17 Kasım 2020

Lapsekili Güzel İulia Anastasiu Hikayesi

”Kuruluşundan Günümüze Lapseki” ile tanıdık onu. “Milli Mücadelede Nazilli 1919-1922” dikkat çeken ikinci eseriydi. Daha sonra “Dünden Bugüne Nazilli” ve “Lampsakos’tan Lapseki’ye” kitaplarını severek okuduğumuz Araştırmacı yazar Aslan Buğdaycı güzel bir hikayeyi okuyucularıyla paylaştı:


Bu kısıtlama günlerinde sizlere bundan 100 yıl öncesine ait değişik bir hikâye anlatmak isterim. Bu tür hikayeler kent belleği açısından çok önemlidir. Şimdi 100 yıl öncesine dönelim.
İulia Anastasiu 1902 yılında Lapseki'de doğdu. Stamato Tulumcuoglu'nun Anastasia Anastasiun'nun üçüncü çocuğuydu. Eğitimini tamamladıktan sonra Lapseki kız okulunda öğretmenlik yapmaya başladı. Güzelliği kentte yaşayan tüm erkeklerin ilgisini çekmekteydi. Kendisi çevrede "Efsane öğretmen" olarak tanınan güzel İulia ile evlenmek isteyen ve ona aşık olan gençler kendisi için şarkılar besteleyip evinin balkonunun altında seranat yaparcasına bu şarkıları söylerlerdi.
"Öğretmen güzeli, en sevdiğin kim senin,
O mu, bu mu yoksa büyük Bicos mu.?
Kasapların en alası Kiryaki' yi severim,
Çengelli bıyıklarıyla, katırlarla dolaşan Tifani'yi de severim"
bu oyun bu un" diyerek kendilerini beğendirme yarışına girerlerdi. Bu şiir ve şarkı içindeki " Bicos " ismi Georgios Catalbasi'nın lakabıydı. Bu kişi Lapseki'nin en yakışıklı delikanlılarından biriydi. Çevrede bağları ve bahçeleri olan Bicos' u seven kızların çokluğu şaşırtıcıydı. Ama o gönlünü güzel öğretmen İulia' ya kaptırmıştı. Gece - gündüz balkonunun altından geçer ve arkadaşlarıyla beraber ona şarkılar söylerdi. Bazen de İulia'nın duyup pencereye çıkması için atına binip sokaklarda dolaşır malların kaldırım taşlarına vuruşu ile etrafı inletirdi.

Diğer damat adayı da Kiryakos Kukulithras idi. Varlıklı, yetenekli, uzun boylu, yakışıklı, güzel bıyıklı ve parası bol bir delikanlıydı. Lapseki'nin en büyük kasap dükkanının sahibiydi. Yörenin bütün et alışverişi oradan yapılırdı. Yanında çok çalışanı vardı. İulia ile evlenmeyi başarabilmek için kızın ailesine kendisini beğendirmek için para karşılığında tanıdıklarına kendisini övmelerini istermiş.
Diğer üçüncü damat adayı ise Lapseki'de sahile çıkan yalı sokağında (çocukluğum ve gençliğim bu sokak içindeki evimizde geçmiştir) iki katlı evi, Lapseki sırtlarında ve Subaşı köyünde büyük toprakları olan Yannis Teofanis' ti . Yannis tarım ve hayvancılık ile ugraşırdı. Çok sayıda cins atları vardı. Bundan başka tarla işlerinde kullanılan katırları da vardı. Her pazar soylu atlarını eyerleyip "Çınar altı meydanında" dolaşırdı. Amacı genç kızların ve özellikle İulia' nin dikkatini çekmekti. Güzel öğretmen İulia, bu damat adaylarından hiç kimseyi beğenmez ve istemezdi. Sık sık annesine " bıktım bunlardan, tahammül edemiyorum artık" derdi. O zaman ki adetlere göre damadın evleneceği kadınla yaşayacağı evden başka serveti de olmalıydı. Atlar, katırlar, bağlar bahçeler, zeytinlikler ve ziynet eşyaları gibi.

Ancak öğretmen İulia o günkü Lapseki de istediği yaşam kalitesini bulamadı. Özellikle eğitim sorunu ortaya çıktı. Çünkü kendi seviyesinde onu anlayabilecek ve ortak duygu ve düşünce paydalarında birliktelikler bulamadı. Bu nedenlerle İulia' aniden ve gizlice 9 Haziran 1922 de kimseye haber vermeden buna yakınları da dahil olarak Amerika'ya giden bir gemiyle Lapseki den ayrıldı. Bu ayrılık haberi üzerine bütün delikanlılar yasa boğuldu. Bazıları üzüntüsünden ağlıyor ve balkonunun altında şarkı söylemeyi sürdürüyordu.

Ancak bir süre sonra unutmaya başladılar. Türk ordusunun 25 Eylül 1922'de Lapseki'yi işgalden kurtardığı tarihten 11 gün önce yani 14 Eylül 1922 de Rumlar Lapseki'den ayrılarak Atina'ya göç ettlier. İulia'nın annesi Stamato Tulumcuoğlu bu günkü Ortodoks patriği Barthrlemos'un annesinin kuzeniydi.
Bundan yüzyıl öncesini anlatan bu tür hikayelerden ilçemiz tarihi ile ilgili bazı sosyo- ekonomik bilgilere ulaşmamız mümkün olmaktadır. Örneğin: O tarihlerde Lapseki'de bir Rum (kız) okulunun varlığına tanık oluyoruz. Ayrıca 1920.ve öncesinde Lapseki'de oturan Rumların isimlerinin bazıları, ne işler yaptıklarını, işlerin çeşitlerini, evlilik adetlerini, gelenek ve görenekleri hakkında bizlere az da olsa bazı bilgileri sunuyor.

Belki yüz yıl sonra birileri çıkar bu gün bizlerin yaşadıklarını gelecek kuşaklara aktarmak için çaba sarf ederler.

Aslan Buğdaycı hakkında:

1946 yılı İstanbul/Paşabahçe doğumlu. Babası Cumhuriyet’in ilk polislerindendi. Babasının memuriyeti nedeniyle çocukluk ve gençlik yılları Ezine ve Lapseki’de geçti. Biga Lisesini başarı ile bitirdi. Tarih sevgisi çocukluk yıllarından beri hep vardı. Notları yüksek olduğu için Tarih dersinde öğretmenleri sözlü sınava kaldırmazlardı. Üniversite sınavlarını kazanınca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümüne yazıldı. O yıllar Türkiye’de Üniversite mezunu kütüphaneciler yoktu. Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünü okurken Tarih ve İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu da bitirdi.
İlk çalışma yerim Yozgat daha sonra Nevşehir/Ürgüp, Aydın/Nazilli’de Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevlerini yaptı. 2001-2005 yılları arasında İzmir Kültür ve Turizm İl Müdür Yardımcılığı görevinde bulunduktan sonra emekli oldu.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder