Zaman geçtikçe özlemlerini duyduğumuz bazı şeyler vardır.
Nerede o eski Bayramlar, nerede o eski Ramazanlar, nerede o eski aşklar gibi
sözlerle konuştuğumuz çok olur.
Faruk ÜZGÜN (solda) |
Faruk ÜZGÜN, doğup büyüdüğü, çocukluk yıllarını
geçirdiği, gençliğini yaşadığı İzmir’in eski Namazgâh günlerindeki hatıralarını
anlattı:
“Doğma büyüme Namazgâh’lıyım. Namazgâh’ın 816 sokağında
doğmuşum, şimdiki adı “Tarık Sarı” sokak. Babamın Namazgah semtinde kasap dükkanı
vardı. Patlıcanlı yokuşunun tam karşısında, “Bizim Kasap” ismiyle herkes
bilirdi. Ben babamın kasap dükkânına ilkokul 5.Sınıftan itibaren yardım amaçlı
hep giderdim. 10 yaşımdan beri kasaplık işinde çalıştım. Tilkilik Ortaokuluna
devam ederken, -şimdiki adı Hürriyet Ortaokulu- okulumu yarım bıraktım. Esnaf
olmayı çocukken seçtim. Babam okumamı çok istedi fakat ben kasap olmayı seçtim.
Diğer kardeşlerim bu mesleği seçmediler. Onlar eğitim hayatlarına devam
ettiler. 70 seneden fazla hizmet verdik. Bizden başka 3 kasap daha vardı.
Herkes kendi rızkını kazanırdı. İşlerimiz çok güzeldi. O yıllardaki
müşterilerimiz de çok güzel insanlardı. Esnaf-müşteri hep birlik içindeydik.
Birbirimizin dertlerine ortak olurduk. Sevincimizi paylaşırdık. İhtiyacımız
olan bir şeyi oğlumuzu veya yanımızda çalışan çırağımızı gönderir, sipariş
verirdik. Parasını 3 gün sonra veririm veya 1 ay sonra öderim derdik.
İstediğimiz gelirdi. Birbirimize güven vardı. Sözümüz senetti. Bir yere
giderken anahtarımızı komşularımıza bırakırdık. Veya benim biraz işim var sen
benim dükkânıma bakıver derdik. O yıllarda burada İzmir’in köklü aileleri
yaşardı. Yusuf Uz, Süha Baykal, Ayhan Nakliyat’ın sahipleri, Külahçıoğulları
gibi çok iyi komşularımız vardı. Sonra onlar bu semtten ayrıldılar. Çok insan
başka semtlere taşındı. Hızlı göç aldık. Bu işlerimizi de etkiledi. 50 sene
kadar Namazgâh semtinde kasaplık işimi sürdürdüm. 1996 yılında kasap dükkânımı
kapattım.”
Faruk ÜZGÜN |
Ramazan
ayı Namazgâh semtinde nasıl geçerdi. Çocukluğunuza dair hatıralarınız nasıldı?
“Ramazan ayı şahane geçerdi, ramazan paylaşma ayı
demekti. Bir elin yaptığını diğeri bilmezdi. Hepimiz orucumuzu tutardık. Ben
Ağustos ayında 10 saat oruç tutup kasaplık işimi yaptığımı hatırlarım. Akşam
teravih namazları kılardık. Farklı camileri dolaşır teravih namazlarımızı
kılardık. Namazgâh Camii'ne, Namazgâh Pazaryeri Camii'ne giderdik.
Arabalarımıza binip uzak camilere giderdik. Patlıcanlı yokuşunda Patlıcanlı
Camii'ne giderdik. Herkesin kapıları açıktı. Misafirlerimiz hiç eksik olmazdı.
Herkes birbirini ziyaret ederdi. Sahura kadar otururduk.”
Çocukluğunuzda
bayramlar nasıl geçerdi?
“Ramazan bitince bayram günü büyüklerimizi dolaşır,
ellerini öperdik. Ceplerimiz şekerle ve bayram harçlıklarıyla dolardı.
Patlıcanlı yokuşunun sonunda meydanlık vardı. Orada bayram yeri kurulurdu. El
öpme faslını bitiren çocuklar topladıkları paraları harcarlardı. Çok
eğlenirdik.
Şimdi apartman daireleri 10-15 katlı. Birbirimizi sokak
kapısında görünce selam veriyoruz, o kadar. Namazgâh yine eskisi gibi olsun
yine burada yaşamayı çok isterim. Ben Namazgâh semtinden taşındım. Şimdi başka
bir semtte oturuyorum. Çok kalabalık apartmanları hiç sevemedim. Kendi
oturduğum daire 5 katlı, 5 daireli. Her dairede bir ev var. Ama Namazgâh’taki
müstakil evimi ve eski samimiyeti özlüyorum. Çok göç olmasaydı yine bahçeli
müstakil bir ev’de Namazgâh’ta yaşamayı isterdim. 1996 yılında iş yerimi
kapattım. Her gün Namazgâh semtine uğrarım. Arkadaşlarımı ziyaret ederim.
Buraya gelmezsem yoklamada yok yazılırım. Yok yazılmamak için her gün mutlaka
gelirim. Benim nereye gittiğimi kardeşlerim bilmez. Buradaki arkadaşlarıma
sorsalar onlar nerede olduğumu bilir. ”
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder