24 Haziran 2018

Tonguç GÖKALP’in Koleksiyon Sergisi…

Ressam ve Müzisyen Tonguç Gökalp’in “Hand Made Tongrapy Style Koleksiyon Sergisi” Alsancak Kültür Sanat merkezi’nde açıldı.
1975 yılında İzmir’de doğan sanatçı, sanatsal birikimlerini sanat tarihi kuramcısı arkeolog ve estetik bilimler uzmanı olan babasından aldı. E.Ü. Klasik ve Modern Yaylı Sazlar Yapım bölümünde eğitim gördü. Kendi adında yaratmış olduğu “TONGRAPY” adlı yeni biçim ve teknik içeren sanatsal çalışmalarıyla dikkat çeken Ressam ve Müzisyen Tonguç Gökalp ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Doğduğum ve büyüdüğüm, sanat hayatıma ilk kez adım attığım şehir İzmir Sanatsal Birikim ve Edinimleri’mi sanat tarihi kuramcısı arkeolog ve estetik bilimler uzmanı ve ressam olan babam Mustafa GÖKALP’ten aldım. On yaşımda karma sergiye davet edildim. Sanat hayatım boyunca bu aşamaya gelirken birçok teknik üzerine çalışma fırsatı buldum, birçok akıma ve tekniğe dair çalışmalar geliştirdim, eserler ürettim. Uzun çalışmalar ve uğraşlar neticesinde kendi adımı verdiğim TONGRAPY tekniğinin ve stilimin yaratıcısı oldum. İzmir, sanatımın karmaşık yapısına ışık tutmuştur. Çocukluğumda, Kadifekale, Bayraklı, Ballıkuyu gibi semtlere uzaktan bakınca renk dokularını keşfettim. Özellikle ışık vurduğu saatlerde izlemekten keyif alırdım. Çok meraklı bir çocuktum. İç içe girmiş olan farklı insan yapıları, davranış biçimleri ilgimi çekerdi.
Resim, müzik ve diğer sanat disiplerine olan merakım 1999 senesinde Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Çalgı yapımı (yaylı sazlar) bölümüne girmem ile başladı. Hem plastik el becerilerini geleneksel ve modern çalgı yapımı ile geliştirmek, hem de resim sanatına olan ilgi ve araştırmalarımı farklı bir yöne çekmeme neden oldu.
Ayrıca ses araştırmacısıyım. Resimlerimdeki görselliği, yine stilime uygun olacak şekilde deneysel sesler, alan sesleri, hazır malzemelerden çıkan sesler ve müzik enstrümanlarıyla kompoze ediyorum. Çocukluk dönemimde endüstriyel materyallerin seslerinden çok etkilendim. En ufak duyduğum sesler dikkatimi çekiyordu. Görsel ve işitsel anlamda çok fazla algı seviyesine sahip olduğumu çok erken yaşlarda fark ettim. Çok tehlikeli olabilecek işler yapıyordum. Çocuktum, inşaatlar ve hafriyat olan yerlerde geziyor, ses kayıtları yapıyordum, sesleri dinliyordum. Babamın Zenit marka fotoğraf makinesi vardı. O dönem dijital çekim yok. Zenit fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekerdim. Görsel sanat üzerine deneyimlerimi de çok erken yaşlarda edindim.
Tarzınız alışılmışın dışında, siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Tarzımın ismi TONGRAPY, resimlerimde algıda çok boyutluluk kavramını kaotik (karmaşık) biçimleme, micro dokusal kaligrafik çizgi tekniğini, renklendirmede kübizm, optik art gibi akımların renk anlayışlarından faydalanıyorum. Çizgilerde kırılma, karşıt alan, ters açı, ters perspektif, ön proto, Türk ilkel sanatları, soyut biçimleme TONGRAPY tekniğinin ve sanatının temelini ve hatlarını oluşturmaktadır.
Avangarde sanatlar, artnoveu, fluxus, dada, sufi tasavvufu, geleneksel Türk el sanatları, beşeri ilimlere ve akımlara olan ilgim, bu akımların; dinamik, felsefe ve teknik biçimlerinden faydalanmama, ortak manada stilime nasıl bir yön vermem gerektiğiyle ilgili kılavuzumdur.
Estetik sadece güzelden oluşmuyor. Çirkin ve kötü dediğimiz şeylerin içinde de milyonlarca estetik vardır. O da bir canlılık içeriyor. O da bir yaratılış. Estetik değerleri bir bütün olarak görmek gerekir. Resim sanatına farklı bir biçim ve teknik uyarlama çabamdaki en önemli şey bilgi ve ilim tabanlarıdır. Görsel olarak bakıldığı zaman sizdeki enerji resimlerle temasa geçme hayalini kişiye bırakıyorum.

“Hand Made Tongrapy Style” Koleksiyon Sergisi’nde sergilenen eserleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
“Hand Made Tongrapy Style” benim koleksiyon sergim. Beş sene içerisinde 40’a yakın eser ürettim. Eserlerimin 20 tanesi İngiltere, Dubai, Norveç, Almanya, İspanya gibi ülkeler ve İstanbul’daki koleksiyonerler tarafından satın alındı. Benim kendi koleksiyonum da 20 tane eserim var. Koleksiyonumu “Alsancak Sanat Eğitim Merkezi”nde 26 Nisan’da sanatseverlerin beğenisine sunduk. Ağırlıklı olarak TONGRAPY tekniğini kullandığım eserlerden oluşuyor. Eserlerimi TONGRAPY tekniğini görmek isteyen sanatseverlerin beğenisine sunmak için sergiledim.
Çalışmalarımda görülen çizgi stili ve dizaynı bir benzerini bulmanız mümkün değil. Her tablomun ayrı hikâyeleri ve mesajları var. Bilginin çok hızlı hareket ettiği bir çağdayız. İnsanın modernleşme hikâyesi, yabancılaşmalar, mekanikleşmeler var. Yaşadığımız çağ endüstriyel bir çağ. Biz endüstriyi hep dışarıdan bir unsur olarak tanıdık. Çünkü bizde sanayileşme ve endüstri dönemi Atatürk döneminde gerçekleşmiştir. Sonraki yıllarda endüstri anlamında her şey dışarıdan alındığı için yabancılaşmanın beraberinde getirdiği köleliği de çalışmalarımda görebilirsiniz. Dokusal olarak elle çizilmiş bir yüzeyi oluşturmak saatlerce sürebiliyor. Bazı dokuları tek tek çizmek gerekiyor. Her parçacıkta her göze, her algıya göre farklı çalışmalar görebilirsiniz.

Beğendiğiniz, etkilendiğiniz sanatçılar var mı?
Paul Lee’den çok etkilendim. Zihin gücü, çizgiye verdiği değer anlatımları beni çok etkiledi. Edebiyat alanında çok etkilendiğim ustalar var. Yevgeni Zamyetin, Boris Vian beni etkilemiştir.

Çalışmalarınızla vermek istediğiniz mesaj nedir?
Yapılaşmanın karmaşıklığını anlatmak istedim. Artık her şey iç içe. Zihinsel olarak, görüntü kirliliği olarak hep bir karmaşa içindeyiz. Her kes kendini ifade etme çabasında. Tüm etrafımda olan her şeyi bir doku içerisinde nasıl ifade edebilirim düşüncesiyle bir doku geliştirdim. Algıda çok boyut kavramını, kaotik metafor anlatım ifadelerini hedef aldım. Çizgide kırılma ve karşıt alanlar, micro dokusal caligarphy soyut biçimleme tekniklerini kullandım. 2012 yılında Ankara’da açtığım Galeri Polart’taki “Kaotik Metaforlar” kişisel resim sergimde bu seriyi de sanatseverlerin beğenisine sundum.

Hayat felsefeniz nedir?
Mevlana “Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” der. Ben insanlara ve çevreme yararlı olmak, faydalı olmak için bir mum alevi olduğumu düşünüyorum. Başka bir mum yakarak ışığım kaybolmaz. Yaratılışın her türüne karşı sorumluluk duyarım. Bilimle ve sanatla ilerlemek istiyorum.
Sorunuzu yaşam biçimi olarak cevaplamak gerekirse; mütevazı yaşıyorum. Herkes gibiyim. Özden kopan şeyler beni etkiler.

Türkiye’de sanata değer veriliyor mu?
Herkesin kendini ifade edebileceği bir alanın olması güzel. Fakat bazı duygular derindir. Her duygu anlatılacak diye bir şey yoktur. Türkiye’deki sanatı eleştirmek istemiyorum. Herkes neyin nerde, nasıl yürüdüğünü, nasıl oluştuğunu, kendi kitlesine kendi değeri kadar algılıyor, yaşıyor. Bizim insanımız değerli, değerlerini hiçe sayacak sanatsal dinamiğin içinde olmayı kendime uygun bulmuyorum.

Geleceğe yönelik beklentileriniz?
Beklenti ile yaşamıyorum. Bu yüzden geleceğe yönelik bir beklentim yok. Geleceğe ışık tutmak, yeni bir şeyler sunmak istiyorum.
“Tabula Rasa” yaklaşımı insan zihninin doğduğu anda boş bir levha olduğunu söyler. Üzerine siz ne yazarsanız şekillenir.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
26 Mayıs 2018 tarihine kadar sanatseverlere açık olacak koleksiyon sergim Alsancak Kültür Sanat merkezi’nde ziyaret edilebilir. Alsancak Kültür Sanat merkezi’nde ayrıca teknik bilgilerimi paylaşacağım kurs programlarımız var. İlgi duyan herkesi bekliyorum.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder