5 Haziran 2018

Dolmabahçe Sarayı'nda Sergiye Davet Edildim


Seramik sanatçısı Gülden Gündüz ile İstanbul Dolmabahçe Sarayı’na katıldığı sergi, atölye açma kararı ve seramik çalışmaları hakkında konuştuk.


Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
“1951 yılı Denizli doğumluyum. Babam memur olduğu için Türkiye’nin değişik yerlerinde hizmetlerde bulundu. Bizde doğal olarak Anadolu’nun pek çok yerinde yaşama fırsatı bulduk. Çok değişik kültürler, çok değişik renklerle büyüdük. Ortaokula başlayacağım sene İzmir’e geldik. Ortaokulu İzmir Kız Lisesi’nde okudum. Liseyi Yamanlar Kolejinde okudum. Şimdiki Yamanlar Koleji değil. 1967-68 senelerinin Yamanlar kız kolejinde okudum. Liseyi bitirdikten 1 sene sonra eşim Yücel GÜNDÜZ ile evlendim. İçimde hep bir şeyler yapma isteği vardı. Türk aile yapısı gereği belirgin şeylerle meşgul oluyordum. 1974’te oğlum dünyaya geldi. Oğlum büyüyüp Ortaokulu bitirince artık bir şeyler yapmalıyım dedim. Olgunlaşma Enstitüsü Resim bölümüne yazıldım. 1 yıl resim eğitimi aldım. Daha sonra zorunlu ders olarak seramik vardı. Zorunlu ders olduğu için seramik bölümüne katıldım. Bir yıl ara verdim. Sonra seramik bölümüne katıldım. 2 yıl seramik okudum.”

Atölyenizi açmaya ne zaman karar verdiniz?
“ Seramik eğitimim bitince eşimin dükkanının üstünü 1 yıl kadar atölye olarak kullandım. Orada istediğim gibi çalışamadım. Şu an çalışmalarımın devam ettiği atölyemi tuttum. 25 senedir bu atölyede çalışmalarım devam etmekte. Atölyemi açtığımda çok şey bildiğimi zannediyordum. Meğer çok şey bilmiyormuşum. 1 tane kase çıkarabilmem 5 yılımı aldı. Ne fırın cevap verdi. Ne sır cevap verdi. Hiçbir şey cevap vermedi. Çalışmalarımı çöpe attım. 5. Yılın sonunda küçücük bir kaseye sahip oldum. Ondan sonra yavaş yavaş bilgilerim artmaya başladı. Atölye çalışmalarımda çok şey öğrendim. Kalıbı kendim çıkarıyorum, fırınlama işini atölyemde yapıyorum. Bir ara kursiyerlerim oldu. Atölyemde seramik çalışmaları yaptık”

Kendi işinizi kurarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Çok fazla destek almadım, destek alamadım. Kimse destek olmadı. İzmir’deki bazı dükkan sahipleri bana değişik şeyler getirerek benim daha çok perspektifimi genişlettiler. Güzel eserler yaratmamı sağladılar. Bir arkadaşımın altın ve gümüşten bahsetmesi, seramikte altın gümüş çalışmalarından haberim olmamı sağladı. Seramiklerde altın gümüş kullanmaya başladım. 3. Fırın isteyen bir çalışmaydı. 1 fırın bisküvi pişirimi, 2 fırın sır, üçüncü fırın altın ve gümüş dereceleri isteyen çalışmalardı. Gerçek altın ve gümüş’ü kullandıktan sonra insanların ilgisi daha çok arttı. Eskiden yazlıklarda kullanılan seramikleri şimdi kışlık evlerinde de kullanmaya başladılar. Altın gümüş çalışması çok incelik isteyen bir çalışma. Işık altında çok ince fırçalarla çalışmamız gerekiyor. Çünkü altın ve gümüş sıvı bir madde. Hangisi altın hangisi gümüş fark etmemiz zor. Fırınlandıktan sonra altın ve gümüş kaplanıyor. O çalışmalar dikkat gerektirdiği için zorlanıyoruz. Zaten seramik çalışmalarımız bir bebek kadar ilgi gerektiriyor. En ufak bir hatayı kaldırmaz. Hemen itiraz eder.”

Hayatınızda sanat dünyanızı yönlendiren önemli dönemeçler var mı?
“İstanbul Dolmabahçe Sarayında 2000 yılına merhaba isimli bir sergiye davet edildim. Çiğdem Simavi ve 2 arkadaşının düzenlediği bir sergiydi. Tamamen el sanatlarının olduğu bir sergi açıyoruz. Sizi de aramızda görmek istiyoruz, dediler. Her sanat dalının olduğu, 10 günlük bir sergiydi. Sergide çalışmalarım çok ilgi gördü. Leyla Alaton sergimi gezdi. Bu nerenin seramiği diye bana sordu. İzmir’deki atölyem de ben yapıyorum dedim. Tarzımı ve çalışmalarımı çok değişik buldu. O sergiye katıldıktan sonra çok teklif almaya başladım. Sergiden sonra hayatım değişti. O dönem bankalar yeni yıl hediyesi verirlerdi. Bankalara yılbaşı hediyelikleri ve şirketlerin hediyelikleri için çok siparişler aldım.”

Yaptığınız eserleriniz nelerdir, yeni sergiler açmayı düşünüyor musunuz?
“Daha çok kullanım amaçlı, fonksiyonel yani sadece görsel olmasın istiyorum. Masalarımızda sofralarımızda her yerde kullanılabileceğimiz şeyler yapmaya gayret ettim. Çok az görsel çalışıyorum.
Gittiğim sergilerden edindiğim izlenimler de sergilenen eserlere sırtlarını dönen sohbet eden insanları görünce sergi açan sanatçı çok alınır diye düşünüyorum. Sadece yemek ve içme bölümüne dönüp sergilenen eserlere sırtını dönen kimseleri görünce ben çok üzülüyorum. Sergi açmayı düşünmüyorum. Zaten benim eserlerim o kadar çok yere gitti ki, Kaş’tan, Kalkan’a yat turizmi olduğu için, yat ile gelen turistler benim eserlerime çok ilgi gösterdi. Her sene tekneleri için çalışmalarımdan beğendikleri bir şey bulup alırlar. Onlara hitap eden güneşli, deniz yıldızı temalı kaseler çalıştım. Kırılsa bile bir sonraki sene gelip aynı kaseden istiyorum diye sipariş verdiler. Kendime has bir düzenim var. Sergiye zaten ayıracak vaktim de yok.”


Son olarak eklemek istedikleriniz?
“Hayal ettiğiniz bir şeylerin gerçeğe dönüşmesi, yaptığınız eserler hakkında düşünmek çok önemli. Benim hiçbir zaman yarın ne yapacağım gibi bir derdim olmadı. Çünkü hep yapacağım işlerim vardı. Gece yattığımda bile hep düşüneceğim bir şeyler var. Hangi çalışmama hangi boya, o kasenin kenarını ne renk boyamalıyım gibi. Annem çok uzun zaman alzheimer hastasıydı. Annemle ben ilgilendim. Annemi ve hastalığını anlatmak üzere bir sempozyum’a konuk oldum. Orada bulunan bir profesör bana siz kendinizi nasıl korudunuz, diye sordu. Hangi ilaçları ve sakinleştirici ilaçları kullandığımı sordu. Ben çok şanslıydım dedim. Benim seramik atölyem var, ben orada besleniyorum. Ben atölyemde çalışmalarıma başladığım an, annemle yaşadığım o dönemi unutuyordum. Annemin yanına gidince yine farklı olaylara dönüyordum. Ama seramik çalışmalarımın bana çok katkısı oldu. Herkes çalışmalı. Sağlımız için, mutluluğumuz için herkes mutlaka çalışmalı.”

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder