27 Kasım 2018

Ferzan Sarpkaya; Çocuk Hakları Sözleşmesini Hatırlayalım..

Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş “Çocuk Hakları Sözleşmesi”nin yalnızca kağıt üstünde kaldığı bir metin olmaktan öteye geçemediğini söyleyen Edebiyat, şiir kategorilerinde eserler yazmış, şiirlerinde açık sorular soran Ferzan Sarpkaya ile “Çocuk Hakları Sözleşme”sini hatırlatmak adına çocuk haklarını konuştuk. 
Bize Kendinizden bahseder misiniz?
Manisa Turgutlu’da doğdum. İlkokul, ortaokul, lise eğitimimi izmir’de tamamladım. Anadolu Üniversitesi’nde Muhasebe, Medya İletişim okudum. Kamu kurumundan emekliyim. İzmir’de yayımlanan Gazetem Ege’de köşe yazarlığı yaptım. Dil Derneği üyesi ve İzmir Yürütme Kurulu’nda görevliyim. P.E.N. üyesi, SAĞKAL üyesi, Umut Atölyesi gönüllüsüyüm.

Bir şiirinizde “Denizi kucaklarcasına beş çocuk, Karşıyaka vapurunda” diyorsunuz. Çocuk hakları sözleşmesinin ulaşamadığı çocukları anlatan bu şiirinizi bizimle paylaşır mısınız?

Ferzan sarpkaya;
Gözleriyle denize sığınmaktı belki çocukluk, onlar için, bir
bayram gününde.
Denizi kucaklarcasına beş çocuk, Karşıyaka vapurunda.
Üç anne yanlarında, onların gözleri, deniz sonsuzluğunda.
Kadın sığınma evindeler İzmir de.
Üçünün de hikayesi ağır, bir o kadar da benzer.
Geniş ailelerde yaşam, daha çok şiddete maruz bırakmış.
Taciz, dövme, yaralama, tecavüz bu ailelerin içinde yaşanmış.
Ölmeyi denedik beceremedik,
Öldürülesiye dayaklar bile öldürmedi bizleri diyorlar.
Üçü de denize kıyısı olmayan şehirlerden, kaçıp gelmişler.
Çocuklarını da zimmetlenerek.
Beş çocuğun üçü de birinin.
Diğerinin iki çocuk, bir diğerinin ki daha bebek...
Hikayeleri uzun acı ağlamaklı ve derin.
Aile içi terörünün her türlüsünü yaşamışlar.
Tedavileri de devam ediyormuş, psikiyatri ve kadın doğum da.
Çocuklarıyla birlikte, bir gelecek hayalindeler iş, bir ev ve
unutabilmek geçmişin acısını.
Okutabilmek çocuklarını, geçmişe aman vermeden,
Çocuklara gözlerim takılıyor, yeniden.
İlk defa denizin içindeler, çarpan beş çocuk yürek.
Balık görme telaşı, bir yanda martı izlemeleri..
Bu kadar mıdır? Mutluluk onlar için diye de düşünmeden edemedim.
Deniz uçsuz bucaksız, mutlu demek ki deniz olan şehir.
Türkiye'de 27 deniz şehri ve sanki daha farklı bu illerde
yaşam.
Eskişehir'de de yapay deniz, neden her ilde olmasın.
Belli ki daha mutlu, deniz çocukları ve gölleri deniz sanan
çocuklar.

Çocuk Haksızlıkları
Çocuklara özel bir ilgi gösterilmesi gerekliliğinden doğan, 1924 yılında, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisinden sonra, 20 Kasım 1959'da,Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi olarak güncellenmiş, 20 Kasım 1989 tarihinde de daha geniş olan''Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'' ile değiştirilmiştir. 2. Eylül.1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Eylül 1990 tarihinde imzaladığı sözleşmeyi, Ocak 1995 tarihinde onaylamıştır.
Bu sözleşme Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin, Amerika ve Somali hariç, tüm ülkeler tarafından kabul edilmiştir. 18 yaşın altında herkes çocuktur ve haklardan yararlanacaktır.

Çocukların 18 yaşına kadar bir çocuk olarak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin on ilkesi nelerdir?
1. Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk renk, cinsiyet milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.
2. Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile zihinsel, fiziksel, ahlaki,ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.
3.Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır.
4. Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine, annesine doğum öncesi, sonrası özel bakım ve koruma, çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme,oyun olanakları ile tıbbi bakım da sağlanmalıdır.
5.Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli çocuğa gerekli eğitim ve bakım sağlanmalıdır.
6.Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.
7.Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.
8. Çocuk her koşulda koruma, kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.
9. Çocuklar her türlü istismar, ihmal, sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir
şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.
10.Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk , barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.
Sözleşmenin altında imzası bulunan ülkeler, çoktan unutmuşlar imzalarını. Türkiye'de dahil.
Maalesef, yaşam da karşılığını bulamamış, bu haklarıyla bile korunamayan çocukluk. Dünyayı yönetenler, ülkemiz yöneticileri ve bizlerin gözlerinin önünde. Çocukluğu yaşayamadan, kadın olmuş, satılmış kız çocukluk. Ellerine silah, taş, sopa verilmiş erkek çocukluk. Petrol için ülkelerine yağdırılan bombalar arasında “BÜYÜKLERİN” savaşında gündelik hayatın bir parçası olan çocukluk.
Balon, uçurtma uçurmayı bilmeyen çocuk hayatına uzak çocukluk. Beslenme yetersizliğinden, bombalardan ölen çocukluk. Tacize, tecavüze uğrayan, tehditler altında ki çocukluk. Nüfus cüzdanları bile olmayan kayıp çocukluk. Kaçırılıp organları çalınan, çalışmaya zorlanan köle çocukluk. Eğitimden, sevgiden, hoşgörüden uzak çocukluk.
Aslen her yer de, hep mağdur çocukluk.
Bu haklar her doğan çocukluğa, verildiğinde değer bilinciyle topluma katılan, insan olacaktır çocukluk.
Yaşam koşulları değiştirilemeyen, yaşamı esirgediğimiz, çocukluk ise, bu kez, topluma hırsız, kapkaççı, terör, ırza geçen oluyor çocukluk. Anayasamızda, ülkeyi yönetenler de ''ÇOCUK ÜLKENİN GELECEĞİDİR'' der.

Demek ki gelecektir çocukluk.

İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder