31 Ekim 2021

Mülteci Ziya Feyzi’nin hikayesi

 


Afgan mülteci Ziya Feyzi ile eşi ve iki kızıyla Türkiye’ye geliş macerasını ve buradaki hayatını konuştuk.

Bize biraz kendinden bahseder misin?

32 yaşındayım. Afganistan’da döviz pazarlarda alınır ve satılır. Ben dolar ve Pakistan rupisi satıyordum. Okullarda gönüllü olarak matematik dersi veriyordum. Bütün ailem Afganistan’da yaşıyor. Birlikte mutluyduk. Kendi ailemi de geçindirecek para kazanıyordum. Taliban yönetimi gelince savaşlar başladı. Her şey çok zorlaştı. Can güvenliğimiz kalmadı. Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldık.

Afganistan’dan nereye göç ettin?

Eşim ve iki kızımı alarak önce İran’a göç ettik. İran’da 2 ayrı şehirde yaşadım. İkinci kızım İran’da dünyaya geldi. 8 yıl kadar İran’da değişik işlerde çalıştım.


Neden Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldınız?

Türkiye’ye gelişimiz 3 seneyi geçti. Ankara’ya İç İşleri Bakanlığı Göç İdaresi’ne oturma izni almak için müracaat ettik. Bizi Bolu İl Göç İdaresine gönderdi. 2 yıl Bolu’da yaşadık. Bolu’da mermercide çalıştım. Ağır mermerleri taşımaktan bel fıtığı oldum. Doktor bu işi yapmamı yasakladı. Ben üniversite okumak istiyordum. Türkiye’de çalışırken bir yandan ders çalışıyordum. Sınavlara girdim. Ege Üniversitesi Ameliyathane Hizmetleri Bölümünü kazandım ve 1 yıl kadar önce İzmir’e geldim.   

Türkiye’de başka hangi işlerde çalıştın?

Oto yıkamacılığı yaptım. Sağlık sorunlarım nedeniyle o işi de bırakmak zorunda kaldım. İnşaatlarda çalıştım fakat paramı alamadığım için bıraktım. Şimdi okumak ve bir yandan çalışmak istiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası giyim üretim kurslarına gidiyorum. Kurs bitince tekstil sektörü’nde çalışmak istiyorum. Sigortasız ve ağır işlerde çalışıyorum. Çalışmamın karşılığını da alamıyorum. Mülteci olarak yaşamak çok zor. İyi bir eğitim alarak maaşımı düzenli alabileceğim bir iş istiyorum. Aileme iyi bir gelecek sağlamak istiyorum.

Afganistan’da neler oldu da göç etme kararı aldınız?

Taliban’ın yeniden yönetimi ele almasıyla kadınlar ve çocuk yaştaki kızlar çok zarar görmeye başladı. Büyük şehirlerde durum biraz daha iyi olsa da kırsal bölgelerde derdini anlatacak kimsesi olmayanlar çok zulüm görmeye başladı. Taliban aklınıza gelemeyecek her türlü işkenceyi yapabiliyor. Temellerini Pakistan’daki medreselerde eğitim almış, şeriat okullarında yetişmiş kişiler oluşturuyor. Ben 2 kızıma daha iyi bir gelecek sağlamak için göç etme kararı aldım. Benim Afganistan’dan göç ettiğim zaman durum bu kadar kötü değildi. Şimdi Taliban çok daha zalim davranıyor. Afganistan’da yaşamak artık çok zor.  


Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Öncelikle iki kızımı okutmak istiyorum. Üniversiteyi bitirsinler kendilerinin seçtiği kişiyle evlenip insanca yaşasınlar diye göç ettim. Bunun için çok zorluklar çekiyorum. En azından kızlarım okullarına rahat gidip geliyor. Tüm çabamız onlara iyi bir gelecek sağlamak. Bir yandan kendim de üniversite eğitimi alarak düzenli bir işe girmek için çalışıyorum. Şu an çok zor koşullarda mücadelemiz devam ediyor.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

30 Ekim 2021

BUVAK Alışveriş Festivaline Katıldı

26-31 Ekim tarihleri arasında düzenlenen İzmir Alışveriş Festivali'nde Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı stant açtı.


İzmir Alsancak Gar'da düzenlenen festivalde BUVAK gönüllüsü Banu Eroğlu şu bilgileri verdi;

"Hastanede yatan çocuklarımız için gönüllü arkadaşlarımızın el emeği göz nuru ürünlerini sergiliyoruz. Satılan ürünler Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfına bağış olarak verilecek. Girişimci kadınlar olarak bizler ara ara stant açarak gelirini Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfına bağışlıyoruz. İzmir Alışveriş Festivali için festivali düzenleyen Aybala Aydoğan hanımefendiyi aradık. Hastane de yatan çocuklarımız için satış yapmak istediğimizi söyledik. Aybala hanım bize destek verebileceğini söyleyerek stant açtık. Desteklerinden dolayı kendisine teşekkür ederiz.

Ben 13 yıldır BUVAK üyesiyim ve satışlarımdan vakfımıza destek veriyorum. Gönüllü olarak bu tür çalışmalarım devam edecek. Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfına ürünlerimizden alarak destek veren herkese teşekkür ediyorum.

Hher salı günü Mavibahçe Alışveriş merkezi'nde tasarımlarımı sergiliyorum. Tasarımlarımı görmek isteyen herkesi beklerim" dedi.

 


29 Ekim 2021

CHP İzmir'den 29 Ekim kutlaması

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için Cumhuriyet Meydanında tören düzenlendi. 


Cumhuriyetin ilanının 98’inci yıldönümü sebebiyle, Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törene CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir Milletvekilleri Mahir Polat, Ednan Arslan, Bedri Serter, Tacettin Bayır, Atila Sertel, Murat Bakan ve Özcan Purçu, Parti Meclisi Üyeleri Rıfat Nalbantoğlu ve Devrim Barış Çelik, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, CHP Kadın Kolları MYK üyeleri, CHP İlçe Örgüt Başkanları, İlçe Belediye Başkanları, İl Başkan Yardımcıları ve İlçe Yöneticileri, Kadın Kolları ve Gençlik Kollarının il ve ilçe başkanlarıyla ilçe yöneticileri, İl Disiplin Kurulu üyeleri, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin Meclis üyeleriyle, İzmirli vatandaşlar ve parti üyeleri katıldı.   

Törene CHP İzmir il başkanı Deniz Yücel’in İl Kadın ve Gençlik Kolları Başkanlarıyla birlikte, Atatürk anıtına çelenk sunumu gerçekleştirmesinin ardından yapılan saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlandı. Törende konuşan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “sahte cemaatlerin ve karanlığın içinde, cumhuriyete düşman olarak yetişmiş olanların, bu faziletten nasiplenmesini ve yüksek ahlaki değerlere ulaşmasını beklemek mümkün değildir” sözlerine yer verdiği konuşmasında, şunları söyledi;

"Bugün,  Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, "Ya istiklâl ya ölüm" parolasıyla başlattığı ve bütün imkânsızlıklara rağmen, büyük fedakârlık ve kahramanlıklar göstererek, eşsiz bir zaferle taçlandırdığı Kurtuluş Savaşı’nın neticesinde kurulan, Cumhuriyetimizin 98’inci kuruluş yıl dönümünü kutlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk, emperyalizme karşı Türk milletinin azim ve kararlılığıyla birlikte verdiği ve nihayetinde muvaffak olduğu zorlu bir mücadeleden sonra ülkenin yönetim şeklini neden cumhuriyet olarak seçmiştir? Bu sorunun cevabını hiç merak ettiniz mi?

Bu sorunun cevabı kitaplara konu olabilir. Ya da üniversitelerde tez konusu olabilir. Ama kısaca ifade edecek olursak Atatürk Türk ulusuna en uygun ve en yakışan yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğuna karar vermiştir çünkü Cumhuriyet en temel ifadesiyle insanca yaşamaktır. Cumhuriyet medeniyettir.

Cumhuriyet eşit yurttaşlıktır. Cumhuriyet halkın, ülkeyi yönetme konusunda yetki verdiği kişileri kendisinin seçmesidir. Demokrasinin çağdaş, doğru ve adaletli bir şekilde hayata geçebilmesi için en uygun hükümet şekli cumhuriyettir".

İKTİDAR SAHİPLERİ BAŞKA BİR TÜRKİYEDE YAŞAMAKTA

Bugün ülkemizde hükümet edenlerin ve onların paçasına yapışarak varlıklarını sürdürmek isteyenlerin, Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştıkça, halkımıza ve ülkemize yaşattığı yokluğa, adaletsizliğe ve uluslararası arenada yaşadığımız itibarsızlaşmaya hep birlikte şahit oluyoruz.

Tüm bunları yaşamak elbette acı ama daha acı olansa, bunları bizlere yaşatanların bu acılardan beslenmesi, zenginleşmesi ve tüm bunlar olurken de millilikten, dini değerlerden dem vurarak, halkı kandırabileceklerini sanmalarıdır.

Cumhuriyet, fazilettir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet rejimi faziletli ve erdemli insanlar yetiştirir.

Karanlık güçlerin maşası ya da karanlık emellerin esiri olan bazı cemaatlerin ve karanlığın içinde cumhuriyete düşman olarak yetişmiş olanların, bu faziletten nasiplenmesini ve yüksek ahlaki değerlere ulaşmasını beklemek mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılına yaklaşırken, Cumhuriyet değerlerinden ve demokrasiden gün geçtikçe uzaklaşan bir ülke olduk. Üstelik bu durum günümüz iktidarının bilinçli bir tercihi ve uyguladığı cumhuriyet karşıtı politikaların sonucudur. İktidar sahipleri artık öyle bir ruh haline bürünmüşlerdir ki; saraylarıyla, yandaş vakıflarıyla, beşli çetesiyle ve yandaş şirketleriyle, başka bir Türkiye’nin varlığına inanmaktalar.

Onların Türkiye’sinde adaletsizliğin, yolsuzluğun, haksızlığın, emek sömürüsünün, devletin kurumlarını arpalık olarak görmenin, anayasayı çiğnemenin ve Atatürk’e hakaret etmenin bir cezası yok.

CHP İzmir İl Başkanlığının düzenlediği törene katılan ve kürsüye davet edilen CHP İzmir Milletvekilleri adına İzmir Milletvekili Murat Bakan tören alanındakilere seslendi. Bakan yaptığı konuşmada "Cumhuriyet benim için Anadolu’nun yoksul köyünden çıkan kimsesiz çocuğun kaymakam, vali, polis savcı olabilmesiydi. Bu hayali yok etti bu iktidar. Bugün bir cemaatin referansı olmadan bir yoksul ailenin çocuğu bu ülkede kaymakam vali polis olamıyor. 2023’de cumhuriyeti bir Cumhuriyet Halk Partiliye emanet edeceğiz" dedi.

Törenin son konuşmasın yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mustafa Özuslu'da, Nutuk’tan alıntılar yaparak yaptığı konuşmada şunları dile getirdi;

Dün olduğu gibi bugün de öğreticiliğini ve güncelliğini koruyan Nutuk’tan alıntı yaparak sözlerime başlayacağım. Değerleri yoldaşlarım; Bugün oldukça kritik bir dönemeçte, Cumhuriyetimizin 100’ncü yılına ve ikinci yüzyıla emin adımlarla ilerliyor ve vatandaşların kararlı duruşunu görüyoruz. Bütün engellere, sorunlar rağmen 100’ncü yılında bizlerin elinde var olacağı yerinde önem ve gücünü kavramakta asla zorlanmıyoruz. Bugün 100’ncü yıl marşını verecek zor zamanlardan geçiyoruz. Bu marşı hep beraber yaşayacağız. Cumhuriyet idealini hep birlikte yaşama zamanı tüm zamanlardan daha fazla ihtiyaçtır. Bütün bu ideallerin altını oyan eşitsizlikleri bertaraf etmek zorundayız. Yok edilen doğanın, kuruyan göllerin, harap ovaların, yanan ormanların, hedef haline getirilen hak savunucularına yapılan haksızlıkları hep birlikte yok edeceğiz. Geçmişe dönüp bakacağız ve bizlere güç veren birçok örneği o geçmişte bulacağız. 10’ncu yılda CHP’liler olarak oradaydık, 100’ncü yılda buradayız diye haykıracağız. 100’ncü yıl için Genel Başkanımızın yaptığı çağrıyı hep birlikte haykıracağız. Buradan Cumhuriyeti kuran o kutlu iradeye andımız olsun başaracağız. İkinci yüzyılda sultanlık hayali kuranlara karşı demokratik parlamenter sistemi biz kuracağız. İktidarımızda liyakat diyeceğiz. Kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyeti çok güçlü sosyal devlet ile bir araya getireceğiz, diye konuştu.



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

27 Ekim 2021

İzmir 'Cumhuriyet Işığı' sergisi açıldı

Sezin Haşıcı-Fahri Sever-Faden Suzan Kudsioğlu

Etik Sanat Sergi Salonu'nda açılışı gerçekleştirilen 'Cumhuriyet Işığı' karma sergisi oldukça ilgi gördü.

İzmirli sanatçılardan oluşan karma sergi 26 Ekim Pazartesi günü sanatseverlerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. 

Sergi açılışı öncesi sergiyi düzenleyen Fahri Sever konuşmasında; İzmirli sanatçılar bir grup altında toplanmak istiyorlardı. Bir grup oluşturularak isim konusunda benden fikir istediler. Ve grubun isminin "Cumhuriyet Işığı" olmasına karar verdik. Bizim sergimizin diğer açılan Cumhuriyet sergilerinden bir farkı var. Bugün burada gördüğünüz İzmirli sanatçılar daha sonra değişik yerlerde açılacak sergilerde "Cumhuriyet Işığı" adı altında yeni sergiler açmaya devam edecekler.

Gruptaki arkadaşlarımızdan isteyen arkadaşlarımız daha sonra açılacak sergilere katılmayabilir. Girmek isteyen diğer sanatçılar için seçici olacağız. Bu birlikteliği sonuna kadar götürecek bir grup olacak 'Cumhuriyet Işığı'. 

İlk sergimizi Etik Sanat Sergi Salonu'nda açtık. Yer olarak biraz küçük oldu. Bu yüzden küçük eserler sergileniyor. Rahmetli Bedri hocamızın söylediği gibi, resmin büyüğü küçüğü olmaz. Sanatın büyüğü olur. 

Biz İzmirli sanatçılar olarak resim değil, resimlerin bir bütün olduğunu göstermeye çalıştık. Sanatın bir bütün olduğunu, sanatın kardeşlik olduğunu, sanatın paylaşarak sevgi ve bilgiyi ortaya çıkarttığını ifade etmek istedik. Bütün mesele bendeki derinlik değil, bizdeki nokta. Çünkü noktanın derinliği yok.

İşin mimarlığını üstlenen Faden Suzan Kudsioğlu ve Etik Sergi Salonu'nu bizlere açan Sezin Haşıcı'ya emeği geçen tüm sanatçı arkadaşlarıma teşekkür ederim" dedi. 

60'a yakın sanatçının eserlerinin sunulduğu sergi 27 Kasım 2021 tarihine kadar pazar günleri hariç 10.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.  

Rana Sirkecioğlu-Nurten Öğüt

Katılımcı Sanatçılar;

Ayten Mungan, Bedri Karayağmurlar, Canip Taşkıran, Dizar Ercivan Zencirci, Elçin Ünal, Emine Halıçınarlı, Emine Özdemir, Engin Dirikan, Faden Suzan Kudsioğlu, Fahri Sever, Faize Bostan, Fatma Gürle, Ferhunde Algaç Meriç, Filiz Pelit, Fuat Akdenizli, Furkan Zenginler, Gülperi Yıldız, Gültekin Yıldız, Hatice Aydoğan, Hatice Türkergin, Hülya Yalçın, Kemal Okul, Mahmut Durmuş, Mehmet Aslan, Mehmet Boztaş, Mehmet Genç, Mehmet İleri. Mehlika Korol, Mehmet Kaya, Menekşe Çam, Merih Tekin Bender, Mualla Gürle, Müşerref Durmuş, Nejat Saygıner, Nevin Önen, Nilgün Köseoğlu, Nimet Topkaç, Oğuz Demir, Olcay Gültepe, Ömer Çam, Özlem Kalmaz, Perihan Duran, Rana Sirkecioğlu, Reyhan Abacıoğlu, Sabit Baytan, Seba Uğurtan, Seçil Zenginler, Sema Barlas, Sercan Koçak, Sezin Haşıcı, Türkan Kudsioğlu, Umut Türker, Ülkü Ünal, Yurdakul Sezen, Yusuf Toprak, Zeki Serbest, Zümrüt Özmen.

26 Ekim 2021

"Alışveriş Festivali başladı


İzmir Alsancak Gar'da düzenlenen "Alışveriş Festivali başladı.

26 Ekim Salı günü başlayan festivalde, tasarım ürünleri, gümüş, el işi, hediyelik eşya, kozmetik, antika, bijuteri gibi her bütçeye uygun ürünler satışa sunuldu.

26-31 Ekim tarihleri arasında düzenlenen alışveriş festivalinin zor zamanlar geçiren üreticilerin yüzünü güldürmek ve her bütçeye uygun ürünleri İzmirlilerle buluşturmak istediğini söyleyen  Aybala Aydoğan şu ifadelere yer verdi;

"2019 yılı 14 Şubat sevgiler gününde başladığımız alışveriş festivalimiz araya pandemi süreci girince 20 ay kadar ara vermek zorunda kaldık. 26-31 Ekim tarihleri arasında düzenlediğimiz alışveriş festivali özel bir güne rastlamıyor. Buna rağmen ilk gün ziyaretçiler fazlaydı. Bu tür festivalleri İzmirliler de özlemiş. Alsancak Gar İzmir için inanılmaz yoğunluğun yaşandığı bir nokta. 31 Ekim Pazar akşamına kadar ziyaretçilerin ilgi göstereceğini düşünüyorum.

Pandemi süreci çok şeyden uzaklaştırdı

Düzenlediğim bu tür alışveriş günlerine düzenli katılan üreten ekibimiz 20 aydır evde oturup çalıştı. Yeni tasarımlar yaptı. Artık onlar da ürünlerini satmak yeni tasarımlarını yapmak istiyor. Bu festival onlar için de iyi oldu. Alışveriş festivali pazar akşamına kadar gezilebilir. Çok uzun süre çok şeyden uzak kaldık. Hem üreticilerimiz hem ziyaretçilerimiz için eğlenceli ve renkli geçen günlerimiz oluyor. Alışveriş festivaline tüm İzmirlileri bekliyoruz. Buradaki üreticilerimize de destek versinler. Keyifli alışveriş etsinler" dedi. 

Aybala Aydoğan-Nurten Öğüt


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

 

 

25 Ekim 2021

Resa Irmak'ın "Mutlu Ol" kişisel sergisi açıldı


Resa Irmak'ın " Mutlu Ol" isimli kişisel sergisi Seba Art Gallery'de açıldı. 25 Ekim Pazartesi günü açılan sergiye sanatseverler ilgi gösterdi.

Sanat yaşamında 11'inci kişisel sergisini açan Irmak'ın sergisinde 27 adet 'Anadolu Kadın Başlıkları', 40 adet tiplemeler ve oyuncaklar, geri dönüşüm malzemeleri kullandığı toplam 67 eser bulunuyor.

Çalışmalarının tamamen özgün olduğunu söyleyen Resa Irmak, "Anadolu Kadın Başlıkları akrilik, çeşitli dolgu boyaları, fırça teknikleri, epoksi ile yapılmış olup kenarlarındaki desenler Anadolu'nun çeşitli yörelerine ait kilim ve halı desenleri ayrıca kendi çizdiğim kilim desenleridir" dedi.

Anadolu Kadın Başlıkları temalı sergi 12 Kasıma kadar devam edecek. Sergiyi sanatseverler pandemi kurallarına uygun olarak ziyaret edebilecek.

Gülsüm Ormancı-Resa Irmak-Nurten Öğüt


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT







24 Ekim 2021

İğneyi iplikle dans ettiriyor

Geleneksel kültürümüz olan el sanatlarımızdan iğne oyaları artık takı ve aksesuar olarak dünyaya açılıyor. 

El emeği göz nuru iğne oyaları Ömür Gürsoy'un ellerinde sanata dönüşüyor. Gazi Üniversitesi El Sanatları Eğitimi Bölümü Dekoratif Sanatlar ve Nakış Öğretmenliği mezunu olan Ömür Gürsoy iğneyi iplikle dans ettirmeyi seviyor.


Babasının Aydınlı olduğunu ve lise yıllarında Aydın yöresinde çok kullanılan iğne oyası motifleriyle el sanatlarına ilgisinin başladığını, zamanla merakının daha da derinleştiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü;

"Ben İzmir doğumluyum. Lise yıllarında başladığım iğne oyasının klasik motiflerini kendim tasarlayarak modern motiflere dönüştürüyorum. Motiflerde renk uyumları çok önemli. Aldığım eğitim ve uzun yıllar araştırmalarım sonucu kendi tasarımlarımı üretiyorum. Daha önce yaptığım el sanatlarını çevremdeki dostlarıma hediye ediyordum. Son beş yıldır festivallere, kermeslere katılarak gelir elde etmeye başladım. Tasarımlarım çok beğeniliyor. Katıldığım festivallerde meraklı kişilerle bilgilerimi paylaşmayı seviyorum.

Özellikle fular, üçgen bandana, büyük şallar, kendi tasarımlarımdan kemerler çok beğeniliyor. Önümüzdeki yıllarda özellikle iğne oyalı kemerlere ilgi artacak. El işi kemerlerin çok moda olacağı günler biz hanımları bekliyor. 

Ömür Gürsoy-Nurten Öğüt

Halen Güzelbahçe Belediyesinin Türk işi tel kırma, tel sarma kurslarını gönüllü olarak veriyorum. 8 yıldır ev hanımlarına meslek edindirmek için eğitmenlik yapıyorum. Bu işe gönül verdim. Ömrüm yettiğince devam edeceğim" dedi.   

23 Ekim 2021

Desteklerinden dolayı teşekkür plaketi verildi


Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan hastanede yatan hasta çocuklar yararına düzenlenen resim sergisi için Ressam Resa Irmak ve Küratör Nurten İşleyen Öğüt'e desteklerinden dolayı teşekkür plaketi verdi. 

Alsancak Vakana House-Good For You Cafe'de gerçekleştirilen plaket sunumunun ardından Ressam  Resa Irmak "elde edilen gelirin hasta çocuklara gideceği için çok memnun olduğunu söyledi".

Küratör Nurten İşleyen Öğüt ise BUVAK ile yeni projelere devam edeceklerini hastane de yatan çocuklar için desteklerinin devam edeceğini söyledi.


Yoğun ilgiden dolayı 16 Kasım'a kadar uzatılan sergi Vakana House-Good For You Cafe'de ziyaret edilebilir. 

22 Ekim 2021

BEYMEN İstinyePark İzmir 60 Milyon TL'lık yatırımla hayata geçirildi

Beymen Grup Üst Yöneticisi (CEO) Elif Çapçı

BEYMEN 60 milyon TL'lık yatırımla İstinye Park İzmir alışveriş merkezi içindeki mağazasını hizmete açtı.

Yarım asırdır Türkiye moda sektörünün yanı sıra dünya lüks perakende sektörünün de öncüleri arasında yer alan BEYMEN, İzmir ve Ege mimarisinden, kültüründen, tarihinden ve doğasından ilhamla tasarladığı yeni amiral mağazası BEYMEN İstinyePark İzmir ile yaratıcı ve ayrıcalıklı bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Ödüllü İngiliz mimari ofisi Universal Design Studio tarafından projelendirilen BEYMEN İstinyePark İzmir 60 Milyon TL'lık yatırımla hayata geçirildi. 4.000 metrekarelik alanda 900'ü aşkın dünya markasını İzmirliler ile buluşturan BEYMEN İstinyePark İzmir, Zorlu Center ve İstinyePark İstanbul'dan sonra BEYMEN'in Türkiye'deki üçüncü büyük mağazası. 


AVM'nin lüks markalarının bulunduğu dış avlusuna açılan 1.500 metrekarelik Erkek katı, hazır giyimden ayakkabı ve çantaya tüm erkek kategorilerini içeriyor. AVM'den bağlanan alt kattaki 2.500 metrekareye yayılan Kadın bölümünde ise kadın hazır giyim, ayakkabı ve çanta kategorileri yer alıyor. Özel girişleriyle bağımsız birer butik gibi kurgulanan ve bu yönüyle İzmir'de bir ilk olan Kozmetik ve Home bölümleri de alt katta konumlanıyor.

Mağazada Ahmet Duru, Ahmet Oran, Aslı Şarman, Belkıs Balpınar, Ebru Döşekçi, Ekin Balcıoğlu, Hale Tenger, Kirkor Sahakoğlu, Nahide Büyükkaymakçı, Osman Dinç, Tarık Türe gibi ağırlıklı olarak Egeli, İzmirli çağdaş sanatçıların resimden heykele, video art'tan enstalasyona çok sayıda eseri, ayrıcalıklı BEYMEN deneyiminin bir parçası olarak BEYMEN İstinyePark İzmir'de sergileniyor.

Mağazanın açılışı nedeniyle gazetecilerle bir araya gelen Beymen Grup Üst Yöneticisi (CEO) Elif Çapçı, mağazanın son dönemlerdeki en önemli yatırımlarından biri olduğunun altını çizerek son dönem yatırımları hakkında bilgi verdi.

Çapçı; "İstanbul'da büyümesini tamamladığımız Beymen Akasya mağazamızı yeni konseptiyle Eylül ayında açtık. 2022 yılının ilk çeyreğinde, Türkiye'nin en büyük moda mağazası olan Beymen Zorlu Center'i yaklaşık 2000 metrekare daha büyütüyoruz. Aynı dönemde, ülkemizin katma değerli projelerinden Galataport'ta ikonik Beymen Galataport mağazasını açacağız" dedi. 

Nurten Öğüt


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

21 Ekim 2021

Babadan oğula geçen damak lezzeti


1980 yılından beri İzmir'in değişmeyen damak lezzeti Köfteci İrfan babadan oğula devreden bir aile işletmesi olarak yoluna devam ediyor. 

Arnavut kökenli olan baba İrfan Tokşen şimdi kapalı olan Tekel Sigara Fabrikasının önünde bir köfte arabasıyla bu işe başlamış. Babaları köfteci İrfan'ın vefatından sonra 2 oğlu bayrağı teslim alarak ve kendilerini daha çok çalışıp geliştirerek, köftelerinin lezzetini ve mekanın dokusunu koruyarak ilk günün heyecanıyla hizmet vermeye devam etmiş. İktisat Fakültesi mezunu olan oğlu Birol Tokşen bu işi tek başına sürdürmeye devam ediyor. 

Özellikle babadan oğula devreden mekanları çok severim. Köfteci İrfan Alsancak'ta küçük temiz bir dükkan. Ben de Köfteci İrfan'ın müdavimlerindenim. Girişte önce şahane bir köfte kokusu ve ızgaranın başında Birol Tokşen köfteleri kızartırken beni karşılıyor. Bir yandan köfteleri ızgarada kızartırken bir yandan köfteci İrfan'ın hikayesi'ni anlatıyor. 

"Babam İzmir'e ilk geldiğinde işe sandviç ile başlamış. O yıllarda İzmir'de tanınmış 3 sandviç büfesi varmış. Babam anlatırdı; Beyaz köşe Talat, Mehmet abinin sandviçleri ve benim büfem, diyordu. Tekel Sigara Fabrikasının önünde bir köfte arabasıyla bu işe başladıktan sonra, 1980 yılında Alsancak'ta şimdi işlettiğimiz dükkanı açıyor. Ben o yıllarda çocuktum. Sabah dükkanımızı babamla açardık. Okula daha sonra giderdik. Ben köfteciliği çocuk yaşta babamdan görerek öğrendim. Hem okudum hem babamın yanında çalıştım. Benim ustam babamdır. Babamızdan yadigar kalan işyerini devam ettiriyorum.

Babamızın adı İrfan. Biz de işletmemizin adını değiştirmedik. Çok kişi beni İrfan diye biliyor. Duygusal anlamda içim sızlasa da gurur duyuyorum.   

Butik çalışıyorum

Bizim başka bir şubemiz yok. Bir dönem şube açmayı düşünmüştüm. Abim sıcak bakmamıştı. Şimdi iyi bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Butikliğimizi koruyarak çalışmaya devam ediyorum.

Şubeler açarsınız, büyürsünüz fakat kaliteniz aynı olmaz. Çünkü yaptığınız ürünleri korumak için katkı maddesi koymak zorundasınız. Yoksa ürün bozulur. Ben sabah geliyorum. Bugün 5 kilo köfte yapacağım, diyorum. Kasabım belli. Kuzunun veya dananın istediğimiz yerinden kestirip alıyoruz. Sabah köftelerimi hazırlıyorum. Akşama kadar hepsi bitiyor. Çok yağlı olmamasına özen gösteriyoruz. Lezzetimiz bu yüzden. Alsancak bölgesindeyiz. Hastaneye yakınız, doktor muayenehanelerinin olduğu bölgedeyiz. Müşterilerimizin çoğu sağlıkçı. Köftelerimizin özel kıymadan yapıldığını biliyorlar ve lezzetinden memnunlar. 


Müşterilerimizle arkadaş olduk

Babamı köfte arabasıyla çalıştığı yıllardan bilen 50-60 senelik müşteriler de geliyor. Ben onları tanımasam da gelip kendilerini tanıtınca mutlu oluyorum. Biz müşterilerimize arkadaş, dost gözüyle bakıyoruz. Onlarla spor, siyaset, yemek gibi her konuda sohbet ediyoruz. Uzun bir süre görmesek telefon edip merak ettiğimizi söylüyoruz. Para kazanmak ta çok güzel ama müşterilerimizin dostlukları ve yemeklerimizi beğenmeleri benim için daha önemli. Bu yüzden mekanımızın müdavimleri değişmiyor" dedi.

Köfteci İrfan aynı zamanda tipik bir esnaf lokantası

Köfteci İrfan küçük bir dükkan. Duvarda İrfan Usta'nın köfte arabasının başında bir fotoğrafı ilgimi çekiyor. Ben esnaf lokantalarını çok severim. Esnaf lokantalarında ne pişirilir ise lezzetine doyulmaz. Yemekler lezzetsiz ise o lokanta iş yapmaz. Esnaf lokantalarının en büyük özelliği yemekleri taze ve lezzetli olmasıdır. 

Mevsimine göre yemek çeşitleri değişen mekanda kış dönemi ayak paça ve kelle paça çorbaları çok isteniyor. Et yemekleri, kuzu ve incik haşlama, çorba çeşitleri var.

Küçük esnaf olduğu için günlük tüketebileceği kadar yemek yapıyorlar. Mutfağı bildiğiniz ev mutfağı gibi. Yemekleri bu yüzden erken bitiyor.  

Bütün ürünlerimiz günlük alınıyor

Ertesi gün aynı şeyler başlıyor diye sürdürüyor konuşmasını Birol Tokşen. Tüm gün mutfakta kendim çalışıyorum. Biz esnafız. Günlük ne masraf ettik, kazancımız ne oluyor bilmek istiyoruz. Onun için tüm ürünler günlük alınır ve günlük tüketilir. İyi yemek taze ve günlük alınan iyi malzeme ile olur. 

En önemli değerimiz dürüstlük ve doğruluk. Verdiğimiz sözleri tutarız, mücadelemiz yıllardır devam eder. Pandemi süreci gibi çok zor bir süreç geçirdik. Yatırımlar yapamadık. Düşündüğümüz planlarımızı gerçekleştiremedik. Mücadeleci bir esnafız. Mücadeleye devam ediyoruz. Müşteri memnuniyeti her zaman önceliğimizdir. Bayrağı babadan aldığımızdan beri mücadeleci ruhumuzu kaybetmedik. Bu işi severek yaptığımız için hala ayaktayız" diye konuştu.  

Yemek sonrası tatlı olarak çok hafif tahinli kemalpaşa tatlısını öneririm. 


20 Ekim 2021

Lokman İbrahim'den Eklem Ağrılarına Doğal Çözüm

Mavibahçe Alışveriş ve Yaşam Merkezinde kurulan üretici pazarında tahsis edilen stantlarda ürünlerini tanıtan Lokman İbrahim, dertlere şifa olacak kendi ürettiği Yörük ve deva kreminin ilgi gördüğünü söyledi. 

İzmir'in Bergama ilçesinde yaşayan İbrahim Özsöz içeriğinin doğal olması ve tamamen bitkisel bir ürün olan yörük ve deva kremini gönül rahatlığı ile kullanılabileceğini anlattı.

Mesleğinin aşığı Lokman İbrahim dağlardan topladığı çeşitli bitkileri toplayarak hazırladığı Yörük ve deva kremini dedesinden öğrendiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü.

"Yörük ve deva kreminin içinde çam sakızı, bal mumu, sakız, lavanta, çarşı sakızı, biberiye, ardıç yağı bulunuyor. Yörük ve deva kremi vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan ağrı, iltihap, romatizma gibi sorunları ortadan kaldırmak için kullanılan doğal bir üründür. 

Deva kreminin yararları saymakla bitmez. Özellikle egzama, mayasıl, sedef, mantar, eklem ağrıları, kas yırtılması, bel ve boyun fıtığından şikayeti olanlar deva kremini tercih ediyor" dedi. 



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT



18 Ekim 2021

Ayşe Resa Irmak’tan Lösemili Çocuklar Yararına Sergi…

Ressam Ayşe Resa Irmak, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören hasta çocuklar yararına Alsancak Vakana House’da dün resim sergisi açtı.


Ressam Ayşe Resa Irmak, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören hasta çocuklar yararına Alsancak Vakana House’da dün resim sergisi açtı. 18 Ekim Cuma günü açılışı yapılan sergi 23 Ekim’e kadar gezilebilecek.
Serginin ilk günü 51 eserin çoğunun satıldığını belirten ressam Ayşe Resa Irmak, elde edilen gelirin hasta çocuklara gideceği için çok memnun olduğunu belirterek şunları söyledi:
"İki tane uluslararası sanat bienaline katıldım, ilk katıldığım bienaldeki Göç konulu çalışmamı Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’ne bağışladım. Sonraki bienal tablomu da Alsancak Nevval Salih İşgören Hastanesi’ne hediye ettim. Aynı şekilde enstalasyonda yaptığım çalışmayı da hastaneye bağışladım. Arkadaşlarımızla çalıştay yapıyoruz ve çalışmalarımızı devlet hastanesine veriyoruz. Hastanelerde, hastaların ve hasta yakınlarının, koridorlarda tablolarıma bakıp biraz olsun sıkıntılardan, düşüncelerden uzaklaşması beni çok mutlu ediyor. Bu serginin küratörü Nurten Öğüt de bu serginin projesini bana anlatınca yardım projelerinde yer almaya çok önem verdiğim için birlikte yola çıktık. Bu sergi benim 10. Kişisel Sergim. Hastanede tedavi gören çocuklar yararına açtığımız sergiye olan ilgiden dolayı çok mutluyum.”

Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı Başkanı Ülkü Belkıs Karlı da sergiye ilgi gösteren bağışçılara teşekkür ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dr. Behçet Uz Çocuk Vakfı, 1987 yılında dönemin ileri gelenleri olan İzmir Valisi Vecdi Gönül, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Burhan Özfatura, İzmir Sanayi Odası, Başkanı M.Ersin Faralyalı, İzmir Ticaret Odası Başkanı Dündar Soyer, TÜSİAD İzmir Temsilcisi Şinasi Ertan, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Sivri, Yunus Emre Vakfı Genel Müdürü Nuri Akay, Dr.Behçet Uz Çocuk Vakfı Başhekimi Dr.M.Emin Gürsoy, Dr.Behçet Uz Çocuk Hastanesi Müdürü M.Ali Çetin, İş Adamı Alparslan Beşikçioğlu, Opr.Dr.Orhan Eroğlu tarafından kurulmuş.
Vakfın amacı, Behçet Uz Hastanesi’nde yatan çocuklara ve ailelerine maddi, manevi destek olmak. Yatan çocukların bezinden eşofmanına, gıda kolileri, kırtasiye malzemesinden tıbbi malzemesine kadar karşılamaya çalışan bir vakıf bu. Bütün bunların kaynağı sadece bağışçılarımız…
Bu sergi için de Ressam Ayşe Resa Irmak ile yolumuz kesişti ve bize destek olmak için bu sergiyi açtı. Sergiye gelenlerin tablolarımızı almasıyla gelen gelir Behçet Uz Çocuk Hastanesi Onkoloji Servisi’ne gidecek. Onkoloji servisinde ihtiyaç çok ve her yeni katkı bizim için çok değerli.”
Serginin küratörü Nurten İşleyen Öğüt de, lösemili çocuklar için yararına düzenledikleri bu sergi için resimlerini bağışlayan Ayşe Resa Irmak’a teşekkür ederek, “Ayşe hanım bu sergi için 51 eser bağışladı ve daha ilk günden yoğun bir ilgi oldu. BUVAK ile çalışmaların devamını da getirerek çocuklarımız için yeni projeler üreteceğiz” dedi.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

16 Ekim 2021

Nakliyat-İş Sendikası olarak işçi sınıfının her zaman yanındayız


DİSK'e bağlı Nakliyat-İş Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Zeki Olkun ile Nakliyat-İş Sendikasının yürüttüğü mücadeleleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.  

Sendikayı bilmeyen okuyucularımıza Nakliyat-İş Sendikasını kısaca tanıtarak başlayalım.

1975 yılında kuruldu. İlk kuruluşu İstanbul'da Tekel'in dağıtımını yapan işçiler olmuş daha sonra ambar işçileri sendikal örgütlülüğe kavuşturulmuştur. 12 Eylül darbesiyle birlikte DİSK'e bağlı tüm sendikalar gibi Nakliyat-İş Sendikasının da faaliyeti durdurulmuş, yöneticileri hapse atılmış çeşitli soruşturmalardan geçmiştir. 1991 yılında DİSK'e bağlı sendikaların faaliyetlerine izin verilince sendikamız yeniden açıldı. Sendikamız açıldığı tarihten bu güne Türkiye İşçi Sınıfı tarihinde birer kilometre taşı niteliğinde onlarca direniş, grev, işgal kazandırmıştır.

İzmir'e İzelman'ı örgütlemek için geldiğinizi biliyoruz. Göreve geldiğiniz dönemi anlatır mısınız?

Nakliyat-İş Sendikasının Genel Sekreterliğini yaptığım dönemde, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı 6000 işçinin çalıştığı İZELMAN'ı örgütlemek için İzmir'e geldim. Gece gündüz demeden inançla, kararlılıkla ekip olarak örgütlenmeyi çok kısa sürede tamamladık. Sendikamız öncelikle Çalışma Bakanlığına başvuru yaparak İzelman için iş kolu tespiti istedi. Bakanlık inceleme yaparak İzelman'da yapılan işlerin kara taşımacılığı iş kolu olduğunu belirledi. Ancak Yargıtay siyasi bir kararla İzelman'ın 'Genel Hizmetler' iş kolunda olduğuna karar vererek sendikamızdaki örgütlülük Genel-İş Sendikasına Sendikamız aracılığı ile aktarıldı. 

Biz DİSK'e bağlı bir sendika olduğumuz için bizim için önemli olan İşçilerin örgütlenmesi, birlik içinde olmasıdır. Mücadelemiz işçilerin hangi sendikaya bağlı olursa olsun işçi sınıfının insan onuruna yaraşır çalışma koşulları içinde bir arada örgütlenmesidir. İşçilerin gelecek kaygısı olmadan çalışması, haksız işten çıkarmalara karşı örgütlü olmasıdır.

İşçilerin ısrarla istekleri doğrultusunda Nakliye-İş Genel Sekreterliğinden istifa ederek DİSK'e bağlı Genel- İş Sendikası 3 Nolu Şube Başkanı olarak görev aldım. Genel Merkezle yaşanan sorunlarımız nedeniyle istifa ettim. 2003 yılından sonra tekrar Nakliyat-İş Sendikasında Ege Bölge Temsilcisi olarak görevimin başındaydım. 

Sendikamız her zaman olduğu gibi üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak için mücadele etmeye devam edecektir.

Son dönemlerde Nakliye-İş Sendikası olarak birçok direniş yürüttünüz. Bu mücadelelerden bahseder misiniz? 

Sendikamız açıldığı tarihten bu güne onlarca direniş, grev, işgal kazanmıştır. Büyük fedakarlıklar ve zorluklarla devam eden örgütlenmelerden bir kaç örnek vermek isterim.

Sendikalar Kanunu göre 20 iş kolu yer alır. Biz taşıma iş kolu olarak faaliyet gösteriyoruz. Kara, hava ve demiryolu taşımacılığındaki işletmelerde, taşeronlarda kargo, lojistik işletmeleri, PTT kargo ve taşeronları, yaya ve motorlu kurye işyerlerinde, İSPARK-Otopark işletmelerinde, nakliyat ambarları, araç muayene istasyonlarında taksi, minibüs, otobüs çekici ve tırlarda çalışan şoförlerle birlikte yüzbinlerce kardeşimizin çalıştığı iş koluyuz. Fakat bizim iş kolumuzun dışında olan yüz binlerce işçi kardeşimizin de direniş ve eylemlerine destek veriyoruz. Mesela Uzel Makine İşçilerinin mücadelelerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam ediyoruz. Uzel Makine işçileri 14 yıldır haklarını arıyor. Türk Metal Sendikası'na üye olmalarına rağmen çalıştıkları fabrikadan tazminat haklarını alamadıkları için eylem yapıyorlar. Yaklaşık iki yıl kadar önce bizden destek istediler. Nakliyat-İş Sendikası öncülüğünde eylem devam ediyor. 

İşçilerin her zaman yanındayız

Başka bir örnek verirsek Neo Trend Tekstil İşçileri salgın süresince izne çıkartılmış, 1 Temmuz'da işyerlerine döndüklerinde işyerlerinin boşaldığını görmüştü. Hiç bir haklarını alamayan işçiler eyleme başladı ve yasalara aykırı bir durumla karşılaşan işçilerin yine yanında Nakliye-İş Sendikası var. Sendikamız olarak Neo Trend işçilerinin yanında olmaya devam ediyoruz.

Sendikamız çok kısa süre içinde yemeksepeti'nde örgütlenmiştir. Yemeksepeti işçileri insanca yaşayabilecek bir ücret ve insan onuruna yaraşır çalışma koşulları için anayasal haklarını kullanarak sendikamızda örgütlenmeye başladılar. İşveren sendikanın toplu iş sözleşmesi yetki aşamasına geleceği aşamada yasalara aykırı bir şekilde resmi evrakta sahtecilik yaparak Taşımacılık İşkolunu, 10 no'lu Ticaret Eğitim Büro İşkolu olarak değiştirmiştir. Bunun sonucu 2000 Nakliyat-İş Sendikası üyesi işçinin üyeliği düşürülmüştür. Bu sürece müdahale etmesi gereken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı şu ana kadar müdahale etmemiştir. 

İşçi sınıfının çıkarları için üyemiz olsun veya olmasın ne gerekiyorsa onu yaparız. İşçi sınıfı mücadelesi bir bütündür. Biz olaylara böyle bakıyoruz. Türkiye'deki 20 iş kolunun mağdur olan bütün işçilerini kendi iş kolumuz gibi sahipleniyoruz. 

Zeki Olkun-Nurten Öğüt

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

 "İnsanca yaşayabilecek bir ücret, insan onuruna yaraşır çalışma koşulları için" sizleri bir araya gelip örgütlü sendikalı olmaya Nakliyat-İş'e üye olmaya çağırıyoruz.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT







14 Ekim 2021

Üreticiler Mavibahçe Üretici Pazarında Buluşuyor


İzmirli üreticiler, Mavibahçe Alışveriş ve Yaşam Merkezinde her perşembe günü kurulan üretici pazarında ürünlerinin satışını ve tanıtımını yapma şansı buluyor.

Mavibahçe köprüsündeki üretici pazarında zeytinyağından peynire, meyveden dağların zirvesinden toplanan şifalı otlara, ev yapımı doğal ürünleri İzmirliler ile buluşturuyor.

Mavibahçe üretici pazarını ziyaret ederek zeytin ve zeytinyağı üreticisi Nazif Öterler İzmir'in Bergama ilçesinde dört kuşaktan beri zeytin ve zeytinyağı üreticiliği yapmaktığını söyleyerek şu ifadelere yer verdi.

"Amacımız insanlara doğal zeytin ve kaliteli zeytinyağı sunabilmek. Bu amaçla çalışmalarımıza üretimimize devam ediyoruz. Zeytin bahçemizde kimyasal ilaçlar kullanmıyoruz. Ağaclarımıza ısırgan otundan ilaç hazırlıyoruz. Lokman Hekim'in bulduğu güllece bulamacıyla zararlılarla doğal yöntemlerle mücadele ediyoruz. Zeytinlerimizi doğal yöntemlerle kuruyoruz, içine sağlığa zararlı maddeler atmıyoruz. 


Zeytinyağımızın çok kaliteli olması için günlük topladığımız zeytinleri o gün yağhanede soğuk sıkım olarak sıktırıyoruz. Türkiye'de en erken hasat zeytinyağı üretenlerden biriyiz. Bu yıl erken hasat zeytinyağını 1 ve 10 Ekim arasında ürettik son derece kaliteli ve nefasetli 0.3 dizem bir yağ elde ettik. Doğal ürünlerimizi Çarşamba günü Fuar Kültürpark Üretici Pazarında , Perşembe ve cuma günleri Mavibahçe Üretici Pazarında sergiliyoruz" dedi.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


12 Ekim 2021

'Umut Şemsiyesi'ne sen de destek ol

Üniversite öğrencilerinin kurduğu 'Ateş Böceği Derneği' sokak hayvanları, çevre hakları, çocuklar ve eğitim adına çalışmalar yapan, toplum için iyilik mücadelesi veren bir dernek. 


Konak Belediyesi'nin Gündoğdu Meydanı'nda düzenlediği Patilerin Festivali katılımcıları arasında olan düzenlediği oyun atölyeleri ile dikkat çeken 'Ateş Böceği Derneği' standında görevli İzmir gönüllüleri Aysel Ercan - Ege Üniversitesi, Eser Uygun - Dokuz Eylül Üniversitesi, Simge Güner - Ege Üniversitesi, Feride Gökkan - Ege Üniversitesi, Direnç Şanlı - Demokrasi Üniversitesi, Sibel Aygün - Adnan Menderes Üniversitesi, Yaren Sünger - Katip Çelebi Üniversitesi, Hatice Müge Yılmaz - Ege Üniversitesi, Azad Ayebe - Ege Üniversitesi, Bekir Berk Uyanık - Katip Çelebi Üniversitesi, Mustafa Emre Yüksel- Katip Çelebi Üniversitesi, Nisanur Çilingir - Ege Üniversitesi, Yaren Başkent - Demokrasi Üniversitesi, Nilay Aydemir - Demokrasi Üniversitesi, Berna Çelik - Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Ersel Efe Gündoğdu, Ceren Bora - Celal Bayar Üniversitesi, Eren Can Dursun - Demokrasi Üniversitesi, Doğa Usluer - Demokrasi Üniversitesi, Eren Tanrıkulu - Dokuz Eylül Üniversitesi, Hande Acar- Ege Üniversitesi öğrencileri çocuklarla gerçekleştirdikleri çevre bulmacası etkinliğiyle hem eğlenip hem öğrendiler. Ayrıca çocuklara origami hediye ettiler. Stantlarını ziyaret eden katılımcılara doğadan fallar çektirip, doğanın sesi oldular.

İzmir gönüllüleri dernek üyeleri geçen sene köy okullarında eğitim gören çocuklar için hediyeler gönderip onlara umut olmak adına başlattıkları "Umut Şemsiyesi" projelerini bu yıl da devam ettirdiklerini anlatarak proje hakkında şu açıklamaları yaptılar.  

Geçen sene haydi bu sefer hediyelerimizi köy okullarında eğitim gören çocuklara gönderip onlar için umut olalım diyerek başlattığımız Umut Şemsiyesi projesinin bu yıl ikincisini tamamladık. Maalesef ki her çocuk eşit şartlara sahip değil ve bazılarımız için çok fazla önemsenmeyen küçücük bir eşya ya da oyuncak bile onlar için çok büyük öneme sahip olup, onların hayatlarına mutluluk katabilirler. Hediyeler önemli ve güzeldir fakat beklemediğimiz anda hiç tanımadığımız birinden gelen küçük bir hediye bazen çok büyük anlamlara sahip olabilirler.

Biz de bunun heyecanıyla projemize başladık. İlk olarak daha fazla kişiye ulaşabilmek adına sosyal medyadan "umudumsensin" hashtagiyle projemizi duyurduk. Daha sonra stantlarımızı açtık ve gönüllülerimizden gelen kıyafet, kırtasiye, oyuncak gibi hediyeleri toplayıp cinsiyet, yaş ve ihtiyaç durumuna göre ayırıp paketledik. Proje dahilinde 2050'den fazla kıyafet, 130 mont, 200 ayakkabı ve 4200 parça kırtasiye malzemesi toplandı. 


'Küçük Eller Büyük Adımlar Projesi'

Ayrıca bu yıl içinde gerçekleştirdiğimiz 'Küçük Eller Büyük Adımlar Projesi' ile 23 Nisan'da 23 köy okulu öğrencisi ile birlikte İzmir'e gezi düzenledik. Hayatında hiç deniz görmemiş, vapura binmemiş, pizza yememiş çocuklarımıza yaşattığımız mutluluk anlatılamaz. Yaptığımız tüm etkinliklerimizi öğrenmek için sitemizi takip edebilirsiniz. Sosyal medya sayesinde isteyen herkes bize çok kolay ulaşabilir.  Aramıza katılmak veya destek olmak isteyenler "atesbocegidernegi" instagram, 'Ateş Böceği Derneği' Facebook hesabımızdan mesaj göndererek bize ulaşabilirler. 


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

11 Ekim 2021

"Dünya Kız Çocukları Günü kutlama günü değil, farkındalık günüdür"


Dünya kız Çocukları Gününde bir araya gelen kadınlar "Dünya Kız Çocukları Günü kutlama günü değil, farkındalık günüdür" mesajını verdiler.  

İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü nedeniyle bir basın toplantısı düzenledi. 

Basın toplantısında konuşan İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nevin Öğütçen, İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak kız çocuklarının eğitimde kalma süresini düşüren kesintili eğitim sisteminin sona erdirilmesini ve 12 yıllık kesintisiz temel eğitime geçilmesini talep ediyoruz dedi.

Çocuk gelinlerin sayısı arttı

Öğütçen, konuşmasında "okul öncesi eğitim süresi 2 ila 3 yıl arasında olmalı. Son yıllarda artışa geçen çocuk evlilikleri 2020 yılında 1977'ye ulaşmıştır. İstanbul Sözleşmesi kadınlar kadar kız çocukları için de önemli bir güvencedir" diye konuştu.

Toplantıda, kız çocuklarının eğitim, sağlık, güvenlik, beslenme, gelişim gibi temel haklarını eşit olarak kullanılması, kız çocuklara yönelik ayrımcılık ve şiddete son verilmesi çağrısıyla yola çıkılan bu günü önemsiyoruz. Çünkü her çocuk yaşamayı, sağlıklı, güvenli, ihmal ve istismardan, şiddetin her türünden uzak, beslenme ve gelişme hakkını yaşayarak sevgiyle büyümeyi hak ediyor. Elbette kız çocukları da!

Kız çocuklarının ihmal ve istismardan korunması için kararlı bir devlet politikasına ihtiyaç var. Bugün son derece adaletsiz şekilde biz kadınların üzerinde olan ev içi ücretsiz bakım ve aile sorumluluklarının kız çocukların kaderine de yazılmaması için acilen gerekli hizmetlerin geliştirilmesi gerekiyor. Kamu, özel sektör, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin de kız çocuklarının dijital dünyaya liderlik etmesi sürecini destekleyen işbirlikleri içinde çalışmasını talep ediyoruz" açıklaması yapıldı.



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

9 Ekim 2021

Olympos Dağcılık "Bu Gezegen Hepimizin" mesajı verdi


Konak Belediyesi'nin Gündoğdu Meydanı'nda düzenlediği Patilerin Festivali'nde hayvan hakları dernekleri ve gönüllü kuruluşlar bir araya gelerek 'Bu Gezegen Bizim' dedi. 

Katılımcıları arasında olan Olympos Dağcılık ve Doğa Sporları da can dostlar, doğa ve çocuklar için "Bu Gezegen Hepimizin" mesajı verdi.

Olympos Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Hafize Yiğit, sezon açılışına 10 Ekim Pazar günü Azmak-Sığacık-Teos doğa yürüyüşü ile başlayacaklarını söyleyerek festival hakkında şu açıklamalarda bulundu.

"Konak Belediyesi'nin 9 Ekim Cumartesi günü saat 13.00-21.00 saatleri arasında Gündoğdu meydanında organize ettiği "Bu Gezegen Hepimizin" etkinliğine doğa, hayvan ve çevre dostu pek çok kuruluş katıldı. Doğaya ve çevreye saygısını, tüzüğünde bile dile getiren Olympos Dağcılık Kulübü de bu kurumlar arasındaydı.

Olympos Dağcılık Kulübünün standı dışında ayrıca kulübün yamaç paraşüt ekibi de alanda görsel şov yaptı. Akşam İzmir'li sanatçı Pınar Aylin'in konseri ile unutulmayacak bir festival yaşadık" diye konuştu.



İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT











6 Ekim 2021

Sezin Haşıcı; Yaşamımda benden iz bırakanlar ilham kaynağım oluyor


Resim çalışmalarını özgün baskı resim dalında yapan Sezin Haşıcı, linol, gravür, ağaçbaskı, monoprint özellikle kullandığı baskı teknikeridir. Ekslibris Derneği üyesi olan Haşıcı'yı kurucusu olduğu ve resim çalışmalarını sürdürdüğü Alsancak'taki Etik Sanat Evi'nde ziyaret ettim. Sezin Haşıcı ile gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşide; çalışmalarında vermek istediği mesajları, etik sanat evini ve gelecekteki projelerini konuştuk. 

Keyifli okumalar.


Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1954 yılında Balıkesir'de doğdum. Ortaöğrenimimi Bandırma'da tamamladım. 1978 yılında İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Resim Öğretmenliği (Grafik) Bölümü'nden mezun oldum. 1979 yılında Giresun'da resim öğretmeni olarak görevime başladım. 1980 yılında İzmir'e gelerek İzmir Buca Lisesi'nde Resim Öğretmeni olarak görevime devam ettim. İzmir Karataş Lisesi'nden 2000 yılında emekli oldum. 1987 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı'nda lisans eğitimimi tamamladım. 1998 yılında MEB'e bağlı Etik Güzel Sanatlar Kursunu açtım. Halen kurucu müdür olarak görevimi sürdürüyorum. 

Resme ilginiz ne zaman başladı. İlk kişisel serginizi ne zaman açtınız?

Resim ve müzik yaşamımın her döneminde vardı. Çocukluğumdan beri iç içeydik. Resmi meslek olarak sürdürmeyi seçtim. Resim Öğretmenliği yaptığım yıllarda da sürekli ürettim. Lise yıllarımda sayısız yağlıboya tablolar yaptım. Okuduğum okulda sergiler açtım. Eserlerim bir çok kişinin evinin duvarlarında yer aldı. 10'dan fazla kişisel sergi açtım. Çok sayıda karma sergiye katıldım. Çeşitli koleksiyonlarda eserlerim bulunuyor.

Çalışmalarınızda vermek istediğiniz mesaj nedir?

Resimlerimin konuları çevredeki olaylar ve gözlemlerimin duygu ve düşüncelerimde bıraktığı izlerden oluşuyor. Doğadan esintiler, yaşamımda bende iz bırakanlar, küçük bir obje ilham kaynağım olabiliyor. Son dönemlerdeki resimlerimde figür ön planda. Güçlü kendine güvenen kadınların konuları, kadının yaşamdaki güzellikleri, özgüveni konuların özünü oluşturuyor. 

Hayat felsefenizi kısaca özetlerseniz  neler söylemek istersiniz?

İnsanlara yardım etmeyi, gücümün yettiğince çevreme her konuda faydalı olabilmeyi amaçlıyorum. Hep iyilik ve güzellik olsun istiyorum. İnsanların ruhlarına hitap edebilmek iyi duygular verebilmek çok güzel.

Hayatta gerçekleştirmeyi düşündüğünüz en büyük şey nedir?

Yaptığım projeli çalışmalarla sanatçıları bir araya getirmek ülkemizde sanatın ve sanatçının varlığının önemli olduğunu görmek en büyük arzularımdandı. Yeni organizasyonlar ve projeler üreterek sanatı ve sanatçıyı sanatseverlerle buluşturmaya devam edeceğim.

Resim dışında başka sanatlarla ilgileniyor musunuz?

Resim dışında müzikle de amatör olarak ilgileniyorum. Gitar, ud ve org çalıyorum. Şarkı dinlemeyi ve güzel bir eseri yorumlamayı seviyorum. Edebiyatla ilgileniyorum. Yazmasam da çok okuyorum. Özellikle felsefi kitapları okumayı seviyorum.  


Yakın zamanda düşündüğünüz yeni bir proje var mı?

Sanatı topluma sevdirmek ve tanıtmak için sanatevi'mizin galeri bölümünde resim, fotoğraf, baskı resim gibi sergiler düzenlediğimiz çalışmalarımıza devam edeceğiz. 1/1 'Monoprint Günleri'ni devam ettirerek atölye olanaklarını sanatçılarla paylaşmayı düşünüyoruz. Yarım kalan İzmir konulu bir resim projemiz vardı. Bu projemizi de gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

İzmir'de yaşamaktan mutlu musunuz?

İzmir'den başka bir şehirde yaşayamam diye düşünüyorum. İzmir'de çok mutluyum. Seyahat etmeyi yeni yerler görmeyi çok sevsem de İzmir'i özlüyorum. İzmir'e döndüğümde kendimi güzel duygular içinde hissediyorum.

Bize biraz Etik Sanat Evi Sergi Salonu'ndan bahseder misiniz?

Etik Sanat Evi  butik sergilerin açılabileceği nostaljik bir yer. Mümkün olduğunca eski halini korumaya çalışıyorum. 26 Ekim Pazartesi günü açılan 'İzmir Cumhuriyetin Işığı' sergisinde 57 sanatçının eserleri sergilendi. Boyut olarak 50 cm.lik resimler istedik. Büyük eserleri sergilemek için daha az tablo gerekiyor. Küçük kişisel sergiler için sergi salonumuz uygun.  

Etik Sanat Evi olarak gelecek projeleriniz var mı?

Çok sık olmamak koşuluyla sergiler açabiliriz. Uzun bir süredir mini sergilerimiz zaten açılıyordu. Sanatseverler ile sanatçıları buluşturmaya devam edeceğiz.

Resim yaparken ruh halinizi tanımlar mısınız?

Resmin ilk yaratım halinde tamamen yalnız iç dünyama dalıyorum. Büyük bir coşkuyla beyaz tuvalde oynamaya başlıyorum. Her yeni fırça darbesi bir yenisini getiriyor. Sonucunu bilmediğim bir serüvenin içine dalıyorum. Bu bilinmezlik benim için çok farklı duyguların oluşmasına neden oluyor. Son noktayı ne zaman koyacağım belli olmuyor. Beni çok rahatlatan aynı zamanda da çok sorgulayan sancılı bir süreç oluyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Herkes resmin dünyasının içine dalsın sergileri gezsin ama o resimlere rastgele bakıp geçmesin. Sanat iyileştirir, İnsanın ufkunu açar, besler. Dünyaya bakışını değiştirir. Herkesin bundan beslenmesi gerekiyor ki güzel ve aydınlık yarınlar görelim. 


Çok teşekkür ederim Nurten İşleyen Öğüt, iyi ki varsınız.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT


4 Ekim 2021

Hep birlikte Gaziemir’i daha çok daha güzel yerlere taşıyacağız

 


Gaziemir Kent Konseyi Başkanı Günnur Berber’i makamında ziyaret ederek kent konseyi hakkında bilinmeyenleri sorduk.

Konsey Başkanı Günnur Berber ile yaptığımız röportajı sizler için yayınlıyoruz.

Gaziemir Kent Konseyi Günnur Berber kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?

GB: 1984 doğumlu 2 çocuk annesiyim. Süleyman Demirel Üniversitesi Bilgisayar Teknoloji ve Programlama bölümü mezunuyum. Aynı zamanda köşe yazarlığını da yaptığım Yerel Haberci Dergisi ve Haber İnternet sitesi Yayın Koordinatörüyüm. Hayata dair yazılarım ve şiirlerimle tanındığımı söyleyebilirim. Gaziemir'de bulunan yerel derneklerin kültürel ve sosyal faaliyetlerinde uzun zamandır yer alıyorum. Seydiköy Mübadele Muhacirleri Derneği'nde birçok hayır işlerinin organizsayonlarıyla ilgilenirken bir yandan Seydiköylüler Derneği Tiyatro Grubunda rol alıyorum. Şu an 4. oyunumuzu sergilemek üzere provalarımız devam ediyor. Kitap okumayı çok seviyorum. Daha çok Felsefe ve Psikoloji üzerine kitaplar ilgimi çekiyor. Hayatın anlamını aramak heyecanlı bir yolculuk benim için. Ve herkesin kendini sorgulaması için daha çok okuması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle göreve seçilir seçilmez ilk projem Kent Konseyi kitaplığını kurmaya başlamak oldu.

Bir başka projem Kadınların içindeki gücü fark etmelerini sağlamak. Bunun için kadınları özellikle orta yaş ev hanımlarını evlerden çıkartıp sosyal hayata dahil etmek için çalışıyorum. İlk adım olarak kahvaltı, yemek ve gezi organizasyonlarıyla kadınların bir araya toplanmasını ve etkileşimlerinin artmasını sağlıyorum diyebilirim. Örneğin eskilerde Gaziemir meydanda kahvelerin önünden geçmenin bile ayıp olduğu dönemlerde o baskı ile yetişmiş kadınları; 28 Ekim'de çelenk koyma töreni öncesinde kırmızı beyaz kıyafetlerimizle direk kahvelerde kahvaltıya davet ettim. Aralarında çekinen hala daha çok olsa da sağ olsunlar beni kırmayıp geldiler. Kahvede boyoz, gevrek, çay ile kahvaltımızı yapıp meydanda marşlarımızı söyledik.

 Gaziemir Kent Konseyi başkanlığına niye talip oldunuz seçilme süreciniz nasıl oldu?

 GB: Gaziemir Sivil Toplum Kuruluşlarının oldukça aktif oldukları bir ilçe. Seydiköylüler Derneği, İzmir Seydiköy Mübadele Muhacirleri Derneği ve Ege Pomakları Kültür ve Dayanışma Derneği Gaziemir’de faaliyet gösteren derneklerin belki de en aktif olan derneklerimiz. Pandemi sürecini bir kenara bıraktığımızda bu derneklerimiz klasik dernek faaliyetlerinin dışında kültürel ve sanatsal alanlarda yaptıklarıyla Gaziemir’de öne çıkıyorlar. Pandemi sürecinde de bizzat içinde olduğum toplumsal dayanışma adına önemli projeleri gerçekleştirildi. Bu dayanışmada dernek bünyesinin dışında toplumun dezavantajlı kesimlere ulaşıldı. İşte bu noktada daha aktif ve organize olabilecek, dernekler arasında eşgüdümü sağlayacak bir Kent Konseyi’ne ihtiyaç vardı. Ancak böyle bir çabayı göremedik. Az önce sözünü ettiğimiz üç dernek 5 Ağustos’ta yapılacağı açıklanan Seçimli Genel Kurul’da Gaziemir Kent Konseyi Başkanı ve Yürütme Kurulu seçiminde aktif bir rol oynamamız gerektiği hususunda ortak hareket etme kararı alındı. İzmir Seydiköy Mübadil Muhacirleri Derneği Başkanı Hilmi Öztop ve Ege Pomakları Derneği Başkanı Gürbüz Öngören be nihayetinde Seydiköylüler Derneği Başkanı Hakan Süvari Gaziemir Kent Konseyi Başkanı olarak üzerimde mutabık kaldılar. Bende bu onurlu görevi kabul ettim ve çalışmalarıma başladım. Adaylığım her kesimde ses getirdi ve benimle birlikte diyebilirim ki Gaziemir’de herkes Gaziemir Kent Konseyi’nin varlığından haberdar oldu. Kimse ne konseyi nede başkanını nedir, ne iş yapar diye tanımıyordu. Yıllardır derneklerde aktif olarak çalışan biri olduğum için de her alanda, sosyal medya da ses getirdik. Bu bazılarını tedirgin etmiş olmalı ki bir anda, adı konulmamış bir cepheleşmenin, mücadelenin içinde buldum kendimi. Bugüne kadar Gaziemir Kent Konseyi Genel Kurulu hiç iki adaylı yarışa ve bu denli çekişmeye sahne olmamış. Yine olmasın diyenlerin türlü türlü ayak oyunlarıyla mücadele etmek zorunda kaldım. Beni bu göreve layık görmeyenlerden, küçük görenlere, bana destek verenleri görmezden gelmelerden, benim üzerimde oluşan mutabakatı sabote edenlere kadar her türlü ayak oyununu bir aylık kampanya sürecimde yaşadım. Ancak ben ve bana destek verenler azimli ve kararlıydık. Genel Kurul’da İzmir Seydiköy Mübadele Muhacirleri Derneği Temsil edip aday olacağım için 2019’da kurulan ve pandemide aktif rol üstlenmiş derneği genel kurula sokmamak gibi büyük bir yanlışı dahi yapmak istediler. 5 Ağustos’ta toplanan genel kurul bu oyunu bozdu ve yapılan oylama sonucunda biz önce genel kurul üyeliğini kabul edildik ve ardından girdiğim başkanlık yarışını 42’ye 10 gibi bir çoğunlukla kazandım. O tarihten itibaren Gaziemir Kent Konseyi Başkanı olarak görev yapıyorum. Geride kalan 4 aylık süreçte de Gaziemir Kent Konseyi Gaziemir İlçe gündeminde bir ağırlığı oluştu. Bu etki çerçevesinde 2020’de ‘sıfır’ bütçesi olan ve ne hikmetse bunu genel kurulda övünç kaynağı olarak ileri süren eski yönetim artık geride kaldı. İlk iş olarak Gaziemir Kent Konseyi’nin kanuni hakkı olan kaynağı Gaziemir Belediye Bütçesi’nden sağlamış bulunuyoruz. Gaziemir Belediye Meclisi’ni oluşturan ve bütçe oluşturma yetkisini kullanan siyasi parti gruplarımız ve belediye meclis üyelerimiz sayesinde Gaziemir Kent Konseyi’nin de kullanabileceği 170 bin liralık bir kaynağı sağlamış olduk. Bir yandan bunları yaparken diğer bir yandan da yönergede olmasına rağmen 14 yıldır kurulamamış Mahalle Kurulu ve Mahalle Temsilciliklerini seçimle oluşturduk. Gaziemir Kent Konseyi Yönergesi kadın, gençlik, esnaf ve diğer alt meclislerinin seçimli genel kuruldan önce yapılmasını öngördüğü halde bunun da yapılmadığını tespit ettik. 5 Ağustos 2021’den önce bu meclislerin gerçekleşmiş olması gerekli olduğu halde bu konuda ne meclisler nede konsey tarafından bir adım atılmamış, göz ardı edilmiş. Örneği Gaziemir Kent Konseyi’nin en önemli alt meclisi olan Kadın Meclisi seçimli genel kurulu en son 2019’da yapılmış. Bir zaman ve görev aşımı söz konusu. Gaziemir Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak bu duruma el koyduk. Kadın Meclisi’nin bir an önce ve en sağlıklı bir şekilde seçimli genel kurulunun toplanması için çalışıyoruz. Konsey başkanlığı, yürütme kurulu üyeliği, genel sekreterlik, meclis başkanlıkları gibi görevler hiçbir zaman kişilere ve bağlı oldukları tüzel kişilikler için bir müktesep hak oluşturamaz. Kent Konseyleri Yönetmeliği buna engeldir. Bu görevler yerel seçimlerin yapıldığı tarihten son bulduğu tarihe kadar, 2 ve 3 yıllık olmak üzere dönemlerdir. Bu dönemlerde seçimli genel kurullar yapılır ve yeniden görevlendirmeler söz konusu olur. Devam ede gelen bir görevlendirme anlayışı söz konusu değildir. Her seçimli genel kurul sonrasında görevlendirmelerde, atamalarda yenilenmek zorundadır.  

Kent konseyinin görevleri nelerdir?

GB: Kent Konseyi’nin görevi; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmaktır.


Gaziemir için hangi konular sizin için öncelikli? Neler yapmayı planlıyorsunuz?

GB: Öncelikle toplumun tüm kesimlerine hitap edecek projeleri gerçekleştirmek için toplumun her kesimini içine alabilecek bir yapı oluşturmak gerekiyor. Bu söylenmesi kolay, yapılması ise çok zor olan ancak başarılması halinde en sağlıklı bir örgütlenme modelidir. Bunun içindir ki mahalle temsilciliklerine önem veriyoruz. Tüm dernekler ve siyasi partilerle diyalog kurmaya ve işbirliği yollarını açmaya çalışıyoruz. Genel ve yerel idarenin kurumlarıyla, belediyelerle işbirliği ve iletişim halinde olmak durumundayız. Sanayicimizle, esnafımızla, eğitimcilerimizle kısacası toplumun tüm kesimlerinle iletişim kurmaya önem veriyoruz. Böylelikle Gaziemir Kent Konseyi’nin bünyesinde birçok farklı konuda çalışma grupları oluşturacağız. Bu çalışma gruplarımız kentin ihtiyaç duyduğu konularda projeler hazırlayacaklar ve biz de bunları kamuoyu ile ilgililerle paylaşacağız. Ortak akıl ve yöntemle oluşacak projelerin yaşama geçirilmesi elbette kent yöneticilerinin samimi ve duyarlı yaklaşımlarıyla söz konusu olacak. Biz sivil toplumun talebini ortaya koyacağız. Eminim ki bu da topluma ve Gaziemir’e yarar sağlayacak. Gaziemir Kent Konseyi Başkanı olarak ilk yaptığım işlerden biri de konsey binamızda bir kitaplık oluşturmak. Kampanyamızı konsey sosyal medya hesabından duyurmamızın ardından her kesimden kitap bağışları gelmeye başladı. Gaziemir Şehit Serhat Sığnak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bu konuda bize çok yardımcı oldular. Öğretmen ve öğrencilerimizin yaptığı kitaplıkları, vatandaşlarımızdan gelen kitaplar ile dolduracağız. Bu arada yeri gelmiş iken de belirtmek istiyorum. Şehitler, Gaziler ve onların bizlere emanetleri olan aileler bizler için çok önemli. Bizler için kanını canını veren şehitlerimize minnet borcumuz var. Bunun sembolik bir ifadesi olarak İzmir’in Kurtuluş Günü 9 Eylül’de Halkapınar, Kadifekale ve Narlıdere Şehitlikleri’ni ziyaret ettik. Dua ettik. Saygı duruşunda bulunduk. Yine Gaziemir’de yıllarca oturmuş olan ve vatani görevinde bulundukları esnada şehit olan Furkan Yavaş, Ali Yılmaz ve Uğur Palancı’nın ailelerini evlerinde ziyaret ettik. Acılarının hala taptaze olduğuna, evlatlarını bu ülkeye şehit vermiş olmanın haklı gururuna bir kez daha şahitlik ettik. Şehitlerimiz ve ailelerini hiçbir zaman unutmamalıyız.  

Neleri değiştirmek istiyorsunuz?

GB: Gaziemir’de çok daha güzel şeyleri hep birlikte gerçekleştirebiliriz yeter ki isteyelim. Sivil topluma önem verelim. İnsanlarımıza güvenelim. Gaziemir bir gecede düşünülmüş projelerle değil, üzerinde çalışılmış, toplumun benimsediği projelerle yol alabilir. Sürekli farkı bahaneler üreten, benci, tekçi anlayışın değişmesi gerekiyor

Kent konseylerinin bir yaptırım gücü var mı?

GB: Kent Konseyleri topluma kendilerini iyi ifade etmeleri ve bunun gereklerini yaptığı sürece elbette kendi yaptırım ve etki gücü vardır.

Kent konseyleri niçin olmalı?

Kent Konseyleri ülkemizin Avrupa Birliği sürecinde uyum mutabakatı çerçevesine ortaya çıkmış bir sivil toplum yapısıdır. Derneklerin bir araya gelerek iletişime geçtiği, ortak işbirliği ve çalışma süreçlerini ortaya koyan demokratik bir kurumsal yapılanmadır. Demokrasiye, katılımcı bir demokraside refahtan pay almak isteyen toplumların kurumsal yapısıdır. Bu tür yapılan önemini iyi kavramalıyız.

Gaziemirlilere bir mesajınız var mı?

Herkesi kentimiz için çalışmaya davet ediyorum. Hep birlikte Gaziemir’i çok daha güzel yerlere taşıyacağız.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT