Edebiyata
olan tutkunluğuyla bilinen Saint Joseph Lisesi Fransızca öğretmenliğinden
emekli, yazar Saime Bircan Sak ile
ilk kitabı “Beyaz Üşüme”yi konuştuk.
Sohbetimiz boyunca ikinci kitabı, yeni çalışmaları, sanal yazıları ve tiyatro
çalışmaları hakkında bilgi aldık.
Sayın Saime Bircan Sak bize kendinizi
tanıtır mısınız?
Afyon
doğumluyum. İlk ve Orta öğrenimimi İzmir’de yaptım. İstanbul Eğitim Enstitüsü
Fransızca Bölümünden mezun oldum. Çeşitli okullarda öğretmenlik ve eğitim
yöneticiliği yaptım. İzmir Özel Saint Joseph Fransız Lisesi Müdürlüğü’nden
emekli oldum.
2003 de
Strasbourg’da Türkçe-Fransızca şiir sergisi açtık. Daha sonra bu şiir sergisini
İzmir Fransız Kültür Derneği’nde açtık.
Fransız
Angers Üniversite’sinde “Yönetim Bilimi” konusunda tez verdim. İki radyo oyunum
yayınlandı.
Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?
Denemeler,
şiir, öykü, kitap tanıtımı, etkinlik yorumları, birçok dergi ve gazetelerde
kitap eleştirileri yazıyordum. Çevirisi bana ait olan Françoise Giroud
“Lou-Özgür Bir Kadının Öyküsü” nü çevirirken çok zorluk çektim. Ben niye kitap
yazmıyor ki dedim. Kendi kitabımı yazmaya karar verdim.
İlk romanınız olan “Beyaz Üşüme”
hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?
“Beyaz
Üşüme” 2011’de Şenocak Yayınları tarafından yayımlandı. Kadının beklentilerini,
düş kırıklıklarını anlatan ilk romanım. Okuyan, düşünen, üreten kadın erkek
egemen toplumda neler yaşar? Mecazi anlamda üşüyen; büyük aşklar yaşamış, düş
kırıklığı içinde kadınlar, bu kadınları kim üşütüyor. “Beyaz Üşüme” kadın
sorunlarının ele alındığı yer yer içimizi acıtacak bir roman.
Ağırlıklı olarak hangi türde yazmayı
tercih ediyorsunuz?
Kadın
sorunları üzerine düşündüğüm için bu konularda yazıyorum. İkinci romanım da
“Cumartesi Anneleri”nden yola çıkarak bir insanlık dramı olan gözaltı
kayıplarının psikolojik, sosyolojik ve insani boyutlarını anlatıyor. “Cumartesi
Anneleri”nin 500. buluşmalarına ben de katıldım. Her cumartesi saat 12’de 10-15
kişilik bir grup kadın sessiz bir oturuş eylemi yapıyorlar. Bir anne ve bir
kadın olarak bunu hazmedemedim. Bütün gözaltında olan kayıpları yazmak istedim.
Başka ülkelerden, gözaltında çocukları kaybolan başka anneleri araştırdım.
Susarak çığlık atan seslerini duyuramayan bu kadınların sesi olmak için “Sus
Çığlığı” Asur Yayınlarından 2015’de yayımlandı.
Yeni Kitap çalışmalarınız var mı?
Soma’nın
üstüne beton döküldü. Bu betonu kaldırıp onun altında neler yaşandığını
araştırıyorum. Ayrıca Afyonprestij.com’da sanal yazıyorum. Sanat ağırlıklı ve
güncel, siyasi konularda yazılarım yayınlanıyor.
Okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar
kimledir?
Çok
okuyorum. Türkçe ve Fransızca çok kitap okuyorum. Bir ayda 5-6 kitap okuduğum
oluyor. En büyük keyfim okumak. Çok fazla beğendiğim yazar var. İlk aklıma
gelen Hasan Ali Toptaş, akıcı bir dili ve kurgusu var. Yaşar Kemal, diğer bütün
Türk klasikleri, yabancı Rus klasikleri okudum ve okumaya devam ediyorum.
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Tiyatro ile
çok küçük yaşlardan beri uğraşıyorum. Öğretmen olmasaydım tiyatrocu olmak
isterdim. Öğretmen olduğum dönemler de okullarda çok büyük eserleri sahneledik.
Aziz Nesin’in yazdığı “Biraz Gelir misiniz” adlı dram oyunu bunlardan biri.
Farklı oyunlar sahnelemeyi ve araştırmayı seviyorum. Orhan Asena’nın tek
kişilik bir oyunu olan “Ana” oyununu oynadım. Çaresizlik nedeniyle, çocuğunu
çok zor koşullarda dünyaya getirip büyüten bir anne’yi anlatıyor. Zengin bir
ailenin çocuğuyla evlenmek için annesini öldü demiştir. Anne bu duruma çok
üzülür. Anne’nin geçmişe dönüp yüzleşmesini anlatan bir oyun.
Egeli Kadın
Yazarlar Platformu’nun, Çeşme Kent Konseyi ile birlikte düzenlediği bir
etkinlikte “Ana” sahnelendi. Cumhuriyet Kadınları Derneği için de sahneledim.
Seferihisar Kadın Danışma Merkezi ve Egeli Kadın Yazarlar Platformu ile
birlikte “Ürkmez Gençlik Merkezi’nde sahnelendi. Biz öğretmenlik yaptığımız
dönemlerde köylerde traktör üzerinde oyun oynardık. Silifke’de yazlık evimin
bahçesinde de sahneledim. “Ana” oyunu için yeni istekler geliyor,
değerlendireceğim.
Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?
Farkındalık
yaratmak için yazıyorum. Toplumsal sorunlar, hayatın zorluklarını yazmak
yazarın görevidir. Bir edebiyatçı olarak duruşumuz ve yazılarımızla hayatın
sorunları karşısında görevci bir anlayış içinde olmalıyız.
Üyesi olduğunuz “Dil Derneği”nin 23.
İzmir kitap fuarı etkinlikleri kapsamında sizin de katılacağınız panel hakkında
bilgi verir misiniz?
Dil Derneği
üyesiyim. Dilimizin doğru kullanılmasına çok özen gösteriyorum. Yazılarımda dilim
son derece temiz ve durudur. Türkçe karşılığı olduğu halde yabancı kavramlar
tercih etmiyorum. Türkçenin doğru ve güzel şekilde kullanılmasına dikkat
ederim.
Okumayı sevenlere vermek istediğiniz
mesaj var mı?
İyi kitaplar
okusunlar. Piyasada çok kötü kitaplar var. Seçerek, danışarak okusunlar. Güzel
dilimizle yazılmış, kendi ilgi alanlarına yönelik kitaplar okusunlar. Güzel
Türkçe ile yazılan eserleri okuyarak dilimizin güzelliğine varsınlar.
Yazar Saime
Bircan Sak Françoise Urban-Menninger’in ve André Velter’in şiirlerini Türkçeye
çevirdi. Egeli Kadın Yazarların ortak kitaplarında öykü ve şiirleri yer
almaktadır. Ayrıca dört şiir ödülü bulunmaktadır.
İzmir Modern / Nurten ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder