Bize
Alptekin Ergüden’i anlatır mısınız?
Adım Alptekin ERGÜDEN, 24 Haziran 1969 doğumluyum. Şu an
elli yaşındayım. Çocukluğumdan beri uçmak benim tutkumdu, hep pilot olmayı
istedim.
Pilot
olmak için herhangi bir şey yaptınız mı?
Pilot olmanın tek yolu asker olmaktan geçiyordu. Asker
olamadığım için pilot ta olamadım. Şu an için Sivil Havacılık Şirketlerinin
verdiği kurslarla pilot olunabiliyor. Fakat bu sefer de yaşım sebebiyle böyle
bir şey yapamadım. Üstelik de ekonomik olarak çok külfetli.
Ama gerçek anlamda uçmak nedir derseniz. Bence vücudunla
uçmak gerçek uçmaktır. Bu da paraşütle olur ya da başka bir kolu var; “Wingsuit
Flying” dediğimiz, kanat şeklindeki bir tulum giyerek yüksek bir yerden atlayıp
rüzgâra karşı havada süzülmek.
Kaç
yaşında başladınız paraşütle uçmaya?
On sekiz yaşında başladım. İzmir Yeşilyurt’ta otururken
bir arkadaşımın ablası THK’nun kurslarına gidiyordu. Bizim için bu çok havalı
bir şeydi. Paraşütle uçaktan atladığını öğrendik. Bizim için ulaşılamaz bir şeydi.
Çok ilgilendiğimizi görünce siz de katılın diyerek bize yol gösterdi. Biz de
müracaat ettik THK’na kurslara katılmak için. Aydın’da 1988 yılında açılan bir
kursta eğitim aldık bir hafta kadar. Daha sonra beş atlayış yaptık, çift
kanatlı bir Rus uçağından. Askeri tip mantar gibi açılan paraşütlerle. On sekiz
yaşında bir gencin askeri disiplinle oraya gidip eğitim alması, ailesinden
uzaklaşması, yatılı olarak kampta kalması büyük bir başarıydı.
Bir sene sonra ileri seviye eğitime katıldım. Üç ay orada
kaldım. Siportif amaçlı hedef paraşütü olan “parafoil” ile atlama yaptım.
Parafoil’in otomatik açma cihazı tuşu olmadığı için ileri seviye paraşütüdür.
Çok usta olmanız gerekiyor onu kullanmak için. Her aşama benim için çok
güzeldi. Başarı kazandıkça çok mutlu oldum. Dünyanın her yerinden gelen
insanlar vardı. Amerikalılar, Norveçliler, Koreliler… Halen daha görüşüyorum birçoğuyla,
bence rüya gibi…
Çok eğlendik. Üç sene gittim. Buna tekâmül kursu deniyor.
Her sene yazları orada geçirdim, iki ay kadar. Eylül ayında yarışma oluyordu,
ona katılıyordum.
Askerliğinizi
de uçuşla mı ilgili yaptınız?
Askerliğimi komando olarak yaptım. Bolu Komando
Tugayında, Kayseri indirmede ama o dönemde hiç paraşüt atlayışı yapmadım. Görev
yaptığım askeri birliğin görevi terör ağırlıklıydı. Bana paraşütçü komando
diyorlardı.
Askerliğinizi
nerede yaptınız?
Bolu’da başladım, Muş’un Korkut İlçesine gittim.
Diyarbakır’da bitirdim. On iki ay sürdü. Hiçbir zaman yatacak bir yatakhanem
olmadı, daha doğrusu yatacak yatağım olmadı. Burası benim dolabım diyebileceğim
bir dolabım olmadı. Hep gezici olarak geçirdim. Yaklaşık iki ayını Kuzey
Irak’ta kaldım. Hakkari’den tutun Van’a, Ağrı’ya kadar… Diyarbakır, Nice,
Tunceli, Ovacık’ta gezici olarak görev yaptım.
Dağcılığa
o zaman başlamışsınız sanki?
Evet, o zaman başladım. Daha öncesinde çadırda bile
kalmamıştım. Muş’un Korkut İlçesine gönderildiğimde, Muş ovasında iki tane
pançodan birleştirilerek yapılan çadırda kaldım, hayatımda ilk defa. Hiç
bilmediğiniz bir şey yapıyorsunuz.
Peki,
paraşüt eğitiminde kampta çadırda kalmadınız mı?
Hayır, orası askeri birlik gibiydi. Eskişehir İnönü
1040’lı yıllarda Ruslar tarafından, dünyada en iyi havacılık merkezi olarak
planlanmış. Çok mükemmel bir hava akımı vardır orada. Planör uçuşu için
idealdir. Çok geniş bir ova olma sebebiyle de paraşüt atlayışına çok müsaittir.
Havacılığın her türlüsü yapılabilir.
Profesyonel
olduğunuz dönemi de anlatır mısınız?
1988 başlangıç, 1991-92’deüniversite sınavına girdim.
Üniversite eğitimim için ara verdim. Hayatımın bir anısı olarak kalmasına karar
vermiştim. Siportif olara yapabileceğim bir durum da yoktu Türkiye’de. O
dönemlerde uçakla seyahat etmek bile o kadar zordu ki, bir de uçaktan atlamak imkânsız
gibi bir şeydi. Ya asker olacaktınız ya da THK’nun bünyesine girmek gerekiyordu.
Benim de bir yol çizmem gerekiyordu hayatım için. Meslek olarak Gözlükçülük
mesleğini tercih ettim. Torbalı'da EGEM OPTİK adında bir dükkanım var.
![]() |
Hülya Gülay, Alptekin Ergüden, Nurten Öğüt |
2006 yılında bir gün -motorum vardı, onunla Türkiye’yi
dolaştım diyebilirim- Akhisar’da yarış vardı. Müthiş bir rüzgâr olduğu için
Drag yarışları iptal oldu. Ne yapacağız diye düşünürken dedik ki ben ve
arkadaşlarım, yavaş yavaş İzmir’e doğru dönelim. Yaz sonu gibi bir zamandı.
Eylül ayıydı galiba. Menderes tarafından girelim, Gümüldür’den geçelim,
sahilden Selçuk’a gidelim. Tekrar Torbalı’ya dönelim. Bir Tur yapalım. Selçuk’a
doğru gelirken bir baktım ki havada paraşütler var. Selçuk’ta havaalanı var.
Ben ve arkadaşlarım havaalanına girdik. İçerde uçak vardı. İnsanlar paraşütle
atlıyorlardı. İçeri girdim ve burada ne yapıyorsunuz diye sordum. Oradakiler
biz THK’nun personeliyiz dediler. Amatörce paraşütçülük yapıyoruz. Eğitim
veriyoruz dediler. Yarışma varmış, Türkiye paraşüt Şampiyonasını artık
Ankara’da değil, Efes’te yapılıyormuş. 92’den 2006’ya kadar tamamen kopmuştum
paraşütten, 14 yıl. Eski paraşütçü olduğumu söyledim. Mustafa Ağcan diye bir
hocamız var dediler. Benim devre arkadaşımdır kendisi dedim. Daha sonra on dört
yıldır görmediğim arkadaşlarımı gördüm orada. Heyecanlandım tabii. Sen neden
gelmiyorsun dediler. Sağlık raporu aldım, sigorta yaptırdım, eğitimlerimi
tekrar aldım.
Sonra Aydın’a kursa gittim ve orada yine devre arkadaşım
olan Mustafa Buluş arkadaşımı gördüm. Kendisi hala takım arkadaşım, beraber
atlıyoruz.
14 yıl içinde paraşütçülük adına çok şey değişmiş
Türkiye’de. Biz eskiden askeriyenin paraşütleriyle atlıyorduk. Daha sonra
Fransa’dan gelen sportif amaçlı paraşütleri kullanmaya başladık. Profesyonel
olan hedef paraşütlerini kullanmaya başladık. Bunun ötesinde paraşütçülüğü
bilmezken on dört sonra birçok dalın dünyada geliştiğini ve Türkiye’ye de
geldiğini gördük. Yeniden öğrenci oldum. Beni en çok etkileyen bazı hareketleri
havada yapmaya dayalı bir paraşütçülük dalına geçtim, Formasyon. Türkiye rekoru
olan 39, iki Rus’un da içinde bulunduğu rekorun içindeyim.
Formasyon
hakkında bilgi verir misiniz?
Biraz kalabalık yapılan bir atlayış. 5600 m civarında
oksijen desteği alarak yapılan bir çalışmadır.
Çalışmaları
nasıl yapıyorsunuz?
Önce yerde yapıyoruz. Herkesin durumuna göre yapılan bir
planlama oluyor. Oluşturulacak olan şekil belirleniyor. Herkes kendi yerini
öğreniyor. Bunu similasyonunu defalarca yapıyoruz.
İlk önce parça parça her sektör kendi çalışmasını
yapıyor. Merkez, merkezin dışındaki fermuarlar, fermuarların arkasında ok
dediğimiz arolar, onun dışında da en son gelen gurup.
Sanki bir uçağa biniyormuşuz gibi, oturuyormuşuz gibi,
uçağın kapısı açılıyormuş, herkes sırasına geçiyormuş gibi, oksijeni nasıl
alacağımızdan tutun da hangi fitte nerede oturacağımıza kadar… Kameramanımız da
bizimle bizim ile birlikte atlıyor, çekim yapıyor.
İlk Formasyona başladığımda Türkiye rekoru 17 kişiden
oluşuyordu. Yani 17 kişi havada birleşebiliyordu.
Dünya rekoru 400 kişiydi ve dünyadaki paraşütçülük daha
modern bir anlayışa girdiğinden biz de kendimizi bu yönde geliştirmek istedik.
Bu yüzden kendimize bir misyon edindik. Dünyada en iyiler Amerikalılar, Ruslar,
Fransızlar. Ama Formasyonda en iyiler Ruslar ve Rusya’ya gitmeyi planladık
arkadaşlarla. Orada kendimizi anlattık ve eğitim aldık. Bizim 500 atlayışımız
vardı ama bunun bir anlamı yoktu, dünyaya göre değerlendirdiğinizde. Her şeye
tekrar başladık, üçüncü bir eğitim süreci yaşadık.
Orada Viladimir Putin’in devlet başkanı oluşunun, Rusya’nın
2.Dünya Savaşının galip devletlerarasında olmasının kutlanması ve İşçi
Bayramının da kutlandığı aynı günde bir etkinlik düzenlenecekti. Biz de
katılmak istediğimizi söyledik. Bizi çağırdılar. Çok güzel arkadaşlıklarımız
oldu. Aynı zamanda bizim için eğitim çok güzel bir eğitim oldu. On gün sürdü.
Türkiye rekoru 17 iken biz 59 kişiyle elele tutuştuk
havada. Biz beş Türktük, Rus, Finlandiyalı, Ukraynalı, İranlı…vardı.
İlk başladığımızda 150 kişiydik, elen elene 60 kişiye
düştük. Atlayışımızda ağladım havada hala bu gurubun içindeyim diye. Bir yıldız
yaptık.
Daha sonra bunu Türkiye’de de yapmak istedik. Eğitmenleri
Türkiye’ye çağırdık, seminer verdik. Bütün masrafları biz karşıladık gurup
olarak.
Türkiye’deki tek yetkili THK’dır ve bize onlar destek
verdiler. Arkadaşlarımızdan biri ola Levent Gürcan yardımcı oldu. Kendisi
Ankara’da yaşıyordu. Kürşat Tüzmen ile bağlantı kurdu. O zaman bakandı ve ona da
atlayış yaptırdık. Bir bakan olarak bize yardımcı oldu. TSK’dan uçak temin
ettik. Türkiye rekorunu 17’den 29’a çıkardık ilk yıl. Amatörlerin yaptığı bu
rekor çok dikkat çekti. Daha sonra bu rekoru tekrarladık, daha sonra 41 kişiye
çıkardık. İkisi Rus olduğu için milli rekor anlamında 39 kabul edildi. Hayko
Cepkin de o gurubun içindeydi.
Gösteriyi
nerede yaptınız?
Selçuk’ta yaptık. Gösteri değil o bir çalışmaydı,
denemeydi ama bir rekor çıktı ortaya.
İzmir Modern: Hülya Gülay, Nurten Öğüt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder