Sayıları her geçen gün artan büyük marketler bakkal
kültürünü yok ediyor. Son yıllarda İzmir’de her cadde ve sokak başında bir biri
ardına açılan büyük marketler özellikle bakkalları kapanma noktasına getirdi.
Bakkal esnafı büyük marketler karşısında ayakta durmak için kendi mücadelesini
veriyor. Namazgah semtinde bakkal dükkanı işleten Ömer YENİGÜN ile bakkalların
yok olma tehlikesini konuştuk.
Bize kendinizden bahseder misiniz?
“1967 yılında İzmir’de doğdum. Bakkallık mesleğine 17 Şubat
1995 yılında başladım. Bu işi yapmak kendi seçimimdi. O yıllarda bakkal
işletmek revaçtaydı. Bakkallar iyi para kazanıyordu. Namazgah semtinde
oturuyordum. Kendi muhitimde bakkal dükkanımı açtım. Artık Namazgah’ta
oturmuyorum fakat dükkanım hala burada. Çünkü kiralar çok yüksek. Başka bir yere
dükkanımı taşısam kirayı ödemekte zorlanırım. İşlettiğim bakkal kendi mülküm
olduğu için ben direniyorum. “
Eskiden semt
sakinleri üzerlerinde para olmayınca “hesaba yaz” derlerdi. Veresiye alan
maaşını alınca veya eline para geçtiğinde öderdi. O günleri anlatır mısınız?
“Eskiden her ailenin düzenli alışveriş ettiği bakkallar
olurdu. Ay sonunu denkleştiremeyen aileler bu bakkallardan veresiye alışveriş
ederlerdi. Günümüzde hala veresiye veren bakkal tanıdıklarım var. Ben dükkanımı
açtığımdan beri veresiye çalışmadım. Kendim de dükkanıma aldığım ürünleri peşin
alırım. Benim bulunduğum semtte veresiye vermek çok zor. Çok göç oluyor. Burada
yaşayanları tanımıyoruz. Para toplamak zor olur. “
Namazgah semtinde
bakkal olmak nasıl?
“15 sene öncesinde çok iyi iş yapıyorduk. 1980’li yıllarda
burada Namazgah’ın sakinleri vardı. Burada doğup büyümüşlerdi. Herkes birbirini
tanırdı. Onlarla iyi iletişim kuruyordum. Son yıllarda bakkal olmak çok
zorlaştı. Hırsızlık çok olmaya başladı. Benim bakkalıma da 2 kez hırsız girdi.
Şimdi hırsızlık olmasa da göç çok aldı. Suriyeli çok fazla oldu. Farklı dili
konuşuyoruz. İletişim zor oluyor. Gelecek yıllarda da işlerin iyi olacağını
düşünmüyorum. Ben de emekliliğimi bekliyorum. Emekli olunca bu işi kendi mülküm
olduğu için kapatmasam bile iyice küçülürüm. “
Bakkalda hangi
ürünleri satıyorsunuz?
“Artık insanlar günlük ihtiyaçlarını bakkallarda alıyor.
Benim bakkalımda Tekel ürünleri, içme suyu, tüp gibi ürünlere talep oluyor.
Bakkalda olması gereken diğer ürünler var. Pirinç, bakliyat, çay, şeker,
deterjanlar, içecekler bunları acil ihtiyaçlarda alıyorlar. Büyük market
alışverişlerini yapıp unutulan ürünler oluyor. Bizden tek tek alıyorlar.
Marketlere girince toplu alışveriş oluyor. Unutulan ürünleri bizden alıyorlar.”
Açılan büyük
marketler bakkal esnafını öldürdü mü?
“Büyük marketlerle mücadele etmek pek kolay değil. Bakkal
esnafını son yıllarda en çok etkileyen satış olanaklarını sınırlayan unsurları
başında büyük marketler geliyor. Ben burayı açtığım yıllarda sadece Tansaş
vardı. Ben o yıllardan beri yakınımda büyük market açılacakmış gibi dikkat
ettim. Yani o marketlerde bulunmayan ürünleri bakkalımda bulundurdum. Benim
dükkanıma yakın büyük marketler zincirlerinden biri bu sene tam karşıma açıldı.
Daha önceki yıllarda açılsaydı mutlaka etkilenirdim. Önümüzdeki yıllarda bende
durumumu gözden geçirip karar vereceğim.”
Alışverişte neden
büyük marketler tercih ediliyor?
“Büyük marketler kendi ürünlerini satıyor. Fiyatlar da daha
ucuz oluyor. Bizdeki ürünler bence daha kaliteli. Markalı ürünler satıyoruz.
Çok ta fiyat farkı yok. Büyük marketlerden alışverişlerde ihtiyacınız olmayan
ürünleri de alıyorsunuz. Kartla ödüyorsunuz. Sonra ödemeler gelince
zorlanıyorsunuz. Oysa bakkala gelen ihtiyacı ne ise onu alıp gidiyor.”
Mesleğinizi olumsuz
etkileyen unsurlar nelerdir?
“Bakkal dükkanı benim kendi mülküm. Diğer bakkal esnafından
bildiğim en önemli sorunlardan biri kira ödemeleri. Kira fiyatlarının çok
yüksek olması. Her bölgeye göre kira fiyatları değişiyor. Çalışma saatlerimiz
çok fazla. Ben sabah 06.00 gibi evden çıkıyorum. Akşam 22.00 gibi evime
gidebiliyorum. 1997 yılında evlendim. O yıllarda Pazar günü bile bakkal
dükkanımı açardım. Son beş senedir ailemle Pazar sabahları kahvaltı yapıyorum.
Ben Pazar günü çalışmıyorum ama hafta sonu bakkal dükkanını açan çok esnaf
var.“
Çocukluğunuzdaki
bakkalları anlatır mısınız?
“1967 doğumluyum. 1974 yılından beri Namazgah semtindeyim.
İlkokulu Namazgah semtinde Yıldırım Kemal İlkokulunda okudum. Ortaokulu
Hürriyet Ortaokulunda okudum. Lise öğrenimime Atatürk Lisesinde devam ettim.
Ağabeyim benim okula gittiğim dönemde bakkallık yapıyordu. Ben ona yardım için
gelirdim. Çocukluğum da bakkal dükkanında geçti. O dönem bakkallarda bu kadar
çeşit yoktu. Çikolata çeşitleri şimdiki kadar çeşitli değildi. Gofret türü çok
fazlaydı. Bakkalın bir çırağı olurdu. Çıraklar alışveriş filelerini taşırlardı.
Benim çocukluğumda küçük yaşta iş hayatına alıştırılırdık. Artık bakkallar
çırak alamıyor. Yeni nesil sabah 06.00 akşam 22.00 saatlerinde çalışmak
istemiyor. Evet, çalışma saatlerimiz çok fazla, ben de çok yoruldum fakat
şartlar böyle. Genç nesil rahat iş istiyor.”
Bakkalların
geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“Hepsi teker teker kapanır diye düşünüyorum. Sermayesi çok
kuvvetli olan kalabilir. Özellikle küçük semtlerde veresiye veren bakkallar
dayanamaz. Çünkü günümüzde bile veresiye veren esnaf para toplayamamaktan
şikayet ediyor. Size borcu olan müşteri para ödeyemediği için dükkanınızın
önünden geçmiyor. Hayat pahalılığı müşteri sayımızı her geçen yıl düşürüyor.
Giderlerimizi karşılamakta zorlanıyoruz. Planlarımız uzun vadeli değil günlük
oluyor.”
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder