Bana farklı gelen akrilik bol boya, karışık teknik, alt yapıda akrilik boya üzerine deniz kabukları, biblolar, oyuncaklar ile üç boyutlu kolaj tablolar, şarap mantarları, geri dönüşümle ilgili tablolarıyla dikkatimi çeken ressam Ayşe Resa Irmak ile uzun bir süredir röportaj yapmak istiyordum. Kendisini aradığımda duvarları tablolarıyla süslü, galeriyi andıran evine davet edildim. Aynı zamanda evinin bir bölümünü atölye olarak kullanan Ayşe Resa Irmak ile sanat hayatını, geleceğe dönük projelerini konuştuk. İyi okumalar.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1959 İzmir doğumluyum, evli ve iki çocuk annesi bir torun sahibiyim. İlk, orta ve lise eğitimimi İzmir’de tamamladım. Özel Çamlaraltı Koleji Edebiyat
bölümü mezunuyum. Hayatım boyunca el sanatları ile
uğraştım. Çoğu ev hanımının yaptığı gibi dantel örerek ve kanaviçe işleyerek el sanatları yapmaya başladım.
Ablamın İstanbul’daki tekstil firmasında kıyafetlere pul, boncuk işledim, model
tasarımlarını yaptım. İzmir’deki çeşitli semtlerdeki ev hanımlarına iş imkanları
sağladım. Bu sosyal bir projeydi, onların kendi ayaklarının üzerinde durmaları ve
çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaları için yardımcı oldum.
2006 senesinde torunum dünyaya gelince onun
oyuncakları ile üç boyutlu, kolaj tablolar yapmaya başladım. Ailem ve
arkadaşlarım tablolarımı beğenince bu işe devam etmeye karar verdim. On
tane kişisel sergi açtım. Çok fazla karma sergilere katıldım.
2017'de "Seba Sanat
Galerisi"Su Gurubuna dahil oldum. Resim bilgim Seba Uğurtan ve Ceyda Tutkan Kiraz öğretmenlerim ile pekişti. Daha sonraları kendi tekniğimi geliştirdim. Fırça darbeleri, akrilik bol
boya, tiplemeler tuvallerin üzerine epoksi kullanmam tablolarımda farklılık
yarattı.
Resim sizin için ne ifade ediyor?
Resim benim için sanatçının tüm duygularının ve düşüncelerinin açığa
çıkması, sanatın insanları birbirine yakınlaştırması, huzur, mutluluk, farkındalık
çağrısıdır. Ben özgün resimler
yapan, karışık teknik kullanarak, oyuncak ve biblolarla yaptığım çalışmalarda geri
dönüşüm malzemeleri kullanıyorum. Alaylıyım, gençliğimde bu işin
eğitimini almadığım için özgürce çalışıyorum. Bu özgürlük beni sınırsızlık
ilkesine ulaştırıyor. Tekniğimi kendim yarattığım için tablolarımı eleştirenlere
karşı saygıyla yaklaşıyorum. Ama ben buyum, tabii ki, beğenen olacak, eleştiren
de. Ben kendi yolumda ilerliyorum. Tablolarımı
çalışırken, beynimin tamamen dinlendiğini hissediyorum. Bana tam bir terapi
oluyor. Hayata daha çok bağlanıyorum. Mutlu oluyorum. İnsan sanata gönül
verince, ürettikçe, aklına daha fazla şeyler geliyor. Çalıştıkça öğreniyorsunuz.
Resme ilginiz ne zaman başladı?
Resme olan ilgim on beş sene evvel başladı. Oyuncaklarla yaptığım tabloların
zemininde akrilik boya kullanıyordum. Boyaların renklerin rahatlatıcı gücünü
görünce, popart, karışık teknik olarak, sokak hayvanlarının ve arkadaşlarımın
evlerindeki can dostlarının resimlerini yapmaya başladım.
2017
senesinde,4. Uluslararası İzmir Sanat Bienal’ine, 2019
senesinde 5.Uluslararası İzmir Sanat Bienal’ine katıldım. Bienal tablolarımı Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Alsancak Devlet
Hastanesi’ne bağış yaptım.
Katıldığım sergilerde
yeni sanatçılar tanıdım. Ziyarete gelen sanatçı ve sanatseverler ile arkadaş olduk. Onların tablolarıma
ilgisi, takdir etmeleri bana gurur verdi. Seba
Sanat Galerisi’nin açtığı sınavlara girerek Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kurs
bitirme belgeleri aldım. Gesam ve Saküder Akademi üyesiyim.
İlk tablonuzu kim aldı hatırlıyor musunuz?
İlk tablomu ablam Sidal Mededi bana şans, uğur, bereket dileklerini ileterek aldı. İlk
sergimi açtığım Foça Reha Midilli Kültür Merkezi’nde, sergimi hazırlayacağım
gün, benden daha önce sergisi olan Ressam Necati Özdayı, torunları için benim oyuncaklar
ile yaptığım tablomu almıştı. Necati Bey’i ve eşini o gün tanımıştım. Benim ilk
sergimde tablomu aldığı için çok mutlu olmuştum. İşte sanatçı dayanışması bu
olsa gerek. Kendisini bir daha görmedim eğer bu röportajı okursa Necati Bey ve
eşine saygılarımı, sevgilerimi iletiyorum.
Tercih ettiğiniz bir renk tonu var mı?
İkizler burcuyum, canlı renkleri çok seviyorum. Sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak
renkleri tercih ediyorum. Ayrıca arka zeminde mavi ve tonlarını tercih
ediyorum. Mavi renk sonsuzluğu, otoriteyi simgeler. İnceliğin, nezaketin, huzurun
rengidir. Yaratıcılığı, hayalciliği yansıtır. Güven verir, pozitif enerji sağlar.
Çalışmalarınızda vermek istediğiniz mesaj nedir?
Çalışmalarımda vermek istediğim mesaj, insanları gülümsetebilmek mutlu
olmalarını sağlamak, hayal dünyasına götürmek, canlı renklerle iyi enerji akışını
iletmek. Ben tablolarımı
çalışırken çok mutlu olduğuma göre, sergime gelenler veya tablolarımı alanlar
da, aynı duyguları paylaşacaktır diye düşünüyorum. Sergilerime gelen
ziyaretçiler, kendimizi masal ülkesinde hissettik, buradan güzel duygularla
ayrılıyoruz diyorlar. Sanatseverlerin bu düşünceleri sonucu vermek istediğim mesajın yerine ulaştığını
anlıyorum.
Hayat felsefeniz nedir?
Hayat felsefem huzur, barış, mutluluk, el ele vermek, yardımlaşmak, gülümsemek, farkındalık. Dünya
çok farklı yerlere gidiyor ama dünyadaki insanların çoğu ne yazık ki bunun
farkında değil. Yaşamımızı
kaliteli, huzurlu yaşamak varken, birbirimizle kavgamız neden? Ben bunu çözemiyorum. İnsanlar hiç ölmeyecekmiş gibi bir beklenti
içerisinde, oysa gözümüzü kapattığımız zaman, mal mülk, para, şan, şöhret hepsi
burada kalıyor. Bedenimizi bile götüremiyoruz öteki tarafa.
Herkesin, tüm
canlıların huzurlu, mutlu bir hayat yaşamasını, kötülüklerin, iyiliklere çevrilmesini
hayal ediyorum. Tüm evren için bunu istiyorum.
Şu an üzerinde çalıştığınız projeleriniz nedir?
Anadolu
Kadın Başlıkları sergimi açmak istiyorum. Tablolarım hazır, geçen sene Nisan
ayında bu sergi olacaktı. Barkovizyonu, davetiyeleri, afişleri hepsi hazırlandı. Pandemi döneminden dolayı gerçekleştiremedim. İlk fırsatta bu sergimi açacağım. İnternet
üzerinden, online olarak da bu sergiyi açabilirdim ama ben yüz yüze ziyaretçiler
ve arkadaşlarımla olan sergilere daha sıcak bakıyorum. Ziyaretçilerle fikir
alışverişinde bulunmak, onlarla sohbet etmek, tablolar hakkındaki görüşlerini
almak beni daha mutlu ediyor.
Kişisel
sergilerimde her gün, sergi sonuna kadar orada olmaya çalışırım. Çünkü onlar
benim için gelmiştir, emek vermişlerdir. Benim de misafirlerimi her gün sergide
karşılamam gerekir diye düşünüyorum. Sokak satıcılarının, esnafların tablolarını akrilik ve yağlı boya olarak hazırlıyorum. Projelerimde bu sergi de var.
Pandemi
dönemi bitince çalıştaylara katılacağım. Seba Uğurtan’ın organizasyonunu
yaptığı Sağlık İçin Sanat projesinde, hastanelere, çocuk yuvalarına, yaşlı bakım
evlerine 100’e yakın tablolarımı bağış yaptım. Yardım projelerinde her zaman yer
almaya hazırım. Hastanelerde, hastaların ve hasta yakınlarının ,koridorlarda
tablolara bakıp biraz olsun sıkıntılarından, düşüncelerinden uzaklaşması benim için çok
önemli.
Önümüzdeki aylarda İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Servisi için Yaşa Çocuk Derneği ile ortak bir proje üzerinde çalışıyoruz. Kişisel bir sergi açarak serginin tüm gelirini Yaşa Çocuk Derneği'ne bağışlayacağım.
Hayatta gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük şey nedir?
Tabii ki, öncelikle sağlıklı olmak hepimizin en büyük isteği. Yurt dışında kişisel sergi açmak istiyorum. Bu hangi şehirde, hangi ülkede olur
şu anda bilemiyorum.
Yeteneklerinizi kimden almışsınız?
Ailemde resim yapan yok. Babaannem el işlerine çok meraklıymış. Hiç eğitim
almadığı halde, harika nakışlar ve kağıt kesme sanatı(Origami) yaparmış. Annem ona
çektiğimi söylerdi.
Resim dışında başka sanatla ilgileniyor musunuz?
Resim dışında ilgilendiğim sanat dalları, dinleyici olarak müzik. Sanatın her dalına ilgim çok fazla. Sinema, tiyatro, opera, heykel, seramik tüm
görsel sanatlar ilgimi çekiyor. Fakat resim dışında çalıştığım bir sanat dalı
yok. Çok şey yapmak istiyorum ama hepsini bir arada yapmak mümkün olmuyor.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ressamlar
yüreklerindeki duygularını, fikirlerini tuvallere, müzisyenler bestelerini notalara, şairler yazarlar
tüm söylemek istediklerini yazılara dökerler. Tüm sanatçılar güzel
duygularını, belki isyanlarını, bir şekilde düşüncelerini tüm dünya ile
paylaşırlar. Sanatçılar toplumun sesidir. Tüm dünya ve evren için mutlu, sağlıklı
bir ömür diliyorum. El ele verelim. Her zaman gülümseyecek bir dünya
yaratalım. Hayat mutlulukları paylaştıkça daha güzel oluyor.
Çok
keyifli bir röportajdı. Çalışmalarınızda kolaylıklar, başarılar diliyorum, çok
teşekkür Nurten Hanım. Sevgiyle kalın.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT