30 Haziran 2018
29 Haziran 2018
İFOD 2018 sezonunu kapattı!
İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) üyeleri sezon kapanış
kutlamasında bir araya geldi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
İFOD dernek binasında gerçekleştirilen sezon kapanış
kutlamasında İFOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat KAPTAN yaptığı konuşmada sezonun
değerlendirmesini yaptı:
“Kısa bir zamanda yaptıklarımızı başlıklar halinde
aktaracak olursak dört tane gezi yaptık. Pamukkale, Abant, Midilli, Efes
gezilerimiz oldu. Bu gezilerimizin üç tanesi konaklamalı olarak
gerçekleştirildi. Bu konuyla ilgili Metin hocamıza çok teşekkür ediyorum. Hafta
içi ve hafta sonu ileri düzey fotoğraf eğitim seminerleri verdik. Altı tane
sergi açılışı yaptık. Bu dönem önemli bir projemiz olan “4. Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri” yüksek bir katılımla
gerçekleştirildi. Çok iyi geri dönüşler aldık. “Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri” İFOD olarak hepimizin başarısıdır.
Emeği geçen tüm yönetim kurulu üyelerimize, koordinasyon ekibindeki
arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum” dedi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
28 Haziran 2018
Dana Bayramı’nda Afrika rüzgârı esti…
Konak Belediye’sinin ev sahipliğinde Afrikalılar Kültür
Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği işbirliğinde düzenlenen kutlamalar ilk olarak
Alsancak Türkan Saylan Kültür merkezi’nde açılan sergi ile başladı.
“Hayatın
İçinden Afro” fotoğraf sergisi açılışının ardından “Afrika’dan Anadoluya” başlıklı panel
gerçekleştirildi.
Yönlendiriciliğini Dr. Şebnem SENÇERMAN’ın yaptığı
panelde Antropolog Prof. Dr. Mahir ŞAUL, Tarih Doktoru Faruk TÜRKÖZÜ ve Tarihçi
Ali ÖZÇELİK konuştu.
Prof. Dr. Mahir ŞAUL, Afrika’da esir yakalama bölgeleri
ve Sahara ötesi köle ticareti, Hausa dilini konuşanların bugün oturduğu
bölgeleri harita üzerinde göstererek bilgi verdi. Tarihçi Ali ÖZÇELİK ise “Afro Zeybekler” başlıklı bir sunum
yaptı.
Etkinlikler kapsamında Mustafa OLPAK'ın “Kenya’dan İstanbul’a Kölekıyısı” adlı
kitabı tanıtıldı. Kitabı İngilizceye çeviren Tarihçi Prof. Dr. Nikki BROWN
etkinliğe konuk olarak katıldı. Erol ÖZDAYI’nın fotoğraflarından oluşan slayt
gösterisi ve Afro-Türk Perküsyon Grubu tarafından sunulan müzik dinletisinin
ardından Turgay KARASOLAK zeybek gösterisi kutlamalara renk kattı.
Afrikalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği
Başkanı Şakir DOĞULUER yaptığı açıklamada; Kurucu başkanımızı Mustafa OLPAK
önderliğinde, kaybolmaya yüz tutmuş kültürümüzü yaşatmak ve Afrikalı
atalarımızın bize bıraktığı mirası bizden sonraki nesillere aktarabilmek
gayesiyle, 2006 yılında derneğimizi kurduk. Yüzyıllar boyunca bu topraklarda
farklı kültürlerle iç içe yaşayan biz Afro-Türkler,
atalarımızın kadim geleneği, baharın müjdecisi “Dana Bayramı”nı bu sene 12.kez İzmirli hemşerilerimizle birlikte
kutladık. İzmir’in çeşitli yerlerinde yaşayan Afro-Türkleri bu etkinlikler kapsamında bir araya gelme imkânı
buluyor. Sosyal medyadan ve basından duyurularımızı yapıyoruz. Bir araya gelme
şansımız oluyor. Son üç yıldır her anlamda bize destek veren konak Belediye
Başkanımız Sema PEKDAŞ’a gönülden teşekkür ediyoruz.
Dana
Bayramı Nedir?
İzmir’de yaşayan Afrika kökenli Türklerin kültüründe yer
alan “Dana Bayramı” 1800’lerden,
1920’lerin sonuna kadar kutlanmıştır. Daha önce üç hafta süren kutlamalarda godyaların
(Afrika topluluğu ileri gelenleri) topladığı parayla dana alınır ve mayıs
ayının ilk cumartesi kurban edilirdi. 2006 yılından itibaren Afro-Türk Derneği
tarafından kültür ve geleneklerini yaşatmak amacıyla “Dana Bayramı Festivali” adıyla gerçekleşen kutlamalar iki gün
sürmekte ve artık kurban kesilmemektedir.
27 Haziran 2018
Çağdaş Kültür Sanat Edebiyat Günleri...
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Çağdaş Kültür Sanat Edebiyat Günleri”nde şiir dinletileri,
söyleşiler ve yazarlarla kitap imza etkinlikleri gerçekleştirildi.
Halikarnas Sokağı’nda gerçekleşen etkinlikte, UASB Aktivist Sanatçılar Birliği üyelerinden Gazeteci/Yazar/Şair Aydan TUNCAYENGİN “Kadınlar Şiir Kokar” kitabını imzaladı.
Gazeteci/Yazar/Şair Aydan TUNCAYENGİN yaptığı açıklamada;
Hikâye ve romancılığımızda “deniz çığırını” açan, deniz insanlarının yaşantılarını anlatmasıyla ün yapan sanatçı Cevat ŞAKİR aynı zamanda usta bir balıkçı, sünger avcısı, botanik uzmanı ve iyi bir tarihçidir. Türk edebiyatında deniz öyküleri ile tanınır. Yapıtlarında genellikle Ege ve Akdeniz’in kıyı ve açıklarında geçen denize bağlı olaylara yer vermiştir. Denize hayrandır. Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler onun öykülerinde önemli öğelerdir. Yapıtlarında zengin bir terim ve mitoloji hazinesinden yararlanmıştır.
Etkinlikte izlerini takip ederek bugünlere geldiğimiz usta sanatçı, yazar ve şairlerimizi andım. Gençlerimiz ve çocuklarımızın da bizlerin izleri ile sanatı, kültürü ve edebiyatı aydınlık geleceğe taşıyacağını umut ediyorum.
Halikarnas Sokağı’nda gerçekleşen etkinlikte, UASB Aktivist Sanatçılar Birliği üyelerinden Gazeteci/Yazar/Şair Aydan TUNCAYENGİN “Kadınlar Şiir Kokar” kitabını imzaladı.
Gazeteci/Yazar/Şair Aydan TUNCAYENGİN yaptığı açıklamada;
Konak Belediyesi destekleriyle; Çağdaş Eğitim Gönüllüleri
Derneği tarafından hazırlanan, Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği ile “3. Çağdaş Kültür Sanat Edebiyat Günleri”
etkinliğine şair yazar sanatçı dostlarımızın şiirleri, söyleşileri, şarkıları
ve kitapları ile katıldık.
Çağdaş Kültür Sanat Edebiyat Günleri etkinliği 3. defa
Cevat Şakir’in takma adı olan Halikarnas
Balıkçısı sokağında düzenlendi. Cevat Şakir’in edebi kişiliği anıldı.
Hikâye ve romancılığımızda “deniz çığırını” açan, deniz insanlarının yaşantılarını anlatmasıyla ün yapan sanatçı Cevat ŞAKİR aynı zamanda usta bir balıkçı, sünger avcısı, botanik uzmanı ve iyi bir tarihçidir. Türk edebiyatında deniz öyküleri ile tanınır. Yapıtlarında genellikle Ege ve Akdeniz’in kıyı ve açıklarında geçen denize bağlı olaylara yer vermiştir. Denize hayrandır. Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler onun öykülerinde önemli öğelerdir. Yapıtlarında zengin bir terim ve mitoloji hazinesinden yararlanmıştır.
Eserlerinde denizin içi ve dışına ait her şeyi, ömrünü
verdiği Bodrum’u, Ege Denizi’nin efsanelerini, Akdeniz savaşlarını konu olarak
seçen Cevat ŞAKİR, anlattıklarını bir gözlemci gibi değil, olayları bizzat
yaşayan bir insan duyarlılığı ile kaleme alan ölümsüz sanatçı yazardır.
ÇAĞ-DER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın AKTOP ve
yönetiminin sanat guruplarının katılımıyla düzenledikleri etkinlikte solo
türküler ve solo Türk Sanat Müziği eşliğinde, yöresel sanatçılarla beraber
günümüz yazarlarından şiir dinletisi ve söyleşi etkinlikleri yer aldı.
İzmir’in kültür, sanat, edebiyata önderleriyle anılan
Hatay Semtinin İzmir’de ayrı bir yeri var. Çağdaş
Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Yalçın AKTOP da Hatay semtinin
geleneğindeki kültür, sanat edebiyat sevdasını yeni nesillere ulaştırmak için
günümüz yazar ve sanatçılarını halkla buluşturarak, sanatı sokağa taşımıştır.
Uluslararası
Aktivist Sanatçılar Birliği Başkanı Şair Yazar Ümit Yaşar IŞIKHAN
ile beraber üye sanatçılarımız, ressam, şair ve yazarlarımızla etkinlikte yer
aldık.
Etkinlikte izlerini takip ederek bugünlere geldiğimiz usta sanatçı, yazar ve şairlerimizi andım. Gençlerimiz ve çocuklarımızın da bizlerin izleri ile sanatı, kültürü ve edebiyatı aydınlık geleceğe taşıyacağını umut ediyorum.
Çocuklarımız geleceğimizin meşaleleridir. Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş demektir.” sözüne önem vermeliyiz! Sanatı ve
sanatçının değerini çok iyi bilen Atatürk her şey olabilirsiniz sanatkâr
olamazsınız dediği noktada uygarlık savaşında etkin bir araç olan sanata bugün
de gereken önem verilmeli ve sanatçılar korunmalıdır. Sanat, kültür ve edebiyat
hareketleri her yere, her yaşa taşınmalı. Çocuklarımızla birlikte sanatta,
kültürde, edebiyatta ilerlemeliyiz. Onları çağdaş uygarlık izlerimize
taşımalıyız. Aksi halde hayat damarlarımızdan birini kendi ellerimizle koparmış
oluruz.
Çağdaş Eğitim Gönüllüleri Derneği bu yıl 3.’sü düzenlenen
etkinliklerinde de sanata, kültüre ve edebiyata dokunarak hayat damarlarımızı
korumaya çalışmaktadır.
Başkan Yalçın AKTOP ve takım arkadaşlarına
etkinliklerinde bana ve sanatçı dostlarımıza yer verdikleri için teşekkür
ederim. Sanattan kopmadan, sanat için yaşayalım.” dedi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
26 Haziran 2018
Öğrencilerin ödevi kitap oldu…
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şube Başkanı, Namık Kemal
Lisesi İngilizce öğretmeni Osman Gazi OKTAY, 1971-1972 yıllarında Namık Kemal
Lisesi öğrencilerinin “yaşayan gazilerle
röportaj” ödevlerinin kitap olarak yayınlanması için destek verdi.
2009 yılında Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şube Başkanı
olarak görev aldım. Öğretmenlik mesleğimle birlikte dernek görevim de devam
ediyor.
“Yastığımız Mezar Taşı Yorganımız Kar Olsun” kitabı arşiv niteliği taşıyan çok önemli bir çalışma. Destek alıyor musunuz?
Namık Kemal Lisesi İngilizce öğretmeni Osman Gazi Oktay “Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Çanakkale
Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşımıza” ait o günleri yaşayan ve savaşlara
katılan gazilerimizin anlattıklarını gelecek kuşaklara aktarılmasının önemli
olduğunu belirtiyor. Bu çalışmalar kapsamında kitabın yayınlanması için
çalışmalara destek veren eğitimci Osman Gazi OKTAY ile bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Bize
kendinizden bahseder misiniz?
Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü 1980 yılı mezunuyum. Aynı
yıl Aksaray’da göreve başladım. Aksaray o dönem il değildi. Niğde iline bağlı
bir ilçeydi. İki yıl çalıştıktan sonra kendi isteğim ile istifa edip ayrıldım.
12 Eylül’ün getirdiği bu süreçte üç yıl kadar bir boşluk oldu. 1985 yılında
özel okulda öğretmenliğe başladım. Özel Kocaeli Koleji’nde 3 yıl kadar
çalıştım. Hereke’de oturuyordum. Aynı zamanda Hereke Çimento Fabrikasında çalışan mühendis arkadaşlarıma
İngilizce dersi veriyordum. Üç yıl kadar özel okulda çalıştıktan sonra Bandırma
Kültür Eğitim Vakfı Özel Lisesine geçtim. Üç yıl kadar burada çalıştım. Özel
okullarda çalışma hayatının beni yorduğunu fark ettim. Bizi okutan bize emek
veren devlet okullarında çalışmak istiyordum. Eşim İzmir’de çalıştığı için tayinimi İzmir’e istedim. Söke Lise’sine
tayinim çıktı. Daha sonra Boğaziçi İlköğretim okuluna göreve başladım. 2000
yılında Eğitim Sen 1 Nolu Şube Başkanlığına
seçildim. 2000-2003 yılları arasında yöneticilik görevimi sürdürdüm. Aynı dönem
Namık Kemal Lisesi’ne tayinimi istedim. 2001 yılında göreve başladım, hala
İngilizce öğretmeni olarak görevime devam ediyorum.
Bunun dışında kooperatif başkanlığı yaptım. İzmir’de bir
evimiz olsun düşüncesiyle S.S. İZKENT Yapı Kooperatifine girdik. On yıl beklediğimiz
halde kooperatif bitmedi. Yönetimi devir aldık. Borçlar ve ipoteklerle sorunlu
bir yönetime başladık. Bir yıl içinde hepsi ödendi, tapular teslim edildi ve
evlere geçildi.
“Yastığımız
Mezar Taşı Yorganımız Kar Olsun” kitabını yayına hazırlamaya nasıl karar
verdiniz?
Kitabın kahramanları kurtuluş savaşına katılmış bazı
gazilerin öykülerini anlatıyor. Namık Kemal Lisesi Mustafa Kemal Atatürk’ün
İzmir’e geldiği zaman ziyaret ettiği okullardan birisidir. Ben de bu kitabı
yayınlanmasını bir görev olarak üzerime aldım.
1971-1972 öğretim yılında İzmir Namık Kemal Lisesi
öğrencilerine Tarih Öğretmeni Kazım Çavdar “yaşayan
gazilerle röportaj” ödevi veriyor. Öğrenciler o dönem 70’li yaşları yaşayan
gazileri buluyor, anılarını ödev olarak yazıyorlar. Aydın, Çine ve İzmir’den
ulaşabildikleri gazilerle yapılan bu röportajları Tarih Öğretmeni Kazım Çavdar
kitap haline getirmeyi istiyormuş. Öğrencilerinin bu çalışmalarını bir dosya
halinde saklamış. Fakat kitap çıkaramamış. Kazım Çavdar hocamızın
öğrencilerinden Mete Polat, bu çalışmanın belgesel nitelik kazanacağını, yok
olmasına gönlünün razı gelmediğini, bugünkü ve gelecek kuşaklara ulaşması,
tarihe katkıda bulunması amacıyla değerlendirilmesi gerektiğini benimle
paylaştı. Mete Polat aynı zamanda Namık Kemal Lisesi Tarih öğretmeni olarak
görev yapıyor. Bizde bu çalışmaları bilgisayar programına aktardık. Ulusal
Eğitim Derneğinin “Öğretmen Dünyası”
yayınevi ile görüştüm. Eğitimci araştırmacı-yazar Zeki SARIHAN’dan görüş aldım.
Zeki SARIHAN, bu savaşlar hakkında gazilerimizin anlattıkları kitaplarda canlı
bir yer tuttuğunu, tarihimize ışık tutacak önemli bilgilerin bu kitapta olduğunu
söyledi. “Yastığımız Mezar Taşı
Yorganımız Kar Olsun” kitabının “Öğretmen
Dünyası” yayınları tarafından yayımlanması uygun görüldü.
“Yastığımız
Mezar Taşı Yorganımız Kar Olsun” kitabının hazırlanması ne kadar sürdü?
Bir yıla yakın bir zaman aldı. Elimizdeki arşivi
bilgisayara aktardık. Okulumuzdaki Edebiyat öğretmenimiz yazım hatalarının
düzeltilmesinde yardımcı oldu. Araştırmacı-yazar Zeki SARIHAN hocamız
belgelerin tarihleri olayların geçtiği yerlerin doğruluğu konusunda son
araştırmaları yaptı. Çalışmalarımız bitince kitap okuyucuyla buluştu. İzmir
Kitap Fuarına yetiştirmek için çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etti.
Kitap fuarında ve daha sonra Çağ-Der’in
3. Çağdaş Edebiyat Şenliğinde kitap tanıtımını yapma imkânımız oldu.
“Yastığımız Mezar Taşı Yorganımız Kar Olsun” kitabı arşiv niteliği taşıyan çok önemli bir çalışma. Destek alıyor musunuz?
Kitabı kendi imkânlarımızla hazırladık ve okuyucuya
sunduk. Bundan sonra yerel yönetimlerden destek bekliyoruz. Kitapta 100’e yakın
gazinin anıları var. Bu anılardan 40’a yakını Aydın-Çine civarında yaşayan
gazilerimize ait. Bu gazilerimizin torunları yaşıyordur. Belediyelerimiz özel
günlerde kitabı bastırıp halka ücretsiz dağıtabilir. Önemli bir kültür hizmeti
böyle olur. Yaşayanların yaşadıklarından ders çıkarması çok önemli! Geçmişte
Irak’ın işgal edildiği dönemi örnek verirsek, tecrübe birikimi olmadığı için
halk barış ve demokrasi getireceğiz diye ABD’ye karşı direniş gösteremedi.
Bilindiği gibi iki milyon kişi katledildi. Bizim kurtuluş savaşından
çıkardığımız dersler var. İşgalin nasıl olduğunu, bağımsızlığın önemini
hatırlatan arşivlerin önemine dikkat çekmeliyiz. Biz bu günleri tekrar
yaşamamak için bu tür kitapları halkımıza okutma imkânı sunmalıyız.
Kitapta
anlatılan gazilerimizin torunlarıyla görüşme projeleriniz var mı?
Elbette. Aydın ve Çine’de araştırma yapmayı istiyorum.
Onlarla tanışmak kitabı ulaştırmak istiyorum. Çine Belediyesi’ne e-posta
gönderdim. Şimdilik yanıt alamadım. Aydın Belediyesi’ne göndereceğim. Gerekirse
belediye başkanları ile kendim görüşme talep edeceğim. Belediyelerle ve
gazilerinin yakınları ile görüşebilirsem yeni bilgiler olursa yeni çalışmalar
olabilir. Kitap için eklemeler yapılabilir.
Son
olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Bu kitabın mutlaka okunması gerekir. Emperyalizmi savunan
kişilere, geçmişte neler yaşadığımızı hatırlatan çok önemli bilgiler anlatıyor.
Bağımsızlığın önemini anlamaları açısından herkesin okumasını istiyorum.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
25 Haziran 2018
Araçlarda Pasta-Cila’ya “Kadın Eli” değdi!
Genelde erkeklerin yaptığı iş olarak bilinen araçlarda pasta cila ve seramik işine kadın eli değdi.
Selin SELBAŞI’nın çok genç yaşlarda başladığı araba merakı, önce hobi olarak kendi aracına pasta cila yapmasıyla başladı.
Elle atılan pasta cila ile başladığı hobisi daha sonra iş yerini açarak profesyonel olarak devam etti. Yaptığı iş ile hemcinslerine örnek olan daha sonra kendini geliştirerek iş yerini açtığını söyleyen Selin SELBAŞI sözlerine şöyle devam etti:
“1988 İstanbul doğumluyum. Fakat kendimi bildim bileli İzmir’de yaşıyorum. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Pazarlama ve Reklam Bölümü’nü okudum. Mezun olduktan sonra özel bir hava yolu şirketinde hostes olarak işe başladım. Bir yıl çalıştıktan sonra bu mesleği bırakarak çeşitli firmalarda beş yıl boyunca pazarlama işi yaptım.
Araba merakım çok küçük yaşlardan beri vardı. Kendi aracımın da her şeyiyle kendim ilgilenirdim. Aracımın bütün bakımlarını, pasta cilası dahil her şeyini kendim yapardım. İnternet'te konuyla ilgili çok fazla video izledim. İnsan sevdiği işi yapmalı anlayışında olmalı diye düşünüyorum. Bu düşünceyle bu işi profesyonel bir meslek olarak yapmaya karar verdim. Pata cila ve seramik kaplama hizmeti veren iş yerini açtım. İş yerini açmamda eşim Erkan MELEZOĞLU ve annemin çok desteğini gördüm. Eşimin de arabalara ilgisi çok fazla. Eşimin de beni desteklemesi çok önemli bir etken oldu. Güzel tepkiler alıyorum. Araçlara pasta cila ve seramik kaplama yapıyorum. Önce bu işi bayan olarak yapmama çok şaşırıyorlar. Bu şaşkın bakışlar beni hiç rahatsız etmiyor. Güzel tepkiler alıyorum. Sosyal medyada çok fazla takipçim var. Yaptığım iş çok kolay değil. Bize teslim edilen araba çok değerli bir arabada olabiliyor. Aracın 15 bin liralık veya 500 bin liralık olması bizim için bir şey fark ettirmese de maddi olarak bizim için risk teşkil edebiliyor. Kadın olmam benim için avantaj diye düşünüyorum. Kadınlar daha sabırlı, daha nazik, daha özverili ve erkeklere göre gücümüz daha az olduğu için araca zarar gelme oranı düşüyor. İşimiz riskli olsa da ben çok severek yaptığım için güzel tepkiler almaya devam ediyorum. Beni bir işçi ve emektar gibi görmeye başladılar. Türkiye çapında bayileşme sürecine hazırlanıyorum. Kadınlarımız kendi gücünün farkında değil. Ataerkil bir toplum olduğumuz için kadına belli görevler verilmiş. Kadının yapmayacağı iş yok. Yaratılış itibariyle çok ince, detaylı düşünen varlıklarız. Ben bu işte bir öncü olduğumu düşünüyorum. Bu işi öğrenmek isteyen kadınları yetiştirebilirim. Türkiye’de bu işi yapan kadınların çoğalmasını çok isterim. Türkiye çapında bayileşme sürecine hazırlanıyorum. Eylül ayı gibi proje çalışmalarımız başlamış olacak. Amacım ülkemizde tek arabalı sistemi oturtmak.”
İzmr Modern / Nurten ÖĞÜT
24 Haziran 2018
Tonguç GÖKALP’in Koleksiyon Sergisi…
Ressam ve Müzisyen Tonguç Gökalp’in “Hand Made Tongrapy Style Koleksiyon Sergisi” Alsancak Kültür Sanat
merkezi’nde açıldı.
1975 yılında İzmir’de doğan sanatçı, sanatsal
birikimlerini sanat tarihi kuramcısı arkeolog ve estetik bilimler uzmanı olan
babasından aldı. E.Ü. Klasik ve Modern Yaylı Sazlar Yapım bölümünde eğitim
gördü. Kendi adında yaratmış olduğu “TONGRAPY”
adlı yeni biçim ve teknik içeren sanatsal çalışmalarıyla dikkat çeken Ressam ve
Müzisyen Tonguç Gökalp ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize
biraz kendinizden bahseder misiniz?
Doğduğum ve büyüdüğüm, sanat hayatıma ilk kez adım
attığım şehir İzmir Sanatsal Birikim ve Edinimleri’mi
sanat tarihi kuramcısı arkeolog ve estetik bilimler uzmanı ve ressam olan babam
Mustafa GÖKALP’ten aldım. On yaşımda karma sergiye davet edildim. Sanat hayatım
boyunca bu aşamaya gelirken birçok teknik üzerine çalışma fırsatı buldum, birçok
akıma ve tekniğe dair çalışmalar geliştirdim, eserler ürettim. Uzun çalışmalar
ve uğraşlar neticesinde kendi adımı verdiğim TONGRAPY tekniğinin ve stilimin
yaratıcısı oldum. İzmir, sanatımın karmaşık yapısına ışık tutmuştur.
Çocukluğumda, Kadifekale, Bayraklı, Ballıkuyu gibi semtlere uzaktan bakınca
renk dokularını keşfettim. Özellikle ışık vurduğu saatlerde izlemekten keyif
alırdım. Çok meraklı bir çocuktum. İç içe girmiş olan farklı insan yapıları,
davranış biçimleri ilgimi çekerdi.
Resim, müzik ve diğer sanat disiplerine olan merakım 1999
senesinde Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Çalgı yapımı
(yaylı sazlar) bölümüne girmem ile başladı. Hem plastik el becerilerini
geleneksel ve modern çalgı yapımı ile geliştirmek, hem de resim sanatına olan
ilgi ve araştırmalarımı farklı bir yöne çekmeme neden oldu.
Ayrıca ses araştırmacısıyım. Resimlerimdeki görselliği,
yine stilime uygun olacak şekilde deneysel sesler, alan sesleri, hazır
malzemelerden çıkan sesler ve müzik enstrümanlarıyla kompoze ediyorum. Çocukluk
dönemimde endüstriyel materyallerin seslerinden çok etkilendim. En ufak
duyduğum sesler dikkatimi çekiyordu. Görsel ve işitsel anlamda çok fazla algı
seviyesine sahip olduğumu çok erken yaşlarda fark ettim. Çok tehlikeli
olabilecek işler yapıyordum. Çocuktum, inşaatlar ve hafriyat olan yerlerde
geziyor, ses kayıtları yapıyordum, sesleri dinliyordum. Babamın Zenit marka
fotoğraf makinesi vardı. O dönem dijital çekim yok. Zenit fotoğraf makinesiyle
fotoğraf çekerdim. Görsel sanat üzerine deneyimlerimi de çok erken yaşlarda
edindim.
Tarzınız
alışılmışın dışında, siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Tarzımın ismi TONGRAPY,
resimlerimde algıda çok boyutluluk kavramını kaotik (karmaşık) biçimleme, micro
dokusal kaligrafik çizgi tekniğini, renklendirmede kübizm, optik art gibi
akımların renk anlayışlarından faydalanıyorum. Çizgilerde kırılma, karşıt alan,
ters açı, ters perspektif, ön proto, Türk ilkel sanatları, soyut biçimleme TONGRAPY tekniğinin ve sanatının
temelini ve hatlarını oluşturmaktadır.
Avangarde sanatlar, artnoveu, fluxus, dada, sufi
tasavvufu, geleneksel Türk el sanatları, beşeri ilimlere ve akımlara olan
ilgim, bu akımların; dinamik, felsefe ve teknik biçimlerinden faydalanmama,
ortak manada stilime nasıl bir yön vermem gerektiğiyle ilgili kılavuzumdur.
Estetik sadece güzelden oluşmuyor. Çirkin ve kötü
dediğimiz şeylerin içinde de milyonlarca estetik vardır. O da bir canlılık
içeriyor. O da bir yaratılış. Estetik değerleri bir bütün olarak görmek
gerekir. Resim sanatına farklı bir biçim ve teknik uyarlama çabamdaki en önemli
şey bilgi ve ilim tabanlarıdır. Görsel olarak bakıldığı zaman sizdeki enerji
resimlerle temasa geçme hayalini kişiye bırakıyorum.
“Hand
Made Tongrapy Style” Koleksiyon Sergisi’nde sergilenen eserleriniz hakkında
bilgi verir misiniz?
“Hand Made Tongrapy Style” benim koleksiyon sergim. Beş
sene içerisinde 40’a yakın eser ürettim. Eserlerimin 20 tanesi İngiltere,
Dubai, Norveç, Almanya, İspanya gibi ülkeler ve İstanbul’daki koleksiyonerler
tarafından satın alındı. Benim kendi koleksiyonum da 20 tane eserim var.
Koleksiyonumu “Alsancak Sanat Eğitim Merkezi”nde 26 Nisan’da sanatseverlerin
beğenisine sunduk. Ağırlıklı olarak TONGRAPY tekniğini kullandığım eserlerden
oluşuyor. Eserlerimi TONGRAPY tekniğini görmek isteyen sanatseverlerin beğenisine
sunmak için sergiledim.
Çalışmalarımda görülen çizgi stili ve dizaynı bir
benzerini bulmanız mümkün değil. Her tablomun ayrı hikâyeleri ve mesajları var.
Bilginin çok hızlı hareket ettiği bir çağdayız. İnsanın modernleşme hikâyesi,
yabancılaşmalar, mekanikleşmeler var. Yaşadığımız çağ endüstriyel bir çağ. Biz
endüstriyi hep dışarıdan bir unsur olarak tanıdık. Çünkü bizde sanayileşme ve
endüstri dönemi Atatürk döneminde gerçekleşmiştir. Sonraki yıllarda endüstri
anlamında her şey dışarıdan alındığı için yabancılaşmanın beraberinde getirdiği
köleliği de çalışmalarımda görebilirsiniz. Dokusal olarak elle çizilmiş bir
yüzeyi oluşturmak saatlerce sürebiliyor. Bazı dokuları tek tek çizmek
gerekiyor. Her parçacıkta her göze, her algıya göre farklı çalışmalar
görebilirsiniz.
Beğendiğiniz,
etkilendiğiniz sanatçılar var mı?
Paul Lee’den çok etkilendim. Zihin gücü, çizgiye verdiği
değer anlatımları beni çok etkiledi. Edebiyat alanında çok etkilendiğim ustalar
var. Yevgeni Zamyetin, Boris Vian beni etkilemiştir.
Çalışmalarınızla
vermek istediğiniz mesaj nedir?
Yapılaşmanın karmaşıklığını anlatmak istedim. Artık her
şey iç içe. Zihinsel olarak, görüntü kirliliği olarak hep bir karmaşa
içindeyiz. Her kes kendini ifade etme çabasında. Tüm etrafımda olan her şeyi bir
doku içerisinde nasıl ifade edebilirim düşüncesiyle bir doku geliştirdim.
Algıda çok boyut kavramını, kaotik metafor anlatım ifadelerini hedef aldım.
Çizgide kırılma ve karşıt alanlar, micro dokusal caligarphy soyut biçimleme
tekniklerini kullandım. 2012 yılında Ankara’da açtığım Galeri Polart’taki
“Kaotik Metaforlar” kişisel resim sergimde bu seriyi de sanatseverlerin
beğenisine sundum.
Hayat
felsefeniz nedir?
Mevlana “Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir
şey kaybetmez” der. Ben insanlara ve çevreme yararlı olmak, faydalı olmak için
bir mum alevi olduğumu düşünüyorum. Başka bir mum yakarak ışığım kaybolmaz.
Yaratılışın her türüne karşı sorumluluk duyarım. Bilimle ve sanatla ilerlemek
istiyorum.
Sorunuzu yaşam biçimi olarak cevaplamak gerekirse;
mütevazı yaşıyorum. Herkes gibiyim. Özden kopan şeyler beni etkiler.
Türkiye’de
sanata değer veriliyor mu?
Herkesin kendini ifade edebileceği bir alanın olması
güzel. Fakat bazı duygular derindir. Her duygu anlatılacak diye bir şey yoktur.
Türkiye’deki sanatı eleştirmek istemiyorum. Herkes neyin nerde, nasıl
yürüdüğünü, nasıl oluştuğunu, kendi kitlesine kendi değeri kadar algılıyor,
yaşıyor. Bizim insanımız değerli, değerlerini hiçe sayacak sanatsal dinamiğin
içinde olmayı kendime uygun bulmuyorum.
Geleceğe
yönelik beklentileriniz?
Beklenti ile yaşamıyorum. Bu yüzden geleceğe yönelik bir
beklentim yok. Geleceğe ışık tutmak, yeni bir şeyler sunmak istiyorum.
“Tabula Rasa” yaklaşımı insan zihninin doğduğu anda boş
bir levha olduğunu söyler. Üzerine siz ne yazarsanız şekillenir.
Son
olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
26 Mayıs 2018 tarihine kadar sanatseverlere açık olacak
koleksiyon sergim Alsancak Kültür Sanat merkezi’nde ziyaret edilebilir.
Alsancak Kültür Sanat merkezi’nde ayrıca teknik bilgilerimi paylaşacağım kurs
programlarımız var. İlgi duyan herkesi bekliyorum.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
23 Haziran 2018
Bir Tost!
Kimine göre karın doyurmanın en kolay yolu, kimine göre de bir lezzet kaçamağı! Sıkışık zamanların en lezzetli atıştırmalıkları arasında yer alan “tost” usta ellerde hazırlandığında tadına doyum olmaz.
Buca Yanıkkahveler’de bulunan “Buca Tostçusu” herkese hitap eden samimi bir ortamı yaşatan nadir mekanlardan…
“Buca Tostçu”sunun sahibi ve işletmecisi İsmail Kurt Yanıkkahveler’de üniversite öğrencilerine yardım eden, yardım etmeyi isteyen insanları yönlendiren ve bunlardan hiçbir beklentisi olmayan biri olarak biliniyor. Öğrenciler, akademisyenler, toplumun her kesiminden müşterisi olan “Buca tostçusu” İsmail Kurt eski usul tostlarının ilgi gördüğünü Türkiye’nin her yerinden müşterisi olduğunu söyledi ve bize hakkında bilgi verdi.
“Aslen Ödemişliyim, eşim de doğma büyüme Buca’lı. Asıl mesleğim tornacılık. Oto tamirciliği, çilingir, gözlükçü, eczacılık, fırıncılık işlerinde usta olarak çalıştım. Yanıkkahveler’de on üç yıldır tost yapıyorum. Ama benim işletmem öğrenci işleri gibidir. Ülkemizin kalemi kuvvetli, ahlaklı cesur insanlara ihtiyacı var. Buca, üniversite öğrencilerinin çok olduğu bir yer. Okurken zorlanan gençlerimiz oluyor. Yurtlarda, evlerde kalan gençlerimizin sorunları oluyor. Ben burada bu gençlerimize burs konularında aracı oluyorum. Doğru adres ve doğru kişilere yönlendirmede yardımcı oluyorum. İşletmemizde kumbaramız var. İçinde birikmiş para oluyor. Bu paraları bazen okul ihtiyaçları için, bazen de gençlerimiz için ayırıyorum. “Tost”larım çok beğeniliyor.
Yaptığım işi ahlakıyla yapıyorum. Günümüzde ticari ahlak, arkadaşlık ahlakı, komşuluk ahlakı gibi değerlerimiz yok oluyor. Herkes paraya teslim olmuş, çok çalışıp az kazanmak istemiyorlar. Düzgün insanlarımız azaldı. Ben tost yapımında baharatlarını kendim ayarladığım kasap sucuğu, ödemiş tulumu, kara fırın ekmeği, kendi hazırladığım özel soslu salça kullanıyorum. Ayran olarak kendi yaptığımız yayık ayranımız var. Bir tost benim için yüksek maliyetli oluyor. Ben fiyat olarak öğrenci fiyatı uyguluyorum. Herkes gelsin. Benim tostum yüksek maliyet uygulasam yine satılır. Ben az kazansam da “Allah Bereket versin” diyorum.
22 Haziran 2018
Shakespeare’den Soneler adlı resim sergisi açıldı.
Ezgi BAYRAM’ın ilk kişisel sergisi olan “OLMAK; Shakespeare’den Soneler” adlı resim sergisi “ESKİİZ TASARIM ATÖLYESİ”nde düzenlenen bir davetle açıldı.
İzmir doğumlu olan Ezgi BAYRAM Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliğinden 2018 yılında mezun oldu. Lisan eğitimi yapmayı düşünen genç sanatçı Ezgi BAYRAM, ilk kişisel resim sergisi hakkında şunları söyledi:
“Birçok karma sergiye katıldıktan sonra ilk kişisel sergim için “Shakespeare’den Soneler” seçtim. Shakespeare seçme nedenim çok sevdiğim ve kendime tarz olarak seçtiğim bir sanatçı olması. Ayrıca edebiyat ile resmi birleştirmek istediğim için her bir resim Shakespeare’nin bir sonesini betimliyor.
Shakespeare’in 12. Sone’de zamanı anlattığı şiirini tablomda gizli bir saat olarak anlattım. Saati çok dikkatli bakınca görebilirsiniz. Diğer bir tablom ise “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” şiiridir. Bu şiiri de kuru kafa olarak betimledim.
Küçük İşler sergisine hazırlanıyorum. Eğitimime ve sergilere katılmaya devam edeceğim.” dedi.
Sergi 02 Temmuz 2018 tarihine kadar Eskiiz Tasarım Atölyesi’nde ziyaret edilebilir.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
21 Haziran 2018
Belgin KARABULUT kitaplarını imzaladı.
Yazar Belgin KARABULUT “Kitap İmza Günü” 21 Mayıs Pazartesi
günü saat 18.30-20.30 arasında Mavişehir EgePark AVM “Oliver Cafe”de
gerçekleştirildi.
“Haziran
Falcısı”, “Elfiya”, “Mübadele Günlerinde Aşk” “Evvel Zaman Dışında” adlı kitapların
yazarı olan Belgin Karabulut imza gününde sevenleriyle bir araya geldi.
İmza gününde konuşan Belgin
KARABULUT Haziran ayında çıkacak 5. kitabıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Ressam Mine Arasan’ın
biyografi türündeki yeni kitabım Haziran ayında raflarda yerini alacak. Mine
Arasan’ın dünyası bana çok ilginç geldi. Yaşadıkları, hayata bakışı, duruşu,
mücadelesi beni etkiledi. Ressam Mine Arasan’ı hayatını çok yazmak istedim.
Kendisi kabul etti.
Kitap hazırlıkları için geçen sene Temmuz ayında
çalışmalarım başladı. Öncelikle Mine hanımla röportajlar ve araştırmalarım
oldu. Önümüzdeki günlerde kitap okuyucu ile buluşacak. Şimdiden çok
heyecanlıyım.”
Her
imza günümde çok heyecanlanıyorum.
“Kitaplarım benim için çok
özel, kitaplarımı yazarken hissederek yaşıyorum. Anlatılan karakterlerin
dünyasında yaşıyorum. Benim yazdığım her kitabımda bir felsefe var. Oradaki felsefenin
bir cümlesi bile okuyan kişinin hayatında yeni bir pencere açması benim için
çok önemli. Herkesin kitap okumayı sevmesini kitapları hayatlarına almasını
istiyorum. Hayatımın en zor dönemlerinde kitaplar beni ayağa kaldırmıştır. Yeni
pencereler, yeni kapılar açmıştır. Bugün imza günüme katılan sevgili dostlarıma
ve tüm davetlilere çok teşekkür ediyorum.” dedi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
20 Haziran 2018
Yeryüzü Sofrası İzmir'de İftar Açtı…
İzmir’de “Macera Kulübü” tarafından düzenlenen “yeryüzü sofrası iftar etkinliği”ne vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.
Her yıl “Ramazan Ayı”nda üç defa yapılan yeryüzü sofrası Alsancak Kordon’da çimlerin üzerinde kuruldu.
Oruç tutan ve tutmayan vatandaşlar hep birlikte iftar yaptı. Yeryüzü sofrasına katılan birçok vatandaş evlerinden getirdikleri yemekleri, börekleri ve tatlıları birbirleriyle paylaştı.
Ayrıca “Macera Kulübü” üyeleri etkinliğe katılanlara nohutlu pilav, ayran, tatlı ve su dağıttı.
Macera Kulübü’nün düzenlediği İftar etkinliğine CHP İzmir milletvekili Prof. Dr. Kamil Oktay SINDIR da katıldı.
CHP İzmir milletvekili Prof. Dr. Kamil Oktay SINDIR iftara katılan vatandaşların sorunlarını dinledi. İftarı vatandaşlarla birlikte yeryüzü sofrasında açtı.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
19 Haziran 2018
Milletvekili Adayı Sefer İPEKLİ’nin Esnaf Ziyareti…
CHP İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı olarak gösterilen iş adamı Sefer İPEKLİ Buca İlçesinin Göksu ve İnönü Mahallelerini ziyaret etti.
Milletvekili Adayı Sefer İPEKLİ “Bu Sefer Tamam”
sloganıyla yürüttüğü seçim çalışmalarında Göksu ve İnönü Mahallelerindeki esnafın
sorunlarını dinledi.
CHP iktidarında esnaf ve sanatkârın sorunlarının çözümünde önemli bir adım atılacağını söyleyen Sefer İPEKLİ: “Vergiler azalacak, teşvikler artacak, çiftçi üretecek, esnaf satacak, memlekete bereket gelecek. KOBİ’lere destek artacak, istihdam sağlanacak, işsizlik bitecek, Anadolu’nun yüzü gülecek.
Girişimciye kaynak ayrılacak, yüksek katma değerli üretim yapılacak, sanayici dünya ile yarışacak. Açlık ve yoksulluk bitecek. Hak, hukuk, adalet gelecek. Tek adam rejimi bitecek, gazeteciler serbest kalacak, medya özgür olacak, halk gerçek bilgiye ulaşacak. İnançlara saygılı laiklik gelecek, din siyasete alet edilmeyecek, inançlar özgürce yaşanacak. Kavgacı üslup bitecek, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi benimsenecek, Türkiye’nin yalnızlığı sona erecek” dedi.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)