10 Ağustos 2018

Namazgah Anılarına Yolculuk..

Zaman geçtikçe özlemlerini duyduğumuz bazı şeyler vardır. Nerede o eski Bayramlar, nerede o eski Ramazanlar, nerede o eski aşklar gibi sözlerle konuştuğumuz çok olur.
Faruk ÜZGÜN (solda)

Faruk ÜZGÜN, doğup büyüdüğü, çocukluk yıllarını geçirdiği, gençliğini yaşadığı İzmir’in eski Namazgâh günlerindeki hatıralarını anlattı:
“Doğma büyüme Namazgâh’lıyım. Namazgâh’ın 816 sokağında doğmuşum, şimdiki adı “Tarık Sarı” sokak. Babamın Namazgah semtinde kasap dükkanı vardı. Patlıcanlı yokuşunun tam karşısında, “Bizim Kasap” ismiyle herkes bilirdi. Ben babamın kasap dükkânına ilkokul 5.Sınıftan itibaren yardım amaçlı hep giderdim. 10 yaşımdan beri kasaplık işinde çalıştım. Tilkilik Ortaokuluna devam ederken, -şimdiki adı Hürriyet Ortaokulu- okulumu yarım bıraktım. Esnaf olmayı çocukken seçtim. Babam okumamı çok istedi fakat ben kasap olmayı seçtim. Diğer kardeşlerim bu mesleği seçmediler. Onlar eğitim hayatlarına devam ettiler. 70 seneden fazla hizmet verdik. Bizden başka 3 kasap daha vardı. Herkes kendi rızkını kazanırdı. İşlerimiz çok güzeldi. O yıllardaki müşterilerimiz de çok güzel insanlardı. Esnaf-müşteri hep birlik içindeydik. Birbirimizin dertlerine ortak olurduk. Sevincimizi paylaşırdık. İhtiyacımız olan bir şeyi oğlumuzu veya yanımızda çalışan çırağımızı gönderir, sipariş verirdik. Parasını 3 gün sonra veririm veya 1 ay sonra öderim derdik. İstediğimiz gelirdi. Birbirimize güven vardı. Sözümüz senetti. Bir yere giderken anahtarımızı komşularımıza bırakırdık. Veya benim biraz işim var sen benim dükkânıma bakıver derdik. O yıllarda burada İzmir’in köklü aileleri yaşardı. Yusuf Uz, Süha Baykal, Ayhan Nakliyat’ın sahipleri, Külahçıoğulları gibi çok iyi komşularımız vardı. Sonra onlar bu semtten ayrıldılar. Çok insan başka semtlere taşındı. Hızlı göç aldık. Bu işlerimizi de etkiledi. 50 sene kadar Namazgâh semtinde kasaplık işimi sürdürdüm. 1996 yılında kasap dükkânımı kapattım.”

Faruk ÜZGÜN
Ramazan ayı Namazgâh semtinde nasıl geçerdi. Çocukluğunuza dair hatıralarınız nasıldı?
“Ramazan ayı şahane geçerdi, ramazan paylaşma ayı demekti. Bir elin yaptığını diğeri bilmezdi. Hepimiz orucumuzu tutardık. Ben Ağustos ayında 10 saat oruç tutup kasaplık işimi yaptığımı hatırlarım. Akşam teravih namazları kılardık. Farklı camileri dolaşır teravih namazlarımızı kılardık. Namazgâh Camii'ne, Namazgâh Pazaryeri Camii'ne giderdik. Arabalarımıza binip uzak camilere giderdik. Patlıcanlı yokuşunda Patlıcanlı Camii'ne giderdik. Herkesin kapıları açıktı. Misafirlerimiz hiç eksik olmazdı. Herkes birbirini ziyaret ederdi. Sahura kadar otururduk.”

Çocukluğunuzda bayramlar nasıl geçerdi?
“Ramazan bitince bayram günü büyüklerimizi dolaşır, ellerini öperdik. Ceplerimiz şekerle ve bayram harçlıklarıyla dolardı. Patlıcanlı yokuşunun sonunda meydanlık vardı. Orada bayram yeri kurulurdu. El öpme faslını bitiren çocuklar topladıkları paraları harcarlardı. Çok eğlenirdik.

Şimdi apartman daireleri 10-15 katlı. Birbirimizi sokak kapısında görünce selam veriyoruz, o kadar. Namazgâh yine eskisi gibi olsun yine burada yaşamayı çok isterim. Ben Namazgâh semtinden taşındım. Şimdi başka bir semtte oturuyorum. Çok kalabalık apartmanları hiç sevemedim. Kendi oturduğum daire 5 katlı, 5 daireli. Her dairede bir ev var. Ama Namazgâh’taki müstakil evimi ve eski samimiyeti özlüyorum. Çok göç olmasaydı yine bahçeli müstakil bir ev’de Namazgâh’ta yaşamayı isterdim. 1996 yılında iş yerimi kapattım. Her gün Namazgâh semtine uğrarım. Arkadaşlarımı ziyaret ederim. Buraya gelmezsem yoklamada yok yazılırım. Yok yazılmamak için her gün mutlaka gelirim. Benim nereye gittiğimi kardeşlerim bilmez. Buradaki arkadaşlarıma sorsalar onlar nerede olduğumu bilir. ”





İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder