23 Aralık 2020

Ressam Ayşe Resa Irmak; Sanatçılar toplumun sesidir

Bana farklı gelen akrilik bol boya, karışık teknik, alt yapıda akrilik boya üzerine deniz kabukları, biblolar, oyuncaklar ile üç boyutlu kolaj tablolar, şarap mantarları, geri dönüşümle ilgili tablolarıyla dikkatimi çeken ressam Ayşe Resa Irmak ile uzun bir süredir röportaj yapmak istiyordum. Kendisini aradığımda duvarları tablolarıyla süslü, galeriyi andıran evine davet edildim. Aynı zamanda evinin bir bölümünü atölye olarak kullanan Ayşe Resa Irmak ile  sanat hayatını, geleceğe dönük projelerini konuştuk. İyi okumalar.


Sizi tanıyabilir miyiz?

1959 İzmir doğumluyum, evli ve iki çocuk annesi bir torun sahibiyim. İlk, orta ve lise eğitimimi İzmir’de tamamladım. Özel Çamlaraltı Koleji Edebiyat bölümü mezunuyum. Hayatım boyunca el sanatları ile uğraştım. Çoğu ev hanımının yaptığı gibi dantel örerek ve kanaviçe işleyerek el sanatları yapmaya başladım.
Ablamın İstanbul’daki tekstil firmasında kıyafetlere pul, boncuk işledim, model tasarımlarını yaptım. İzmir’deki çeşitli semtlerdeki ev hanımlarına iş imkanları sağladım. Bu sosyal bir projeydi, onların kendi ayaklarının üzerinde durmaları ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaları için yardımcı oldum.
2006 senesinde torunum dünyaya gelince onun oyuncakları ile üç boyutlu, kolaj tablolar yapmaya başladım. Ailem ve arkadaşlarım  tablolarımı beğenince bu işe devam etmeye karar verdim. On tane kişisel sergi açtım. Çok fazla karma sergilere katıldım.
2017'de "Seba Sanat Galerisi"Su Gurubuna dahil oldum. Resim bilgim Seba Uğurtan ve Ceyda Tutkan Kiraz öğretmenlerim ile pekişti. Daha sonraları kendi tekniğimi geliştirdim. Fırça darbeleri, akrilik bol boya, tiplemeler tuvallerin üzerine epoksi kullanmam tablolarımda farklılık yarattı. 


Resim sizin için ne ifade ediyor?


Resim benim için sanatçının tüm duygularının ve düşüncelerinin açığa çıkması, sanatın insanları birbirine yakınlaştırması, huzur, mutluluk, farkındalık çağrısıdır. Ben özgün resimler yapan, karışık teknik kullanarak, oyuncak ve biblolarla yaptığım çalışmalarda geri dönüşüm malzemeleri kullanıyorum. Alaylıyım, gençliğimde bu işin eğitimini almadığım için özgürce çalışıyorum. Bu özgürlük beni sınırsızlık ilkesine ulaştırıyor. Tekniğimi kendim yarattığım için tablolarımı eleştirenlere karşı saygıyla yaklaşıyorum. Ama ben buyum, tabii ki, beğenen olacak, eleştiren de. Ben kendi yolumda ilerliyorum. Tablolarımı çalışırken, beynimin tamamen dinlendiğini hissediyorum. Bana tam bir terapi oluyor. Hayata daha çok bağlanıyorum. Mutlu oluyorum. İnsan sanata gönül verince, ürettikçe, aklına daha fazla şeyler geliyor. Çalıştıkça öğreniyorsunuz.



Resme ilginiz ne zaman başladı?

Resme olan ilgim on beş sene evvel başladı. Oyuncaklarla yaptığım tabloların zemininde akrilik boya kullanıyordum. Boyaların renklerin rahatlatıcı gücünü görünce, popart, karışık teknik olarak, sokak hayvanlarının ve arkadaşlarımın evlerindeki can dostlarının resimlerini yapmaya başladım. 

2017 senesinde,4. Uluslararası İzmir Sanat Bienal’ine, 2019 senesinde 5.Uluslararası İzmir Sanat Bienal’ine katıldım. Bienal tablolarımı Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Alsancak Devlet Hastanesi’ne bağış yaptım.
Katıldığım sergilerde yeni sanatçılar tanıdım. Ziyarete gelen sanatçı ve sanatseverler ile arkadaş olduk. Onların tablolarıma ilgisi, takdir etmeleri bana gurur verdi. Seba Sanat Galerisi’nin açtığı sınavlara girerek Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kurs bitirme belgeleri aldım. Gesam ve Saküder Akademi üyesiyim.


İlk tablonuzu kim aldı hatırlıyor musunuz?


İlk tablomu ablam Sidal Mededi 
 bana şans, uğur, bereket dileklerini ileterek aldı. İlk sergimi açtığım Foça Reha Midilli Kültür Merkezi’nde, sergimi hazırlayacağım gün, benden daha önce sergisi olan Ressam Necati Özdayı, torunları için benim oyuncaklar ile yaptığım tablomu almıştı. Necati Bey’i ve eşini o gün tanımıştım. Benim ilk sergimde tablomu aldığı için çok mutlu olmuştum. İşte sanatçı dayanışması bu olsa gerek. Kendisini bir daha görmedim eğer bu röportajı okursa Necati Bey ve eşine saygılarımı, sevgilerimi iletiyorum.


Tercih ettiğiniz bir renk tonu var mı?


İkizler burcuyum, canlı renkleri çok seviyorum. Sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak renkleri tercih ediyorum. Ayrıca arka zeminde mavi ve tonlarını tercih ediyorum. Mavi renk sonsuzluğu, otoriteyi simgeler. İnceliğin, nezaketin, huzurun rengidir. Yaratıcılığı, hayalciliği yansıtır. Güven verir, pozitif enerji sağlar.


Çalışmalarınızda vermek istediğiniz mesaj nedir?


Çalışmalarımda vermek istediğim mesaj, insanları gülümsetebilmek mutlu olmalarını sağlamak, hayal dünyasına götürmek, canlı renklerle iyi enerji akışını iletmek. Ben tablolarımı çalışırken çok mutlu olduğuma göre, sergime gelenler veya tablolarımı alanlar da, aynı duyguları paylaşacaktır diye düşünüyorum. Sergilerime gelen ziyaretçiler, kendimizi masal ülkesinde hissettik, buradan güzel duygularla ayrılıyoruz diyorlar. Sanatseverlerin bu düşünceleri sonucu vermek istediğim mesajın yerine ulaştığını anlıyorum.



Hayat felsefeniz nedir?


Hayat felsefem huzur, barış, mutluluk, el ele vermek, yardımlaşmak, gülümsemek, farkındalık. Dünya çok farklı yerlere gidiyor ama dünyadaki insanların çoğu ne yazık ki bunun farkında değil. Yaşamımızı kaliteli, huzurlu yaşamak varken, birbirimizle kavgamız neden? Ben bunu çözemiyorum. İnsanlar hiç ölmeyecekmiş gibi bir beklenti içerisinde, oysa gözümüzü kapattığımız zaman, mal mülk, para, şan, şöhret hepsi burada kalıyor. Bedenimizi bile götüremiyoruz öteki tarafa.
Herkesin, tüm canlıların huzurlu, mutlu bir hayat yaşamasını, kötülüklerin, iyiliklere çevrilmesini hayal ediyorum. Tüm evren için bunu istiyorum. 


Şu an üzerinde çalıştığınız projeleriniz nedir?

Anadolu Kadın Başlıkları sergimi açmak istiyorum. Tablolarım hazır, geçen sene Nisan ayında bu sergi olacaktı. Barkovizyonu, davetiyeleri, afişleri hepsi hazırlandı. Pandemi döneminden dolayı gerçekleştiremedim. İlk fırsatta bu sergimi açacağım. İnternet üzerinden, online olarak da bu sergiyi açabilirdim ama ben yüz yüze ziyaretçiler ve arkadaşlarımla olan sergilere daha sıcak bakıyorum. Ziyaretçilerle fikir alışverişinde bulunmak, onlarla sohbet etmek, tablolar hakkındaki görüşlerini almak beni daha mutlu ediyor.
Kişisel sergilerimde her gün, sergi sonuna kadar orada olmaya çalışırım. Çünkü onlar benim için gelmiştir, emek vermişlerdir. Benim de misafirlerimi her gün sergide karşılamam gerekir diye düşünüyorum. Sokak satıcılarının, esnafların tablolarını akrilik ve yağlı boya olarak hazırlıyorum. Projelerimde bu sergi de var.
Pandemi dönemi bitince çalıştaylara katılacağım. Seba Uğurtan’ın organizasyonunu yaptığı Sağlık İçin Sanat projesinde, hastanelere, çocuk yuvalarına, yaşlı bakım evlerine 100’e yakın tablolarımı bağış yaptım. Yardım projelerinde her zaman yer almaya hazırım. Hastanelerde, hastaların ve hasta yakınlarının ,koridorlarda tablolara bakıp biraz olsun sıkıntılarından, düşüncelerinden uzaklaşması benim için çok önemli.

Önümüzdeki aylarda İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Servisi için Yaşa Çocuk Derneği ile ortak bir proje üzerinde çalışıyoruz. Kişisel bir sergi açarak serginin tüm gelirini Yaşa Çocuk Derneği'ne bağışlayacağım.  




Hayatta gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük şey nedir?


Tabii ki, öncelikle sağlıklı olmak hepimizin en büyük isteği. Yurt dışında kişisel sergi açmak istiyorum. Bu hangi şehirde, hangi ülkede olur şu anda bilemiyorum.


Yeteneklerinizi kimden almışsınız?
Ailemde resim yapan yok. Babaannem el işlerine çok meraklıymış. Hiç eğitim almadığı halde, harika nakışlar ve kağıt kesme sanatı(Origami) yaparmış. Annem ona çektiğimi söylerdi. 


Resim dışında başka sanatla ilgileniyor musunuz?


Resim dışında ilgilendiğim sanat dalları, dinleyici olarak müzik. Sanatın her dalına ilgim çok fazla. Sinema, tiyatro, opera, heykel, seramik tüm görsel sanatlar ilgimi çekiyor. Fakat resim dışında çalıştığım bir sanat dalı yok. Çok şey yapmak istiyorum ama hepsini bir arada yapmak mümkün olmuyor.


Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ressamlar yüreklerindeki duygularını, fikirlerini tuvallere, müzisyenler bestelerini notalara, şairler yazarlar tüm söylemek istediklerini yazılara dökerler. Tüm sanatçılar güzel duygularını, belki isyanlarını, bir şekilde düşüncelerini tüm dünya ile paylaşırlar. Sanatçılar toplumun sesidir. Tüm dünya ve evren için mutlu, sağlıklı bir ömür diliyorum. El ele verelim. Her zaman gülümseyecek bir dünya yaratalım. Hayat mutlulukları paylaştıkça daha güzel oluyor.


Çok keyifli bir röportajdı. Çalışmalarınızda kolaylıklar, başarılar diliyorum, çok teşekkür Nurten Hanım. Sevgiyle kalın.


İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder