkez ve eğitim alanlarının önemine vurgu yaparak konuşmasını şöyle bitirdi:

“Cumhuriyet Halk Partisi olarak Roman Eylem Planı hazırladık. Hükümetin zaten bir Roman Eylem Planı var ama bu plana baktığınızda, 2016 Nisan ayında hazırlanmış, saniye saniye takip ediyorum ama sahada bir şey göremiyoruz. Belediyemizin imkanları kısıtlı olmasına rağmen, soruşturma geçirmemize rağmen bu toplantıları yapıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu toplantıları yapıyoruz. Kıymetli başkanımız Konak’ta her şeyi yapıyor. Belki de Türkiye’de ilk defa bir kültür merkezi açtı Abdül Batur Başkanım, mahallemizin dibinde bir Yaşam Köyü açtı. Roman çocuklarımızın en büyük sıkıntısı eğitim; orada başkanım kreşler açtı, gittik beraber açtık ve Roman çocukları oraya gidiyor, eğitim alıyor. Şu an inanın 2016’dan bu yana hükümetin bu kadar bütçeyle yapamadığını Abdül Batur Başkanım Konak’ta yaptı. Kendisini gerçekten kutluyorum” dedi.

Roman Vatandaşların Temel Sorunları ele alındı

 Açılış konuşmalarının ardından Konak Roman Çalıştayı’nın ilk oturumu gerçekleşti. “Roman Vatandaşların Temel Sorunları” ele alındığı ilk oturumun konuşmacıları CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, Dilbilimci Prof. Dr. Hristo Kyuchkov, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Sosyal Politikalardan Sorumlu Sektör Yöneticisi Mehmet Caner Demir, Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus ve İzmir Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Abdullah Cıstır oldu. Oturumun moderatörlüğünü ise Avrupa Konseyi ROMACTED Proje Yetkilisi Defne Açar üstlendi.


İki gün sürecek çalıştayın programı ise şöyle:

1.Oturum: Roman Vatandaşların Temel Sorunları

Eğitim, İstihdam, Popülasyon Sorunları, Kültürel ve Yaşam Faktörleri (Dil, Tarih, Yaşam Tarzı, Spor), Madde Bağımlılığı, Yoksulluk, Ayrımcılık, Politikalar

Konuşmacılar: Özcan Purçu CHP İzmir Milletvekili, Prof. Dr. Hristo Kyuchkov, Mehmet Caner Demir

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Sosyal Politikalardan Sorumlu Sektör Yöneticisi

Elmas Arus – Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı, Abdullah Cıstır – İzmir Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı

2.Oturum: Sorunlara Yönelik Uluslararası İyi Uygulama Örnekleri

Konuşmacılar: Cristina Marian - Roman Girişimcilik İnisiyatifi Ortaklık ve Görünürlük Direktörü, Sevdija Demirova Abdulova - Makedonya Cumhurbaşkanı Danışmanı, Shagir Hasantari - Arnavutluk Aktif Roman Örgütü Başkanı, Raul Perez Gonzalez – Çingene Sekretaryası Vakfı Projeler Koordinatörü, Defne Açar – Avrupa Konseyi ROMACTED Proje Yetkilisi

3.Oturum Sorunlara Yönelik Ulusal Düzeyde İyi Uygulama Örnekleri

Konuşmacılar: Doç. Dr. Nurşen Gürboğa – Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Ayhan Küçükboyacı – Sanatçı, Ali Yangır – Konak Belediyesi Meclis Üyesi, Evlatlarımızı Kötü Alışkanlıklardan Koruma Derneği Başkanı, Emin Karameşe – Roman Gençlik Derneği Başkanı, Tolga Küleş – İzmir Kent Derin Yoksulluk Ağı Derneği Başkanı

2.Gün

Atölye Çalışmaları:

İstihdam, Eğitim, Kültürel Faktörler

Türk Tarihçi, Akademisyen ve Yazar İlber Ortaylı’nın Konuşmaları, Çalıştay Sonuç Raporunun Okunması, Kapanış Konuşmaları.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

13 Aralık 2022

‘Ardıç'ın Gizemi’ Heykel Sergisi Açıldı


Sanatçı Fikret Doğan'ın "Ardıç'ın Gizemi Heykel Sergisi" 13 Aralık Salı günü saat 17.00'de Türkan Saylan Kültür Merkezi Sanat Galerisinde sanatseverlerle buluştu.

Sergi açılışına; İzmir Eski Milletvekili Musa Çam, İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Cenap Börühan, İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ulvi Puğ, Konak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Abdullah Tunalı, Bergama Eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, sanatçının ailesi, yakın dostları ve sanatseverler katıldı.

13-27 Aralık tarihlerinde Alsancak’ta bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde ziyarete açık olacak sergi ile ilgili Sanatçı şu açıklamalarda bulundu;


"Mordoğan Ardıç sahilindeki denizin dalgaları ile sürüklenmiş ardıç ağacı köklerinden ve dallarından oluşturan, meşhur Ardıç ağacının kültürümüzdeki yerini hatırlamak, kaynaklarımızın verimli kullanımını sağlayarak geri dönüşüm bilincinin yaygınlaştırılmasını anlatmak istedim. Eserlerimi oluşturan Ardıç, servigiller ailesinden iğne yapraklı ağaç ve çalı formundaki bir bitkidir. Zor koşullarda yaşamanın ve direncin sembolüdür.

Üremesi başka bir türe bağlıdır: Ardıç tohumları yere dökülür ancak bu tohumlar bir ardıç kuşu tarafından yenmedikçe çimlenme gerçekleşmez. Ardıç kuşunun sindirim sisteminde ardıç ağacının tohumlarının kabukları açılır. Ardıç kuşu dışkısı ile birlikte toprağa karışan tohumlar kolayca çimlenir.

Eski Türkler'de ardıç adını taşıyan birçok kutsal yer bulunur; ardıçlı mezarlar tanrısal, ardıç ağacı kutsal ve şifalı sayılırdı. Kurumuş dalları tütsü olarak kullanılırdı.


Sergimizde yer alan heykeller Mordoğan Ardıç sahillerine deniz dalgaları ile sürüklenmiş çoğunlukla ardıç ağacı köklerinden üretildi. Ardıç ağacının kültürümüzdeki yerini hatırlamak, doğaya saygı ve kaynakların verimli kullanımı, geri dönüşüm bilincinin yaygınlaştırılması amaçlarına katkı sağlaması düşünülerek İzmirlilerin beğenisine sunduk, diye konuştu.

Sergi geçtiğimiz Ağustos ayında ilk kez Karaburun Ardıç Plajı’nda, Ardıç ağaçlarının gölgesinde sergilenmişti.

Fikret Doğan kimdir?

1953 yılında Malatya'da doğan Fikret Doğan; Akçadağ İlköğretmen Okulu'nda okudu. Mersin İlköğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümünü bitirdikten sonra 9 Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Beden Eğitimi ve Spor Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı.

Malatya Turan Emeksiz Lisesi'nde Okul Müdürü olarak görev yaptı. İzmir Beştepeler Lisesi ve İzmir Namık Kemal Lisesi'nde Beden Eğitimi Öğretmeni olarak çalıştı.

1980'li yılların sonlarına doğru başlayan öğretmenlerin sendikalaşma sürecinde aktif olarak çalıştı. Sendikaların kuruluşlarında yer aldı ve Şube Başkanlıkları yaptı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK'in kuruluşunda yer aldı ve KESK MYK üyesi olarak çalıştı.


Taşlar ve Renkler isimli karma sergiye katıldı. İlk kişisel sergisi Ege'nin Barış Taşları oldu. Dünya ve ülkemiz geleceğini tehdit eden çevre sorunlarına dikkat çekmek, kaynakların verimli kullanımı, geri dönüşüm bilincinin yaygınlaştırılması umuduyla çalışmalarına devam ediyor. Mordoğan kıyılarına deniz dalgalarıyla sürüklenen, çoğunlukla ardıç ağacı kökleri ve dallarını kullanarak doğanın estetiğini ortaya çıkarmayı ve doğa sevgisinin geliştirilmesini hedefliyor.

 İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT